Peygamberimizin Mezarında Diri Olması Hakkında

Peygamberimizin Mezarında Diri Olması Hakkında

@mir
Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem’in Kabrinde Diri Olduğu İle İlgili Hadis Etrafında Bir Şüphe ve Cevabı

Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem’in kabrinde de diri olduğunu ve bu konuda icmâ bulunduğunu ileri sürmeleri de bir diğer şüphedir Bu görüşlerini ve iddia ettikleri icmâı, Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem’den istekte ve istiğâsede bulunmanın cevâzına delil olarak göstermektedirler
Rasûlullah’ın kabrinde de canlı olduğuna delil olarak şunları zikretmektedirler:
1) Ahmed ve Ebû Dâvûd, Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu rivâyet ederler: Kim bana selâm verirse, muhakkak Allah ruhumu bana geri verir ki, onun selâmına karşılık verebileyim. [i] Kabirperestler bu rivâyetin Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem’in kabrinde de diri olduğuna delil teşkil ettiğini söylerler

2) allah-u Teâlâ’nın âyet-i kerîmede Allah yolunda öldürülenleri sakın ölüler sanmayın. Bilâkis onlar diridirler; Allah’ın, lütuf ve kereminden kendilerine verdikleri ile sevinçli bir halde Rableri yanında rızıklara mazhar olmaktadırlar. (Âl-i İmrân, 3/169) buyurduğu şekilde şehitler de kabirlerinde diridirler. Peygamberler onlardan daha mükemmel olduklarına göre onların da kabirlerinde diri bulunmaları gerekir

3) Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem’in vefatından sonra hanımlarıyla evlenmek helal değildir. Çünkü allah-u Teâlâ şöyle buyurmaktadır: Sizin Allah’ın Rasûlünü üzmeniz ve kendisinden sonra onun hanımlarını nikâhlamanız asla câiz olamaz. Çünkü bu, Allah katında büyük bir günahtır. (Ahzâb, 33/53) Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem’in kabrinde diri olması hasebiyle hanımları hâlâ O’nun ismetinde (korumasında) bulunmaktadırlar. Bu nedenle de nikahlanmaları yasaklanmıştır

4) İmâm Müslim, Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem’in Mûsâ aleyhi’s-selâm’ı kabrinde namaz kılarken gördüğünü rivâyet etmektedir.[ii] Bu rivâyet Mûsâ aleyhi’s-selâm’ın kabrinde de diri olduğuna delâlet eder. Bizim Peygamberimiz ise Mûsâ aleyhi’s-selâm’dan daha mükemmel özelliktedir

5) Ebû Ya’lâ, Bezzâr ve diğerleri Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem’in şu sözünü rivâyet etmektedirler: Peygamberler kabirlerinde diridirler, namaz kılarlar [iii]

Bu Şüphenin Cevabı

Bu şüpheye reddiye olması ve geçersizliğinin açıklanması bakımından iki açıdan cevap verilebilir:
· İleri sürdükleri her bir delilin iddialarına delil olarak kullanılmasının iptali,
· Peygamberin kabrinde canlı olduğu mesele ve şüphesinin bütününden hareketle bunun, peygambere seslenip dua etmenin cevâzına yönelik delil olarak gösterilmesinin geçersizliği

Birinci Açıdan
1) Selâma karşılık verilmesi konusundaki hadisin delil olarak öne sürülmesi birkaç yönden cevaplanabilir:

a) Selâma karşılık verilmesi ile ilgili hadisten anlaşılabilecek en münasip mânâ, Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem’in ruhunun tüm zamanlarda cesedinde var olduğu değil, selâma karşılık vermek için o zamana mahsus olarak bedenine iâde edildiğidir

b) Sahih hadisler Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem’e uzakta bulunanın selâmı ile yakınında bulunanın selâmını birbirinden ayırmaktadır Bu hadisler yakında bulunanın selâmının Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem tarafından işitildiğini; uzakta bulunanın selâmının ise kendisine ulaştırıldığını ifâde etmektedir.[iv] Zikredeceğimiz hadisler buna delâlet etmektedir[v]:

Ahmed, Nesâî ve İbn Hibbân tarafından rivâyet edilen ve İbn Hibbân tarafından ayrıca sahih olduğu ifâde edilen hadîs-i şerîfte Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmaktadır: Allah’ın yeryüzünde dolaşan melekleri bulunmaktadır. Ümmetimin selâmlarını bana ulaştırırlar [vi]

Ebû Dâvûd, Nesâî, İbn Mâce ve İbn Hibbân tarafından rivâyet edilen ve İbn Hibbân tarafından ayrıca sahih olduğu ifâde edilen bir diğer hadiste Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem cuma gününün faziletini zikretmekte ve şöyle buyurmaktadır: Cuma günü bana çokça salât getirin. Çünkü salâtlarınız bana arzolunmaktadır [vii]

Ahmed ve Ebû Dâvûd tarafından rivâyet edilen hadiste Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmaktadır: Kabrimi bayram yerine çevirmeyin! Evlerinizi de kabirlere çevirmeyin! Nerede olsanız da bana salât getirin! Çünkü salâtlarınız bana ulaşır [viii]

Bu ve benzeri hadisler uzakta bulunan kimsenin selâmının Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem tarafından duyulmadığına ama kendisine bildirildiğine delâlet etmektedir. Buna göre selâma karşılık verilmesi konusundaki hadis, yakında bulunanlara mahsustur. İmam Ahmed ve Ebû Dâvûd’un Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem’in kabrini ziyaret etmenin cevâzı konusunda dayandıkları delil bu hadistir. Hadisler arasını cem etmek sûretiyle sözü edilen selâmın yakında bulunan kimsenin selâmı olduğu anlayışına varmışlardır[ix]

c) Selâma karşılık verilmesi için ruhun cesede iâde edilmesi, yalnızca Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem’e mahsus değildir. Bilakis herkes için geçerlidir İbn ‘Abdilberr tarafından hem rivâyet, hem tashih edilen[x] ve Beyhakî tarafından da eş-Şu’ab’da rivayet edilen bir hadîs-i şerîfte Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmaktadır: Dünyada iken tanıdığı bir kişinin kabri yanından geçen kimse, ona selâm verdiği taktirde Allah onun ruhunu cesedine iâde eder ki, selâma karşılık versin. [xi] Buna göre bütün insanların kabirlerinde diri olmaları ve kendilerinden istiğâsede bulunulmasının câiz olması mı gerekmektedir? Ya Rabbi, ne büyük bir iftiradır bu!

Yine bunun gibi Buhârî’nin Sahîh’inde yer alan bir rivâyette kabirdeki mevtânın defnin ardından ayrılıp giden insanların ayak seslerini işittiği sâbittir[xii]

2) Şehidin kabrinde diri olduğuna dâir ileri sürdükleri deliller de birkaç yönden cevaplanabilir:

a) Şehidin diri olduğu nass ile bildirilmiştir.[xiii] Bununla birlikte şehitlere dua etmemiz ve onlardan istiğâse dileklerinde bulunmamız yasaklanmıştır Buna göre şehidin diri oluşu onların değil bizim lehimize delil teşkil etmektedir

b) Şehitlerin diri olduklarının belirtildiği âyet-i kerîmede Allah şehitlerin rızıklandırılmakta olduklarını da bildirmektedir. Yâni Allah onları cennetin nimetlerinden rızıklandırmaktadır. Buna göre kendileri Rabbleri tarafından rızıklandırıldıkları halde nasıl olur da onlardan rızık ve benzeri isteklerde bulunulabilir?

c) Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem şehitlerin ölümden sonraki hayatlarının hakikatını açıklayarak Müslim tarafından rivâyet edilmiş olan hadiste şöyle buyurmuştur: Ruhları yeşil kuşların karnındadır Arş’a asılı kandilleri bulunmaktadır. Cennette diledikleri yere gidebilirler ve daha sonra yine bu kandillere geri dönerler. [xiv]

3) Rasûlullah’ın hanımlarıyla nikâhlanmanın yasak olmasının kabrinde diri olduğuna delil olarak ileri sürülmesine şu yönlerden cevap verilebilir:

a) Ümmet diri olduklarına dâir nass bulunmasına rağmen şehitlerin hanımlarıyla nikahlanmanın cevâzı konusunda icmâ etmiştir Bu icmâ, şehitlerin kabirlerindeki canlılıklarının dünyadaki canlılıkları gibi olmadığını göstermektedir

b) Vefatının ardından Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem’in hanımları iddet beklemişlerdir. Kezâ şehitlerin hanımları da iddet beklemektedirler. Bu da kabirdeki diriliğin dünyadaki dirilik gibi olduğu konusundaki istidlâllerinin bâtıl olduğunu gösterir

c) Vefatının ardından Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem’in hanımlarına yeniden nikahlanmanın yasaklanması yalnızca kendilerine özgüdür Çünkü Peygamber kendilerini Allah ve Rasülü ile dünya hayatının süsü arasında muhayyer bıraktığında onlar Allah’ı ve Rasûlünü tercih etmişlerdir.[xv] Ve ayrıca onlar Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem’in âhiret hayatındaki eşleridir. Bu nedenle Allah, Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem’den başkasının onlara el sürmesinin yolunu kesin olarak kapatmıştır[xvi]

4) Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem’in, Mûsâ aleyhi’s-selâm’ı kabrinde namaz kılarken gördüğünü delil olarak ileri sürmelerine de birkaç yönden cevap verilebilir:

a) Bu sadece Mûsâ aleyhi’s-selâm’a has değildir. İbn Hibbân’ın Sahîh’inde rivâyet ettiğine göre Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmaktadır: Ölü kabre girdiğinde, kendisine batmakta olan güneş gösterilir ve ‘bırakın beni namaz kılayım’ der. [xvii]-[xviii] Bu durum, başına gelen ölüm ile birlikte meydana gelir.
Konuya ilişkin bir diğer hadis de önceki satırlarda zikredilmiş olan Peygamberler kabirlerinde diridirler, namaz kılarlar hadisidir

b) Rasûlullah’ın Mûsâ aleyhi’s-selâm’ı miracda namaz kılarken görmüş olduğunu anlatan rivâyet her ne kadar Müslim[xix] tarafından rivâyet edilmişse de Dârekutnî gibi bazı âlimler tarafından illetli kabul edilmiştir[xx]

İkinci Açıdan

Burada Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem’in kabrinde de dünyadaki gibi canlı bulunduğu ve kendisinden istiğâsede bulunulabileceği meselesine genel olarak cevap verilecektir Bu meseleye ilişkin olarak birkaç yönden reddiyede bulunmak mümkündür:

1) Rasûlullah’ın, kabrinde bilinen mânâda canlı ve diri olduğu iddiası şu âyet-i kerîmelerle çelişmekte ve aykırılık arzetmektedir: Muhakkak sen de öleceksin, onlar da ölecekler (Zümer, 39/30), Biz, senden önce de hiçbir beşere ebedilik vermedik. Şimdi sen ölürsen, sanki onlar ebedi mi kalacaklar? (Enbiyâ, 21/34), Her canlı ölümü tadacaktır (Âl-i İmrân, 3/185; Enbiyâ, 21/35; Ankebût, 29/57)

2) Bilinmektedir ki, Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem kabrinde, ruhun bedende bulunması, bedeni idâre etmesi, ruhla beraberken bedenin yemeye, içmeye, giyinmeye, evlenmeye vb şeylere ihtiyaç duyması şeklinde alışılagelmiş biçimde dünyevî diriliğe sâhip değildir Bilâkis kabirde berzah hayatına sahiptir Ruhu da refîk-i a’lâ’dadır.[xxi] Diğer peygamberlerin ruhları da aynı durumdadır.[xxii] Ruhlar berzahta bulundukları yer bakımından çok farklı derecelere sahiptir. Ana karnında bulunan ceninin hayatı ile dünya hayatı ve âhiret hayatı birbiriyle kıyaslanamadığı gibi aynı şekilde dünya hayatı ile berzah hayatı arasında da kıyas yapılamaz. Bir hayat türünün diğer bir hayat türüyle kıyaslanması geçersiz ve bâtıldır

3) Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem dilekte bulunanın isteğini duyabilecek ve duasına karşılık verebilecek şekilde diri olmuş olsaydı, imânî kurallar çerçevesinde ashâbına fetvâ verir ve ashâbını sıkıntıya sokan birçok meselede ümmetini rahatlatırdı. Nasıl olur da ashâbının görüş ayrılıklarını, savaşa varan anlaşmazlıklarını görür de cevapsız ve çözümsüz bırakır?! Nasıl olur da anlaşmazlıklar ve çekişmeler meydana gelirken hiç kimse Peygamberin kabrine gitmez de ondan yardım etmesini ve yol göstermesini istemez?! İddia ettikleri gibi Rasûlullah kabrinde diri değil mi?! Ömer radiyallâhu anh Buhârî’nin rivâyet ettiğine göre şöyle demiştir: Dedenin ve kelâlenin[xxiii] mirası ile faizle ilgili bazı hususları Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem’e sormuş olmayı temenni ederdim [xxiv] Ashâb-ı kirâma ne oluyor ki, Peygamber yanı başlarında canlı (!) dururken gidip Abbâs radiyallâhu anh’ın duasını vesile kılarak yağmur dileğinde bulunuyorlar?! Niçin Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem’e gidip ondan yağmur yağması için yardım dilemiyorlar?! Tüm bunlar ileri sürülen iddianın bâtıl ve asılsız olduğunun apaçık delilidir

Faysal b. Kazzâr el-Câsim’in
Tevhid İnancına Aykırı İddialar ve Cevapları Adıyla Basılan Eserinden

——————————————————————————–

[i] (HASEN HADİS): Ahmed (2/527); Ebû Dâvûd (No:2041); Beyhakî es-Sünenü’l-Kübrâ (5/245) ve diğerleriEbû Hureyre radiyallâhu anh’den Bk. el-Elbânî, Silsiletü’l-Ehâdîsi’s-Sahîha (No:2266); Sahîhu’l-Câmi’i’s-Sağîr (No:5679); Mişkâtü’l-Mesâbîh Tahkiki (No:925); et-Tevessül (s 65); el-Âyâtü’l-Beyyinât (s 80)
[ii] (SAHİH HADİS): Ahmed (3/120, 148, 248); Müslim (No:2375/164-165); Nesâî (No: 1632-1638) İbn Hibbân el-Müsnedü’s-Sahîh (el-İhsân, No:49-50) ve diğerleri Enes b Mâlik radiyallâhu anh’den Bk el-Elbânî, Silsiletü’l-Ehâdîsi’s-Sahîha (No:2627); Sahîhu’l-Câmi’i’s-Sağîr (No:5865); et-Tevessül (s 64); el-Âyâtü’l-Beyyinât (s 78)
[iii] (SAHİH HADİS): Ebû Ya’lâ el-Müsned (No:3425); Bezzâr el-Müsned (Keşfu’l-Estâr, No:256) ve diğerleri Enes b. Mâlik radiyallâhu anh’den. Bk. İbn Hacer el-Metâlibu’l-‘Âliye (No: 3452); Heysemî Mecma’u’z-Zevâid (8/211). Ay. bk. el-Elbânî, Silsiletü’l-Ehâdîsi’s-Sahîha (No: 621); Sahîhu’l-Câmi’i’s-Sağîr (No:2790); Ahkâmu’l-Cenâiz (s. 272); et-Tevessül (s. 64); el-Âyâtü’l-Beyyinât (s. 78)
[iv] Bk İbn Teymiyye Mecmû’u’l-Fetâvâ (27/116); İbn Kesîr Telhîsu’l-İstiğâse fi’r-Reddi ‘ale’l-Bekrî (s. 32-35, 117-122)
[v] Zikredilen hadislerde bu ayırıma dâir herhangi bir ifâde bulunmamaktadır. Çünkü hadisler, ifâde ettikleri anlam yönüyle mutlak olup, Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem’e kabri başında verilen selâmla uzaktan verilen selâmın bir olduğunu; her iki türde selâmın da O’na ulaştırıldığını göstermektedir Bu ayırıma delil olarak gösterilen Ebû Hureyre radiyallâhu anh’den rivâyet edilen Kim bana kabrimin başında salât getirirse onu işitirim; kim de uzaktan salât getirse o salât bana ulaştırılırılır. hadisi ise, âlimlerin ittifakla belirttikleri gibi uydurmadır. Bk. İbn Teymiyye Mecmû’u’l-Fetâvâ (27/241); el-Elbânî Silsiletü’l-Ehâdîsi’d-Da’îfe (No: 203). Da’îfu’l-Câmi’i’s-Sağîr (No: 5670); Mişkâtü’l-Mesâbîh Tahkiki (No:934); Bidâyetü’s-Sûl Tahkiki (s. 20). Dolayısıyla yazarın ifâde etmiş olduğu bu ayırım, gerek delil gerekse istidlâl yönüyle doğru değildir. Bk. Şemsu’l-Hakk el-‘Azîm Âbâdî ‘Avnu’l-Ma’bûd Şerhu Süneni Ebî Dâvûd (6/22); el-Elbânî el-Âyâtü’l-Beyyinât Tahkiki (s. 37); Silsiletü’l-Ehâdîsi’d-Da’îfe (1/369)
[vi] (SAHİH HADİS): Ahmed ( 1/387); Nesâî (No:1283); Dârimî (No:2816); İbn Hibbân el-Müsnedü’s-Sahîh (el-İhsân, No:914) ve diğerleriAbdullah b. Mes’ûd radiyallâhu anh’den. Bk. el-Elbânî, Sahîhu’l-Câmi’i’s-Sağîr (No:2174); Mişkâtü’l-Mesâbîh Tahkiki (No:924); et-Tevessül (s. 64); el-Âyâtü’l-Beyyinât (s. 80); Sahîhu Mevâridi’z-Zam’ân (No: 2031)
[vii] (SAHİH HADİS): Ahmed (4/8); Ebû Dâvûd (No:1047); Nesâî (No:1375); İbn Mâce (No:1085); İbn Hibbân el-Müsnedü’s-Sahîh (el-İhsân, No:910) ve diğerleriEvs b. Evs radiyallâhu anh’den. Bk. el-Elbânî, Silsiletü’l-Ehâdîsi’s-Sahîha (No: 1527); Sahîhu’l-Câmi’i’s-Sağîr (No:2212); Mişkâtü’l-Mesâbîh Tahkiki (No:1361); Sahîhu’t-Terğîb (No:696); Sahîhu Mevâridi’z-Zam’ân (No: 458)
[viii] (SAHİH HADİS): Ahmed (2/367); Ebû Dâvûd (No:2042); Taberânî el-Mu’cemu’l-Evsat (No:8030) ve diğerleriEbû Hureyre radiyallâhu anh’den. Abdürrezzâk el-Musannef (No:6726); İbn Ebî Şeybe el-Musannef (No:7541); Ebû Ya’lâ el-Müsned (No:469) Alî b. Ebî Tâlib radiyallâhu anh’den. Bk. el-Elbânî, Ahkâmu’l-Cenâiz (s. 280); Tahzîru’s-Sâcid (s 95-97); Sahîhu’l-Câmi’i’s-Sağîr (No:7226); Mişkâtü’l-Mesâbîh Tahkiki (No:926); Tahrîcu Ehâdîsi Fadâili’ş-Şâm (s. 52); Gâyetü’l-Merâm (No:125)
[ix] Bk İbn Kesîr Telhîsu’l-İstiğâse fi’r-Reddi ‘ale’l-Bekrî (s. 34-35)
[x] İlgili yerde İbn ‘Abdilberr’in hadisi tashih ettiğine dâir bir ifâde geçmemektedir Sadece isnâdıyla birlikte hadisin metnine yer vermiştir. Bk. el-İstizkâr (1/185). Ancak bazı âlimler hadisin İbn ‘Abdilberr tarafından tashih edildiğini özellikle vurgulamaktadırlar Bk İbn Teymiyye Mecmû’u’l-Fetâvâ (4/295); İktidâu’s-Sırâtı’l-Mustakîm (2/178); İbnu’l-Kayyim Bedâi’u’l-Fevâid (2/325); Tehzîbu’s-Sünen (11/93); İbn Kesîr Tefsîrul-Kur’âni’l-‘Azîm (3/447, Rûm Sûresi 52 nolu âyetin tefsiri); Telhîsu’l-İstiğâse fi’r-Reddi ‘ale’l-Bekrî (s. 117); ‘Aynî ‘Umdetü’l-Kârî (8/100).
[xi] (ZAYIF HADİS): İbn ‘Abdilberr el-İstizkâr (1/185) Abdullah b. ‘Abbâs radiyallâhu anhumâ’dan, Deylemî Müsnedü’l-Firdevs (No: 6055) Âişe radiyallâhu anhâ’dan, İbn ‘Asâkir Târîhu Dımaşk (3/209/2); (8/517/1); Beyhakî Şu’abu’l-Îmân (thk. Zağlûl No:9296, thk. en-Nedvî No: 8857); el-Hatîb el-Bağdâdî Târîhu Bağdâd (6/137); Zehebî Siyeru A’lâmi’n-Nübelâ’ (12/590) ve diğerleri Ebû Hureyre radiyallâhu anh’den.Bk. İbnu’l-Cevzî el-‘İlelü’l-Mütenâhiye (2/911-912, No: 1523); İbn Abdilhâdî es-Sârımu’l-Menkî (s. 295-297); Zehebî Siyeru A’lâmi’n-Nübelâ’ (12/590); İbn Receb el-Hanbelî Ahvâlu’l-Kubûr (s 185-187); el-Elbânî Silsiletü’l-Ehâdîsi’d-Da’îfe (No:4493); el-Âyâtü’l-Beyyinât (s 69-70)
[xii] (SAHİH HADİS): Buhârî (No:1338, 1374); Müslim (No:2870) Enes b. Mâlik radiyallâhu anh’den
[xiii] Bk (Bakara, 2/154)
[xiv] (SAHİH HADİS): Müslim (No:1887) Abdullah b. Mes’ûd radiyallâhu anh’den
[xv] Bk (Ahzâb, 33/28-29).
[xvi] Bk (Ahzâb, 33/53) Ay bk (Ahzâb, 33/6)
[xvii] (HASEN HADİS): İbn Mâce (No:4272); İbn Hibbân el-Müsnedü’s-Sahîh (el-İhsân, No:3116); İbn Ebî ‘Âsım es-Sünne (Zılâlu’l-Cenne, No:867) ve diğerleriCâbir b. Abdullah radiyallâhu anhumâ’dan. Bk. el-Elbânî, Mişkâtü’l-Mesâbîh Tahkiki (No:138); Zılâlu’l-Cenne (No:867); Sahîhu Süneni İbn Mâce (No:3466); Sahîhu Mevâridi’z-Zam’ân (No: 648)
[xviii] Bk İbnu’l-Kayyim el-Kâfiyetü’ş-Şâfiye (el-Kasîdetü’n-Nûniyye) (s. 220)
[xix] Bk 103 nolu dipnot
[xx] Bk el-‘İlelü’l-Vâride fi’l-Ehâdîsi’n-Nebeviyye (7/262-263, No: 1338).
[xxi] Bk. Buhârî (No:4437, 4440, 5674, 6348, 6510) ve Müslim (No:2191, 2444/85,87) Âişe
radiyallâhu anhâ’dan
[xxii] Bk. Uzun İsrâ hadisi Buhârî (No:3207, 3887) ve Müslim (No:164) Enes. Mâlik ve Mâlik b. Sa’sa’a radiyallâhu anhumâ’dan
[xxiii] Ölüp geride baba ya da oğul bırakmayan kimse Bk (Nisâ, 4/12, 176).
[xxiv] (SAHİH HADİS): Buhârî (No:5588) ve Müslim (No:3032/32-33) Abdullah b. Ömer radiyallâhu anhumâ’dan

www.ummulkura.com adresinden alınmadır


Yanıt: Peygamberimizin Mezarında Diri Olması Hakkında

mucahid_tr
selamun aleykum

konuyla ilgili Resulullah bir kaç sözunu buraya yazmamışsın neden acaba

mir ya bilmiyosun ya kopyaladığın yerde görmedin ya da bildiğin halde

gizliyon hepsıde senin için eksiklik

عن بكر بن عبد الله رضى الله عنه قال: قال رسول الله صلى الله عليه وسلم: "حياتى خير لكم تحدثون ويحدث لكم، فاذا انا مت كانت وفاتى خيرا لكم، تعرض على اعمالكم فاذا رأيت خيرا حمدت الله وان رأيت شرا استغفرت الله لكم."
Bekr İbn Abdillah (RadiyAllahu Anh)‘dan rivâyet edilen bir hadis-i şerifte Resûlüllah (SallAllahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
Benim hayatım, sizin için hayırlıdır (benim sağlığımda bir takım işler) yaparsınız, size (onlarla ilgili hükümler) bildirilir.

Ben öldüğümde ise vefatım sizin için hayırlı olur, çünkü amelleriniz bana (kabrimde) arz edilir, hayır görürsem Allah’a hamdederim, şer görürsem Allah’tan sizin için af dilerim. ..1

[1] İbn Sa’d, Tabakâtü’l-Kübrâ: 2/194, İbn Hacer Askalânî, Metâlibu’l-Aliye, no: 3853, 4/22, Heysemî, Mecmau’z-Zevâid, no: 14250, 8/594.

Büyük hadis âlimi Ebû Dâvûd et-Tayâlisinin Müsnedin’de Câbirden rivâyet ettiğine göre

Peygamber (SallAllahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

Yaptığınız işler, mezardaki yakınlarınıza ve tanıdıklarına gösterilir.

İşleriniz iyi ise sevinirler, iyi değilse ya Rabbi! İyi işler yapmaları için kalplerine ilham eyle, derler1

[1] Minha 1/156 dan naklen Hamza Ahmed ez-Zeyn Müsned-i Ahmed Ta’lik-i 10/532 ez-Zeyn hadis sahihdir diyor aynı yer.

Allah (Celle Celalühü) şehitler için ölü demeyin onlar diri diyor. Peygamberler kabirlerinde diri oldukları sahih hadislerle bildirilmiştir.

Bizi duyan şehitlerin bizim için Allah (Celle Celalühü) duâ etmelerine engel olacak veya yasaklayan zayıf dahi olsa bir delil yoktur.

Peygamberimiz ve Allah dostlarının hayatta iken Allah katındaki ruhların değerleri neyse, vefatlarından sonra da ruhlarının değeri aynıdır

SAHABE RESULULLAH IN KABRİNDEN ALLAHA DUA ETMESİNİ İSTEMİŞTİR

Mâlik ed-Dâr anlatıyor: Hz. Ömer (RadıyAllahu Anh) devrinde halk şiddetli bir kıtlığa maruz kalmıştı.

Derken bir adam Peygamber’in (sav) kabrine gelerek:

Ya RasulAllah! Ümmetin için yağmur yağmasını iste. Zira onlar helak oldular! dedi.

(buraya kadar yaptığı rüya deyil bizzat uyanıkken yaptığı)

Bunun üzerine rüyasında adama şöyle denildi:

Ömer’e git, ona selâm götür, halkın suya kavuşacağını haber ver ve ona şunu söyle: Senin vazifen, iyi muamelede bulunmak, dengeli ve güzel hareket etmektir .

Adam derhal giderek durumu Ömer’e bildirdi. Bunun üzerine Ömer ağladı ve sonra da:
Rabbim! Üstesinden gelemediğim şeyler hariç, çaba sarfetmekten geri durmuyor ve elimden geleni yapıyorum! dedi.[1]

İbn Hacer (ö.852/1448), ibn Ebî Şeybe’nin (ö.235/849) rivâyet ettiği bu hadisin isnadının sahih olduğunu zikretmektedir.[2]

Hadis, aynı isnadla Beyhakî (ö.458/1065) ve İbn Asâkir (ö.571/1175)[3] tarafından da rivâyet edilmektedir

[1] İbn Ebi Şeybe, Musannef, VII, 482-483; İbn Abdilberr, İstiab, II, 464; Halili, İrşad, I, 313-314; Beyhakî, Delâil, VII, 47.

[2] İbn Hacer, Fethu’l-Bari, II, 495.

[3] İbn Asakir, Tarihu Medineti Dımaşk (tercemetü Ömer b. El-Hattab), LIII, 294

MİR BU HADİSLERİDE YAZSAN İYİ OLURDU KONU DAHA İYİ ANLAŞILIRDI

BULANIK SUDA BALIK AVLAMAYA BENZEMİŞ YAZIN


Yanıt: Peygamberimizin Mezarında Diri Olması Hakkında

@mir
< Bekr İbn Abdillah (RadiyAllahu Anh)’dan rivâyet edilen bir hadis-i şerifte Resûlüllah (SallAllahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Benim hayatım, sizin için hayırlıdır (benim sağlığımda bir takım işler) yaparsınız, size (onlarla ilgili hükümler) bildirilir.

Ben öldüğümde ise vefatım sizin için hayırlı olur, çünkü amelleriniz bana (kabrimde) arz edilir, hayır görürsem Allah’a hamdederim, şer görürsem Allah’tan sizin için af dilerim.” ..1

[1] İbn Sa’d, Tabakâtü’l-Kübrâ: 2/194, İbn Hacer Askalânî, Metâlibu’l-Aliye, no: 3853, 4/22, Heysemî, Mecmau’z-Zevâid, no: 14250, 8/594. >
bir kere bile sahihliği konusunda ittifak edilen bir hadis veremezsin değil mi?
nerede Allah’tan başka birilerine ibadet etmeni mazur gösterecek bir şey bulsan
sahih mi, zayıf mı, uydurma mı, konuya delaleti var mı yok mu bakmadan
üstüne atlarsın

Bak yukarda verdiğin hadis hakkında neler söylenmiş:
Bahsettiğiniz hadis, Heysemi’nin Mecmeu’z-Zevaid adlı kitabında yer almaktadır. (Bkz: 9. cilt, 24. sayfa) Heysemi, hadisi Bezzar’ın rivayet ettiğini ve senedinde yer alan ravilerin sahih olduğunu belirtmiştir.
Bu hadis, farklı metin ve senetlerle Zehebi’nin Mizanu’l-İtidal (1/651), Iraki’nin Tahricu’l-İhya (4/182), Suyuti’nin Hasaisu’l-Kübrâ (2/281), Aclu’nin Keşfu’l-Hafâ (1/368-369, hadis no: 1178) adlı kitapları gibi birçok hadis kitabında yer almıştır. Bunlardan bazıları için yukarıdaki gibi "senedi sahih” denilenler varsa da çoğunluğu hadis âlimleri tarafından "zayıf” kabul edilmiştir. Son dönem hadis âlimlerinden Nasıruddin el-Elbani bu hadisin tüm yollarının "zayıf” olduğunu, hatta bazılarının mevzu yani uydurma olduğunu söylemiştir. (Elbani, es-Silsiletü’d-Daife, 2/406)

< Mâlik ed-Dâr anlatıyor: "Hz. Ömer (RadıyAllahu Anh) devrinde halk şiddetli bir kıtlığa maruz kalmıştı.

Derken bir adam Peygamber’in (sav) kabrine gelerek:

Ya RasulAllah! Ümmetin için yağmur yağmasını iste. Zira onlar helak oldular! dedi.

(buraya kadar yaptığı rüya deyil bizzat uyanıkken yaptığı)

Bunun üzerine rüyasında adama şöyle denildi:

Ömer’e git, ona selâm götür, halkın suya kavuşacağını haber ver ve ona şunu söyle: "Senin vazifen, iyi muamelede bulunmak, dengeli ve güzel hareket etmektir”.

Adam derhal giderek durumu Ömer’e bildirdi. Bunun üzerine Ömer ağladı ve sonra da:
Rabbim! Üstesinden gelemediğim şeyler hariç, çaba sarfetmekten geri durmuyor ve elimden geleni yapıyorum!” dedi. >
ne yazıkki bazı alimler
önlerine gelen ve senedi azbuçuk sağlam olan herşeyi kitaplarına almışlardır
mesela büyük alimlerin kitaplarında
ibni Mesud (ra)’ın Felak ve Nas Surelerini Kur’an’dan saymadığına dair
bir sürü rivayet var
ne yapacağız?
ibn Mes’ud öyle söyledi diye Felak ve Nas Surelerini inkar mı edeceğiz?

hadis kitaplarından birinde
ashabın bazılarının namazda secde esnasında
arkalarında namaz kılan kadınları dikizlediği yazıyor
ne yapacağız?
hadis kitabının yazarı büyük alim diye
bu rivayeti doğru mu kabul edeceğiz?
doğru kabul etsek bile bizde mi namazda göz zinası yapacağız?

Ashabın da alimlerin de arada bir hata yapabileceğini kabul etmediğiniz sürece
ilimde bir gram yol alamazsınız.

akidede ve hatta amelde
sahih nasslar yerine
doğruluğu şübhe götüren nasslara
mal bulmuş gibi sarılanlar imzamı okusunlar
zira orda onlardan bahsediliyor..


Yanıt: Peygamberimizin Mezarında Diri Olması Hakkında

konya442
Selamun aleykum peygamber efedimizin neden kabri göster miyorlar tabi gösterseler çok kalabalik olur ama bazen süphe geliyor ve diyorki ya haassjaa Hz Muhammed orda degilse Medinedeki kabrinde


mucahid_tr
SELAMUN ALEYKUM KARDEŞLERİM

MİR KARDEŞ YİNE YANLIŞLIK YAPTIN YA KARDEŞ YANLIŞLARIN ORTAYA ÇIKINCA NE OLUR TESLİM OL

BEN SENİN YANLIŞLARINI YAZMAKTAN İSBATLAMAKTAN YORULDUM SEN İNADINDA YORULMADIN KARDFEŞİM YAA

CEVAB

MİR MİR SENİN BAHSETTİĞİN ZAYIF OLANI RİVAT ŞU

…….Utbe İbn Gazvân (ra)’dan rivâyet edilen bir hadis-i şerifte

Resûlüllah sav ) şöyle buyurmuştur:
عن عتبة بن غزوان رضى الله عنه عن النبى صلى الله عليه وسلم قال: "اذا اضل احدكم شيئا او اراد احدكم عونا وهو بارض ليس بها انيس فليقل: يا عباد الله اغيثونى، يا عباد الله اغيثونى فان لله عبادا لا نراهم.

"Sizin biriniz bir şey kaybederse, yahut yanında arkadaşı bulunmadığı bir yerde yardım dilerse

"Ey Allah’ın kulları bana yardım edin! Ey Allah’ın kulları bana imdat edin!” desin

. Çünkü, Allah’ın bizim görmediğimiz kulları vardır.”…1

[1] Taberânî, Mu’cem-i Kebîr, No: 290, 17/117, Mecmau’z-Zevâid, No: 17103, 10/188.

SAHİH OLAN İSE BİZİM YUKARIDA YAZDIĞIMIZ KİMSE ONA ZAYIF DEMİYO

…..SAHHİH OLANI

Ancak benzer hadisi sahih kabul etmişlerdir ki o da şu hadistir:
عن ابن عباس رضى الله عنهما ان النبى صلى الله عليه وسلم قال: ان لله ملائكة فى الارض سوى الحفظة، يكتبون ما يسقط من ورق الشجر، فاذا اصاب احدكم عرجة بارض فلاة فليناد: يا عباد الله! اغيثوا"
İbn Abbas (RadiyAllahu Anh)’dan rivâyet edilen bir hadis-i şerifte Resûlüllah (SallAllahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:

"Şüphesiz ki Allah(-u Teâlâ)nın, hafaza meleklerinin dışında yeryüzünde melekleri vardır ki

ağaç yapraklarından düşenleri yazarlar.

Sizin birinize çöl arazisinde bir aksaklık isabet ederse,

"Ey Allah’ın kulları! (Bana) yardım edin” diye seslensin.”

[1] İbn Hacer el-Askalânî, Muhtasar-u Zevâidi’l-Bezzâr, No: 2128, 2/420

MİR SAHİH OLANLAR VAR İKEN DEMİŞTİNİZ İŞTE SAHİH HADİS UYUN UYABİLİRSENİZ RESULULLAHIN EMRİNE

MANTIĞINI ÇİĞNEYİP İNADINI EZİP RESULULLAHIN EMRİNE UY BAKALIM UYABİLİRSEN AMA UYAMASSIN ÇÜNKÜ HASTASINIZ KARDEŞİM MALİSEF

2…..malik ed dar hadisine gelince bu sitede bir kardeşimiz ilim sahimi bir kardeşimiz sende biliyon ki o kardeşimiz onun yanın da senin bilgilerin ilk okul sevisinde kop ya yapıştır sevisinde

o kardeşimiz senin olamıyacağın kadar olgun bir insan ve munazara da yenildiği zaman senin gibi cahilane inad yapmayıp teslim olup yenildiğini kabul edip özur dileme gibi onurlu erdemli bir karaktere sahip biri

işte o kardeşle bu hadisin sahihmi zayıfmı tartısmasına girildi bu sitede ve o arkadaş yenildiğini ve internet hayatını uzun bir zaman ara verdiğini söyledi

isteyen bu hadis tartışmasına bakar ve HADİSİN SAHİH OLDUĞUNU GÖRÜR

AMA MİR İN GÖZUNE SOK SAK KALBİNE SOKSAK anlamadığım bazı nedenlerden dolayı müslümanların birliğine deyil parcalanmasına fitneye hizmet ederek inadına cahilane bir şekilde söz olsun diye yazı yazıyo

SEN YAZ BİZ SEN ANLAMASAN DA KİME HİZMET EDİYOSANDA DOĞRULARI YAZICAZ SANA DEYİL İNSANLARA SANA YAZICAĞIMIZA DUVARA YAZZAK DAHA İYİ OLUR BİRİ OKUR

HERKESE SAYGILAR


@mir
vay be Allah’tan başkasına dua etmemek ve bunu savunmak
dinde parçalanma sebebi imiş 🙂
kardeş sizin dininizin adı ne?
beni şimdiye kadar hiç İslam’a muhalif olmakla suçlayamayıp
ehlisünnet’e karşı olmakla itham ettiğinize göre
dininizin adı ehlisünnet dini olmalı

ama kendisini İsa (as)’a nisbet edenlerin
onunla alakası olmadığı gibi
sizin de gerçek ehlisünnet alimleriyle zerre kadar alakanız yok
onlar dua ederken bile Resulullah’ın mezarına yüzlerini dönmez
mezarı sollarına alarak dua ederlerdi ki
sizin gibi cahiller onların mezara ya da içindeki Resulullah’a dua ettiğini sanmasınlar da
Resulullah’ın mezarını onun rızası hilafına bir puta çevirmesinler


mucahid_tr
selamun aleykum kardeslerım

Peygamberimizin Mezarında Diri dir

şu delıller yeterde artar

Resulullah şehittir

1 delil

Yine Ebû Hüreyre radıyAllahu anh’den rivayet edildiğine göre,
Resûlullah sallAllahu aleyhi ve sellem:
– "Siz kimleri şehit sayıyorsunuz?" diye sordu. Sahâbîler:
– Yâ ResûlAllah! Kim Allah yolunda öldürülürse o şehittir, dediler. Peygamber Efendimiz:

"Öyleyse ümmetimin şehitleri oldukça azdır" buyurdu.

Ashâb:

– O halde kimler şehittir, yâ ResûlAllah! dediler.

Resûl-i Ekrem:
– "Allah yolunda öldürülen şehittir; Allah yolunda ölen şehittir; bulaşıcı hastalıktan ölen şehittir; ishalden ölen şehittir; boğularak ölen şehittir" buyurdu.

Müslim, İmâre 165. Ayrıca bk, İbni Mâce, Cihâd 17

Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

"Şehîdler beş türlüdür; Allah’ın istediği gibi Müslüman’ca yaşamakta iken Taun hastalığına yakalanmış , karın bölgesinden öldürücü hastalığa yakalanmış, suda boğulmuş ve enkaz altında kalmak suretiyle Müslüman olarak ölmüş kimselerle;

Allah’ın dinini yeryüzüne hâkim kılma yolunda ölen ve öldürülen kimseler şehîd sayılırlar.”

(Buhârî, Cihad: 30; Müslim, İmara: 51)

bu iki hadiste de görüleceği gibi

"Allah yolunda öldürülen şehittir; Allah yolunda ölen şehittir;

Allah’ın dinini yeryüzüne hâkim kılma yolunda ölen ve öldürülen kimseler şehîd sayılırlar.

1 Allah yolunda ölen ile öldürülen ayrı

yani illa şehit cihada şavaşıp ta ölen deyil cihadda olmayıp hayatını islamı yaşamak geçiren yaşatmak yaymak için uğraşırken ölen insanlar da şehittir deniliyor hadislerde

Allah’ın dinini yeryüzüne hâkim kılma yolunda ölen şehide ölü demek caiz değil iken, bütün ömrünü ‘ın Allah’ın emrine uyarak geçiren Peygamberimize ölü demek nasıl caiz olur?

Sehl ibnu Hanif (r.a.)’den Resulullah (s.a.s.)’in söyle dedigi rivayet edilir:

"Allah Teala’dan samimiyetle sehadeti talep eden kimse yataginda ölse de Allah onu sehitler makamina ulastiracak."

(Ebu Davud, Müslim, Tirmizi, Nesai ve Ibnu Mace)

Acaba resulullah şehadeti taleb etmişmidir

Hadislere göre resulullahta şehittir çünkü hayatı islamı anlatmak yaşamak ve yaymak için cihadla geçmiştir

2 inci delil

Sevgili peygamberimize ateşin ne kadar fazla diyenlere, peygamberimiz belanın en şiddetlisi peygamberlere gelir. buyurdu.

Sevgili peygamberimiz çok ateşli olduğu için, hastalığına humma yani bir cins sıtma demişlerdir.

Zatülcenb diyenler de olmuş, fakat Peygamber efendimiz, (Zatülcenb bana musallat olmaz) buyurdu.

Peygamber efendimiz, son hastalığında, (Hayber’de yediğim zehirli etin acısını hâlâ hissediyorum.

Zehrin tesirinden ebherim, bıçak gibi kesiliyor) buyurdu. (Buhari) [Ebher aort denilen atardamardır.]

Abdullah bin Mesud ve Eshab-ı kiramın büyükleri buyuruyor ki:
(O zehirli etin tesiriyle Resulullah şehid oldu.)
Peygamberlik şehidlikten üstündür. Ama şehidlik de nimettir. ü telâlâ

Habibine bu nimeti de vermek için son hastalığında zehrin etkisini göstermiştir. ( İmâm-ı Kastalânî, Mevahib-i ledünniyye, Meariçinnübüvve)



Tibyan’da bildiriliyor ki:
Bedir’de falanca filanca öldü gitti denildiği zaman, ü teâlâ, şehidler için ölü denmesini yasaklayıp buyurdu ki:
( Allah yolunda öldürülenlere ölü demeyin. Bilakis onlar diridir, ama siz bunun şuurunda değilsiniz.) [Bekara 154]

Birinci âyette, yolunda öldürülenlere ölü demeyin, onlar diridir diye ikaz ediliyor.

İkinci âyette de, yolunda öldürülmüş olanların diri olduğu ve yiyip içtikleri bildiriliyor.

Şimdi vehhabilere soruyoruz: Şehid mi üstün, yoksa Peygamber mi?


İki âyet-i kerime meali şöyledir:
(Peygamber, müminlere kendi canlarından üstündür.) [Ahzab 6]


(Bütün dinlerden üstün kılmak üzere, Resulünü hidayet ve hak din ile gönderen Odur.) [Fetih 28]

Bu iki âyetten anlaşıldığı gibi, Peygamberimizin dini diğer dinlerden üstün olduğu gibi, kendi de herkesten üstündür. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Ben bütün insanların efendisiyim.) [Buhari]

Şehidlerin ruhu yaşıyor da, âlemlere rahmet olarak gönderilen Resulullahın ruhu yaşamıyor mu? Ruh ölmez, kâfirlerin ruhu bile ölmez. Peygamberin yanında bir şehid kadar da kıymeti yok mu?

Şehid diri oluyor da, şehid olan Peygamber niye diri olmasın? Şehid Cennette rızıklandırılıyor da Peygamber niye rızıklandırılmasın?

Peygamber hâşâ yolunda olmazsa, şehid yolunda nasıl olur?

Peygamber diri olmazsa şehid nasıl diri olur? Peygamber işitmezse, şehid nasıl işitir? Halbuki şehidin, müslümanlığı da şehidliği de bu Peygambere iman etmeye bağlıdır.

Peki şehidler yolunda da, haşa peygamberler, sıddıklar, ulema-i rasihin ve emr-i maruf yapanlar şeytanın yolunda mıdır? Bu ne çirkin suçlamadır öyle?

Resulullah şehid değil midir? Resulullah, son hastalığında, (Hayber’de yediğim zehirli etin acısını hâlâ hissediyorum. Zehrin tesirinden aort damarım, bıçak gibi kesiliyor) buyurdu. (Buhari)

İbni Mesud hazretleri ve diğer Eshab-ı kiram, (O zehirli etin tesiriyle Resulullah şehid oldu) buyurdu. Peygamberlik şehidlikten üstündür.

Fakat şehid olmak da bir nimettir. ü teâlâ Resulüne bu nimeti de vermek için son hastalığında bu zehrin etkisini göstermiştir. (Mevahib-i ledünniyye)

Peki diğer peygamberlerin durumu nasıl:

Resulullah miraç olayında

Sırasıyla yedi sema tabakalarında bulunan Hz. Adem, Hz. Yahya ve Hz. İsa, Hz. Yusuf, Hz. İdris, Hz. Harun, Hz. Musa ve Hz. İbrahim (Aleyhimüsselam ecmain) gibi peygamberlerle görüştü, Onlar kendisine

"Hoş geldin!..”dediler, tebrik ettiler.

İbn Ebi Şeybe, c. 14, s. 303; Ahmed b. Hanbel, c. 3, s. 148; Müslim, Sahîh, c. 1, s. 146; Beyhakî, Delâilü’n- nübüvve, c. 2, s. 383; Begavî, Mesâbîhu’s-sünne, c. 2, s. 179; Kadı lyaz, eş-Şifâ, c. 1, s. 137; İbn Esîr, Musannef, Câmiu’l-usûl, c. 12, s. 53; İbn Seyyid, Uyûnu’l-eser, c. 1, s. 144.

Buradan anlaşılan peygamberler diri olması ve bir birleri ile konuşmaları

Bazıları resulullah ölmüştür işitmez derler geçmiş peygamberler bu konuşmayı yaparken resulullah ı nasıl işitmez ölmüştür denilebilinirki

kimsenin itiraza yeltenmediği sahih hadîs-i şerîfte "Mi’râc gecesi Mûsâ (Aleyhisselâm) ın şefâatiyle farz namazın elli vakitten beş vakite indirildiği

(Buhârî, no: 3207) anlatılmıştır.

Binlerce sene evvel vefât etmiş olan (Kabir ehlinde) Mûsâ (Aleyhisselâm) ın, bu ümmete ne büyük iyiliği olduğu nasıl göz ardı edilebilir.

ölülerin işittiğini peygamberlerin kabirlerinde diri olduklarını resulullahın şehid olduğunu ve diri olduğunu delillendirdik yukarda
Müslüman olarak ölmüş kimselerle; Allah’ın dinini yeryüzüne hâkim kılma yolunda ölen ve öldürülen kimseler şehîd sayılırlar.”

Ölen ayrı öldürülen ayrı tutulmuş yani hayatını islama adamış o yolda ölen evliyaullah ta şehittir

(Buhârî, Cihad: 30; Müslim, İmara: 51)


@mir
< Peygamberimizin Mezarında Diri dir

şu delıller yeterde artar >
ah çarpıtma mucahidi
konuyu dikkatlice okursan
yazarın Peygamberimizin (SAV) mezarında diri olduğunu
inkar etmediğini anlarsın
bak alıntının başlığı ve ilk birkaç cümlesi neymiş:
< Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem’in Kabrinde Diri Olduğu İle İlgili Hadis Etrafında Bir Şüphe ve Cevabı

Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem’in kabrinde de diri olduğunu ve bu konuda icmâ bulunduğunu ileri sürmeleri de bir diğer şüphedir Bu görüşlerini ve iddia ettikleri icmâı, Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem’den istekte ve istiğâsede bulunmanın cevâzına delil olarak göstermektedirler >
Yani yazar Resulullah’ın mezarında diri olduğunu değil
bunu bahane ederek ondan istekte bulunulmasını reddediyor

ve yazar
< 1) Rasûlullah’ın, kabrinde bilinen mânâda canlı ve diri olduğu iddiası şu âyet-i kerîmelerle çelişmekte ve aykırılık arzetmektedir: "Muhakkak sen de öleceksin, onlar da ölecekler” (Zümer, 39/30), "Biz, senden önce de hiçbir beşere ebedilik vermedik Şimdi sen ölürsen, sanki onlar ebedi mi kalacaklar?” (Enbiyâ, 21/34), "Her canlı ölümü tadacaktır” (Âl-i İmrân, 3/185; Enbiyâ, 21/35; Ankebût, 29/57)

2) Bilinmektedir ki, Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem kabrinde, ruhun bedende bulunması, bedeni idâre etmesi, ruhla beraberken bedenin yemeye, içmeye, giyinmeye, evlenmeye vb şeylere ihtiyaç duyması şeklinde alışılagelmiş biçimde dünyevî diriliğe sâhip değildir Bilâkis kabirde berzah hayatına sahiptir >
diyerek de Resulullah’ın diri olduğunu kabul ediyor
fakat bunun bildiğimiz manada bir dirilik olmadığını anlatmaya çalışıyor
ama heyhat! sen kim bunu anlamak kim?


mucahid_tr
selamun aleykum kardesim mir

1… resulullahın şehıt olduğunu kabul ediyormu yazar veya sız onu sorabılırmıyım

şehıtler le ilgili ayetleri göz önunde bulundurmak lazım

evet her canlı evlenmek gibi dunyada yasam bıcımı olan dırıliği kaybedıp ölücektır

resulullah ta ölmüstur fakat şehıtler için Allah cc

Allah Yolunda Öldürülenlere (Şehitlere) "Ölü" Demeyin ! Zira Onlar Diridirler ! Fakat, Siz Farkında Değilsiniz. (Bakara-154)

Allah yolunda öldürülenleri ölü sanmayın, onlar, Rableri indinde diridir, rızıklanır.) [Al-i İmran 169]

burda bahsedılen dırılık nasıl

Baki bin Muhalled, Ebû Said-i Hudri (RadıyAllahû anh) ‘dan rivayet ettiğine göre, Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:

«Şehidler, sabah gelir, akşam giderler. Sonra Arşa asılı kandillerin içine barınırlar. Cenâb-ı Hakk onlara:

…………….bir yandan şu ayetler

Muhakkak sen de öleceksin, onlar da ölecekler (Zümer, 39/30),

Biz, senden önce de hiçbir beşere ebedilik vermedik Şimdi sen ölürsen, sanki onlar ebedi mi kalacaklar? (Enbiyâ, 21/34),

Her canlı ölümü tadacaktır (Âl-i İmrân, 3/185; Enbiyâ, 21/35; Ankebût, 29/57)

bu durumu ıyı anlamak için hadislere bakmak lazım

2…

mir kardesın yazarı şöyle demiş:Yani yazar Resulullah’ın mezarında diri olduğunu değil bunu bahane ederek ondan istekte bulunulmasını reddediyor

resulullahın ve sahabenın bıze bıldırdıklerı haberlere gore bizde o yazarını yanlış görüşünü reddeıyoruz

neye göre reddediyoruz


Bunun da sübûtunu bir çok hadîs-i şerîften anlamaktayız ki, bunun en açık delili, Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in:

Benim hayatım sizin için hayırlıdır, (benim sağlığımda bir takım işler) yaparsınız, size (onlarla ilgili hükümler) bildirilir
Ben öldüğümde ise vefâtım sizin için hayırlı olur, çünkü amelleriniz bana (kabrimde) arz edilir, hayır görürsem Allâh’a hamdederim, şer görürsem Allâh’tan sizin için af dilerim hadîs-i şerîfidi

İbn Sa’d, Tabakâtü’l-Kübrâ: 2/194, İbn Hacer Askalânî, Metâlibu’l-Aliye, no: 3853, 4/22, Heysemî,

Mecmau’z-Zevâid, no: 14250, 8/594.

Büyük hadis âlimi Ebû Dâvûd et-Tayâlisinin Müsnedin’de Câbirden rivâyet ettiğine göre Peygamber (sav) şöyle buyurdu:

Yaptığınız işler, mezardaki yakınlarınıza ve tanıdıklarına gösterilir. İşleriniz iyi ise sevinirler, iyi değilse

ya Rabbi! İyi işler yapmaları için kalplerine ilham eyle, derler..1

[1] Minha 1/156 dan naklen Hamza Ahmed ez-Zeyn Müsned-i Ahmed Ta’lik-i 10/532 ez-Zeyn hadis

sahihdir diyor aynı yer.



Mâlik ed-Dâr anlatıyor: Hz. Ömer (RadıyAllahu Anh) devrinde halk şiddetli bir kıtlığa maruz kalmıştı. Derken bir adam Peygamber’in (SallAllahu Aleyhi ve Sellem) kabrine gelerek:
-Ya RasulAllah! Ümmetin için yağmur yağmasını iste. Zira onlar helak oldular! dedi. Bunun üzerine rüyasında adama şöyle denildi:
Ömer’e git, ona selâm götür, halkın suya kavuşacağını haber ver ve ona şunu söyle: Senin vazifen, iyi muamelede bulunmak, dengeli ve güzel hareket etmektir .

Adam derhal giderek durumu Ömer’e bildirdi. Bunun üzerine Ömer ağladı ve sonra da:
Rabbim! Üstesinden gelemediğim şeyler hariç, çaba sarfetmekten geri durmuyor ve elimden geleni yapıyorum! dedi.[1]

İbn Hacer (ö.852/1448), ibn Ebî Şeybe’nin (ö.235/849) rivâyet ettiği bu hadisin isnadının sahih olduğunu zikretmektedir.[2]
Hadis, aynı isnadla Beyhakî (ö.458/1065) ve İbn Asâkir (ö.571/1175)[3] tarafından da rivâyet edilmektedir.

görduğunuz gibi sahabe vehat etmiş resulullahın kabrınden bır ıstekte bulunuyo bunu red eden yazar ya bunu görmedı ya gördu görmezden geldı yada ıftıra atarak zayıf dedı

hepsınede yanıldı

ayrıca resulullah bıze bıze şöyle dıyo

Ben öldüğümde ise vefâtım sizin için hayırlı olur, çünkü amelleriniz bana (kabrimde) arz edilir, hayır görürsem Allâh’a hamdederim, şer görürsem Allâh’tan sizin için af dilerim hadîs-i şerîfidi

bu hadısten sonra anlıyana bu hadisler yeter anlama istemeyene

ne dıyelım Allah anlamayı nasıp etsın dıyelım

mir bana sen nerde anlamak dıyodun şimdi siz şu yukardakı ayet ve hadislerden ne anlıyosunuz anlatırmısınız

[1] İbn Ebi Şeybe, Musannef, VII, 482-483; İbn Abdilberr, İstiab, II, 464; Halili, İrşad, I, 313-314; Beyhakî, Delâil, VII, 47.

[2] İbn Hacer, Fethu’l-Bari, II, 495.

[3] İbn Asakir, Tarihu Medineti Dımaşk (tercemetü Ömer b. El-Hattab), LIII, 294


melle
Zümer süresi 30. ayet

Ey Peygamber! Onlar nasıl Ölecekse sen de öleceksin. Bu dünyada hiç kimse ebedi kalmayacak.

Yüce Allah şöyle buyuruyor: "Sen de öleceksin, onlar da ölecekler. Sonra kıyamet günü Rabbinizin huzurunda davalarınız görülecektir." Yani ey Rasul! Muhakkak sen de öleceksin, onlar da ölecekler. Sonra, dünyadayken tevhid ve şirk konusunda ki ihtilâfınız hususunda Allah katında davalaşma olacak ve Allah Tealâ sizin aranızda kıyamet günü hüküm verecek. Bu mahkeme sonucunda mümin, muvahhid ve ihlaslı kullar kazanacak, kâfir, inkarcı, müşrik ve ya-lanlayıcı kullar ise azap görecek. "Sen de öleceksin…" kavl-i ilâhisi, Hz. Peygamber’in ecelinin geldiğini haber veren ve sahabeye, onun yakında vefat edeceğini, dünyada ebedi kalmayacağını bildiren bir ayettir. Zira onlardan bazıları Hz. Peygamber’in ölmeyeceğine inanıyordu. Yine bu ayet, Kureyş’in kâfirlerinin, fırsat ellerin-deyken bunu değerlendirmelerini, bir an önce iman ederek, Hz. Peygamber hayattayken vahyi kendisinden alıp öğrenip istifade etmelerini teşvik etmektedir. Çünkü Hz. Peygamber onların arasında sonsuza kadar değil, az bir süre kalacaktır.


Kayıtsız Üye
fe sübhanellaah ! K.Kerim sadece Allah’a dua edilmesi gerektiğini sarahat ve defaatle bildirmesine rağmen, Hz. peygamberin de ben sizin adınıza bir şey yapamam, Allah’a yalvarın, rızasını kazandıracak işler yapın…. demesine rağmen birilerinin yaptığı davranış ve sözlerini ileri sürüp akideye taallük eden hususlarda görüşler ileri sürmenin ve ısrar etmenin mantiğini anlamıyorum. Allah cc. hakka hidayet eylesin…


peygamberler kabirlerinde diridirler, peygamberler kabirlerinde namaz kılarlar, peygamberimiz diri mi

Yorum yapın

1melek.com petinya.net Kompozisyon/ !function(){"use strict";if("querySelector"in document&&"addEventListener"in window){var e=document.body;e.addEventListener("mousedown",function(){e.classList.add("using-mouse")}),e.addEventListener("keydown",function(){e.classList.remove("using-mouse")})}}();