Günah, Tevbe, Pişmanlık, Ümit, Af İle İlgili Hadisler
İnşirah
877. Allah Resûlü sallAllahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Yedi helâk ediciden kaçının!"
Denildi ki:
"Ey Allahın Resûlü, onlar nedir?"
Şöyle buyurdu:
"Allaha ortak koşmak, sihir yapmak, haksız yere adam öldürmek, yetim malı yemek, zina etmek, cihad günü cepheden kaçmak, namuslu hanımlara iftira atmak."
Ebû Hureyre radıyAllahu anh. Buhârî.
878. Allah Resûlü sallAllahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Mümini öldürmek, Allah katında, dünyanın yıkılmasından daha büyüktür."
Büreyde radıyAllahu anh. Nesêî.
879. Allah Resûlü sallAllahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Eğer gök ehli ile yer ehli ortaklaşa bir mümini öldürseler, Allah hepsini ateşte yüz üstü süründürür."
Ebû Hureyre radıyAllahu anh. Tirmizî.
880. Allah Resûlü sallAllahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Kim kendini asarsa, cehennemde de kendini asacak. Kim kendini bir âletle öldürürse, cehennemde de kendini âletle yaralayacaktır."
Ebû Hureyre radıyAllahu anh. Buhârî.
881. Allah Resûlü sallAllahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Ümmetimin tamamı affedilmiştir, ancak günahlarını ilan edenler müstesna!"
Ebû Hureyre radıyAllahu anh. Buhârî.
882. Allah Resûlü sallAllahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Açıkça günah işleyen fâsıkın aleyhinde konuşmak gıybet sayılmaz. Açıkça günah işleyen hâriç, ümmetimin her ferdi affedilecektir."
Ebû Hureyre radıyAllahu anh. Rezîn.
883. Allah Resûlü sallAllahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Canım elinde olan Allah’a yemin ederim ki, eğer siz günah işlemeseydiniz, Allah sizi yok eder, yerinize günah işleyip tevbe eden, Allahın da bağışladığı başka bir toplum getirirdi."
Ebû Hureyre radıyAllahu anh. Müslim.
884. Allah Resûlü sallAllahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Allah, dünyada bir kulunun ayıbını örterse, kıyamet gününde de mutlaka onun ayıp ve kusurunu örter."
Ebû Hureyre radıyAllahu anh. Müslim.
885. Peygamber sallAllahu aleyhi ve sellemin zamanında, bir adamın ismi Abdullah, lâkabı Hımâr idi. Bazen Peygamber sallAllahu aleyhi ve sellemi güldürürdü. içki içtiği için, Peygamber sallAllahu aleyhi ve sellem onu cezalandırmıştı.
Bir keresinde yine içmiş ve sarhoş olarak getirilmişti. Peygamber sallAllahu aleyhi ve sellem emretti, ceza uygulandı.
Bunun üzerine cemaatten bir adam: "Allahım! Ona lânet et, amma da çok içiyor ve cezalandırılıyor bu adam!" deyince, Allah Resûlü sallAllahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Onu lânetleme! Bu adam hakkında bildiğim tek şey, onun Allah ve Resûlünü sevmiş olmasıdır."
Ömer radıyAllahu anh. Buhârî.
886. Allah Resûlü sallAllahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Bir kul tekrar tekrar günah işler ve her defasında, "Allahım! Benim günahımı bağışla!" der.
Allah da: "Kulum günah işledi, affedecek, ya da sorumlu tutacak bir Rabbinin bulunduğunu bildi. Haydi istediğini yap! Ben seni bağışladım!" buyurur."
Ebû Hureyre radıyAllahu anh. Buhârî.
887. Peygamber sallAllahu aleyhi ve sellem, bize sabaha kadar eski toplumları anlatırdı, sadece namaz için kalkardı.
İbn Amr radıyAllahu anh. Ebû Dâvud.
888. Allah Resûlü sallAllahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Hayatında hiçbir iyilik yapmamış bir adam ailesine dedi ki:
"Ölürsem beni yakın, sonra yanık bedenimi öğütün, külümü rüzgâra saçın!"
Ölünce, çocukları onun vasiyetini yerine getirmişler.
Bunun üzerine Allah, yere: "Haydi onun parçalarını biraraya getir!" emrini vermiş. Yer de bu emri yerine getirmiş ve adam hemen dirilmiş.
Allah buyurmuş:
"Niçin böyle yaptın?"
"Sen en iyi bilensin Rabbim! Ben bunu senden korktuğum için yaptım," deyince, Allah onu hemen bağışlamış."
Ebû Hureyre radıyAllahu anh. Buhârî.
889. Allah Resûlü sallAllahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Eski zamanlarda birbirine zıt iki kişi vardı. Biri günahkâr, diğeri son derece dindardı. Dindar olan öbürüne:
"Yapma, günah işlemekten geri dur!" derdi.
Bir gün yine onu günah işlerken görünce, şöyle dedi: "Vazgeç!"
Öteki: "Beni Rabbimle başbaşa bırak, aramıza girme! Başıma muhafız mı gönderildin!" diye çıkıştı.
Dindar olan, "VAllahi, Allah seni asla bağışlamaz!" dedi.
Derken, Allah onların ruhlarını aldı. Alemlerin Rabbi huzurunda biraraya geldiler.
Allah teâlâ, son derece dindar olana, "Benim elimde olanı önlemeye senin gücün yeter miydi!" dedi.
Günahkâr olana ise:
"Haydi sen git, rahmetim sayesinde cennete gir!"
Öteki için de:
"Haydi bunu da ateşe götürün!" buyurdu."
Ebû Hureyre radıyAllahu anh. Ebû Dâvud.
890. Allah Resûlü sallAllahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Sizden önce yaşayanlar arasında Kifl adında bir adam vardı. Hiçbir günahı işlemekten çekinmezdi. Muhtaç olduğunu bildiği bir kadına geldi ve ona çok para verdi. Onunla yatmak istediğinde, kadın titremeye ve ağlamaya başladı.
"Neden ağlıyorsun?" diye sordu.
"Ben bu işi hayatımda hiç yapmadım. ihtiyacım olduğu için bu duruma düştüm," deyince, adam kendini şöyle demekten alamadı:
"Sen Allah korkusuyla böyle davranıyorsun ha! Öyleyse ben neden Allahtan korkmayayım? Verdiklerim senin olsun, haydi git! Serbestsin. VAllahi ben de bundan sonra Allah’a asi gelmeyeceğim."
Adam o gece öldü. Kapısına, "Allah, Kifli bağışlamıştır," diye yazıldı. Halk, bunu görünce şaşıp kaldılar. Bunun üzerine Allah, peygamberlerine vahyedip, onun durumunu bildirdi."
İbn Ömer radıyAllahu anh. Rezîn.
Cevap: GÜnah, Tevbe, PİŞmanlik, Ümİt, Af İle İlgİlİ Hadİsler
İnşirah
891. Allah Resûlü sallAllahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Sizden öncekilerin içinde doksandokuz kişiyi öldüren bir adam vardı. Yeryüzünün en bilgin insanını sordu. Ona, "Falan yerde bir rahip var, git durumunu ona anlat," dediler.
Rahibe gidip, doksandokuz kişiyi öldürdüğünü, tevbe etse kabul edilip edilmeyeceğini sordu. Rahip, "Hayır!" deyince, onu da öldürüp, yüze tamamladı.
Yine yeryüzünün en bilgin insanını sordu. Ona, falan yerdedir, dediler. Ona gidip, yüz kişiyi öldürdüğünü, tevbe etse kabul edilip edilmeyeceğini sordu.
Alim, "Evet, kabul edilir. Kimse buna engel olamaz. Falan yere git, insanlar orada Allah’a ibadet ediyorlar, sen de onlara katıl ve ibadet et! Ayrıca ülkene de bir daha dönme! Çünkü, senin ülken kötü bir ülkedir," dedi.
Bunun üzerine adam yola revan oldu. Henüz o ülkeye varmadan, yol ortasında ölüm gelip ona yetişti.
Onun hakkında, rahmet melekleri ile azap melekleri tartıştılar. Rahmet melekleri dediler ki:
"Onun canını biz alacağız. Çünkü bu adam tevbe edip, tam bir ihlas içinde Allah’a ibadet edilen yere gidiyordu. Suçsuzdur."
Azap melekleri ise, aksini iddia edip, şöyle dediler:
"O, şimdiye kadar hiçbir hayır yapmamıştır. Nasıl olur da iyi bir adam olabilir. Bu nedenle, onun ruhunu biz alacağız."
Derken, insan sûretinde bir melek geldi. Onu aralarında hakem tayin ettiler. O şöyle dedi:
"iki ülke arasını ölçün. Hangisi daha yakın ise, bu adam oraya ait olur."
iki ülke arasını ölçtüler ve adamın, gitmek üzere olduğu ülkeye daha yakın olduğunu tesbit ettiler. Bunun üzerine, onun ruhunu rahmet melekleri aldı."
Ebû Saîd radıyAllahu anh. Buhârî.
892. Allah Resûlü sallAllahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Her insan hata yapar. Hata edenlerin en hayırlıları tevbe edenlerdir."
Enes radıyAllahu anh. Tirmizî.
893. Allah Resûlü sallAllahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Bir adam, üzerinde yiyeceği ve suyu bulunan bir hayvanı ile ıssız bir yerde konaklar. Orada dinlenmek için hafif bir uyku uyumak ister ve uyur. Uyanınca hayvanını göremez.
Her tarafta aramağa başlar, ancak bulamaz, ümidini keserek, kendi kendine:
"Haydi geldiğim yere döneyim ve orada ölünceye kadar uyuyayım," der.
Döner, ölmek için, başını kolunun üzerine koyar, biraz kestirdikten sonra uyanır. Bir de ne görsün, üstünde azığı ve suyuyla hayvanı başı ucunda durmuyor mu!
işte Allah, kulunun tevbesine, bu adamın hayvanını bulduğu zamanki sevincinden daha çok sevinir."
Haris radıyAllahu anh. Buhârî.
Yanıt: GÜnah, Tevbe, PİŞmanlik, Ümİt, Af İle İlgİlİ Hadİsler
suara
Allah razı olsun insirah kardes .RAbbim tevbelerimizi EL TEVVAB isminin tecellisi ile kabul etsin insAllah
Soru: Günah, Tevbe, Pişmanlık, Ümit, Af İle İlgili Hadisler
maximilian
sağolun paylaşım için Allah razı olsun
Hoca
TEVBE, AF VE MAĞFİRET BAHSİ ……331
HADİSLERİ
9746- el-Hâris bin Süveyd radiyAllahu anh’dan:
Abdullah (bin Mes’ûd) biri Allah Resulü sallAllahu aleyhi ve sellem’den diğeri ise kendi görüşü olmak üzere bana iki hadis nakletti:
İbn Mes’ûd kendi görüşü olarak şunu anlattı: "Mü’min kişi, günahlarını (hayalinde büyüterek) şöyle görür: Güya kendisi bir dağın eteğinde oturmakta ve dağın üzerine düşmesinden korkmaktadır. Facir kişi ise günahlarını burnunun üstüne konan bir sinek gibi görmekte ve o sineği eliyle kovmaktadır." Sonra dedi ki: AUah Resulü sallAllahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu duydum:
"Bir adam üzerinde yiyeceği ve suyu bulunan bir hayvanı İle ıssız bir yerde konaklar. Orada istirahat etmek için hafif bir uyku uyumak ister ve uyur. Uyanınca hayvanım orada göremez. Her tarafta aramağa başlar, ancak bulamaz, ümit keserek kendi kendine: ‘Haydi geldiğim yere döneyim ve orada ölünceye kadar uyuyayım,’ der. Döner, ölmek için başını kolunun üzerine koyar, biraz kestirdikten sonra uyanır. Bir de ne görsün, üstünde azığı ve suyuyla hayvanı başı ucunda duruyor. İşte Allah, kulunun tevbesine, bu adamın hayvanım bulduğu zamanki sevincinden daha çok sevinir." [Buhârî, Müslim ve Tirmizî.|
9747- Müslim, Enes’den benzerini nakletti: Onda şöyle geçmektedir: "Bulduğu hayvanının yularından tutup: ‘Allahım! Sen benim kulumsun, ben de senin Rabbin!’ diyerek sevincinin şiddetinden hata eder."
9748- Safvân bin Assâl radiyAllahu anh’dan: (Allah Resulü sallAllahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Batı yönünde bir kapı vardır. Enine bir süvari kırk ya da yetmiş yıl yürür de yine (o mesafeyi) zor kateder. İşte Allah gökleri ve yeri yarattığı gün o kapıyı da yaratmış ve tevbe için devamlı olarak açık bırakmıştır. Güneş ondan doğuncaya kadar o kapı kapanmayacaktır." [Tirmizî]
9749- Ebû Hureyre radiyAllahu anh’dan; (Allah Resulü sailAllahu aleyhi ve sellem
buyurdu:)
"Kim güneş batıdan doğmadan önce tevbe ederse, Allah onun tevbesini kabul eder." [Müslim]
9750- İbn Ömer radiyAllahu anh’dan: (Allah Resulü sallAllahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Allah kulunun tevbesini can gırtlağa gelmedikçe kabul eder." [Tîrmizi]
9751- Ebû Mûsâ radiyAllahu anh’dan: (Allah Resulü sallAllahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Güneş batıdan doğuncaya kadar, Allah gündüz günah işleyenleri affetmek için gece, gece günah işleyenleri de bağışlamak için gündüz elini açar (uzatır)."[Müslim]
9752- Ebû Saîd radiyAllahu anh’dan: (Allah Resulü sallAllahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Sizden öncekilerin içinde doksandokuz kişiyi öldüren bir adam vardı. Yeryüzünün en bilgin İnsanım sordu, nihayet ona: ‘Falan yerde bir rahip var, git durumunu ona anlat!’ dediler. Rahibe gidip doksandokuz kişiyi öldürdüğünü, tevbe etse kabul edilip edilmeyeceğini sordu.
Rahip: ‘Hayır’ deyince, onu da öldürüp yüze tamamladı. Yine yeryüzünün en bilgin insanını sordu. Ona falan yerdedir, dediler. Ona gidip yüz kişiyi öldürdüğünü tevbe etse kabul edilip edilmeyeceğini sorunca, alim: ‘Evet, kabul edilir. Kimse buna mâni olamaz. Falan yere git, insanlar orada Allah’a ibadet ediyorlar, sen de onlara katıl ve ibadet et! Ayrıca ülkene de bir daha dönme! Çünkü senin ülken kötü bir ülkedir’ dedi. Bunun üzerine adam yola revan oldu. Henüz o ülkeye varmadan yolun ortasında ölüm gelip ona yetişti. Onun hakkında rahmet melekleri ite azap melekleri tartıştılar. Rahmet melekleri dediler ki: ‘Onun canını biz alacağız. Çünkü bu adam tevbekâr olup tam bir ihlas içinde Allah’a ibadet edilen yere gidiyordu. Suçsuzdur.’ Azap melekleri ise aksini iddia edip şöyle dediler: ‘O şimdiye kadar hiçbir hayır yapmamıştır. Nasıl olur da iyi bir adam olabilir. Bu nedenle onun ruhunu biz kabzede-ceğiz.’ Derken adam kılığında bir melek çıka-geldi. Onu aralarında hakem tayin ettiler. O şöyle dedi: ‘Siz iki ülke arasını ölçün. Hangisi daha yakın ise bu adam oraya ait olur.’
İki ülke arasını ölçtüler ve adamın gitmek üzere olduğu ülkeye daha yakın olduğunu tes-bit ettiler. Bunun üzerine onun ruhunu rahmet melekleri aldı."
9753- Diğer rivayet:
" Yolun ortasına gelince, ölüm geldi, göğsüyle direnerek ilerlemeye çalıştı."
Yine onda şöyle geçmektedir: "İyi ülkeye ötekinden bir karış daha yakın çıktı ve adam oradan sayıldı."
9754- Diğer rivayet:
Bunun üzerine Allah, Ölen kimsenin kendi köyüne "Biraz uzaklaş" tevbe için gideceği köye ise "Biraz yaklaş." [Buhârî ile Müslim.)
9755- Enes radiyAllahu anh’dan: (Allah Resulü sallAllahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Her Âdemoğlu hata işler. Hata işleyenlerin en iyileri tevbekâr olanlardır." |Tirmizî.|
9756- Ebû Hureyre radiyAllahu anh’dan: (Allah Resulü sallailahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Canım elinde olan Allah’a yemin ederim ki, eğer siz günah işlemeseydiniz, Allah sizi yok eder, yerinize günah isleyip tevbe eden, Allah’ın da bağışladığı başka kavim getirirdi." [Müslim]
9757- Ebû Hureyre radiyAllahu anh’dan: (Allah Resulü sallailahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
""Bir kul günah İsler ve: ‘AUahım! Benim günahımı bağışla!’ der. Allah da şöyle buyurur: ‘Kulum günah işledi. Kendisini hem affedecek hem de sorumlu tutacak bir Rahbinin bulunduğunu bildi.’ Kul dönüp tekrar günah işler ve: ‘AUahım! Beni bağışla!’ der. Allah da: ‘Kulum günah isledi. Hem affedecek hem de. sorumlu tutacak bir Rabbinin bulunduğunu bildi’ der. Kul tekrar dönüp günah işler ve: ‘Rabbim günahımı bağışla!’ der. Allah da:
‘Kulum günah işledi, affedecek ya da sorumlu tutacak bir Rabbinin bulunduğunu bildi. Haydi istediğini yap! Ben seni bağışladım’ buyurur." |Buhârî ile Müslim.|
9758- Enes radiyAllahu anh’dan: (Allah Resulü sallailahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Allah teâlâ buyurdu: "Ey Ademoğlu! Bana dua ettiğin, benden umduğun sürece aldırmam, sende olan (hataları) affederim. Ey Âdemoğlu! Günahların gök bulutlarına ulaşsa bile af dilediğinde günahlarını bağışlarım. Ey Ademoğlu! Bana şirk koşmaksızın yer dolusu hatalarla gelip huzuruma çıksan, sana yer dolusu mağfiretle gelirim." [Tırmizî.]
9759- Cündeb radiyAllahu anh’dan: Peygamber sallailahu aleyhi ve sellem anlattı:
"Bir adam dedi ki: ‘VAllahi Allah, falan adamı bağışlamaz.’ Allah da şöyle buyurdu: ‘Kimdir falanı affetmiyeceğime dair yemin eden kişi? Ey kişi! Şunu bil ki ben onu bağışladım, senin amelini ise boşa çıkarıp heder ettim’." |Müslim|
9760- Ebû Hureyre radiyAllahu anh’dan: (Allah Resulü sallailahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"îsrâilo gutlarında birbirine zıt iki kişi vardı. Biri günahkâr, diğeri ise son derece dindardı. Dindar olan diğerine: ‘Yapma, günah işlemekten geri dur!’ derdi. Bir gün yine onu günah işlerken görünce, şöyle dedi: ‘Vazgeç!’ Öteki: ‘Beni Rabbimle başbaşa bırak, aramıza girme! Başıma muhafız mı gönderil-dinV diye çıkışınca, öteki: ‘VAllahi Allah seni asla bağışlamaz’ dedi. Ya da: ‘Seni cennete koymaz’ dedi. Derken Allah onların ruhlarını kabzetti. Âlemlerin Rabbi huzurunda birara-ya geldiler.
Allah teâlâ son derece dindar olana dedi ki: ‘Benim elimde olanı önlemeye senin gücün yeter miydi?’ Günahkâr olana: ‘Haydi sen git rahmetim sayesinde cennete gir!’ öteki için de: ‘Haydi bunu da ateşe götürün!’ buyurdu."
Ebû Hureyre dedi ki: "VAllahi (dindar) öyle bir söz söylemiş ki, hem dünyasmı, hem de âhiretini harap etmiş. |Ebû Dâvud.]
9761- Ebû Hureyre radiyAllahu anh’dan: (Allah Resulü sallAllahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"(Günah işlemekle) kendine zulüm eden bir adam varmış. Ölürken çocuklarına demiş ki: ‘Ben öldüğüm zaman, beni yakın, sonra beni öğütün, külümü rüzgâra saçın! Rabbimin bana gücü yeterse vAllahi bana kimseye yapmadığı azabı yapar.’
Ölünce, çocukları onun vasiyetini yerine getirmişler. Bunun üzerine Allah yere: ‘Haydi onun parçalarını bir araya getir!’ emrini vermiş. Yer de bu emri yerine getirmiş ve hemen adam dipdiri ayağa kalkıp dirilmiş. Allah buyurmuş: ‘Niçin yaptın bunu?’
‘Ya Rabbi! Senden korktuğum için yaptım’ deyince, Allah onu bağışlamış."
9762- Diğer rivayet:
"Hayatında hiçbir iyilik yapmamış kişi ailesine şöyle demiş:
‘Ölürsem beni yakın!’ Yakmışlar. Külünün yarısını yere, diğer yarısını da denize saçmışlar…" Benzeri rivayet.
Ayrıca onda şöyle geçmektedir: "Allah yere emretmiş, içindekini toplamış, denize de emretmiş o da içindekini toplamış. Sonra Allah adama demiş ki: ‘Neden böyle yaptın?’
‘Sen en iyi bilensin Rabbim! Ben bunu senden korktuğum için yaptım’ deyince, hemen Allah onu bağışlamış."
[Buhârî, Müslim, Muvattâ ve Nesâî]
9763- İbn Ömer radiyAllahu anh’dan: "Uyeyne bin Hısn, Ömer’e dedi ki: ‘Yazık ey Hattâb’ın oğlu! Bize vermiyor,
üstelik aramızda adaletle de hükmetmiyorsun. ‘ Ömer buna çok öfkelendi ve onun üzerine yürümek İstedi.
Bunun üzerine Hurre (bin Kays) şöyle dedi: ‘Ey Müminlerin emin! Allah Peygamberi sallAllahu aleyhi ve sellem’e şöyle buyurmuştur: ‘Afyolunu tut, maruf olanı emret ve cahillerden yüz çevir!'(A! râf, 199) Biliyorsun kİ bu adam cahillerdendir.’ VAllahi Hurre ayeti okur okumaz Ömer nefsine hakim oldu ve ayeti aşmayıp orda durdu. Zaten o Allah’ın kitabını kendine sınır edinen ve aşmayan biriydi. [Buhârî]
Hoca
Tevbe ve af hadisi
Hadis-i şerifte Peygamberimiz (sav) şöyle buyurdu:
(Eskiden bir kimse 99 adam öldürür, sonra pişman olur. Bir rahibe gidip sorar:
– Benim tevbem kabul olur mu?
Rahip der ki:
– Hayır tevben kabul olmaz.
Adam bunu da öldürür. Sonra büyük bir âlimi bulur. Ona da durumu anlatıp sorar:
– Tevbem kabul edilir mi?
Âlim der ki:
Elbette her günahın tevbesi vardır. Ancak ülkene gitme, orada kötü insanlar var. Bunu, iyi insanların bulunduğu başka bir yere gönderir. Adam giderken yolda ölür. Azap melekleri ile rahmet melekleri gelir. Ölüyü almak isterler. Başka bir meleği hakem tayin ederler. Bu melek de o kimsenin, çıkış yeri ile gideceği köy arasını ölçer. İyi insanların bulunduğu yere bir karış yakın olduğu için ölüyü rahmet meleklerine verir. Allahü teâlâ, iyi insanların bulunduğu köyü yakınlaştırdığından melekler orayı daha yakın bulurlar. Böylece ölü mağfiret olur.) [Buhari]
Kayıtsız Üye
Bu hadisi Şerif’leri bize ulaştıran müminlerden ALLAH razı olsun
Kayıtsız Üye
27 yasinda genc bir kardesinizim. Onceleri dinin gerektirdigi gibi yasayamadim gunahlarla gecirdim omrumu. Gecen sene ramazan ayinda tevbe edip Allah’a sukurler olsun namaza basladim. Namazimi ilk zamanlar çok güzel kiliyordum ama sonralari herkesinde basina geldiği gibi nefse agir gelip zorlanmaya basladim. Son 2 aydir kendimi iyice bosladim nefsime uyup bilerek gunahlar isledim farkinda oldugum halde nefsime uyup gunahlara yoneldim tekrar. Tevbe edip tekrar isledim artik kendimi dinde gibi hissetmiyorum imanim gitmis olabilir mi. Kalbimi hissetmiyorum pismanlik hissi dahi olmuyor. Ve tevbe ederken samimiyetsiz bir sekilde sanki sadece soylemek için tevbe ediyormusum gibi geliyor. Durumum çok kotu arkadaşlar. Gercek manada tevbe edip kendimi duzeltemiyorum ne yapmam gerekir bana yardim edin. Dil ilr tevbe etsemde kalptr bir sey hissetmiyorum boyle bir tevbe ne kadar makbul olur bilmiyorum. Gunahlar kalbimi karartti umitsizlige dusmek istemiyorum ama çok sıkıntili durumdayim bana yol gosterin lutfen..
arifselim
Şeytanın tuzağına düşme, şeytan sana bu düşünceleri veriyor. Sen kalbinde ne hissedersen hisset asla tövbe etmekten vazgeçme. Günahlar ne kadar çok olsa ve tövbe ne kadar bozulmuş olsa da sen yinede tövbene devam et.
Kayıtsız Üye
Kalpten tevbe edemiyor olabilirsiniz ama bilin ki bunu buraya yazmanız bile üzüntünüzü pişmanlığınızı gösteriyor.İmanınız bitmiş olsaydı buraya sıkıntınızı yazmadınız bence.Sonuçta bir şeylerin yanlış gittğini biliyor ve düzelmesini diliyorsunuz.Allah’tan önce kalbinize hidayet dileyin.Ardından da samimi tevbe ile refahlık dileyin.Rabbim affettiği kullarından eylesin sizi, bizleri de .
Kayıtsız Üye
Bol bol şehadet getir kardeşim, iman tazele. Kur ‘an oku ve dinle. İnternet üzerinde içten okuyan kişileri bulabilirsiniz. Dilinden şükürü ve salavatı eksik etme. Allah’a emanet olunuz. Rabbim imanınızı eksik etmesin İnşAllah. Sizin de, bizlerin de..
pişmanlık ile ilgili hadisler, günahla ilgili hadisler, umut ile ilgili hadisler