Hulle yapmak ne demektir?
Muhammed
Hulle nedir
hulle yapmak ne demektir?
1119- Hâris ve Ali (r.anhüma)’dan rivâyete göre, şöyle demişlerdir: Rasûlullah (s.a.v.), hulle yapana da yaptırana da lanet etmiştir. (Ebû Dâvûd, Nikah: 15; İbn Mâce, Nikah: 33)
(Hulle: Boşanan bir kadının tekrar kocasına dönebilmesi için geçici olarak başka bir erkekle evlenmesi demektir.)
Tirmîzî: Bu konuda İbn Mes’ûd, Ebû Hüreyre, Ukbe b. Âmir ve İbn Abbâs’tan da hadis rivâyet edilmiştir.
Tirmîzî: Ali ve Câbir hadisinde hastalık vardır. Bu hadisi aynı şekilde Eş’as b. Abdurrahman, Mûcâlid’den, Âmir’den (Şa’bî), Hâris’den, Ali’den, Âmir ve Câbir b. Abdullah’tan rivâyet edilmiş olup senedi pek sağlam değildir. Çünkü Mûcâlid b. Saîd’i, Ahmed b. Hanbel’in de aralarında bulunduğu bazı hadis alimleri zayıf görmüşlerdir.
Abdullah b. Numeyr ise bu hadisi Mûcâlid’den, Âmir’den, Câbir b. Abdullah’tan, ve Ali’den rivâyet etmiş olup İbn Numeyr bu rivayetinde vehme kapılmıştır. Birinci rivâyet daha sağlam ve daha sahihtir. Muğîre, İbn ebî Hâlid ve pek çok kimse bu hadisi Şa’bi’den, Hâris’den ve Ali’den rivâyet etmişlerdir.
1120- Abdullah b. Mes’ûd (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.), hulle nikahıyla evlenen kocaya ve kendisi için hulle yapılan kocaya lanet etmiştir. (Nesâî, Talak: 13; Ebû Dâvûd, Nikah: 15)
Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Ebû Kays el Evdî’nin ismi Abdurrahman b. Servan’dır. Bu hadis Peygamber (s.a.v.)’den pek çok şekilde rivâyet edilmiştir. Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabından ilim adamları uygulamalarını bu hadisle yaparlar. Ömer b. Hattâb, Osman b. Afvân, Abdullah b. Amr ve başkaları bunlardandır. Tabiin dönemi fıkıhçıları da aynı kanaattedirler. Sûfyân es Sevrî, İbn’ül Mübarek, Şâfii, Ahmed ve İshâk’ta bunlardandır.
Tirmîzî: Carûd b. Muâz’dan işittim. Veki’den naklederek onunda bu görüşte olduğunu ve ictihat taraflarının bu konudaki görüşlerinin atılması gerektiğini söylemişlerdir.
Carûd diyor ki: Vekî’, Sûfyân’dan naklederek der ki: Bir erkek bir kadınla hulle yapmak üzere geçici bir süre için evlenir sonra da o kadını yanında tutmak arzusu belirirse o kadını yeni bir nikahla nikahlamadıkça yanında tutması helal olmaz.
Cevap: Hulle yapmak ne demektir?
imam
HULLE NE DEMEKTİR? İSLAMDA HULLE
Islâm`da nikâhla kurulan âile kurumu ciddî ve mukaddes bir kurumdur. Nikâh, karının üç bağla kocaya bağlanmasını sağlamıştır. Eğer erkek karısını bir defa boşar ve bu bağlardan birini koparırsa, ayrılığın acısını tadınca tekrar dönebilir ve iki bağ ile daha dikkatli bir tutumla arkadaşlıkları sürer. Erkek bu ciddî kurumu tekrar hafife alır ve bir kez daha boşarsa, dönme isteği halinde kendisine bir hak daha tanınır ve tek bağla beraberliklerini sürdürürler. Erkeğin bundan sonraki boşaması böyle bir ciddî kurumu hafife alması ve kadının onuruyla oynaması sayılır ve artık o kadına dönme isteği kabul edilmez: Kur`ân-ı Kerîm bunu: "… ve üçüncü kez de boşarsa, artık onu bir başkası nikâhlayıncaya kadar ona dönemez" diye hükme bağlar. (Bakarâ (2) 230.) Yani üçüncü talakla ondan boşandıktan sonra, iddetini bitirecek, normal şartlarla bir başkası ile evlenecek, karı-koca ilişkileri yaşayacaklar ve günün birinde onunla da anlaşamaz ve ayrılırlarsa ve tekrar iddet beklerse, o zaman birinci kocasının ona talip olması ciddî bulunur ve onunla evlenebilir. Çünkü karısının sonradan bir başkası ile evlenmesi gibi son derece onur kırıcı bir işi sineye çekmiş ve buna katlanmış olması, artık epeyce ders almış olduğunu gösterir.
Ancak insanlar, her işe hile buldukları gibi, buna da bulmuşlar ve karısını üç talakla boşayan adamın ona tekrar dönme isteği halinde, üçüncü bir kişiyle anlaşıp, hemen boşaması şartıyla kadını ona nikâhlama gibi çirkin bir yol seçmişlerdir. İşte bu olaya "hulle" ya da "tahlîl", bu şartla kadınla evlenen ikinci kocaya da "muhallil" denir. Bu kelimeler "helâl" kökünden türetilmiş kelimelerdir. "Hulle" helâl olma, "tahlîl" helâl kılma, yani helâl yapma, "muhallil" de helâl kılan, yani yapan anlamındadır.
Peygamberimiz "hulle" yapan bu ikinci erkeği kiralık tekeye benzettiği (Ibn Mâce, nikâh 33.) ve "Allah, hulle yapana da, kendisi için hulle yapılana da lânet etsin" buyurduğu (bn Mâce, nikâh 33; Ebû Dâvûd, nikâh l4; Tirmiiî, nikâh 28;Müsned 1/83, 88, Il/323.) için, bütün Islâm bilginleri, bu işin çok çirkin ve haram bir iş olduğu konusunda sözbirliği halindedirler. Ancak bu çirkinliğe rağmen yaparlarsa ne olur? Hanefiler dışındaki bütün Islâm bilginleri; "hulle"nin hiçbir hüküm ifade etmeyeceğini ve bu yolla bu durumdaki kadının birinci kocasına helâl olamayacağını söylemişlerdir. Hanefiler ise: Bu iş lânetlenmiş, çirkin bir iş olmakla beraber, birisi iğrenmeden bunu yapıverirse, bir haram işlemiş olur; ancak kadın, bununla da ilk kocasına helâl olabilir; çünkü Peygamberimiz, lânetlerken bile, "helâl yapan" diyerek lânetlemiştir, demişlerdir (bk. Sabunî, age 1/340.). Demek ki, helal kılma işi böyle çirkin bir yolla olsa dahi gerçekleşmiştir.
Yazar: İslam Fıkhı Ansiklopedisi
Cevap: Hulle yapmak ne demektir?
mum
hulle biçmek ne demek
HULLE Nedir:
İslâmî nikâh hükümlerine göre üç defâ boşanmış bir kadının, tekrar aynı adam tarafından alınabilmesi için; başka bir erkek tarafından nikâhlanıp, düğün ve vaty olduktan sonra boşanması.
Hulle, bir erkek için zillet ve aşağılıktır. (Ahmed Zühdü Efendi)
Allahü teâlâ erkeklere boşanmak hakkını verdiyse de, bu hakkı gelişi güzel kullanmamaları ve kadınların erkekler elinde oyuncak olmamaları için erkeklere hulle zilletini yüklemiştir. Hulle korkusundan müslüman bir erkek talâk (boşanma) lafını ağzına bile alamaz. Âile arasında boşamak sözünü şakayla da olsa kesinlikle söylememelidir. (İbn-i Âbidîn)
Cevap: Hulle yapmak ne demektir?
mum
hülle ne demek
hulle biçmek ne demek
HUL’
(bk. MUHÂLEA).
MUHÂLEA
(المخالعة)
Karı-kocanın anlaşmasıyla evliliğe son verilmesi anlamında fıkıh terimi.
Sözlükte elbiseyi çıkarmak, soyunmak; ayırmak gibi anlamlara gelen hul’, fıkıhta kadının belli bir bedel vermesi karşılığında kocanın ayrılmaya razı olması üzerine evlilik bağından kurtulmasını ifade eder. Karşılıklı anlaşmayla gerçekleşmesi sebebiyle bu işleme muhâlea adı verilir.
Kur’ân-ı Kerîm’de bir taraftan evlilik teşvik edilmiş (en-Nûr 24/32), diğer taraftan ömür boyu birlikte yaşamaya karar veren eşler arasında karşılıklı sevgi ve saygının zamanla daha da büyüyüp artacağı vurgulanmıştır (er-Rûm 30/21). Eşlerin birbiri için elbise konumunda olduğu belirtilerek (el-Bakara 2/187) evlilik ilişkisi mecazi anlatımla ortak bir elbiseye benzetilmiş, hul’ / muhâlea terimi de bu âyetten istifade ile geliştirilmiştir. Yine Kur’an’da eşlerin karşılıklı anlayış ve fedakârlık içinde evlilik hayatını sürdürmeleri, birbirlerinin haklarına saygılı olmaları, birbirlerine güzel davranmaları ve yükümlülüklerini yerine getirmeleri, hayatın sevinçleri yanında sıkıntılarını da paylaşmaları istenmiştir (en-Nisâ 4/19, 21). Hz. Peygamber’in hadislerinde de evlilik teşvik edildiği gibi eşlerin dinî, ekonomik ve sosyal konum bakımından denk olmasının önemine dikkat çekilerek evliliğin ömür boyu sürmesinin hedeflenmesi gerektiği belirtilmiş, haklı bir sebep olmadan eşlerin evlilik birliğinin bozulmasına yönelik tasarruf ve taleplerinin hoş karşılanmadığı ifade edilmiştir (Ebû Dâvûd, Ŧalâķ , 3, 18; Tirmizî, Ŧalâķ , 10, 11). Bununla birlikte bazı çiftler arasında geçimsizliklerin ortaya çıkması ve geri dönülemez bir noktaya gelinmesi mümkündür. Evlilik hayatının çekilmez hale geldiği ve evlilikten beklenen amaçların gerçekleşmesinin çok zor olduğu bu gibi durumlarda eşler arasında nikâh bağının sona erdirilmesi gündeme gelir (en-Nisâ 4/130). Bu durumda koca veya kendisine talâk yetkisi verilmiş kadın tek taraflı iradesiyle evlilik ilişkisini sona erdirebilir (bk. TALÂK). Kendisine bu yetki verilmeyen kadın ise muhâlea yoluyla veya mahkeme kararıyla eşinden ayrılabilir (bk. TEFRİK).
Aynı kökten bazı kelimeler sözlük anlamıyla yer alsa da Kur’ân-ı Kerîm’de ve hadislerde hul’ ve muhâlea kelimeleri geçmemektedir. Muhâleanın naslardaki başlıca dayanağı, …Karı ve kocanın Allah’ın sınırlarını hakkıyla muhafaza edememelerinden korkarsanız kadının evlilikten kurtulmak için -erkeğe- bir meblağ vermesinde taraflara vebal yoktur meâlindeki âyetle (el-Bakara 2/229) konuya ilişkin bazı hadislerdir. Bu âyette geçen fidye / bir meblağ verme anlamındaki fiilin öznesi kadın olmakla birlikte ifadenin bağlamını, âyetteki diğer unsurları, Resûlullah’ın tatbikatı yanında Kur’an ve Sünnet’teki aile hukukuna ilişkin hükümlerin örgüsünü dikkate alan İslâm âlimleri, hul’un kadının tek taraflı iradesiyle değil karşılıklı anlaşmayla gerçekleşen bir işlem olduğu sonucuna varmışlardır. Kocanın verdiği mehri ancak karısının rızasıyla geri alabileceğini bildiren (en-Nisâ 4/4), erkeğin, talâk yetkisini verdiği mehri ve hediyeleri geri almak için baskı aracı olarak kullanmasını yasaklayan (en-Nisâ 4/19-20) ve evliliğin yürümeyeceği anlaşıldığında bile eşlere öncelikle anlaşma yolunu seçmelerini öğütleyen, bütün bu yollar denendikten sonra ayrılma halinde Allah’ın onları lutfundan yararlandıracağını ifade eden (en-Nisâ 4/128-130) âyetler de karşılıklı hakları gözeterek sağlanacak mutabakata dayalı ayrılmanın meşru bir yöntem olduğunu dolaylı biçimde destekleyen delillerdendir.
Hz. Peygamber, haklı bir sebep bulunmaksızın talâk yoluyla karısından ayrılan bir erkeğin uhrevî sorumluluğuna dikkat çektiği gibi (Ebû Dâvûd, Ŧalâķ , 3) kadının da haklı bir sebep olmaksızın kocasından kendisini boşaması için talepte bulunmasını hoş karşılamamış ve böyle bir davranışın uhrevî sorumluluğunun ağır olduğunu belirtmiştir (Müsned, III, 414; Tirmizî, Ŧalâķ , 10, 11; Nesâî, Ŧalâķ , 34). Sahâbeden Sâbit b. Kays b. Şemmâs’ın karısı kocasının çirkinliğinden, başka bir rivayette kendisini dövdüğünden şikâyetle Hz. Peygamber’e gelir ve kocasından ayrılmayı talep eder. Resûl-i Ekrem kadına mehir olarak aldığı bahçeyi Sâbit’e geri vermesini söyler; kadın ayrıca başka mal vermeyi teklif ederse de Resûlullah, Sâbit’ten yalnız bahçeyi geri alıp karısını boşamasını ister (Şevkânî, VI, 276-282). Bu olay, Câhiliye devrinde de bilinen hul’un İslâmî dönemdeki ilk uygulaması olarak kabul edilir (Müsned, IV, 3; Emîr es-San’ânî, III, 1427; Cevâd Ali, V, 552). Kaynakların çoğu bu uygulamayı Hz. Peygamber’in önerisiyle Sâbit’in karısını boşaması, bir kısmı da onun, kadının bahçeyi geri vermesi şartıyla aralarını ayırması ve Sâbit’in de bu kazâî hükme uyması şeklinde aktarır (Ahmed b. Hüseyin el-Beyhakī, VII, 312-317). Bu rivayet farklılığı, özellikle muhâleada hâkimin rolü konusundaki tartışmalara ışık tutması bakımından önemlidir.
DİYANET İSLAM ANSİKLOPEDİSİ
hülle ne demek, hülle nedir, hülle