Ayet ve hadislerle namazın insana kazandırdıkları

Ayet ve hadislerle namazın insana kazandırdıkları

Kayıtsız Üye
Ayet ve hadislerle namazın insana kazandırdıkları hakkında eğitici bilgiler paylaşabilir misiniz ?


Cevap: ayet ve hadislerle namazın insana kazandırdıkları

esin-ti
Namaz, Müminin Hayatını Disipline Eder
Günde beş defa kılınan namaz, müminin hayatını disipline etmede büyük rol oynar. Sürekli belli vakitlerde ifa edilmesi, onu ruhen ve bedenen, maddeten ve manen disipline alıştırır. Cemaatle kılınan namazlarda özellikle imama iktida; müminleri askeri bir disipline kavuşturur. İmam "Allahu Ekber" dediğinde artık, konuşan ve Rabb’e yüksek sesle iltica eden o olur. Müminlere aynı zamanda vekalet etmiş olur. İmamın tekbirleri bir direktif halinde tüm cemaati oturtur-kaldırır. Bu açıdan cemaatte manevî, ruhî, yüksek ve yüce bir disiplin vardır. İdeal bir cemaatin ve inanmış topluluğun ileri derecede disipline olmuş formlarını ancak günde beş defa kılınan namazda bulmak mümkündür. Şüphesiz bu disiplin her şeyden önce ruhî, fikrî ve manevî bir disiplindir. Diğer bazı disiplinlerin soğukluğu da onda yoktur. Her ibadet hareketi sımsıcak bir duygu ve disiplin verir insana. Ve bu hareket, bütün ömür boyu devam eder.
Namaz İnsanı Fuhşiyattan Alıkoyar
Peygamberimiz (a.s.m.), "Kim sabah namazını kılarsa, Allah’ın garantisi altındadır” (Kütüb-i Sitte, c.17, s.541) Allah (c.c.), Kur’ân-ı Kerim’de: "… Muhakkak namaz, hayasızlıktan ve kötülükten alıkor." (Ankebût, 29/45) buyuruyor. Fuhşiyat ve münkerat, kendilerine has o menhus yönleriyle mümini miraciyesinden ve Allah’a kurbiyetinden uzaklaştırır. Haddi zatında her bir günah içinde küfre giden bir yol vardır. Günah, işlene işlene insana küfrü kolaylaştırır. Ancak namaz, Allah’a bir kurbiyet olduğu için, insanı her türlü günahtan korur, tıpkı bir paratoner gibi.. Tabiî namaz, gerçek anlamda bir namaz ise. Yukarıdaki ayette de ifade edildiği gibi gerçek manasına ve ruhuna uygun olarak ifa edilen namaz, her türlü kötülükten, hayasızlıktan, azgınlıktan ve taşkınlıktan alıkoyar. Şuursuz ifa edilen bir ibadette ise bu kuvvette bir koruyuculuk söz konusu olmaz.

Nitekim Maûn sûresinde Allah (c.c.) ".. veyl olsun o namaz kılanlara! Onlar ki kıldıkları namazdan gafildirler." (Maûn, 107/4-5) buyurur. Demek ki namazda, insanı kötülüklerden koruyan bir kuvvet var; var ki, hakkıyla eda edilmediği zaman kul kendini günahlara karşı riske açıyor demektir. Namaz kurbiyeti temsil ettiği için, yüksek düzeyde vefa da istiyor. Bunun anlamı şudur; kulun, namaza karşı gösterdiği vefa, özen ve iştiyak nisbetinde, namaz da ona karşı vefalı olur ve ondaki fuhşiyata açılan duyguları ve kötülük hislerini köreltir. Yani namazda karşılıklı vefa söz konusudur.

Namazın, Kalbî Huzuru Temin Etmesi
Müminin, namazlarını şuurlu olarak eda etmesi, onun düzensiz hayatına bir düzen, dağınık kalbine bir denge ve insicam getirecek, perişan hislerini ayağa kaldırıp bulanık yönlerine de bir ışık saçacaktır. Ve o, bu sayede doğru görme, doğru düşünme, doğru konuşma imkânını elde edecektir. Günde beş defa Rabbin huzuruna gelinip şuurla eda edilen namaz, Allah’ın izniyle bütün bunları insana kazandıracak mahiyettedir. Namaz, bu manaları hem taşır hem de tekeffül etmiş durumdadır.
Evet, müminin hudu ve huşû içinde eda ettiği namaz, gerçek namaz olacaktır. Ama huşuun temini için bir kısım şartlar vardır; evvela huzur-u kalb lazımdır; sonra bir tefehhüm, yani meseleyi kavrama; sonra da bir recâ ve ümitle Rabb’e bel bağlama.. daha sonra da utanma ve sıkılma havası içinde Rabbin huzuruna gelme.
Evvela, huzur-u kalb nedir? Huzur-u kalb, namazda söylenip ifade edilen bütün bu manaların dışına çıkmamaktır. Zaten " huzur"Arapça manası itibariyle; " hazır olma", " hazır bulunma" demektir. Avamca ifadesi ile, çarşıya pazara çıkarken cüzdanınızı yanınızda taşıdığınız gibi, namazda kalbinizi yanınızda taşımanız demektir. Zira Allah indinde geçer akçe bir şey varsa, o da kalbdir. Siz, kalbinizi O’na verecek, karşılığında da O’nun rahmet ve rızasını alacaksınız.


Cevap: ayet ve hadislerle namazın insana kazandırdıkları

Desert Rose
BİR BAŞKA AÇIDAN NAMAZ

Maddi işlerin zorlukları altında sıkışma yüzünden he-defi unutmak doğaldır Öte yandan hedefe ulaşmak için insanın üstlenmiş olduğu sorumluluğu her gün tekrar göz-den geçirmesi, aşağı yukarı imkansız bir iştir Bu işin ehli olan birinden duyacak ise daha bir zor, tekrarlamak ise mümkün de-ğil-dir Bunun yanı sıra insan, mutluluk ve-ren bu İslam mektebinin bütün istek ve ideallerinin tamamını araştırmak için yeterli zamana sahip değildir Böyle bir fırsat hiç bir zaman ele geçmez Ama bu mektebin temel ilkeleri kısa ve öz olarak namaz da vardır Onda var olan dü-zenli, hesaplı sözler ve hareketler İslam’ın çizelgesidir

Namazı, yön veriş ve içerik yönünden farklı olmalarına rağmen, bazı yönlerden ülkelerin milli marşlarına benzetebiliriz

Her ülke; hedeflerinin, ideolojilerinin ve kabul et-tik-leri hayat tarzının bir özeti olan milli marşını; kendi ilke ve ideolojisini halkının beynine yerleştirmek ve on-ları benimsediği düşünce tarzı üzerinde sağlamlaştırmak için tekrar tek-rar söylenmesini zorunlu sayar Bu tekrarların sebebi; bu fi-kir tarzının onlarda devam etmesi, bu ülkenin ve he-deflerinin izleyicisi olduklarını bilmeleri içindir Ülkele-rinin ilke ve hedeflerinin unutulması; o ülke halkının yol-larını değiştirdiği ve ülkelerinin hedeflerinin izleyicisi olmadık-ları anlamına gelirTekrarlamalar ise bu cephedeki iş ve hizmetler için hazırlıklı olmalarını sağlar Aynı zamanda mesu-liyet ve görevle-rini hatırlatır, temel ilkeleri zihinlerinde canlı tutar, onlara cesa-ret ve yapabilirlik gücünü verir ve onları çaba ve girişime ha-zır hale getirir

Namaz, İslam mektebinin temel ilkelerinin özü, İslam’ı hayata geçirme yo-lu-nun aydınlatıcısı, mesuliyet, yol ve sonuçların gös-tergesidir Günün başlangıcında, günün yarısında ve ak-şam vaktinde Müslümanları çağırıp ona kolay bir dille kul-luk bilinci ve hedefini anlatarak, manevi bir güçle onu amel etmeye teşvik etmektir İşte namaz budur ve bu yüzden mümini adım adım, basamak basamak imanın zirvesine ve salih amele yaklaştırır Onu çok kıymetli bir şahsiyet, iyi bir Müslüman haline getirir Evet Namaz mümi-nin yükseliş için merdivenidir (miracıdır)[1]

İnsanın karşısında ger-çek saadet ve kurtuluşa er-mek için uzun ve zor bir yol vardır Bu yolu kat ederek ebedi saadete ermeye çalışmak in-sanın var oluş hedefidir Fakat insanın ayağı-nın altına serilmiş önün-deki tek yol bu değildir Onun asli yolu üzerinde çok sayıda çıkmazlar, saptırıcı ve tehlikeli yollar bu-lunmaktadır Öyle-sine aldatıcı ve çe-kicidir ki bu saptırıcı yollar, yolcuların şüp-heye düşüp hata yapmalarını sağlar

Bu şüphelerden kurtulmak ve doğru yoldan şaş-ma-mak için gerekli olan; devamlı nihai hedef ve gaye olan Allah’a doğru yönelmek ve kat edeceği yolun bir haritasını kendi yanında taşımaktır Namaz dik-katleri devamlı Allah’a çeken bir etken ve dosdoğru yolun (sı-rat-ı müstakimin) haritasından başka bir şey değildirAl-lah ile mümin arasında devamlı bir irtibatın temin edil-diği namazda İslam düşüncesinin özü, özet bir şekilde zik-redilir Bu açıklamadan namazı beş vakte taksim etmenin ne denli önemli olduğu da ortaya çıkmaktadır Tıpkı be-denin ihtiyacı olan gıdanın belirli zamanlarda bedene verilmesi gibi…

İslam’ın yüce hedeflerini, özellikle içinde barındıran namazda Kuran okumak da farz bir ameldir Bu durum, namaz kılan kimseyi Kuran’ın bazı kısımlarının içeriği ile tanıştırır Onu bu içerik üze-rinde tefekkür etmeye ve Kuran’la fikri irtibat kur-maya alıştırır[2] Aslında namazda mevcut olan bü-tün hareketler, İslam’ın küçük etaptaki bir harita ve görüntüsü-dür

İslam insanların beden, ruh ve beyinlerini toplum içe-risinde harekete geçirerek -bu üç öğeyi- insanın sa-adeti için çalıştırır Namaz da insanın amelinde aynı rolü oynar Namaz halinde bu üç öğe harekete geçe-rek faaliyet halinde olur

Beden: el, ayak, dil ve eğilme oturma, toprağa ka-panma hareketleriyle…

Beyin: Genel hedef ve vesilelere işaret olan nama-zın söz ve manasını düşünerek İslam’ın dünya görü-şünü baştan başa gözden geçirerek…

Ruh: Allah’ı anmak suretiyle manevi bir gönül ra-hatlı-ğına kavuşarak, kalbi başıboşluk ve hedefsizlikten koruyarak, gönülde Allah korkusu ile huşu tohumunu bes-leyip yetiştirerek…

Her dinde ibadet, o dinin özetidir denilmiştir İs-lam’da da tamamen bu şekildedir Söz, içerik ve dav-ranışlarda; ruh ile cismi, madde ile manayı, dünya ile ahireti birleştirmek namazın hususiyetlerindendirBöy-lece kamil bir namaz kılan Müslüman, bütün ener-jisini kendisini yüceltme yolunda harekete geçirir ve aynı onda tüm beden, fikir ve ruh yeteneklerini bu yolda seferber eder

Namazı dosdoğru kılan bir kişi bütün kuvveti ile Al-lah’ın yolunda yürüdüğü için tüm şer, fesat ve çö-küş sebeplerini kendinde ve etrafında tesirsiz hale ge-tirir Kur’an-ı Kerim bir kaç ayetinde ikame-i namazı yani namazı koruyarak, canlı tutarak kılmayı mütedeyyin (dindar) olmanın belirtilerinden saymakta ve birçok ayette namaz kılmanın üzerinde önemle durmak-tadır

Namazın ikamesi, namaz kılmaktan çok daha önemli bir konudur Yani namaz kılmak sadece insa-nın kendi üzerine farz olan bir ibadeti yerine getirmesiyle sınırlı bir şey değildir Bilakis bununla birlikte namazın çağırdığı yöne doğru yola ko-yulması ve başkalarının da bu yola koyulmasını sağ-lamasıdır Gerçek manada namazın yerine getirilmesi kişi-nin gereken çabayı yaparak hem kendisinin, hem de başkalarının yaşadığı ortamı namazla uyumlu ma-nevi bir ortama dönüştürmesine denir Bu atmosfer insanı, Allah’ı arama ve Allah’a tapınma eylemine sevk eder Herkesi namaz hattı ve yönünde harekete geçirir Mümin bir kişi ve mümin bir toplum namazı ikame ederek ahlaki bozukluk günah ve fesadın kökünü bünyesinde yakar, yok eder Günah işleme yapısını ve günahın iç ve dış sebeplerini yani nefsani ve toplumsal et-kenlerini tesirsiz hale getirir Namaz kesinlikle fert ve toplumu çirkin ve beğenilmeyen şeylerden korur[3] Hayatın karmakarı-şık ve fırtınalı sahnesinde şeytani güçler her fırsatta -tam teçhizatlı olarak- iyi işleri ve iyilik sebeplerini kimde ve nerede olursa olsun yok etmek istemekte-dirler Bu bağlamda ilk hücum edilecek ve viran oluna-cak kale insanların irade ve azim gücüdür Çünkü bu dayanıklı koruyucuyu ortadan kaldırmakla; insanın şahsiyet kalesini (topladığı çok kıymetli bilgi ve asalet hazinesini) zapt etmek ve yağmalamak mümkündür

Allah’ı anmayı telkin ve tekrar ede-rek sınırlı meziyetlere sahip aciz insanın, sınırsız kud-rete sahip Allah ile ilişki kurmasını, O’na dayanmasını sağlayan ve bu yolla onun sonsuz ve sınırsız bir manevi güç elde etmesini sağlayan namaz, insan zaafının en iyi dermanı, irade ve azmin en etkili ilacı olarak değerlendirilmelidir
Yüce İslam Peygamberi (Allah’ın selamı O’na ve Ehl-i Beyt’ine olsun) İslam’ın zuhurunun eşiğinde, her tarafı kuşatmış olan cehalet karşısında, omuzunda dağlar kadar ağır sorumluluk hissettiği bir dönemde gece yarısı namaz ve zikir ile emrolunuyordu "Ey örtünüp bürünen (Resulüm)! Bi-razı hariç geceleri kalk namazı kıl Gecenin yarısında, yahut bunu biraz azalt, ya da çoğalt ve Kur’an’ı tane tane oku Doğrusu biz sana (taşıması) ağır bir söz vahiy edeceğiz [4]

[1]- Nebevi hadis

[2]- Şüphesiz insanlara namazda Kur’an okumalarının emrolunması, Kur’an’ın unutulmaması, kaybolmaması ve yıpranmaması içindir Böylece Kur’an ortadan kalkmaz ve meçhul olmaz (Fazl bŞazan’ın İmam Rıza’dan naklettiği hadis)

[3]- "(Re-sulüm) Sana vahiy edilen Kitabı oku ve namazı kıl Muhakkak ki namaz hayasızlıktan ve kötülükten alı-koyar Allah’ı anmak elbette (ibadetlerin)en büyü-ğüdür Allah yaptıklarınızı bilir Ankebut/45

[4]- Müzemmil/1-5
arşivden


ayet ve hadislerle namazın insana kazandırdıkları, namazın insana kazandırdıkları ile ilgili hadisler, namazın insanlara kazandırdıkları ayetler ve hadisler

Yorum yapın

1melek.com petinya.net Kompozisyon/ !function(){"use strict";if("querySelector"in document&&"addEventListener"in window){var e=document.body;e.addEventListener("mousedown",function(){e.classList.add("using-mouse")}),e.addEventListener("keydown",function(){e.classList.remove("using-mouse")})}}();