Usul-i Fıkıh Ne Demektir?

Usul-i Fıkıh Ne Demektir?

Fetva Meclisi
USÛL-İ FIKIH NEDİR?

Usûl metod, yöntem, kâide, asıllar ve kökler gibi anlamlara gelmektedir. Usûl-i fıkıh ise, özel bir ilmin adı olup, müçtehidin dinî amelî hükümleri tafsîlî delillerden çıkarabilmesine yarayan kuralların tümünü ifade eder. Türkçe’de buna fıkıh usulü, İslâm hukuk metodolojisi de denilmektedir. Fıkıh usulü ilmi, Hicrî ikinci asrın sonlarında ortaya çıkmış olup, delillerden hüküm çıkarma metodunu, delillerin hüccet olma bakımından derece ve durumlarını inceler. Delilleri tertib edip, kimlerin şer’î hükümlere muhatap olduğunu, kimlerin hüküm çıkarma ehliyetine sahip olduğunu açıklar. Kısaca fakihin doğru yoldan sapmaması için hüküm çıkarırken bağlı kalması gereken metodla ilgili bütün hususlar fıkıh usulünün konusuna dahildir. Fıkıh usulü eserlerinin kaleme alınışı konusunda, mütekellimîn metodu ve Hanefîyye metodu olmak üzere iki ayrı metod ortaya çıkmıştır. Mütekellimîn metoduna göre yapılan çalışmalar tamamen nazarîdir. Bu metodu benimseyen usulcüler, bir mezhebi dikkate almaksızın kaideleri ortaya koymaya çalışırlar. Bu kaideleri belirlerken, çıkacak neticenin kendi mezheplerinin görüşüne uyup uymadığına bakmazlar. Bu metoda Şafiiyye metodu adı da verilmektedir. Hanefîyye metodu ise, usulcüler, mezhep imamlarından nakledilen fıkhî çözümlere dayanarak, mezhep imamlarının içtihat ederken ve fıkhî meselelerin hükmünü verirken takip ettikleri usul kurallarını tespit etmeye çalışmışlardır. Hanefî mezhebi imamları fıkıh usulünü tedvin etmedikleri için, daha sonra gelenler bu metodla imamlarının usulünü belirlemeye çalışmışlardır. Her iki metodla eserler yazıldıktan sonra, bu iki metodu birleştiren eserler de yazılmıştır. Bu kitaplarda önce usul mücerret olarak ele alınmakta, sonra onun tatbikine geçilerek Hanefîlerin yolundan gidilmektedir. (İ.P.)


fıkıh usulü ne demektir

Hoca
Fıkıh Usûlü ne demek
Kısaca fikih usulu nedir

Tanımı

Fıkıh usûlü iki bakımdan tanımlanır.

Birincisi adını teşkil eden iki kelime esas alınarak yapılan tariftir. Yani "usûl" ile "fıkıh" kelimeleri itibariyle yapılan tariftir.

"Usûl" lafzı "asl"ın çoğulu olup, üzerine başkaları bina edilen şeydir. "Duvarın aslı" bu kabildendir ki, duvarın esası demektir. "Ağacın aslı (gövdesi)" ise dallarının ayrıldığı bölümüdür.

Yüce Allah şöyle buyurmaktadır:

"Allah’ın hoş bir sözü nasıl misallendirdiğini görmez misin? o aslı (gövdesi) sabit ve dalları gökte olan bir ağaç gibidir." (İbrahim, 14/24)

Fıkh, sözlükte anlamak, kavramak demektir. Yüce Allah’ın: "Bir de dilimden bağı çöz ki, sözümü fıkh etsinler (anlasınlar)." (Taha, 20/27-28) buyruğunda da bu anlamdadır.

Terim olarak fıkıh ise şer’î ve amelî hükümleri tafsilâtlı delilleriyle birlikte bilmek demektir.

Yukardaki tanımda geçen "Bilmek"den kasıt ilim ve zandır. Çünkü fıkhî hükümler bazen yakînî (kesin) olarak; bazen de fıkıh meselelerinin bir çoğunda görüldüğü gibi, zannî olarak idrak edilebilirler.

"Şer’î hükümler"den kasıt ise vaciblik, haramlık gibi şeriatten alınan hükümlerdir. Tanımdaki bu kelime sebebiyle "bütün parçalarından büyüktür" gibi aklî hükümler ile "eğer hava açık ise kış gecelerinde çiğin düştüğünü bilmek" gibi tabiattaki itiyadî hükümleri bilmek, bu kapsamın dışında kalmaktadır.

"Amelî" sözümüz ile kastettiğimiz de namaz ve zekât gibi itikad ile ilgisi olmayan hükümlerdir. Böylelikle yüce Allah’ın tevhidi, O’nun isim ve sıfatlarının bilinmesi gibi itikad ile alâkalı hükümler bu tanımın kapsamı dışında kalmaktadır. Terimsel olarak bunları bilmeye fıkıh denilmez.

"Tafsilî delilleriyle" sözünden kasıt, fıkhın, tafsilî meseleleri ile birlikte fıkhın delillerinin bilinmesidir. Böylelikle "fıkıh usûlü" kapsam dışında kalmaktadır. Çünkü fıkıh usûlüne dair araştırma, fıkhın icmalî (toplu ve genel) delilleri ile ilgilidir.

"Fıkıh usûlü"nün ikinci tanımı muayyen olarak bu ilmin adı olması itibariyle yapılan tariftir. Bu itibarla şöyle tarif edilir: "Fıkıh usûlü fıkhın icmalî (genel ve toplu) delillerini, bu delillerden ne şekilde yararlanılacağını, yararlanacak olan kişinin durumunu araştıran bir ilim dalıdır."

Tanımdaki "icmalî" sözünden kasıt genel kurallardır. "Emir vücûb bildirir, nehy haramlık bildirir, sıhhat amelin geçerli olmasını gerektirir" şeklindeki fıkıh usûlü âlimlerinin kaideleri buna örnektir. Böylelikle tafsilî deliller kapsamın dışında kalmaktadır. Fıkıh usûlü ilminde bunlardan ancak kaideye örnek vermek maksadı ile sözedilir.

"Bu delillerden ne şekilde yararlanılacağını" sözü ile kastedilen hükümlerin delillerinden nasıl çıkartılacağının bilinmesidir. Bu da lafızların hükümleri ve onların umum, husus, mutlaklık, mukayyedlik, nâsih, mensûh ve benzeri delâlet şekillerinin incelenmesi ile anlaşılır. İşte bu keyfiyeti idrâk etmekle fıkhın delillerinden hükümleri çıkartılmış olur.

"Yararlanacak olan kimsenin durumu" sözünden maksat ise yararlanacak olan kimsenin halinin bilinmesidir ki, bu kimse de müctehiddir. Ona "yararlanan" adının verilmesi ictihad mertebesine ulaşması dolayısıyla bu hükümleri delillerinden bizzat kendisinin çıkartmasıdır. Müctehidin kimliği, içtihadın şartları, hükümleri ve buna benzer hususlara dair bilgiler fıkıh usûlü ilminde incelenir.


fıkıh usulü nedir, Usulu fıkıh nedir, fıkıh nedir

Yorum yapın

1melek.com petinya.net Kompozisyon/ !function(){"use strict";if("querySelector"in document&&"addEventListener"in window){var e=document.body;e.addEventListener("mousedown",function(){e.classList.add("using-mouse")}),e.addEventListener("keydown",function(){e.classList.remove("using-mouse")})}}();