İstiğfar Ve Tevbe ile ilgili Hadisler
mumsema
İstiğfar Ve Tevbe hakkında hadis ve açıklamaları
Bu bölümdeki yedi ayet ve onbir hadis-i şeriften Allah’tan daima günahlarımızın affını dileyeceğimizi, Allah’ın çok bağışlayan ve çok affeden olduğunu, cennetin bağışlanma isteğinde bulunan mü’minlere hazırlandığını, kötülük işleyen kimse bağışlanma talebinde bulunursa Allah’ı merhametli bulacağını, tevbe ve istiğfar edenlere Allah’ın azap etmeyeceğini, müslümanın günahta ısrar etmeyip bağışlanma talebinde bulunması gerektiğini, Rasulullah’ın günde yetmiş küsur veya yüz defa istiğfar ettiğini bir topluluk hiçbir günah işlemeseydi Allah’ın yeniden günah işleyen ve istiğfar eden bir topluluk meydana getireceğini, istiğfarı dilinden düşürmeyene Allah’ın beklemediği yerden rızık vereceğini ve bağışlayacağını, seyyidü’l-istiğfarın ne olduğunu, Rasulün namazdan sonraki istiğfarını, Rasulullah (s.a.v.)’ın vefatından önce sık sık söylediği duayı Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmaksızın yeryüzü dolusu günahla Allah’ın huzuruna çıkılsa bile bağışlanabileceğini, sadakayı çok verip istiğfar etmenin gerekliliğini öğreneceğiz. [1]
…Allah’tan günahının bağışlanmasını iste. (Muhammed: 47/19)
Allah’tan bağışlanma iste, çünkü Allah çok bağışlayan ve çok merhamet edendir. (Nisa: 4/106)
Hemen Rabbine yönel, O’nu eksiksiz övgülerle överek tesbih et ve kendisini her türlü yakıştırmalardan uzak ve mukaddes bil, onun şanını yücelt. Ondan bağışlanmanı ve affedilmeni iste. Çünkü gerçekten o kendisine tevbe ile yönelenleri her zaman bağışlayıp affedendir. (Nasr: 110/3)
…Yolunu Allah’ın kitabıyla bulanlar için Rableri katında mesken olarak içlerinden ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetler, tertemiz eşler ve Allah’tan bir hoşnutluk vardır. Allah kullarını çok iyi görendir. O yolunu Allah’ın kitabıyla bulanlar, Ey Rabbimiz, sana inanıyoruz, bizi affet, günahlarımızı bağışla ve bizi azabından koru derler. Onlar ki sabrederler ve doğru dürüsttürler. Rablerine yürekten bağlı olup malların Allah yolunda harcarlar ve seher vakitlerinde bağışlanma dilerler. (Al-i İmran: 3/15-17)
Ama kim kötülük yapar, yahut başka şekillerde varlık sebebine aykırı davranır, daha sonra affetmesi için Allah’a yalvarırsa, Allah’ı çok bağışlayıcı ve merhametli olarak bulacaktır. (Nisa: 4/110)
Oysa ey Peygamber! sen onların arasında iken, Allah onlara azap edecek değildir ve onların arasında bulunan mü’minler, Allah’tan bağışlanmalarını isterken yine Allah onlara azap edici değildir. (Enfal: 8/33)
Ve onlar utanç verici bir iş yaptıkları veya varlık sebebine aykırı bir davranışta bulundukları zaman, Allah’ı hatırlar ve günahlarının affı için yalvarırlar. Zaten Allah’tan başka kim günahları affedebilir. Onlar işledikleri günah üzerinde de bilerek ısrar etmezler. (Al-i İmran: 3/135)
1873. Egar elMüzenî radıyAllahu anh Resûlullah sallAllahu aleyhi ve sellem‘in şöyle buyurduğunu nakletti:
Bazan kalbimin perdelendiği olur. Ama ben Allah’a günde yüz defa istiğfâr ediyorum. [2]
1874. Ebû Hüreyre radıyAllahu anh Resûlullah sallAllahu aleyhi ve sellem‘i şöyle buyururken işittim, dedi:
"VAllahi ben günde yetmiş defadan fazla Allah’tan beni bağışlamasını diler, tövbe ederim."[3]
1875. Yine Ebû Hüreyre radıyAllahu anh‘den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallAllahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
Canımı kudretiyle elinde tutan Allah’a yemin ederim ki, siz hiç günah işlemeseydiniz, Allah sizi yok eder, yerinize, günah işledikten sonra Allah’tan af dileyecek bir millet getirir ve onları affederdi. [4]
Bakara: 2/222’de belirtildiği üzere Allah tevbe edenleri sever. Allah’ı gazaplandıran şey kişinin Rabbını hatıra getirmemesidir. Çünkü Rabbi ona hatasını düzeltme yeteneği vermiştir. Bu yeteneği kullanmamak gafletin en büyüğüdür. Bütün insanlar böyle büyük gaflete düşerlerse, Allah’ı unuturlarsa Allah onların hepsini helak eder. Allah’tan bağışlanma isteyecek başka bir toplum getirir. Dolayısıyla insan günahtan değil, işlediği günahtan sonra tevbe ve istiğfar etmemekten korkmalıdır. 423’de geçmişti. [5]
1876. İbni Ömer radıyAllahu anhümâ şöyle dedi:
Biz Resûlullah sallAllahu aleyhi ve sellem‘in bir yerde yüz defa:
Rabbiğfir lî ve tüb aleyye inneke ente’ttevvâbü’rrahîm: Allahım! Beni bağışla ve tövbemi kabul eyle. Çünkü sen tövbeleri çok kabul eden ve çok merhamet edensin dediğini sayardık.[6]
Bu hadisimiz de bize 110 Nasr 1-3, 33 Ahzab 21’e göre en güzel örneklik teşkil etmektedir. Biz de devamlı Allah’a yönelip günahlarımızdan dolayı ona yalvarıp yakarmalıyız.
1877. İbni Abbâs radıyAllahu anhümâ‘dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallAllahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
Bir kimse istiğfârı dilinden düşürmezse, Allah Teâlâ ona her darlıktan bir çıkış, her üzüntüden bir kurtuluş yolu gösterir ve ona beklemediği yerden rızık verir. [7]
1878. İbni Mes’ûd radıyAllahu anh‘den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallAllahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
Her kim ‘estağfirullâh’ellezî lâ ilâhe illâ hû, elHayye’lKayyûme ve etûbü ileyh: Kendisinden başka ilâh bulunmayan, ebedî hayatla daima diri olan, her şeyin varlığı kendisine bağlı olup kâinatı yöneten Allah’tan beni bağışlamasını diler ve günahlarıma tövbe ederim’ diye yalvarırsa, savaştan kaçmış bile olsa, günahları bağışlanır. [8]
1879. Şeddâd İbni Evs radıyAllahu anh‘den rivayet edildiğine göre Resûli Ekrem sallAllahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
İstiğfârın en üstünü kulun şöyle demesidir: Allâhümme ente rabbî, lâ ilâhe illâ ente, halaktenî ve ene ‘abdüke, ve ene ‘alâ ‘ahdike ve va’dike m’esteta’tü. Eûzü bike min şerri mâ sana’tü, ebûü leke bini’metike ‘aleyye, ve ebûü bizenbî, fağfir lî feinnehû lâ yağfirü’zzünûbe illâ ente: Allahım! Sen benim Rabbimsin. İbadete lâyık senden başka tanrı yoktur. Beni sen yarattın. Ben senin kulunum. Ezelde sana verdiğim sözümde ve vaadimde hâlâ gücüm yettiğince durmaktayım. İşlediğim kusurların şerrinden sana sığınırım. Bana lutfettiğin nimetleri yüce huzurunda minnetle anar, günahımı itiraf ederim. Beni affet; şüphe yok ki günahları senden başka affedecek yoktur.
Resûli Ekrem sözüne şöyle devam etti: Her kim, bu seyyidü’listiğfârı sevabına ve faziletine bütün kalbiyle inanarak gündüz okur da o gün akşam olmadan ölürse cennetlik olur. Yine her kim, sevabına ve faziletine gönülden inanarak gece okur da sabah olmadan ölürse cennetlik olur. [9]
1880. Sevbân radıyAllahu anh şöyle dedi:
Resûlullah sallAllahu aleyhi ve sellem, selâm verip namazdan çıkınca üç defa istiğfâr eder ve Allâhümme ente’sselâm ve minke’sselâm tebârekte yâ ze’lcelâli ve’likrâm: Allahım selâm sensin. Selâmet ve esenlik sendendir. Ey azamet ve kerem sahibi Allahım, sen hayır ve bereketi çok olansın derdi.
Hadisin râvilerinden biri olan Evzâî’ye:
İstiğfâr nasıl yapılır? diye sorulunca:
Estağfirullah, estağfirullah demektir, dedi.[10]
1881. Âişe radıyAllahu anhâ şöyle dedi:
Resûlullah sallAllahu aleyhi ve sellem vefatından önce sık sık SübhânAllahi ve bihamdihî, estağfirullâhe ve etûbü ileyh: Ben Allah’ı ulûhiyyet makamına yakışmayan sıfatlardan tenzih eder ve O’na hamdederim. Allah’tan beni bağışlamasını diler ve günahlarıma tövbe ederim derdi.[11]
1882. Enes radıyAllahu anh Resûlullah sallAllahu aleyhi ve sellem‘i şöyle buyururken dinledim dedi:
Allah Teâlâ şöyle buyurdu:
Ey Âdemoğlu! Sen bana dua ettiğin ve benden affını umduğun sürece, işlediğin günahlar ne kadar çok olursa olsun, onların büyüklüğüne bakmadan seni bağışlarım.
Ey Âdemoğlu! Günahların gökyüzünü kaplayacak kadar çok olsa, sonra da benden affını dilesen, seni affederim.
Ey Âdemoğlu! Sen yeryüzünü dolduracak kadar günahla karşıma gelsen; fakat bana hiçbir şeyi ortak koşmamış olsan, şüphesiz ben de seni yeryüzü dolusu bağışla karşılarım. [12]
1883. İbni Ömer radıyAllahu anhümâ‘dan rivayet edildiğine göre Resûli Ekrem sallAllahu aleyhi ve sellem:
Ey kadınlar! Sadaka veriniz ve çok istiğfâr ediniz. Çünkü ben cehennemin çoğunu sizin doldurduğunuzu gördüm buyurmuştu. Orada bulunan kadınlardan biri:
Niçin cehennemin çoğunu biz dolduruyoruz? diye sordu. Resûli Ekrem de:
Çünkü siz çok lânet eder ve kocanızın yaptığı iyilikleri unutursunuz. Aklı ve dini eksik olup da, aklı başında adamların aklını çelen sizin gibisini görmedim buyurdu. O kadın:
Aklımızın ve dinimizin eksikliği nedir? diye sordu. Resûli Ekrem de:
İki kadının şahitliği bir erkeğin şahitliğine bedeldir. Kadının günlerce namaz kılmadığı olur. [13]
[1] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 550.
[2] Müslim, Zikir 41. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Vitir 26.Baş tarafta 13-14 hadisler olarak geçmişti.
[3] Buhârî, Daavât 3. Ayrıca bk. Tirmizî, Tefsîr 47; İbni Mâce, Edeb 57.Baş tarafta 13-14 hadisler olarak geçmişti.
[4] Müslim, Tevbe 11. Ayrıca bk. Ahmed İbni Hanbel, Müsned, III, 238.
[5] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 551.
[6] Ebû Dâvûd, Vitir 26; Tirmizî, Daavât 39. Ayrıca bk. İbni Mâce, Edeb 57.
[7] Ebû Dâvûd, Vitir 26. Ayrıca bk. İbni Mâce, Edeb 57.
[8] Ebû Dâvûd, Vitir 26; Tirmizî, Daavât 118; Hâkim, elMüstedrek, I, 511. Ayrıca bk. İbni Mâce, Edeb 57.
[9] Buhârî, Daavât 2, 16. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 100101; Tirmizî, Daavât 15; Nesâî, İstiâze 57.
[10] Müslim, Mesâcid 135. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Vitir 25; Tirmizî, Salât 108; Nesâî, Sehv 81, 82; İbni Mâce, İkâme 32.
[11] Buhârî, Ezân 123, 139; Müslim, Salât 218220.
[12] Tirmizî, Daavât 98. Ayrıca bk. Ahmed İbni Hanbel, Müsned, V, 172.443’de geçmişti.
[13] Buhârî, Hayz 6, Küsûf 9, Zekât 44, Savm 41, Şehâdât 12; Müslim, Îmân 132. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Sünnet 15; Tirmizî, Îmân 6; İbni Mâce, Fiten 19.
Yanıt: İstiğfar Ve Tevbe ile ilgili Hadisler
Ecrinim
< "…Yolunu Allah’ın kitabıyla bulanlar için Rableri katında mesken olarak içlerinden ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetler, tertemiz eşler ve Allah’tan bir hoşnutluk vardır. Allah kullarını çok iyi görendir. O yolunu Allah’ın kitabıyla bulanlar, Ey Rabbimiz, sana inanıyoruz, bizi affet, günahlarımızı bağışla ve bizi azabından koru derler. Onlar ki sabrederler ve doğru dürüsttürler. Rablerine yürekten bağlı olup malların Allah yolunda harcarlar ve seher vakitlerinde bağışlanma dilerler.” (Al-i İmran: 3/15-17)
>
< Bir kimse istiğfârı dilinden düşürmezse, Allah Teâlâ ona her darlıktan bir çıkış, her üzüntüden bir kurtuluş yolu gösterir ve ona beklemediği yerden rızık verir >
estağfirullâh’ellezî lâ ilâhe illâ hû, el–Hayye’l–Kayyûme ve etûbü ileyh
Rabbim tevbemizi nasuh eylesin ,İstiğfarlarımızı dilimizden eksik etmesin
isabetli ve güzel paylaşım için Allah c.c. razı olsun hocam..
Cevap: İstiğfar Ve Tevbe ile ilgili Hadisler
imam
Seyyidül İstiğfar Duası
"Allahümme ente Rabbî lâ ilahe illâ ente halaktenî ve ene abdüke ve ene alâ ahdike ve vâ’dike mes’tetâtü eûzü bike min şerri mâ sanâtü ebû’ü leke bi-nîmetike aleyye ve ebû’ü bizenbî fağfirlî zünûbî feinnehû lâ yağfıruz-zünûbe illâ ente bi’rahmetike yâ erhamer’râhimîn”
Ma’nâsı: "Allah’ım! Sen benim Rabbimsin Senden başka (ibâdete lâyık) hiçbir ilâh yoktur Ancak sen varsın Beni sen yarattın Şüphesiz ben senin kulunum Gücüm yettiği kadar, Zât-ı Ecelli âlâna verdiğim sözde durmağa çalışıyorum Ya Rabbi! işlediğim günahların şerrinden sana sığınıyorumBana lütuf ve ihsan buyurduğun nimetleri ikrar ve itiraf ediyorum, günâhlarımı da itiraf ediyorum Yâ Rabbi! Beni mağfiret buyur (günâhlarımı bağışla), zira senden başka günâhları bağışlayacak (mağfiret edecek, af edecek) yoktur”
Peygamber Efendimiz "Her kim, bu duâyı inanarak sabahleyin okur da o gün akşama çıkmadan ölürse o kimse cennetliktir Her kim de akşamleyin okur da, sabah olmadan (sabaha çıkmadan) ölürse o kimse cennet ehlindendir (Cennete girecektir)” buyurdular Buhari
Cevap: İstiğfar Ve Tevbe ile ilgili Hadisler
Hoca
İstiğfar Ve Tevbe ile ilgili Hadisler
HADİSLERLE TEVBE, AF VE MAĞFİRET
9746- el-Hâris bin Süveyd radiyAllahu anh’dan:
Abdullah (bin Mes’ûd) biri Allah Resulü sallAllahu aleyhi ve sellem’den diğeri ise kendi görüşü olmak üzere bana iki hadis nakletti:
İbn Mes’ûd kendi görüşü olarak şunu anlattı: "Mü’min kişi, günahlarını (hayalinde büyüterek) şöyle görür: Güya kendisi bir dağın eteğinde oturmakta ve dağın üzerine düşmesinden korkmaktadır. Facir kişi ise günahlarını burnunun üstüne konan bir sinek gibi görmekte ve o sineği eliyle kovmaktadır." Sonra dedi ki: AUah Resulü sallAllahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu duydum:
"Bir adam üzerinde yiyeceği ve suyu bulunan bir hayvanı İle ıssız bir yerde konaklar. Orada istirahat etmek için hafif bir uyku uyumak ister ve uyur. Uyanınca hayvanım orada göremez. Her tarafta aramağa başlar, ancak bulamaz, ümit keserek kendi kendine: ‘Haydi geldiğim yere döneyim ve orada ölünceye kadar uyuyayım,’ der. Döner, ölmek için başını kolunun üzerine koyar, biraz kestirdikten sonra uyanır. Bir de ne görsün, üstünde azığı ve suyuyla hayvanı başı ucunda duruyor. İşte Allah, kulunun tevbesine, bu adamın hayvanım bulduğu zamanki sevincinden daha çok sevinir." [Buhârî, Müslim ve Tirmizî.|
9747- Müslim, Enes’den benzerini nakletti: Onda şöyle geçmektedir: "Bulduğu hayvanının yularından tutup: ‘Allahım! Sen benim kulumsun, ben de senin Rabbin!’ diyerek sevincinin şiddetinden hata eder."
9748- Safvân bin Assâl radiyAllahu anh’dan: (Allah Resulü sallAllahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Batı yönünde bir kapı vardır. Enine bir süvari kırk ya da yetmiş yıl yürür de yine (o mesafeyi) zor kateder. İşte Allah gökleri ve yeri yarattığı gün o kapıyı da yaratmış ve tevbe için devamlı olarak açık bırakmıştır. Güneş ondan doğuncaya kadar o kapı kapanmayacaktır." [Tirmizî]
9749- Ebû Hureyre radiyAllahu anh’dan; (Allah Resulü sailAllahu aleyhi ve sellem
buyurdu:)
"Kim güneş batıdan doğmadan önce tevbe ederse, Allah onun tevbesini kabul eder." [Müslim]
9750- İbn Ömer radiyAllahu anh’dan: (Allah Resulü sallAllahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Allah kulunun tevbesini can gırtlağa gelmedikçe kabul eder." [Tîrmizi]
9751- Ebû Mûsâ radiyAllahu anh’dan: (Allah Resulü sallAllahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Güneş batıdan doğuncaya kadar, Allah gündüz günah işleyenleri affetmek için gece, gece günah işleyenleri de bağışlamak için gündüz elini açar (uzatır)."[Müslim]
9752- Ebû Saîd radiyAllahu anh’dan: (Allah Resulü sallAllahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Sizden öncekilerin içinde doksandokuz kişiyi öldüren bir adam vardı. Yeryüzünün en bilgin İnsanım sordu, nihayet ona: ‘Falan yerde bir rahip var, git durumunu ona anlat!’ dediler. Rahibe gidip doksandokuz kişiyi öldürdüğünü, tevbe etse kabul edilip edilmeyeceğini sordu.
Rahip: ‘Hayır’ deyince, onu da öldürüp yüze tamamladı. Yine yeryüzünün en bilgin insanını sordu. Ona falan yerdedir, dediler. Ona gidip yüz kişiyi öldürdüğünü tevbe etse kabul edilip edilmeyeceğini sorunca, alim: ‘Evet, kabul edilir. Kimse buna mâni olamaz. Falan yere git, insanlar orada Allah’a ibadet ediyorlar, sen de onlara katıl ve ibadet et! Ayrıca ülkene de bir daha dönme! Çünkü senin ülken kötü bir ülkedir’ dedi. Bunun üzerine adam yola revan oldu. Henüz o ülkeye varmadan yolun ortasında ölüm gelip ona yetişti. Onun hakkında rahmet melekleri ite azap melekleri tartıştılar. Rahmet melekleri dediler ki: ‘Onun canını biz alacağız. Çünkü bu adam tevbekâr olup tam bir ihlas içinde Allah’a ibadet edilen yere gidiyordu. Suçsuzdur.’ Azap melekleri ise aksini iddia edip şöyle dediler: ‘O şimdiye kadar hiçbir hayır yapmamıştır. Nasıl olur da iyi bir adam olabilir. Bu nedenle onun ruhunu biz kabzede-ceğiz.’ Derken adam kılığında bir melek çıka-geldi. Onu aralarında hakem tayin ettiler. O şöyle dedi: ‘Siz iki ülke arasını ölçün. Hangisi daha yakın ise bu adam oraya ait olur.’
İki ülke arasını ölçtüler ve adamın gitmek üzere olduğu ülkeye daha yakın olduğunu tes-bit ettiler. Bunun üzerine onun ruhunu rahmet melekleri aldı."
9753- Diğer rivayet:
" Yolun ortasına gelince, ölüm geldi, göğsüyle direnerek ilerlemeye çalıştı."
Yine onda şöyle geçmektedir: "İyi ülkeye ötekinden bir karış daha yakın çıktı ve adam oradan sayıldı."
9754- Diğer rivayet:
Bunun üzerine Allah, Ölen kimsenin kendi köyüne "Biraz uzaklaş" tevbe için gideceği köye ise "Biraz yaklaş." [Buhârî ile Müslim.)
9755- Enes radiyAllahu anh’dan: (Allah Resulü sallAllahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Her Âdemoğlu hata işler. Hata işleyenlerin en iyileri tevbekâr olanlardır." |Tirmizî.|
9756- Ebû Hureyre radiyAllahu anh’dan: (Allah Resulü sallailahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Canım elinde olan Allah’a yemin ederim ki, eğer siz günah işlemeseydiniz, Allah sizi yok eder, yerinize günah isleyip tevbe eden, Allah’ın da bağışladığı başka kavim getirirdi." [Müslim]
9757- Ebû Hureyre radiyAllahu anh’dan: (Allah Resulü sallailahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
""Bir kul günah İsler ve: ‘AUahım! Benim günahımı bağışla!’ der. Allah da şöyle buyurur: ‘Kulum günah işledi. Kendisini hem affedecek hem de sorumlu tutacak bir Rahbinin bulunduğunu bildi.’ Kul dönüp tekrar günah işler ve: ‘AUahım! Beni bağışla!’ der. Allah da: ‘Kulum günah isledi. Hem affedecek hem de. sorumlu tutacak bir Rabbinin bulunduğunu bildi’ der. Kul tekrar dönüp günah işler ve: ‘Rabbim günahımı bağışla!’ der. Allah da:
‘Kulum günah işledi, affedecek ya da sorumlu tutacak bir Rabbinin bulunduğunu bildi. Haydi istediğini yap! Ben seni bağışladım’ buyurur." |Buhârî ile Müslim.|
9758- Enes radiyAllahu anh’dan: (Allah Resulü sallailahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Allah teâlâ buyurdu: "Ey Ademoğlu! Bana dua ettiğin, benden umduğun sürece aldırmam, sende olan (hataları) affederim. Ey Âdemoğlu! Günahların gök bulutlarına ulaşsa bile af dilediğinde günahlarını bağışlarım. Ey Ademoğlu! Bana şirk koşmaksızın yer dolusu hatalarla gelip huzuruma çıksan, sana yer dolusu mağfiretle gelirim." [Tırmizî.]
9759- Cündeb radiyAllahu anh’dan: Peygamber sallailahu aleyhi ve sellem anlattı:
"Bir adam dedi ki: ‘VAllahi Allah, falan adamı bağışlamaz.’ Allah da şöyle buyurdu: ‘Kimdir falanı affetmiyeceğime dair yemin eden kişi? Ey kişi! Şunu bil ki ben onu bağışladım, senin amelini ise boşa çıkarıp heder ettim’." |Müslim|
9760- Ebû Hureyre radiyAllahu anh’dan: (Allah Resulü sallailahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"îsrâilo gutlarında birbirine zıt iki kişi vardı. Biri günahkâr, diğeri ise son derece dindardı. Dindar olan diğerine: ‘Yapma, günah işlemekten geri dur!’ derdi. Bir gün yine onu günah işlerken görünce, şöyle dedi: ‘Vazgeç!’ Öteki: ‘Beni Rabbimle başbaşa bırak, aramıza girme! Başıma muhafız mı gönderil-dinV diye çıkışınca, öteki: ‘VAllahi Allah seni asla bağışlamaz’ dedi. Ya da: ‘Seni cennete koymaz’ dedi. Derken Allah onların ruhlarını kabzetti. Âlemlerin Rabbi huzurunda birara-ya geldiler.
Allah teâlâ son derece dindar olana dedi ki: ‘Benim elimde olanı önlemeye senin gücün yeter miydi?’ Günahkâr olana: ‘Haydi sen git rahmetim sayesinde cennete gir!’ öteki için de: ‘Haydi bunu da ateşe götürün!’ buyurdu."
Ebû Hureyre dedi ki: "VAllahi (dindar) öyle bir söz söylemiş ki, hem dünyasmı, hem de âhiretini harap etmiş. |Ebû Dâvud.]
9761- Ebû Hureyre radiyAllahu anh’dan: (Allah Resulü sallAllahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"(Günah işlemekle) kendine zulüm eden bir adam varmış. Ölürken çocuklarına demiş ki: ‘Ben öldüğüm zaman, beni yakın, sonra beni öğütün, külümü rüzgâra saçın! Rabbimin bana gücü yeterse vAllahi bana kimseye yapmadığı azabı yapar.’
Ölünce, çocukları onun vasiyetini yerine getirmişler. Bunun üzerine Allah yere: ‘Haydi onun parçalarını bir araya getir!’ emrini vermiş. Yer de bu emri yerine getirmiş ve hemen adam dipdiri ayağa kalkıp dirilmiş. Allah buyurmuş: ‘Niçin yaptın bunu?’
‘Ya Rabbi! Senden korktuğum için yaptım’ deyince, Allah onu bağışlamış."
9762- Diğer rivayet:
"Hayatında hiçbir iyilik yapmamış kişi ailesine şöyle demiş:
‘Ölürsem beni yakın!’ Yakmışlar. Külünün yarısını yere, diğer yarısını da denize saçmışlar…" Benzeri rivayet.
Ayrıca onda şöyle geçmektedir: "Allah yere emretmiş, içindekini toplamış, denize de emretmiş o da içindekini toplamış. Sonra Allah adama demiş ki: ‘Neden böyle yaptın?’
‘Sen en iyi bilensin Rabbim! Ben bunu senden korktuğum için yaptım’ deyince, hemen Allah onu bağışlamış."
[Buhârî, Müslim, Muvattâ ve Nesâî]
9763- İbn Ömer radiyAllahu anh’dan: "Uyeyne bin Hısn, Ömer’e dedi ki: ‘Yazık ey Hattâb’ın oğlu! Bize vermiyor,
üstelik aramızda adaletle de hükmetmiyorsun. ‘ Ömer buna çok öfkelendi ve onun üzerine yürümek İstedi.
Bunun üzerine Hurre (bin Kays) şöyle dedi: ‘Ey Müminlerin emin! Allah Peygamberi sallAllahu aleyhi ve sellem’e şöyle buyurmuştur: ‘Afyolunu tut, maruf olanı emret ve cahillerden yüz çevir!'(A! râf, 199) Biliyorsun kİ bu adam cahillerdendir.’ VAllahi Hurre ayeti okur okumaz Ömer nefsine hakim oldu ve ayeti aşmayıp orda durdu. Zaten o Allah’ın kitabını kendine sınır edinen ve aşmayan biriydi. [Buhârî]
imam
İstiğfar ve tevbe ile ilgili hadisleri okuyunca insan hep okuyası geliyor
Sabahları istiğfar çekmek çok hoşuma gidiyor
Kayıtsız Üye
Tevbe ile ilgili hadisler yayinladiginiz sayfa çok güzel
tevbe ile ilgili hadisler, tövbe ile ilgili hadisler, istiğfar ile ilgili hadisler