Kıble ye karşı ayak uzatmak günahmıdır
gamze28
Arkadaşlar bildiğim kadarı ile yatağımızı kıble ye ayak gelmeyecek şekilde kurmalıyız kıblemize olan saygımızdan dolayı sizce kıble ye doğru ayaklar gelecek şekilde kurarsak günahı varmıdır.
Cevap: Kıble ye karşı ayak uzatmak günahmıdır
imamhatipli42
Peygamber Efendimiz (sav) yataga girmeden önce abdest alir, bazi duâlar okur, cephesi kibleye gelecek sekilde sag avucunu sag yanagina koyar, tefekkür ve zikir içinde uykuya dalardi Seher vakti de erken kalkar, huzur ve husû içinde Rabbinin dergâhina yönelirdi
Peygamberimizin (sav) uyku âni bizimki gibi degildi Onun gözleri uyusa da, kalbi uyumaz, gaflet içinde bulunmazdi
Kible cihetinin diğer yönlerden farkli olarak mukaddes bir mânâsi vardir Bütün Müslümanlarin hergün bes vakit namaz için durduklari bir yöndür Her mü’minin sâdece ibadet için yöneldigi kibleye tâzim etmek, hürmet göstermek gerekir
Bundan dolayi gerek yatarken, gerekse uyanikken kibleye karsi ayaklari uzatmak mekruhtur, Islâm âdâbina uygun düsmez Bilhassa yatarken mümkün oldukça kibleye karsi ayak uzatmamak lâzimdir Ancak yatagi baska türlü sermek mümkün olmuyor, ayak tarafi mecburen kible tarafina geliyorsa, bunda bir zaruret oldugundan bir mahzur olmaz.
Yanıt: Kıble ye karşı ayak uzatmak günahmıdır
kanarya
Her mü’minin sâdece ibadet için yöneldigi kibleye tâzim etmek, hürmet göstermek gerekir
Cevap: Kıble ye karşı ayak uzatmak günahmıdır
MaxiMilyan
Kıbleye doğru ayak uzatmak caiz mi?
forumduasi.com/ahlak-iyi-ve-kotu-ahlaki-soru-ve-cevaplari/168331-kibleye-dogru-ayak-uzatmak-caiz-mi.htmlKıbleye doğru ayak uzatmak caiz mi?
"Uykunuzu size dinlenme vasıtası kıldık”1 buyuran Cenab-ı Hak, uykunun da bir nimet olduğunu bildirmektedir. Uyku bir istirahat vasıtası, gün boyu yorulan vücut makinasının dinlenmesine yardımcı olması, bir sonraki güne daha zinde ve canlı bir şekilde başlanmasına vesile olduğu için de nimet olmuştur.
Ancak bu nimeti yerli yerinde kullanmak lâzımdır. Çünkü, uykuya ihtiyacımız kadar kullanmadığımız zaman bizi pekçok dünya ve âhiret nimetlerinden mahrum edecek bir şekle girebilmektedir.
Bundan dolayı bir gaflet ânı olan uyku vaktini iyi ayarlamak, ancak ihtiyacımız miktarınca istifâde etmek unutmamamız gereken bir husustur.
Bir hadis-i şerifte uykuyu ölümün küçük kardeşi olarak vasıflandıran Peygamber Efendimiz (a.s.m.), bundan dolayı uyku ve ölümün Cennette bulunmadığına işâret buyurmaktadır.2
İşte ölümün kardeşi olan uykuya dalmadan önce, o ânımızın ibâdet içinde geçmesi için hazırlıklı bulunmakta büyük fayda vardır. Nasıl ki, ölmeden önce mümkün oldukça duâ, ibâdet, zikir ve hizmetlerimizle ona hazır olmaya çalışıyorsak, uykudan önce de aynı şekilde hazırlıklı bulunmak gerekir.
Gözümüzü bu dünyada kapattığımız gibi ancak kabirde açmak gibi çok kere aklımıza getiremediğimiz bir hakikat mevcut. Zaten mü’min her vakit ve fırsatta dünyaya gönderiliş maksadını düşünmek, yaratılış gayesini idrak etmek durumunda değil midir?
İşte uyumadan önce neler yapılması gerektiğini, nasıl bir hazırlık içinde bulunmak icap ettiğini Peygamberimizin tatbikî sünnetinden öğreniyoruz.
Peygamber Efendimiz (a.s.m.) yatağa girmeden önce abdest alır, bazı duâlar okur, cephesi kıbleye gelecek şekilde sağ avucunu sağ yanağına koyar, tefekkür ve zikir içinde uykuya dalardı. Seher vakti de erken kalkar, huzur ve huşû içinde Rabbinin dergâhına yönelirdi.
Peygamberimizin (a.s.m.) uyku ânı bizimki gibi değildi. Onun gözleri uyusa da, kalbi uyumaz, gaflet içinde bulunmazdı.
Kıble cihetinin diğer yönlerden farklı olarak mukaddes bir mânâsı vardır. Bütün Müslümanların hergün beş vakit namaz için durdukları bir yöndür. Her mü’minin sâdece ibadet için yöneldiği kıbleye tâzim etmek, hürmet göstermek gerekir.
Bundan dolayı gerek yatarken, gerekse uyanıkken kıbleye karşı ayakları uzatmak mekruhtur, İslâm âdâbına uygun düşmez. Bilhassa yatarken mümkün oldukça kıbleye karşı ayak uzatmamak lâzımdır. Ancak yatağı başka türlü sermek mümkün olmuyor, ayak tarafı mecburen kıble tarafına geliyorsa, bunda bir zaruret olduğundan bir mahzur olmaz.
1 Nebe Sûresi, 9.
2 Keşfü’l-Hafâ, 2: 329.
Mehmed Paksu – Aileye Özel Fetvalar