Caminin bireysel ve toplumsal açıdan önemi
Kayıtsız Üye
toplumda caminin önemi ve bireysel olarak önemi
Cevap: caminin bireysel ve toplumsal açıdan önemi
esin-ti
CAMİLERİN İNSANIN VE TOPLUMUN GELİŞMİŞLİĞİNE KATKILARI
Türkler, Müslüman olduktan sonra şehircilik planlarını cami
merkezli olarak yapmışlar ve şehrin en merkezi yerine sultanlar,
diğer devlet büyükleri, kendi adlarına külliye tarzında camiler
yaptırmışlardır. Günlük hayat, şehrin bu orta yerindeki caminin
etrafında cereyan etmiş pazar caminin yakınına kurulmuş,
insanların temel ihtiyaçlarını karşılamaları için kurulan
ticarethaneler caminin yakınına dizilmiş, hamam, kütüphane, aşevi
gibi külliyenin diğer unsurları caminin hemen etrafında halka
hizmet sunmuşlardır. Caminin, mekan olarak yaşanan hayatın
merkezine alınması düşünce ve hayatın akışında da cami
merkezli gelişmeler ve açılımlar meydana getirmiştir.
İnsanlar vakitlerini namaz saatlerine göre ayarlamışlar ve
namazlardan sonra toplumun bilge, irfan sahibi kişileri, halka
oluşturarak etraflarına toplanan insanlara nasihatlerde bulunmuşlar,
bilgi aktarımı yapmışlar, hatta son derece ciddi felsefi, teolojik
mevzular camilerde kurulan bu sohbet halkalarında
tartışılmıştır. Hicri ikinci ve üçüncü asırlarda mezheplerin
oluşmasına kadar devam eden süreçte insanların bugünkü anlamda
örgün eğitimden geçtikleri söylenemez. Ancak toplum, camiler
aracılığıyla içlerindeki alim ve arif kişiler vasıtasıyla
bilgilendirilmiş, bilinçlendirilmiş, bir ve beraber olmaları,
düşünce üretebilmeleri, sağlanmıştır.
Tarihin gidişatını etkileyen istilalardan, zararlı sonuçlar
doğuran çeşitli akımlardan halk, işte camilerde oluşturulan bu
yaygın eğitim sayesinde korunmuş, toplumun dirlik ve düzeni
böylece sağlanmıştır.
Dolayısıyla camilere sadece "namazların eda edildiği mekanlar"
olarak bakılamaz. Camilerin, içlerinde namaz eda edilmekten çok daha
büyük fonksiyonları tarihten bu yana Türk toplumunda olagelmiştir.
Türk toplumu, edebini, toplum içindeki davranış şeklini, nasıl
düşüneceğini, nasıl tartışacağını, nasıl oturup nasıl
kalkacağını, nasıl sevinip nasıl üzüleceğini hep camide
öğrenmiştir. İçlerinden birini kaybettiklerinde bu acılarını
insanlar camide toplanarak paylaşmışlar, aralarına yeni bir birey
katılımı camide kutlanmış, sözlenme, nişanlanma ve evlenme
camide ilan edilmiş, bu merasimlerin vakitleri hep namaz sonlarına
konmuş, insanlar buluşmak için camiyi ve namaz vaktini aralarında
kararlaştırmışlar, ad koyma, ölünün ardından onu hatırlama,
halka bir şeyi bildirme gibi faaliyetlerin adresi hep camiler
olmuştur.
Cami, ortak bilincin canlı tutulmasına katkı sağlamışlardır.
Cami, insanların toplu olarak nasıl hareket edeceklerini onlara
öğreten bir okul olmuştur.
CAMİLERİN MÜSLÜMAN BİREYLERE KATKISI
a. Camiler Özgürlük Alanlarıdır.
Camilerin topluma katkıları bu sayılmaya çalışılanlar olmuşken,
bireye de cami katkı yapmıştır. Caminin müslüman bireye en
büyük katkısı, ona özgürlük alanı sunmasıdır. Evet,
insanların büyük çoğunluğu evlerinde bile bulamadıkları
özgürlük alanlarını camide kendilerine oluşturmuşlardır.
İnsanın birey olabilmesi, kişiliğini geliştirip
olgunlaştırabilmesi için en çok lazım olan şey,
özgürlüğünün alanının ve sınırlarının belirlenmesidir. Bu
belirleme ile birlikte kişiden özgür, düşünce ürünü, amacı
belli ve kendine ait davranışlar üretmesi beklenebilir.
Ben, bir ilin kurtuluş törenlerini izlemek üzere çocuklarımla
birlikte törenlerin yapılacağı meydana gitmiştim. Gittiğime
gideceğime pişman oldum. Zira üzerinde üniforma olan birileri gelip
sürekli durduğumuz yerle ilgili talimatlar veriyorlardı.
Çocuklarımın milli duygularını takviye eder diye düşünerek
onlarla birlikte katıldığım bu törenleri bu gereksiz ve abartılı
müdahalelerden dolayı yarıda bırakmak ve oradan ayrılmak zorunda
kaldım. Ama çocuklarımla camiye gidince böyle bir olumsuzlukla
karşılaşmıyorum. Siz de karşılaşmıyorsunuz. Bir iki ihtiyarın
bilinçsizce yaptığı kaş kaldırmaları, yüz asmaları eliyle sus
işaretlerini saymazsanız, kimsenin çocuğunuza ve size bir
müdahalesi olmadan camide kalabilirsiniz.
Camilerde kişinin özgürlüğüne müdahale eden ibarelerle, uyarı
yazılarıyla artık eskisi kadar karşılaşmıyoruz. "Lütfen yüksek
sesle konuşmayın", "ayakkabılarınızı şöyle tutun", "Pencere
kenarlarına ayakkabı koymayın", "Cep telefonlarınızı kapatın"
türünden yazıların çoğu artık cami duvarlarından indirildi.
Bunlar, camide var olduğu dile getirilen özgürlükler adına önemli
gelişmelerdir. Sadece cep telefonunu kapatmayı unutanlar için
konulan, yazısız bir cep telefonu resmi, bu uyarıyı almaya gönlü
olanlar için yeterlidir.
Camiye girmek için belirlenmiş özel bir kıyafet yoktur.
Pantolonların ütülü olması, ayakkabıların boyalı olması gibi
şartlar, camiye girmek isteyenleri sınırlamaz. Temiz olan ve
içeridekileri rahatsız etmeyecek herhangi bir kıyafetle camiye
girilebilir.
b. Camiler Huzur Bulunan Yerlerdir.
Camiler, sıkıntıların unutulduğu, aşıldığı, bunalımların
aşıldığı, huzur aranılan ve huzur bulunan yerlerdir. Fikren pek
çoğumuzun sıkıntılı olduğu durumlarda, yoğun stresle geçen
günlerde camiye her girişimiz bizim için bir sakinleşme ve arınma
zamanları olmaz mı? Hayatın hızlı akışı içerisinde
unuttuklarımızı camide, namaza durunca hatırlamaz mıyız?
Camilerin o yüksek kubbelerine başımızı kaldırdığımızda
gönlümüz genişlemez mi? Başımıza göçüyor gibi gelen
dünyanın sıkıntıları altındaki ezilmişlikten, caminin kubbesi
altındaki o ferahlık bizi kurtarmaz mı? Belimizi büken o yükleri,
caminin kubbesini çeken direklere yükleyip bir an olsun hafiflemez,
nefes almaz mıyız?
Cami soyut bir varlık olan Allah’ı temsil eder, cami birliği
bütünlüğü, birlikte olabilmeyi, bir gibi davranabilmeyi, tek
vücut, tek yürek hale gelmeyi temsil eder. Camiye gelen insanlar
maşeri bir duygulanma yaşarlar, birlikte üzülür, birlikte
sevinirler. Allah’tan başka her şey çifttir. Yaratılan her şey
çifttir. Bu çiftlikler arasında insan düalite bunalımına düşer,
ayakta durması güçleşir, dizleri bükülür, kendisini saran bu
ağır yüke tahammül edemeyecek hale gelir. Düalite bunalımından
insan, camiye ve onun temsil ettiği Allah’a sığınarak kurtulabilir. Cami, hayata anlam katar. Anlamsızlaşan günler, olaylar, yaşanan
gelişmeler, camiyle ve Allah’ın yegane güç sahibi, yegane büyük,
yegane kulluk edilebilecek varlık olduğu hatırlanarak anlamlı hale
gelir.
Dışarıda adaletsizlikle, haksızlıkla, hukuksuzlukla
karşılaşabilirsiniz. Dışarıda, yetkilerini aşan, kendini en
büyük zannedenler olabilir. Dışarıda yetkileriniz
kısıtlanabilir, özgürlüğünüze müdahale edilebilir. Ama camiye
gidiyorsanız bunların hiç biriyle karşılaşmazsınız. Kimse sizin
durduğunuz yere karışmaz, kimse sizin kaç rekat namaz
kılacağınıza karar vermez, kimse sizin camiye geliş ve gidiş
saatlerinize müdahil değildir.
: TOPLUMUN GELİŞMİŞLİĞİNE KATKILARI
– Camide kullanılan dil, genellikle din dilidir. İçinde Arapça ve
Farsça’dan geçme kelimeler olsa da caminin dili halkın anlamakta
zorlanmayacağı sade bir dildir, en azından öyle olmalıdır. Argo,
küfür, kaba, kırıcı ve incitici ifadeler cami dilinde asla yoktur,
kullanılmaz.
– Camilerde alkışlı, ıslıklı, bağırmalı tezahürat
yoktur.Tevazu vardır.
– Camilerde sesli ağlamalar, ağıtlar ve dövünmeler yoktur. Bunlar
da toplum sağlığı açısından önemli detaylardır.
– Ön saflar, hatta imamın arkası ile ilgili çekişmeler olsa bile
camide bir paylaşımdan da söz etmek gerekir. En azından tesbihler,
cemaat arasında paylaşılır.
– Camide, insanlar, içlerinden birinin önderliğini kabullenir ve
onun komutlarına uyar. Bu uyulan insan, o makama layık bir insandır.
Toplum böylece, yanlış yapmadığı, haksızlıktan yana olmadığı
sürece yöneticileriyle uyumlu geçinmeyi de öğrenir.
– Camide, çevredekiler rahatsız edilmez.
– Camide zengin fakir, alt üst, amir memur ayırımı yoktur.
– Camiye giren insan, ötekini düşünmeyi öğrenir. Biz toplumumuzda
ötekini düşünmemeye, başkalarının da olduğu mekanlarda kimse
yokmuş gibi davranmaya başladık. Ama camide kimse sesli okumaz,
kimse ötekine rahatsızlık verecek bir şeyi yapmaz.
. CAMİLERİN, KÜLTÜR HAYATININ DİĞER UNSURLARINA KATKILARI
– Camiler, içlerinde icra edilen ezanlar, kametler, tekbirler,
salavatlarla musikiye katkı sağlamışlar ve cami musikisinin
oluşumuna sebep olmuşlardır.
– Camilerin iç dekorasyonu, tezyinatı tezhib ve hat sanatının
şaheserlerinin ortaya çıkmasını sağlamıştır.
– Camilerin ahşap kısımları, ağaç oymacılığının gelişmesine
katkı sağlamıştır.
– Mermer ve taş işçiliği de camide kullanılan mermer ve taşların
işlenmesiyle gelişme göstermiştir.
– Mimari anlayışımız cami yapıla yapıla gelişmiştir.
– Cami dışı mekanlar oluşturulmuş ve bunların da kendilerine
özel mimari tarzları gelişmiştir. Medrese, hamam, şadırvan
mimarileri bunlar arasında sayılabilir.
ÖZETLE
Camiler, Allah’ın temsil edildiği, Allah’a yakınlaşılan ve secde
edilen mekanlardır.
Camiler tarih boyunca ve günümüzde kiliseler ya da havralar gibi
asla bir kurum olmamışlar ve camilerin arkasına sığınan bir gizli
otorite oluşmamıştır.
Camilerin, bir toplumun kültür hayatına katkı sunabilmesi için
camiye giren, camide görev yapan, camide namaz kılan insanların
kültür hayatının belirleyici, etkileyici ve düzenleyici unsurları
haline gelmeleri gerekir. Bugün ne yazık ki kültür hayatı
denilince, bu hayatın faaliyet alanı bulduğu yerler olarak akla
gelen yerler, cami dışı ve camiye uzak mekanlardır. Dolayısıyla
cami kültür hayatından uzaklaşmış, caminin görevlileri, camiye
giren çıkanlar da kültürün yaşandığı, oluşturulduğu ve
geliştirildiği yerler olarak bilinen yerlerden uzakta kalmaya özen
göstermişlerdir ve halen göstermektedirler.
Caminin önder olabilmesi, topluma değer katabilmesi, değerler
üretebilmesi ve değerleri dağıtabilmesi için mutlaka ve mutlaka
cami görevlilerinin ve cami cemaatinin kendini yenilemesi, daha çok
okuması, milli ve dini duygularla daha dolu ve bunu yaşama isteği
içerisinde olması gerekir. Böylelikle camiler, sadece içlerinde
namaz kılınıp dışarıları da park alanı olarak kullanılan
yerler olmaktan çıkabilecek ve toplumda orta yerde, merkezde
olabilecektir.
Caminin orta yerde olması, düşüncenin, değer yargılarının orta
yerinde durması sonucunu bugün de doğurmalıdır. Kıstas alınan,
durduğu yere göre konum belirlenen, onun taraf olmasıyla iyiyle
kötü, güzelle çirkin, faydalıyla zararlı ve doğruyla yanlış
ayırt edilen bir konuma camilerin yeniden gelebilmesi için camiyi
temsil eden görevlilerin de çok iyi yetişmiş olmaları gerekir.
Özellikle bundan sonraki günlerde yaşanacak Avrupa Birliği
sürecinde, özünü aramaya, ait olduğu yeri belirlemeye, kendine ait
olanı tespit etmeye yönelecek insanımızın camiyle, cami
görevlisiyle ve namazla ilişkisi, şimdiye kadarkinden daha
bilinçli, daha istekli ve daha yoğun olacaktır. Bu bakımdan din
görevlilerimizin kendilerini önümüzdeki bu hızlı günlere
hazırlamaları ve davranış modeli, ahlak örneği oldukları kadar,
bilgi ve gençlik önderi olabilecek donanıma gelebilmeleri
gerekmektedir.
Temeli samimiyet, gayesi Allah (c.c)’ın ismini yüceltmek ve insanların kaynaşmasını, dayanışmasını, bütünleşmesini ve aydınlanmasını sağlamak olan bütün camiler Allah’ın evidir. Bu ulvi mekanların imarı ve ihyasınında "Allah ve ahiret gününe iman eden, namazlarını kılan, zekatlarını veren ve Allah’tan başka hiçkimseden çekinmeyen kimseler” tarafından yapıldığı, yüce Allah tarafından haber verilmektedir. İnsana benlik ve kimlik kazandıran, yaratıcısının azameti ve yüceliği karşısında özünde insan olma değerini şuur planına çıkararak, Rabbine iltica etme ve hak ile temasa geçme bilincini veren bu değerli mekanlar, bizim için deyim yerinde ise birer sığınaktır.
Hz.Peygamberin "Şüphesiz bedende bir et parçası vardır ki, o iyi olursa bütün beden iyi olur, bozuk olursa bütün beden de bozuk olur, bilin ki o da kalptir” şeklindeki meşhur hadisiyle ortaya koyduğu kalbin, insandaki merkezi konumu ne ise, bireysel ve toplumsal yaşamımız bakımından camilerimizin konumu da o dur. Selam ve duayla..
Cevap: caminin bireysel ve toplumsal açıdan önemi
imam
Caminin toplumdaki önemi ile ilgili
İslâm toplumsal dayanışmayı sağlayıcı, birlik ve beraberliği tesis edici ilkelere sahip olan bir dindir. Cami İslâm’ın özünde yer alan dayanışma ve uzlaşma ruhunun canlılık kazanmasına katkı sağlayan, birlik ve beraberliği sembolize eden bir kurumdur. Tarih boyunca cami devamlı bir şekilde müslümanların birlik ve beraberliklerinin pekiştirildiği mekanlar olmuşlardır. Cami hiç bir zaman ayrılıkların, anlaşmazlıkların ve düşmanlıkların körüklendiği yerler olmamıştır. Her zamankinden çok birlik ve beraberliğe muhtaç olduğumuz bu dönemde camiler oldukça önemli fonksiyonlar üstlenebilirler.
Günümüzde camiler ibadet yeri olmasının yanında aynı zamanda eğitim öğretim yeri olarak da hizmet vermektedirler. Ülkemizin her tarafında bulunan camilere ibadet maksadıyla gelen milyonlarca insanımız dini konularda aydınlatılmakta ve okullarda öğrendikleri dini bilgileri pekiştirmektedirler. Beş vakit namaz, Cuma namazı, bayram namazı ve teravih namazı vb. dini içerikli etkinlikler amacıyla camilere gelen milyonlarca insan aynı duyguları, aynı heyecanları yaşamakta ve tek amaç etrafında kenetlenmektedirler. Ancak camilerin uzlaştırıcı ve toplumsal dayanışmayı sağlayıcı işlevini en iyi şekilde gerçekleştirmesi, oralarda görev yapan imam-hatiplerimizin özel gayretleriyle mümkün olabilecektir. Camilerimizi din görevlilerimizden bağımsız olarak ele almak mümkün değildir.
Bugün 65.000 camide hizmet veren binlerce din görevlimizi camileri birleştirici fonksiyonunu gerçekleştirmede büyük sorumluluklar beklemektedir. Onlar söz ve davranışlarıyla örnek olmalı ve halkımızın aynı amaçlar doğrultusunda bir araya gelmelerinde bir harç vazifesi görmelidirler. Eğer din görevlileri üzerlerine düşen görevleri en iyi şekilde yerine getirirlerse camilerin toplumsal barışı, uzlaşmayı ve dayanışmayı sağlayıcı fonksiyonu gerçekleşmiş olacaktır.
günümüzde camilerin toplumsal açıdan ne gibi işlevleri vardır, caminin topluma faydaları, caminin bireysel ve toplumsal açıdan önemi