Anlamlı ve çok güzel sözler

Anlamlı ve çok güzel sözler

bakbibak
anlamlı ve çok güzel sözler

Bir şeyi bulunmadığı yerde aramak, onu aramamak demektir. (Mevlana)

Avcı nice al (tuzak, hile) bilirse, ayı da onca yol bilir. (Kaşgarlı Mahmud)

Haksızlık karşısında eğilmeyiniz; çünkü hakkınızla beraber şerefinizi de kaybedersiniz. (Hz. Ali (r.a))

Güzel konuşmanın sırrı, lüzumsuz sözleri terk etmektir. (Hz. Ebubekir)

Özü doğru olanın, sözü de doğru olur. (Hz. Ali (r.a))

Birliğin kederi, ayrılığın safasından daha hayırlıdır. (Yahya bin Muaz)

Her gecenin bir gündüzü vardır. (Hz. Ali (r.a))

Sakladığın sır senin esirindir. Açığa vurursan sen onun esiri olursun. (Hz. Ali (r.a))

Bütün kötülüklerin anahtarı, hiddettir. (Cafer bin Muhammed)

Kesilmiş koyuna derisinin yüzülmesi elem vermez. (Hz. Esma)

Güzel ahlak; bağışlayıcılık, sabır ve tahammüldür. (Hasan-ı Basri)

En iyi nasihat; iyi örnek olmaktır. (Malcolm X)

Nefis üç köşeli dikendir, ne türlü koysan batar. (Mevlana)

Geçmişler geleceğe, suyun suya benzemesinden daha çok benzer. (İbni Haldun)

İnce sözler keskin kılıca benzer, kalkanın yoksa geri dur. (Mevlana)

Gerçek zengin, bilgisi çok olan insandır. (Hz. Ali (r.a))

Ya olduğun gibi görün, ya da göründüğün gibi ol. (Mevlana)

Cevizi kırıp özüne inemeyen, hepsini kabuk zanneder. (İmam Gazali)

Hayat, iman ve cihaddır. (Hz. Hüseyin (r.a))

Haksızlığa baş kaldırmayanlar, onlardan gelecek her kötülüğe katlanmalıdırlar. (Hz. Ali (r.a))

Hayatında ekmeği yenmeyen kimsenin adı, ölümünden sonra anılmaz. (Şeyh Sadi)

Hiç kimse, diğer bir kimsenin kulu değildir. (Hz. Ali (r.a))

Uzun mesafelere ulaşmak, yakın mesafeleri aşmakla mümkündür. (İmam Gazali)

Tarih değil, hatalar tekerrür ediyor. (Abdulhamid Han)

En büyük felaketler içinde bile ümidini kaybetme, unutma ki ilik, sert kemiğin içinden çıkar. (Hafız Şirazi)

Cahillerin kalbi dudaklarında, alimlerin dudakları kalplerindedir. (Hz. Ali (r.a))

Her kalbin çarpıntısı kendi ecelinin ayak sesleridir. (Beyazidi Bestami)

Mal cimrilerde, silah korkaklarda, karar da zayıflarda olursa işler bozulur. (Hz. Ebubekir (r.a))

Gecenin ne kadar uzun olduğunu ancak hastalar bilir. (Sadi)

Kibir, bele bağlanmış taş gibidir. Onunla ne yüzülür ne de uçulur. (Hacı Bayram-ı Veli)

Zalimler için yaşasın cehennem. (Bediüzzaman Said Nursi)

Güzel gören güzel düşünür, güzel düşünen hayatından lezzet alır. (Bediüzzaman Said Nursi)

Tatlı suyun başı, kalabalık olur. (Mevlana)

Kurdun elinden çobanlık gelmez. (Sadi)

Eğri ok, doğru yol almaz. (Hz. Ali (r.a))

Hiçbir acı, cehaletten daha fazla zahmet verici değildir. (Hz. Ali (r.a))

İnsanı maskara eden, dilidir. (Sadi)

Ham düşünceleri, ancak akıl pişirir. (Firdevsi)

Fırsatlar da bulutlar gibi çabucak geçer gider. (Hz. Ebubekir (r.a))

Hasedciye rahat, kötü huyluyu da şeref yoktur. (Ahnef bin Kays)

Çocuklarınızı kuzu gibi büyütmeyiniz ki, ileride kuzu gibi güdülmesinler. (Şeyh Sadi Sirazi)

Hükümetlerin en kötüsü, suçsuzu korkutandır. (Beydeba)

Hükümdar köylünün yumurtasını alırsa, adamları bütün tavukları alır. (Sadi)

Bin zulme uğrasan da, bir zulüm yapma. (Hz. Ali (r.a))

Bir mum diğer bir mumu tutuşturmakla ışığından bir şey kaybetmez. (Mevlana)


Cevap: anlamlı ve çok güzel sözler

suara
Buda benden;

”Benden herseyimi YA ! RAB ! Fakat beni seher lezzetinden mahrumm etme”…..

Dr IKBAL


Yanıt: anlamlı ve çok güzel sözler

Yusuf
gerçekten süper sözler birazcık aldım:)


Soru: anlamlı ve çok güzel sözler

ibo_61
EDEP: Aklın dıştan görünüşüdür!

EDEP: Olgunlaşmanın ilk şartıdır!

EDEP: Hayalı ve vefalı olmaktır!

EDEP: Güzel AHLAKTIR!!!


TAPUSUZ
Uzun mesafelere ulaşmak, yakın mesafeleri aşmakla mümkündür. (İmam Gazali
Allah razı olsun.kardeşim boşuna adın bakbibak olmamış:).Hepside bakmaya değer.Paylaşımın için sağolasın.


bakbibak
< Uzun mesafelere ulaşmak, yakın mesafeleri aşmakla mümkündür. (İmam Gazali
Allah razı olsun.kardeşim boşuna adın bakbibak olmamış:).Hepside bakmaya değer.Paylaşımın için sağolasın. >

hepinizden Allah (c.c) razı olsun; Allah tüm mümin kullarına akıl, fikir, güç, kuvvet ve herkez tarafından sevilen, sayılan Hz.Muhammed Mustafa (s.a.v) min sancağı altında toplanmayı nasib etsin. AMİN


bakbibak
• Müslüman, akıllı insandır; akılcı değildir, çünkü akılcılık sapık bir felsefî akımdır.

• Milletin dinine, tarihine saygısı olmayan, saygıya layık olmadığı gibi milleti idare etmeye de lâyık değildir.

• Dinî hassasiyetini kaybeden, dünyevîleşir, kabalaşır, zorbalaşır, behimîleşir.

• Esaretlerin en kötüsü nefse, şeytana ve dünyaya esir olmaktır.

• Allah’tan korkmayan, herşeyden korkar.

• Ölümden korkmayan bir kere ölür, korkan ise her gün ölür.

• Allah yolunda çile çekmeyen, sabır ve şükür ehli olmayan kemâle eremez.

• Dünyası için ahiretini satan, dininden yırtıp dünyasına yamayan, insanların en ahmağıdır.

• Kâmil mümin, hizmette önde ve öncü; nimetin paylaşımında ise sondadır.

• Düşüncesini İslamlaştırmayan, yaşantısını İslamlaştıramaz.

• Allah için sevmeyen, Allah için sevilmeyen kimsede hayır yoktur.

• Muhabbet muvafakat ile ölçülür.

• Nereden kazandığını mı bilmek istiyorsun? Nereye harcadığına bak.

• Hizmet etmeyene himmet olunmaz.

• Hizmetin güvesi, korkaklık, cimrilik ve tembelliktir.

• Hizmet etmek mi istiyorsun? Öyleyse:

Önemseyecek,

Benimseyecek,

Planlayacak,

Bütün imkanlarını seferber ederek fedâkarca çalışacaksın.

• Hizmet, devamlılık ister. Kendine güveni olmayan kararlılık gösteremez. İstikrarsız kimse hizmet ehli olamaz.

• Dinini, tarihini, çağını iyi bilmeyen, mesleğinde ehil olmayan kimse faydalı, sağlıklı hizmet yapamaz.

• Hizmet ehli:

Doğru öğrenecek,

Doğru yaşayacak,

Doğru öğretecek,

Dünyevî bir hesabı olmayacak,

Gâyesi Allah olacaktır.

• Kibirlenen, kendini beğenen kimseyi Allah sevmez. Allah’ın sevmediği kimse, Allah’ın seçip beğendiği İslam’a nasıl hizmet edebilir?

• İtaat etmeyen, sır saklamayan, uyumlu olmayan kimselerle büyük dâvalar yürütülemez.

• Müslümanın vazifesi, hayatın bütün sahalarını ve safhalarını İslamlaştırmaktır.

• En aşağılık ideolojiler, dine karşı dinleştirilen ideolojilerdir.

• Korkaklar taviz verirler, cesur insanlar hoşgörülü olurlar.

• Açık sözlü, açık yürekli insandan korkma, korkulacak kişi içten hesaplı, sinsi tabiatlı kimsedir.

• Atalarımız: "Kusursuz dost arayan, dostsuz kalır.” demişlerdir. Kusursuz insan olmaz. Ancak kusurunu görmeyen, öğüt dinlemeyen kimseden hazer edilmelidir.

• Matlup olan çok okumak, çok yazmak değil, faydalı olanı okumak, faydalı olanı yazmaktır.

• Öğrendikleri ile amel etmeyen, ilmin katili; öğrendiklerini başkalarına öğretmeyen de ilmin katilidir.

• Çok imkanla çok iş yapmayı her kişi başarır, az imkanla çok iş yapmayı ise er kişi başarır.

• Allah için sevmeyene güvenme, bugün sever, yarın söver.

• En değerli hazine zamandır. Zamanı israf eden, hayatını israf etmiş olur.

• Sev ve teslim ol ki, mahrem olasın. Mahrem olmayana sır kapısı açılmaz.

• Rabbine yönel. O zaman göreceksin ki önünde:

Nefis,

Şeytan,

Dünya,

İnsan engelleri var. Onları aşmadan Rabb’inin katına ulaşamayacağını idrak et. Ona göre davran.

• Hizmette sakın yorgunluk, bıkkınlık gösterme, sabret, şükret, devam et, bir gün menzil-i maksuda ulaşacaksın.

• En kötü, en zor şartlarda bile sakın ümidini yitirme. Ümit, müminin ışığıdır. Bilmez misin en büyük müjdeler en zor günlerde gelmiştir.

• Sevdalı ve sancılı olacaksın. Sevdalı ve sancılı olmayanlar hizmet edemez, başarılı olamazlar.

• Müminin öncelikli işi İslam’dır, kulluktur. Münafığın öncelikli meselesi ise dünyası ve çıkarlarıdır.

• İzzet; ne mal mülk, ne makam mevkidedir. İzzet; kâmil iman, salih amel, güzel ahlâk ve hizmettedir.

• Salihlerin sohbetine devam etmeyen, manevî aşı almayan, aşısız ağaca benzer, meyvesi olsa da kekremsi olur, boğaza durur, safra yapar.

• Yapmış olduğun ibadet ve hizmetin semeresini mi görmek istiyorsun? Ahlâkına bak, ahlâkın ne kadar Kur’anî ve nebevî ise, ibadet ve hizmetinin semeresi de o kadardır.

• Yaşamak ne güzel! Allah’ın razı olduğu ameller, hizmetler yapılırsa… Ölmek ne güzel! Allah yolunda cihad ederken, hizmet ederken imanla ölünürse…

• Yirmi birinci asır müslümanının en büyük hastalığı, iman zaafiyeti ve dünyevîleşmektir.

• Gerçek ilim, vahiyle çatışmaz. İlim diye ortaya atılan, temelsiz hezeyan ve saçmalıklar ise İslam nazarında murdardır.

• Adalet özerk olmalıdır. Ancak, ehliyetsiz, liyakatsiz, inanç özgürlüğüne, temel hak ve hürriyetlere, savunma hakkına saygısız ve müdâhil olan hakim ve savcılara özerklik vermek adalete ve millete zulümdür.

• Allah’a, Rasûlüne, İslam’a savaş açanlar, Ebu Cehilleşen zavallı ahmaklardır. Sonuç kesin mağlubiyet, ebedî hüsran ve azabtır.

• Allah ve ahiret inancı olmayan kimsenin yapmayacağı kötülük yoktur.

• Vefasızla dost olmak, yılanla yoldaş olmaktır.

• Yalancıyla düşüp kalkmak, serap peşinde koşmaktır.

• Vitrinlere takılıp kalma, gözünden akıllı olma, yapmayacağın, yapamayacağın şeyi va’detme, az konuş, öz konuş, konuşunca hakkı konuş, söylediğin hak sözün arkasında dur, kalbinin mutmain olmadığı iş tutma. Unutma! İnsan ölür, ağaç kurur, herkes yaptığının karşılığını bulur.

• Yöneticiler:

Dinini, tarihini, çağını ve yönetim ilmini çok iyi bilmeli,

İnançlı, âdil, dürüst ve cesur olmalıdır.

Bu özellikleri taşımayan yöneticiler, hem kendilerine, hem millete zulmetmiş olurlar.

• Müslüman partili olabilir, uygun bir partiyi destekleyebilir. Fakat asla partizan olamaz.

• Şeriat İslam’dır, İslamî hükümlerdir. Şeriata düşmanlık, Allah’a ve Rasûl’üne düşmanlıktır.

• Millet için en büyük tehlike, milli kalkınmanın, temel hak ve hürriyetlerin önündeki en büyük engel adaletin ve ordunun siyasallaşmasıdır.

• Kulluğun zirvesi hiçliktir. Hiç olmadan, hiçlik şuuruna ermeden hakiki kul olunamaz. Kulluk kapısından gir, hiçlik ummanına dal, Rahman’ın yüce katında dur, fenâfillaha er, huzur bul.

• Her gün, en az iki kere, sabah ve akşam nefsini sanık sandalyesine oturtup hesaba çekeceksin. Yaptıkları yaramazlıklardan dolayı azarlayacak, gerekirse cezalandıracaksın.

• İlmi arttıkça, makamı yükseldikçe, malı çoğaldıkça tevazuyu artan insan asil insandır, kâmil insandır. İlmi arttıkça, makamı yükseldikçe, malı çoğaldıkça kibri ve ucbu artan kimse sıfır insandır.

• Makam ve mevkiine, mal ve mülküne hizmet eden küçülür.

Mal ve mülkünü, makam ve mevkiini İslam’ın ve insanlığın hizmetinde kullanan yükselir.

• Hayatı boyunca, ilim talebesi olduğu idraki içinde olmayan, kendini ilim öğrenmekten müstağnî gören, cahil kalmaya mahkûmdur.

• Tefekkür etmeyen, teemmül etmeyen, ibret almayan, hikmet ummanına dalmayan, firaset ve basiret sahibi olmayan kimsede hayır yoktur.

• İslam; yemek, içmek, uyumak gibi yaşantımızdan bir parça değildir. O, bir hayat dinidir. Yaşantımızın tamamina hakim olmalıdır.


TAPUSUZ
partiler içinde bulundukları laik düzene uyarlar.Uyduktan sonrada bir anlamı kalmaz.Uymazsa zaten barınamazlar .Yemin ettikleri değerler Allahın değil ,insanların yazmış olduklarıdır.Müslüman partili olamaz.Belki size yakın hissedebilirsiniz ama,bu sistem hiç bir şeye izin vermez.Bulunduğumuz coğrafyada ancak kardeş ülkedeki gibi bir inkılapla bu işler hallolur.
Anlamlı ve güzel sözleri okumadan yayınlıyorsanız bilmem.Ama bilerek yayınlıyorsanız bunu destekliyorsunuz demektir.


bakbibak
< partiler içinde bulundukları laik düzene uyarlar.Uyduktan sonrada bir anlamı kalmaz.Uymazsa zaten barınamazlar .Yemin ettikleri değerler Allahın değil ,insanların yazmış olduklarıdır.Müslüman partili olamaz.Belki size yakın hissedebilirsiniz ama,bu sistem hiç bir şeye izin vermez.Bulunduğumuz coğrafyada ancak kardeş ülkedeki gibi bir inkılapla bu işler hallolur.
Anlamlı ve güzel sözleri okumadan yayınlıyorsanız bilmem.Ama bilerek yayınlıyorsanız bunu destekliyorsunuz demektir. >

İslam dininin belli bir yönetim şeklini mecbur etmediğini görüyoruz. Bu konuda temel kaide ve kurallar getirmiştir. Bunlar, adalet, eşitlik, harama girmemek şartıyla hürriyet gibi esaslardır. Bu sebeple yolculuğa çıkarken bile bir başkan seçmeyi emreden dinimiz, elbette vatan ve millet idaresine geçecek insanların seçimine kesinlikle karşı çıkmayacaktır. Diğer taraftan ilk halifeler de hep seçimle iş başına gelmişlerdir. Bir müslümanın kendini yönetecek insanlardan vatanına, milletine ve mukaddesatına hizmet edececeğine inandığı birilerine oy vermesi helaldir. Hatta böyle bir görevden kaçması da doğru değildir.

Not: Tabidekide bu zamanda güvenipte başımıza geçireceğimiz insanlar yok. Kader bu nabarsın birileri güvenip getiriyor. Birde şu komşumuz dediğin ülke hangisi. selam ve saygılarımla;


TAPUSUZ
< İslam dininin belli bir yönetim şeklini mecbur etmediğini görüyoruz. Bu konuda temel kaide ve kurallar getirmiştir. Bunlar, adalet, eşitlik, harama girmemek şartıyla hürriyet gibi esaslardır. Bu sebeple yolculuğa çıkarken bile bir başkan seçmeyi emreden dinimiz, elbette vatan ve millet idaresine geçecek insanların seçimine kesinlikle karşı çıkmayacaktır. Diğer taraftan ilk halifeler de hep seçimle iş başına gelmişlerdir. Bir müslümanın kendini yönetecek insanlardan vatanına, milletine ve mukaddesatına hizmet edececeğine inandığı birilerine oy vermesi helaldir. Hatta böyle bir görevden kaçması da doğru değildir.

Not: Tabidekide bu zamanda güvenipte başımıza geçireceğimiz insanlar yok. Kader bu nabarsın birileri güvenip getiriyor. Birde şu komşumuz dediğin ülke hangisi. selam ve saygılarımla; >
İslamın yönetim şekli şeriattır.Kuranı okuduysan anlarsın.Şartlarıda bellidir.İlk halifelere oy veren insanlar dini için savaşanlar ve takvaca yüksek olanlardır.O büyük insanları bu taguta hizmet edenlerle yanyana getirmeye kimsenin hakkı yok.Vatan diyorsun, bu vatan bizim. yaşayamıyoruz diye bırakıp gidecek degiliz.Allah da mustazafların sahip olmasını istiyor bu dünyaya.Komşu diyorsan Biri İrandır.İnşAllah Çeçenistanda da bu iş olur.Söylediğimiz ve yazdığımız her sözden Allah katında sorumluyuz.


bakbibak
< İslamın yönetim şekli şeriattır.Kuranı okuduysan anlarsın.Şartlarıda bellidir.İlk halifelere oy veren insanlar dini için savaşanlar ve takvaca yüksek olanlardır.O büyük insanları bu taguta hizmet edenlerle yanyana getirmeye kimsenin hakkı yok.Vatan diyorsun, bu vatan bizim. yaşayamıyoruz diye bırakıp gidecek degiliz.Allah da mustazafların sahip olmasını istiyor bu dünyaya.Komşu diyorsan Biri İrandır.İnşAllah Çeçenistanda da bu iş olur.Söylediğimiz ve yazdığımız her sözden Allah katında sorumluyuz. >

bunları oku ve araştırmadan cevap verme;

Birisiyle karşılaşıyorsun: Namaz kıldığından, oruç tuttuğundan söz ediyor. Sohbetiniz sürüyor ve sonunda, şeriatın en önemli iki emrini yerine getiren bu adamın, şeriata karşı olduğunu görüyor ve hayret ediyorsunuz.

Bir başkasıyla görüşüyorsunuz. Şeriatı hararetle savunuyor. İç âlemine, ibadet dünyasına iniyorsunuz, İslâm’ın ceza hükümlerinin tatbiki için gösterdiği heyecanın yüzde birini, ibadet hayatında göstermediğine şahit oluyorsunuz. Yine hayrete düşüyorsunuz.

Bu iki farklı adam hakkındaki kanaatiniz aynı oluyor: Bunlar şeriatı bilmiyorlar!.

Şeriat: "Din”, "Allah’ın emri”, "İlâhî emir ve yasaklar” gibi mânâlara geliyor.
Bir çekirdeğe ağaç olma kâbiliyeti yükleyen, onu meyve verebilecek şekilde programlayan Allah, bu gayenin tahakkukunu birtakım şartlara bağlamış. Bu şartlar manzumesine şeriat-ı fıtriye deniliyor. O çekirdek, toprağını bulacak, suyuna kavuşacak, güneşle sohbet edecektir ki ağaç olabilsin.
İnsanın mahiyeti de o çekirdek gibi. Cennet hayatını netice verebilecek bir çekirdek. İşte şeriat, bu insan mahiyetinin rıza beldesi olan cennete lâyık olabilmesi için uyması gereken kanunlar manzumesi.Sevgi, korku, şefkat, merhamet gibi hislerden, göze, kulağa, ele, ayağa kadar her şey ancak Allah’ın emir dairesinde çalışmaları hâlinde terakki ediyor, ulvîleşiyor ve ulvî âlemlere yöneliyorlar. Şeriat, hakikate giden yolun ismi. Lügat mânâsı, "Su membaından su almak için girilen yol.Yola girmeden, menzile erişilemez. Şeriatsız, hakikate erme iddiaları, sahibini oyalamaktan öte bir işe yaramayan kuruntulardır.

Büyük müceddid İmam-ı Rabbani"Dilin yalan söylememesi ve doğru konuşması şeriattır. Kalpten yalan düşüncesini uzaklaştırmak, eğer zorlayarak ve çalışarak olursa tarikat, eğer zorlanmaksızın müyesser olursa hakikattir.”

Bediüzzaman"Şeriatta; yüzde doksan dokuz ahlâk, ibadet, âhiret ve fazilete aittir. Yüzde bir nispetinde siyasete mütealliktir. Onu da ulûl-emirlerimiz düşünsünler.”

"Bir şey sabit olursa, levazımıyla sabit olur.” El dendi mi, parmaklar onun lâzımıdır. Eli, parmaksız düşünemezsiniz. Ve böyle bir elden istifade edemezsiniz. Yüz dendi mi, gözü ondan ayıramazsınız. Gözsüz bir yüzün önemli bir yanı eksik demektir. Gözün de akını karasından ayıramazsınız. Parmak elin, göz yüzün, gözbebeği de gözün lâzımıdır. Ondan ayırır ve tek olarak düşünürseniz bir fayda elde edemezsiniz. İslâmî hükümler de öyledir. Bir bütün olarak düşünülmelidir.

Yani şeriat, kol, bacak, irandaki gibi tecavüze uğrayan bir kadını toprağa gömerek ölünceye kadar taşlamayla, adamında tenasül organını keserek, (cerm, ecrit vs) gibi cezalar yoktur. birde bana kuranı okudunmu diyorsun. Vah vah çok yazık yazık, kuran sen okumuşsundur ama ne yazıkki ( İLİM VE BİLİM ) anlayamamışsın. İşte böyle yaparak bildiğin yanlışları, başkalrının doğrularıyla kıyaslama. Birde bana Hz. Muhammed (s.a.v) zamanında böyle bir cezalandırma olmuşmu onada bir bak. Ben sana bir örnek vereyim Hz.Muhammed devrinde RECM cezası bir kez uygulanmıştır, oda şahsın kendi isteği üzerine gerçekleşmiştir. Bu arada RECM islamı kurallara aşırı ters düşen bir suç işlmek ve bu suçu işlediği kişinin (mağdur taraf) ından verilen cezadır.

Birde kafirlere karşı koyunlan cezalar vardır; Yüce Allahın varlığına ve birliğine, Kuran’a, Allah (c.c) göndediği peygamberlere inanmayarak karşı çıkan ve onlara karşı savaş açan, onları ve kuran ağlakını yok etmeye çalışan insanlara verilen cezadır. Buda ölümdür.

Öğrendiklerini anlatmaya çalışan birinin samimiyetinden şüphe duymam. Ama maalesef kardeşim oldukça sabit fikirlisin. Anlatılan ya da yazılan şeyleri sadece reddetmek için okuyor gibisin. Bu kısır bir döngü olarak devam eder. Fikir çürütmek için okumak ya da yazmak abesle iştigaldir. Bence düşüncelerinden çok bu duruşun yanlış. Ve şunuda hiç unutma komşumuz dediğin İranda gördüğün olay şeriat değildir.Bunu pekçok arab ülkelerinde görüyoruz. İran’a hiç gittinmi, oradki şeriattan bahsediyorsun. Ama yanından bile geçmiyor. senin gördüğün kapının önü birde içeri gir ondan sonra karar ver. Ve çeçenistan ordakilerin durumu farklı onlar islam dini yaşatmak en büyük doğal hakkaları olan topraklarını özgürlüklerini korumak için savaşıyorlar. Onların yaptığı CİHATtır. Bunuda kuran en açık delilleriyle belirtiyor.

NOT: Gördümmü bak konu nerden nereye geldi. İşte islam budur yanlışları bulup su yüzüne çıkarmak, pirinçten taşları ayırmak ve nefsimizinde yanlışlarına sırt çevirmektir. ALLAHA EMANET OL.


TAPUSUZ
< bunları oku ve araştırmadan cevap verme;

Bediüzzaman"Şeriatta; yüzde doksan dokuz ahlâk, ibadet, âhiret ve fazilete aittir. Yüzde bir nispetinde siyasete mütealliktir. Onu da ulûl-emirlerimiz düşünsünler.”

. >
yukardaki sözü alıp koymuşsun ama devamını yazmamışsın buyur sana devamı:Üstad, "Şeriatta yüzde doksandokuz ahlâk, ibadet, âhiret ve fazilete aittir.Yüzde bir nispetinde siyasete mütealliktir; onu da ulül-emirlerimiz düşünsünler.” derken, bizlere kendi sorumluluk sahamız içindeki yüzde doksandokuzluk kısma büyük önem vermemizi ve bu sahada gayret göstermemizi tavsiye etmektedir.

Yüzde birlik kısımdan bir vatandaş olarak biz sorumlu değiliz. "Onu da ulül-emirlerimiz düşünsünler.” ifadesini, bu kısmı küçümsemek şeklinde değil, bunun yöneticilere taalluk eden bir görev olduğunu bizim onunla meşgul olup asli görevimizden uzak durmamamız gerektiğini bir ihtar olarak değerlendirmeliyiz.
Büyük müceddid İmam-ı Rabbani’yi almışsın devamınıda al oku
"Dilin yalan söylememesi şeriattır. Kalpten yalan hâtırasını nefyetmek (sürmek, uzaklaştırmak) eğer tekellüf ve teemmül ile (zorlayarak, çalışarak) olursa tarikat, eğer bilâ tekellüf (zorlanmaksızın) müyesser olursa hakikattır.”

Büyük İmamın bu güzel misalinden şunu anlamıyor muyuz? Doğru sözlü olmak, Allah’ın razı olduğu güzel bir ahlâk, yâni hakikat. Kul, bu hakikata ermek için, ilk olarak, şeriatın "yalan söylemeyiniz” emrine uyar; dilini bu günahtan uzak tutar. Daha sonra kalbine yalan söyleme arzusu gelmemesi için ruhunu tedavi etmeye başlar. Bu vadide bir gayretin, bir faaliyetin içine girer. Sonunda kalp hiçbir zorlamaya, çalışmaya lüzum kalmaksızın yalan söylemekten nefret eder hâle gelir. Artık o kalbe, yalan yanaşamaz olur. Konuştu mu mutlaka ve büyük bir rahatlıkla doğruyu söyler. İşte bu adam doğru söylemenin hakikatına ermiştir.

Dini kendi alanında kısıtlamış,devlet işlerininde de her türlü rezilliğe izin vermiş bir laiklik kavramının dışına çıkılamayan bir siyaseti kabulleniyorsan,demek ki bunu destekliyorsun.Bediüzzamanın yüzde birlik olasılığınıda ulu emre bırakmasını direk ver anlıyorsanda sen bilirsin.Bu konuyuda burda kapatıyorum.
" Yoksa ALLAH’ın dinde izin vermediği bir şeyi onlara kanun kılacak ortakları mı vardır? Eğer azabı erteleme sözü olmasaydı , derhal aralarında hüküm verilirdi . Ve zalimler için şüphesiz can yakıcı bir azap vardır " ( Şu’ra 21 )


bakbibak
çok yazık demekki yazdıklarımı tam manasıyla anlıyarak okumamışsın, aksine bir üstünlük, bilgelik taslamak bazı şeylerin doğru olduğunu bildiğin taktirde nefsine yenik düşmek olmuş. Unutma seninde bildiğin bir söz vardır "müslümanlık kıldan ince kılıçtan keskindir" işin derinliğine inmen lazım, inersende zaten çıkamazsın, çımakta istemezsin.sakın bir daha karşındaki insaları ve bilgilerini küçümseme. senden ricam yazdıklarımı baştan oku. keşke herşey "elhamdürillah müslümanım" demeyle olsaydı. Ve ben günümüz siyasetine katıldığımı söylemedim, bir şey yazmakla, okumak onu tastik anlamına gelmez; bunuda böyle bil. konuyu kapatıyorum demeklede haklı olduğunu açıkça vurguluyorsun. hezbere okuma anlıyarak oku. bir dahakine tek bir düşünceyle (siyaset,parti,partizanlık,idare,hüküm,) vurgulayarak cevap yazma


sagocu_kız
Özü doğru olanın, sözü de doğru olur. (Hz. Ali (r.a))

Gayet doğru bir söz… 🙂


kanarya
Hayatı boyunca, ilim talebesi olduğu idraki içinde olmayan, kendini ilim öğrenmekten müstağnî gören, cahil kalmaya mahkûmdur.

çok güzel bir söz


Ecrinim
< • Allah’tan korkmayan, herşeyden korkar >
güzel sözler için Allah c.c. razı olsun,emeğinize sağlık


Mustafa Hamûş
Her kalbin çarpıntısı kendi ecelinin ayak sesleridir. (Beyazidi Bestami)

teşekkürler Allah razı olsun


dünyevi sözler, Güzel dünyevi mesaj lar, güzel anlamlı sözler

Yorum yapın

1melek.com petinya.net Kompozisyon/ !function(){"use strict";if("querySelector"in document&&"addEventListener"in window){var e=document.body;e.addEventListener("mousedown",function(){e.classList.add("using-mouse")}),e.addEventListener("keydown",function(){e.classList.remove("using-mouse")})}}();