Kardeşinin Hakkını Savunmak ve Korumak
mumsema
Kardeşinin Hakkını Savunmak ve Korumak
Rasulullah (s.a.v) buyurmuştur ki:
Kim bir din kardeşinin arkasından şeref ve haysiyetini savunursa, Allah da kıyamet günü onun yüzünü ateşten korur.
Tirmizî, Birr, 20; Ahmed, Müsned, VI, 448.
Bir kimse, din kardeşinin hürmeti çiğnendiği, haysiyeti zedelendiği bir zamanda onu savunmayıp sahipsiz bırakırsa, Allah da onu kendisinin yardımını çok istediği bir yerde yalnız ve sahipsiz bırakır. Bir müslümanın hürmeti çiğnendiği, şerefi ayaklar altına alındığı bir yerde ona yardım edip savunan kimseye de Allah, yardıma çok muhtaç olduğu bir yerde kendisine yardım eder.
Ebu Davud, Edeb, 36. (No: 4884).
Ebu Talib el-Mekkî (k.s) (386/996) Allah için din kardeşine nasıl yardım edileceğini şöyle belirtir:
Bir müminin diğer mümin kardeşine yardım etmesi; onu malı, dili, kalbi ve fiilleriyle desteklemesi ile olur. Çünkü Allah için yardım bu dört şey ile gerçekleşir. Şöyle ki: Mümin kardeşinin bizzat kendisine ihtiyacı olunca nefsi ile fiilen yardım etmelidir. Mümin kardeşi sözlü hakarete maruz kalınca diliyle onu savunmalıdır. Maddi ihtiyacı olunca malını paylaşarak yardımına koşmalıdır. Bir de, en azından dar ve zor anlarında kendisine selamet dileyerek, iyi hâlini isteyerek kalbiyle destek vermelidir. İnsanın, gıyabında kardeşinin hatırını koruması, onu güzel övgüyle anması, iyiliğini yayması, kusurlarını saklaması ve hatalarını örtmesi gerekir.
Ebû Tâlib el-Mekkî, Kutu’l-Kulub, II, 221.
Sohbet ve kardeşlik haklarından birisi de, kardeşiyle arasında bir ayrılık ve uzaklaşma olduğu zaman onu ancak hayırla anmaktır.
İbnu Abbas (r.a), talebesi Mücahid’e (rah.) şu vasiyette bulunmuştur:
Yanında bulunmayan bir kardeşini anarken, sen gıyaben nasıl anılmak istiyorsan onu da o şekilde anlat. Senden affedilmesini istediğin şeyleri sen de ondan affet.
Ebû Tâlib el-Mekkî, Kutu’l-Kulub, II, 217.
Ariflerden birisi der ki:
Yanımda bulunmayan bir din kardeşim meclisimde anılınca, onu karşımda oturuyor kabul ederim ve kendisi yanımda iken işitmeyi seveceği şeyleri söylerim.
Ebû Tâlib el-Mekkî, Kutu’l-Kulub, II, 217.
Gerçek mümin, düşmanı da olsa, karşıdaki insanın hak ve hukukunu korur. Düşmanlık hissine kapılıp onun şerefini zedelemez. Ne kadar haksız ise, o kadarını dile getirir. Zalime zulmünden fazla kızmak ve ceza vermek ayrı bir zulüm olur. Şu olaydan ibret alınmalıdır:
Hz. Ali (r.a), Cemel harbinde karşı tarafkati müslümanları ikna edemeyince üzülerek savaşa girdi. Sonuçta karşı tarafı yendi. Savaştan sonra yanındakilerden birisi kendisiyle savaşan hasımlarını kasd ederek:
-Onlar müşrik midirler? diye sordu. Hz. Ali (r.a):
-Hayır, şirkten kaçmış kimselerdir. Adam:
-Münafık mıdırlar? diye sordu. Hz. Ali (r.a):
-Hayır, olar münafık değillerdir. Çünkü münafıklar Allah’ı az zikrederler. Onlar ise çok zikrederler. Adam:
-Peki öyleyse onların durumu nedir? diye sorunca, Hz. Ali (r.a):
-Onlar bizim kardeşlerimizdir. Bize karşı geldiler. Cevabını verdi.
Beyhaki, Sünen-i Kübra, VIII, 173; Kandehlevi, Hayatu’s-Sahebe, III, 199. (Beyrut, 1999)
Dr.Dilaver Selvi
Cevap: Kardeşinin Hakkını Savunmak ve Korumak
zehraoku
Ariflerden birisi der ki:
Yanımda bulunmayan bir din kardeşim meclisimde anılınca, onu karşımda oturuyor kabul ederim ve kendisi yanımda iken işitmeyi seveceği şeyleri söylerim
Ebû Tâlib el-Mekkî, Kutu’l-Kulub, II, 217
Gerçek mümin, düşmanı da olsa, karşıdaki insanın hak ve hukukunu korur Düşmanlık hissine kapılıp onun şerefini zedelemez Ne kadar haksız ise, o kadarını dile getirir Zalime zulmünden fazla kızmak ve ceza vermek ayrı bir zulüm olur Şu olaydan ibret alınmalıdır:
Yanıt: Kardeşinin Hakkını Savunmak ve Korumak
meryemgül1
Rasulullah (s.a.v) buyurmuştur ki:
"Kim bir din kardeşinin arkasından şeref ve haysiyetini savunursa, Allah da kıyamet günü onun yüzünü ateşten korur.”
Tirmizî, Birr, 20; Ahmed, Müsned, VI, 448.
Allah c.c.razı olsun hocam emeğinize sağlık
hakkını savunmak, hakkini savunmak, kim misluman jardesinin namusubu irzini korursa hadisi