Cizye Ne Demektir?

Cizye Ne Demektir?

Fetva Meclisi
CİZYE NEDİR?
Sözlükte "karşılığını vermek" anlamına gelen cezâ kelimesinden türetilen bir isim olup, İslâm tarihinde, gayrimüslim tebaanın erkeklerinden alınan başvergisinin adıdır. (İ.P.)


Cevap: Cizye Ne Demektir?

Hoca
İslami kavram olarak cizye ve islamdaki yeri
Cizye hakkında ansiklopedik bilgi

İslâm devleti bünyesinde yaşayan gayr-i müslim vatandaşların mükellef olan
erkeklerinden can ve mallarını koruma bedeli olarak yılda bir defa alınan vergi.
Buna cizye denilmesinin sebebi, zimmî denilen cizye yükümlüsünü ölümden koruduğu
içindir. Bir islâm beldesinde yaşayan gayr-i müslim, İslâm`a girerse cizyeden
kurtulur. Kur`an-ı Kerîm`de şöyle buyurulur:

"Kendilerine kitap
verilenlerden Allah`a ve ahiret gününe inanmayan, Allah`ın ve Peygamberinin
haram kıldığı şeyleri haram tanımayan, hak dinini din olarak kabul etmeyen
kimselere, zelil ve hakîr olarak kendi elleriyle cizye verecekleri zamana kadar
savaşınız. " (et-Tevbe, 9/29).

Cizye, borcunu ödedi demek olan "cezâ
deynûhu" fiilinden bir çeşit borç ödeyişi ifade eden bir isim olup, müahidin
ahdi üzerine vereceği vergiye ıtlak olunur ki; can, mal ve özgürlüklerinin
korunması karşılığında ödenmesi gerekir.

Müşriklere gelince onların cizye
ödeyerek şirklerini sürdürmeleri asla sözkonusu olamaz. Onlar için ya İslâm ya
da kılıç vardır. Burada da cizyenin Ehl-i Kitab`a özgü kabul edildiğini ifade
eder bir kayıt yoktur. Bunun için mesele içtihadî olmuştur. İmamı Âzam Ebu
Hanife`ye göre cizye mutlaka Ehl-i Kitap`tan ve Arap olmayan müşriklerden
alınır; fakat Arap müşriklerden alınmaz. Onlara ancak İslâm teklif edilir. Ebu
Yusuf`a göre kitab`i olsun müşrik olsun Arap`tan alınmaz; fakat Arap olmayan
Ehli Kitap`tan ve müşriklerden de alınır. İmam Şafiî`ye göre ise Arap olsun
olmasın cizye ehl-i kitaptan alınır. Gerek Arap olan gerek olmayan müşrik ve
putperestlerden alınmaz. İmam Mâlik ve Evzâi ise bütün gayr-i müslimlerden
alınır kanaatini belirtmişlerdir.

İlk zamanlarda cizyenin nasıl
uygulandığına dair elimizde delil olabilecek bilgi, yalnız Mısır`da cârî muamele
hakkındaki bilgilerdir. Orada vergi ödeyenlere, bir kurşun mühür verilir,
mükellef bunu boynuna takardı. Fakat sonraları Hişâm b. Abdülmelik Barâe namıyla
muntazam makbuz vermek yönteminin uygulanmasını istedi. Bu makbuzlardan çoğu
günümüze kadar gelmiş ise de henüz bunlar üzerinde gerekli araştırma
yapılmamıştır. Mısır`ın fethinde adam başına iki dinar konduğu rivayet edilir
(Elmalılı Hamdi Yazır, H.D.K.D III, 2509).

İslâm`ı kabul edenlerin
çoğalması ile orantılı olarak, cizye, kişi başına vergi özelliğini kaybetti.
Mısır`da, Selahaddin Eyyûbî devrinden itibaren, bu verginin yıllık geliri sadece
130.000 dinardan ibaret kaldı (Makrîzî, Hitat, I, 107, 108, 27,
23).

Cizye İslâm`ın ilk defa ihdas ettiği bir vergi değildir. Cizye eski
çağlardan beri vardır. Yunanlılar, Milat`tan önce beşinci yüzyıl sıralarında
Fenikeliler`in saldırılarından korunmak karşılığında küçük Asya sahillerinde
yaşayan halklardan cizye almaktaydılar. Romalılar da hâkimiyetleri altına
aldıkları kavimlerden cizye almışlardır. İranlılar da yine hâkimiyetleri altında
bulunan reayadan cizye alırlardı.

Müslümanlar açısından cizye, ilk defa
Hz. Peygamber (s.a.s.) tarafından konulmuştur. Hz. Muhammed cizye verecek
olanlara yaptığı anlaşmalarda, durumlarına göre cizyenin miktar ve şeklini
belirlemiştir. Hz. Peygamber, Necran hristiyanlarıyla yaptığı anlaşmada her yıl
Safer ayında iki bin ve Recep`te bin takım elbise cizye koymuştur. Her takım
elbisenin değeri bir rukiye olarak belirlenmişti. Bir rukiye kırk dirhemdi.
Cizye böylece bir şekil ve muayyen bir miktarda olmaksızın Hz. Ebu Bekir
(r.a.)`ın hilâfetinin sonuna kadar devam etti. Hz. Ömer (r.a.) hilâfet makamına
geçip de İslâm fetihleri geniş bir alana yayılınca, cizyenin miktarı belirlendi.
Hz. Ömer, etrafta bulunan kumandanlara; sakalı, bıyığı gelmiş olanlara cizye
tarh edilmesine ve bunun her adam başına dört altın veyahut kırk dirhem gümüş
olarak belirlenmesine dair emirler gönderdi. Bu miktar daha sonraları gayr-ı
müslimin ekonomik durumuna göre yeniden belirlenmiştir. Cizye, Batılılar`ın
gözlerine çok batan bir vergi olduğu için, onları memnun etmek düşüncesiyle
Tanzimat`ın ilânında ilk iş olarak "cizye" vergisi kaldırıldı ve bu verginin
patrikhaneler eliyle cemaatleri adına toplanmasına karar verildi. İslâm
hukukunda Cizye iki türlüdür:

1) Sulh yoluyla konulan cizye: Bunun
miktarı, anlaşma esaslarına göre uygulanır. Taraflar tek yanlı irade ile
cizyenin miktarını değiştiremezler. Meselâ; yukarıdaki ifadede de belirtildiği
gibi Hz. Peygamber (s.a.s.) zamanında Necran halkı ile yıllık binikiyüz takım
elbise üzerine anlaşma yapılmıştır.

2) İslâm devleti tarafından doğrudan
doğruya konulan cizye: Müslümanlar kendi güçleriyle bir düşman ülkesini ele
geçirirler ve gayr-i müslim olan halkını yurtlarında "tebea" olarak
bırakırlarsa, bunlara miktarı İslâm devletince belirlenen cizye vergisi
konulur.

Cizye yalnız Ehl-i Kitap denilen yahudiler ile hristiyanlardan
ve kendilerinde Ehl-i Kitap şüphesi bulunan mecûsîlerden kabul
edilir.

Cizyenin bir kimseden tahsil edilebilmesi için bu kimsenin
akıllı, hür, sağlıklı, erginlik çağına ulaşmış erkek olması şarttır. Bu nedenle
akıl hastaları, bunaklar, çocuklar, kadınlar, köleler, kör ve topallar, çok
yaşlılar, yıl içinde altı aydan fazla bir süreyle hasta olanlardan cizye
alınmaz. Çünkü cizye, şer`an savaşmaya muktedir olan gayr-i müslimlere ait bir
yükümlülüktür. Yukarıda sayılanların ise savaşmaya gücü olmadığından, bunlar
cizye ödemekle yükümlü değillerdir. Kilise ve havralarda bulunan rahip ve
papazlara cizye bağlanıp bağlanamayacağı konusunda görüş ayrılığı
vardır.

Cizyenin miktarı, yükümlülerin ekonomik durumları dikkate
alınarak belirlenir. Geçmiş devirlerde devlet tarafından konulan cizyenin
miktarı için yükümlüler üç sınıfa ayrılmıştır. Zengin sayılanlardan yıllık
kırksekiz; orta hallilerden yirmidört; çalışmaya muktedir fakirlerden de oniki
dirhem cizye alınmıştır. Nisap miktarına mâlik olanlar da zengin sayılmıştır.
Bazı bilginlere göre ise, zengin, orta halli veya fakir sayılma konusunda ikâmet
ettiği beldenin örfüne göre karar verilir. Sağlam ve geçerli olan görüş de
budur.

Cizye ödeyen mükellefler, İslâm devleti ile sadece inanç ve dini
merasimlerine için verilmesi için değil; aynı zamanda can ve mallarının
korunması ve. devlet garantisi altına alındığına dair bir anlaşma yapmış
olurlar. Bu vergiden ziyade, devletin bu vatandaşlarına yaptığı harcamalara
onların bir nevî katkılarıdır.

Hanefîlere göre cizye, yıl başından
itibaren tahsil edilmeye başlanır. Çünkü cizye yükümlüsü, yıl başından itibaren
geleceğe doğru saldırıdan korunma hakkını elde etmiş olur. Bu yüzden cizye oniki
taksit halinde her ay tahsil edilir. Bazı İslâm hukukçularına göre ise, cizye,
yıl sonunda tahsil edilebilir. Devlet bunu daha önce talep edemez.

Cizye,
tahakkuk ettikten sonra şu üç sebepten biriyle düşer:

a) Mükellefin
müslüman olması. Cizye verecek kimse müslüman olursa kendisinden cizye kalkar.
Zira Hz. Peygamber (s.a.s.): "Müslüman üzerine cizye yoktur. " buyurmuştur
(Tirmizî, Zekât,11; Ahmed b. Hanbel, I, 223).

b) Cizye tahsil edilmeden
sürenin geçmiş olması. Bu durumda cizye zaman aşımına uğramış olur.

c)
Cizye tahsil edilmeden mükellefin ölmesi. Bu halde de cizye düşer: Mirasından
tahsil edilmez.


Cevap: Cizye Ne Demektir?

@hmet
Kısaca Sözlükte "cizye" ne demek?
1. müslüman devletlerde müslüman olmayanlardan alınan bir çeşit vergi

Kaynak: cizye.nedir


Cizye

Yorum yapın

1melek.com petinya.net Kompozisyon/ !function(){"use strict";if("querySelector"in document&&"addEventListener"in window){var e=document.body;e.addEventListener("mousedown",function(){e.classList.add("using-mouse")}),e.addEventListener("keydown",function(){e.classList.remove("using-mouse")})}}();