Endülüslü Alimleri

Endülüslü Alimleri

İsrâ
Endülüslü Alimler

Vikipedi, özgür ansiklopedi

Abbas Kasım İbn Firnas
Muhyiddin İbn Arabi
Zerkali
İbn Rüşd
İbn-i Cübeyr
İbn-i Tufeyl

Abbas Kasım İbn Firnas

Abbas Kasım İbn Firnas (? – 888), Berberi gökbilimci ve şair, İslam bilgini.

Tarihî kaynaklar Endülüslü Firnas’ın da uzun çalışmalar sonunda yeni bir keşifte bulunup bir cihaz yaptığını, üzerine kumaş geçirip kanat yerine büyük kuş kanatları taktığını ve bu âleti çalıştırarak havalanıp uçtuğunu kaydeder. Üstelik havada uzun süre kuşlar gibi süzüldüğünü, daha sonra da yavaşça yere indiğini söyler.İbn-i Firnas’ın bu başarısı Batı’da uçak yapıp uçmayı başaran Wright Kardeşler’den 1023 yıl öncesine rastlamaktadır.

Diğer çalışmaları

İbn Firnas’da birçok alanda çalıştı, kimya, fizik, astronomi okudu. Astronomi tabloları hazırladı, şiir yazdı, el-Makata adlı saati tasarladı.

Kumdan cam imalatını icad etti ve ayrıca kaya kristallerini kesme yöntemini geliştirdi. O zamana kadar sadece Mısırlılar kristal kesmeyi biliyordu. Bundan sonra, İspanya Mısır’dan kuartz ihracını bıraktı.

Güneş ve gezegenleri hareket halinde gösteren bir Plenatarium da yapmıştı. Bilgin bu cihazla yıldızlarla birlikte bulutu ve şimşekleri de inceliyordu.

Ünlü bilgin ayrıca kendisine has metodlarla bir kısım taşlardan mükemmel cam imal etme usûlünü keşfetmiş, cam sanayiinin de öncüsü olmuştu.

Ayrıca düzeltme kabiliyeti olan camı keşfederek gözlüğün mucidi olduğu kabul edilir.

Bilgin İbn-i Firnas’ın aynı zamanda İslâm musıkîsinin İspanya’da topluma mal edilmesini sağlamıştır.

Libya’da onun onuruna posta pulu basıldı.Irak’ta Bağdat Uluslararası Havaalanı’nda onun anısına bir heykel dikildi.Bağdat’ın kuzeyinde İbn Firnas Havaalanı’na onun adı verildi.Ay üzerinde güneybatıda King ve Ostwald Kraterlerine yakın bir yerde 89 km çapındaki bir kraterin adı Abbas Ibn Firnas Krateri diye isimlendirildi.

Görüşler

Prof. Dr. Philip Hitti ‘Arap Tarihi’ adlı eserinde şöyle der: İbn Firnas insanlık tarihinde ilk defa bilimsel uçma girişiminde bulunan kişidir.

Alman bilim tarihi araştırıcısı Sigrid Hunke, İbn- i Firnas’ın yaptığı bu uçakla İkaros’un rüyasını gerçekleştirdiğini dile getirmektedir.

Prof. Dr. Osman Turan da İbn-i Firnas’ın İslâm medeniyetinde modern havacılığın öncüsü olduğunu dile getirdikten sonra şöyle bir tesbiti de ilâve etmektedir: Daha doğrusu şu dünya tarihinde ilk defa uçmayı gerçekleştiren, uçak yapan bir Müslümandır.


Cevap: Endülüslü Alimleri

İsrâ
Muhyiddin İbn Arabi

Ibn Arabi Vakfı

Abū `Abd Allah Muhammad b. `Ali b. Muhammad b. al-`Arabi al-Hātimī al-Tā’ī (Arapça: أبو عبد الله محمد بن علي بن محمد بن العربي الحاتمي الطائي) Kısaca Muhyiddin ibn Arabi de denir (1165-1239). Ünlü mutasavvıf, İslam düşünürü ve şairidir.

Konu başlıkları

1 Hayatı
2 Doktrini
3 İbn Arabî’nin Futuhât-ı Mekkiye’sindeki Sözler
4 İbn Arabi’ye Yönelik Eleştiriler
5 Eserleri
6 İngilizce’ye Çevirilen Eserleri
7 Türkçe’de İbn Arabi’nin Eserleri ve Üzerine
8 Kaynaklar
9 Yabancı Dillerde İbn Arabi ve Okulu
10 Ayrıca Bakınız
11 Dış bağlantılar

Hayatı

Muhyiddin İbn-i Arabi, Muvahhidun döneminde 27 Ramazan 560’da Mursiye (Murcia), İspanya’da doğdu. Bilinmeyen bir sebeple 8 yaşında ailesiyle birlikte İşbiliye’ye (bugünkü Sevilla) geldi (muhtemelen babasının memuriyeti nedeniyle). Ailesi Arap Tayy kabilesine mensuptu. Yakın cedleri hakkında fazla bir şey bilinmiyorsa da, anne ve baba tarafından nüfuz ve itibar sahibi kimseler olduğu anlaşılıyor. Akrabaları arasında tasavvufî bilgilere sahip kimseler vardı. Dayısı Ebû Müslim el-Havlânî de, kutubların büyüklerinden sayılır..

İlk tahsilini bu şehirde yaptı, uzun bir süre burada kaldı. Çocuk yaşlarında ‘Ahmed İbnu’l-Esirî’ adında genç bir Sufi ile arkadaş oldu. İbnu’l-Arabî, bu tahsil sırasında bir aralık Halvet’e çekilmiş her sahada ve özellikle tasavvufî marifetler sahasında hiçbir şey bilmezken ve bu hususta hiçbir kitap da okumadan, keşif ve keramet yoluyla birçok şeylere muttali olarak halvetten çıktı.

Endülüs’de bir süre daha kaldıktan sonra, seyahate çıktı. Şam, Bağdad ve Mekke’ye giderek orada bulunan tanınmış alim ve şeyhlerle görüştü. 1182’de İbn-i Rüşd ile görüştü. Bu görüşmeyi eserinde anlatır. Bu İbnu Rüşd’ün bilgi’nin akıl yolu’yla elde edileceğini söylemesiyle meşhur olduğu yıllardır. 17 yaşındaki genç Muhyiddin gerçek bilgi’nin sadece aklımızdan gelmediğine, böyle bir bilginin daha çok ilham ve keşf yoluyla elde edilebileceğine inanmıştı.

Bu senelerde ‘Şekkaz’ isminde bir şeyh’le tanıştı. Bu zat küçük yaşlardan itibaren ibadete başlayan, Allah korkusu taşıyan, hayatında bir kerecik olsun ‘ben’ dememiş olan ve uzun uzun secde eden bir kimsedir. Muhyiddin o ölene kadar onunla sohbete devam etti. 1182-1183’de İşbiliyye’ye bağlı Haniyye’de ‘Lahmî’ isimli bir şeyhden, bu zatın adını taşıyan bir mescidde Kur’an dersi aldı.

1184-1185’de ‘Ureynî’ isimli bir şeyh’le tanıştı. Eserlerinde Ondan ilk hocam diye bahseder, çok faydalandığını söyler. ‘Ureynî’, Ubudiyet [kulluk] meselesinde derin bir bilgiye sahipti. Bu yıllar’da ‘Martili’ adlı bir şeyhten de istifade etti. Ureynî O’na:’Sadece Allah’a bak’ derken Martilî’Sadece Nefsine bak, nefsin hususunda dikkatli ol, ona uyma’ diye öğüt vermişti. Martilî’ye bu zıt önerilerin içyüzünü sordu. Bu zat, kendi nasihatinin doğruluğunda ısrar edecek yerde, ‘Oğlum, ‘Ureynî”nin gösterdiği yol, doğru yolun ta kendisidir.. Bizim ikimiz de, kendi halimizin gerekli kıldığı yolu sana göstermiştir’ dedi.

Bu yıllar’da İşbiliyye’de Kordovalı Fatma adında yaşlı bir kadına (tanıştıklarında 96 yaşındadır) 14 sene hizmet etti. Bu kadın, erkek ve kadınlar arasında müttaki ve mütevekkile olarak temayüz etmişti. Çok iyi bir kimseyle evliydi. Yüzü o kadar güzeldi ki, İbn Arabi onun yüzüne bakmaktan utanırdı.

1189’da Ebu Abdullah Muhammed eş-Şerefî adında biriyle tanıştı. Kendisi doğu İşbiliyye’li olup, Hatve ehlindendi. Beş vakit namazını Addis Camii’nde kılardı. İbadete aşırı düşkünlüğünden namaz kılmaktan ayakları şişerdi.

Arabi, İşbiliyye’deyken (1190) hastalandı. Okuma kabiliyyet’ini kaybetti. 2 Yıl bu halde kaldıktan sonra 589’da (Hicri) Sebte Şehri’ne giderek orada ahlak makamına erdiğini söylediği İbnu Cübeyr ile tanıştı. Bir süre sonra İşbiliyye’ye döndü. Aynı yıl Tlemsen’e geldi. Burada Ebu Medyen (ö.594)[1] hakkında gördüğü bir rüyayı anlatacaktır.

1196’da Fas’a gitti. Orada yaptığı Seyahatler sırasında büyük şöhret kazandı.. Gırnata Şehri dolaylarındaki Bağa kasabasında Şekkaz isimli bir şeyhi ziyaret etti. Onun Tasavvuf yolu’nda karşılaştığı en yüce kimse olduğunu söyler. 1199-1200’de İlk defa Hac için Mekke’ye gitti. Orada [el-Kassar] (Yunus ibnu Ebi’l-Hüseyin el-Haşimi el-Abbasi el-Kassar) isimli bir şahıs’la sohbet etti. Hac’dan sonra Mağrib’de, oradan da Ebu Medyen’in şehri olan Becaye’de bulundu. Bir süre sonra tekrar Mekke’ye geldi ve "Ruhu’l-Quds", "Tacu’r-Rasul" adlı eserler’ini yazdı.

1204’de Medine, Musul, Bağdad’da bulundu. Musul’da, "et-Tenezzülatu’l-Musuliyye" yi yazdı. Musul’dan ayrıldıktan sonra Konya’ya geldi. Orada tanıştığı Sadreddin Konevi’nin dul annesi ile evlendi. Konya’da iken "Risaletü’l-Envar" ı yazdı. Selçuk Meliki tarafından hürmet ve ikram gördü. Sonra Mısır’a geçti. Orada Futuhat-ı Mekkiye’deki sözlerinden ötürü Mısır uleması tarafından hakkında verilen idam fetvasıyla yüzyüze gelince gizlice oradan kaçtı.Tekrar Mekke’ye geldi ve burada bir süre kaldı. Mekke’de el-Futuhatu’l-Mekkiyye, Fusus’u rüya’da gördüğü Peygamber’in emriyle ve O’nun istediği şekilde yazdığını, bu eserin önsöz’ünde belirtir. "Veliler bilgilerini, peygambere vahyi getiren meleğin aldığı kaynaktan almaktadırlar." Bağdad ve Halep’de bir süre dolaştıktan sonra 612/1215 de tekrar Konya’ya geldi. 617 de Şam’a yerleşti. Zaman zaman civar şehirlere seyahatler yaptı. 638 de 22 R.Evvel’de (1239) Şam’da öldü. Kabri Şam şehri dışında Kasiyun Dağı eteğindedir. 1516 yılında Sultan Selim, Şam’ı Osmanlı toprağı yaptığında oraya türbe, camii ve imaret inşa ettirdi. Medfun bulunduğu türbenin kubbesinde -İbn Arabi’nin kendisine ait olduğu iddia edilen- ‘bütün yüzyıllar yetişdirdikleri büyük insanlarla tanınır, benden sonraki yüzyıllar benimle anılacak’ mealindeki bir beyit yazılıdır.

Doktrini

—————————–

İbn Arabî’nin Futuhât-ı Mekkiye’sindeki Sözler

Fıkıh Alimleri bu ümmetin firavunlarıdır.

İbn Arabi’ye Yönelik Eleştiriler

İbn Arabi varlığın birliği dolayısıyla varlığın Tanrı olduğunu söylemesi sebebiyle hem bazı fakihler, kelamcılardan hem de bazı sufilerden bazıları ılımlı bazıları sert eleştiriler almıştır İbn Arabi’nin bu yaklaşımının yaratıcı ve yaratık arasındaki ikiliği kaldırdığı dolayısıyla dinin gerektirdiği emir ve yasakları ihlal etme veya küçümsemeyle sonuçlanacak etkileri olabileceği düşünülmüş ve kimi eleştirmenler bunun önüne geçebilmek amacıyla insanların İbn Arabi’nin kitaplarını okumalarının yasaklanmasını savunmuş, kimileri de şeyhin kafirliğine hükmetmiştir İbn Arabi’nin görüşlerine katılmayan ancak onu kafirlikle suçlamayanlar da eserlerinin tevili yani yorumu gerektirdiği ve bu yorumu bilmeyenler tarafından okunmasının doğru olmadığını iddia etmişlerdir

İbn Arabi’nin en sert eleştirmenlerinin başında gelen kişi Hanbeli mezhebi geleneğinden beslenen alim İbn Teymiyye’dir Arabi’nin vefatından yirmi sene sonra Harran’da doğan İbn Teymiye Arabi’nin görüşlerini kıyasıya eleştirmiştir

Hanefiler’den Ali el-Qarî, İbnu Teymiyye’yi savunarak İbn Arabi hakkında Sert Eleştiriler’de bulundu Bu Eleştiriler İsmail Fenni Ertuğrul tarafından göğüslenmeye çalışıldı Burhaneddin Ebu’n-Nasr Parsa, Fusus için Can, Fütühat için Gönül Tabir’ini kullanır

‘Şu halde o Ezelî olan İnsan (şekliyle) Hadis, Zuhur ve Neş’eti bakımından Ebedî ve Daimi’dir’ (Fass-ı Âdem’den)

Alem’in kıdem’i inancını savunan bu sözü Zahirî Mütekellimlerce Küfür sayılmıştır Eğer Fikirlerinde bir Değişme meydana gelmemişse Futuhat’ta savunduğu tez’in ışığında bu söz’ü anlamak gerekir

Futuhat’ta Araz olduğunu söylediği Alem’in Fusus’ta insan sözkonusu edildiğinde A’yan-i Sabite yani Allah’ın İlmi’nde olan Sureti (Suver-i İlmiye) yönüyle ezeli olduğunun (Feyz-i Akdes) savunulduğu görülür Çünkü O’nun ilmi kadimdir

Bu yoruma imkân veren gerekçe, bir Şey’in hem Hadis, hem de Ezelî olacağının söylenmesinin mantıklı olmamasıdır Fusus’taki Cümle’den anlaşılan mana, Alem’in bir itibara göre Hadis (Feyz-i Mukades), diğer bir itibara göre de Ezelî olması gerektiğidir (Feyz-i Akdes)

Aliyyu’l-Qarî, bu Söz’ün Açık bir Küfür olduğunu söyler Çünkü İnsan’ın Zat ve Sıfat’ı ancak, Hulul ve İttihat ve Vucudiyye (Panteizm) Mezhebi’nce Allah’ın aynı ve Sıfatı Kabul edilir[12]

İsmail Fenni ise bu Metni şu Anlam’da okuyarak [Aliyyu’l-Qarî]’ye katılmaz:

Bu sözler’den maksat, Allah ilahî isimlerin suretleriyle bize göründüğünden, biz kendimizi, O’nun bizde Zahir olan Sıfatlar’ı üzerine biliriz Hayat, ilim, irade, kudret, semi, basar, kelam gibi, kendimize nisbet ettiğimiz sıfatları, O’na nisbet ederiz Yani bizde Zahir olan ilahi sıfatlar’la, bizim sıfatlanmamız sebebiyle, biz o sıfatlar’la Hakk’ı vasıflandırıp, kendimize nisbet ettiğmizi, O’na nisbet ederiz demektir Gerçi bu sıfatları Allah da kendisine nisbet etmiştir

Molla Cami, bir Bağdad Şeyhine dayanarak O’nun 500 kadar Eseri olduğunu nakleder Kendisi Dostlarının Yardımıyla Tasnif ettiğini söylediği Firhistinde çoğu Tasavvufla ilgili olan 250 yi geçmeyen Eserini sayar En Büyük Eleştiriyi de ‘Fususu’l-Hikem’ dolayısı ile aldığını söyler O’na göre ‘onun Istılahlar’ını anlamadan, Tenkidler’in düşünülmeden veya bir başkasının farkındaki Söz ve tenkidleri gözönünde bulundurularak yapılmaktadır bu eleştiriler O çözüm’ü şu tavsiyeler’de arayacaktır:

a)Şeriat’a Aykırı olduğunu zannettiğimiz bir Söz nakledilirse, Naklin Sıhhatli olup olmadığına bakarız Sıhhatli değilse, bu Söz’ün o kişi tarafından söylendiği İddiasını reddederiz

b)Te’vil’e İmkan buluyorsak Te’vil eder, aksi taktirde ‘Tasavvuf Ehli katında belki Te’vil’i vardır’ demeliyiz

c)Bu Sözler Sekir Hali’nde söylenenler Cümlesindedir diyerek, anlayamadığımızı Beyanla o Söz ile Amel etmemeliyiz’

Eserleri

Nefahat’a göre, Bağdad Uleması’ndan birisi [Muhyiddin ] üzerine bir Kitap Te’lif etmiş ve bu Kitap’ta Musannefat’ının 500’den fazla olduğunu söylemiştir. [İbnu’l-Arabî]’nin Eserlerinin sayısı kendine de Malum değildi, denir.. Bu Fihristler birbirinden ayrı 3 yazma halinde bugüne geldi

Bugüne gelenlerin bazıları:

1) Fütûhat-ı Mekkiyye fi Esrâri’l-Mahkiyye ve’l Mülkiye, Kendi el yazısı ile olan nüsha, Türk-İslam Eserleri Müzesi no. 1845-1881’dedir. Bu Nüsha 31 Cild halinde tertib edilmiştir
2) Fusûsu’l-Hikem, Türkçe’ye çevrildi Molla Cami, Hoca Muhammed Parsa’nın "Füsûs" için, "can", "Fütûhat" için "gönül" dediğini rivayet eder

1- Kitabu’l-İsra ilâ Makâmi’l-Esrâ,
2- Muhadaratü’l-Ebrâr ve Müsameretü’l-Ahyâr,
3- Kelamu’l-Abâdile,
4- Tacu’r-Resail ve Minhacu’l-Vesâil,
5- Mevaqiu’n-Nucûm ve Metali’ Ehilletü’l-Esrar ve’l-Ulûm,
6- Ruhu’l-Quds fi Münasahati’n-Nefs,
7- et-Tenezzülatü’l-Mevsiliyye fi Esrari’t-Taharat ve’s-Salavat,
8- Kitabu’l-Esfar,
9- el-İsfar an Netaici’l-Esfar,
10- Divan,
11- Tercemanu’l-Eşvak,
12- Kitabu Hidayeti’l-Abdal,
13- Kitabu Taci’t-Terâcim fi İşarati’l-İlm ve Lataifi’l-Fehm,
14- Kitabu’ş-Şevâhid,
15- Kitabu İşarati’l-Qur’an fi Âlaimi’l-İnsan,
16- Kitabu’l-Ba’.
17- Nisabü’l-Hiraq,
18- Fazlu Şehâdeti’t-Tevhîd ve Vasfu Tevhîdi’l-Mükinîn,
19- Cevâbü’s-Sual,
20- Kitabu’l-Celal ve hüve Kitabu’l-Ezel,

İngilizce’ye Çevirilen Eserleri

Commentary on Tirmidhi’s Hadith Collection (book)
The Bezels of Wisdom (Fusus al-Hikam) , often described as his Magnum Opus
The Meccan Illuminations (Al-Futuhat al-Makkiyya), his largest work discussing a wide range of topics from mystical philosophy to Sufi practices and records of his dreams/visions
The Diwan, his collection of poetry spanning five volumes, mostly unedited
The Holy Spirit in the Counselling of the Soul (Ruh al-quds), a treatise on the soul which includes a summary of his experience from different spiritual masters in the Maghrib
Contemplation of the Holy Mysteries (Mashahid al-asrar), probably his first major work consisting of fourteen visions and dialogues with God
Divine Sayings (Mishkat al-anwar), an important collection made by Ibn Arabi of 101 hadith qudsi
The Book of Annihilation in Contemplation (K al-Fana’ fi’l-mushahada), a short treatise on the meaning of mystical annihilation (fana)
Devotional Prayers (Awrad), a widely read collection of fourteen prayers for each day and night of the week

Türkçe’de İbn Arabi’nin Eserleri ve Üzerine

İbn Arabi’de Sembolizm, Tahir Uluç, İnsan Yayınları
İbn Arabi Anısına, ed İbrahim Medkur, Çev: Tahir Uluç, İnsan Yayınları
Fusus’ül-Hikem, çev Ekrem Demirli, Kabalcı Yayıncılık
Fütuhat-ı Mekkiye, çev Ekrem Demirli, I-VI Cilt Litera Yayıncılık
Fususu’l – Hikem Tercüme ve Şerhi I, Ahmed Avni Konuk, Hazrılayan: Doç Selçuk Eraydın, IV cilt, Marmara Üniv İlahiyat Fak Vakfı
Suad El-Hakim, İbnü’l Arabî Sözlüğü, Çev: Ekrem Demirli, Kabalcı

Yayınları

Claude Addas, İbn Arabi-Kibriti Ahmer’in Peşinde, Çev: Atila Ataman,

Gelenek Yayınları

Michel Chodkiewicz, Sahilsiz Bir Umman: Muhyiddin İbn Arabi, Çev:

Atila Ataman, Gelenek Yayınları

Şeyh Mekki Efendi ve Ahmed Neyli Efendi, Yavuz Sultan Selim’in Emriyle Hazırlanan İbn Arabi Müdafaası, Gelenek Yayınları
Seyfullah Sevim, İslam Düşüncesinde Marifet ve İbn-i Arabi, İnsan Yayınları
İsmail Fenni Ertuğrul, Vahdeti Vücud Ve İbn Arabi, Hazırlayan: Prof Dr
Mustafa Fevzi, Vahdet-i Vücud Meselesi, Hece Yayınları
Metin Yasa, İbn Arabi ve Spinoza’da Varlık, Elis Yayınları
William Chittick, Hayal Âlemleri, İbn Arabi ve Dinlerin Çeşitliliği Meselesi, çev: Mehmet Demirkaya, Kaknüs Yayınları
Arzuların Tercümanı, İz Yayıncılık
Fenâ Risâlesi, İz Yayıncılık
Fenâ Risâlesi – Arzuların Tercümanı, İz Yayıncılık
Marifet Kitabı, İz Yayıncılık
Marifet ve Hikmet, İz Yayıncılık
Nurlar Hazinesi, İz Yayıncılık
Tedbirât-ı İlâhiyye -Tercüme ve Şerhi-, İz Yayıncılık

Kaynaklar

Molla Cami, Nefahat’ül Üns
İbn Arabi, Fütuhat-ı Mekkiyye ve Füsus’ül Hikem
Wikipedia-İbn Arabi

Yabancı Dillerde İbn Arabi ve Okulu

Masataka Takeshita: Ibn ‘Arabi’s Theory of the Perfect Man and Its Place in the History of Islamic Thought, Tokyo: Institute for the Study of Languages and Cultures of Asia and Africa, Tokyo University of Foreign Studies, 1987
William C Chittick :Ibn ‘Arabi’s Imaginal Worlds: Creativity of Imagination and the Problem of Religious Diversity
_____________: The Sufi Path of Knowledge: Ibn al-‘Arabi’s Metaphysics of Imagination
______________: Ibn ‘Arabi – Heir to the Prophets
______________: Imaginal Worlds
______________: The Self-Disclosure of God
Stephen Hirtenstein : The Unlimited Mercifier: The Spiritual Life and Thought of Ibn ‘Arabi
_____________: Prayer and Contemplation: The Principles of Spiritual Life according to Ibn ‘Arabi
Henry Corbin : Creative Imagination of the Sufism of Ibn ‘Arabi
______________: Alone with the Alone: Creative Imagination in the Sufism of Ibn ‘Arabi
Claude Addas : Looking for the Red Sulphur: The Story of the Life of Ibn ‘Arabi (İbn Arabi: Kibrit-i Ahmer’in Peşinde adıyla Türkçe’ye çevirildi)
___________________: The Voyage of No Return
Michel Chodkiewicz: An Ocean without Shore -Ibn ‘Arabi, The Book and the Law
___________________: The Seal of the Saints
___________________: The Spiritual Writings of Amir Abd al-Kader
Peter Coates: Ibn ‘Arabi and Modern Thought – The History of Taking Metaphysics Seriously
Alexander D Knysh: Ibn ‘Arabi in the later Islamic Tradition
Titus Burckhardt: Mystical Astrology According to Ibn ‘Arabi
__________________: Universal Man by Abd al-Karim al-Jili translated with commentary
Michael Sells: Mystical Languages of Unsaying
Ronald L Nettler : Sufi Metaphysics and Qur’anic Prophets: Ibn ‘Arabi’s thought and method in the Fusûs al-Hikam
Toshihiko Izutsu : Sufism and Taoism (Fusus’daki Anahtar Kavramlar ve Lao Tzu’da Anahtar Kavramlar adıyla Türkçe’ye iki cilt olarak tercümesi yapıldı)
Caner K Dagli: The Ringstones of Wisdom (Fusús al-hikam)translation, introduction & glosses by Caner K Dagli
EAAfifi : Ibn Arabi: Life and Works,


Yanıt: Endülüslü Alimleri

İsrâ
Zerkali

Zerkali. Endülüslü astronom (1029-1087). Toledo’da bir rasathane kurdurmuş ve 1061-1087 yılları arasında burada yaptığı çalışmaları bir kitapta toplamıştır. Bu kitap daha sonra Alfonso Tabloları adıyla anılan eserlerin yapılmasına öncülük edecekti.

Zerkali Endülüste yetişen Ünlü astronomi alimlerinden. İsmi, İbrahim bin Yahya et-Tecibi en-Nekkaş olup, künyesi Ebu İshaktır. Zerkali diye Ünlü oldu.. Küçük yaşta ilim öğrenmeye başladı. Kısa zamanda din ve fen ilimlerini öğrenen Zerkali, astronomi ilminde söz sahibi oldu. Astronomi çalışmalarını ve rasadlarının çoğunu Tuleytulada yaptı. Ömrünün sonuna doğru Kurtubaya yerleşti ve 1087 senesinde burada vefat etti.

Zerkali, ilk defa Batlamyus’un aksine dünyanın gerçek yörünge noktası hareketini ve güneşin ta’dil merkezinin asırlık değişikliğe bağlı olduğunu keşfederek kanuna bağladı. Halbuki, Batlamyus, güneş sisteminin yörünge noktasını sabit ve ta’dil merkezini de değişmez kabul etmişti. Güneşin yörünge noktasını 12 saniye kadar doğru bir yön, yani doğudan batıya doğru bir değişiklik vererek güneş için yeni bir teori ortaya atıp değişim merkezindeki düzensizliği de ortadan kaldırdı.

Batlamyus kuramında, Güneşin Yerden en uzak konumu olan günötenin durağan olduğu benimsenmiş ve gözlemlerin bildirdiği farklı veriler gözlem hatalarıyla açıklanmıştı. İslâm Dünyasında Sâbit ibn Kurrâ, bu görüşten kuşku duymuş ama bunun yerine daha doyurucu olan başka bir görüş koyamamıştı.. Böylece Zerkâlî, Batlamyus kuramının doğruluğu konusundaki kuşkuların güçlenmesine neden olmuştur.

Zerkali, Tuleytula adıyla Ünlü olan ilk astronomi cetvellerini düzenledi. Güneş, gezegenler ve diğer yıldızların hareketlerini ilgilendiren bu cetveller, kısa zamanda Avrupanın her tarafında kullanılmaya başlandı. Sabır ve dikkatle incelemeler yapan Zerkali dünyanın güneşe olan uzaklığını hesapladı. Ayrıca bu mesafeyi güneş yörüngesine dayanan gün dönümleri ile gece ve gündüz eşitliğinin prestesyonuna intibak ettirebilmek için Tuleytulada 402den fazla gözlem yaptı vepresesyon vüsatini de aynı tarzda doğru olarak hesapladı.

Zerkalinin hazırladığı Ziyc, 1450 senesinde birçok eksikliklerle Latinceye tercüme edildi. Bu tercümenin bir nüshası Paris Kütüphanesinde bulunmaktadır. Bu Ziyc, kendisinden sonra yapılan bütün ziyclere esas oldu.. Eserde ayrıca 35 sabit yıldızın kataloğu ile beraber meyil cetvellerine yer verilmiş ve Safiha Usturlabı hakkında açıklamalar yapılmıştır.

Zerkali çalışmalarında usturlab kullanmıştır. Batıda Zerkali Safihası adıyla Ünlü olan alet Afaki bir şekilde, her yerin ufkunu temsil edecek surette ufuk dairesi hareketli yapılmış, menazıri usul ile ayın tutuluş durumu resimlenmiş, dairevi ve safihadan ibarettir. Bu aletin özelliklerinden bahseden Zerkalinin risalesi, Kitab-ül Amel Bis-safiha ez-Ziciya, Latince, İbranice ve diğer dillere tercüme edilmiştir. Bir örneği Paris Kütüphanesinde mevcut olan alet hakkında Mirim Çelebi, Sultan İkinci Bayezid Hanın emriyle Farsça mükemmel bir eser yazmıştır.

Eserleri

1. El-Amel-bis-Safihat-iz-Ziciyye,
2. Et-Tedbir,
3. El-Medhal ila İlm-in-Nücum,
4. Risaletün fi Tarikati İstikdam-is-Safihat-il-Müştereke li Cemi-ul Urud

Kaynaklar

Rehber Ansiklopedisi.


Soru: Endülüslü Alimleri

İsrâ
İbn Rüşd İbn-i Rüşt

İbn Rüşd ( Arapça: ابن رشد; Künyesi Ebū ‘l-Velīd Muḥammed ibn Aḥmed ibn Muḥammed ibn Rüşd ابوالوليد محمد بن احمد بن محمد بن رشد; Latince: Averroes, d. 1126 – ö. 10 Aralık 1198), Endülüslü-Arap felsefeci ve hekim, bir felsefe, fıkıh, matematik ve tıp alimi. Kurtuba’da doğdu ve Marakeş, Fas’ta öldü.

Konu başlıkları

1 Hayatı
2 İbn Rüşd Felsefesi
3 Önemi
4 Edebiyatta İbn Rüşt
5 Bazı Eserleri

Hayatı

İbn Rüşd, Maliki mezhebinden fakihler yetiştirmiş bir aileden gelir; dedesi Ebu El-Velid Muhammed (ö. 1126) Murabıtlar hanedanının Kurtuba’daki en yüksek dereceli hakimiydi. Babası Ebu El-Kasım Ahmed, aynı makamı Muvahhidler’in 1146’daki hakimiyetine kadar işgal etti.

Yusuf el-Mansur’un veziri İbn Tufeyl (Batı’da bilinen adıyla Abubacer) tarafından sarayla ve büyük İslam hekimlerinden, sonradan arkadaşı olacak İbn Zuhr (Avenzoar) ile tanıştırıldı. 1160’ta Sevilla kadısı oldu ve hizmeti boyunca Sevilla, Kurtuba ve Fas’ta birçok davaya baktı.

Aristo’nun eserlerine şerhler ve bir tıp ansiklopedisi yazdı . Eserlerini 1200lerde, Yakob Anatoli Arapça’dan İbranice’ye tercüme etti.

En önemli orijinal felsefî eseri Tehâfüt-ül Tehâfüt (Çelişkilerin Çelişkileri / İnsicamsızlığın İnsicamsızlığı) ismini taşır ve Gazali’nin Tehâfüt-ül Felâsife (Felsefelerin Çelişkileri / Felsefelerin İnsicamsızlığı) isimli kitabındaki kendiyle çelişme ve İslama mugayir olma iddialarına karşı Aristo felsefesini savunur. Faslu’l-makâl ve el-Keşf an minhâci’l-edille isimli iki risalesi de felsefe-din ilişkilerini konu alır.

Endülüs’ü 12. yüzyılın sonralarında yayilan fanatiklik dalgasıyla, sahip olduğu bağlantılar kendisini siyasî problemlerden uzak tutamamış ve Kurtuba yakınlarında bir yerde tecrit edilmiş ve ölümünden kısa süre önce Fas’a gidinceye dek gözetim altında tutulmuştur. Mantık ve Metafizik alanında verdiği eserlerin çoğu müteakip sansür döneminde kaybolmuştur.

İbn Rüşd Felsefesi

==

İbn Rüşd’e göre, felsefe öğrenmek dini bir zorunluluktur. Din, var olanlara akılla bakmayı ve değerlendirmeyi zorunlu tutumaktadır. Başka dinlerin ve ideolojilerin fikirlerini öğrenmek de aynı şekilde zorunludur. Gerçek her nerede ise alınır ve yararlanılır. Eskilerin kitaplarındaki bilgilerle, dinin bildirdikleri amaç bakımından benzemektedirler.

İbn Rüşd, felsefe ile uğraşanların ve olaylara akılcı açıdan bakanların sapıttıklarını ileri sürenleri eleştirir. Ona göre, akıl ve felsefe, gerçeğe ulaştırıcı en önemli yaşamsal enstrümanlardır.

Ona göre İslam’la felsefe arasında bir çatışma yoktur. Kişinin hem felsefe, hem din yoluyla doğruya ulaşabileceğini düşünmüştür. Kainatın ebediyetine ve formların ezeliyetine (pre-extant) inanırdı.

Felsefenin temel konusunun varlık olduğunu, felsefenin varolanı, genel bir bütünlük içinde insana verileni incelemeye, açıklamaya çalıştığını savunan İbn Rüşt, bütün varlık türlerinin en tepesinde bulunan yüce bir varlık olarak Allah’a yalnızca var olandan, beş duyu ile algılanıp akıl ilkeleri ile açıklanan varlıklardan yola çıkarak gidebileceğimizi belirtmiştir. Felsefenin, varlık kavramı altında toplanan bütün nesneleri konu edinen disiplin olduğunu belirtmiştir. Bu nedenle düşünce sisteminde felsefe, teolojiden önce gelir. Bununlu birlikte, felsefe ve teolojiden her birinin kendisine özgü bir fonksiyonu olduğunu söylemiştir.

Ayrıca bkz. İbn Rüştlük

Önemi

İbn Rüşt en çok Aristo’nun eserlerinden yaptığı, bugün Batı’da pek çoğu unutulmuş, tercüme ve şerhleriyle ünlüdür. 1150’den önce Avrupa’da Aristo’nun eserlerinin birkaç tercümesinden başkası yoktu ve bunlar da din adamlarınca rağbet görüp, incelenmiyorlardı. Batı’da Aristo’nun mirasının yeniden keşfedilmesi, İbn Rüşt’ün eserlerinin 12. yüzyıl başlarında Latince’ye tercümesiyle başlamıştır.

İbn Rüşt’ün Aristo üzerine çalışmaları otuz yıllık bir dönemi kapsar ve bu dönem içinde, erişemediği "Politika" dışında bütün eserlerine şerhler yazmıştır. Eserlerinin İbranice tercümeleri de, İbrani Felsefesi üzerinde kalıcı bir etki bırakmıştır. İbn Rüşt’ün düşünceleri, Hristiyan skolastik gelenekten, Aristo’nun mantık çalışmalarına değer veren [Brabant’lı Siger], Thomas Aquinas ve (bilhassa Paris Üniversitesi’ndeki) diğerleri tarafından özümsenmiştir. Thomas Aquinas gibi meşhur skolastik filozoflar, ona ismi yerine "Şârih" (Yorumcu) ve Aristo’ya da "Filozof" diyecek yüksek derecede önem veriyorlardı. İslam dünyasında bir okul bırakmamış ve ölümü Endülüs’teki serbest düşünce hayatının gurubunu işaret etmiştir.

Edebiyatta İbn Rüşt

Orta Çağ’ın Avrupalı skolastiklerinin kendisine gösterdikleri saygıdan ötürü, Dante İbn Rüşt’ü İlahi Komedya’da diğer büyük pagan filozoflarla beraber, "iltifatın üne borçlu olunduğu" Limbo’da tasvir etmiştir.

İbn Rüşt, Jorge Luis Borges’in "İbn Rüşt’ün Arayışı" isimli hikâyesinde trajedi ve komedi kelimelerinin anlamlarını ararken resmedilir.


Bazı Eserleri

Felsefe üzerine iki eseri vardır bunlar; Tehafütü’t Tehafüt ve Makela fı’l Mizac


İsrâ
İbn-i Cübeyr

Gerçek adı; Ebul’l Hüseyn Muhammed İbni Ahmed İbni Cübeyr El-Kinani… Babasının kültürlü ve üst düzey bir devlet memuru olduğu, kendisinin de bir süre Muvahhidler’den bir emirin sekreterliği ile Granada valisinin nezninde katiplik yaptığı bilinmektedir.

1 Şubat 1183’de hacca gitmek üzere Granada’dan yola çıktı Ceuta ve İskenderiye üzerinden Kahire ve oradan yukarı Nil’deki Kus’a kadar dolaştı, yolculuğunu çöl üzerinden Ayzab, Kızıl Deniz, Cidde oradan Mekke’ye geçti.. Daha sonra Medine’ye geçti burda da bir süre kaldıktan sonra bir kervana katılarak çöl üzerinden Bağdat, Musul ve Kuzey Suriye’yi dolaşıp, Halep üzerinden Şam’a geçti. Orada iki ay kaldıktan sonra Kudüs Krallığı’na gitmek için yola çıktı, Sur (Tiros)dan Ceneviz gemisi ile Akka’ya gitti. 1184 yılında zor şartlarla Mesina’ya ulaştı. Hava şartlar yüzünden birsüre Mesina’da kaldı ve 25 Nisan 1185’de Granada’ya döndü..

İbn-i Cübeyr daha sonra 1189-1191 yıllarında ikinci bir hac yolculuğuna çıktı.. Arkasından 1217 yılında üçüncü bir hac yolculuğuna daha çıktı ve bu seyahatinde İskenderiye’den ilerisine gidemedi ve orada öldü.

Eserleri

Endülüs’ten Kutsal Topraklara [Seyahatname]


İsrâ
İbn-i Tufeyl

Filozof ile ilgili bu madde bir taslaktır. İçeriğini geliştirerek Vikipedi’ye katkıda bulunabilirsiniz.

Endülüslü hekim, hukukçu ve filozof. Tam adı Ebu Bekir Muhammad ibn Abdul Malik İbn Muhammed İbn Tufeyl el-Kaisi el-Endulusi’dir. Latin dünyasında Abubacer olarak da bilinir. Tanınmış İslam filozoflarındandır.

Granada yakınlarındaki Guadiks’de doğdu ve İbn-i Bacce tarafından eğitildi..

Tufeyl Hayy bin Yakzan adlı felsefi romanın yazarıdır. Eserde bir adada tek başına kalan bir adamın hakikati keşfi anlatılır. Bu eseri önemli kılan noktalardan biri İslam felsefesinde ve dönemin doğabilimcilerinde sıklıkla karşılaşılan evrim fikrini içermesidir. Tufeyl eserde kendi evrim kuramını da şekillendirmiştir.

Dış bağlantılar

Islamic Philosophy
Wikipedia İbn Tufeyl maddesi
The Improvement of Human Reason

Felsefe Felsefe Portalı: Vikipedi’de Felsefe ile ilgili diğer maddelere ulaşın

İbn Tufeyl, 1106’da Gırnata yakınlarında Vadiü’l-Aş’ta doğdu, 1186’da Merakeş’te öldü. İşraki felsefesinin Endülüs’teki en önemli temsilcilerinden biridir. Uğraştığı ve önemli eserler verdiği başlıca konular tıp,felsefe ve gökbilimdi. Günümüze ulaşan ve bütün dünyada tanınmasını sağlayan eseri ise Hayy bin Yakzan ya da diğer adıyla Esrarü’l-Hikmeti’l-Meşrikiye’dir. Dünya da felsefi romanın ilk örneği ve ilk "robinsonad” olan Hayy bin Yakzan, 14.. İbn Tufeyl’in yaşadığı dönemde (12. y.y.) özellikle Endülüs’te pozitif bilimlerin yanında beşeri bilimler oldukça ilerlemişti. Ortaçağ Hıristiyan batı dünyasının aksine İslam-Endülüs toplumunda bilimsel bilgilerin Kur’an la uyuşacağına dair bir inanç vardı. Bu nedenle Endülüs’te gayri müslimlerin bilime olan katkılarına sırt çevrilmemekle birlikte Kur’an da ki hakikatler çerçevesinde bilime katkılar yapılıyordu. Özellikle tasavvuf alanında oldukça ilerlemiş olan Endülüs toplumu İbn Harabi, İbn Rüşt, İbn Tufeyl gibi mutasavvıflar yetiştirmiş ve bunların görüşlerinin etkisinde kalmıştır.. Yaratığın amacı insandır ve insanda ruhun erdemi nedeniyle insandır.. İnsan, yeryüzünde Allah’ın temsilcisidir ve yaratılmış her şey insanın kullanımına tabii kılınmıştır. Bu temsilciliğin sorumluluğu da bütün insanlığa aittir. Bütün insanlık; her insanın kendisinde mevcut potansiyele ve olanakları harekete geçirmek ve onarlı gerçekleştirmek fırsatına sahip olduğunu göstermek gibi bir kolektif sorumluluk altındadır.


İsrâ
İbni Meserre

İbni Meserre (asıl adı Muhammet Bin Abdullah el-Cebeli) (d. 883, Kurtuba – ö. 931, Marakeş), Endülüslü Arap filozofu.

Babasıyla birlikte Mekke’ye giden İbni Meserre, babası ölünce İspanya’ya dönerek, müritleriyle bir zaviyeye çekilmiş, görüşleri tepki görünce Mısır ve Mekke’de yaşayıp ömrünün sonuna doğru Kurtuba’ya dönmüştür.

İbni Meserre’nin Mutezile mezhebine bağlanan görüşlerine göre, Tanrı her çeşit tanım ve niteliğin üstünde, yüce bir varlıktır. Tanrı, bütün bilgileri akıla vermiştir; akıl, bu bilgileri nefs-i küll’e aktarır. Doğa, nefs-i küll’den doğar.. İnsan davranış ve eylemleri Tanrı’ya bağlanmaz; kendi isteğinin sonucudur. Her oluş belli bir zaman içindedir ve Tanrı isteğinden bağımsızdır. Ölümden sonra ödüllendirilme ya da cezalandırılma söz konusu değildir. Ölüm, ruhun kaynağına dönüşüdür.


Rüyet-iTaksîr
İsra kardeş sende soruya cevap verip yardım etmeye çalışıyorsun biliyorum ama Muhiddin İbni Arabi k.s. doktirini hakkında görüşlerden bazıları hatalıdır ve yanıltmalıdır yani verilen kaynak sağlam değildir. Bunu daha öncede yazmıştım cevabımı gene aktarayım senden ricam tamam hayatını yayınla ama doktirini olan Vahdet- Vücud u tamamıyla silmendir. Zira bilgiler yanlış, zayıf ve tam manasıyla açıklanmamıştır. Zaten bu doktirn bir müslümanın öğrenmesi gereken değildir. …

Daha önceki cevabım

Rüyet-i Taksir

< Selamun Aleykum kardes. Siz acizane bir soruya cevap vermek niyetinde olup bir link vermissiniz. Fakat bir şey sorabilirmiyim siz linki acipda içinde ne yazdigina baktiniz ve kontrol ettiniz mi acaba?

Bir tane isim yazilmis ben ilk defa duydum Arifuddin diye bir zat Vahdet-i Vucud un en onemli sahsiyeti diye yazilmis kimdir bu zat hiç haberiniz varmi benim yok. Vahdet-i Vucudu anlasilabilir dilde aciklamaya calisan ogludur yani Sadrettin Konevi k.s. niçin oglunun gorusune basvurulmamistir buda dusundurucudur…

Orda bir laf edilmis Kuranin sirkle dolu oldugunu soylemis ve bu zata vahdeti vucud cu denilmis. Ben sadece mantiken bir şey sorucam simdi bu zatin bagli oldugu seyh (Muhiddin-i Arabi k.s.) sabahlara kadar namaz kiliyor ve o namazında içinde sirk dolu oldugunu iddia ettigi Kurani okuyor hatta bu bu sirk dolu olan Kuranida sabahlara kadar okuyor..Bu mantikli mi sizce?

Bakin ben internet aleminde sahte çok Vahdet-i Vucud cu gördüm hatta bu yolu takip edenlerden ibadetlerinin dusdugunu bile iddia edenler vardi..

Muhiddin Ibni Arabi k.s. hayatinin hicbir doneminde Kuran için sirk dolu soylememistir yada bu yola girenlerin artik ibadet yapmasina gerek yoktur da dememistir…

Bu zat eğer bu sozu soylememisse bu verdiginiz link hakka giriyordur, eğer bu kisi bu sozu soylemisse Kurana sirk diyen sirkin içindedir ve bu zaten Muhiddin Ibni Arabi k.s. in talebesi yada yolunu takip eden olamaz, olsa olsa fitne karistirmak isteyen bir zevattir.

Vahdet-i Vucud la ilgili verilen bilgilerde eksiklik vardir. Zaten ALlah c.c. tanri olarak ceviren hicbir kaynaga itibar etmemek gerekir. Allah c.c. ile Kainat butunlesmis haldedir derlerki bu yanlistir. Mantiken bir olusumun butunlesmesi için ayri iki varligin olmasi gerekir. Ibni Arabi k.s. soyledigi anlasilabilir tarzda maddenin olmadigi, madde ve kainat olarak gördüğümuz olgunun Allah c.c. isim ve sifatlarinin tecelliyati oldugudur.

Ve sonrasinda soylenen "hissedilen alemde başka varlık yoktur. Buna ise Tabiat veya Tanrı denmek farketmez. Nasıl olsa iki ayrı isim de aynı şeyi ifade eder"

Bu ifade kesinlikle sacmaliktir kusura bakmayin. Mubarek zaten maddeyi kabul etmiyorki bu sozu nasıl soylesin.

Biliyorum siz acizane bir soruya cevap verdiniz ama verdiginiz linkleri ve icerdikleri bilgileri kontrol ediniz lutfen..

Selametle… >


Rüyet-iTaksîr
EyvAllah kardeşim, konu İmanı bir görev olmadığı, gerçekden çok karışık ve anlaşılması zor olduğu için, birde üstüne yanlış bilgiler eklenince hassasiyet gösterdik.

Anlayışın için Allah c.c. razı olsun.


endülüs alimleri, Endülüslü alimler, endulus alimleri

Yorum yapın

1melek.com petinya.net Kompozisyon/ !function(){"use strict";if("querySelector"in document&&"addEventListener"in window){var e=document.body;e.addEventListener("mousedown",function(){e.classList.add("using-mouse")}),e.addEventListener("keydown",function(){e.classList.remove("using-mouse")})}}();