Adalet nedir? İslamda adalet kavramı
Yetim
ADÂLET HAKKINDA ANSİKLOPEDİK BİLGİ
ADÂLET İnsan-eşya ilişkilerini, insanların birbirleriyle olan münasebetlerini ve insanın devletle olan alâkasını, Allah (cc)’m indirdiği hükümlere göre düzenlemeye "adâlet" denir. Bu bir anlamda, Allahû Teâla (cc)’nın emrini, emrettiği şekilde yerine getirmektir. Zıddı, zulüm ve haddi aşmaktır.(1) Lûgatlarda hakkaniyet, doğruluk(2) ve müsavat(3) gibi mefhumlarla açıklanmaya çalışılmıştır. Ayrıca "kötülükten arınmış vicdanın ifrat-tefritten uzak olarak itidal çizgisinde gördüğü her nevi meşrû (şer’i) hareket mânâsına da kullanılır.(4) Hanefi fukahası; Allah (cc)’m indirdiği hükümlerle hükmedilen, mü’minlerin bey’atla gayrimüslimlerin "zimmet akdi" ile güvenliğe kavuştukları beldelere dâru’l-İslâm dedikleri gibi, dâru’l-adl de demişlerdir.(5) Çünkü İslâm dini, Allah (cc)’ın indirdiği ile hükmetmektir ki, esasen "adâlet" budur. Usûl-i hadis kitaplarında râvide aranan şartlar zikredilirken "adâlet" mefhumu üzerinde durulur. İbn-i Hacer "adl ve âdilden murad, takva ve mürüvvete bağlanmayı sağlayacak bir melekesi olan kimsedir. Takva ise, şirk, fısk ve bid’at gibi kötü işlerden sakınmaktır" demektedir.(6) İmam-ı Şafü (rha) "adâlet, Allahû Teâla (cc)’nın emrine uygun şekilde amelde bulunmaktır"(7) hükmünü zikretmektedir.Bütün bu izahlardan sonra şunu belirtmekte fayda vardır: Kur’ân-ı Kerim’de; tâgûtun huzurunda muhakeme olmak ve tağuttan adâlet istemek haram kılınmıştır. Çünkü tâgûtlar, Allah (cc)’ın indirdiği hükümlerle değil, kendi hevâ ve heveslerinden kaynaklanan kanunlarla hükmederler. Bu ise adâlet değil, zulümdür. İslâm topraklarında "adâlet" mefhumu korkunç değişikliğe uğramıştır. Tâgûtî iktidarlar, kendi kanunlarını "adâlet" ıstılâhının kullanarak kitlelere kabul ettirme gayretindedirler. Dolayısıyla zulüm, adâlet olarak sunulmaktadır. Müslümanlar "adâlet" ve "zulüm" kavramlarının mahiyetini kavradıkları zaman, gerçek bir inkılâb ortaya çıkar.
KAYNAKLAR
(1) Abduflah Yeğin, Yeni Lugat, İst.1975, sh. 5.
(2) İslâm Ansiklopedisi, İst.1978, c. I, sh.141.
(3) Mevlüd San, el-Mevârid, sh. 6 (Adâlet Md.)
(4) Ahmet Rifat, Tasvir-i Ahlâk, sh. 21-22.
(5) Ömer Nasuhi Bilmen, Hukuki İslâmiyye ve Istılâhatı Fıkhiyye Kamusu, İst.1976, c. III, sh. 512. Mad. 526/1.
(6) İbn-i Hacer Askalani, Nuhbetu’l Fiker Şerhi, Ank 1971, sh. 34. (7) İmam-ı Şafü, er-Risale, Kalıire, 1979 (2. bsm.) sh. 25, madde:7l.
Adalet Nedir? İslamda Adalet Kavramı
Hoca
ADÂLET Hakkında Ansilklopedik Bilgi
"Adl" kökünden gelen "adalet" kavramı sözlükte; "insaflı ve doğru olmak, doğru davranmak, zulmetmemek, eşit olmak, eşit tutmak, her şeye hakkını vermek, düzeltmek, mutedil olmak, her şeyi yerli yerinde yapmak, istikamet ve hakkâniyet" anlamlarına gelir. "Adl" kökü Arapça’da "an" harfi cerri ile kullanıldığında doğruluktan ve yoldan sapmak ve meyletmek; (ilâ) edatı ile kullanıldığında dönmek; (be) edatı ile kullanıldığında denk ve eşit tutmak anlamına gelir.
"Adl" kavramı meyletmek, sapmak, hak yoldan ayrılmak anlamına da gelir. Dolayısıyla bu kökün birbirine zıt iki anlamı vardır. Biri doğru, düzgün olmaya, diğeri de eğri olmaya delalet eder. Bu iki zıt anlam; tevhîd (Allah’ı birlemek) ve şirk (Allah’a ortak koşmak) şeklinde Kur’ân’da da kullanılmıştır (Nahl, 16/90; En’âm, 6/1).
"Adl" ve "adâlet" kavramı dinî birer terim olarak; ifrat ve tefrit arasında orta yolu takip etmek, hak yol üzere dosdoğru olmak, dinen haram kılınan şeyleri terk etmek, farzları yapmak, içi ve dışı, özü, sözü, fiil ve davranışları eşit olmak, haklıya hakkını, haksıza cezasını vermek, suç ve cezada eşit davranmak, şirk, küfür, nifak ve zulmü terk etmek, anlamlarına gelir. Adalet genellikle verilen ile hak edilen arasındaki dengeyi ifade eder.
Adalet kavramı Kur’ân’da;
Fidye (bir şeyin karşılığı) (Bakara, 2/48),
Kıymet, denk, eşit (Mâide, 5/95),
Şirk, (yani Allah’a ortak koşmak) (En’âm, 6/1),
Haktan sapmak (Neml, 27/60),
Düzeltmek, ölçülü bir biçim vermek (İnfitâr, 82/6-7),
Tevhîd (yani Allah’ı bir olarak kabul etmek) (Nahl, 16/90), anlamlarında kullanılmıştır.
Sözde (En’âm, 6/152), şahitlikte (Mâide, 5/8), yargıda (Nisâ, 4/58), barışın sağlanmasında (Hücurât, 49/9), borçlanmalarda, senet tanzîminde (Bakara, 2/282) ve aile hayatında (Nisâ, 4/3, 129) âdil olunması emredilmiştir. Adâlet kavramının zıddı, cevr ve zulümdür. (İ.K.) Hadis terimi olarak "adalet"; bir râvînin rivâyetinin kabul edilebilmesi için gerekli şartlardan birisi olup, her türlü günahtan ve mürüvvete aykırı durumlardan kaçınması demektir. Mürüvvet, insanî ve örfî meziyetlerdir. Adalet vasfını taşıyan kimseye "âdil" veya "adl" denir. Bunların çoğulu "udûl" dür. Râvînin adaletli kabul edilebilmesi için; akıllı ve müslüman olması, büyük günah işlememesi, küçük günahlarda ısrar etmemesi, insanî ve örfî meziyetlere aykırı söz ve davranışlardan kaçınması gerekir. Herhangi bir râvînin adaleti, cerh ve ta’dîl bilginleri veya muhaddislerden birinin tezkiyesiyle bilinir. (bk. Cerh ve Ta’dil) (A.G.)
Cevap: Adalet Nedir?
Muhammed
Adalet Ne Demektir Kısaca sözlük anlamı
ADALET: Hak ve hukuka uygunluk, doğruluk, türe. türeyi uygulayan, yerine getiren devlet örgütleri. herkese kendine uygun düşeni, kendi hakkı olanı verme.
Cevap: Adalet nedir? İslamda adalet kavramı
Muhammed
Adalet ne demektir Kısaca sözlük anlamı
Adalet, hakkın gözetilmesi ve yerine getirilmesi anlamına gelir. Haklı ile haksızın ayırt edilmesi adaletle sağlanır. Bu anlamda herhangi bir durumun adil (adaletli) olup olmadığından söz edilebilir. Adalet kavramı temelde hukuk kurallarına uygunluğu içerir. Öte yandan, adalet insanların toplum içindeki davranışlarıyla ilgili olduğundan ahlak ve din kurallarıyla da ilişkilidir.
Adalet; kısaca haklılık ve hakka uygunluktur. Öznel anlamda adalet, herkesin hakkını tanıma konusunda değişmez ve kesin istektir. Nesnel anlamda adalet, karşıt çıkarlar arasında hakka (hukuka) uygun bir denkliktir, eşitlik düşüncesidir.Adelet 4 tür altında toplanabilir. Bunlar:
- Dağtıcı adalet
- Dekleştirici adalet
- Hakkaniyet
- Sosyal adelet
Düşünürler eski çağlardan beri adalet kavramıyla ilgilenmişlerdir. Kutsal kitapların hepsinde adalete ve adil olmaya ilişkin bölümler bulunur. Eski Yunanlı düşünür Platon’a göre adalet en yüce erdemlerden biri, insanın ve devletin temel davranış kuralıdır. Aristoteles’in hareket noktasını ise eşitlik kavramı oluşturur. Ona göre, herkese eşit davranmak adalet için yeterli değildir. Bir hukuk düzeni güçsüzleri koruduğu ölçüde adaletli olabilir. Örneğin, günümüzdekişinin tükettiği herhangi bir maldan alınan katma değer vergisi adil bir vergideğildir. Çünkü kişinin gelir düzeyini dikkate almaz.Buna karşılık, kişinin geliri üzerinden alınan ve gelir düzeyi yükseldikçe vergi oranının da arttığı gelir vergisidaha adil bir uygulamadır.
18. yüzyılda Aydınlanma Çağı düşünürleri adalet kavramını daha dar biçimde tanımladılar. Onlara göre hukuka ve hukuksal eşitliğe uygunluk adalet için yeterlidir. Ne var ki, hukuk düzeni her zaman adil olmayabilir. Çünkü hukuk yasaların her durumda aynı biçimde uygulanmasını gerektirir. Oysa yargıçherhangi bir olayda yasayı uygularken, durumun özelliklerini de göz önünde bulundurmak zorundadır.Böylece genel bir nitelik taşıyan yasanın eksik yanlarıuygulamada giderilebilir ve adalete daha çok yaklaşılabilir.
Günümüzde adalet kavramı sosyal adaleti de kapsamaktadır. Sosyal adalet, ekonomik, sosyal ve kültürel değerlerin dağılımındaki dengesizliklerin giderilmesini, toplumdaki zayıf ve güçsüzlere devletçe yardım edilmesini içerir.
Kayıtsız Üye
Yarın için din kültürü dersinde adaleti tanımlayacağım ve kıssalarla örnekler vereceğim . Adaletin kısa tanımı ve dinimizde adalet nedir?
arifselim
İslam dini adil olmayı ve her işinde adalet üzerinde olmayı emretmiştir. Allah’u teala adalet ile hüküm vermeyi ve asla bundan ayrılmamayı da emretmiştir. Bir toplumun huzur ve refahı için adalet şarttır. Bir toplumda adalet duygusu zayıfladığında orada güven ve huzur ortadan kalkmaya başlar.
Allah Teala adaletin önemi hakkında kuranı kerimde şöyle buyurur:
Muhakkak, Allah, adaleti, iyiliği, yakınlara yardım yapmayı emreder; hayasızlığı, fenalığı ve azgınlığı da yasaklar. (Nahl, 16/90)
Ey îmân edenler! Bir millete olan öfkeniz, sizi adâletten alıkoymasın. Âdil olunuz! (Mâide sûresi: 8)
Peygamber aleyhisselamda adaletin önemi hakkında şöyle buyurur:
Hak ve adâlet üzere bir gün hâkimlik yapmağı, bir sene devâmlı gazâ etmekten daha çok severim. (Hadîs-i şerîf-Taberânî)
Bir saat adâlet ile idârecilik yapmak, altmış sene nâfile ibâdet yapmaktan daha iyidir. (Hadîs-i şerîf-İslâm Ahlâkı)
Adalet üç kısımdır:
a) Allahü teâlâya kulluk etmek. Bunda sâhibinin hakkını gözetmek vardır. Her insanın yaradanına karşı borçlu olduğu bu kulluk vazîfesini yerine getirmesi vâcibdir.
b) İnsanların hakkını gözetmek.
c) Vefât eden geçmişlerin hakkını gözetmek yâni onların borçlarını ödemek ve vasiyetlerini yerine getirmek. (Kınalızâde Ali Efendi)
adalet nedir, dinde adalet kavramı, adalet nedir kısaca