Dünyaya Geliş Amacımız
ibo_61
DÜNYAYA GELİŞ AMACIMIZ
Bu dünyaya neden geldik, nereden geldik ve nereye gidiyoruz? Soruları, küçükten büyüğe az-çok hepimizi meşgul etmiştir..
Düşünen bir varlık olan insan, bu soruların cevabını kendi kendine bulmaya çalışır. Ancak kaçta kaçı bulur ve bulduğu sonuç ne kadar doğrudur bunu bilemeyiz.. Çünkü bazı soruların cevabını akıl tam olarak tek başına bulamaz.. Sebebi açıktır: Aklın, vahyin kılavuzluğuna ihtiyacı vardır. Ne kadar saf olursa olsun insan aklı, ilahi maksatları ve gerçekleri tek başına kavramaktan acizdir. Akıl ve nakil birleştiği zaman, birbirlerine yardımcı olur ve yol gösterir. Ne tek başına akılla, ne de tek başına nakillerle, bu dünyayı ve yaratılış gerçeğini tam olarak anlayıp ifade etmek mümkün değil.. Nitekim sadece dünyanın yaratılış gerçeği üzerinde bile yüzyıllarca süren sırf akla dayalı çalışmalarla bu olay kavranamadı ve neticede nakillerin dediğine gelindi. Bugünkü anlayışa gelebilmek için birçok felsefeci, yaratılışın bazen bir tesadüf eseri olduğuna, bazen kendi kendine gerçekleştiğine bazen de tabiatın yarattığına hükmedip, karanlıklarda ve çıkmaz yollarda dolaşıp durdular, insanlığı da boşuna yordular. Yakın çağlarda ise en çok yaygın olan akli görüş evrimdi. Belki hala buna inananlar da vardır. Ancak 1990’lı yıllarda bu tür görüşlerin tamamı çöpe atılarak, evrenin ve içindekilerin İlahi bir plan ve programa göre yaratıldığı kabul edilerek, evrenin, Kuran-ı Kerimde de belirtilen(21:30.), BİG-BANG gerçeği, yani Büyük Patlama sonucu yaratıldığı gerçeği kabul edildi. Eski felsefecilerden birçoğu da zaten buna inanıyordu. Ancak bazı çevreler bunu daha düne kadar kabul etmiyorlar ve aklın bunu kabullenemeyeceğini söylüyorlardı. Oysa geçen bunca zaman içinde kendilerine verilen süreyi doldurdukları halde tezlerini ispatlayamadılar. Aksine inananları destekleyen binlerce delil ve mucizevi olay, yeni teknolojilerle varlıkların incelenmesinde ortaya çıkan sırlar, bu dünyanın bir sahibinin olduğunu gösterdi ve çoğu dinsizler de ağız değiştirerek; biz de bir yaratıcının varlığına inanıyoruz ama onun adı konusunda tartışıyor, bunu da ilim yoluyla ispatlamaya çalışıyoruz.. şeklinde konuşmaya ve bu konudaki samimiyetsizliklerini de bu şekilde örtmeye çalıştılar. O halde artık yapılması gereken şey bu konudaki tartışmaların gereksiz olduğunu anlayıp işte bu, bizi ve bizim için evreni yaratıp ihtiyaçlarımızla donatan, yaratıcımız olan yüce Allah’ın bizden ne istediğini anlamaya ve gereğini yerine getirmeye kalıyor.
Öteden beri gizli veya açık, belki de herkes tarafından bilinen bir başka büyük gerçek ise, bu dünyanın gelip geçici bir yer olarak yaratılığı ve hiç kimsenin burada ebediyen kalmayacağıdır. Ancak buna rağmen yine hiç kimse, dünyanın gelip geçici olduğuna göre davranmaz ve sanki dünyanın sultanı olacakmış ve hiç ölmeyecekmiş gibi yaşamaktadır. Ancak, bir gün hesaplarının aksine olarak aniden öbür tarafa göçüverir ve bütün plan ve programları yarım kalır, biriktirdiği malı-mülkü miras olarak başkalarına kalır. Bu da gösteriyor ki, insanoğlu hep başkaları yani mirasçıları için çalışıp çabalamakta, kendisi için işe yarar ciddi bir şey yapamadan bu dünyadan göçüp gitmektedir. O halde ne yapmak gerekiyor?
Dünya madem fanidir ve gelip geçicidir, hem madem ömür kısa ve yapılaması gereken işler fazla ve bize verilen görevlerle belirlenen hedef bellidir. O halde yapılacak şey, aklı başında olan her insanın kendisini yaratanın emirleri ve istekleri doğrultusunda davranıp işlerini ona göre düzene sıraya ve koymasıdır. Öteden beri ifade edilen ve tamamı üç-beş günlük gibi, kısa olan dünya hayatımızı ve bize verilen ömrü, en kıymetli şekilde israf etmeden kullanmak, yaratılış amacımıza uygun olarak değerlendirmektir. Bu da yüce kitabımız Kuran-ı Kerim’de ve sevgili Peygamberimizin berrak hayatında bize örnekleri ile gösterilmiştir. Bu imtihan dünyasını ancak bu şekilde sağlıklı olarak yaşayabilir ve akıllıca değerlendirebiliriz. Çünkü bir gün, hiç beklemeden, bu dünyaya geldiğimiz gibi, aniden göçüp gidecek ve bizden istenildiği halde yapmadıklarımız için kabrin öbür tarafında çok pişman olacağız.. O halde gelin, henüz zamanımız varken, bize düşen görevleri bir ucundan
yapmaya ve Allah’ın istediği gibi yaşamaya çalışalım..
ARİF ARSLAN
Cevap: Dünyaya Geliş Amacımız
AYSEN
insan yaratıldı ve dünyada yaşamaya bırakıldı yüce Allah böyle istedi ve kullarına sayısız nimetler verdi sonrada onlardan sadece iman etmelerini düzgün yaşamalarını kurallarına uymalarını istedi ve böyle yaşayanları ödüllendireceğini söyledi
dünyaya geliş amacımız, dünyaya geliş amacımız nedir, dünyaya gönderiliş amacımız