Zann nedir? İslamda zann kavramı
Hoca
ZANN HAKKINDA ANSİKLOPEDİK BİLGİ
"Ahirete inanmayanlar, meleklere dişilerin adlarını takıyorlar. Halbuki onların bu hususta hiçbir bilgileri yoktur. Sadece zanna uyuyorlar. Zan ise; hiç şüphesiz hakikat bakımından bir şey ifade etmez" (en-Necm, 53/2728).
Hz. Peygamber (s.a.s) bir hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur: "Zandan sakının. Zira şüphesiz zan sözün en yalan olanıdır. " Bu hadis-i şerifte sû-i zandan sakınma vardır. Üzerinde hiçbir kötülük alameti görülmeyen bir kimseyi kötülükle töhmet altına almaya "zan" denir. Bu yersiz ve sebepsiz yere birini kötülemektir. Bu şüphesiz kötü bir zandır. Allah Teâlâ şu âyet-i kerîmede mü’minleri bundan sakındırmıştır: "Ey iman edenler, zandan çokça sakının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır" (el-Hucurat, 49/12).
Yasak edilen zannın içine, açıkça şüpheli yerlerde gezen kimse hakkındaki zan, dünya işlerinde yapılan zan ve Allah Teâlâ’ya karşı duyulan hüsnü zan girmez. Ancak Uluhiyetle ve Peygamberlikle ilgili zanlar haram olan zanlara dahildir. Çünkü iman ve tasdik hususunda yakîn (kesin bilgi) şarttır (Muhammed Abdülaziz el-Hûlî, el-Edebü’n-Nebevî, Terc. Sezai Özdemir, İstanbul 1982 218).
Allah Teâlâ hakkında hüsn-i zan beslemek şarttır. Ebû Dâvud ve Müslim Cabir (r.a)’den şu hadisi rivayet etmişlerdir: Herhangi biriniz Allah Teâlâ hakkında hüsn-i zanda bulunmaksızın ölmez. Yani Allah’ın, hakkında merhametli ve şefkatli olduğuna inanarak ölür" (et-Tac, I, 337). Bir kudsi hadis de şöyledir: "Ben kulumun, bana olan zannının yanındayım. Beni zikrettiği yerde, ben onunla beraberim…" (Müslim Tercümesi, Kitabu’t-Tevbe, Bab, I, XI, 87)
Abdulbaki TURAN
Cevap: ZANN
maria
"Zandan sakının. Zira şüphesiz zan sözün en yalan olanıdır.
Allah razı olsun…
Yanıt: Zann
Hoca
amin cümlemizden… sözlerin en yalanı zandan sakınalım.
Cevap: Zann nedir? İslamda zann kavramı
@hmet
ZAN Ne Demek? Kısaca Bilgi
(الظنّ)
Sözlükte kuşkulanmak, kesin bilgiye ulaşmak, itham etmek anlamlarındaki zan (zann) masdarından isim olup hem yakīnin zıddı, kuşku, kesinleşmemiş kanaat hem de ilim, düşünüp taşınarak ulaşılan kesin bilgi mânasına gelir. Zan kökünden türeyen birçok kelime zannın bu iki temel anlamını yansıtır. Meselâ bir şeyin bilinme noktası ve bir şey hakkındaki bilginin potansiyel kaynağı anlamındaki mazınne, kelimenin yakīn anlamı ile, töhmet/itham mânasındaki zınne ve sanık anlamındaki zanîn ise aynı kökün şek anlamı ile ilişkilidir. Yine içerisinde su bulunup bulunmadığı bilinen kuyuya ve çok suizanda bulunan kişiye zanûn denilmesi de zannın bu ikinci anlamına dayanır (Lisânü’l-ǾArab, žnn md.; İbn Sîde, XI, 11; Ahmed b. Muhammed el-Feyyûmî, s. 147). Râgıb el-İsfahânî zannı bir emâreden hâsıl olan kanaat şeklinde tanımladıktan sonra emârenin güçlü olmasının son noktada ilme götüreceğini, zayıf olmasının ise vehim sınırını aşamayacağını belirtir (el-Müfredât, žnn md.). Cüveynî’ye göre zan, birini diğerinden daha güçlü saymakla birlikte her iki durumu da mümkün görme anlamına gelir (Mahallî, s. 101). Tehânevî ise lugat yönünden zan ile vehim arasında hemen hemen fark olmadığını söyler (Keşşâf, II, 939). Zannın doğruluğu kuşkulu bilgi, kanaat, şek ve kesin olduğu kabul edilen bilgi, yakīn şeklindeki iki ayrı anlamına bütün ilgili kaynaklarda işaret edilmiştir.
zann ne demek, zanna dayanmak ne demek, zann nedir