Kalbe atılan imza – Kalpteki Allah Lafzı
yolcu86
Dünyanın en tanınmış tablolarına bakınız. Üzerlerinde ressamlarının imzasını göreceksiniz.
İnsanı hayran bırakan sanat eserlerini, meselâ bir camiyi inceleyiniz. Üzerinde onu yapan mimarın ismini bulacaksınız.
Bu örnekleri istediğiniz kadar çoğaltınız. Sonunda her sanat eserinin, onu yapan sanatkârın ismini veya imzasını taşıdığını göreceksiniz.
İşte insan da, bu kâinatın en muhteşem sanat eseridir ve kendisini yaratan Yüce Sanatkârın imzasını mutlaka taşıyacaktır
Evet, bu imza atılmıştır ve insanoğlu onu, kalbinin en kıymetli yerinde taşımaktadır.
Zobota atlasını karıştırırken gördüğüm bir resim, damarlarımdaki kanı âdeta dondurmuştu. Çünkü o resimdeki kalbin âdeta tam kalbinde, has ismiyle Rabbimizin ismi yazıyordu.
Hayâl gördüğümü zannediyor ve resme değercesine yakından bakıyordum. Yazı sanki usta bir hattat elinden çıkmış ve son derece itinayla yazılmıştı.
Acaba yanılıyor muydum?
Hemen odamın duvarında asılı duran bakır tabak içindeki Allah (C.C.) lâfzına baktım ve resimdeki yazı ile karşılaştırdım. Evet, bu asla tesadüf olamazdı. Çünkü kalb üzerindeki Allah (C.C.) lafzının ne bir harfi eksik, ne de bir noktası hatalıydı.
Evet, yıllardır araştırdığım ve mutlaka atılmış olduğuna inandığım o muhteşem imzayı, batılılar tarafından hazırlanmış olan bir atlasta, son derece net bir şekilde bulmuştum.
İçimi kaplayan büyük bir sevinç kasırgasıyla kavruluyor ve
Yâ Rabbim, beni affet diyordum. Bu imzan olmasaydı, Rabbimizin yine sen olduğundan şüphe etmeyecektim.
Atlası bir türlü elimden bırakamıyor ve aklımdan geçen sorulara cevap arıyordum. Bu imza, güç te olsa bir tesadüf olabilir miydi? Yani sadece bu resimde görülen kalbe ait olamaz mıydı? Aklıma takılan bu sorunun cevabını, rastlayacağım otopsiler gösterecekti. İnsan kalbini bizzat elime alarak inceleyecek ve o muhteşem imzayı gözlerimle görecektim. Nitekim rastladığım otopsilerde istisnasız olarak bütün kalplerin aynı kudret eli tarafından imzalandığını ve bu imzaların, birbirinin aynı olduğunu açıkça ortaya koyuyordu.
Evet, bu iddiamıza dudak büken bazı insanlar çıkacaktır. Ne çare ki bu İlâhî imza, bütün insanlara has bir damgadır ve inkârcılarda da vardır. Üstelik imzanın atılmış olduğu yer son derece enteresan ve dikkatleri en fazla üzerine çeken yeridir. Çünkü kalb dokusu, adale liflerinin ağ gibi örtülmesinden meydana geldiği halde, imzanın bulunduğu kısım bütün kas dokularından arındırılmış durumdadır ve bu kısım, sanki o muhteşem imzanın netlik kazanması için bu şekilde yaratılmıştır.
Auricula denilen ve 2 organcıktan meydana gelen bu kısma ait bilgilerin hâlâ netliğe kavuşmaması da, bu harika bölgenin bir başka sırrıdır.
Acaba kalblerdeki özellik nedir ve bu İlâhî imza neden oraya atılmıştır?
Değerli ilim adamı Dr. Claude Bernard yıllar önce, "Kalb hakkında bilinen şeyler çok azdır. Halbuki onun en ince his ve idrak melekelerimizi muhafaza eden bünyesinde, son derece muhteşem ve girift bir mimari vardır." demiştir.
Kalbin bir kelebek kanadındaki nakışlar gibi ince ve esrarengiz olan yapısı, günümüzde kısmen aydınlık kazanmıştır.
ANATOMİK AÇIDAN:
a ) Kalb, bir adale lifinin ağ gibi örülmesinden meydana gelmi5 harika bir dokudur. Teklik ve çokluğu sembolize eder.
b ) Kalb, kendisini saran ve son derece gelişmiş bir elektronik devreye benzeyen çok özel bir sinir dokusu özelliğini taşır. Bu açıdan baktığımızda, o sanki sinirden ibaret bir organ gibidir. Bağımsız sinir santrallerini andıran bu ağlar, bildiğimiz sinir biyokimyasını aşan bir özellik arzeder.
BİYOLOJİK AÇIDAN:
a ) Vücuttaki bütün organlar, beynin emrindedir. Ancak kalb, beyinle birçok geçiş irtibatına rağmen çalışma tarzının temelinde bağımsızdır ve kendi sinir dokusunun komutasındadır. Ağır kalb hastalıklarında bu bağımsız sistem, öyle akılalmaz bir otomatizma kazanır ki, herbir kalb hücresi birer kumandan gibi idareyi ele alır ve hayatın devam etmesi için olağanüstü bir gayretle çalışırlar.
b ) Çalışan herbir hücreden akan elektrik akımı öylesine net, yüksek ve sabittir ki, onu vücudun herhangi bir noktasında tetkik ederek, kalbin sağlığı hakkında fikir sahibi olabilirsiniz.
c ) Kalb ve sinir merkezlerinde yaratılmış olan kompitür sistemlerde, kalbin çalışması o kadar sağlam hesaplara bağlanmıştır ki, dış tesirler veya beynin uyarıları, onun çalışmasındaki muhteşem ahengi değiştiremezler.
d ) Kalb, nebatî sinir sistemi ile içli dışlı bir birlik içindedir. Bu sistem, onun otomatizmasına belli bir ölçüde yansırken, kalb bizzat nebati sinir sisteminin tamamını tesiri altında tutar. Son yıllardaki araştırmalar, nebati sinir siteminin dışına çıkan bir üçüncü sinir sisteminden söz etmektedir. Ve bu sistem kalbin otomatizmasını yöneten sistem tarafından idare edilmektedir. iş böyle olunca, kalbin üzerinde ruhî ve hissî merkezleşmelerin olduğu yolundaki iddialar da, büyük ölçüde kuvvet kazanmaktadır. Ağır kalb hastalarında mutluluğun şifâya nasıl yardımcı olduğunu ve acıların o hastayı nasıl sarstığını, herkes bilmektedir.
Buraya kadar anlattıklarımız, kalbin maddî yapısındaki büyük esrarın inceliklerini ortaya koymaktadır. Onun sevgi ve aşkla olan bağı ise, başlıbaşına bir muammadır. Sadece insanlarda olduğu sanılan ve üçüncü sinir sistemi şeklinde yapılan atıflar, kalbdeki esrarın hep başka türdeki ifadeleridir.
Kısacası kalb, her yönü ile muhteşemdir ve o İlâhî imzanın bu esrar definesi üzerine atılması, tesadüf değildir. Evet, sol auricula üzerine atılmış olan bu imza, Allah (C.C.) yazısını resmetmekte ve insana hayat veren bu organın hangi kudretten hayat bulduğunu göstermektedir. Kalb üzerindeki Allah (C.C.) lâfzı, onun normal şişkinliğinde son derece net okunur. Ve onun her atışında o İlâhî imza bir kere daha ortaya çıkar.
Evet, kalb her atışında "ALLAH" der ve yaratıcısının ismini bir derviş gibi tekrarlayarak kâinata ilân eder.
Onk.Dr.Haluk Nurbaki
kalpte Allah yazısı, kalpteki Allah yazısı, insan kalbinde Allah yazısı