Rızık Nedir?
YaBaNCı
Sözlükte azık, yenilen, içilen ve faydalanılan şey anlamına gelen rızk, terim olarak, Yüce Allâh’ın, canlılara yiyip içmek ve yararlanmak için verdiği her şey demektir. Buna göre rızk, helal olabileceği gibi, haram da olabilir.
Rızk konusunda benimsenen temel prensipler şunlardır:
1. Rızkı yaratan ve veren ancak Allâh’dır. Kur’an’da, "Yeryüzünde hiçbir canlı yoktur ki, rızkı Allâh’a ait olmasın…" (Hud 11/6) buyurulmaktadır. Başka bir ayette de Allah’ın, dilediğine bol rızk verip, dilediğinin rızkını daralttığı ifade edilmektedir (Şûra 42/12). Kul, Allâh’ın evrende geçerli tabii kanunlarını gözeterek çalışır, çabalar, sebeplere sarılır ve rızkı kazanmak için tercihlerde bulunur. Allâh da onun bu tercihine ve çabasına göre rızkını yaratır. Allâh’ın yegane rızk veren olması, tembellik yapmayı, çalışmamayı, yanlış bir tevekkül anlayışına sahip olmayı gerektirmez.
2. Haram olan şey de, rızk kapsamındadır. Fakat Allâh’ın haram olan rızkı, kulun kazanmasına rızası yoktur. Kur’an’da, "Artık Allâh’ın size helal ve temiz olarak verdiği rızklardan yeyin…" (Nahl 16/114) buyurularak, helal yenilmesi emredilmiş, haram yasaklanmıştır. 3. Herkes kendi rızkını yer; hiç kimse başkasının rızkını yiyemez.
Cevap: Rızık Nedir?
mumsema
Çalışma ve Rızık
Helal dairesinde çalışmak ibadettir. Sebeplere uygun hareket etmek ise bir açıdan duadır. Ancak bu çalışma sonunda verilenleri de Allah’ın bir ihsanı ve ikramı olarak bilmek gerekir. Bu iki ölçüye uymayan düşünce ve çalışma ise yanlıştır. Bu nedenle aç kalırım endişesi doğru değildir. Çalışmak bizden, muvaffakiyet Allah’tandır, anlayışıyla hareket etmeliyiz.
Elbette geleceğimizi de düşünmeliyiz. Ama bu endişe boyutunda ve Allahın rahmetine güvenmemek anlamında olmamalıdır. Dünyadaki geleceğimize verdiğimiz değerden daha fazlasını, ahireteki geleceğimize de ayırmamız gerekir.
Dieğr taraftan Tevekkül çalışmamak değidlir. Tevekkül, sebeplere teşebbüs ettikten ve gerekli bütün tedbirleri aldıktan sonra, Cenab-ı Hakk’ın verdiği neticeye razı olmaktır. Böyle bir insan huzurlu yaşar, maişet noktasında endişeye kapılarak ruhuna elem çektirmez, Peygamberimizin şu hadis-i şerifi ona büyük bir ümit kaynağı olur: "Eğer siz Allah’a hakkıyla tevekkül ederseniz, kuşları rızıklandırdığı gibi sizi de rızıklandırır.”
Tevekkül hiçbir zaman çalışmayı, sebeplere teşebbüs etmeyi men etmez. Cenab-ı Hakk Kur’an-ı Kerim’de: "Doğrusu, insan için kendi çalışmasından (gayretinin neticesinden) başka bir şey yoktur” (Necm Sûresi, 39) buyurmuştur.
Bir adam Peygamberimize (a.s.m.) gelerek, "Ben devemi salı vererek mi tevekkül edeyim, yoksa bağlayarak mı?” demiştir. Efendimiz ise, "Deveni bağla sonra tevekkül et” (Tirmizi, Kıyamet, 60) buyurmuş, böylece tevekkülün ölçüsünü en güzel şekilde ortaya koymuştur.
< Her adımda sınama bizi bekliyor hayatın her aşamasında. Kendi hayatımızı devam ettirmek için zorunlu olduklarımızla, bu namussuzluğun devamını sağlamak için yaptıklarımız arasında tercih yapmak durumundaysak sınavdan geçiyoruz demektir. Yani geçimimizi sağlamak, aile fertlerine bakmak için kazandığımız parayla, her gün biraz daha rahat yaşamak için kazandığımız para arasında bir fark var ve bu ikisi birbiriyle çelişiyor. Daha çok para kazanmakla yeterli parayı kazanmak birbirine zıt şeyler. Ama insanlar ikincisini tercih ediyorlar. Sanıyorlar ki böylece güvence temin edilir. Halbuki insanlığın kapıldığı çok riskli bir düzeni desteklemiş oluyorlar. >
İslamda Rızık Kavramı
mumsema
İslamda Rızık Kavramı
Rızık Ne demektir?
Sözlükte "nasip, pay ve şans" anlamlarıına gelir. Ayrıca maddî ihtiyaç için gerekli olan nimet, insanın yararlanabildiği her türlü mal ve varlık olarak da tanımlanmıştır. Kur’ân’da, Allah’ın insana maddî ve manevî yönden sayılmayacak kadar nimet verdiğine dikkat çekilerek şöyle buyurulmaktadır: "Allah’ın nimetini saymaya kalksanız, onu sayamazsınız. Hakikaten Allah çok bağışlayan, pek esirgeyendir." (Nahl, 16/18). Mu’tezile ve ehl-i sünnet mensupları rızkı, farklı tanımlamışlardır. Ehl-i sünnete göre rızık, kendisinden yararlanılmak üzere, Allah’ın canlılara verdiği şeydir. Kul ondan faydalandığı (yediği) zaman bu, kendisine rızık olur. Helal veya haram olması onun rızık olmasına engel değildir. Mu’tezile ise rızkı, sahip olunan ve üzerinde tasarruf hakkı bulunan şey olarak tanımlamıştır. Bu durumda Mu’tezileye göre haram, rızık değildir. Ancak meşru yoldan elde edilip yenen şey rızık kabul edilebilir. İnsanın helal ve meşru bir şekilde rızık temin etmesi emredilmiştir. Çünkü ibadetin yerine getirilmesi ancak vücudun sağlıklı olmasıyla mümkündür. Bu da gıda, su, örtünme vs. gibi temel ihtiyaçların önceden hazırlanmasını gerektirmektedir. O nedenledir ki Cenab-ı Hak bizi çalışıp kazanmaya teşvik etmiştir: "Namaz kılınca artık yeryüzüne dağılın ve Allah’ın lutfundan isteyin…" (Cum’a, 62/10), "Allah içinizden hasta olanları, Allah’ın lütfundan rızık aramak üzere yeryüzünde dolaşacak olan kimseleri ve Allah’ın yolunda savaşacak olanları şüphesiz bilir." (Müzzemmil, 73/20) Allah’ın emir ve yasaklarına riayet eden peygamberler de çalışmaya, sanat ve meslek edinmeye, özellikle el emekleri ve alın terleriyle geçinmeye dikkat etmişlerdir. Şu hadis de çalışıp rızık kazanmanın gerekliliğini vurgulamaktadır: "Hiçbir kimse, elinin emeği ile kazandığını yemekten daha hayırlı bir kazanç yememiştir. İşte Allah’ın peygamberi Dâvûd da kendi elinin emeğini yerdi." (Buhârî, Büyû’, 15)
(Diyanet Kavramlar sözlüğü)
Cevap: Rızık Nedir?
mumsema
RIZIK
Faydalanılması için verilen bağış, nasib, gıda, yiyecek ve mutlaka kendisiyle faydalanılan şey. Allah Teâlâ’nın canlılara yiyip içerek yaşaması için lutfettiği şeylerdir, Rızık; rezaka fiilinden türemiş bir isimdir. Çoğulu erzâk gelir. Rızka sebeb olmasından dolayı yağmura da rızık denilir: "Gecenin ve gündüzün değişmesinde (birbirini takib etmesinde) Allah’ın gökten indirmiş olduğu rızıkta (yağmurda) ve bununla ölümünden sonra yeri diriltmesinde ve rüzgarları evirip çevirmesinde aklını kullanan topluluklar için pek çok âyetler vardır." (el-Casiye: 45/5). Ezd lügatında rızık, nimete şükretmek anlamına da gelir.
Bazı âlimler, rızık, insan ve diğer bütün canlıların sadece beslenip yaşamaları için yedikleri ve içtikleri yiyecek ve içecekler yani besinlerdir derler. Bazı Eş’ari âlimleri, tarifini geniş tutarak rızkı şöyle tanımlamışlardır. Rızık, Allah Teâlâ’nın bütün canlılara, yiyip içerek gıdalanmaları ve faydalanmaları için lütfettiği şeylerdir. Bu tarife göre rızkın içerisine, yiyecek ve içecek ve insan hayatını sıcak ve soğuktan korumaya yarayan elbise ve mesken gibi şeyler girer.
Rızık yalnız Yüce Allah’a isnad edilir. Rızk veren ancak Allah Teâlâ’dır.
Herkes, kendisi için takdir edilen rızkını yer, bir kimse başkasının rızkını yiyemez. Kimse kendisi için takdir edilen rızkını yemeden ölmez.
"Kendilerine rızktan başkalarına infak (sarf) ederler." (el-Bakara: 2/3) âyetindeki "bir kimsenin rızkını başkasına vermesine" rızık denilmesi mecaz yoluyladır. Çünkü yapılan infak, başkalarının rızıklanmalarına, infak edenin de ecir ve sevaplarla rızıklanmasına sebep oluyor. Bu âyette, rızkın sebebi olan infak zikrediliyor ve infakın sebeb olduğu müsebbeb kasdediliyor. Allah’ın ilminde bir insanın ömrü boyunca yiyeceği rızıklar bellidir. Bir insan, dağlar kadar mal ve yiyecek kazansa, onun ömrü boyunca bundan yiyeceği ve midesinin alacağı ve hazmedeceği miktar muayyendir. Kazandığı mal ve yiyeceklerin hepsini midesine doldurma gücü ve imkânı da yoktur. Bu sebeple bir mü’min kazandıklarından ihtiyaç fazlasını ihtiyaç sahiplerine vererek manevi rızık (ahirete azık) kazanmaya çalışması güzel bir davranıştır.
Rızıklarını elde etmede insanların çalışkanlıklarının rolü vardır.
Haram olan şeyleri ve helâl olmayan yollardan temiz yiyecekleri elde edenler, kendileri için haram olan rızkı elde etmiş ve yemiş olurlar. İnsanların haram olan yollarla rızıklarını elde etmelerine Allah Teâlâ’nın rızası yoktur. Haram lokmada, hiç bir hayır yoktur. Onun için mü’minler, haram olan yollardan rızıklarını kazanmaktan sakınırlar.
Haram olan rızıklar da yaratılma bakımından Allah’a isnad edilir, elde etme açısından kullara nisbet edilir. Mu’tezileye göre haram olan yiyecekler Allah’a nisbet edilemeyeceği için rızık değildir. Bu bakımdan Mu’tezile, rızkı; "faydalanmaktan alıkonulmayan şeydir" diye tarif etmişlerdir. Onların yanlış olan bu görüşlerine uyulacak olsa hayatı boyunca haramla beslenen bir kimse rızıksız yaşamış olur. Halbuki yeryüzünde bulunan her insan ve canlının rızkının Allah tarafından verildiği "Yeryüzünde yürüyen her canlının rızkını vermek Allah’a aiddir." (Hûd: 11/6) âyeti de bunu açıklar.
Canlılar; rızıklarını Allah Teâlâ’nın yarattığı bitki ve hayvanlardan elde ederler. Bunları da Allah Teâlâ, bitki ve hayvanların tohum hücrelerine koyduğu gen (DNA Deoksiribonükleik asit) planlarına göre yaratır. Bitkilerin yapılarıyla ilgili planlarındaki bilgi, her sayfasında 1000 kelime bulunan 50000 sayfalık kitabtan fazladır. Her bir hayvanın DNA (yaratılış planın)daki bilgi ise, yekûnu 500 000 (beşyüzbin) sayfayı tutan kitabların verdiği bilgiden fazladır. Bitki ve hayvanlar; planlarına göre, oksijen, hidrojen, karbon, azot, fosfor, kükürt, kalsiyum, potasyum, magnezyum gibi elementlerden teşekkül ettirilen protein, karbonhidrat ve lipid (yağ) moleküllerinden yaratılmıştır. Bu dev moleküllerin son derece nizamlı bir şekilde düzenlenmesiyle hücreler ve dokular yaratılmıştır. Zamanımızda canlıların hangi elementlerden teşekkül ettiği bilindiği halde ve kimya ilminin de son derece ilerlemesine rağmen yapılan deney ve gözlemler; et, süt, bitki, hatta bir buğdayın toplu iğnesi ucu kadar bir kabuğu gibi, bir canlının beslenmesini sağlayacak ve yaşamasına sebeb olacak bir rızkın elementlerinden kimyasal yollarla sentezlenemediğini göstermektedir. Sakkarin gibi bazı tatlandırıcılar kimyasal işlemlerle sentezlenmiştir, ama bu bir gıda değildir. Kalorisi olan ve beslemeye yarayan bir şeker de değildir. Sadece tatlı olmaktan başka bir özelliği olmayan bir bileşiktir. O halde; cansız, şuursuz ve bilgisiz maddelerin aralarında ittifak edip tabiata konulmuş kimya kanunlarını kullanarak bir rızkı sentezlemelerine imkân yoktur. Rızkı kendilerine verdiği can yoluyla bitki ve hayvanlarda yaratan yalnız Allah Teâlâ’dır. "Onlar (materyalistler) Allah’ı bırakıp da kendileri için yerden ve göklerden hiç bir rızka malik olmayan ve buna (rızık vermeye) güç yetiremeyen maddelere taparlar. O halde (rızkı veren Allah olduğuna göre) Allah’a eş ve benzer isnad etmeyiniz. Allah bilir, siz bilemezsiniz." (en-Nahl: 16/73-74)
Rızıkların önemlisi bitki ve hayvanlardaki proteindir. Proteinler bitki ve hayvan hücrelerinde birbirlerinden farklıdırlar. Proteinler, DNA’larındaki planlarına göre 25 çeşidi bulunan yüzlerce aminoasit moleküllerinin çok düzgün ve kendilerine mahsus terkibleriyle oluşur. Çeşitli olan aminoasitler, amino grubu (-NH2) ve karboksil grubu (-COOH) denilen noktalarından -ki bunlara peptid bağı da denilir- birleşerek orta ve büyük protein moleküllerini oluştururlar. Bir hayvan hücresinde genetik bilgilerine (DNA sına) göre binlerce protein sentezlenir. Bir büyük proteinin atom adedi milyonlara varır.
"Rızkınıza şükr edeceğinize, siz her halde (O’nu) yalanlamaya mı kalkıştınız" (el-Vâkıa: 56/82)
"O (Allah) eğer rızkınızı tutup kesiverse size şu rızık verebilecek olanlar kim ?…" (el-Mülk: 67/21)
Her insanın, kâfir de olsa müşrik de olsa rızkı Allah’a aittir. Allah bütün canlılara yetecek miktarda rızık yaratır. Ama bazan yeryüzündeki zalim ve zorbalar mustaz’af insanların rızıklarını gasbetmeye yeltenirler. Onların da cezası Allah’a aittir.[36]
Rızık, ‘Razeka’ fiilinden türemiş bir isimdir. ‘Rızık’ sözlükte; devam eden bağış demektir. Çoğulu ‘erzak’tır.
Yararlanılması için verilen bağış, gıda, insanın nasibi, yiyecek-içecek gibi şeylerdir. Boğaza ulaşan ve gıdalanılan şeylerdir diye de tanımlanmıştır.‘Rızık’ bir başka deyişle, kendisinden faydalanılan veya Allah’ın canlıya zevk alması ve faydalanması için verdiği şeydir. Öyleyse mülk olsun olmasın, yenilen, içilen ve diğer şekilde kullanılmak suretiyle kendisinden faydalanılan mallar, çocuklar, eşler, ilim, iman bilgileri gibi şeyler de birer rızıktır.[36]
Rızk’ın Kur’an’daki Manaları:
Rızık Kur’an-ı Kerim’de üç anlama gelmektedir:
1- Dünyaya ve Ahirete ait devam eden bir bağış,
2- Canlılara nasib olan şey,
3- Faydalanılan gıda.
Kur’an-ı Kerime’e göre rızık veren Allah’tır. (Bakınız:Rezzâk) Kur’an bunu Allah’a nisbet ederek, ‘rızıklandırdık, rızıklandırdı, rızıklandırır, bizi rızıklandır’ şeklinde kullanmaktadır. Buna göre rızık ya doğrudan doğruya veya bir sebebe bağlı olarak Allah’a aittir. (Ankebût, 60)
Insana rızık olarak verilen şeyler arasında evcil hayvanlar (Hacc, 28, 34) bitkisel ürünler (Ibrahim, 37), insanların ve diğer canlıların gıdaları (Ankebût, 60) sayılmaktadır. Yine cennetlik kimselere orada verilenler, yapılan bağışlar, kavuşacakları ni’metler rızık olarak nitelendiriliyor. (Gafir, 40) Cennette şehidlere verilen üstün dereceler ve sunulan ni’metler de rızıklandırılma olarak anlatılıyor. (Âl-i Imran, 165) Gökten indirilen ve yeri dirilten, bir çok rızkın yerden çıkmasına sebep olan yağmur da ‘rızık’ olarak tanımlanıyor. (Gafir, 13; Zariyat, 22)
Kur’an, ‘rızık’ kavramını genel bir çerçevede kullanıyor. Bununla rızkın geniş alanına işaret ediyor. "Onlar, kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeyden infak ederler.” (Bakara, 3; Kasas, /54) âyetinde işaret edildiği gibi, müttakiler Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği her şeyi O’nun uğrunda harcarlar. Kişinin gıda ve veya mal olarak yiyeceği çok sınırlıdır. Ne kadar zengin olursa olsun tadacağı yiyecek ve içecek bellidir. Müttaki olanlar, kendilerine verilen bu rızkın fazlasını Allah (cc) yolunda harcarlar. Bu açıdan bakıldığı zaman insanın sahip olduğu mallar, yediği ve içtiği gıda olacak şeyler, beden kuvvetiyle yapılan yardım, bilgi gibi şeyler de birer rızıktır.
Rızık aynı zamanda manevi ni’mettir. Hatta Şuayb (as) bunu kendisine verilen peygamberlik diye anlatmaktadır. (Hûd, 88) Rızık, yerden ve gökten gelen, yaşamayı sağlayan sebepler (Nahl, 73), Allah’ın Ahirette vereceği ni’met ve bağışlar (Hacc, 58), şükür ifadesi (Vakıa, 82), her canlının hayatının kendisiyle devam ettirdiği her türlü gıda (Hûd, 6), servet, mal ve mülk (Nahl, 71) gibi şeylere de denmektedir. [36]
Rızkı Yaratan Allah’tır:
Allah’ın tekvin (yaratma) sıfatının bir yansıması olan rızık verme olayına çeşitli varlıklar muhatap olmaktadır. Bunlar, bütün canlı yaratıklar, bütün insanlar, Allah yolunda şehid düşenler ve cennetlik kullardır. Yarattığı varlıkların rızkını üzerine alan Rabbimiz, rızkını dilediği kimseler hakkında genişletir veya daraltır. (Zümer, 52; Sebe’, 39) Şüphesiz ki rızık verme olayı Rabbimizin hesabı iledir. Biz insan olarak rızık dağıtımındaki sırrı bilemeyiz. Bu, Rabbimizin işlerinden bir hikmettir deriz. Şu âyet bu konuda bize bir ipucu vermektedir:
"Eğer Allah rızkı kullarının hepsine bol bol verseydi, yeryüzünde taşkınlık ederlerdi. Ama O, dilediği bir ölçüye göre indirir. Gerçekten O, kullarını pek iyi bilen, her şeyi görendir.” (Şûra, 27)
Herkes kendine takdir edilen rızkı yer. Hiç kimse de kendisi için takdir edilen rızkı yemeden ölmez. Allah’ın katında bütün canlıların ne kadar rızıklanacakları bellidir. Çeşitli sebeplere bağlı olarak canlılar bu takdir edilen rızıklarına ulaşırlar.
Dünya malına sahip olmak, zengin olmak, dünyalık ile şöhret ve makam sahibi olmak farklı şeylerdir. Insan, gerek meşru gerekse gayri meşru yollarla mal sahibi olabilir, kendince yüksek makamlara çıkabilir. Sonunda hesabını kendi verecektir. Ancak dünyadan yiyecek ve içecek olarak, ilim ve ni’met olarak faydalanacağı şeyler bellidir. Kişinin midesinin belli bir kapasitesi vardır. Onu ne kadar aşabilir ki?
Rızıkları elde etmede insanların çabalarının, şartların, ortamın büyük rolü vardır. Bunlara rızkın sebepleri diyoruz. Insan, hayatını devam ettirebilmek için bir takım maddelere muhtaçtır. Kişi onları şöyle veya böyle, az veya çok elde eder, rızıklanır ve sonunda ömrünü tamamlar. Insana düşen helâlından rızık aramak, rızkı verene şükretmek ve kendisine rızık olarak verilenlerden Allah (cc) yolunda harcamaktır. Bunları hakkıyla yapan insan; Ahirette sonsuz olarak rızıklanmayı hak eder.
Mü’min, Allah’ın ‘hayru’r râzıkín-En hayırlı rızık verici’ olduğunu bilir ve sürekli şükreder. Çünkü o, Allah’ın verdiği rızıkların karşılığının şükür olduğunun bilincindedir. (Sebe’, 39; Maide)
yağmur
(kısacası)rızık=Allah’ın canlılara yiyip içmek için verdiği herşey demektir.
Öğrenci
Nasip ne demek??
Hoca
Nasip ne demek?
Nasip, birinin payına düşen şeydir.
rızık nedir, rızık, rızık ne demek