Cehennem ve Cenneti anlatan ayet mealleri ve hadisler

Cehennem ve Cenneti anlatan ayet mealleri ve hadisler

Kayıtsız Üye
Cehennem ve cennet ile ilgili ayet ve hadislere ihtiyacım var bana Cehennem ve cennet hakkında hadisler paylaşabilir misiniz ?


Cevap: Cehennem ve cenneti anlatan ayet mealleri ve hadisler

Desert Rose
Cennet ile İlgili Ayetler

Muttakilere gelince; muhakkak onlar güvenli bir makamdadırlar. (44/51)

Cennetlerde ve pınarlarda (44/52)

Hafif ipekten ve ağır işlenmiş atlastan (elbiseler) giyinirler karşılıklı (otururlar). (44/53)

İşte böyle; ve biz onları iri gözlü hurilerle evlendirmişizdir. (44/54)

Orda güvenlik içinde her türlü meyveyi istiyorlar; (44/55)

Orda ilk ölümün dışında başka ölüm tadmazlar. Ve (Allah da) onları cehennem azabından korumuştur. (44/56)

Takva sahiplerine va’dedilen cennetin misali (şudur): İçinde bozulmayan sudan ırmaklar tadı değişmeyen sütten ırmaklar içenler için lezzet veren şaraptan ırmaklar ve süzme baldan ırmaklar vardır ve orda onlar için meyvelerin her türlüsünden ve Rablerinden bir mağfiret vardır. Hiç (böyle mükafaatlanan bir kişi) ateşin içinde ebedi olarak kalan ve bağırsaklarını ‘parça parça koparan’ kaynar sudan içirilen kimseler gibi olur mu? (47/15)

Cennet de muttakiler için uzakta değildir (o gün) yakınlaştırılmıştır. (50/31)

Ona ‘esenlik ve barış (selam)la’ girin. Bu ebedilik günüdür. (50/34)

Orda diledikleri herşey onlarındır; katımızda daha fazlası da var. (50/35)

Şüphesiz muttaki olanlar cennetlerde ve pınarlardadırlar; (51/15)

Rablerinin kendilerine verdiğini alanlar olarak. Çünkü onlar bundan önce ihsanda (güzel davranışta) bulunanlardı. (51/16)

Hiç şüphesiz muttakiler cennetlerde ve nimet içindedirler; (52/17)

Rablerinin verdikleriyle ‘sevinçli ve mutludurlar’. Rableri kendilerini ‘çılgınca yanan cehennemin’ azabından korumuştur. (52/18)

Yaptıklarınızdan dolayı afiyetle yiyin ve için. (52/19)

Özenle dizilmiş tahtlar üzerinde yaslanmışlardır. Ve Biz onları iri-ceylan gözlü hurilerle evlendirmişiz. (52/20)

Onlara istek duyup-arzuladıkları meyvelerden ve etten bol bol verdik. (52/22)

Orada bir kadeh kapışır-çekişirler ki onda ne ‘boş ve saçma bir söz’ ne günaha sokma yoktur. (52/23)

Kendileri için (hizmet eden) civanlar etrafında dönüp dolaşırlar; sanki (her biri) ‘sedefte saklı inci gibi tertemiz pırıl pırıl.’ (52/24)

Kimi kimine dönüp sorarlar; (52/25)

Dediler ki: "Biz doğrusu daha önce ailemiz (yakın akrabalarımız) içinde endişe edip-korkardık." (52/26)

"Şimdi Allah bize lütufta bulundu ve ‘hücrelere kadar işleyen kavurucu’ azabdan korudu." (52/27)

Ki Cennetü’l-Me’va onun yanındadır. (53/15)

Rabbin makamından korkan kimse için ise iki cennet vardır. (55/46)

Çeşit çeşit ‘inceliklere ve güzelliklere’ (veya her türden sık ağaçlara) sahiptirler. (55/48)

İkisinde de akmakta olan iki pınar vardır. (55/50)

İkisinde de her meyveden iki çift vardır. (55/52)

Astarları ağır işlenmiş atlastan yataklar üzerinde yaslanırlar. İki cennetin de meyve-devşirmesi (ordakilere) yakın (kolay)dır. (55/54)

Orada bakışlarını yalnızca eşlerine çevirmiş kadınlar vardır ki bunlardan önce kendilerine ne bir insan ne bir cin dokunmuştur. (55/56)

Sanki onlar yakut ve mercan gibidirler. (55/58)

İhsanın karşılığı ihsandan başkası mıdır? (55/60)

Bu-ikisinin ötesinde iki cennet daha var. (55/62)

Alabildiğine yemyeşildirler. (55/64)

İçlerinde durmaksızın fışkırıp-akan iki pınar vardır. (55/66)

İçlerinde (her türden) meyve eşsiz-hurma ve eşsiz-nar vardır. (55/68)

Orada huyları güzel, yüzleri güzel kadınlar vardır. (55/70)

Otağlar içinde korunmuş huri kadınlar. (55/72)

Bunlardan önce kendilerine ne bir insan ne bir cin dokunmuştur. (55/74)

Yeşil yastıklara ve çarpıcı güzellikteki döşeklere yaslanırlar. (55/76)

Yarışıp öne geçenler de öne geçmiş öncülerdir. (56/10)

İşte onlar yakınlaştırılmış (mukarreb) olanlardır. (56/11)

Nimetlerle-donatılmış cennetler içinde; (56/12)

Birçoğu geçmiş (ümmet)lerden (56/13)

Birazı da sonrakilerden. (56/14)

‘Özenle işlenmiş mücevher’ tahtlar üzerindedirler. (56/15)

Karşılıklı yaslanmışlardır. (56/16)

Çevrelerinde ölümsüzlüğe ulaşmış gençler dönüp dolaşır; (56/17)

Kaynağından (doldurulmuş) testiler, ibrikler ve kadehler (56/18)

Ki, bundan ne başlarını bir ağrı tutar, ne de kendilerinden geçip akılları çelinir. (56/19)

Arzulayıp-seçecekleri meyveler (56/20)

Canlarının çektiği kuş eti. (56/21)

Ve iri gözlü huriler (56/22)

Sanki saklı inciler gibi; (56/23)

Yaptıklarına bir karşılık olmak üzere (onlara sunulur); (56/24)

Orada ne ‘saçma ve boş bir söz’ işitirler ne günaha sokma. (56/25)

Yalnızca bir söz (işitirler Selam selam. (56/26)

Ashab-ı Yemin ne (kutludur o) Ashab-ı Yemin. (56/27)

Yüklü dalları bükülmüş kiraz (ağaçları) (56/28)

Üstüste dizili meyveleri sarkmış muz ağaçları (56/29)

Yayılıp-uzanmış gölgeler, (56/30)

Durmaksızın akan su(lar); (56/31)

Ve (daha) birçok meyveler arasında (56/32)

Kesilip-eksilmeyen ve yasaklanmayan (meyveler). (56/33)

Yükseklere-kurulmuş döşekler (sedirler). (56/34)

Gerçek şu ki, Biz onları yeni bir inşa (yaratma) ile inşa edip-yarattık. (56/35)

Onları hep bakireler olarak kıldık (56/36)

Eşlerine sevgiyle tutkun (ve) hep yaşıt (56/37)

Ashab-ı Yemin olanlar için. (56/38)

(Bunların) Birçoğu geçmiş (ümmet)lerden (56/39)

Birçoğu da sonrakilerdendir. (56/40)

Eğer o (ölecek kişi), yakın kılınan (mukarreb olan)lardan ise (56/88)

Bu durumda rahatlık ,güzel rızık ve nimetlerle donatılmış cennet (onundur). (56/89)

Ve eğer, Ashab-ı Yeminden ise (56/90)

Artık, Ashab-ı Yeminden selam sana. (56/91)

O gün, mü’min erkekler ile mü’min kadınları nurları önlerinde ve sağlarında koşarken görürsün. Bugün sizin müjdeniz içinde ebedi kalıcılar (olduğunuz) altından ırmaklar akan cennetlerdir. İşte ‘büyük kurtuluş ve mutluluk’ budur. (57/12)

Allah’a ve ahiret gününe iman eden hiçbir kavim (topluluk) bulamazsın ki Allah’a ve elçisine başkaldıran kimselerle bir sevgi (ve dostluk) bağı kurmuş olsunlar; bunlar ister babaları ister çocukları ister kardeşleri isterse kendi aşiretleri (soyları) olsun. Onlar öyle kimselerdir ki (Allah) kalplerine imanı yazmış ve onları kendinden bir ruh ile desteklemiştir. Onları altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacaktır; orda süresiz olarak kalacaklardır. Allah onlardan razı olmuş onlar da O’ndan razı olmuşlardır. İşte onlar Allah’ın fırkasıdır. Dikkat edin; şüphesiz Allah’ın fırkası olanlar felah (umutlarını gerçekleştirip kurtuluş) bulanların ta kendileridir. (58/22)

Ateş halkı ile cennet halkı bir olmaz. Cennet halkı ‘umduklarına kavuşup mutluluk içinde olanlardır.’ (59/20)

O da sizin günahlarınızı bağışlar sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere ve Adn cennetlerindeki güzel konaklara yerleştirir. İşte ‘büyük mutluluk ve kurtuluş’ budur. (61/12)

Sizi, toplanma günü için bir arada toplayacağı gün; işte bu aldanma (teğabün) günüdür. Kim Allah’a iman edip salih bir amelde bulunursa (Allah) onun kötülüklerini örter ve içinde ebedi kalıcılar olmak üzere altından ırmaklar akan cennetlere sokar. İşte büyük ‘mutluluk ve kurtuluş (fevz)’ budur. (64/9)

İman edip salih amellerde bulunanları, karanlıklardan nura çıkarması için Allah’ın apaçık ayetlerini size okuyan bir elçi de (gönderdik). Kim iman edip salih bir amelde bulunursa (Allah) onu içinde süresiz kalıcılar olmak üzere altından ırmaklar akan cennetlere sokar. Allah gerçekten ona ne güzel bir rızık vermiştir. (65/11)

Allah, iman edenlere de Firavun’un karısını örnek verdi. Hani demişti ki: "Rabbim bana kendi katında cennette bir ev yap; beni Firavun’dan ve onun yaptıklarından kurtar ve beni o zalimler topluluğundan da kurtar." (66/11)

Tahtlar üzerinde bakıp-seyretmektedirler. (83/23)

Onları gördükleri zaman ise: "Bunlar elbette şaşkın-sapıklardır" derlerdi. (83/32)

Şüphesiz, iman edip salih amellerde bulunanlara gelince; onlar için altından ırmaklar akan cennetler vardır. İşte büyük ‘kurtuluş ve mutluluk’ budur. (85/11)

O gün öyle yüzler de vardır ki, nimette (engin bir mutluluk içinde)dirler. (88/8)

Harcadığı-çabadan dolayı hoşnuttur. (88/9)

Yüksek bir cennettedir. (88/10)

Orda anlamsız bir söz işitmez. (88/11)

Orda ‘durmaksızın akan’ bir kaynak vardır. (88/12)

Orda ‘yükseklerde kurulmuş tahtlar da vardır; (88/13)

Konulmuş (içecek dolu) kaplar, (88/14)

Dizi dizi yastıklar, (88/15)

Ve serilmiş yaygılar. (88/16)

Ey mutmain (tatmin bulmuş) nefis (89/27)

Rabbine, hoşnut edici ve hoşnut edilmiş olarak dön. (89/28)

Artık, kullarımın arasına gir. (89/29)

Cennetime gir. (89/30)

İman edip salih amellerde bulunanlar ise; işte onlar da yaratılmışların en hayırlılarıdır. (98/7)

Rableri katında onların ödülleri, içinde ebedi kalıcılar olmak üzere altından ırmaklar akan Adn cennetleridir. Allah onlardan razı olmuştur, kendileri de O’ndan razı (hoşnut memnun) kalmışlardır. İşte bu Rabbinden ‘içi titreyerek korku duyan kimse’ içindir. (98/8)

Cennet ile ilgili Hadisler

Hadis No : 5084
Ravi: Ebu Hureyre
Tanım:Resulullah (sav) buyurdular ki: "Allah Teala hazretleri ferman etti ki: "Ben Azimu’ş-Şan, salih kullarım için gözlerin görmediği, kulakların işitmediği ve insanın hayal ve hatırından hiç geçmeyen nimetler hazırladım." Ebu Hureyre ilaveten dedi ki: "Dilerseniz şu ayet-i kerimeyi okuyun, (Mealen): "Yaptıklarına karşılık Allah katında onlar için göz aydınlığı olacak ne mükafaatların saklandığını kimse bilemez" (Secde 17).
Kaynak: Buhari, Bed’ül-Halk 8, Tefsir Secde 1, Tevhid 35; Müslim, Cennet 2, (2824); Tirmizi, Tefsir, (3195)

Hadis No : 5085
Ravi: Sehl İbnu Sa’d
Tanım:Buhari, bir diğer rivayetinde şu ziyadeyi kaydeder: "Sehl İbnu Sa’d anlatıyor -deyip, hadisin aynısını kaydettikten sonra- der ki: "Muhammed İbnu Ka’b dedi ki: "Onlar Allah için ameli gizli tuttular. Allah da onların sevabını gizli tuttu. Kullar yanına gelince onları nimete boğacak." Hadis, bu muhtevada olarak Buhari’de mevcut değildir. Hakim’in el- Müstedrek’inde mevcuttur (413-414)

Hadis No : 5086
Ravi: Sehl İbnu Sa’d
Tanım:Ey Allah’ın Resulü! dedim, "insanlar neden yaratıldı?" "Sudan!" buyurdular. "Ya cennet?" dedim, "o neden inşa edildi?" "Gümüş tuğladan ve altın tuğladan! Harcı da kokulu misk. Cennetin çakılları inci ve yakuttan, toprağı da za’ferandır. Ona giren nimete mazhar olur, eziyet görmez, ebediyet kazanır, ölümle karşılaşmaz. Elbisesi eskimez, gençliği kaybolmaz." Aleyhissalatu vesselam sözlerine şöyle devam buyurdular: "Üç kişi vardır duaları reddedilmez (mutlaka kabul edilir): Adil imam (devlet başkanı), iftarını yaptığı zaman oruçlu, zulme uğrayanın duası. Allah, (mazlumun) duasını bulutların fevkine çıkarır ve onlara sema kapıları açılır ve Allah Teala hazretleri: "İzzetime yemin olsun! Vakti uzasa da, duanı mutlaka kabul edeceğim!" buyurur."
Kaynak: Tirmizi, Cennet 2, (2528)

Hadis No : 5087Ravi: Ebu MusaTanım:Resulullah (sav) buyurdular ki: "Gümüşten iki cennet vardır. Kapları ve içinde bulunan diğer şeyleri de gümüştendir. Altından iki cennet vardır, kapları ve içlerinde bulunan diğer eşyaları da hep altındandır. Adn cennetinde, cennetliklerle Rablerini görmeleri arasında Allah’ın veçhindeki ridau’l-kibriyadan (büyüklük perdesinden) başka bir şey yoktur."
Kaynak: Buhari, Tefsir, Rahman 1, 2, Bedu’l-Halk 8, Tevhid 24; Müslim, İman 180, (296); Tirmizi, Cennet 3, (

Hadis No : 5088
Ravi: Ebu Musa
Tanım:Resulullah (sav) buyurdular ki: "Cennette, mü’min için, içi boş tek bir inciden bir çadır vardır. -Bir rivayette- genişliği altmış mildir. Her köşesinde bir refikası bulunur, hiçbiri diğerini görmez, mü’min bunların herbirini dolaşır."
Kaynak: Buhari, Bed’ü’l-Halk 8, Tefsir, Rahman 1, 2, Tevhid 24; Müslim, Cennet 23, (2838); Tirmizi, Cennet 3

Hadis No : 5089
Ravi: Ebu Hureyre
Tanım:Resulullah (sav) buyurdular ki: "Cennette yüz derece vardır. Her iki derece arasında yüz yıl(lık yürüme mesafesi) vardır."
Kaynak: Tirmizi, Cennet 4, (2531)

Hadis No : 5090
Ravi: Ubade İbnu’s-Samit
Tanım:Resulullah (sav) buyurdular ki: "Cennette yüz derece vardır. Her bir derecenin diğer derece ile arası, sema ile arz arası kadar geniştir. Firdevs bunların en yukarıda olanıdır. Cennetin dört nehri buradan çıkar. Bunun üstünde Arş vardır. Allah’tan cennet istediğiniz vakit Firdevs’i isteyin."
Kaynak: Tirmizi, Cennet 4, (2533)

Hadis No : 5091
Ravi: Ebu Said
Tanım:Resulullah (sav) buyurdular ki: "Cennette yüz derece vardır. Bütün alemler bunlardan birinin içinde toplansalar, hepsini de kuşatır, istiab eder."
Kaynak: Tirmizi, Cennet 4, (2534)

Hadis No : 5092
Ravi: Enes
Tanım:Resulullah (sav) buyurdular ki: "Cennette bir ağaç vardır ki, binekli bir kimse yüz yıl gölgesinde yürüse onu katedemez. İstersiniz şu ayeti okuyun: "Daimi gölgededirler, çağlayıp duran su başlarındadırlar" (Vakıa 30-31)."
Kaynak: Tirmizi, Tefsir, Vakıa, (3289), Cennet 1, (2528)

Hadis No : 5093
Ravi: Ebu Hureyre
Tanım:Cennette hiçbir ağaç yoktur ki gövdesi, altından olmasın.
Kaynak: Tirmizi, Cennet 1, (2527)


Cevap: Cehennem ve cenneti anlatan ayet mealleri ve hadisler

Desert Rose
Cehennem ile ilgili Ayetler

O gün münafık erkekler ile münafık kadınlar iman edenlere derler ki: "(Ne olur) Bize bir bakın sizin nurunuzdan birazcık alıp-yararlanalım." Onlara: "Arkanıza (dünyaya) dönün de bir nur arayıp-bulmaya çalışın" denilir. Derken aralarında kapısı olan bir sur çekilmiştir; onun iç yanında rahmet dış yanında o yönden azab vardır. (57/13)

Ey inkâr edenler bugün özür beyan etmeyin. Siz ancak yaptıklarınızla cezalandırılıyorsunuz. (66/7)

Öfkesinin-şiddetinden neredeyse patlayıp parçalanacak. Her bir grup içine atıldığında bekçileri onlara sorar: "Size bir uyarıcı gelmedi mi?" (67/8)

Onlar: "Evet" derler. "Bize gerçekten bir uyarıcı geldi. Fakat biz yalanladık ve: "Allah hiçbir şey indirmedi siz yalnızca büyük bir sapmışlık içindesiniz dedik." (67/9)

Ve derler ki: "Eğer dinlemiş olsaydık ya da akıl etmiş olsaydık şu çılgınca yanan ateşin halkı arasında olmayacaktık." (67/10)

Böylece kendi günahlarını itiraf ettiler. Çılgınca yanan ateşin halkına (Allah’ın rahmetinden) uzaklık olsun. (67/11)

Onu Ben cehenneme sürükleyip-atacağım. (74/26)

"Sizi şu cehenneme sürükleyip-iten nedir?" (74/42)

Doğrusu biz kafirlere zincirler demir halkalar (tomruklar) ve çılgınca yanan bir ateş hazırladık. (76/4)

Gerçekten cehennem bir gözetleme yeridir. (78/21)

Şimdi tadın. Size artık azabtan başkasını arttırmayacağız; (78/30)

(Her yanı yaygın olarak kuşatacak olan) Kıyametin haberi sana geldi mi? (88/1)

O gün öyle yüzler vardır ki ‘zillet içinde aşağılanmıştır.’ (88/2)

Çalışmış boşuna yorulmuştur. (88/3)

Kızgın bir ateşe yollanırlar. (88/4)

Kaynar bir kaynaktan içirilirler. (88/5)

Onlar için (zehirli olan) dari’ dikeninden başka bir yiyecek yoktur. (88/6)

Ne doyurup-semirtir ne açlıktan korur. (88/7)

Ayetlerimizi inkar edenler ise sol yanın adamlarıdır (Ashab-ı Meş’eme). (90/19)

Kapıları kilitlenmiş bir ateş onların üzerinedir. (90/20)

Artık sizi ‘alevleri kabardıkça kabaran’ bir ateşle uyardım. (92/14)

Ona ancak en bedbaht olandan başkası yollanmaz; (92/15)

Şüphesiz kitap ehlinden ve müşriklerden inkâr edenler içinde sürekli kalıcılar olmak üzere cehennem ateşindedirler. İşte onlar yaratılmışların en kötüleridir. (98/6)

Kimin tartıları hafif kalırsa (101/8)

Artık onun da anası (son durağı) haviyedir (uçurum). (101/9)

Onun ne olduğunu (mahiyetini) sana bildiren nedir? (101/10)

O kızgın bir ateştir. (101/11)

Arkadan çekiştirip duran kaş göz hareketleriyle alay eden her kişinin vay haline; (104/1)

Ki o mal yığıp biriktiren ve onu saydıkça sayandır. (104/2)

Gerçekten malının kendisini ebedi kılacağını sanıyor. (104/3)

Hayır; andolsun o ‘hutame’ye atılacaktır. (104/4)

Hutamenin ne olduğunu sana bildiren nedir? (104/5)

Allah’ın tutuşturulmuş ateşidir. (104/6)

Ki o yüreklerin üstüne tırmanıp çıkar. (104/7)

O onların üzerine kilitlenecektir; (104/8)

(Kendileri de) Dikilip-yükseltilmiş sütunlarda (bağlanacaklardır). (104/9)

Hayır; eğer siz kesin bir bilgiyle bilmiş olsaydınız (102/5)

Andolsun o çılgınca yanan ateşi de elbette görecektiniz. (102/6)

Sonra onu gerçekten yakîn gözüyle (Ayne’l Yakîn) görmüş olacaksınız. (102/7)

Ebu Leheb’in iki eli kurusun; kurudu ya. (111/1)

Malı ve kazandıkları kendisine bir yarar sağlamadı. (111/2)

Alevi olan bir ateşe girecektir. (111/3)

Eşi de; odun hamalı (ve) (111/4)

Boynuna bükülmüş bir ip (bağlanmış) olarak. (111/5)
İnkâr edenlere de ki: "Yakında yenilgiye uğratılacaksınız ve toplanıp cehenneme sürüleceksiniz." Ne kötü yataktır o. (3/12)
forumduasi.com/kuran-arapca-turkce-meal/10324-cehennem-ile-ilgili-ayetler.htmlcehennem ile ilgili ayetler
Bazı yüzlerin ağaracağı, bazı yüzlerin de kararacağı gün… Yüzleri kapkara-kesilecek olanlara: "İmanınızdan sonra inkar ettiniz, öyle mi? Öyleyse inkar etmenize karşılık olarak azabı tadın" (denilir). (3/106)

Ayetlerimize karşı inkâra sapanları şüphesiz ateşe sokacağız. Derileri yanıp döküldükçe azabı tadmaları için onları başka derilerle değiştireceğiz. Gerçekten Allah güçlü ve üstün olandır hüküm ve hikmet sahibidir. (4/56)

Ateşin üstünde durdurulduklarında onları bir görsen; derler ki: "Keşke (dünyaya bir daha) geri çevrilseydik de Rabbimizin ayetlerini yalanlamasaydık ve mü’minlerden olsaydık." (6/27)

Rablerinin karşısında durdurulduklarında onları bir görsen: (Allah "Bu, gerçek değil mi?" dedi. Onlar: "Evet, Rabbimiz hakkı için" dediler. (Allah "Öyleyse inkâr edegeldikleriniz nedeniyle azabı tadın" dedi. (6/30)

Onların tümünü toplayacağı gün: "Ey cin topluluğu insanlardan çoğunu (ayartıp kendinize kullar) edindiniz" (diyecek). İnsanlardan onların dostları derler ki: "Rabbimiz kimimiz kimimizden yararlandı ve bizim için tesbit ettiğin süreye ulaştık." (Allah) Diyecek ki: "Allah’ın dilediği dışta olmak üzere ateş sizin içinde süresiz kalacağınız konaklama yerinizdir." Şüphesiz Rabbin hüküm ve hikmet sahibi olandır bilendir. (6/128)

(Allah) diyecek: "Cinlerden ve insanlardan sizden önce geçmiş ümmetlerle birlikte ateşe girin." Her bir ümmet girişinde kardeşini (kendi benzerini) lanetler. Nitekim hepsi birbiri ardınca orada toplanınca en sonra yer alanlar en önde gelenler için: "Rabbimiz, işte bunlar bizi saptırdı; öyleyse, ateşten kat kat arttırılmış bir azab ver diyecekler. (Allah da "Hepsi için kat kattır. Ancak siz bilmezsiniz" diyecek. (7/38)

(Bu sefer) Önde gelenler, sonda yer alanlara diyecekler ki: "Sizin bize göre bir üstünlüğünüz yoktur kazandıklarınıza karşılık olarak azabı tadın." (7/39)

Şüphesiz, ayetlerimizi yalanlayanlar ve onlara karşı büyüklenenler onlar için göğün kapıları açılmaz ve halat (ya da deve) iğnenin deliğinden geçinceye kadar cennete girmezler. Biz suçlu-günahkarları işte böyle cezalandırırız. (7/40)

Onlar için, cehennemden yataklar ve üstlerine örtüler vardır. Biz zulme sapanları işte böyle cezalandırırız. (7/41)

Cennet halkı, ateş halkına (şöyle) seslenecekler: "Bize Rabbimizin vadettiğini gerçek buldunuz mu?" Onlar da: "Evet" derler. Bundan sonra içlerinden seslenen biri (şöyle) seslenecektir: "Allah’ın laneti zalimlerin üzerine olsun." (7/44)

Gözleri cehennem halkından yana çevrilince: "Rabbimiz bizi zalimler topluluğuyla birlikte kılma" derler. (7/47)

Burcun üstündeki adamlar kendilerini yüzlerinden tanıdıkları (ileri gelen birtakım) adamlara seslenerek derler ki: "Ne (güç ve servet) toplamış olmanız ne büyüklük taslamanız (istikbarınız) size bir yarar sağlamadı." (7/48)

Ateşin halkı cennet halkına seslenir: "Bize biraz sudan ya da Allah’ın size verdiği rızıktan aktarın." Derler ki: "Doğrusu Allah bunları inkâr edenlere haram (yasak) kılmıştır." (7/50)

Onlar dinlerini bir eğlence ve oyun (konusu) edinmişlerdi ve dünya hayatı onları aldatmıştı. Onlar bu günleriyle karşılaşmayı unuttukları ve bizim ayetlerimizi ‘yok sayarak tanımadıkları’ gibi biz de bugün onları unutacağız. (7/51)

Gerçek şu ki inkâr edenler (insanları) Allah’ın yolundan engellemek için mallarını harcarlar; bundan böyle de harcayacaklar. Sonra bu onlara yürek acısı olacaktır sonra bozguna uğratılacaklardır. İnkâr edenler sonunda cehenneme sürülüp toplanacaklardır. (8/36)

Bu Allah’ın murdar olanı temizden ayırdetmesi; murdarı bir kısmını bir kısmı üzerinde kılıp tümünü biriktirerek cehenneme atması içindir. İşte bunlar hüsrana uğrayanlardır. (8/37)

Bunların üzerlerinin cehennem ateşinde kızdırılacağı gün onların alınları böğürleri ve sırtları bunlarla dağlanacak (ve "İşte bu kendiniz için yığıp-sakladıklarınızdır; yığıp-sakladıklarınızı tadın" (denilecek). (9/35)

(Böylesinin) Önünde cehennem vardır ve (orada) irinli sudan içirilecektir. (14/16)

Yutkunmaya çabalayacak ve boğazından geçirmeyi başaramıyacak ona her yandan ölüm gelecek oysa ölmeyecek de. Ardından daha katı bir azab olacak. (14/17)

Azabın kendilerine geleceği gün (ile) insanları uyarıp-korkut ki (o gün) zulmedenler şöyle diyecekler: "Bizi yakın bir süreye kadar ertele ki Senin çağrına cevap verelim ve elçilere uyalım." Oysa daha önce kendiniz için hiç zeval yoktur diye and içenler sizler değil miydiniz? (14/44)

Ve hiç şüphe yok onların tümünün buluşma yeri cehennemdir. (15/43)

Onun yedi kapısı vardır; onlardan her bir kapı için bir grup ayrılmıştır. (15/44)

Ki melekler kendi nefislerinin zalimleri olarak onların canlarını aldıklarında "Biz hiçbir kötülük yapmıyorduk" diye teslim olurlar. Hayır şüphesiz Allah sizin neler yaptığınızı bilendir. (16/28)

Öyleyse içinde ebedi kalıcılar olarak cehennemin kapılarından girin. Büyüklük taslayanların konaklama yeri ne kötüdür. (16/29)

Kim çarçabuk olanı (geçici dünya arzularını) isterse orada istediğimiz kimseye dilediğimizi çabuklaştırırız sonra ona cehennemi (yurt) kılarız; ona kınanmış ve kovulmuş olarak gider. (17/18)

Ve de ki: "Hak Rabbinizdendir; artık dileyen iman etsin dileyen inkâr etsin. Şüphesiz biz zalimlere bir ateş hazırlamışız onun duvarları kendilerini çepeçevre kuşatmıştır. Eğer onlar yardım isterlerse katı bir sıvı gibi yüzleri kavurup-yakan bir su ile yardım edilirler. Ne kötü bir içkidir o ve ne kötü bir destektir." (18/29)

Biz o gün bir kısmını bir kısmı içinde dalgalanırcasına bırakıvermişiz. Sur’a da üfürülmüştür artık onların tümünü bir arada toparlamışız. (18/99)

Ve o gün cehennemi inkâr edenlere tam bir sunuşla sunmuşuz. (18/100)

İnkâr edenler Beni bırakıp kullarımı veliler edindiklerini mi sandılar? Gerçekten Biz cehennemi kafirler için bir durak olarak hazırlamışız. (18/102)

De ki: "Kim sapıklık içindeyse Rahman ona süre tanıdıkça tanır; kendilerine va’dedileni -ya azabı veya kıyamet saatini- gördükleri zaman artık kimin yeri (makam mevki) daha kötü kimin askeri- gücü daha zayıfmış öğreneceklerdir." (19/75)

Suçlu-günahkarları susamışlar olarak cehenneme süreceğiz. (19/86)

Gerçekten siz de Allah’ın dışında taptıklarınız da cehennemin odunusunuz siz ona varacaksınız. (21/98)

Orda kendileri için ‘kemikleri çatırdatan inlemeler’ vardır. Onlar orda işitmezler de. (21/100)

İşte bunlar çekişen iki gruptur Rableri konusunda çekiştiler. İşte o inkâr edenler onlar için ateşten elbiseler biçilmiştir; başları üstünden de kaynar su dökülür. (22/19)

Ne zaman ordan sarsıcı-üzüntüden çıkmak isterlerse oraya geri çevrilirler ve (onlara "Yakıcı azabı tadın" (denir). (22/22)

Artık kimin tartısı ağır basarsa işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir. (23/102)

Kimin tartısı hafif gelirse işte onlar da kendi nefislerini hüsrana uğratanlar, cehennemde de ebedi olarak kalacak olanlardır. (23/103)

Ateş onların yüzlerini yalayarak yakar da onun içinde onlar (etleri sıyrılmış olarak sırıtan) dişleriyle kalıverirler. (23/104)

Ayetlerim size okunuyorken yalanlayanlar sizler değil miydiniz? (23/105)

Dediler ki: "Rabbimiz mutsuzluğumuz bize karşı üstün geldi biz sapan bir topluluk imişiz." (23/106)

"Rabbimiz bizi (ateşin) içinden çıkar eğer yine (inkâra) dönersek artık gerçekten zalim kimseler oluruz." (23/107)

Der ki: "Onun içine sinin ve benimle söyleşmeyin." (23/108)

Hayır onlar kıyamet-saatini yalanladılar; biz kıyamet saatini yalan sayanlara çılgınca yanan bir ateş hazırladık. (25/11)

(Ateş) Onları uzak bir yerden gördüğünde onlar bunun gazablı öfkesini ve uğultusunu işitirler. (25/12)

Elleri boyunlarına bağlı olarak sıkışık bir yerine atıldıkları zaman orada yok oluşu isteyip-çağırırlar. (25/13)

Bugün bir yok oluşu çağırmayın birçok (kere) yok oluşu isteyip-çağırın. (25/14)

De ki: "Bu mu daha hayırlı yoksa takva sahiplerine va’dedilen ebedi cennet mi? Ki onlar için bir mükafat ve son duraktır." (25/15)

İşte (ilahlarınız) sizin söylediklerinizi yalanladılar; bundan böyle (azabı) ne geri çevirmeye gücünüz yetebilir ne de bir yardıma. Sizden kim zulmederse ona büyük bir azab taddırırız. (25/19)

Melekleri görecekleri gün suçlu-günahkarlara bir müjde yoktur. Ve o gün (melekler onlara) derler ki: "(Size sevinçli haber) Yasaktır yasak." (25/22)

Onların yaptıkları her işin önüne geçtik böylece onu savurulmuş toz zerreleri kılıverdik. (25/23)

O yüzükoyun cehenneme doğru sürülüp-toplanacak olanlar; işte onlar yer bakımından çok kötü yol bakımından sapmış olanlardır. (25/34)

(İbrahim) Dedi ki: "Siz gerçekten Allah’ı bırakıp dünya hayatında aranızda bir sevgi-bağı olarak putları (ilahlar) edindiniz. Sonra kıyamet günü kiminiz kiminizi inkar edip-tanımayacak ve kiminiz kiminize lanet edeceksiniz. Sizin barınma yeriniz ateştir ve hiçbir yardımcınız yoktur." (29/25)

Ancak inkâr edip ayetlerimizi ve ahirete kavuşmayı yalanlayanlar ise; artık onlar da azab için hazır bulundurulurlar. (30/16)

Fasık olanlar içinse artık onların da barınma yeri ateştir. Oradan her çıkmak istediklerinde geri çevrilirler ve onlara: "Kendisini yalanladığınız ateş azabını tadın" denir. (32/20)

İnkar edenlere gelince onlar için de cehennem ateşi vardır. Onlar için ne karar verilir ki böylece ölüversinler ne de kendilerine onun azabından (bir şey) hafifletilir. İşte biz her nankör olanı böyle cezalandırırız. (35/36)

İçinde onlar (şöyle) çığlık atarlar: "Rabbimiz bizi çıkar yaptığımızdan başka salih bir amelde bulunalım." Size orda (dünyada) öğüt alabilecek olanın öğüt alabileceği kadar ömür vermedik mi? Size uyaran da gelmişti. Öyleyse (azabı) tadın; artık zalimler için bir yardımcı yoktur. (35/37)

Kıyamet günü o kötü azabtan kendini yüzü ile kim koruyabilecek? Ve zalimlere "Kazandığınızı tadın" denmiştir. (39/24)

Kıyamet günü Allah’a karşı yalan söyleyenlerin yüzlerinin kapkara olduğunu görürsün. Büyüklenenler için cehennemde bir konaklama yeri mi yok? (39/60)

İnkâr edenler cehenneme bölük bölük sevkedildiler. Sonunda oraya geldikleri zaman kapıları açıldı ve onlara (cehennemin) bekçileri dedi ki: "Size Rabbinizin ayetlerini okuyan ve bugünle karşılaşacağınızı (söyleyip) sizi uyaran elçiler gelmedi mi?" Onlar: "Evet." dediler. Ancak azab kelimesi kâfirlerin üzerine hak oldu. (39/71)

Dediler ki: "İçinde ebedi kalıcılar olarak cehennemin kapılarından (içeri) girin. Büyüklüğe kapılanların konaklama yeri ne kötüdür." (39/72)

İçinde ebedi kalıcılar olarak cehennemin kapılarından girin. Artık mütekebbirlerin konaklama yeri ne kötüdür. (40/76)

"Girin ona; artık ister sabredin ister sabretmeyin. Sizin için birdir. Siz ancak yaptıklarınızla cezalandırılıyorsunuz." (52/16)

İşte bu suçlu-günahkarların kendisini yalanladıkları cehennemdir. (55/43)

Onlar kendisiyle alabildiğine kaynar hale getirilmiş su arasında dönüp-dolaşırlar. (55/44)

İşte bu onların din (hesap ve ceza) gününde şölenleridir. (56/56)


Cevap: Cehennem ve Cenneti anlatan ayet mealleri ve hadisler

Kayıtsız Üye
Cennet ve cehennemle ilgili ayet ve hadisleri paylaşanlardan Allah razı ve memnun olsun


cenneti anlatan ayetler, cenneti anlatan hadisler, cennet ve cehennemi anlatan ayetler

Yorum yapın

1melek.com petinya.net Kompozisyon/ !function(){"use strict";if("querySelector"in document&&"addEventListener"in window){var e=document.body;e.addEventListener("mousedown",function(){e.classList.add("using-mouse")}),e.addEventListener("keydown",function(){e.classList.remove("using-mouse")})}}();