Akrabalarını Kader Seçer, Arkadaşlarını Sen Seçersin !

Akrabalarını Kader Seçer, Arkadaşlarını Sen Seçersin !

@hmet
Akrabalarini Kader Secer, Arkadaslarini Sen Secersin !

Konumuza baslik yaptigim akrabalar ve arkadaşlar secimi hayatimizin akisi icerisinde oldukca onemli bir yer tutar.
Aklimiz ermeye basladiktan sonra etrafimizda sürekli gormeye alistigimiz yada gormedigimiz halde sadece isimlerini duyup tanimadigimiz akrabalarimiz vardir. Bunlara ne denilmesi gerekiyorsa;anne baba,abi,abla,kardes,hala, teyze,amca dayi gibi isimlerle onlara oylece hitap ederiz. Bu yakinlarimizi bizim secmemiz gibi bir sansimiz olamaz. Buna mukabil degistirebilme sansinada sahip degiliz. Ornegin; ben babami begenmedim, yada dayimi sevmedim degistirmek istiyorum, baska anne, baba yada dayi, amca almak edinmek istiyorum deme sansimiz yoktur. Cunku uzak yakin bütün akrabalarimizi bize kader secmistir kadere ve kazaya imanimiz geregi buna razı olmak mecburiyetindeyiz.
Ancak esimizi, dostumuzu ve arkadaş cevremizi secme yetkisi ve tecihi cuz’i iradeyle bize verilmistir. Onlari secmekte ise bizler serbestiz. Istedigimizi secer kendimize es yada arkadaş ediniriz veyahutta secmekten vaz gecebiliriz.
Oyleyse kendimize sececegimiz es yada arkadaşa çok dikkat etmek mecburuyetindeyiz. Cunku sececegimiz es, cocuklarimiza annelik yada babalik yapacaklardir.Dolayisiyla cocugumuza rast gele bir anne yada baba secme luksunu kendimizde goremeyiz. Gonul sevdi aldim iste diyerek oldu bittilerle yapilan bir secim, insanin basina iflah olmayacak yaralar, def edilemeyecek belalar acarda son pismanlikta fayda vermez.
Arkadas secimide aynen boyledir. Insanin hayatina, yon verilmesi noktasinda, arkadaş kadar daha etkili bir baska onemli unsur bilmiyorum. Burada zaman zaman Turk mahkumlarina yonelik yaptigimiz hapishane ziyaretleri esnasinda, oradaki mahkumlarin tamam—– yakinindan hep su sozleri duydum. Aaah sorma(!) beni arkadaşlarım bu hale getirdi. Ben çok iyi bir insandim ama beraber oldugum arkadaşlarıma uydumda bu hallere dustum diyenlerin sayisi inanilmaz derecede yuksek oldugunu tesbit ettim. Bu da gosteriyorki arkadaş etkisi insan hayatinda çok fazla bir oneme sahiptir.

Siz siz olun sectiginiz arkadaşinizda ve es adayinda arayacaginiz ilk ozellik islam ahlaki ve terbiyesi olsun. Ve her seyden oncede bes vakit namaz ehli olmali. Cunku bes vakit namaz kilan insan mukemmel insandir. Tabiki kildigi namazın suurunda ise boyledir. Islamin bir çok emrini yasayabilirsiniz ama gunde bes vakit namaz kilmak çok guc bir seydir onu her kes yapamaz. Yapabilen ise saygi deger insandir. Allah’u teala ayeti kerimede: "Namaz, sahibini kotuluklerden korur buyuruyor"
Arakadas konusunda Efendimiz (sav) : " Kisi arkadaşinin dini (yolu) uzeredir, arkadaşinizi secerken çok dikkat edin" buyurmaktadir. Bu hadis isiginda soylede güzel bir soz vardir."Soyle arkadaşini soyleyim seni"diye……
Ozellikle arkadaş secimi noktasinda ebeveynlere çok buyuk gorevler dusmektedir. Cocuklarimizin arkadaş seciminden haberdarmiyiz? Onlarin sectigi arkadaşların kim oldugunu biliyormuyuz?
Arkadaslari, cocugumuzu ne tur yerlere goturuyor takip ediyormuyuz? Yoksa git basimdanda nere gidersen git deyipte "oglan gitti bayira kızı Allah kayira" vurdum duymazligi ve aymazligi icerisinde hareket edip cocuklarimizi kendi ellerimizlemi katlediyoruz?
Burada su sozumuzu yineleyelim "Akrabalarinizi kader secer,arkadaşlarınızi siz secersiniz.

Selam ve dua ile
Allah’a emanet olun


GerÇek KardeŞlİk, Hakİkİ Dostluk

@hmet
AYNI ana babadan gelen insanlar nesep bakımından kardeş oldukları gibi, aynı dine mensup olan kimseler de din kardeşidirler. Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de Hucurat suresinin 10. ayetinde: Şüphesiz mü’minler kardeştirler. buyurarak cinsi, ırkı, rengi, vatanı, ne olursa olsun bütün mü’minlerin kardeş olduklarını belirtiyor. Bu kardeşlik biraz önce de belirttiğimiz gibi din kardeşliğidir. Dostlukların, ahbaplıkların, arkadaşlıkların en güzeli aynı dine mensup insanlar arasında, başka bir ifade ile din kardeşleri arasında olur.

İnsanlar arasındaki dostlukları, ahbaplıkları, arkadaşlıkları, kardeşlikleri, kısaca ilişkileri iki grupta mütalaa etmemiz mümkündür:

1- Menfaate dayanan, çıkar esası üzerine kurulan dostluklar, arkadaşlıklar, ahbaplıklar. Bu tür dostluklar çıkar esası üzerine kurulduğu için, menfaat varsa dostluklar devam eder, menfaat yoksa dostluklar da devam etmez, bozulur. Bu tür insanlara iyi gün dostu denir. Bunlar rahat ve iyi günlerinizde sizin dostunuz olurlar, yanınızdan hiç ayrılmazlar, hep sizinle beraber olurlar, adeta etrafınızda pervane gibi dönerler. İşin iç yüzünü bilmeyerek görünüşe bakıp aldananlar da bunlar ne güzel, ne iyi dosttur, ahbaptır derler. Bu tür dostlara karşı dikkatli olmak gerekir. Bir atasözümüzde bunlar hakkında şöyle denilmiştir: Abdalın dostluğu köy görününceye kadardır. Bunun anlamı şudur: Çıkarları dolayısıyla size dost görünen kimseler, işini yürütecek başka yollar bulunca sizinle olan münasebetlerini keserler, sizi hemen terkederler.

Velilerden birine:

-Kaç dostun var, diye sorulmuş;

-Bilmiyorum, şimdi dünya bana yöneldiği/makam sahibi olduğum için bütün insanlar bana dost. Gerçek dostlarımı, dünya benden dönüp gidince anlayacağım, demiş. (bk. El-ıkdü’l-Ferid, II, 291)

2- İhlas ve samimiyet üzerine kurulan dostluklar ve kardeşlikler. Bu tür dostluklarda karşılıklı sevgi vardır, saygı vardır, samimiyet vardır, içtenlik vardır, doğallık vardır, fedakarlık vardır, menfaat ve çıkar ilişkilerine dayanmaz. İyi günlerde de kötü günlerde de birbirlerinin yanlarında olurlar. Hele kötü günlerde hiç arkadaşlarını terketmezler, onların yardımlarına koşarlar. Halkımız arasında böyle iyi dostlara kara gün dostu denir. Bu konuda Hz. Ali şöyle der: Senin gerçek kardeşin, daima yanında bulunan ve sana faydalı olmak için zarara katlanan, zamanın felaket ve musibetleriyle karşılaştığın zaman ne pahasına olursa olsun yardımına koşandır. (Bk. Güzel Sözler Antolojisi, s. 47)

Bir düşünür de Gerçek dostlar, iyi günlerinizde davet edilince sizi ziyaret ederler, kara günlerde davetsiz gelirler der.

Denilmiştir ki: Dört şey ancak dört şeyle bilinir:

– Kahramanlık harp anında,

– Halîm (hilim sahibi) öfke anında,

– Güvenilir kimse alıp verirken,

– Dostlar da musibet anında. (el-Ikdü’l-Ferid, II, 290)

Mevlâna hazretleri bir gün müritlerinden biriyle giderken, birbirleriyle sarmaş dolaş olmuş bir grup köpek görürler. Müritlerinden biri;

Şunlara bakın, ne güzel kardeşlik örneği! Keşke insanlar da bunlardan ibret alsalar! der.

Mevlâna hazretleri tebessüm ederek karşılık verir:

Aralarına bir kemik atıver de gör kardeşliklerini.

Gerçek kardeşlik, arkadaşlık ve dostluklar basit çıkar ilişkilerine, dünya menfaatına dayanmamalı ve bilinmelidir ki, bunların hepsi fânidir, geçicidir. Merhum Barış Manço’nun bir bestesinde:

Unutma ki dünya fâni

Veren Allah alır canı

Ben nasıl unuturum seni

Can bedenden çıkmayınca

Dediği gibi, bir ömür boyu sürmeli, can bedende olduğu müddetçe devam etmeli. İnsanlığın böyle dostluklara, böyle kardeşliklere, böyle sevgiye, hatta böyle aşklara ihtiyacı var.

Tarihimizde dün bu tür güzel dostluklar vardı, dostu için malını, canını, her şeyini feda edebilecek güzel dostlar vardı. Mithat Cemal, Mehmet Akif Ersoy’un, dostlarına karşı tutumundan bahsederken şöyle der: Dostunu, sevmek kelimesinin noksansız mefhumu ile seviyordu. Öldüğü zaman; düştüğü zaman; dünya aleyhine döndüğü zaman; yanında olmadığı vakit ve sevmeyenlerin yanında bulunsa bile. (Mehmet Akif ve Safahat, s. 7

Evet gerçek mü’min böyle olur. Gerçek dost, gerçek arkadaş böyle olur. Gerçek mü’min, gerçek dost sadece kendisini düşünmez, gerektiğinde dostlarının, kardeşlerinin yardımına koşar, imdadına koşar. Onların kötü durumda olmaları, sıkıntı içerisinde bulunmaları kendisini üzer, rahatsız eder, bundan ıstırap duyar. Bakınız sevgili Peygamberimiz bu hususu hadis-i şeriflerinde ne güzel belirtmiş: Mü’minlerin birbirlerine karşı sevgi, merhamet ve şefkat göstermelerinin misali bir vücudun misali gibidir ki, o vücudun bir organı rahatsızlanırsa, diğer bütün organlar uykusuz kalarak ve acı duyarak onun ıstırabını paylaşırlar. (Müslim, Birr, 66) Sizden biriniz kendisi için arzu ettiği şeyi din kardeşi için de arzu etmedikçe gerçek anlamda iman etmiş olamaz. (Buhârî, İman, 7; Müslim, İman, 71)

Mü’min uyanık olur, dostunu düşmanını bilir. Gelişigüzel herkesi dost edinmez, dost seçerken gayet dikkatli davranır. Mezhep imamımız

İmam-ı Azam Ebu Hanife’nin hocalarından Hz. Ali’nin torunu İmam Cafer-i Sadık (ö.148/765) şu tavsiyede bulunur:

Beş kimse ile beraber bulunmaktan sakın:

Birincisi yalan söyleyen; çünkü devamlı ona aldanırsın.

İkincisi ahmak, aklı az olan; çünkü sana iyilik yapayım derken kötülük yapar.

Üçüncüsü cimri; çünkü en çok işine yarayacağı zaman seni bırakır.

Dördüncüsü kötü kalpli kimse; çünkü menfaatına kavuşmak için seni harcar.

Beşincisi fasık, yani açıkça kötülükleri yapan; çünkü seni bir lokma ekmeğe satar. (Bk. Rehber Ansiklopedisi, III, 170)

Sevgili Peygamberimiz hadis-i şeriflerinde: Allah katında arkadaşların en hayırlısı, arkadaşına hayırlı olandır. Allah katında komşuların en hayırlısı da komşusuna en hayırlı olandır. (El-Fethu’l-Kebîr, I, 570) Kötü arkadaştan sakının. Zira o, ateşten bir parçadır ki, ne onun sevgisi sana fayda verir, ne de sana olan ahdini yerine getirir. (Ramuz, 173/3) buyrurmuştur.

Diyarbakırlı Said Paşa da bir beytinde:

Seyyiât insana nefs-i kemterinden gelür

Her hacâlet ademe sû-i karîninden gelür der.

Anlamı şöyledir: Kötülükler insana fena nefsinden gelir, utanılacak şeyler ise insana kötü arkadaşından gelir, kötü arkadaşına uyarak kötülükleri yapar, kötü yollara düşer.

Rehber, yol gösteren, rehzen ise yol kesen demektir. Arkadaş ve dostlarımızı seçerken dikkatli olmalıyız. Rehber zannettiğimiz rehzen olmamalı. Şair ne güzel söylemiş:

Mizana vur konuştuğun ihvanı ibtida

Rehber zannettiğin rehzen olmasın

Denilmiştir ki, insanlar üç kısımdır:

Bir kısım insanlar vardır ki, gıda gibidirler, onlardan hiçbir zaman müstağni kalınmaz, her zaman onlara ihtiyacımız vardır. Yemeden içmeden yaşamak mümkün olmadığı gibi, onlarsız yaşamak da mümkün değildir. Başka bir ifadeyle yeme ve içmeden usanılmadığı gibi, bu tür insanlardan da usanılmaz.

Bir kısım insanlar da vardır ki, deva yani ilaç gibidirler. İlaç, her zaman alınmadığı, ancak gerektiğinde alındığı gibi, onlara da her zaman değil bazı durumlarda ihtiyaç duyulur.

Bir kısım insanlar da vardır ki, dert gibidirler, insanlara zarar verirler, onlara hiçbir zaman ihtiyaç duyulmaz, hatta onlardan kaçılır, yanlarına yaklaşılmaz.

Gerçek dostla ilgili olarak söylediklerimizi özetleyelim:

Dostlarınız içerisinde sizi yüzünüze karşı çekinmeden eleştiren, ama kusurlarınızı da herkesin içinde savunan,

Başarılarınızdan dolayı kıskançlık duymayan, bilakis sevinip, mutlu olan; başarısızlıklarınızdan dolayı da üzülen,

İhtiyacınız olduğu zaman ilgisiz kalmayan, aksine hemen yardımınıza koşan,

Her söylediğinizi tasdik etmeyen, aksine, bildiği doğruları söyleyen biri veya birileri varsa bilin ki, gerçek dostunuz odur. İşte bu sebeple denilmiştir ki:

Dost odur ki, sana doğrusunu diye,

Dost değildir, sana doğrusun diye.

Konumuzu kainatın Efendisinin damadı ve ilim şehrinin kapısı Hz. Ali’nin: Her şeyin hayırlısı yenisidir, fakat dostun hayırlısı eski olanıdır.


Yanıt: Akrabalarini Kader Secer, Arkadaslarini Sen Secersin !

Abide
Arkadaş kadar insanı yoldan edecek bir varlık yoktur.
Kötü arkadaşlara aman dikkat


insan kardesini secemez ama arkadaşini secer

Yorum yapın

1melek.com petinya.net Kompozisyon/ !function(){"use strict";if("querySelector"in document&&"addEventListener"in window){var e=document.body;e.addEventListener("mousedown",function(){e.classList.add("using-mouse")}),e.addEventListener("keydown",function(){e.classList.remove("using-mouse")})}}();