Sebe, Fâtır, Yâsîn, Saffât, Sâd Ve Zümer Sûrelerinin faziletleri (Hadislerle)
mumsema
SEBE, FÂTIR, YÂSÎN, SAFFÂT, SÂD VE ZÜMER SÛRELERİ
7176– Ferve bin Müseyk el-Muradî radi-yAllahu anh’dan:
Dedim ki: "Ey Allah’ın Resulü! Kavmimden yüz çevirenlere karşı, İslâm’ı benimseyenler ile bir olup savaşayım mı?" Bunun üzerine onlarla savaşmama izin verdi. Yanından çıktıktan sonra: "Ğatayfî nerede?" diye sormuş; çıkıp gittiğimi söylediklerinde, ardımdan hemen bir adam gönderip beni geri çağırttı; yanına vardığımda şöyle buyurdu: "Kavmini islâm’a çağır! Kim müslüman olursa kabul et, ilişme! Müslüman olmayanlara karşı savaşmakta ben sana bir emir gön-derinceye dek acele etme!"
Bunun üzerine Sebe’ kavmi hakkındaki âyetler indi. Bir adam sordu:
"Ey Allah’ın Resulü! Sebe’ nedir? Bir yer midir, yoksa bir kadın adı mıdır?" "Ne bir yerdir ve ne de bir kadın. Araplardan on çocuklu bîr adamdır. Bunlardan altısı Yemen dolaylarına, dördü ise Şam havalisine yerleşti. Şam’a yerleşenler: Lahm, Cüzam, Gassan ve Âmile. Yemen’e yerleşenler: Ezd, Eş’arîler, Himyer, Kinde, Müzhic ve Enmâr." Bir adam dedi ki:
"Enmâr nedir?"
"Enmâr, Has’am ve Becîle kabilelerinin mensup oldukları kavimdir" buyurdu.
[Ebû Dâvud ve Tirmizî]
7177– Ebû Hureyre radiyAllahu anh’dan: (Allah Resulü sallAllahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Allah gökte bir şeye hüküm verdiği zaman, melekler O’nun kavline boyun eğerek kanatlarını çırparlar. Allah Teâlâ’nın işitilen sözü düz bir kaya üzerinde (hareket eden) zincirin sesi gibidir. Gönüllerindekİ korku giderilince (mukarreb meleklere) ‘Rabbiniz ne söyledi?’ diye sorarlar. "Hakkı söyledi. O, yücedir, büyüktür’ derler. Hırsızlamasına (gizlice) kulak kesilen (şeytanlar), birbirlerinin üstünde (yerden göğe kadar) dizilmiş -Râvi Süfyâıı bunu tarif ederken, (dikey olarak) ellerini birbirine yanaştırarak parmaklarının aralarını açmıştır- ve gizlice dinlemeye hazır bulunurlar. İlâhî kelâmı (en üstteki) işitince alttakine, o da kendi altındakine iletir. Böylece çalınan haber sihirbaz ve kâhinlerin diline ulaşır. Bazan bir sihâb (meteor veya kuyruklu yıldız) aşağıdakine ulaştıramadan şeytana erişir, Bazan da kendine isabet etmeden kelimeyi aşağıdakine ulaştırır. (Böyle kendisine ulaşan habere) sihirbaz ve kâhin birçok ilave yaparak yalanlar düzerler. O ilâhî emir yeryüzünde gerçekleşince halk aralarında: ‘Bu işin olacağı bize falan falan günde söylenilmemiş miydi?" derler. Böylece (dinleme hırsızlığı ile) işitilmiş olan bir haber tasdik edilir.’ [Buhârî ve Tirmizî.]
7178– İbn Mes’ûd radiyAllahu anh’dan: "Allah, gök yüzünde vahiy ile konuştuğu zaman, sema ehli düz kayaya çarpan bir zincir sesi gibi bir ses duyarlar. Korkudan bayılırlar. Cibril kendilerine gelinceye kadar öylece baygın kalırlar. Cibril geldiği zaman o korku kendilerinden giderilir, Cibril’e derler ki; ‘Rabbin ne dedi?’ O da: ‘Doğru söyledi der. Onlar da (Cİbrîli takiben) Allah gerçeği söyledi derler." |Ebû Dâvud]
7179– Ebû Saîd radiyAllahu anh’dan: (Allah Resulü sallAllahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Sonra bu Kitâb’t, kullarımızdan seçtiğimiz kimselere miras bırakmışız. Onlardan kimi nefsine zulmeder, kimi orta davranır, kimi de Allah’ in izni ile iyiliklere koşar" mealindeki âyette (Fâtır, 32) sözü edilenlerin hepsi aynı derecededir, hepsi cennette olacaklardır."
[Tirmizi]
7180-Ahmed, Ebû’d-Derdâ’dan: (Allah Resulü sallAllahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kimisi kendine zulmeder.." (Fâtır, 32) İyi islerde koşup Öne geçenler, hesaba çekilmeden doğruca cennete gireceklerdir. Orta yollu davrananlar, basit bir hesap vereceklerdir. Kendilerine zulmedenler ise, onlar mahşer boyunca kendilerine yazık edeceklerdir. Sonra Allah onları esirgeyecektir. Onlardan kimileri: "Bizden üzüntüyü gideren Allah’a hamdolsun. Şüphe yok ki Rabimiz hem Gafur’dur, hem Sekûr … usanç gelmeyecektir." (Fâtır, 35) diyeceklerdir,
7181- Ebû Saîd radiyAllahu anh’dan: "Selemeoğullari Medine’nin bir ucunda
yaşıyorlardı. Mescid’e yakın bir yere taşınmak islediler. Bunun üzerine: ‘Şüphesiz ölüleri dirilten, işlediklerini ve eserlerini yazan biziz…’mealindeki âyet (Yâsîn, 11) nazil oldu. Peygamber sallAllahu aleyhi ve sellem bunun üzerine: ‘Ayak izleri bile yazılacaktır’ buyurdu. Bunun üzerine onlar da Mescid’in yakınına taşınmaktan vazgeçtiler." |Tirmizî]
7182– Ebû Zer radiyAllahu anh’dan: "Güneş batarken ben Mescid’de Allah’ın Resulü ile beraberdim. Dedi ki:
‘Ey Ebû Zer! Güneşin nereye gittiğini biliyor musun?’
‘Allah ve O’nun Resulü daha iyi bilir’ dedim. Şöyle buyurdu:
‘O, gidip Arş’ in altında secde ediyor. Sonra Allah’tan izin istiyor, Allah da ona izin veriyor. Onun secde edip secdesinin kabul edilmemesi, izin isteyip kendisine izin verilmemesi (zamanı) yaklaşmıştır. O zaman ona: ‘Haydi geldiğin (doğduğun) yere dön!’denilir. Böylece o, batıdan doğar.
işte Cenâb-ı Hakk’ın: ‘Güneş de yörüngesinde yürüyüp gitmektedir. Bu, Azız ve Alîm olan Allah’ın kanunudur’mealindeki âyet (Yâsîn, 38), bize bunu anlatmaktadır."
7183– Diğer rivayet:
"Bu ne zaman olacak, biliyor musunuz? Bu, ‘…daha önceden iman etmeyen ya da imanına hayır kazandırmayan kimseye o günkü imanının kendisine hiçbir yarar sağlaya-macağı günde…’ (En’am, 158) olacaktır."
l’Buhârî, Müslim ve Tirmizî]
7184– Semure radiyAllahu anh’dan: (Allah Resulü sallAllahu aleyhi ve sellera
buyurdu:)
"Ancak onun (Nuh’un) soyunu sürekli kıldık…" âyetinde (Saffât, 77) geçen soy: Hânı, Sâm ve Yâfet’tir."
Bu (sonuncu) isim kimilerince Sâ ile Yâ-fes, kimilerince de Yefes şeklinde telaffuz edilmiştir.
7185– Diğer rivayet:
"Sâm, arapların atası; Ham, Habesîlerin (zencilerin) atası; Yâfes ise Rumların atast-dir." [Tirmizî]
7186- İbn Abbâs ve İbn Mes’ûd radiyAllahu anhumâ’dan:
"O ikisinden, İlyâs’m İdris (peygamber) olduğu nakledilmiştir. Hatta İbn Mes’ûd ilgili âyeti ‘Selâmun ala İdrâsîn şeklinde (Saffât, 130) okurdu." [Rezîn]
7187– Ebû Hureyre radiyAllahu anh’dan: (Allah Resulü sallAllahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Allah, Yunus’u balığın karnında tutmak murad ettiğinde, balığa onun etlerim parçalamamasını ve kemiklerini de kırmamasını vahyetti. Onu alıp yüze yüze ta denizdeki yerine götürdü. Denizin dibine onu götürünce, Yunus bir ses duydu; ‘Bu nedir?’ diye söylendi. O balığın karnındayken Allah ona, bunun hayvanların teşbihi olduğunu vahyetti. Bunun üzerine o, balığın karnında teşbih etmeye başladı. Derken melekler de onun teşbihini duydular ve söyle demekten kendilerini alamadılar: ‘Ey Rabbimiz! Garip bir yerde güçsüz bir ses duyduk.’ Allah Teâla söyle buyurdu; ‘O, Yunus kulumun sesidir. Bana isyan etti, ben de onu balığın karnında hapsettim,’
‘Gece-gündüz işlediği salih amelinin sana yükseldiği o salih kulun mu?’ dediler.
‘Evet’ buyurdu. Bunun üzerine onu serbest bırakması için şefaat edip Allah’a yalvardılar. Allah da balığa onu sahile atmasını emretti.
Nitekim Allah şöyle buyurmuştur: ‘(O dışarı atıldığı zaman) hasta ve bitkin idi.'(Sa£-fât, 145)
[Bezzâr ismi belirtilmemiş bir râvi kanalıyla, leyyin birsenedle]
7188– Ubeyy (b. Ka’b) radiyAllahu anh’dan:
Peygamber sallAllahu aleyhi ve sellem’e: "Onu (Yunus’u) yüzbin veyahut daha çok kişiye peygamber olarak gönderdik" mealindeki âyet (Saffât,147) hakkında sordum, cevaben şöyle buyurdu: "Daha çoktan murad yüzyirmi-bin (yani toplam yüzyirmibin) kişidir." [Tirmizî]
7189– İbn Abbâs radiyAllahu anh’dan: "Ebû Talip hastalandı. Kureyş onu ziyarete geldiler. Peygamber sallAllahu aleyhi ve sellem de ziyaretine gitti. Ebû Tâlib’in yanında bir kişilik daha yer vardı.
Ebû Cehl kalktı ve Resûlullah’ın oraya oturmasına engel olmak istedi. Sonra Ebû Cehl’in bu tutumunu onu Ebû Tâlib’e şikayet ettiler.
Ebû Tâlib dedi ki: ‘Ey Kardeşimin oğlu! Kavminden ne istiyorsun?’
‘Onlardan öyle bir kelime istiyorum ki bütün araptar o kelime sayesinde kendilerine uysunlar, acemler ise onun sayesinde kendilerine cizye versinler’ dedi.
‘Tek kelime mi?’ diye sordu.
‘Evet tek kelime. Ey amca! Haydi ‘Lâ ilahe illAllah’ deyin!’ buyuranca onlar şöyle dediler: ‘Tek ilah ha!? Son dinde de bunu işitmedik. Bu ancak bir uydurmadır.’ Bunun üzerine onlar hakkında: ‘Sâd. O sanlı Kur’ân’a yemin olsun … bu ancak bir uydurmadır." (Sâd, 1-7) ayetleri nazil oldu. iticisi deTirmizî’ye aittir.]
7190– İbn Abbâs radiyAllahu anh’dan: Bu âyeti (okurken) (Sâd sûresi 18. âyette geçen) "Aşiyy ile İşrâk"ın ne olduğunu bil-
mezdim. Sonra Ümmü Hânî bana şunu anlattı: "Peygamber sallAllahu aleyhi ve sellem, yanıma girdi, bir abdest suyu istedi, büyük bir çanak içinde bir su getirtti, sanki hamurun izlerini onda (çanakta) görür gibiyim. Abdest alıp kuşluk namazı kıldı ve sonra şöyle buyurdu: "Ey Ümmü Hânî! fşte benim kıldığım namaz, Isrâk namazıdır."
[Taberânî, Mu’cemu’l-Evsat’ta zayıf bir senedle.]
7191– İbnü’z-Zübeyr radiyAllahu anh’dan:
"Sonra siz kıyamet gününde Rabbinizin katında davalasırsınız" mealindeki âyet (Zü-mer, 31) nazil olunca, Zübeyr şöyle dedi:
"Ey Allah’ın Resulü! Dünyadaki davalaşmamızdan sonra bu, âhirette de bize tekrarlanacak mı?"
"Evet" buyurdu. Bunun üzerine (Zübeyr): "Ne yazık ki orada işimiz güç olacaktır" dedi.
[Tirmizî]
7192– Taberânî, Mu’ ce mu’ I-Kebîr’de: "Evef’ten sonra şunu ekledi:
"Her hak sahibine hakkı verilinceye dek (bu dava) tekrarlanacaktır."
7193– İbn Abbâs radiyAllahu anh’dan: "Birbirlerini öldüren, zinayı çok yapan, şirke düşerek tevhidi ihlâl eden bir kavim Peygamber sallAllahu aleyhi ve sellem’e gelip şöyle dediler: ‘Ey Allah’ın Resulü! Ey Mu-hammed! Dediklerin ve bizi çağırdığın din çok güzeldir. Fakat bugüne kadar bizim yaptıklarımız ne olacak, onların keffâreti var mıdır?’ Bunun üzerine: ‘Allah’ın yanında, başka bir tanrıya dua etmeyenler … iyiliklere çevirir.’ (Furkân, 68-70) âyeti nazil oldu (ve) onların tevbe ettikleri taktirde bağışlanacakları, günahları sevaplarla değiştirileceği vaadedil-di. Böylece Allah onların şirklerini imana, zinalarını iffete çevireceğini beyan etti. Sonra şu âyet de nazil oldu: ‘Ey kendileri aleyhinde kötülük edip asın giden kullarım! Allah’ın rahmetinden umudunuzu kesmeyin. Şüphesiz Allah Gafur’dur, Rahim dir!'(Zümer, 53) [NesSL]
7194– İbn’Mes’ûd radiyAllahu anh’dan: "Cibrîl, Peygamber sallAllahu aleyhi ve sellem’e gelip şöyle dedi: ‘Allah göğü bir parmağa koydu, yerleri bir parmağa koydu, dağları bir parmağa koydu, ağaçları bir parmağa koydu, nehirleri de bir parmağa koydu, diğer yaratıkları da bir parmağa koydu. Sonra şöyle buyurdu: ‘Melik (mülk sahibi) benim.’ Bunun üzerine Peygamber sallAllahu aleyhi ve sel-lem güldü ve şöyle dedi: "Allah’ı gereği gibi takdir edemediler." (Zümer, 67)
7195– Diğer rivayet:
"Onu tasdik ederek ve hayret içinde azı dişleri görününceye kadar güldü."
[Tirmizî, Buhârî ve Müslim.|
7196– İkisi (Buhârî ve Müslim) ve Ebû Dâvud, İbn Ömer radiyAllahu anh’dan:
(Allah Resulü sallAllahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kıyamet gününde Allah, gökleri dürer sonra sağ eline alıp şöyle der: ‘Melik benim. Hani zorbalar nerede? Hani mütekebbirler nerede?’
Sonra yeri de dürüp sol eline alarak şöyle der: ‘Melik benim. Nerede zorbalar, hani nerede kibirlenip böbürlenenler?.’
7197– Diğer rivayet:
İbn Ömer anlatıyor: Peygamber sallAllahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Allah göklerini ve yerini ellerine alıp söyle der: "Ben Allah’ım." (Bunu nakleden
İbn Ömer) Sonra parmaklarını yumup açar ve: "Melik benim" buyurur" der. Minbere baktım ki altından sallanıyor. İçimden, üzerindeki Allah Resulü sallAllahu aleyhi ve sellem ile birlikte galiba devrilip yıkılacak, dedim."
Cevap: Sebe, Fâtır, Yâsîn, Saffât, Sâd Ve Zümer Sûrelerinin faziletleri (Hadislerle)
Berât1
7193– İbn Abbâs radiyAllahu anh’dan: "Birbirlerini öldüren, zinayı çok yapan, şirke düşerek tevhidi ihlâl eden bir kavim Peygamber sallAllahu aleyhi ve sellem’e gelip şöyle dediler: ‘Ey Allah’ın Resulü! Ey Mu-hammed! Dediklerin ve bizi çağırdığın din çok güzeldir. Fakat bugüne kadar bizim yaptıklarımız ne olacak, onların keffâreti var mıdır?’ Bunun üzerine: ‘Allah’ın yanında, başka bir tanrıya dua etmeyenler … iyiliklere çevirir.’ (Furkân, 68-70) âyeti nazil oldu (ve) onların tevbe ettikleri taktirde bağışlanacakları, günahları sevaplarla değiştirileceği vaadedil-di. Böylece Allah onların şirklerini imana, zinalarını iffete çevireceğini beyan etti. Sonra şu âyet de nazil oldu: ‘Ey kendileri aleyhinde kötülük edip asın giden kullarım! Allah’ın rahmetinden umudunuzu kesmeyin. Şüphesiz Allah Gafur’dur, Rahim dir!'(Zümer, 53) [NesSL]
Allah c.c. elbette Gafur ve Rahimdir
saffat suresi fazileti, sad suresi fazileti, sad suresinin fazileti