Kabeye gayri müslimler girebilir mi?

Kabeye gayri müslimler girebilir mi?

star26
Hacca Müslüman olmadığını ifade edenler yada dinsizler gidebilir mi? lütfen kuran kaynaklı cevap veriniz.


Yorum: Kabeye gayri müslimler girebilir mi?

Şem’a
Müşriklerin Mescid-i Haram’a Girmelerinin Haram Oluşu

Tövbe suresi 28. ayet
Ey iman edenler! Müşrikler ancak bir pisliktir. Onun için bu yıllarından sonra artık onlar Mescid-i Haram’a yaklaşmasınlar. Eğer fakirlikten kor- karsanız, Allah dilerse sizi yakında fazlından zenginleştirir. Şüphesiz Al- lah gerçekten bilicidir, tam hüküm sahibidir-

Nüzul Sebebi

< İbni Ebî Hatim, İbni Abbas’m şöyle dediğini rivayet ediyor. Müşrikler, Kabe’ye geliyorlar, beraberlerinde de ticaret için yiyecek getiriyorlardı. Kabe’ye girmeleri yasaklanınca müslümanlar: "Bizim yiyeceklerimiz nereden gelecek?" dediler. Bunun üzerine Cenab-ı Hak: "Eğer fakirlikten korkarsanız, Allah dilerse, sizi yakında fazlından zenginleştirir" ayetini indirdi.

İbni Cerir, Tirmizî ve Ebu’ş-Şeyh İbn Hayyan el-Ensarî, Said b. Cübeyr’in şöyle dediğini tahric etmişlerdir: "Müşrikler ancak bir neces (pislik)tir" ayeti nazil olduğu zaman, bu müslümanlara ağır geldi ve bize yiyecek, kumaş, elbise gibi şeyleri -müşrikler, haccetmek için Mekke’ye gelirken, beraberlerinde yiyecek ve diğer ihtiyaç duyulan şeyleri getiriyorlar, müslümanlar da onlardan bunları alarak ihtiyaçlarını gideriyorlardı- kimler getirecek dediler. Bunun üzerine Cenabı Hak: "Eğer fakirlikten korkarsanız, Allah dilerse sizi yakında fazlından zenginleştirir…" ayetini indirdi. >

Tefsiri-Açıklaması

Ey Allah’a ve Rasûlüne inananlar! Müşrikler neces (pis)tirler, inançları bozuk, pisliğe dalan kimselerdir. Onlar ya putlara taptıkları için, içleri pis ve inançları bozuk kimseler ya kendilerinde kendisinden çekinmek gereken pislik gibi şirk olduğu için yada güzelce temizlenmedikleri, yıkanmadıkları ve hissî pisliklerden sakınmadıkları için pis kimselerdir. Dolayısıyla pis olduklarına göre, Mescid-i Haram’a girmesinler ve onu çıplak olarak tavaf etmesinler. Bu, hicri dokuzuncu yıldan sonra müminleri, müşriklerin Mescid-i Ha-ram’a girmelerine imkân tanımaktan nehyetmektedir. "Müşrikler ancak bir ne-cestirler" sözü hasr ifade eder. Yani müşrikten başka neces yoktur.

Çoğunluğun görüşüne göre müşriklerle, puta tapanlar amaçlanmaktadır. Bazıları ise bunun bütün kâfirleri kapsadığı görüşündedirler. Delilleri şu ayettir: "Şüphesiz ki Allah kendisine ortak koşulmasını bağışlamaz. Ondan başkasını dilediği kimseler için bağışlar. Kim Allah’a ortak koşarsa, şüphesiz pek büyük bir günahla iftira etmiş olur" (Nisa, 4/48). Ayetin zahirinden anlaşılan ve tercih edilen görüş de budur.

Necesten amaç, manevî necaset, inanç pisliğidir. Zemahşerî’nin, İbni Ab-bas’tan naklettiğine göre, o şöyle demiştir: Bu ayetin zahirine göre köpek ve domuz gibi, müşriklerin bedenleri de pistir.[86] Fakat, fukahanm cumhuru, bu görüşün hilafına, bedenlerinin temiz olduğu hususunda ittifak halindedirler. O halde müşriğin, yahut kâfirin bedeni pis değildir. Çünkü Allahü Teâlâ Kitap Ehli’nin yemeğini yemeyi helâl kılmıştır.

Başta açıkladığımız gibi, Mescid-i Haram’dan maksat, Ata ve Şafıîlere göre, Harem’in tamamıdır. Lafzın dış görünüşüne bakan Maliki mezhebine göre ise, özellikle Mescid-i Haram’dır. Hanefîlere göre amaç, Mescid-i Haram’a girilmesinin nehyi değildir. Cahiliyye döneminde yaptıkları gibi müşriklerin hac ve umre yapmaları nehyolunmaktadır. Bunun delili Allahü Teâlâ’nın: "Bu yıllarından sonra…" sözüdür. Yani bu dokuzuncu yıl haccmdan sonra haccetmesinler, umre yapmasınlar. Yine bunun bir başka delili, Hz. Ali’nin Tevbe sûresini okurken söylediği şu sözdür: "Haberiniz olsun ki bu senemizden sonra hiçbir müşrik hac etmesin…" Yine Allahü Teâlâ’nın: "Eğer fakirlikten korkar sanız…" sözü, hac ve umreden men olundukları için, müşriklerin gelmelerinin yasaklanması yüzünden fakirlik olacağı korkusuna işaret eder. Yine müslümanlar, Mescid-i Haram’da olmasa da, müşriklerin diğer hac amellerinden de men olunacakları hususunda ittifak halindedirler.

Sonra Allahü Teâlâ, müslümanlann kalblerine, yiyecek ve ticaret kaynaklarının çokluğu hakkında ferahlık vermek üzere: "Eğer fakirlikten korkarsanız" buyurmuştur. Yani ey müminler! Eğer bu yıldan sonra müşriklerin Mescid-i Haram’a girmelerinin yasaklanması sebebiyle sağladıkları ticarî mal ve yiyecek, içecek gibi şeylerin azalacağı zannıyla fakirlikten korkarsanız, yakında başka bir yoldan Allah sizi fazl ve keremiyle zengin eder, size daha başka geçim yolları, rızık ve kazanç imkânları sağlar.

Şüphesiz Allah, sîzin hallerinizi ve gelecekte olabilecek zenginlik ve fakirliği bilici, size meşru kıldığı emir ve nehiyde -ahdleri bitince müşriklerle sava-şılmasım emretmesi, bu yıldan sonra müşriklerin Mescid-i Haram’a yaklaşmalarını yasaklaması gibi- vermesinde, almasında hikmet sahibidir. Çünkü O, işlerinde ve sözlerinde kemal sahibi, yaratmasında ve işinde adaletlidir.

Bu, gelecekteki bir gaybden haber vermedir. Haber aynen gerçekleşmiş, Allah vaadini yerine getirmiştir. Nitekim Yemenliler, Ciddeliler, Cürs vs. yöre halkları müslüman olmuş ve Mekke’ye yiyecek taşımaya başlamışlardır. Bizzat müşriklerin kendileri müslüman oldu. Kendilerini Harem’den men edecek hiç kimse kalmadı. Her yerden servet ve kazanç yağdı. Ganimetler ve zimmet ehlinden aldıkları cizyeler geldi.

Ayetten Çıkan Hüküm Ve Hikmetler

Ayet şu hususlara işaret eder:

1- Ayet, müşriğin pis, müminin ise temiz olduğu hususunda açıktır. Onun için Malikî ve Hanbelî mezhebinde, müslüman olan bir kâfirin gusletmesi vaciptir. Şafiî: Bence yıkanması daha güzeldir demiştir. Ebû Hatim el-Büstî’nin, Müsned’inde rivayetine göre Resulullah (s.a.) bir gün Sümame b. Usal’e uğradı. Üsame müslüman oldu. Resulullah (s.a.), onu Ebû Talha’nın bahçesine gönderip gusletmesini emretti. O da gitti, gusletti ve iki rekât namaz kıldı. Resulullah (s.a.): "Arkadaşınızın müslümanlığı güzel oldu" buyurdu. Hadisi Müslim de manasıyla tahric etmiştir. Yine Resulullah (s.a.), Kays b. Asım’a su ve sedirle yıkanmasını emir buyurdu.

2- Müşriğe, Mescid-i Haram’a girmesi yasaklanır. Şafiüere göre bundan amaç, bütün halinde Mekke haremidir. Mescidler ve mescidler dışındaki yerler bu hükme dahildir. Kâfire, Mekke’nin haremine girme izni verilmez.[88] Şafiî: Ayet diğer müşrikler hakkında genel, Mescid-i Haram hakkında özeldir. Diğer mescidlere girmelerine engel olunmaz. Nitekim Sümame ve Ebû Süfyan, müşrik oldukları halde mescide girdiler, der.

Malikîler ise şöyle der: Ayet, diğer müşrikler ve diğer mescidler hakkında geneldir. Ancak zimminin müslüman hakim önünde yargılanmak için mescide girmesi gibi bir mazeret hali müstesna. Nitekim Ömer b. Abdülaziz valilerine böyle emretmiş, bu ayetle istidlal etmiştir. Cenab-ı Hakkın şu ayeti de onların bu görüşünü destekler: "Birtakım evlerde ki, Allah onların yüce tanınmasına ve içlerinde isminin anılmasına izin vermiştir" (Nur, 24/36). O halde, oralara kâfirlerin girmesi, oraların kadrinin yükselmesine engeldir. Ayrıca, Allahü Te-âlâ’nın: "Müşrikler ancak neces (pis)tirler" sözü de müşriklik ve necaset illetine dikkat çekmektedir.

Hanefiler, harem içindeki ve dışındaki bütün mescidlere, ihtiyaç olsun olmasın, kâfirin girmesini mubah görmüşlerdir. Çünkü daha önce de açıklandığı gibi ayetten maksat, müşriklerin haccetmelerini, umre yapmalarını yasaklamaktır. Dolayısıyla yahudilerin ve hristiyanların Mescid-i Haram’a ve diğer mescidlere girmeleri yasaklanmaz. Mescid-i Haram’a da sadece müşriklerin ve putperestlerin girmeleri yasaklanır.

3- Razî şöyle der: Şüphesiz: "Bu yıllarından sonra" sözüyle Tevbe sûresinin baş tarafının okunduğu yıl -hicri dokuzuncu yıl- kasdolunmaktadır. Yasak da hicri onuncu yıldan başlar.

4- Ayette sözü geçen fazl, mutlaktır. Allah’ın zengin kıldığı her şeyi içine alır. En sahih olan da budur. Bunun halkı müslüman olan Cidde, San’a ve Hu-neyn gibi şehirlerden, Mekke’ye yiyecek getirilmesi olduğu da söylenmiştir. Çünkü bu onların ihtiyacını gidermiş ve onları müşriklerin ellerindekine muhtaç etmemiştir. Bununla, cizyenin kasdedildiğini söyleyenler de olmuştur.

Allahu Teâlâ’nm: "Allah dilerse sizi yakında fazlından zenginleştirir" sözü, kesinlik ifade eden, gaybtan haber vermektedir. Nitekim iş o habere uygun olarak gerçekleşmiş ve mucize olmuştur.

Bu ayet, kalbin rızık sebeplerine ilgi duymasının caiz olduğuna işaret eder. Bu durum, tevekküle ters düşmez. Her ne kadar nzık mukadderse ve Allah’ın taksimi yapılmış ise de, Allah insanları çalışmaya sevketmek için, rızkı sebeplere bağlamıştır. Dolayısıyla sebebe yapışmak, tevekküle engel değildir. Nitekim Buharî’nin tah-ric ettiği şu hadis de buna delildir: "Eğer siz Allah’a hakkıyla tevekkül etseniz, O sizi sabah aç gidip akşam tok dönen kuşlar gibi rızıklandırır." Bu, nzık temin etmek için sabah akşam çalışmanın tevekküle ters düşmediğini haber veriyor.

"Eğer dilerse" sözü, rızkın çalışmakla değil, Allah’ın fazlı ve lütfuyla, Allah’ın taksimiyle olduğuna işaret ediyor. Nitekim şu ayette de bu hususa işaret olunur: "Dünya hayatında onların maişetlerini, onların aralarında biz taksim ettik" (Zuhruf, 43/32).

Kaynak: Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları: 5/361.


müslüman olmayan kabeye girebilirmi, kabeye musluman olmayan girebilirmi, kabeye hristiyanlar girebilir mi

Yorum yapın

1melek.com petinya.net Kompozisyon/ !function(){"use strict";if("querySelector"in document&&"addEventListener"in window){var e=document.body;e.addEventListener("mousedown",function(){e.classList.add("using-mouse")}),e.addEventListener("keydown",function(){e.classList.remove("using-mouse")})}}();