Neden namaz kılıyoruz?

Neden namaz kılıyoruz?

Yakut

İbadetlerde taabbüdilik vardır; yani ibadetin ibadet olma özelliği, bize onu emir olarak algılama ve emri yapma niteliği kazandırıyor. Bu kulluktur. Yani bir ibadet emredildiği için yapılır. Başka hiçbir sebep aranmaz.

Fakat hiç şüphesiz her ibadetin kendine özgü birçok hikmeti olduğu gibi, namazın da birçok hikmeti vardır. Akıl bu hikmetleri arıyor, soruyor, sorguluyor ve buluyor. Ancak akıl da acizdir. Hepsini bilemeyebilir şüphesiz. Bu açıdan, aklın hikmet ve neden üzerinde çok fazla vakit kaybetmeden; mademki akıl sahibi bir insan olarak yaratılmışım; emri dinleyip insan olduğuma şükretmek için namazı kılmalıyım deyip teslim olması gerekir.

Namazın fert ve sosyal hayatımızda sayılamayacak kadar maddî ve manevî fayda ve hikmetleri vardır. Bunlardan başlıcaları şunlardır:

1- Namaz Allah’ın emri olduğundan; namazını kılan kimse Allah’ın emrine itaat etmiş olur. Bu itaat onu Allah’ın rızasına ulaştırır. Allah’ın rızasına ulaşan, ebedî olarak huzur ve saadet içindedir.

2- İnsan, namaz vasıtasıyla Allah’ın kulu olduğunu idrak eder. Allah’ın kulu olduğunu idrak eden, yaratıkları sever, kendisini büyük görmez, gururlanmaz, mütevazı olur. Allah mütevazı olanları sever.

3- Namaz insanı kötülüklerden alıkoyar. Çünkü namazla günde beş defa Allah’ın huzurunda olduğunu hisseden insan, Allah’ın haram kıldığı şeylerden uzaklaşmak için kendinde güç bulur.

4- İnsan her an, her cihetten Allah’ın sonsuz nimetleri ve ikramları ile âdeta kuşatılmış vaziyettedir. Namaz kılan insan, Allah’ın sonsuz nimetlerle ikram edişini takdir etmiş, Allah’a şükretmiş olmaktadır.

5- Dünyanın sıkıntı verici ve olumsuz şartları, bazen insanı boğmakta, içinden çıkılmaz bunalımlara yol açmaktadır. Namaz vasıtasıyla kendisini Allah’a teslim eden insan, hayatın ağır yüklerinden Allah’a sığınmış olmaktadır. Allah’a sığınan insan huzur bulmakta, olumsuz şartların verdiği elem ve ümitsizlikleri atmaktadır.

6- Namaz kılan insan Allah’a karşı fıtrat borcunu ödemiş; vazifesini ifa etmiş olmaktadır. Allah’a karşı vazifesini yapan insan ise, hayatta her işte başarılı, verimli, özverili ve çalışkan olur.

7- Namaz günahlara karşı tevbe ve istiğfar mânâsını da taşımaktadır. Çünkü namaz günahlarımızın bağışlanmasını ve hatalarımızın affını sağlamakta; böylece kalbimizin günah kirlerinden arınmasına ve manevî temizliğe ulaşmamıza vesile olmaktadır.

8- Namaz vasıtasıyla insan Allah’ın bir olduğunu tasdik etmiş, Allah’a boyun eğmiş, kendisini ve nefsini Allah’a teslim etmiş ve Allah’a tevekkül etmiş olmaktadır. Allah’a tevekkül eden ise hem dünyanın, hem de âhiret hayatının saadetini elde etmeyi hak etmiş demektir.

9- Namaz bizi âhiret hayatına hazırlar. Namazla dünyanın fenasından Allah’a sığınmış, ebedî âhiret yurdunu ve saadetini Cenâb-ı Hak’tan istemiş olmaktayız.

10- Namaz vasıtasıyla Cenâb-ı Hakk’a duâ ve münacatta bulunmuş, istenebileceklerin en güzelini, en büyüğünü, en âlâsını Cenâb-ı Hak’tan istemiş olmaktayız. Rabb’imizden hem dünyada, hem de âhirette hasenat vermesini ve bizi mutlu kılmasını namaz kılmak suretiyle isteyebilmekteyiz.

11- Namaz imanın kalbimize yerleşmesine vesile olur. Bu mânâda namaz imanın gıdası, dinin direği ve mü’minin mi’racıdır. Mü’min, namaz kılmak suretiyle Allah katındaki derecelerini arttırmış ve manevî makamlarda yükselmiş olmaktadır.

12- Sonsuz derece aciz, fakir, muhtaç ve zayıf olan insan, namaz vasıtasıyla kâinatın Sahibine yönelmiş, her arzusunu dile getirmiş, Allah’ın kudretine, iradesine, rahmetine, mağfiretine ve gınasına sığınmış olmakta; böylece korktuklarından emin, umduklarına nâil olabilecek bir mâhiyet kazanmaktadır. Yani namaz insanı gereksiz endişelerden, yersiz korkulardan ve sonuçsuz elemlerden kurtarır; Rabb’ine dost yapar.

13- Namazın maddî temizliğe vesile oluşu unutulmamalıdır. Her namaz için abdest alan, haftada en az bir defa gusül abdesti alan mü’minler, hayatının diğer bölümlerinde de temizliğe bir ibadet niteliğinde önem verirler. Böylece sağlık ve sıhhat kazanırlar.

14- Günahlardan sakındığımız sürece namaz, bütün diğer dünyevî işlerimize ve mubah hareketlerimize ibadet niteliği kazandırır. Böylece bütün ömrümüz âhiret hesabına verimli geçmiş olur.

15- Namaz hem bizim bütün ibadetlerimizin, hem de bütün mahlûkatın ibadetlerinin bir fihristesi hükmündedir.

DUÂ

Ey Hâlık-ı Bâri’! Bana ve zürriyetime fıtrat borçlarımızı bildir! Beni ve zürriyetimi nankör eyleme! Bana ve zürriyetime namazı sevdir! Beni ve zürriyetimi şükürsüz eyleme! Beni ve zürriyetimi zat-ı akdesine muti kıl! Müsi’ kılma! Beni ve zürriyetimi kulluğuna kabul eyle!

Hatalarımızla noksanlarımızla birlikte namazımızı, niyazımızı, duamızı, itaatimizi kabul eyle! Âmin!


Cevap: Neden namaz kılıyoruz?

Hoca
:Allah’ımız bizi yoktan var etti. Taş olabilirdik, ağaç veya hayvan olabilirdik. Hattâ bir canavar da olabilirdik. Fakat insan olarak yaratıldık. Bunun yanında Hıristiyan, Yahudi veya Budist de olabilirdik. Ama Müslüman olduk.

Bu nimetler ilk anda aklımıza gelmeyebiliyor. Daha bunlar gibi düşünemediğimiz o kadar nimetler var ki, saymakla bitmez. Bize bir kalem hediye edene teşekkür ediyoruz, bir kitap verene minnet duyuyoruz. Çünkü bunu insanlığın ve nezaketin gereği olarak yapıyoruz. Ya bize bu kadar nimetleri verene teşekkür etmek, minnet duymak gerekmez mi?

İşte namaz en büyük şükür, en açık teşekkürdür. Namaza bütün vücudumuzla katılıyoruz: Elimiz, ayağımız, gözümüz, dilimiz, başımız; aklımız, kalbimiz, hayalimiz bütün duygularımızla… Böylece bütün bu organ ve duygularımızla Allah’ımıza şükrümüzü iletmiş oluyoruz.

Namaz kılmayan insan böyle bir teşekkürü bile yapmıyor. Milyarlar verse elde edemeyeceği nimetlere sahip olmanın değerini fark edemiyor. Allah göstermesin, gözümüzün birisini kaybet sek, dünyanın parasını harcasak yerine aynısını koyabilir miyiz? Bir kaza sonunda dilimizi kaybetsek, fakat bütün dünyanın yarısını versek bir dil bulabilir miyiz?

İnsan olarak her şeye sahip olmak istiyoruz. Dünyada ne varsa bizde de aynısının bulunmasını arzu ediyoruz. İhtiyaçlarımız o kadar çok ki… Sadece bu dünya ile de yetinmiyoruz. Sonsuz bir hayat istiyoruz, Cenneti istiyoruz, Peygamberimizle birlikte olmayı diliyoruz.

Bunları elde etmeye gücümüz yetmeyeceğine göre kimden isteyeceğiz? Her halde bu dünyayı, yıldızlan, gökleri ve âhireti var edenden isteyeceğiz. Onu istemenin de yolu Allah’ı kendimize sevdirmekle olur. Kendimize Allah’a sevdirmenin en iyi yolu da Onun huzurunda her gün beş defa eğilmek, secdeye varmakladır.

Böylece namaz kılmakla Rabbimizin huzuruna çıkmış oluyoruz. İçimize sevinç doluyor, neşe doluyor ve mutluluk doluyor. Kendimizi uçacakmış gibi hissediyoruz; tatlı bir heyecan duyuyoruz. Nasıl heyecan duymayız ki? Bir müdürün, bir valinin, bir bakanın karşısına çıkınca kendimizde nasıl bir sevinç ve heyecan hissediyoruz. Oysa namazda müdürün de, valinin de, bakanın da; hattâ bütün kâinatın Yaratıcısının huzuruna çıkıyoruz. Böyle bir mutluluğu kaçırmak ister miyiz hiç?

Acıkınca yemek yiyoruz, susayınca su içiyoruz, uykumuz gelince uyuyoruz. Böylece o ihtiyaçları gideriyoruz. Ama insan sadece ağız ve mideden ibaret değil ki… Aklımız var düşünüyoruz, kalbimiz var duygular taşıyoruz, ruhumuz var, sonsuz bir hayatı istiyoruz. Aklımızın, kalbimizin, ruhumuzun ihtiyaçlarını nelerle karşılayacağız; hangi gıda vererek bu latifelerimizi doyuracağız? İşte aklımızın gıdası, kalbimizin ihtiyacı, ruhumuzun rahatı ancak el bağlayıp namaza durmakla temin edilmiş olur.

Namaz kılmakla hem maddeten, hem de manen temizlenmiş oluyoruz. Abdest almakla maddi temizliği yapıyoruz; namaza durmakla da günah ve hatalarımızın kirlerinden arınıyoruz

Peygamber Efendimizle Sahabiler arasında geçen şu kısa konuşma bu meseleyi çok güzel bir şekilde açıklıyor.

Peygamber Efendimiz (a.s.m.) bir gün Sahabilere sordu:

"Ne dersiniz? Birinizin kapısı önünde bir ırmak bulunsa, o kimse o ırmakta günde beş defa yıkansa, vücudunda kirden iz kalır mı?"

Sahabiler cevap verdiler: "Hiçbir kir kalmaz, yâ ResulAllah." O zaman Peygamberimiz şöyle buyurdu:

"İşte beş vakit namaz da buna benzer. Allah, namaz sayesinde günahları siler, temizler."

Namazdaki asıl temizlik manevî olanıdır. Ruhumuzun ve kalbimizin sık sık temizlenmesine ihtiyaç vardır. Çünkü el, ayak gibi organlarımız nasıl çeşitli sebeplerle kire, toza, toprağa bulanıyorsa, insanlık icabı işlediğimiz çeşitli günah ve kusurlar sebebiyle ruhumuz da manevî kirlere bulanmaktadır. Ama insan ruhunu ve kalbini tutup suya sokamaz. Onun da kendine göre bir yıkama usulü vardır. Bunun yıkanması namazla olur.

Namaz kılmaya alışmamış olan kimseler, bu ezikliği hafifletecek sebepler ararlar. Namaz kılanlarda gördüğü kusurları büyüterek onların da kendisi gibi kusurlu olduklarını, dolayısıyla aralarında pek büyük bir fark olmadığını düşünmeye başlarlar. Kendi kusurunu küçültür, namaz kılanın küçücük bir kusurunu büyütür, hatta "Kalbim temiz!" gibi bahanelerle kendisinin daha üstün durumda olduğunu dahi iddia etmeye başlar.

Aslında insan olarak hiç kimse kusur ve günahlardan arınmış değildir. İbadetlerinde devamlı olan kimsenin bile kendisine göre bazı kusurları olacaktır. Ne var ki işledikleri kötülükler bakımından insanlar arasında bir karşılaştırma yapılsa, namaz kılanların bu konuda daha geride kaldığı görülür.

Evet, sigara içmeyenlerde akciğer kanseri görülür; ama içen kimselerin bu hastalığa yakalanma ihtimali daha fazladır. Bunun gibi her gün beş defa Rabbini hatırlayarak Onun huzuruna çıkan bir kimsenin kötülük yapma ihtimali ile Rabbini ancak başı derde düştüğü zaman hatırlayan bir kimsenin kötülük işleme ihtimali arasında büyük bir fark olacaktır.

Ayrıca namaz insanı kötülüklerden alıkoyan Kur’ân-ı Kerimde bu mesele şöyle anlatılıyor.

"Sana vahyedilen kitabı oku. Namazı da dosdoğru kıl. Çünkü namaz çirkin işlerden ve kötülüklerden alıkoyar. Allah’ı zikretmek elbette en büyük ibadettir. Ne yaparsanız Allah hakkıyla bilendir."


Cevap: Neden namaz kılıyoruz?

kolarhjb
İnsan her an, her cihetten Allah’ın sonsuz nimetleri ve ikramları ile âdeta kuşatılmış vaziyettedir Namaz kılan insan, Allah’ın sonsuz nimetlerle ikram edişini takdir etmiş, Allah’a şükretmiş olmaktadır.


Cevap: Neden namaz kılıyoruz?

fevzi06
Allah razı olsun


GranDiose
Allah Razı Olsun Umarım Bilmeyenler İçin Açıklayıcı Olmuştur.


AllahYeter
Allah Razı Olsun Çok İyi Bir Paylaşım.


yeni üye
Allah razı olsun çok işime yaradı


batuhan00
Allah (c.c) razı olsun kardeş. ellerine sağlık.


Zeyd
Neden namaz kılıyoruz?

Her insan, hayatın coşkun denizinde, özellikle zorluk ve sıkıntı anlarında, kendi deruni ıstırap ve kaygılarını yatıştırmak için sağlam bir manevi sığınağa ihtiyaç duyar. Gerçek şu ki bu sığınak Allah’ı anmaktan başka bir şey olamaz.
Allah Teala çöyle buyurur:
.Bilin ki, ancak Allah’ı anmakla kalpler güvene kavuşur.(1)
Yüce Allah’ın bizim ibadetimize hiçbir ihtiyacı yoktur; ama bizler, Allah’a ve onunla ilişki vesilesi olan ibadet ve namaza muhtacız. Namaz, kul ile Yüce Allah arasında sürekli bir irtibat vesilesidir. Zayıf ve güçsüz insanın, güçlü ve kadir olan Allah Teala ile bu manevi ilişkisi, çeşitli zorluklar karşısında insana güç verir. Hayatın zorluklarında şaşkınlığa uğramış insan, sadece Allah’a yönelmekle huzura kavuşabilir ve namaz insanın Allah’a yönelmesini, O’na bağlanmasını sağlar. Çünkü niyet, iftitah tekbiri, fatiha ve fatihadan sonra bir surenin okunması, rüku, secde, teşehhüt, selam ve namazın diğer vacip ve şartları insanın kalbini Allah’a yönlendirecek özelliğe sahiptir. Namaz kılan bir mümin, her gece ve gündüz, beş defa bütün varlığıyla Allah’a yönelmektedir.


niçin namaz kılıyoruz, neden namaz kılıyoruz, neden namaz kılarız

Yorum yapın

1melek.com petinya.net Kompozisyon/ !function(){"use strict";if("querySelector"in document&&"addEventListener"in window){var e=document.body;e.addEventListener("mousedown",function(){e.classList.add("using-mouse")}),e.addEventListener("keydown",function(){e.classList.remove("using-mouse")})}}();