Kitap Okumanın Psikolojik Getirileri
Hoca
Kitap OKUMANIN PSİKOLOJİK Getirileri
Okumanın kişi ve topluma sağlayacağı bir çok kazanç yanında psikolojik faydaları da son derece önemlidir. Biz bu bölümde bunlardan bazıları üzerinde durmaya çalışacağız.
Bilgi ile Aklın Korunması Garantisi
Bu çalışmamızın beyinle ilgili bölümünde geniş bir tarzda ortaya konduğu gibi, beyin
dokusunun ana hücreleri olan "nöronlar"ın, kullanılmadığı zaman hayatiyetini kaybetme tehlikesi
var. En önemli organımız olan beynimizin, özellikle şuurlu kontrolü sağlayan ve bütün zihin ve duygu faaliyetlerimizin merkezi olan "korteks"i (üst beyini) oluşturan hücreler, bilgi ve tefekkürle sürekli beslenmeye muhtaç.
Aklın giderilmesi demek olan "demans"ı (bunama hastalığını) geciktiren yada hiç olmamasını sağlayan bir numaralı ilaç okumaktır. Yani "okumak, anlamak ve düşünmek". Beyni, beyin hücrelerini, okumak ve düşünmekten daha fazla çalıştıran ve bununla koruyan başka bir yol
mevcut değil. 20’li yaşların başından itibaren, her gün 50 bin ile 100 bin arasındaki sinir
hücresini kaybetme karşısında tek tedbir okumak!
Eğer insan, beyin hücrelerinin bu yıkılışının önüne geçmek üzere, okumak ve düşünmek eylemi içinde olmaz ise, ölen sinir hücreleri oranında zihni gücünden her geçen gün biraz daha
kaybedecek demektir. Giderek hafıza zayıflar, dikkat azalır, unutkanlık artar, zeka geriler.
Huzursuzluk, tahammülsüzlük, verimsizlik ve tatminsizlik ortaya çıkar. Bunlara bağlı olarak da hayattan zevk alma ve yaşama isteği azalır, kaybolur.
Okuyan insan bu eylemiyle beynini organik olarak bu büyük tehlikeden koruma imkanını elde ediyor.
İslam Peygamberinin şu sözü 14 asır evvel söylenmiş olması bakımdan oldukça ilginçtir.
"allah-u Teala Hazretleri (verdiği) ilmi, kullarının hafızalarından silmek suretiyle almaz.."
Hadis-i Şerif (122) Riyazü’s-Salihin, Diyanet İşleri yay. 9.askı, s.9
İlim sahibinin hafızası silinmeyecek demek, eğitimli insanda bunama olmayacak demektir. Modern bilimin bu konudaki son tespitlerini ifade eden bu söz bir kişinin kendiliğinden rasgele söylemiş olduğu bir söz olarak görülemez.
Başka bir organik hastalık ve sebep; sigara, alkol, uyuşturucu kullanımı, bazı beyin hastalıkları söz konusu değilse, beynini ilimle besleyen kimse, sırf yaşlılıktan dolayı bunamayacak, demans dediğimiz hastalıktan korunmuş olacak. Hiçbir ilacın sağlayamayacağı bir sonuç! Bunu Allah Elçisi asırlar önce bilmiş ve insanları uyarmış!
Sürekli okuyan, bilgi edinen, düşünen kimsenin hafızası silinmeyecekse, zihni
fonksiyonları diri olacak; bilgi, kişiden sökülüp alınmayacaksa hafızası, aklı, bilinci
yerinde kalacak demektir. Bu aynı zamanda bir müjde sayılmalıdır.
"Fonksiyonel Geri Zekalılık"tan Korunmak
İdrak, hafıza, dikkat, muhakeme, zeka, duygulanım ve irade gibi akıl melekeleri yani tek kelime ile aklımız, gerekli bilgiler olmadan yeterli derecede iş göremez. Sahibini koruyamaz. Kendimizin ve çevremizin farkında olma yada bir mekanda ve zamanda yaşıyor olduğumuzu bilme anlamında "şuur" hali için de bilgi şart. "Şuur" ya da "bilinç"; insanın gerek şahsından, gerekse çevresinden haberdar olması ve bu iki ortam arasında bağlantı kurabilme melekesidir ki, bilgisiz iş görmesi zordur.
Şuurlu olabilmek için; akıl ve ruh sağlığı ile birlikte doğru bilgiye ihtiyaç vardır.
Ruh sağlığı, ‘kişinin kendi kendisi ve çevresiyle uyum halidir’ diye tarif edilir. Esasen bu tarifi; ‘kişinin kendisi, çevresi ve Tanrısı ile uyum hali’ olarak ifade etmek daha doğru olur. Kendisi, çevresi ve Tanrısıyla barışık olmayan kişinin huzuru, dolayısıyla da ruhsal dengesi yerinde olamaz!
Dengenin kurulması için iki önemli şarttan biri akıl diğeri de doğru bilgidir.
Önce akıl ve zeka, sonra da aklın yolunu aydınlatacak bilgi..!
‘Akıl aygıtı’nda, ‘bilgi ham maddesi’ kullanılarak ‘düşünce’ üretilir.
Bilgi olmadan, akıl ve zeka; akıl ve zeka olmadan da bilgi fazla bir mana ifade etmez.
Aklın, yerli yerince ve değerince kullanılabilmesi için ‘bilgi’ ön şarttır.
Gebelikte, doğuştan veya erken çocukluk dönemlerindeki birtakım faktörler, geri zekalılığa sebep olabilir. Kişi, normal seviyede bir zekaya sahip olmasına rağmen, aklın yeterince kullanılmaması bir anlamda geri zekalılık sonucunu ortaya çıkarır.
Doğuştan bir uzvu, mesela, kolu olmayanın özürlülüğü ile, kolu olup da onu hiç kullanmayanın durumu arasında görüntü dışında bir fark yoktur. İkisi de aynı derecede özürlüdür. Doğuştan geri zekalı olan biri gibi, aklını hiç kullanmayan kimse de geri zekalıdır; ‘fonksiyonel geri zekalı!’
"Kur’an’a göre de, bir yanda kullanılmadan duran akıl yok sayılmalı, aklını kullanmayan insan da ‘akıllı’ sayılmamalıdır. Kur’an’ın bu bilinçli ve özel tercihinden yola çıkarak rahatlıkla, akletmenin insana yüklenmiş bir ödev ve yükümlülük olduğunu söyleyebiliriz." (123) Mustafa İslamoğlu, age, 84
Herhangi bir şekilde aklını kullanamayan kişi kendisi, çevresi ve Tanrısı ile uyumlu olamaz. Dolayısı ile de ruhsal dengesi etkilenir. Kur’an’daki; "anlamazlar", "bilmezler", "akılsızlar" ve "beyinsizler" olarak tavsif edilenlerden olurlar.
İlk insan Hz.Adem’e, hemen yaratılışıyla birlikte, Allah tarafından, gerekli bilgilerin öğretilmiş olması da bu açıdan manidardır.
Öğrenmenin ve bunun için "okuma"nın en temel psikolojik getirisi, görüldüğü gibi, "fonksiyonel geri zekalı" durumuna düşmekten kurtulmaktır.
Beynin İki Yarısını Çalıştırmak
"Başarılı insan beyninin her iki yarısına da etkili bir şekilde kullanabilen insandır. İki lobun birlikte kullanıldığı, birbirileriyle uyumun sağlandığı ve işbirliği içinde çalıştığı durumlarda kişisel yetenek ve etkinlikte olağanüstü artış gözlenmektedir. Eğitimde beynin iki lobunun kullanılması beynin kapasitesini iki kat değil kat kat artmasına yol açmaktadır.
Kitap okurken genelde her iki lob birlikte koordineli bir şekilde çalışmak zorunda kaldığından kitap okumak beyin loblarının dengeli gelişmesinde en faydalı faaliyetlerdendir. Sol lob tarafından takip edilen ve kavranan sözel kavramlar sağ lola tasvir edilir. Şekil imge ve yeni düşüncelere dönüştürülür, canlandırılır.
Bilgiyi aktarmaya dayanan "söyleme-anlatma" şeklindeki öğretme metodu beynin sol lobunu, bir başka deyişle beynin yarısının kullanıldığı eğitim tarzıdır.
Bu tarz eğitimle; hayal gücü renk, ritim, şekil ve taratıcı düşünme gibi özelliklere sahip sağ lob fonksiyonları yerine getirilememektedir.. Bu durum sadece kişilere verilen bilgilerin belleğe kaydedilmesidir.. Bu kayıtlar ise inanılmaz bir hızla hafızadan silinmektedir, ya da öğreniciler bu kayıtlara ulaşamamaktadır."( ) Prof.Dr.Osman Çakmak, 12.6.2003
Beynin her iki yanını çalıştırarak kapasiteyi kat kat artırmanın yolu olarak görünen okuyarak öğrenme, kapasiteyi artırdığı oranda kişinin başarılarını da artıracağı için son derece önemlidir.
Yersiz Korkuların Giderilmesi ve Gerçek Hürriyet
Timur’dan aktarılan şu anekdot, ilimle elde edilecek korkusuzluğu vurgulaması açısından oldukça anlamlıdır.
Timurlenk Şam’ı teslim alacağı sırada Şam uleması, Moğol askerlerinin, şehirde yağma yapmasını engellemesine vesile olsun diye ona karşılama töreni tertiplerler.
Timur’a, ulemanın kendisini şehrin kapısında karşılayacağı haberi ulaşır. Timur da, ulemanın bulunduğu kapıya 200-300 metre kala atından inerek, büyük bir edep içerisinde onlara doğru yürür.
O koca Timur, ulemaya hürmetinden, börkünü başından çıkararak onların huzuruna vardığında karşısında korkak insanlar güruhunu görünce, müthiş derecede hiddetlenir. Çünkü, bütün ulema, başından sarığını çıkarmış ve esas duruşta Timur’u beklemektedir.
Rivayetlere göre Timur, şu meşhur sözünü söyler; "Alim cesur olmalıdır; korkak adamdan alim olmaz. Alim korkak olursa, gördüğü hakikatleri açıkça söyleyemez.
Daha sonra da, askerlerine emir vererek, o korkaklar güruhunun bütün kitaplarını yaktırır." (115) Akit, 13.8.1997
Doğru bilginin yönlendirdiği duygular ruhsal dengeyi destekleyici vasıfta oluşurken, yanlış bilgilerle gelişen duygular da törpüleyici olur.
Endişe ve yersiz korkulardan uzak, huzurlu ve mutlu olmanın vazgeçilmez şartlarından biri, düşünce ve duygular arasındaki olumlu etkileşimdir. Bunun temelinde ise doğruluğundan şüphe edilmeyen ilahi bilgiler olmalıdır.
Bilginin yanlış olduğu yerde duygu dünyamız da yanlış şekillenir. Yersiz yüceltmeler ya da gereksiz anlamsız ve orantısız korkular ortaya çıkar. Kendine güvensizlik ve irade zaafı gelişir.
Çünkü, insanlar, körü körüne bağlanıp sığındıkları kimseleri ve nesneleri olduğundan farklı algılamaya meyillidirler. Kendilerinde ürküntü uyandıran nesneleri de, cehaletleri ölçüsünde büyütürler.
Hakikatin bilgisine varan insanda gereksiz yüceltme de, yersiz korkular da olmaz.
Ayetlerde, Allah’tan ancak alimlerin hakkıyla korktuğu vurgulanmıştır. Onlar yakinen bilirler ki, Allah’tan başka hiçbir şey doğa kanunları dışında kendinden korkmaya layık değildir.
Bu ise hürriyeti getirir.
Hürriyet, akıl ve bilgi ile elde edilir. Farabi’ye göre; "bilen insan, hür iradeye sahip olma şansına erişir.
Bir insanda, salim düşünüşün ve irade kuvveti varsa, o insan hakkı ile hürdür. Salim ve iyi düşünüş ile iradeden mahrum olan kimse ise, behimi (hayvani seviyede) insandır. (124) Prof.Dr.Sait Yazıcıoğlu, İrade Hürriyeti, Diyanet Vakfı yay. 1987, s.238
Kişinin aklı ile kendini idare etme yeteneği; bilginin yol göstericiliğine muhtaçtır. Ayrıca bilginin beyin hücrelerini koruyucu özelliği ve aklın fonksiyonları için vazgeçilmez niteliği, sahibini, hürriyeti algılayacak seviyeye yükseltir.
Aklı olanın iradesi, iradesi olanın hürriyeti söz konusu olacağı için, bilgi beyni besleyerek akla, dolayısı ile de hürriyete yol açar.
Doğru bilgi, böylece, başkalarına kul-köle olma zeminini ortadan kaldırır.
Doğru Davranış İçin Bilgi
Bilginin çok önemli bir getirisi de zihin ve davranışlar üzerindeki yönlendirme etkisidir.
Zihni kabiliyetleri üç temel başlık altında toplamak mümkün; "Bunlardan birincisi vukuf (bilme), ikincisi teessür (hissetme) ve üçüncüsü de irade (isteme)dir." (125) Shafter, Bilinç, Ruh ve Ötesi, çev: Turan Koç, İstanbul 1991 s.18
Zihinsel faaliyetlerimizi kabaca; "bilme", "duygulanma" ve "irade" olarak üçe ayırabiliriz.
Bilme bölgesinde; düşünceyi, sanıyı, anlamayı, tahayyülü, dikkat kesilmeyi, ilgiyi, algıyı, hatırlamayı ve diğer bütün bilme durumlarını..
Teessür (duyma) bölgesinde; bedensel duyumları, hisleri, heyecanları, mizacı..
İrade bölgesinde ise; arzuları, dürtüleri, kararları, niyetleri, gayretleri, eylemleri, iddia ve yeltenmeleri saymak mümkün. (126) Shafter, age s.22
"Bir tutumun (tavrın) oluşmasında şu üç temel öğeye ihtiyaç vardır;
Bilişsel (zihinsel-cognitive) öge,
Duygusal (emotional) öge,
Davranışsal (behavioral) öge."(127) Namık Kemal Önder, Öğretimde Proğram, İlke ve Yöntemler. s.22
Bunların üstünde ise en etkin unsur bilgidir.
"Zihinsel öğe" bilgilerle şekillenir.
Yeni bilgiler vererek, mevcut bilgileri değiştirerek davranışlara etki etmek mümkün olur.
Eğitimin boyutları da bu üç temel öğeden oluşur. Bilgi boyutu, duygu boyutu, amel (icra ve irade) boyutu. Bu öğeler ne kadar güçlü ve dengeli ise, inanç veya kulluk da o kadar güçlü, ne kadar zayıf ve dengesiz ise o kadar da zayıftır. Kur’an hedefini gerçekleştirmede öncelikle ‘bilgi’yi kullanır.
Bilgi, akıl aygıtının ham maddesi durumundadır. Kişinin davranışlarına yön veren; düşünce, fikir ve kanaatler oluşurken, edinilen bilgiler akılla işlenir.
Dışarıdan alınan bilgiler akıl cihazından geçerken, önceden edinilmiş ve kişiye mal olmuş inanç, kültür ve alışkanlıklar, şartlanmalar, tecrübeler ve bütün bunların üzerinde gelişen mizaç; heyecan, istek, arzu ve idealler işe karışır ve ortaya çıkan ürün (fikirler ve kanaatler) hem kişinin davranışlarında etkili bir unsur olur, hem de önceki birikimler arasında (önemine göre) yerini alır.
Bunun için doğru bilgi büyük nimet ve Rabb’in büyük lütfuna mazhariyettir.
İnsanoğlunun, irade-i cüziye’si ile sorumluluğunu yüklendiği davranışlarının isabetli olabilmesi, doğru bilgilere ulaşması ile mümkündür.
Yaratıcı Kudret, hayatı doğru okumak için gerekli olan akıl ve zihinsel yetenekleri, her insana kendi şartlarında yetecek kadar vermiş. Algılamasında bir problem olmayan kimse, aklını kullandığı ve doğru bilgilere eriştiği sürece büyük yanlışlara mazeret bırakmaz.
Dr. Hamdi Kalyoncu / İtibar Haber
Cevap: Kitap Okumanın Psikolojik Getirileri
Sumame
Okumak okumak…
Dünyanın en yararlı en faydalı işidir okumak
kitap okumanın psikolojik faydaları