Ümmet Ne Demektir?
Fetva Meclisi
ÜMMET NEDİR?
Ümmet kelimesi "e-m-m" kökünden bir isim olup asıl anlamı, sınıf ve cemaat demektir. Bu kelime Türkçe’de; bir peygambere inananlar ve semâvi dinlere mensup kavimler topluluğu; Kur’ân’da ise genel olarak din, müddet, zaman, (Hûd, 11/8), önder (İbrahim Peygamber) (Nahl,16/120) ve topluluk anlamlarında kullanılmıştır.
Hak dine de (Enbiyâ, 21/92), batıl dine de (Zuhruf, 43/22) ümmet denilmiştir. İnsanlar başlangıçta bir tek ümmet idi yani tevhit dini üzere idiler. Sonradan şirk ve küfür zuhur etti (Yûnus, 10/19). Allah, isteseydi insanlar tek ümmet, yani tek din, tevhit dini İslâm üzere olurlar, ihtilaf etmezlerdi (Hûd, 11/118).
Kur’ân’da tekil ve çoğul olarak 64 defa geçen "ümmet" kelimesi daha çok toplum/cemaat anlamında kullanılmıştır. Cemaat olma canlılara özgü bir özelliktir. Bu itibarla hem insanlara hem de diğer canlılara "ümmet" denilmiştir.
Kendilerine peygamber gönderilme, belli bir amaçla bir mekânda bulunma, belli niteliklere sahip olma, îmân, şirk, küfür ve nifak gibi insanları ümmet yapan unsurlar vardır.
Kur’ân’da kendilerine peygamber gönderilen toplumlara "ümmet" denilmiştir. (Enâm, 6/42; Ra’d, 13/30) Bu manada "ümmet" kelimesi, mümin-kâfir bütün insanları ifade etmektedir. Kendilerine peygamber gönderilen ümmetlerden îmân edenler de etmeyenler de olmuştur. Îmân edenlere ümmet-i icabe (peygamberin davetini kabul eden ümmet/toplum), îmân etmeyenlere de ümmet-i dave (îmâna davet edilen ümmet/toplum) denir.
Hem hak dine îmân eden bütün insanlara hem de müminler içinde belli niteliklere sahip olan bir gruba, meselâ insanları hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü men eden belli bir mümin grubuna da ümmet denilmiştir (A’râf, 7/181, Âl-i İmrân, 3/104, 110; Bakara, 2/143). Bu manada insanları ümmet yapan ortak değer îmân ve İslâm’dır. Yüce Allah; Müslüman ümmeti (Bakara, 2/128), Allah’a ve ahiret gününe îmân eden (Bakara, 2/143), doğru ve adil (kaime) (Âl-i İmrân, 3/113), mu’tedil (mukteside) (Mâide, 5/66), îmân edip iyilik yapan, iyi davranan ve Allah’ı görüyormuş gibi ibadet eden (muhsin) (Saffât, 37/113), insanları hakka ileten ve hakla hükmeden (A’râf, 7/181), iyiliği emredip kötülüğü nehyeden ve hayırda yarışan (Âl-i İmrân, 3/104, 110, 113) vb vasıflarla nitelendirmiştir.
Diğer peygamberlere îmân edenlere (Âl-i İmrân, 3/113-114), kâfir toplumlara (A’râf, 7/38), az veya çok herhangi bir topluluğa da (Kasas, 28/23) ümmet denilmiştir.
"Ümmet" kelimesi toplum, cemaat anlamıyla; taife, fırka (Tevbe, 9/122), ferîk (Enfal, 8/5), kavim (Hucurât, 49/6), hizb (Fâtır, 35/6), fevc (Neml, 27/83), karn (İsrâ, 17/17), fie (Enfal, 8/45), zümer (Zümer, 39/71), mele’ (A’râf, 7/103) ve reht (Neml, 27/48) kelimelerinin sinonimidir.
İnsanlar gibi diğer canlılar da renkleri biçimleri, yapıları, görünüşleri… ile farklı gruplara, sınıflara ve toplumlara (ümmetlere) ayrılmıştır (En’âm, 6/38). Diğer canlılar da yaratılışta, ölümde, yeniden dirilişte ve rızkta insanlar gibidir. Ecelleri ve rızkları takdir edilmiştir. Her cins hayvan birer ümmettir, ayrı birer sınıftır. Farklı isimleri vardır ve isimlerini bilirler. Allah’ı hamd ile tespih ederler (İsrâ, 17/44). Her biri kendi duasını, ibadetini ve tespihini bilir (Nûr, 24/41), Allah’ın varlığını ve birliğini tanır, birbirleriyle ünsiyet eder ve anlaşır. Doğar, yer, içer, yaşar ve ölürler. Kıyamet kopunca dirilirler. Aralarında hesaplaşma yapılır. "Kıyamet günü bütün haklar sahiplerine verilir. Hatta boynuzsuz koyunun hakkı, boynuzlu koyundan alınır." (Müslim, Birr, 60). Peygamberimiz (a.s.) karıncaların ve köpeklerin de diğer ümmetler gibi birer ümmet olduklarını bildirmiştir (Ebû Dâvûd, Edahi, 22; Müslim, Selam, 148). Hadis-i şeriflerde ümmet kelimesi; cemaat, bir peygambere uyan insanlar, İslâm toplumu, kendilerine peygamber gönderilen insanlar manalarında kullanılmıştır. "Muhammed ümmeti" ifadesi bazen sadece müminleri bazen de mümin-kâfir bütün insanları ifade eder (Ebû Dâvûd, Sünne, 1; İbn Mace, Mukaddime, 15, Zühd). (İ.K.)
Cevap: Ümmet Ne Demektir?
Muhammed
ümmet nedir kısaca sözlük anlamı
- Hz. Muhammed’e inanarak, onun yaptıklarını ve söylediklerini uygulayarak çevresinde toplanan Müslümanların tümü.
Yorum: Ümmet Ne Demektir?
seyit gazi
siz insanların üzerine şahit olasınız, rasulde sizin üzerine şahit olsun diye ; sizi vasat bir ümmet kıldık, buyurulur.
alimlerimiz şahidin, bir kaidenin kendisine bakılarak doğruluğuna kanaat getirilen olduğu anlamına dikkat çekmiş, buradan tek başına ümmet olanların; bir insanın, bir müslümanın üzerinde bulundurması gereken tüm özellikleri üzerinde taşıyan müslümanlar olduklarını; yeni şehirlere gönderilen sahabelerin bu özelliklerde olduklarını söylemiş. insanın ve toplumun inşaında rol oynayan vasat özellikleri dile getirmişlerdir.
ebu suud efendi; ümmeti doğrudan sosyolojik veya politik bir topluluk olarak algılayıp izah etmemiş, örneklik vasfı üzerinden ahlaki temelden başlayarak, politik ve sosyolojik örnekliğe yol alan bir çerçeve çizmişdir ve bu ifadenin ihbari bir ifade değil, inşai bir ifade olduğunu ; yani sadece haber vermekle kalınmadığını, işe koyulup bu vasıfları elde etme yönünde gayret göstermemiz gerektiren, inşa edici bir ifade olduğunu da söylemiştir. yani hmm evet tamam biz vasat bir ümmetmişiz deyip kalamayacağımızı, bu yolda örnek vasıfları edinmeye gayret göstermemiz gerektiğini söylemiştir.
elmalılı hamdi yazır efendi de bu özelliğimizi kaybettiğimizi, bütün temel üstün vasıfları kendisinde toplayarak insanlığın geri kalanının bir problemle karşılaştıkları zaman ne yapmalıyız sorusunu sordukları zaman, müslümanlara bakmalıyız dedikleri bir toplum olmakdan çıktığımızı, kendi hayat görüşümüze kendi teklifimize itimatımızı yitirdiğimizi, başkalarına örnek olma özelliğimizi kendimizin inkar ettiğini ve onları örnek almayı körü körüne taklit etmeyi kendimizin seçtiğini ve artık örnek alınan değil örnek alan, tabi olunan değil tabi olan, örnek vasıfları sergileyen değil örnek vasıfları kaybetmiş ve oradaki örnek vasıfları gözlemleyen bir toplum haline geldiğimizi söylemiştir. peki bunlar hikaye mi asla mesela ticaretiyle meşhur hollandada meclislerinde ticari konularda yapılan oylamalarda eşitlik çıkması durumunda aralarında osmanlı ile ticaret yapanların oylarını iki oy sayarak kararlar almışlardır. ümmetin imam kelimesi ile aynı kökten geldiği ve önderlik yapması gerektiğine dikkat çekilmiş ve binyıllarca inanmayanların dahi aralarında ihtilafa düştüklerinde müslümanların yaptıkları gibi yapalım o zaman dedikleri vakidir. hatta avrupada krallar dahi : bu müslümanlar karılarını teşhir etmiyor, kanuninin karısını kimse görmüyor deyip kendi karısına da çarşaf giydirenleri olmuştur. kaldı ki hristiyanlarda açık seçik değildir, tesettürde hanımlarımıza kocalarının dikte etmesinden değil kendi nezahatlerinden ileri gelmektedir.
Ümmet