Hz. Meryemin silsilesi (soyu)
Kayıtsız Üye
selamun aleykum.kursa gidiyoruz dersimiz hz.isayi anlatmak,ve ben annesinin kökeninin kime kadar gittiginide anlatmak istiyorum.yardımcı olursaniz sevinirim.
İsâ Aleyhisselâmın Annesi Hz. Meryem’in Soyu, Doğuşu, Beytülmakdis Mescidine Adanıp Bırakılışı
Hoca
İsâ Aleyhisselâmın Annesi Hz. Meryem’in Soyu, Doğuşu, Beytülmakdis Mescidine Adanıp Bırakılışı Ve Bazı Faziletleri
Hz. Meryem’in babası İmran b.Mâsân olup Hub’um b.Süleyman Aleyhisselâ-mın soyundandı.[1]
Mâsân Hanedanı da, İsrail oğullarının Başkanlarından, Din Bilginleri ve Danışmanlarından idiler.[2]
Zekeriyyâ Aleyhisselâmla İmran b.Mâsân, iki kız kardeşle evli olup Zekeriyyâ Aleyhisselâmın zevcesinin adı Eşya’ (İşa’) bint-i Fâkud, İmran b. Mâsân’ın zevcesinin adı da, Hanne bint-i Fakud idi.[3]
Hanne; İsâ Aleyhisselâmın annesi Hz. Meryem’in annesi idi.[4]
Hanne; yaşlanıp çocuk doğurmaktan âciz bulunduğu ve bir ağacın gölgesinde oturduğu sırada[5], bir kuşun, yavrusunun ağzına yiyecek verdiğini görünce, kendisinde, bir oğlan çocuğu olması arzusu uyandı.[6]
Bir oğlan çocuğu ihsan etmesi için Allâha yalvardı.[7]:
Ey Allâhım! Eğer, bana, bir erkek çocuğu ihsan edersen, onu, Beytülmak-dis’e vakfetmek, adak ve şükrâne olarak onun hizmetinde bulundurmak, üzerime, borç olsun! dedi.[8]
Hanne’nin bu adağı, Kur’ân-ı kerimde şöyle açıklanır:
Hani, (İmran’in) karısı:
Rabb’im! Karnımdakini, âzâdlı bir kul olarak Sana adadım. Benden olan bu (adağı) kabul et!
Şüphesiz, (niyazımı) hakkıyle işiten, (niyetimi) kemaliyle bilen Sensin Sen! demişti.[9] Adanılan çocuk; Mescid’in hizmetlerini görür, erginlik çağına basıncaya kadar, hizmetten ayrılmazdı. Erginlik çağına girdikten sonra, orada kalmak veya ayrılıp gitmek hususunda serbest bırakılır[10], gitmek isterse, arkadaşlarından izin alırdı. Oradan çıkıp gitmesi, onların bilgisi dahilinde olurdu.[11] Mescid hizmetine, erkek çocuklardan başkası, adanmazdı. Kızlar, bununla mükellef tutulmazlar; Hayz görmeleri ve rahatsızlığa uğramaları sebebiyle, bu hizmete elverişli görülmezlerdi.[12] Hanne; Hz.Meryem’e gebe olup ta, karnındakini, adayınca, kocası İmran Yazıklar olsun sana! Sen, bunu, ne diye yaptın?! Eğer, karnındaki, kız olursa, kız da, bu hizmete elverişli bulunmadığına göre, şu yaptığın şeyi gördün mü?! dedi. İkisi de, üzüntüye düştüler.[13]
Hanne, Hz.Meryem’e gebe iken, İmran vefat etti.[14] (Hanne) Kız çocuğunu doğurunca, Allah, onun ne doğurduğunu daha iyi bilici iken, Rabb’im! Hakîkat, ben, onu, kız olarak doğurdum. Erkek, kız gibi değildir. Gerçek, ben, (onun) adını, Meryem koydum. Onu da, zürriyetini de, o taşlanmış (koğulmuş) şeytandan, Sana sığınır (ısmarlarım! dedi.[15]
Hanne; erkek, kız gibi değildir demekle, kızın, Mescid hizmetine ve orada ibadete -Mahrem olması, za’fı, Hayzdan, nifasdan, rahatsızlanmaktan berî bulunmaması sebebiyle- erkek gibi, elverişli olmadığını söylemek istemişti. Sonra, onu alıp bir beze sararak Mescid’e götürdü. Hârûn Aleyhisselâm oğullarından olan[16] ve o zaman, Beytülmakdis Mescidinde sayıları otuzu bulan[17] din bilginlerinin yanına koydu.[18]
Şeybe oğulları[19] Kabe işlerine baktıkları gibi, bu Bilginler de, Beytülmakdis Mescidinin işlerine bakarlardı.
Hanne, onlara;
Şu önünüzdeki çocuk, bir adaktır! deyince, namaz İmamları ve kurbanlarının Vazifelisi İmran’ın kızı olduğu için, hepsi de, onu alıp bakma arzusuyla çekiştiler. Zekeriyyâ Aleyhisselâm, onlara:
Ben, buna bakmağa, sizden daha lâyık ve müstehak bulunuyorum: Çünkü, bunun Teyzesi, benim yanımda(zevcem)dır. dedi.[20] Öteki Bilginler; Zekeriyyâ Aleyhisselâma:
Böyle yapma! Eğer, o, kendisine, halkın en yakın ve en lâyık olanına bırakılacak olursa, onun, doğuran annesine bırakılması gerekir.[21] Fakat, biz, onun hakkında kur’a çekelim.[22]
Kimin okuna çıkarsa, o, onun yanında kalsın! dediler ve bunun üzerinde söz birliği ettikten sonra, on dokuz kişi[23], Car (Ürdün) ırmağına kadar gittiler.
Tevrat yazarken, kullandıkları kalemlerini, suyun içine attılar. Zekeriyyâ Aleyhisselâmın kalemi, suyun üzerine çıktı. Öbürlerininki suyun dibine çöktü. Zekeriyyâ Aleyhisselâm da, Hz.Meryem’in bakımını, üzerine aldı ve onu, Yahya Aleyhisselâmın annesi olan Teyzesine teslim etti.[24] Büyüyünceye kadar[25], ona, bir süt annesi tuttu.[26] Hz.Meryem, erginlik çağına basınca[27], Zekeriyyâ Aleyhisselâm, Mescid’de, onun için, bir oda yaptırdı. Oraya, ortasından bir kapı da, koydurdu.[28] Kabe’nin içine, merdivensiz çıkılamadığı gibi[29], bunun içine de, merdivensiz çıkılamazdı.[30] Kendisinin yanına, Zekeriyyâ Aleyhisselâmdan başkası, çıkmazdı.
Zekeriyyâ Aleyhisselâm, her gün, ona, yiyeceğini, içeceğini, yağını, kokusunu… götürüp bırakır, ayrılırken, kapısını, kilitlerdi. Zekeriyyâ Aleyhisselâm, ne zaman, onun odasına girse, yanında, kış içinde yaz meyvası, yaz içinde de, kış meyvası bulur[31], ona:
Ey Meryem![32] Bu, sana, nereden geliyor?! diye sorar, o da:
Bu, Allah tarafından! diye cevap verirdi.[33] Bu hususta Kur’ân-ı kerimde şöyle buyrulur:
Bunun üzerine, Rabb’i, onu, iyi bir rızâ ile kabul etti. Onu, güzel bir nebat gibi, büyüttü. (Zekeriyyâ’yı da), ona (bakmağa) memur etti. Zekeriyyâ, ne zaman (onun bulunduğu yere) Mihrab’a, girdiyse, onun yanında, bir yiyecek buldu:
Meryem! Bu, sana, nereden geliyor?! dedi.
Oda:
Bu, Allah tarafından! Şüphe yok ki, Allah, kimi, dilerse, ona, sayısız rızık verir! dedi. [34] (Ey Resulüm!) Bunlar, sana, Vahy etmekte olduğumuz Gayb haber/erindendir. Meryem’i, onlardan, hangisi himayesine alacak diye kalemlerini, atarlarken, sen, yanlarında değildin. (Bu hususta) çekişirlerken de, yine, sen, yanlarında yoktun.[35]
Peygamberimiz Muhammed Aleyhisselâm da, Hz.Meryem’le ilgili Hadîs-i şeriflerinde şöyle buyurmuşlardır:
Kendi zamanındaki kadınların hayırlısı: îmran’ın kızı Meryem idi. Bu ümmetin kadınlarının hayırlısı da, Hatice’dir. [36]
Cennet [37] kadınlarının üstünü:
Hatice bint-i Huveylid,
Fâtıma bint-i Muhammed,
Meryem bint-i İmran,
Firavunun Zevcesi Âsiye bint-i Müzâhım’dır
.
Kaynak : Peygamberler Tarihi M.Asım Köksal