Namaz insana ne kazandırır?
Kayıtsız Üye
Namaz kişilere neler kazandırmaktadır lütfan cevabi bulun Namaz insana neler kazandırır?
Cevap: namaz insana ne kazandırır
Hoca
Namazın Kazandırdıkları
Şartlarına uygun olarak kılınan namaz, imanın büyüyerek ve olgunlaşarak kalpten çıkmasına ve hayatın gidişatının iyiye yöneltilmesini sağlar. Namazla kişinin içi ve dışı temizlenir, vakitlere bir düzen gelir, kalp ve beden Allah’a teslimiyetle kuvvetlendirilir, ahlâkí davranışlar olgunlaştırılır, çirkin ve günah olan şeylerden kaçma öğrenilir. Namaz kılan mü’minler ile namazı terkeden kimseler arasında ahlâk ve davranış açısında gözle görülür farklar vardır.
Namazını kılan mü’minin en azından dört kazancı vardır:
Birincisi, maddi temizlik,
İkincisi, kalp sağlamlığı,
Üçüncüsü, zamanların düzenlenmesi,
Dördüncüsü, toplumsal düzenleme.
Namaz, nefse boyun eğdirir, kibiri ve gururu azaltır, mü’mini diğer müslümanlarla kardeşliğe hazırlar, duygularını yüceltir, şükretmeyi artırır. Namazını ‘setr-i avret-avret yerlerini örterek’ kılan mü’min, takva elbisesini giyer, örtülecek ayıplarını örtmeyi öğrenir, günahlarının tevbe ile silinmesini ister.
Namazda bazı şartlara uymak –ki bunlara namazın şartları ve rükünleri denir- namazın şeklen tamamlanması için gerekir. Ama asıl önemli olan, istenildiği gibi ‘ikame’ edilmesidir. Namazın ruhaní boyutunu yakalayabilmek, namazı bütün bir hayata ve bütün davranışlara etki edecek bir şekilde kılabilmektir.
Yanıt: namaz insana ne kazandırır
Kayıtsız Üye
ÇOKK güzelmiş saolun ödevim için çokk faydalı oldu teşekkür ederim kardeşim devamını beklerim 😀 🙂
Soru: namaz insana ne kazandırır
esin-ti
Namazın İnsana Kazandırdıkları
Namaz, Müminin Hayatını Disipline Eder
Günde beş defa kılınan namaz, müminin hayatını disipline etmede büyük rol oynar. Sürekli belli vakitlerde ifa edilmesi, onu ruhen ve bedenen, maddeten ve manen disipline alıştırır. Cemaatle kılınan namazlarda özellikle imama iktida; müminleri askeri bir disipline kavuşturur. İmam "Allahu Ekber" dediğinde artık, konuşan ve Rabb’e yüksek sesle iltica eden o olur. Müminlere aynı zamanda vekalet etmiş olur. İmamın tekbirleri bir direktif halinde tüm cemaati oturtur-kaldırır. Bu açıdan cemaatte manevî, ruhî, yüksek ve yüce bir disiplin vardır. İdeal bir cemaatin ve inanmış topluluğun ileri derecede disipline olmuş formlarını ancak günde beş defa kılınan namazda bulmak mümkündür. Şüphesiz bu disiplin her şeyden önce ruhî, fikrî ve manevî bir disiplindir. Diğer bazı disiplinlerin soğukluğu da onda yoktur. Her ibadet hareketi sımsıcak bir duygu ve disiplin verir insana. Ve bu hareket, bütün ömür boyu devam eder.
Namaz İnsanı Fuhşiyattan Alıkoyar
Peygamberimiz (a.s.m.), "Kim sabah namazını kılarsa, Allah’ın garantisi altındadır” (Kütüb-i Sitte, c.17, s.541) Allah (c.c.), Kur’ân-ı Kerim’de: "… Muhakkak namaz, hayasızlıktan ve kötülükten alıkor." (Ankebût, 29/45) buyuruyor. Fuhşiyat ve münkerat, kendilerine has o menhus yönleriyle mümini miraciyesinden ve Allah’a kurbiyetinden uzaklaştırır. Haddi zatında her bir günah içinde küfre giden bir yol vardır. Günah, işlene işlene insana küfrü kolaylaştırır. Ancak namaz, Allah’a bir kurbiyet olduğu için, insanı her türlü günahtan korur, tıpkı bir paratoner gibi.. Tabiî namaz, gerçek anlamda bir namaz ise. Yukarıdaki ayette de ifade edildiği gibi gerçek manasına ve ruhuna uygun olarak ifa edilen namaz, her türlü kötülükten, hayasızlıktan, azgınlıktan ve taşkınlıktan alıkoyar. Şuursuz ifa edilen bir ibadette ise bu kuvvette bir koruyuculuk söz konusu olmaz.
Nitekim Maûn sûresinde Allah (c.c.) ".. veyl olsun o namaz kılanlara! Onlar ki kıldıkları namazdan gafildirler." (Maûn, 107/4-5) buyurur. Demek ki namazda, insanı kötülüklerden koruyan bir kuvvet var; var ki, hakkıyla eda edilmediği zaman kul kendini günahlara karşı riske açıyor demektir. Namaz kurbiyeti temsil ettiği için, yüksek düzeyde vefa da istiyor. Bunun anlamı şudur; kulun, namaza karşı gösterdiği vefa, özen ve iştiyak nisbetinde, namaz da ona karşı vefalı olur ve ondaki fuhşiyata açılan duyguları ve kötülük hislerini köreltir. Yani namazda karşılıklı vefa söz konusudur.
Namazın, Kalbî Huzuru Temin Etmesi
Müminin, namazlarını şuurlu olarak eda etmesi, onun düzensiz hayatına bir düzen, dağınık kalbine bir denge ve insicam getirecek, perişan hislerini ayağa kaldırıp bulanık yönlerine de bir ışık saçacaktır. Ve o, bu sayede doğru görme, doğru düşünme, doğru konuşma imkânını elde edecektir. Günde beş defa Rabbin huzuruna gelinip şuurla eda edilen namaz, Allah’ın izniyle bütün bunları insana kazandıracak mahiyettedir. Namaz, bu manaları hem taşır hem de tekeffül etmiş durumdadır.
Evet, müminin hudu ve huşû içinde eda ettiği namaz, gerçek namaz olacaktır. Ama huşuun temini için bir kısım şartlar vardır; evvela huzur-u kalb lazımdır; sonra bir tefehhüm, yani meseleyi kavrama; sonra da bir recâ ve ümitle Rabb’e bel bağlama.. daha sonra da utanma ve sıkılma havası içinde Rabbin huzuruna gelme.
Evvela, huzur-u kalb nedir? Huzur-u kalb, namazda söylenip ifade edilen bütün bu manaların dışına çıkmamaktır. Zaten " huzur"Arapça manası itibariyle; " hazır olma", " hazır bulunma" demektir. Avamca ifadesi ile, çarşıya pazara çıkarken cüzdanınızı yanınızda taşıdığınız gibi, namazda kalbinizi yanınızda taşımanız demektir. Zira Allah indinde geçer akçe bir şey varsa, o da kalbdir. Siz, kalbinizi O’na verecek, karşılığında da O’nun rahmet ve rızasını alacaksınız.
Namazın İçtimâî Bir İbadet Olması
Ferdî ve ruhî bir ibadet olduğu kadar, namazın sosyalleştirici bir yönü de vardır. Özellikle farz namazların cemaatle kılınmasının lüzumu, ondaki içtimaî muhtevanın boyutunu göstermesi bakımından önemlidir. İslâm’da camilerin, tarih boyunca Müslüman ferdlerin sosyalleşmesinde büyük hizmetleri ve rolü olmuştur. Zira camiler yalnızca ferdlerin namaz ibadetlerini ikame etmeleri için inşa edilmiş değildir. Peygamber Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem), Medine’ye hicret ettikten sonra orada mescidi inşa ettiğinde, Müslümanların bugünkü ifade ile plan ve projeleri, ferdî, ailevî, sosyal ve uluslar arası (diğer kabile ve devletlerle arasındaki ilişkileri adına bütün sorunları mabedde görüşülüyor, istişare ediliyor ve karara bağlanıyordu. Belki daha sonraki yüzyıllara damgasını vuracak olan ilmi faaliyetlerin ve halkaların da merkezi konumuna yükselecekti. İlim ve medeniyetin ilk çekirdekleri, denebilir ki buralarda atıldı. İslâm medeniyetine bir mabed medeniyetidir de denebilir. Mabed, ibadet edilen yer demektir; ama topluca, cemaat halinde ifa edilen ibadet mahalleri, aynı zamanda Müslüman bireylerin sosyalleş¬mesinde ve kamusal bir şuur edinmelerinde temel fonksiyonlar icra etmiştir. Bu bakımdan namaz, İslâm’da yalnızca bir ibadet değildir. Bireylerin sosyalleşmesinde ve ilk şehir ve kentlerin oluşmasında merkezi bir rol oynamıştır. Bilindiği gibi İslâm’da ilk şehirler, camiler etrafında örgülenmiştir.
Namaz insanlar arası eşitliği sağlar
İslâm-ibadet sisteminin amaçlarından birisi de insanlar arasındaki farklı toplumsal statü gruplarını ve sınıfsal yapıları refüze ederek, mahviyet ve tevazu etrafında eşitleyen bir sosyal model oluşturmasıdır. Fakir-zengin, efendi-köle, bilgin-cahil, aristokrat ya da orta halli, memur-sivil, devlet başkanı ve sıradan bir vatandaşı aynı safta ipe dizercesine eşit bir statüye kavuşturmasıdır. Sınıf çatışmalarıyla ilgili kavgalar, insanlık tarihinde nasıl kanlı olaylara, siyasi, kültürel ve etnik gettoların oluşmasına hizmet etmiştir? Bunu Batı’nın tarihinden bilmekteyiz. İslâm tarihinde bu anlamda bir çatışmadan ve farklılaşmadan söz edilemez. Bunun sebeplerinden birisi ve belki de en önemlisi, cemaat halinde kılınan namazların bireylere kazandırdığı kardeşlik ve eşitlik ruhudur. Çünkü her inanmış, kültürel ve sosyal mevkii ne olursa olsun, birlik, beraberlik, ortak düşünce ve hazzı bu namazlar sayesinde elde eder
Namaz müminin Miracıdır
Namaz, insanı hakikî insanlığa götüren nurani bir helezondur. Namaz müminin miracıdır. Namazın hakikatini, bir Müslüman’ın hayatındaki yerini, önemini, namaz öncesi konsantrasyonu ve nasıl bir mirac olduğunu anlamak için Muhterem Fethullah Gülen hocamızın "Namaz" yazısıyla sizleri baş başa bırakıyor ve Yüce Mevla’dan bu yazıda gösterilen namaz ufkuna bizleri ulaştırmasını niyaz ediyoruz
Namaz kılanın bütün yaptıkları ibâdettir
Eğer namaz kılarsanız, bütün ömrünüzü ibadetle geçirebilirsiniz. Bundan daha büyük müjde olabilir mi?
Rabbimizin bize ihsan ettiği nimetler sayılamayacak kadar çok. Buna karşılık kısa bir ömürde yaptığımız sınırlı ibadetlerin, şükür için ne kadar yetersiz olduğu açık. Ayrıca burada ibadetlerimizle ebedî bir Cenneti kazanacağız.
İşte sayısız nimetlere şükretmek ve sonsuz Cenneti kazanmak için ibadetimizin ne kadar yetersiz olduğunu bilen Rabbimiz, bize muhteşem bir fırsat sunmuştur. Eğer namazınızı dosdoğru kılarsanız, diğer dünyevî mübah amelleriniz güzel bir niyetle ibadet hükmüne geçebilir
Evet, bütün hayatınızı ibadetle doldurmaya gücünüz yetmez. Ama Rabbimiz bunun için altın fırsatlar sunuyor. Bunun üç şartı var:
1- Namazı hiç ihmal etmeden dosdoğru kılmak
2- Dinen yasaklanmamış mübah ameller işlemek
3- Bu dünyevî amelleri iyi bir niyetle yapmak
Diyelim ki, beş vakit namazı kılan birisiniz. Yemek yemeniz, temizlik yapmanız, rızkınız için çalışmanız, meşru konuşmalarınız, tebessümünüz, uyumanız bir çeşit ibadettir. Çünkü, bunların hepsi hayatımız için gereklidir ve yaşantımızı sürdürmemiz için bunları yapmak zorundayız. Yaptığımız her davranışımızı ayet ve hadislere dayandırmamız mümkündür.
Söz gelişi, aşırıya gitmeden, tam ihtiyacınız kadar uyusanız, uykunun Rabbimizin bir nimeti olduğunu düşünerek, Besmeleyle ve sünnet olan duaları okuyarak yatıp, yine Besmeleyle uyansanız ibadet etmiş olursunuz. Tabiî namaz kılmak şartıyla.
Bu açıdan baktığımızda namaz eşsiz bir ibadet hazinesidir
Namaz en büyük koruyucudur
Namaz mü’minleri tehlikelerden korur. İşte bununla ilgili yaşanmış bir örnek:
Bir üniversite öğrencisi, bir yolculukta, vakti geçmekte olan akşam namazını kılmak için çareler düşünür. Tam bu sırada otobüs mazot almak için bir akaryakıt istasyonunda durur. Öğrenci muavinden izin alarak birisine kıbleyi sorup, çimlerin üzerinde namaza durur
İçinde tarifsiz bir mutluluk vardır. Artık sıkıntısı kaybolmuş, Âlemlerin Rabbinin huzurunda, görevini yerine getirmenin doyumsuz lezzetini yaşamaktadır.
Üçüncü rekâtı kılarken, ömür boyu unutamayacağı bir şey olur. Fâtiha’yı okumuş, tam rükû’a eğilecekken, ileride kulübesinde duran istasyonun köpeği, havlayarak üzerine gelir.
Öğrenci saniyelik bir tereddüt geçirir. Şimdi ne yapmalıdır? Namazı bırakıp kaçmalı mı, yoksa devam mı etmelidir? Allah’ın huzurundan ayrılmayı bir türlü düşünemez ve "Allahüekber” diyerek rükûya gider
İşte tam o anda, ne olduysa olur. Kendisine saldırmak üzere havlayarak gelen köpek, sanki birisi arkasından çekmişçesine, tam yanına gelmişken frenine basılan bir otobüs gibi durur. Havlamasını kesmiş, hafif bir hırıltıyla namaz kılan gence bakakalmış, o secdeye gidince de kulübesinin yolunu tutmuştur (Yürekten Hikâyeler, s.53, Cengiz Tan, NesilYayınları)
Evet, her şeyin sahibi, Kendisine secde eden bir genci, açık bir tehlikeden korumuştu.
Kim namaz kılma yolunda istekli ve gayretli olursa, Allah ona kolaylıklar yaratır ve tehlikelerden korur. Bunun örnekleri binlercedir
SİE
esin-ti
Bir günlük namazın kazandırdıkları
Namaz bütün ibâdetleri içine alan bir ibâdettir
Konuyla ilgili bâzı teknik rakamlar:
" Günde 40 rekat namaz kılıyoruz Bu 40 rek-atın 17-si farz, 3-ü
vâcib, 20-si sünnettir
" Bir senede 14600 rekat namaz kılıyoruz
" Ramazan-da 600 rekat teravih namazı kılıyoruz
" Toplam bir yılda 15200 rekat namaz kılmış oluyoruz
" Akşam namazından sonra kılınan evvabin namazı, kuşluk vaktinde
kılınan duha namazı, gece kılınan teheccüt namazı gibi nâfile namazlar
15200 rekat sayısı dışındadır
Namaz kılan bir mümin bir günlük namazında neyi ne kadar zikrediyor; hiç
düşündünüz mü? Gelin ortalama bir rakam çıkaralım:
Namaz kılan bir mümin bir günde en az 40 def a Besmele çekiyor
40 def a Fatiha sûresini okuyor
80 def a Rabb imizin er-Rahman ismini söylüyor
80 def a er-Rahim ismini söylüyor
213 def a allah-u Ekber diyor
120 def a Sübhane Rabb iye l-Azim, diyor
240 def a Sübhane Rabbiye l-Âlâ, diyor
15 def a Sübhaneke duâsını okuyor
40 def a Semi Allahu limen hamideh diyor
40 def a Rabbena ve leke l-hamd diyor
40 def a Âmin (Ya Rabbî! Duâlarımı kabul buyur) diyor
33 def a Zamm-ı Sûre okuyor
21 def a Ettahiyyatü yü okuyarak Peygamberimize selâm gönderiyor
21 def a Kelime-i Şehadet i söylüyor
26 def a omuzundaki meleklere ve yanlarındaki Müslümanlara Selâm
veriyor
13 def a Allahümme ente s-Selâmü ve Minke s-Selâmu Tebârekte ya
Zelcelâli ve l-ikrâm, diyor
13 def a Rabbenâ Âtina, duâsını okuyor
13 def a Rabbenâğfirli, duâsını okuyor
15 def a Allahümme Salli selâvatını okuyor
15 def a Allahümme bârik selavatını okuyor
15 def a Euzübillâhimineşşeytânirrâcîym diyerek şeytanın şerrinden
Allah a sığınıyor
Bu zikrettiklerimiz sâdece namazın içinde okunanlardır Namazdan önce ve
sonra okunanlar ve tesbihatlar bu rakamların dışındadır
60 yıl yaşayıp da kulluğunun gereklerini yerine getiren bir mü minin
yaptıklarını ve söylediklerini bu kadar yıl hesabıyla hesaplayın
bakalım, ne çıkacak karşınıza
Ya kulluk şuurundan uzak, ibâdetlerden mahrum ömrünü zilletle geçirmiş
bedenini ibâdetsizlik illeti (hastalığı) istila etmiş olanlara ne
diyeceksiniz Gerçekten çok büyük kayıp içindeler değil mi? Allah
şerlerinden korusun ve kurtarsın
nurdannur
Allah selamet versin…
rönesans
< Birincisi, maddi temizlik,
İkincisi, kalp sağlamlığı,
Üçüncüsü, zamanların düzenlenmesi,
Dördüncüsü, toplumsal düzenleme >
Bunlar en azı namaz mana denizi yani yaradana şükür teşekkür. hayata anlam kazandırma saman misali yaşamamak.
Misafir
Teşekkür ederim
masder
çok güzel hepinize çok teşekkür ederim
namaz insanlara neler kazandırır, namaz insana neler kazandırır, namaz bize neler kazandırır