Gulat-ı Şia Nedir Hangi Mezhebtir
ehli-sunnet
Kısaca gulat-ı şia hakkında bilgi
Allah, hazret-i Ali’ye hulûl etmiş girmiştir; hâşâ, hazret-i Ali tanrıdır diyenler. Gulât da denir.
Hazret-i Ali’yi sevme husûsunda en çok aldanan Gulât-ı şîa, ilâhî bir parçanın imâmlara hulûl ettiğine ve onların bedenine büründüğüne inanırlar. (Hâşâ) Allahü teâlânın insan şeklinde olduğunu kabûl ederler. Rûhların bir bedenden bir bedene geçtiğini kabûl edip, kıyâmeti inkâr ederler. Bunlar Sünni ve Bizzat Şia Alimleri Tarafından Reddedilmiştir (İsferâînî, Şehristânî, Bağdâdî)
Yanıt: Gulât-ı Şîa Nedir Hangi Mezhebtir
hbevci
yazık çok yazık bukadar dar bir düşünceyle sapıtmışlar.ha puta tapmışlar ha bir insana ki bu insan HZ. MUHAMMED (sav) in kardeşim dediği kişi olunca üzülüyor insan:(
bilgi için ALLAH c.c. razı olsun kardeşim…
Yanıt: Gulât-ı Şîa Nedir Hangi Mezhebtir
VanLi
Düşünüyorumda ateistler bile bu kadar salakça şeyler ortaya koymuyor ve düşünmüyorlar.
Cevap: Gulât-ı Şîa Nedir Hangi Mezhebtir
mum
gulat nedir, gulat ne demek
GÂLİYYE
الغالية
Daha çok Şia’ya mensup olan ve aşırı düşünceler taşıyan gruplar için kullanılan, İslâm toplumu tarafından tasvip edilmemeyi belirten bir terim.
Sözlükte haddi aşmak mânasına gelen gulüv kökünden çoğul anlamında bir nisbet ismi olup itidal çizgisini aşanlar demektir. Bu kökten türeyen gulât ile ehlü’l-gulüv, ashâbü’l-gulüv terkipleri de aynı mânada kullanılır.
Mezhepler tarihiyle ilgili olarak eser yazan Sünnî ve Şiî müellifleri, gâliyye terimini genellikle imâmet konusunda aşırı görüşler benimseyen ve Şia’ya bağlılık (teşeyyuǾ) iddia eden gruplar için kullanmışlardır. Bunun yanında bu grupların özellikle âhireti inkâr edip tenâsüh inancını benimsediklerine de dikkat çekmişlerdir (meselâ bk. Nevbahtî, s. 19, 32, 35, 41; EşǾarî, s. 5-16, 46). İbn Bâbeveyh el-Kummî Gâliyye’nin Allah’ı inkâr ettiğini söylemiş (Risâletü’l-İǾtikadâti l-İmâmiyye, s. 114), Şeyh Müffd ise Gâliyye’nin, müslüman görünüp Hz. Ali ve neslinden gelen imamlara ilâhlık yahut peygamberlik isnat eden, onlara sahip bulundukları faziletlerin üstünde aşırı özellikler atfeden sapık ve kâfirler olduğunu ileri sürmüştür (Şerhu ǾAķâ’idi’ś-śadûķ, s. 217). İmamlar hakkında ifrata kaçan, onları yaratılmışlık sınırından çıkarıp tanrılıklarına hükmeden, bazan imamları Allah’a, bazan da Allah’ı imamlara benzetenlere Gâliyye denildiğini belirten Şehristânî, aşırılıklarının kaynağı olarak tenâsüh ve hulûl ekolleriyle Allah’ı insana benzeten Yahudiliği ve insanı Allah’a benzeten Hıristiyanlığı göstermektedir (el-Milel.1, 173).
Erken devir müellifleri, genellikle Hz. Ali’nin imâmet hakkını gasbettikleri gerekçesiyle Hz. Ebû Bekir ile Ömer’e dil uzatmayı ve gerçek imamın mâsum olduğu telakkisini gulüv olarak değerlendirdikleri için İmâmî İsnâaşeriyye’yi de Gâliyye’ye dahil etmek eğilimi göstermişlerse de daha sonraları bu terim Zeydiyye, İsnâaşeriyye ve bazan da İsmâiliyye’nin dışındaki fırkalar için kullanılmıştır. Bu arada mezhepler tarihiyle ilgili eserlerde (meselâ bk. Bağdadî, s. 230-312), benimsenen aşırı görüşlerden hareketle sınıflandırmalar yapılmış, bu görüşleri benimseyen itikadî, siyasî ve tasavvufî gruplar da gâlî (yahut müslüman olduğunu iddia ettiği halde İslâm’ın dışında kalan) fırkalar olarak değerlendirilmiştir. Böylece Gâliyye Şîa ile sınırlandırılmayıp kapsamı genişletilmiştir. Gâliyye’nin ortaya çıkışında siyasî, iktisadî ve psikolojik sebepler yanında İslâm ülkesine katılan bölgelerdeki eski din ve kültürlerin de büyük etkisi olmuştur.
İslâm devletinin, kuruluşundan kısa bir süre sonra Emevîler tarafından ele geçirilip hilâfetin saltanata dönüştürülmesi, devlet ileri gelenlerinin dinin emir ve yasaklarına istenilen ölçüde uymamaları, muhaliflerini sindirmek için çeşitli yollara başvurmaları müslüman halkta idare aleyhinde hoşnutsuzluk meydana getirmiştir. Peygamber ailesinin fertlerine karşı uygulanan baskı ve şiddet, Emevîler’e muhalif olan gruplarda güçlü bir nefret duygusunun gelişmesine yol açmış, yöneticileri meşru saymayan ve adaletli bir düzenin kurulmasını isteyen bu gruplar, Peygamber neslinden gelen saygın kimselerin idareye hâkim olmasını bir çıkış yolu olarak düşünmeye başlamışlardır. Özellikle Kûfeliler’in daveti üzerine yola çıkan ve Kerbelâ’da Emevî ordusu tarafından maiyetiyle birlikte katliama tâbi tutulan Hz. Hüseyin’in şehâdetinden sonra durum daha da gerginleşmiştir. Kurtarıcı liderler ve adaletli idareciler olarak beklenen kimselerin başarılı olamamaları, onlara umut bağlayanların hayal kırıklığına uğramasına sebep oluyordu. Hz. Ali’ye duydukları aşırı sevgiye rağmen oğluna gerekli desteği sağlamayan Kûfeliler’in hissettikleri vicdan azabının etkisiyle Emevîler’e karşı başlattıkları gizli faaliyetler aşırılıkların gelişmesi için uygun bir ortam oluşturuyordu. Bu arada Peygamber neslinin haklarını korumak için silâhlı mücadele başlatanlar yanında Allah tarafından desteklenen, manevî özelliklere sahip karizmatik liderlerin geleceğini iddia eden gruplar da ortaya çıkıyordu. Emevîler’den sonra İslâm devletine hâkim olan Abbâsîler’in de Hz. Ali taraftarları hakkında seleflerinin siyasetini uygulamaları, Şîa’nın faaliyetlerinin artan bir gizlilik içinde devam etmesine sebep olmuştu. Bu arada Şîa bünyesinde Hz. Ali ve özellikle mazlum evlâtları için duyulan aşırı sevgi ve muhaliflerine karşı gittikçe artan nefret duygularının etkisiyle onların etrafında efsaneler geliştiriliyor, her birine ilâhî özellikler isnat ediliyordu. Böylece zaman içinde sevgideki aşırılık itikadda aşırılığa zemin hazırlamış oldu. Muhaliflerine açıkça mukavemet edemeyen Şiî grupların propagandalarını gizli, esrarlı ve remizli ifadeler kullanmak suretiyle yürütmüş olması da onların aşırılığa yönelmesinde etkili olmuştur. Diğer taraftan müslümanların ele geçirdikleri bölgelerdeki dinlere mensup kimselerin İslâm’a girmeleri, eski inanç ve kültür artıklarını İslâm muhitine taşımaları, yahut kültür ve medeniyetleri zarar gören gayri müslim unsurların kendi dinî ve kültürel değerlerini İslâmî bir görünüm içinde sunmaları, aşırılıkların ve aşırı grupların ortaya çıkışının kültürel sebeplerinden önemli bir kısmını teşkil etmektedir.
DİYANET ANSİKLOPEDİSİ
Kayıtsız Üye
Allahın (haşa) Hz. Aliye hulu ettiğine inana kimselerdir.
Kayıtsız Üye
Bu inanışta olanlar sapıklıktadırlar.
Ehl-i Sünnet’in yoğun olduğu bölgelerde yaşayan şiî kişiler tarafından yapılmaktadır.
Şii’liğin inançlarını açıkça kabul ettiği gizleyen şiî kişinin amacı tıpkı münafık gibi ; ya hayatını rahat şekilde sürdürmek içindir veya karşı tarafı etkileyerek kendi inandığını aşılamak içindir.
Eğer Ehl-i sünnet toplumda takiyye yapan Şiî kişi,bir alim/hoca ise amacı insanlara şia’yı aşılamaktır.
Ama hoca/alim değilde sıradan bir vatandaş ise amacı ; rahat yaşam sürmektir.
Takiyye konusundaki inancımız şudur : Takiyye vaciptir.Takiyyei terk etmek namazı terk etmiş mesabesindedir.Takiyye vaciptir ; Mehdi çıkana dek kaldırılması caiz değildir.Onun (Mehdi’nin) çıkışından önce takiyyeyi kim terk ederse,Allah’ın dininden ve imamiyye’nin dininden çıkmış,Allah’a,Rasulü’ne ve İmamlara muhalefet etmiş olur !
Darusselam
YAHUDİ ve ŞİA’NIN BENZERLİĞİ
Yahudiler dedi ki: Sultanlık ancak Davut (a.s) un soyuna verilir.
Şiiler dedi ki: Emirlik ancak Ali (r.a) nin soyuna verilir.
Yahudiler dedi ki: Mesih ve Deccal çıkana kadar ya da İsa (a.s) semadan inene kadar Allah yolunda cihad yoktur!
Şiiler dedi ki: Mehdi zuhur edip sonra gökten birisi nida edene kadar Allah yolunda cihad yoktur!
Yahudiler akşam namazını yıldızlar gökyüzünü kaplayana dek ertelerler! Aynı şekilde Şiilerde!
Ve Nebi (s.a.v) buyuruyor ki: Ümmetim akşam namazını yıldızların gökyüzünü kaplamasına kadar ertelemedikçe hayır üzeredir, fıtrat üzeredir
Yahudiler elbiselerin sarkıtırlar (uzun bırakırlar) ve aynı şekilde Şiilerde!
Yahudiler kıbleden az da olsa yüzlerini çevirirler, aynı şekilde Şiilerde!
Yahudiler Tevratı tahrif ettiler, aynı şekilde Şiiler Kuranı tahrif etti!
Yahudiler tüm Müslümanların kanlarını helal görmekteler aynı şekilde Şiilerde!
Yahudiler boşanmanın üç defa olduğunu kabul etmezler ve aynı şekilde Şiiler!
Yahudiler kadınlar için iddet olmadığını söylüyorlar, aynı şekilde Şiiler!
Yahudiler Cibril (a.s)’e buğz etmekte ve o bizim meleklerden düşmanızdır demektedirler. Şiiler de: Yanlışlıkla Muhammed (s.a.v)’e vahy indirdi demektedir.
İki konuda Yahudi ve Hıristiyanlar Şiilerden daha üstündürler:
Yahudilere sordular: Sizin en hayırlı milletiniz kimdir?
Dediler ki: Musa (a.s)’nın ashabı
Katade
Şiilere sordular: Sizin milletinizin en şerlileri kimlerdir? Dediler ki: Muhammed (s.a.v)’in ashabı
Hıristiyanlara sordular: Sizin milletinize bağlı olanların en hayırlıları kimlerdir? Dediler ki: İsa (a.s)’nın havarileri (yardımcıları)
Şiiler’e sordular: Sizin milletinize bağlı olanların en şerlileri kimlerdir? Dediler ki: Muhammed (s.a.v)’ in havarileri.
Onlara bağışlanma dilemekle emrolundular lakin bunlar onlara sövdüler ve kınından çıkarılmış kılıçlar kıyamet gününe kadar boyunlarının üzerinde olacaktır biiznillah. ( Şerh usulu itikadi ehli sunne vel cemaa: 1549 /
Günümüz Alimlerinde Muhammed Salih Ekinci Diyorki : Şii mezhebi hem itikadi hem de ameli yönleriyle batıl bir mezhep olup, İslam’a karşı kurulan bir tuzaktır bu sebeple islami bir mezhep olarak kabul edilmesi doğru olmadığı gibi onun ehl-i sünnet ile olan fıkhi ve itikadi ihtilaflarını da, ictihadi bir ihtilaf olarak kabul edilmemiştir. Çünkü İslam Allah tarafından Hz. Muhammed’e bildirilen temel esaslara dayandığı halde Şiilik, kindar ve hilekar sebeiyyecilerin uydurdukları esaslara dayanmaktadır. Dolayısıyla o, haddizatında başka bir dindir. Bu sebeple en uygun olanı , Şiiliğe şii mezhebi değil de, Şii dini demek gerekir. Ki zaten Humeyni keşfu’l- esrar’da buna Şii dini demektedir. Mekke ehli, bunların yollarını daha iyi bilemektedir.
Kayıtsız Üye
gulatı şia fikirleri çok tehlikeldir hatta dinden bile çıkarlar
Kayıtsız Üye
Siz şu yüzyilda aranizdaki 50km mesafelerle olusan bu inanc farklarina takiladurun, daha bu cografyayi 50km’lik devletlere bolecekler. Bir batılıya "şu protestan şu katolik" de bakalım bir tarafıyla güler.
Şu yazilardaki igrenclige bak, komsu sehirdeki vatandasindan nefret edenler varmis. Bunun tek adi var, o da "vatan hainligi". Helal olsun bizi birbirinizden nefret ettiren emperyalizme.
Kayıtsız Üye
burda bildiğimiz şialıktan bahsedilmiyo gulat şialıktan bahsediliyo yani bir insana ilahlık atfetmek nusayrilikte olduğu gibi.. ayrıca hristiyanlıktada bölünmeler var örneğin şu gazetedeki yazıyı okuyun
Kayıtsız Üye
çok insafsızca bir kıyaslama yapmışsın galiba sen ya feto cısın yada siyonizmin uşağısın sen bu eleştırinile zır cahilliğini ortaya koymuşsun memleketin başındaki bela ve musibetler yetmezmiş gibi sizler ve sizin gibiler memlekete bela ,musibet ve fitne getiriyorsunuz şia nın hakkında hiç bir bilginiz yoktur , iftira ediyorsunuz .ne olmuş sizlere şia ya saldırıyorsunuz bir şia asla vatanına milletine bayrağına ihanet etmez çünkü şia nın itikadında ihanetin yeri yoktur. bir şia asla peygamberin sahabesine saygısızlık etmez şia nin sahabeye bakışı kuran i bakışla dır bakara 1 den 19 a kadar insanı 3 e bölüyor müminler ,kafirler, münafıklar. yani sahabede 3 kısımdır bir kısım mümindir bir kısım kafirdir bir kısım da münafıktır bir şia asla Allah ın kıblesine şaşmaz bir şia asla kelimeyi tevhidi getireni kafir görmez ve bir şia asla zületmez ve zülmü kabul etmez ve asla karşıdaki insanın dini mezhebi inancı ne olursa olsun katli caiz görmez ve bir şia asla saldırı savaşı helal görmez lütfen iftira etmeyiniz ğulata gelince bir şia ğülatı asla müslüman görmez hatta ğülatı necıs görürler sen şia ile ğülatı karıştırdın bir şia asla ehli sünnet kardeşleri ile yolda çıkmış vahabileri ve teror estiren sapık firkalari karıştırmaz . lütfen bölücülük yapmayınız bizim vahdete ihtiyacımız vardır ebette ihtilaf vardır ihtilafın çözümü ülema işidir işi ehline bırakınız onlar çözsünler selamlar
gulat nedir, gulat, gulatı şia