Peygamberimiz ümmetini niçin seviyor?
Kayıtsız Üye
Peygamberimiz (sav) ümmetini niçin seviyor?
Yanıt: Peygamberimiz (sav) ümmetini niçin seviyor?
Desert Rose
babanın evladını sevmesinden daha çok sever, kayırır ve korur.
Babanın oğluna olan sevgisi, görünür, tutulur bir şey değildir. Ancak babanın bu sevgisi, oğluna karşı olan muamelesinden, hallerinden, sözlerinden anlaşılır. Aklı başında olan insaflı bir kimse de, Resulullah efendimizin sözlerine dikkat ederse, insanları irşad için uğraşmalarını, herkesin hakkını korumaktaki titizliğini, güzel ahlakı yerleştirmek için merhamet ve şefkatle çalışmalarını bildiren haberleri incelerse, Onun ümmetine olan merhametinin, sevgisinin, babanın oğluna olandan kat kat daha fazla olduğunu açıkça görür ve iyi anlar.
Peygamber efendimiz, ümmetine o kadar şefkatli, o kadar merhametlidir ki, ana-babanın evlattan, evladın ana-babadan kaçacağı mahşer gününde, ümmetine sahip çıkacak ve şefaatleri ile onları ateşten kurtaracaktır. Nitekim Resulullah efendimiz; (Ümmetimin büyük günahı olanlarına şefaat edeceğim) buyurmuştur.
İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
"Rabbimizin gazabını, intikamını söndürmek için La ilahe illAllah güzel kelimesinden daha faydalı bir şey yoktur. Bu güzel kelime, Cehenneme götüren gazabı söndürünce, daha küçük olan başka gazablarını elbette söndürür.
Bu güzel kelimeye inanarak, kalbinde zerre kadar iman hasıl eden kimse, kafirlerin adetlerini ve şirk pisliklerini yaparsa, bu güzel kelimenin şefaati sayesinde Cehennemden çıkarılır. Bunun gibi, bu ümmetin büyük günahlarına şefaat edip azabdan kurtaracak en kuvvetli yardımcı, Muhammed aleyhisselamdır.
Bu güzel kelime ve Peygamberlerin sonuncusu gibi bir şefaatci olmasaydı, bu ümmetin günahları, kendilerini helak ederdi. Bu ümmetin günahları çoktur, Allahü teâlânın da mağfireti sonsuzdur. Allahü teâlâ, bu ümmete af ve mağfiretini o kadar saçacak ki, geçmiş ümmetlerden hiçbirine böyle merhamet ettiği bilinmiyor. Doksandokuz rahmetini, sanki bu günahkar ümmet için ayırmıştır. İkram, ihsan, kabahatliler, günahlılar içindir. Kusur ve kabahati çok olan bu ümmet kadar af ve mağfirete uğrayacak hiçbir şey yoktur. Bunun için, bu ümmet, ümmetlerin en hayırlısı oldu. Bunların şefaat edicisi olan bu güzel kelime, kelimelerin en kıymetlisi oldu. Bunların şefaatcileri olan Peygamberleri, Peygamberlerin en üstünü oldu.
Bütün insanlığın seyyidi, en üstünü olan, böyle bir Peygambere inanan, Onun yolunda giden kimse, elbette ümmetlerin en iyisi olur. Al-i İmran suresinin, (Siz ümmetlerin, din sahiplerinin en hayırlısı, en iyisisiniz!) mealindeki 110. âyeti bunlara müjdedir. Ona inanmayan, insanların en kötüsüdür. Onun dinine inanan, Ona ümmet olanın, az bir iyiliğine kat kat sevab verilir.
Kıyamet günü, kurtulanlardan olmak istiyorsanız, Allahü teâlânın razı olduğu, beğendiği iyi işleri yapınız! Resulullah efendimizin yoluna sarılınız! Siz, Muhammed aleyhisselamın ümmetisiniz. Ümmetlerin en iyisi olan ümmettensiniz. Ömrünüzü oyun ve eğlence ile ziyan etmeyiniz!..”
Kur’an-ı kerimde, Peygamber efendimize hitaben, Duha suresinin 5. âyet-i kerimesinde mealen; (Sana, razı oluncaya kadar, her dilediğini vereceğim) buyurulmaktadır.
Bu âyet-i kerimede Allahü teâlâ, Peygamber efendimize bütün ilimleri, bütün üstünlükleri, düşmanlarına karşı zaferler ve kıyamet gününde her türlü şefaati ihsan edeceğini vaad etmektedir. Bu âyet-i kerime nazil olduğu zaman, Peygamber efendimiz, Cebrail aleyhisselama bakarak; (Ümmetimden birinin Cehennemde kalmasına razı olmam) buyurmuştur.
Netice olarak Peygamber efendimiz, ümmetine, bir babanın evladına olan merhametinden daha çok şefkatli, merhametli olduğu için, onların bütün sıkıntılarına katlanmış, dünyada ve ahirette rahat etmeleri için lazım olan emir ve yasakları tebliğ etmiştir. Ahirette de şefaat ederek imdatlarına yetişecektir. Peygamber efendimizin buyurduğu gibi:
(Allahü teâlânın rahmeti, benim ümmetim içindir. Bunlara ahirette azab yoktur.)