Teğâbün, Talâk Ve Tahrîm Sûrelerinin fazileti ve ilgili hadisler
mumsema
TEĞÂBÜN, TALÂK VE TAHRÎM SÛRELERİ
7281– İbn Mes’ûd radiyAllahu anh’dan: "Kim Allah’a inanırsa O, onun gönlünü
doğruya yöneltir" mealindeki âyetini (Teğâ-bün, 11) şöyle yorumladı: "Yani kişi birçok musibetlerle karşılaşır ve bunların Allah tarafından geldiğini bilir de teslim olup razı olursa." [Buhârî]
7282– İbn Abbâs radiyAllahu anh’dan: Ona: "Ey iman edenler! Eşlerinizden, çocuklarınızdan size gerçekten düşman olanlar vardır, işte onlardan sakının!" mealindeki âyetten (Teğâbün, 14) sordular, şöyle cevapladı:
"Bunlar Mekke ahalisinden müslüman olup, Peygamber sallAllahu aleyhi ve sellem’e gitmek istediler. Fakat eşleri ve çocukları onlara mani olup bırakmak istemediler. Nihayet bunlar Allah Resulüne sallAllahu aleyhi ve sel-lem geldiklerinde insanların dinde fakihleşip oldukça mesafe aldıklarını gördüler. Bunun üzerine kendilerine önceden mâni olmak isteyen eşlerini ve çocuklarını cezalandırmak istediler. Bunun üzerine bu âyet indi. " |Tirmizî|
7283– İbn Ömer radiyAllahu anh’dan:
O, "Ey Peygamber! Kadınları boşadığı-nızda onları iddetlerini gözeterek boşayın!" mealindeki âyetini (Talâk, 1): "Yani iddetleri-ne doğru boşayın." şeklinde yorumladı.
Mâlik dedi ki: "Bununla her bir temizlik devresinde bir kere boşamağı kastetmiştir."
7284– Muâz radiyAllahu anh’dan: (Allah Resulü sallAllahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Ey insanlar! Allah’tan sakınmayı amaç edinirseniz; size rızık sermayesiz ve ticaretsiz de gelir." Sonra şu âyeti okudu: "Kim Allah’dan korkarsa Allah ona bir çıkar yol kılar ve onu ummadığı yerden rızıklandırır." (Talâk, 2) [Taberanî, Mu’cemu’l-Kebîr’de zayıf bir senedle.]
7285– Âişe radiyAllahu anhâ’dan: "Peygamber sallAllahu aleyhi ve sellem, Cahş’ın kızı Zeyneb’in yanında kalır, onun yanında bal şerbeti içerdi. Ben ve Hafsa anlaştık, dedik ki: ‘Allah Resulü hangimizin ya-
nına girerse, ona şöyle diyecektir: ‘Sende ma-ğafir kokusu duyuyomm. Mağâfir (Arkıt ağacının sakızı) mi yedin?’Derken birinin yanına gelip girmiş ve o da ona bunu söylemiş. O sal-lAllahu aleyhi ve sellem de şu cevabı vermiş: ‘Hayır; Zeyneb bini Cahş’ın yanında bal şerbeti içtim. Bir daha bal içmem.’
Bunun üzerine ‘Ey Peygamber! Allah’ın sana helâl kıldığım sen neden kendine yasak ediyorsun’mealindeki âyel (Tahrîm, 1) indi. Âişe ile Hafsa’ya hitaben de ‘Eğer ikiniz tev-be ederseniz.., mealindeki âyet (Tahrîm, 4) nazil oldu.
‘Bilakis bal içtim, artık onu bir daha iç-memeye yemin ettim bunu kimseye söyleme!’ dediği için, hani Peygamber sallAllahu aleyhi ve sellem, ‘Hanımlarından birine gizli bir şey söylemişti’ (Tahrîm, 3) âyeli nazil olmuştur."
[Buhârî, Müslim, Ebû Dâvud ve Nesâî]
7286– İbn Abbâs radiyAllahu anh’dan: "(Hz.) Ömer’e, Peygamber sallAllahu aleyhi ve sellem’in; Allah’ın haklarında:’Eğer ikiniz tevbe ederseniz kaymış olan kalpleriniz düzelmiş olur" buyurduğu (Tahrim, 4) iki hanımı hususunda sormak isledim. Bir fırsatını bulamıyordum. Nihayet Ömer hac için yola çıktığında ben de onunla beraber çıktım. Derken bîr müddet gittikten sonra Ömer halktan ayrıldı. Onunla beraber ben de elimdeki ibrikle saptım. Def-i hacetini yaptı. Sonra bana geldi, eline su döktüm, abdest aldı.
Fırsat bu fırsat deyip ona şöyle dedim: ‘Ey mü’minlerin emîri! Allah’ın haklarında ‘Ey iki (kadın) eğer siz Allah’a tevbe ederseniz kaymakta olan kalpleriniz düzelmiş olur’ buyurduğu o iki kadın kimdir?"
Ömer cevab verdi; "Hayret sana ey Ab-bâs’m oğlu!"
Zührî der ki: VAllahi (Ömer bu sorudan) hoşlanmadı. Fakat kendisine sorulan suali gizleyip cevapsız da bırakamazdı; bu nedenle: ‘O iki kadın Hafsa ile Âişe’dir’ dedi.
Sonra (Ömer) hadisin devamını şöyle zikretti:
‘Biz kadınlarına tahakküm eden bir Ku-reyş topluluğu idik. Medine’ye gelince kadınlarına mahkum olan, kadın sözü dinleyen insanlarla karşılaştık. Tabii bizim kadınlarımız onların kadınlarından bu huyu kapmağa başladılar. Evim Ümeyyeoğullarının mahallesi olan Medine’nin dış mahallelerindeydi.
Bir gün hanımıma kızmıştım. Baktım bana karşılık veriyor. Onun bana böyle cevap vermesi hoşuma gitmedi, kabul etmedim. Bu defa bana şöyle dedi: ‘Neden cevap vermemden hoşlanmıyorsun? Peygamber sallAllahu aleyhi ve sellem’in hanımları bile Allah Resû-lü sallAllahu aleyhi ve sellem’e rahatlıkla karşılık veriyorlar. Halta onlardan biri kalkıp gündüz akşama kadar onunla konuşmamazlık yapabiliyor.’ Bunu duyunca hemen Hafsa’nm yanına koştum ve sordum: ‘Siz Allah Resulüne kafa mı tutuyor sunuz?’ ‘Evet’ deyince, Ömer şöyle dedi: "Vay halinize! İçinizden bunu yapan büyük bir hüsrana uğrar. (İçinizden) Allah Resulünü kızdıran kişi Allah’ın gaza-
bından nasıl emin olabilir? Bu taktirde o helak olmuş demektir. Onun için sana tavsiyem, O’nu bii’ daha rahatsız etme! onunla dünyalık için tartışmaya girme! Ne istersen ondan değil, benden iste! Komşunun -Âişe’yi kastediyor- Allah Resulü sallAllahu aleyhi ve sel-lem’e daha güzel ve daha sevimli gelmesi, sakın ha seni aldatmasın!’
(Ömer anlatmaya devam etti) Ensâr’dan benim bir komşum vardı. Onunla Peygamber sallAllahu aleyhi ve sellem’e nöbetleşe inerdik. Bir gün o gider inen vahiy haberlerini getirirdi, bir gün de ben inen vahiyleri ona getirirdim.
O sıralarda Gassân kabilesinin bize harp açmak için atlarını nallattıklarından söz ediyorduk. Bir gün mutad olduğu üzere arkadaşım Peygamber sallAllahu aleyhi ve sellem’in yanına indi, sonra akşama doğru gelip kapımı çaldı. Bana seslendi. Yanına çıktığımda şöyle dedi: ‘Büyük bir olay oldu.’
‘Ne oldu? Yoksa Gassânhlar mı geldi?’ diye sordum.
‘Hayır, ondan da daha büyük bir olay oldu, Allah Resulü sallAllahu aleyhi ve sellenı hanımlarını boşadı’ dedi. ‘İşte şimdi Hafsa büyük bir hüsrana uğradı, zaten yakında bunun böyle olacağmı tahmin etmiştim’dedim.
Sabah namazımı kılınca, hemen elbisemi giydim, hızla inip Hafsa’nm yanına vardım; baktım ki ağlıyor. Sordum: ‘Allah Resulü sallAllahu aleyhi ve sellem sizi boşadı mı?’
‘Bilmiyorum; işte kendisi. Şu yatak odasına çekilmiştir’ dedi.
Onun siyah bir kölesi vardı, yanma vardım ona: ‘Haydi Peygamber’den Ömer için izin iste!’ dedim. Adam gitti, dönüp gelerek şöyle dedi:
‘Senin için izin istedim? Hiçbir şey demedi, sadece sustu.’
Hemen oradan ayrılarak, minberin yanına gidip oturdum. Bir de baktım orada, kimileri ağlayan bir grup oturuyor. Ben de biraz oturdum. Sonra dayanamadım tekrar kölenin yanına vardım ve: ‘Haydi git benim için tekrar izin iste!’ dedim. Gitti, girdi ve sonra çıktı, şöyle dedi: ‘Senin geldiğini ona söyledim, cevap vermeden sustu.’ Tekrar minberin yanına
oturdum, sabredemedim, tekrar köleye gidip ‘Haydi gir de benim için izin iste!’ dedim. Girip çıktı ve şöyle dedi:
‘Senden ona bahsettim, sustu’ deyince, arkamı döndüm gitmeye başladım. Daha birkaç adım atmadan köle beni çağırdı; ‘Haydi gel gir, izin çıktı’ dedi.
Hemen gidip içeriye girdim ve selâm verdim.
Dirseklerinde iz bırakmış bir hasıra yaslanmış oturuyordu. Dedim ki:
‘Ey Allah’ın Resulü! Hanımlarım boşadın mı?’ Başını bana doğru kaldırıp: ‘//ayir’dedi. ‘Allahü Ekber’ dedim ve ilave ettim: ‘Ey Allah’ın Resulü! Biliyorsun, biz Kureyş topluluğu kadınlarımıza hakimdik, (istediklerimizi onlara yaptırırdık) Medine’ye gelince, birtakım insanlara kadınlarının hakim olduğunu, (kadınlarının sözlerini dinlediklerini) gördük. Bizim kadınlarımız da onlardan bu huyu kapmaya başladılar, (kendilerine söz geçiremez olduk.) Hatta bir defasında hanımıma kızdım, o da ba-
na cevap vermeye, benimle tartışmaya başladı. Bana karşılık vermesine daha da kızınca, ‘Sen bana ne kızıyorsun, vAllahi Peygamber’in hanımları da Peygarnber’e cevab veriyorlar. Hatta onlardan birisinin sabahtan akşama kadar Peygamber’İ yalnız bıraktığı da oluyor’ dedi. Ben de ona şu cevabı verdim: ‘Şu halde onlardan bunu yapanlar büyük bir hüsran içindedirler. Helak olmaları muhtemeldir. Onlardan biri, Allah Resulü sallAllahu aleyhi ve sellem’i öfkelendirdiği için Allah’ın gazabından nasıl emin olabilir?’ Şu halde helak olur gider.
Allah Resulü sallAllahu aleyhi ve sellem bunu duyunca tebessüm etti. Dedim ki:
‘Ey Allah’ın Resulü! (Kızım) Hafsa’ya geldim ve dedim ki: ‘Komşunun -Âişe’yi kastediyor- Allah Resulü sallAllahu aleyhi ve sel-lem’in nezdinde senden daha güzel ve sevimli olması, sakın ha seni yanıltmasın!’ Bunu duyunca bir kere daha gülümsedi. ‘Ey Allah’ın Resulü! Senin yanında biraz daha kalabilir miyim?’ deyince, ‘Evet’ dedi ve ben de otur-
dum. Evinde başımı yukarıya kaldırınca, vAllahi üç tane deri (post) dışında dikkati çekebilecek bir şey gözüme ilişmedi ve dedim ki:
‘Ey Allah’ın Resulü! Allah’a dua buyur-san da ümmetine biraz daha dünyalık verse; bakınız Allah kendisine ibadet etmedikleri halde Rumlara ve Perslere dünyalarını genişletmiş, (bir çok imkânlar bahşetmiş.)’
Hemen doğruldu, sonra şöyle buyurdu: ‘Ey Hattâb’ın oğlu! Yoksa şüphe mî ediyorsun? Allah onlara iyilikleri dünya hayatında erken vermiş (âhirette ise onların bir nasipleri yoktur.)’
Söylediğime pişman oldum ve ‘Ne olur, Allah’tan benim için mağfiret iste ey Allah’ın Resulü!" dedim. O pek çok gücendiği için hanımlarının yanma bir ay girmemeye yemin etmişti. Sebep ise ifşa etmesini istemediği bir sözü Hafsa’nın Âişe’ye söylemiş olmasıdır."
Öyle ki, onlara yönelik kızgınlığının şiddetinden dolayı sonunda Allah, onu (Tahrim sûresi) ile uyarmıştı.
7287– Zührî dedi ki:
Urve, Âişe’den naklen bana bildirdi: "Aradan yirmidokuz gün geçtiği zaman Allah Resulü sallAllahu aleyhi ve sellem (yemini gereğince) benim yanıma gelip girdi, böylece (hanımlarını dolaşmaya) benden başladı. Dedim ki:
‘Ey Allah’ın Resulü! Sen bizim yanımıza bir ay gelmiyeceğine dair yemin etmiştin. Oysa yirmİdokuzuncu günü geldin, yanıma girdin. Günleri saydım.’
Bunun üzerine: ‘Ay (bazen) yirmidokuz gün çeker’ buyurdu."
Diğer rivayette şu ek yer almıştır: ‘Bu ay, yirmi dokuz çekmiştir.’ Sonra şöyle dedi: ‘Ey Âişe! Sana bir şey anlatacağım, ancak anne babana danışmadan ve onlardan izin istemeden cevap vermek için acele etmel’Onâsn sonra:
"Ey Peygamber! Hanımlarına de ki: ‘Eğer siz dünya hayatım ve zinetini istiyorsanız, gelin sizin boşanma bedellerinizi vereyim ve sizi iyilikle bırakayım … büyük mükâfat hazırlamıştır.’ (Ahzâb, 28-9) âyetini okudu.
Babam ve annemin buna razı olmayacaklarını, Peygamber’den ayrılmamı islemeye-
çeklerini biliyordum. Onun için dedim ki: "Bunun için mi anne babama danışıp izin isteyeceğim; benim tercihim Allah ve O’nun Resulü ile âhİret yurdudur."
7288– Diğer rivayet:
Âişe O’na dedi ki: "(Bu hususta) Seni tercih ettiğimi diğer hanımlarına söyleme!"
Allah Resulünün sallAllahu aleyhi ve sel-lem’İn cevabı şu oldu: "Allah beni tebliğ edici olarak gönderdi, beni şaşırtıcı olarak göndermedi."
7289– Onun rivayetlerinden:
"Bu hadise, kendilerine hicâb (örtünme) emredilmeden önceydi."
Onda ayrıca şöyle geçmektedir:
"Ömer, Âişe ile Hafsa’nm yanına girip onları kınadı. Hafsa’ya şöyle dedi: ‘VAllahi Allah Resulü sallAllahu aleyhi ve sellem’in sevmediğini (sana gücendiğini) anladım. Ben olmasaydım seni boşayacaktı.’
Yine onda şöyle geçiyor: ‘Ey Rebâh! Haydi git benim için Allah Resulünden içeri girmem için izin İste! Zannederim ki Allah Resulü sallAllahu aleyhi ve sellem benim Hafsa için geldiğimi sanmıştır. VAllahi eğer bana onun boynunu vurmamı emretse gözünün yaşma bakmam vururum.’
(Ömer) Dedi ki: (Bu esnada) Sesimi de yükselttim. Bunun üzerine o bana izin verdi.
Ömer, Peygamber sallAllahu aleyhi ve sellem’den, hanımlarını boşamadığını, halka söylemesi için izin istedi ve o da izin verdi. Bunun üzerine Ömer, mescidin kapısında durup halka avazının çıktığı kadar şöyle seslendi: ‘Ey insanlar! Bilin ki Allah Resulü sallAllahu aleyhi ve sellem hanımlarını boşamamıştır.’
Ömer, Peygamber sallAllahu aleyhi ve sellem’in yüzündeki öfkeyi görünce, şöyle dedi: ‘Ey Allah’ın Resulü! Kadınlarının hakkında seni üzen nedir? Neden canın sıkılıyor? Sen onları boşarsan, Allah melekleri, Cibril, Mi-kâil, ben, Ebû Bekr ve bütün mü’minler seninle beraberiz.’
Ömer dedi ki: ‘Allah’a hamdolsun ki, söylediğim sözü Allah’ın (âyetle) doğrulayacağını ummadığım konuşmalarım azdır. Nihayet şu âyet (tahyîr) nazil oldu:
‘(Ey Peygamber eşleri!) Eğer o, sizi bo-sarsa, Rabbi ona sizden daha hayırlı olan (kendini Allah’a veren, inanan, boyun eğen, tevbe eden, kulluk eden, oruç tutan, dul ve bakire) esler verebilir.’ (Tahrîm, 5)
Onda yine şöyle geçer: "Onunla o kadar konuştum ki yüzünden öıkesi gitti, neşesinden gülmeye başladı. Gülüşü bakımından da insanların en güzeli idi." (Ömer) dedi ki: Sonra Allah’ın Resulü sallAllahu aleyhi ve sellem (aşağı) indi. Ben de indim. Ancak ben kütüğe tutunarak indim. Allah’ın Resulü sallAllahu aleyhi ve sellem ise yerde yürür gibi ona eliyle dokunmadan indi.
Dedim ki: "Sen odada ancak yinnidokuz gün kaldın.’ Şöyle buyurdu:
‘Ay (bazen) yirmidokuz çeker.’
Dedi ki: Şu âyet nazil oldu:
‘Kendilerine güven veya korku hususunda bir haber geldiğinde onu yayarlar. Halbuki o haberi Peygamber’ e ve buyruk sahibi olanla-
ra götürselerdi onlardan sonuç çıkarmaya kadir olanlar elbette onu bilirdi.’ (Nisa, 83)
Ömer dedi ki: İşte ben (bu işten) sonuç çıkarmaya kadir olanlardandım. (Bu sonucu Allah’ın izniyle çıkartmıştım.) Bunun üzerine tahyîr âyeti nazil oldu."
7290– Onun rivayetlerindendir:
"Ömer’e bir âyet hakkında soru sormak için tam bir yıl bekledim. Ondan çekindiğim için soramadım. Nihayet hac yolculuğuna çıkınca, ben de kendisiyle birlikte çıktım. Hac dönüşü yolumuzun bir yerinde Ömer def-i hacet yapmak için halktan uzaklaşıp misvak ağaçlarının bulunduğu yere gitti. Bekledim, işini bitirince kendisiyle beraber yürüdüm ve sordum:
‘Ey Müminlerin emîri! Peygamber sallal-lahu aleyhi ve sellem’e karşı sözbirliği yapan o iki kadın kimdi?’
‘Hafsa ile Âişe idi’ dedi. Dedim ki: "Tam bir seneden beri bu soruyu sana sormak isli-
yordum, senden çekindiğim İçin bir türlü cesaret edemedim.’
‘Bunda korkacak ne vardır? Bildiğim bir şey varsa ve senin de buna kanaatin varsa, çekinme sor! Şayet ben o meseleyi biliyorsam mutlaka sana söylerim.’
Sonra Ömer şöyle devam etti; ‘VAllahi biz cahiliyet devrinde kadınlara hiç önem vermezdik. Nihayet Allah kadınlara nasıl davranacağımızı ve mallarımızı onlara nasıl taksim edeceğimizi bildiren âyetler inzal buyurdu.
Bir gün bir iş üzerinde kendi kendime düşünürken karım bana: ‘Şöyle şöyle yapsan daha iyi olur’dedi. Ben de ona dedim ki: ‘Sana ne oluyor, niçin burdasın, benim işime ne karışıyorsun?’ Bunun üzerine bana şöyle karşılık verdi: ‘Doğrusu hayret sana ey Hattâb’ın oğlu! Hiç sana karşılık verilemsini istemez misin? Kızın Hafsa Allah Resulü sallAllahu aleyhi ve sellem’e çok rahatlıkla karşılık veriyor. Bu nedenle (bazen) bir gün boyunca Allah Resulü sallAllahu aleyhi ve sellem kızgın kalıyor.’ Ömer (bunu duyunca,) kalktı ve doğruca (kızı) Hafsa’nın evine gitti ve yanına girdi.’ Benzeri rivayet.
Onda şöyle geçer: ‘Ömer, Hafsa’nın yanından çıktı. Sonra akrabası olduğu için Üm-mü Seleme’nin evine girdi. Onunla da konuştu. O şöyle dedi:
‘Hayret sana ey Hattâb’ın oğlu! Her şeye müdahale ettin, şimdi de Allah Resulü sallAllahu aleyhi ve sellem ile hanımlarının arasına da mı girmek istiyorsun?’ Ömer dedi ki:’ Onun böyle söylemesi bana bayağı tesir etti; içimdeki öfkemi bir anda teskin etti. Onun yanından hemen çıkıp Ensâr’dan bir dostumun yanına gittim. Çünkü ortalarda görünmediğim zaman, bana haberleri o iletirdi.
Onda ayrıca şöyle geçmektedir: Bilahare o, Peygamber sallAllahu aleyhi ve sellem’İn yanına girince olan bitenleri anlattı. Ümmii Seleme’nin kendisine söylediğini de anlatınca, Peygamber sallAllahu aleyhi ve sellem gülümsedi.
Onda yine şöyle geçer: Ağladım. Allah Resulü sallAllahu aleyhi ve sellem sordu:
‘Ey Ömer seni ağlatan nedir?’
‘Ey Allah’ın Resulü! Kİsra ile Kayser’İ görmüyor musun, lüks içinde yaşıyorlar. Sen
Allah elçisi olduğun halde onlardaki imkandan mahrumsun’ dedi.
Bunun üzerine Allah Resulü sallAllahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: ‘Dünya onların, âhiretin ise bizim olmasını istemez misin?’ [Buhârî, Müslim, Tirmizî ve Nesâî]
7291– Taberânî, Mu’cemu’l-Evsat”ta ley-yin bir isnadla:
Ömer dedi ki: "Hafsa’mn yanına girip şöyle dedim: ‘Allah Resulünü rahatsız etme, onda olmayan bir şeyi isteme! Saçının yağı dahi olsa, ihtiyacın olan her şeyi gel benden iste!’
Peygamber sallAllahu aleyhi ve sellem, sabah namazını kıldırdıktan sonra güneş doğuncaya kadar cemaatle birlikte mescidde otururdu. Sonra kalkar hanımlarım bir bir dolaşırdı. Onlara selâm verirdi ve onlara dua ederdi. Hafsa’ya bir çömlek bal hediye edilmişti."
Devamında mağâfır (bal şerbeti) kokusu kıssasını anlattı ve nihayet şöyle dedi: "O bir baldır. VAllahi onu bir daha asla yemem!"
"Hafsa’nın günü (sırası) gelince, Allah Resulü sallAllahu aleyhi ve sellem’e şöyle dedi: ‘Ey Allah’ın Resulü! Babamla bir işim var, ona gitmeme müsaade eder misin?’ Ona izin verdi.
Ondan sonra cariyesi Mâriye’ye haber gönderdi, geldi ve Hafsa’nın evine girince, onunla cinsî ilişki kurdu. Derken Hafsa babasının evinden döndü, geldi, kapıyı kapalı görünce, oturdu, bekledi. Peygamber sallAllahu aleyhi ve sellem heyecanla çıktı ve alnında ter vardı. Öte yandan Hafsa ağlıyordu; neden ağladığını sorunca, şu cevabı verdi: ‘Demek ki bana bunun için izin verdin. Cariyeni evime aldın, yatağımın üstünde onunla cinsî ilişki kurdun. Bunu onlardan hiçbir kadına yapmadın. Ey Allah’ın Resulü, bu sana helal olmaz."
Bunun üzerine şöyle buyurdu: "VAllahi doğru söylemedin. O benim cariyem değil midir? Allah onu bana helâl kılmıştır. Fakat (artık) o bana haramdır.
Bunu, razı olasın diye yapıyorum. Ancak diğer hanımların bundan haberleri olmasın, kimseye söyleme! Bu söz sende bir emanettir.’
Allah Resulü sallAllahu aleyhi ve sellem çıkar çıkmaz Hafsa, Âişe ile arasındaki duvara vurup, şöyle seslendi: ‘Müjde! Allah Resulü sallAllahu aleyhi ve sellem cariyesini artık kendisine yasak etti. Allah bizi o cariyeden kurtarıp rahatlattı. ‘Bunun üzerine Allah: ‘Ey Peygamber! Hanımlarının hoşnutluklarını isteyerek, Allah’ın sana helâl kıldığını kendine neden haram kılıyorsun? … birbirinize arka verirseniz’ mealindeki âyeti (Tahrim, 1-4) inzal buyurdu.
‘Eğer ikisi ona karşı birbirlerine arka çıkarlarsa…’ mealindeki âyette (Tahrim 4) anlatılan kadınlar Âişe ile Hafsa’dır. İddia ettiklerine göre, o iki kadın birbirlerine bir şey gizlemeyeceklerine dair ittifak etmişler.
(Ömer dedi ki:) Kendisi olmadığı zaman haberleri kendisine İlettiğim, sık sık görüştüğümüz Ensâr’dan bir arkadaşım vardı."
Cevap: Teğâbün, Talâk Ve Tahrîm Sûrelerinin fazileti ve ilgili hadisler
İZGEN
bu sureyi okuyanın eşleri arsında ki sıkıntılar giderilir muhabbet vasıl olur,ve kocasından zulum gören kişi Allahın iziniyle kurtulur ,sureyi devamli okuyanın düşmanı onun yakasını bırakır denmiştir
tahrim suresinin fazileti, talak suresi fazileti, tahrim suresi fazileti