Ahkaf, Fetih, Hucurat, Kaf Ve Zâriyât Sûrelerinin fazileti ile ilgili hadisler
mumsema
AHKAF, FETİH, HUCURAT, KAF VE ZÂRİYÂT SÛRELERİNİN SEVABI
7217- Yûsuf bin Mâhik radiyAllahu anh’-dan:
"Mervaıı, Muâviye’nin Hicaz valisi idi. Bu valiliği sırasında okuduğu hutbede babasından sonra ona biat edilmesi için (Muâviye’nin oğlu) Yezîd’in adından söz etmeye başladı. Abdurrahman bin Ebî Bekr ise bu hususla ona bir şey söyledi; Mervan buna öfkelendi ve: ‘Yakalayın onu!’ dedi. Abdurrahman kaçıp Âişe’nin evine girdi. Böylece onu yaka-Iayamadılar. Bunun üzerine Mervan dedi ki: ‘Allah bu şahıs hakkında şu âyeti indirmiştir: ‘Annesine ve babasına ‘öf İkinizden/’ dî~ yen…" (Ahkâf, 17) Hemen Âişe perde arkasından ona şu karşılığı verdi: ‘Allah bizim hakkımızda bizimle ilgili Nûr süresindeki be-raatimi haber veren âyetlerden başka bir âyet indirmemiştir.’ |Buhârî|
7218– Alkame radiyAllahu anlı’dan:
"Sizden biriniz, Cin Gecesi Peygamber sallAllahu aleyhi ve sellem’in yanında bulundu mu?" diye İbn Mes’ûd’a sordum, şu cevabı verdi: "O gece bizden hiç kimse onun refakatinde bulunmadı; ancak bir gece onunla birlikteydik, bir ara onu kaybettik.
Bütün vadilerde ve ara yollarda onu aradık bulamadık; hatta: ‘Kaçırıldı mı ya da su-ikaste mi uğradı?’ demeye başladık. Çok kötü bir gece geçirdik.
Sabah olunca Hira tarafından çıkageldi; dedik ki: ‘Ey Allah’ın Resulü! Seni kaybettik, aramadığımız yer kalmadı. Çok kötü bir gece geçirdik. ‘ Bunun üzerine:
"Cinlerden bir davetçi geldi beni alıp götürdü ve onlara Kur’ân okudum.’ Ondan sonra alıp bizi götürdü ve onların izlerini, ateş yaktıkları yerlerin kalıntılarını gösterdi. Ona kendi yiyeceklerinden sormuşlar. O da şöyle buyurmuş:
‘Üzerine Allah’ın adı anılmış her kemik, sizin azığımzdır. Sizler (kemiklerin) olabildiğince etli olduğunu görürsünüz. Develerin her tersi de sizin hayvanlarınızın yiyeceğidir.’ Sonra Peygamber sallAllahu aleyhi ve sellem (ashabına) şöyle buyurdu:’ Kemiklerle taharetlenmeyin. Çünkü onlar, cinden olan müslü-man kardeşlerinizin yemeğidir.’
7219– Diğer rivayet: "Onlar Cezîre cinlerindendi."
[Müslim, Tirmizî ve Ebû Davud]
7220– Zirbin Hubeyş radiyAllahu anh’dan: "Hani Kur’ân’ı dinleyecek cinlerden birtakımını sana yöneltmiştik; onlar Kur’ân’ı dinlemeye hazır olunca birbirlerine susun!" dediler" âyeti (Ahkâf 29) hakkında şu yorumu yaptı: "Onlar yedi kişi idiler, yediden birisi Zevbaa İdi." [Bezzar.]
7221– Hudeybiye dönüşü Peygamber sal-lAllahu aleyhi ve sellem’e: "Allah sana yaptığın ve yapacağın günahlarını mağfiret etti…" mealindeki âyet (Feth, 1-2) nazil olmuştur. Bunun üzerine şöyle buyurdu: "Bana yeryüzünde olanların en sevimlisi olan bir âyet indirilmiştir." Sonra onu onlara okudu. Onlar da şöyle dediler:
"Ey Allah’ın Resulü! Ne mutlu sana! Allah sana ne yapacağını açıklamış. Peki ya bize ne verecek ve ne yapacak?" Hemen şu âyet nazil oldu: "Erkek müminleri, kadın mü’min-leri altından nehirler akan cennetlere koyması için … büyük kurtuluş işte budur." (Feth, 5)
7222– Diğer rivayet:
"Ey Muhammed, biz sana apaçık bir zafer sağlamışızdır" âyetinde (Fetih, 1) anlatılan zafer, Hudeybiye’dir. IBuhârî, Müslim ve Tirmi/î!
7223– Eşlem radiyAllahu anh’dan: (O da Hz, Ömer’den)
"Peygamber sallAllahu aleyhi ve sellem seferlerinin birinde yürüyordu, Ömer de onunla beraberdi. Ömer ona bir şey sordu, fakat ona bir cevap vermedi. Sonra yine sordu, yine cevap vermedi. Ömer kendi kendine söylendi: ‘Ey Ömer! Annen seni yetim bıraksın! Üç kere Peygamber sallAllahu aleyhi ve sellem’e bir şey sordun, üçünde de seni cevapsız bıraktı.’ Ömer anlatıyor:J’Sonra devemi dehledim, insanların önüne geçtim. Hakkımda Kur’ân ineceğinden korktum. Derken arkamdan bir adam haykırdı. Ona da dedim ki: ‘And olsun ki hakkımda Kur’ân nazil olacağından korktum.’
Hemen Peygamber sallAllahu aleyhi ve sellem’e gelip selâm verdim. Şöyle buyurdu:
‘Bu gece bana öyle bir sûre indi ki, o, üzerine gûne§ doğmuş olan bütün .şeylerden benim için daha sevimlidir.’Sonra (‘Innâfetehnû leke fethen mübina… ~) Şüphesiz biz sana apaçık bir zafer vermişizdir’ âyetini okudu."
[Mâlik, Buharı ve Tirmizî.]
7224– Enes radiyAllahu anh’dan: "Sabah namazı vaktinde, Ten’îm dağından seksen kişi Peygamber sallAllahu aleyhi ve sellem’i öldürmek için indiler. Ancak yakalandılar ve Peygamber sallAllahu aleyhi ve sellem onları serbest bıraktı. Bunun üzerine şu âyet nazil oldu: ‘Onların ellerini sizden ve sizin ellerinizi de onlardan alıkoyan O’dur.’ (Feth, 24) [Müslim, Tirmizî ve Ebû Dâvud.]
7225– Ubeyy radiyAllahu anh’dan: (Allah Resulü sallAllahu aleyhi ve sellem) "Onların takva sözünü tutmalarım sağladı" âyetinde (Feth, 26) geçen takva sözünü, "Lâ ilahe illAllah" ile tefsir etti. [Tirmizî]
7226– İbnü’z-ZübeyrradiyAllahu anh’dan: "Temîmoğullanndan Peygamber sallAllahu aleyhi ve sellem’e binekli bir kafile geldi. Ebû Bekr, onların basma Ka’ka’ bin Ma’bed’i, Ömer ise Akra’ bin Hâbis’i emîr yapmasını söyledi. Ebû Beki’: ‘Sen daima bana karşı aksini söylersin’ diye çıkıştı.
Ömer ise: ‘Sana karşı çıkmak için söylemedim.’ dedi ve aralarında bayağı yüksek sesli bir tartışma çıktı. Bunun üzerine şu âyet nazil oldu: ‘Ey iman edenler Allah’ın ve Peygamber’in huzurunda (söz ve işle) öne geçmeyin!’ (Hucurâl, 1-2)
7227– Diğer rivayet:
İbn Ebî Müleyke der ki: "Her İki kişi olan Ebu Bekir ile Ömer nerdeyse helak olacaklardı. Benû Temîm heyeti Resûlullah’a geldiğinde, onlardan biri Akra’ bin Hâbis’i, Ötekisi başkasını emîr gösterdi…"
Ayrıca onda şöyle geçer:
"İbnü’z-Zübeyr dedi ki: Ondan sonra Ömer onun huzurunda konuşurken gizli ko-
nuşan bir kişi gibi gayet alçak sesle konuşurdu; hatta Allah Resulü sallAllahu aleyhi ve sellem anlamazdı da ne dediğini sorup anlamak İsterdi." [Buhârî, Tirmizîve Nesâî.]
7228– Zeyd bin Erkam radiyAllahu anh’dan:
"Araplardan birtakım insanlar şöyle dediler: ‘Haydi şimdi şu adama (Muhammed’e) gidelim, eğer (gerçekten) peygamber ise, onunla biz İnsanların en mutlusu oluruz. Eğer kral ise onun himayesinde yaşarız.’
Hemen Peygamber sallAllahu aleyhi ve sellem’e gidip dediklerini ona haber verdim. Daha sonra onlar Peygamber sallAllahu aleyhi ve sellem’in evlerine gelip dışardan: ‘Ey Mu-hammed! ey Muhammedi’ diye bağırmaya başladılar. Bunun üzerine: ‘Sana odaların ötesinden seslenenlerin çoğu aklı ermeyen kimselerdir’mealindeki âyet (Hucurât, 4) nazil oldu. Peygamber sallAllahu aleyhi ve sellem kulağımdan tutup: ‘Allah seni doğruladı ey Zeyd!’ dedi.
[Taberânî, Mu’cemu’l-Kebir’de leyyin bir senedle.]
7229– el-Akra’ bin Habis radiyAllahu anh’dan:
"O, Peygamber sallAllahu aleyhi ve sellem’e odaların ötesinden ‘Ey Allah’ın Resulü!’ diye seslendi. Peygamber sallAllahu aleyhi ve sellem ise ona cevap vermedi. Şöyle dedi: ‘Ey Muhammedi Benim hamdim güzeldir, zemmim ise kötüdür.’ Bunun üzerine Allah Resulü sallAllahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: ‘İşte o (dediğin), Allah’tır’
[Ahmed ve Taberânî, Mu’retnu’!-Kebîr.
7230– el-Hâris bin Dırâr el-Huzâî radiyAllahu anh’dan:
"Peygamber sallAllahu aleyhi ve sellem ona, kavminin zekâtını toplamak üzere birini göndereceğini vaad etti. Bunun üzerine el-Hâris kavminden zekâtı topladı, verilen sözün zamanı geldi. Fakat kimse onu (zekâtı) almaya gelmedi. Bunun üzerine el-Hâris, kavmiy-le birlikle Peygamber sallAllahu aleyhi ve sellem’e gitmek üzere yola çıktılar. Ancak bu sırada Peygamber sallAllahu aleyhi ve sellem onların zekâtını almak için Ukbe bin el-Ve-lîd’i gönderdi. Velîd yola revan oldu, yolun bir kısmından geri döndü çünkü onları, grup halinde gelirken gördüğünde korkmuştu Dedi ki: ‘el-Hâris bana zekât vermedi, üstelik beni öldürmek istedi.’ Bunun üzerine Peygamber sallAllahu aleyhi ve sellem Haris’e küçük bir müfreze gönderdi. Müfreze Haris ve kavmi ile yolda karşılaşınca, Haris sordu:
‘Nereye böyle?’
‘Sana gidiyorduk.’
‘Neden?’
‘Peygamber sallAllahu aleyhi ve sellem Velîd bin Ukbe’yi sana gönderdi. O geri gelip senin ona zekât vermediğini, üstelik onu öldürmek istediğini söyledi.’
‘Hayır. Muhammed’i hak ile gönderene yemin ederim ki ben onu ne gördüm ve ne de o bana geldi’ dedi. Sonra Haris, Peygamber sallAllahu aleyhi ve sellem’in yanına girince, Peygamber sallAllahu aleyhi ve sellem ona sordu:
‘Sen zekât vermedin, üstelik sana gönderdiğim elçimi de öldürmek istedin, öyle mi?’
‘Hayır, vAllahi seni hak ile gönderene yemin ederim ki ben, onu ne gördüm, ne de o bana geldi. Elçinin bana gelmesi verilen zamanda gecikince, Allah ve Resulünün bana gazap etmesinden korkarak ben sana geldim’ dedi.
Bu olay üzerine şu âyet nazil odu:
‘Ey iman edenler! Eğer yoldan çıkmışın biri size bir haber getirirse, onun içyüzünü araştırın, yoksa bilmeden bir millete fenalık edersiniz de sonra ettiğinize pişman olursunuz’ sonuna kadar." (Hucurât, 6)
|Ahmed ve Taberânî, Mu’cemu’l-Kebîr’de]
7231– Ebû Saîd radiyAllahu anh’dan:
O, "Şunu iyi bilin ki, içinizde Allah’ m Re-
sulü bulunmaktadır. Eğer o birçok islerde size uymuş olsaydı, şüphesiz kötü duruma düşerdiniz" mealindeki âyeti (Hucurât, 7-8) okudu ve şöyle yorumladı: "İşte Peygamberiniz, kendisine vahiy olunuyor. Liderlerinizin en İyisidir. Eğer o, birçok işlerde onlara (yani ashaba) uysaydı, onlar mutlaka kötü duruma düşerlerdi. Ya sizin haliniz nice olur?" [TîrmizîJ
7232– Ebû Cubeyre bin ed-Dahhâk radiyAllahu anh’dan:
"Bu âyet, biz Selemeoğulları hakkında nâ-zil oldu. Peygamber sallAllahu aleyhi ve sellem bize geldi; aramızda bir ya da iki hatta üç isimli olmayan hiçbir adam yoktu.
Peygamber sallAllahu aleyhi ve sellem’£y fülan’.’ derdi, onlar: ‘Dikkatli ol ey Allah’ın Resulü! O bu isimden öfkelenir" derlerdi. Bunun üzerine şu âyet nazil oldu: ‘Birbirlerinizi kötü lakaplarla çağırmayın; inandıktan sonra yoldan çıkmış olmak ne kötü bir addır!’ (Hucurât, 11) (Tirmizî ve Ebû Dâvud]
7233– İbn Abbâs radiyAllahu anh’dan: "Sizi şu’ûb ve kabâil haline getirdik," âyetindeki (Hucurât, 13) "şu’ûb"dan murad, büyük ve geniş kabilelerdir. "Kabâil"den murad ise, batınlar (boylar)dir. [Buhârî]
7234– Enes radiyAllahu anh’dan: "Katımızda daha fazlası vardır" mealindeki âyeti (Kâf, 35) şöyle yorumladı:
"Yani Allah onlara her cuma tecelli edecektir." [Bezzâr zayıf bir senedle.]
7235– İbn Abbâs radiyAllahu anh’dan: "Secdelerin ardından da O’nu teşbih et!"
âyetini (Kâf 40) şöyle yorumladı: Yani O’na bütün namazların ardından teşbih etmesini emretti. IBuhârîf
7236– Enes radiyAllahu anh’dan:
O, "Gece pek az uyurlardı" mealindeki âyeti (Zâriyât, 17) şöyle yorumladı: "Onlar akşam ile yatsı arasında (nafile) namazı kılarlardı." jEbû Dâvud]
7237– İbn Ömer radiyAllahu anh’dan: (Allah Resulü sallAllahu aleyhi ve sellem) "Ad milletinin başına gelenlerde de büyük
bir ibret vardır; onlara kökü kurutan bir rüzgâr gönderdi" âyetini (Zâriyât, 41) şöyle yorumladı:
"Allah Âd kavmine gönderdiği rüzgârdan ancak parmak kadar yerler açtı. Çöl ahalisine uğrayan bu rüzgârlar, hayvanlarını ve mallarını gök ve yerden ötelere taşıdı. Yerleşik olanlar bu rüzgârı görünce, ‘İşte bu bize yağmur yağdıracak buluttur’ dediler. Çöl ahalisi bunun üzerine hayvanlarını yerleşik olanlara bıraktılar"
[Taberânî, Mu’ cemu’l-Kebîr’de zayıf bir senedle.]
Cevap: Ahkaf, Fetih, Hucurat, Kaf Ve Zâriyât Sûrelerinin fazileti ile ilgili hadisler
Berât1
7232– Ebû Cubeyre bin ed-Dahhâk radiyAllahu anh’dan:
"Bu âyet, biz Selemeoğulları hakkında nâ-zil oldu. Peygamber sallAllahu aleyhi ve sellem bize geldi; aramızda bir ya da iki hatta üç isimli olmayan hiçbir adam yoktu.
Peygamber sallAllahu aleyhi ve sellem’£y fülan’.’ derdi, onlar: ‘Dikkatli ol ey Allah’ın Resulü! O bu isimden öfkelenir" derlerdi. Bunun üzerine şu âyet nazil oldu: ‘Birbirlerinizi kötü lakaplarla çağırmayın; inandıktan sonra yoldan çıkmış olmak ne kötü bir addır!’ (Hucurât, 11) (Tirmizî ve Ebû Dâvud]
Allah c.c. kötü lakap takanlardan esirgesin
zariyat suresinin fazileti, zariyat suresi fazileti, hucurat suresinin fazileti