Hepiniz çobansınız hadisi ve açıklaması

Hepiniz çobansınız hadisi ve açıklaması

Galus
Hepiniz çobansınız hadisi

Sorumluluk Bilinci

Abdullah b. Ömer (ra)’in naklettiği bir hadiste Allah Rasûlu şöyle buyurdular: "Hepiniz çobansınız ve hepiniz elinizin altındakilerden sorumlusunuz. Yönetici bir çobandır. Erkek, aile halkının çobanıdır. Kadın, kocasının evi ve çocukları için çobandır. Hepiniz çobansınız ve hepiniz çobanlık yaptıklarınızdan sorumlusunuz." (Buharî, Nikah, 91)

Çoban – sürü istiâre (benzetme)siyle sorumluluk bilincinin önemine vurgu yapılan bu hadiste, bir yandan akıllı ve ergen bütün bireylerin sorumluluğuna atıfta bulunulurken, diğer yandan idarecilik ve aile yönetimi gibi başkalarına karşı yükümlülük içeren görevleri üstlenenlerin daha ağır bir mesuliyet taşıdıklarına işaret edilmektedir.

Yerlerin ve göklerin taşımayı kabul etmediği emaneti yüklenen insanoğlu her şeyden önce Allah’a karşı sorumludur. "Her nefis kazandığına karşılık bir rehindir." âyeti gereğince, herkes söz ve eylemlerinin, tutum ve davranışlarının hesabını büyük mahkemede Yüce Yaratıcıya verecektir. "Kendilerine elçi gönderilenleri sorgulayacağımız gibi, gönderilen elçileri de sorgulayacağız." âyeti bu hesaptan peygamberlerin de istisna edilmediğini göstermektedir.

Büyük mahkemedeki hesabı verebilmek için, imtihan dünyasındaki sorumlulukları yerine getirmek gerekir. Bu da insanın başta kendisi, ailesi ve yakınları olmak üzere bütün insanlara ve doğal çevreye karşı üzerine düşen görevleri ifa etmesiyle mümkün olur.

Akıl ve irade nasıl insana özgü iki kabiliyetse, bunların sonucu olan sorumluluk bilinci de ona özgüdür. İnsan bu bilinçle diğer canlılardan ayırt edilir. Nasıl davranması gerektiğine bu yolla karar verir. Yaptıklarının sonuçlarına bununla katlanır. Vicdanında söz ve eylemlerinin muhasebesini bu duyguyla yapar. Kendilerine karşı yükümlü olduğu kimselerin hukukunu bu bilinçle korur. Başkalarına karşı en ağır sorumluluğu taşıyanlar şüphesiz bir toplumun yöneticileridir. Sahip oldukları yetki oranında, idaresiyle ükümlü oldukları kimselerin sorumluluğu da onların omuzlarındadır. Onlar mahkeme-i kübrâ’da kendi hesaplarıyla beraber sorumlu oldukları kişilerden dolayı da hesap vereceklerdir.Onun için Sevgili Peygamberimiz, istenmeden bir göreve talip olmayı uygun bulmamıştır.

Geçmişte, idarî görevlerin manevi mesuliyetini çok iyi bilen bazı İslâm büyükleri, talip olmak bir yana, kendilerine ısrarla teklif edilen görevleri kabul etmemişler, bu uğurda baskılara bile maruz kalmışlardır. Örneğin Hanefî Mezhebi’nin imamı Ebû Hanife, kendisine Bağdat kadılığını öneren Abbasi Halifesi Ebû Cafer el-Mansur’un teklifini, o işe ehil olmadığı gerekçesiyle reddetmiş, kendisine "yalan söylüyorsun" diyen halifeye, "yalan söylüyorsam, yalancı birisi zaten kadı olamaz, doğru söylüyorsam bu işe ehil olmadığımı ifade ediyorum" diyerek hapse atılmayı göze almıştır. Ebû Hanife’nin yaptığı, görev ve sorumluluktan kaçmak değil, uygun olmayan şart ve ortamda böyle ağır bir görevin vebalini üstlenmekten kaçınmaktır. Hadiste, ailesinin çobanı olduğu bildirilen baba, aile bireylerinin maddî – manevî ihtiyaçlarını karşılamak, onları her türlü tehlikeye karşı korumak, çocuklarının iyi yetişmesi için elinden gelen gayreti göstermekle yükümlü ve sorumludur. Her ne kadar bu görevler günümüzde, eşler arasında belli ölçülerde paylaşılmış olsa da, işin ağırlığı yine erkek üzerindedir.

O yüzden, bu sorumluluğu yerine getirmeyen kimse için Allah Rasûlu, "Bakmakla yükümlü olduğu kimseleri ihmal etmesi kişiye günah olarak yeter." uyarısında bulunmuştur. Diğer taraftan, "iki kızını ergenlik çağına kadar güzelce yetiştiren kimseyle kıyamette yanyana olacağını" söyleyen Peygamber Efendimiz, kız çocuklarının hor görüldüğü bir toplumda, onları yetiştirme sorumluluğunu başarıyla yerine getiren ebeveynleri de övmüştür. Ailenin evdeki yükünü büyük ölçüde üzerinde taşıyan anne de, evine sahip çıkmak, çocuklarıyla yakından ilgilenmek, eşiyle beraber huzurlu ve mutlu bir aile ortamının oluşmasına katkı sağlamakla yükümlüdür. Sorumluluk bilinci konusunda model alacağımız en güzel örnek şüphesiz Sevgili Peygamberimizdir. Ağlayan bir çocuğun annesine vereceği sıkıntıyı düşünerek uzun kıldırmak istediği namazı kısa kesen Allah Rasûlu sorumluluk duygusunun şaheser bir örneğini vermiştir.

Tâif’e vali olarak gönderdiği Osman b. Ebi’l-Âs’a, "Yâ Osman! Namazı hafif kıldır. İnsanları, içlerindeki en zayıfına göre değerlendir. Çünkü onların içinde yaşlı, küçük, hasta, uzakta olan ve ihtiyacı bulunanlar vardır." tavsiyesinde bulunarak bu sorumluluk bilincini ashabına da aşılamak istemiş, ayrıca, bir yönetiçinin nasıl olması gerektiğinin ipuçlarını vermiştir. "Biz hiç kimseye gücünün yettiğinden fazla yük yüklemeyiz…" buyuran Cenâb-ı Hakk’ın murâdına uygun olarak, Hz. Peygamber de, "uyanana kadar uyuyandan, ergenlik çağına kadar çocuktan, iyileşene kadar akıl hastasından sorumluluğun kaldırıldığını." bildirmiştir. Dini akıl sahiplerine teklif eden bir Yaratıcının, aklını kullanamayacak durumda olanları sorumlu tutması düşünülemez.

Kullarına her zaman merhametli olan Yüce Allah, şu âyetiyle hem sorumluluğumuzun sınırlarını bize göstermekte hem de acze düştüğümüzde kendisine nasıl sığınmamız gerektiğini öğretmektedir: "Allah bir kimseyi ancak gücünün yettiği şeyle yükümlü kılar. Kişinin kazandığı iyilik kendi yararına, kötülük de kendi zararınadır. Ey Rabbimiz! Unutur ya da yanılırsak bizi sorumlu tutma. Ey Rabbimiz! Bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme. Ey Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmediği şeyleri yükleme. Bizi affet, bizi bağışla, bize merhamet et. Sen bizim Mevlâmızsın. Kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et."

İsmail Hakkı Ünal


Cevap: hepiniz çobansınız hadisi ve açıklaması

ravza 2
Sorumluluğumuzu bilendenlerden oluruz inşALLAH ALLAH C.C razı olsun


Yorum: Hepiniz çobansınız hadisi ve açıklaması

Kayıtsız Üye
Allah razı olsun gerçekten çok güzel lakin Allah rızası için biraz aralıklı yazın okunmuyor göz yoruyor


Yorum: Hepiniz çobansınız hadisi ve açıklaması

M. Şerif
Ey iman edenler, "Raina-bizi güt demeyin. "Unzurna-bizi gözet "deyin ve dinleyin. Kafirler için acı bir azap vardır. Bakara:104
Burada bu hadisi red eden bir ayete rastlıyoruz. Ayet İnsanları sürü olarak görmüyor, onları aşağılamıyor, insanlara daha önem veriyor ve bizi güt demeyin diyor, yani kısacası insan sürü değil, güdülmez, gözetilir. Bu hadisin Kur’anla bir zıtlığı var. Nisa 46 ayetini de okuyun lütfen, onda da benzer anlam var. Saygılarımla. M. Şerif


misafir1
raina kelimesinin, ibranice de kullanılan bir hakaret olduğu ve yine bahsettiğin diğer ayeti celilede, yahudilerin saldırgan tavırları bağlamında söylendiği göze çarpmaktadır. modern dönemin algılarıyla bozulmuş zihinlerce yapılan, maksatlı ve gayretli okumalar yanıltıcı sonuçlar doğuracakdır. dine, ayetlere ve hadislere vakıf olmak ve bunun içinden uygun örnekliği seçip, olaya doğru uygulamak; güçlü bir ilme ve güçlü bir usüle sahip olmayı gerektirir.


misafir1
güzel kardeşim bu nedir ya… " burada bu hadisi red eden bir ayete rastlıyoruz. ayet insanları sürü olarak görmüyor, onları aşağılamıyor, insanlara daha önem veriyor ve bizi gütmeyin diyor, yani kısacası insan sürü değil, güdülmez, gözetilir " nedir ya ? yani yaşasın özgürlük, bireysellik, kırın zincirlerinizi mi diyorsun ? bahsi geçen iki ayeti celilede de sözü eğip bükmek, katıp karıştırmak suretiyle peygamberin ve ayeti celilerin sözde aşağılanması söz konusu. kıracaksan, insanı farklı düşünemez hale getiren modern dönemin ve Allah ın emirlerini açıkca yürürlükden kaldıran, tayin ettiği hududları çiğneyen, hürmet edilmesini gösterdiklerini tahkir eden düzenlerin insana takdığı zincirleri kır. nice hadis alimleri ben kurana aykırı bir tane hadis bilmiyorum demişler, kuran alimleri de hadis alimleri de bunları açıklamışlardır. bunlar gizli kapaklı bilinmeyen şeylerde değildir. yüzeysel sığ okumalarla koca koca sözler söylemek, yakışıksız tavırlardır. içinde bulunulan dönemin algılarıyla, öngördüğü kabullerle okumalar yapmak, peygamberin getirdiği ve sahabenin okuyup anladığı kuran ı kerim i anlamaya çalışmak değil, bozulmuş zihinlerce keyfi ve umarsız zorlama okumalar yapmak ve buna atıfda bulunmakdır. açıkcası nelerle uğraşıyorsun sorusu, hepimizin cevablayamayacağı bir sorudur. uğraşmakdan kastımda, böyle meseleleri bir proje haline getirip bunlarla uğraşmak değildir. nelerle uğraşıyoruz, neyin peşindeyiz, neler yapıyoruz, neleri yapmayıp geride bırakıyoruz, neleri sevimli buluyoruz, neleri çirkin buluyoruz, mescidlerle aramız nasıl, müslümanlarla aramız nasıl, müslümanlara rahat veriyor muyuz, iki dakika konuşabilip bir işin ucundan tutabiliyormuyuz yoksa hikaye okuyup, sevimsiz bulup, beğenmeyip kibirle istihza mı ediyoruz. Allah ın emirlerinin ve hududlarının açıkca çiğnendiği, haramların ve çirkinliklerin açıkca işlendiği çevrelerde, itibarımızın sarsılması üstü kapalı tehdidine boyun eğiyor, kendimizce bir itibar profili çiziyor ve bu profili insanların takdirine ve oylamasına mı sunuyoruz. yani neyin peşindeyiz.


hepiniz çobansınız, hepiniz çobansınız hadisi, hepiniz cobansiniz hadis

Yorum yapın

1melek.com petinya.net Kompozisyon/ !function(){"use strict";if("querySelector"in document&&"addEventListener"in window){var e=document.body;e.addEventListener("mousedown",function(){e.classList.add("using-mouse")}),e.addEventListener("keydown",function(){e.classList.remove("using-mouse")})}}();