Ölülerin ruhları birbirine kavuşup birbirlerini ziyaret ederek müzakere ederler mi, etmezler mi?
mumsema
ÖLÜLERİN RUHLARI BİRBİRİNE KAVUŞUP BİRBİRLERİNİ ZİYARET EDEREK MÜZAKERE EDERLER Mİ, ETMEZLER Mİ?
Bu mesele de birincisi gibi değerli ve önemli bir meseledir. Soruyu şöyle cevaplandırmak mümkündür. İki çeşit ruh vardır: Mutlu ruh, mutsuz ruh. Mutsuz ruh ziyaretten, görüşmeden mahrumdur, hakettiği azabla meşgul-dür. Mutlu olan ise ziyarete görüşmeye açıktır; dünyada olanları ve insanları ilgilendiren hususları müzakere eder. Ruhlardan herbiri bilgide eşit olan ruhlara refakat eder. Peygamberimizin ruhu refiki âlâdadır. Yüce Al-lah: "Kim Allah ve Rasûlü’ne itaat ederse işte o Allah’ın kendilerine iman et-tiği nebilerle, sıddîklarla, şehidlerle ve salihlerle beraberdir. Onların refaka-ti ne de güzeldir" [63] buyurmaktadır. Ayette geçen beraberlik hem dünyada, hem berzahta hem de ceza gününde olacaktır. Bu üç merhalede kişi sevdiği ile beraberdir.
Cerir, Mansur’dan, o da Ebî Duhâ’dan, [64] o da Mesruh’tan şöyle dediğini rivayet eder: Muhammed’in ashabı dediki: ‘Ya RasûlAllah, dünyada senden ayrı düşmemiz sözkonusu değil, ama öldüğün zaman ruhun yükselecek biz de seni göremeyeceğiz, buna üzülüyoruz" deyince: "Kim Allah ve Rasûlü’ne itaat ederse o, Allah’ın kendilerine inam ettiği peygamberlerle, sıddîklarla şehidlerle ve salihlerle beraberdir. Onların refakati ne güzeldir" âyeti celîlesi indi.
Şa’bî [65] anlatıyor: Ensar’dan biri ağlayarak Rasûlullah’a geldi. Peygam-berimizi "Niçin ağlıyorsun?" diye sordu. Adam: "Ey Allah’ın Rasûlü, tek olan Allah’a yemin ederim ki, sen bana ailemden ve malımdan daha sevimlisin. Yine tek olan Allah’a yemin olsun ki nefsimden de daha sevimlisin. Seni ve ailemi hatırlayınca sizi görene kadar içime bir korku düşüyor. Sonra senin ve benim ölümümü düşündüm de bu beraberliğimizden başka beraberliğimizin olmayacağını anladım. Ahirette sen peygamberlerin yanma yükseleceksin. Tabi ben cennete girsem de derecem seninkinden aşağıda olacak…" Bu sözle-ri duyan Rasûhıllah sustu ve: "Kim Allah ve Rasûlü’ne itaat ederse o, Al-lah’ın kendilerine inam ettiği peygamberlerle, sıddîklarla, şehidlerle ve sa-lihlerle beraberdirler. Onları refakati ne güzeldir… âlim olarak Allah yeter" âyetine kadar kısım inzal oldu. Ve yine Yüce Allah: "Ey huzura kavuşmuş nefis, sen Rabbinden, Rabbin de senden razı olarak O’na dön Kullarım arası-na gir ve cennetime gir" [66]buyurmaktadır. Yani ölüm anında ruha mutlu ruh-ların arasına katıl, onlarla beraber ol, denir.
İsrâ vakasıyla ilgili Abdullah b. Mesud’un rivayet ettiği hadiste anlatıl-maktadır. Abdullah b. Mesud der ki: "Peygamberimiz İsrâ gecesi Hz. İbra-him’i, Hz. Musa’yı, Hz. İsa’yı görmüştür. Aralarında kıyameti tartıştılar. Önce Hz. İbrahim’e sordular, ancak kıyametle ilgili Hz. İbrahim’in bir bilgisi yoktu. Sonra Musa’ya sordular, ancak o da bilmiyordu. Sıra Hz. İsa’ya gelin-ce dedi ki: "Ben de görevim olduğu halde henüz gerçekleştiremediğim Al-lah’ın ahdi var Deccal çıkacak. Yeryüzüne inip onu öldüreceğim. Herkes memleketine dönecek. Her tepeden saldıran, bulduğu her suyu bitene kadar içen, vardığı yeri bozan, ifsat eden Ye’cûc ve Me’cûc’le karşılaşacaksınız. Bu-nun üzerine beni çağıracaklar. Ben de Allah’a duâ edip onları öldüreceğim. Yer, kokusunu Allah’a şikâyet edecek, bana başvuracak. Ben de Allah’a duâ edeceğim, indirdiği yağmurla onları denize dökecektir. Sonra dağlar savrulacak, yerin altı üstüne çıkacak. Allah’ın vadi üzere kıyameti doğuracak gebe kadın gibidir; kimse onun ne zaman patlayacağını, gece mi gündüz mü olaca-ğını bilemez." Hadisi Hakim,[67] Beyhakî ve diğerleri nakletmiştir. [68] Ruhların ilmî müzakereler, yaptıklarına delildir. [69]
Allah Teâla, şehidlerin diri olduklarını ve rablerinin verdiği nzıkîarı ye-diklerini haber vermektedir. Ayrıca onlar henüz kendilerine kavuşamamış nesilleriyle [70] ve Allah’ın nimetiyle, fazlıyla müjdelenirler. Üç delil ruhların birbirine kavuşacağını gösterir. Birincisi; Allah’ın verdiği rızıkları yemeleri. Rızık yediklerine göre diridirler ve birbirlerine kavuşacaklardır demektir. İkincisi; ölünün, eş ve dostlarıyla kavuşacaklarının önceden müjdelenmesi. Üçüncüsü ise; (istebşera) fiilinin lugatta birbirini müjdelemek, müjdeleş-mek anlamına geldiğidir.
Rüyalarda görülenler de bunu ifade eder. Meselâ Salih b. Beşir anlatıyor: "Atâ Selimî’yi ölümünden sonra rüyamda gördüm. Ona dedim ki: "Allah sana merhamet etsin Atâ. Dünya hayatın çok kederli geçti." Atâ: "Evet, ama şimdi çok sevinçliyim, mutluyum." Ona dedim ki: "Şu anda durumun ne?" O ise: "Allah’ın kendilerine inam ettiği peygamberlerle, sıddıklarla, şehidlerle ve salihlerle beraberim" şeklinde cevap verdi.
Abdullah b. Mübarek anlatıyor: [71] "Süfyân-ı Sevri’yi rüyamda gördüm. "Allah sana ne hükmetti?" diye sordum. Oda dedi ki: "Muhammed ve arka-daşlarına katıldım."
Sahr b. Raşid de: "Ölümünden sonra Abdullah b. Mübârek’ı [72] rüyamda gördüm Ona: "Abdullah, sen ölmemişmiydin?" diye sordum. "Evet" diye ce-vapladı. "Hakkında Allah’ın hükmü nedir?" Abdullah: "Bütün günahlarımı affetti." Sordum, "Peki ya Süfyân-ı Sevrî?" Abdullah: "Ne hoş! ne hoş! Şimdi O, Allah’ın kendilerine inam ettiği, peygamberlerle, sıddıklarla, şehidlerle ve salihlerle beraberdir. Onlarla dostluk ne güzeldir" dedi.
İbni Ebî Dünyâ Hammad b. Yezîd’den, o da Hişam b. Hasan’dan, o da Yakza binti Raşid’den şöyle dediğini nakleder: "Mervan Mahlemî komşum-du. Kendisi müetehid kadıdır. Ölünce, ona karşı fevkalâde bir sevgi duydum. Birgün rüyama girdi. Dedim ki: "Allah sana neyle muamele etti?" "Beni cen-nete soktu" dedi. Sonra ne oldu? "Ashâb-ı Yemîn’in katına çıktım." Peki son-ra ne oldu? "Sonra mukarrabînin katına çıktım." Orada kimleri gördün? "Ha-san’ı, İbni Şîrîn ve Meymun b. Seyyah’ı gördüm." Hammad, Hişam b. Has-san’dan, o da Basra’mn seçkin kadınlarından olan Abdullah’ın annesi anlatı-yor: "Rüyamda güzel bir eve girmişim. Oradan da bahçeye. Allah’ın dilediği ölçüde onun güzelliğini hatırlıyorum. Baktım ki etrafında ellerinde kaplar bulunan hizmetçilerin bulunduğu, altından bir sedire dayalı bir adam gör-düm. Bu gelen Mervan Mahlem’dir denince gördüğüm şeyin güzelliğine hay-ran kaldım. Mervan bir sıçradı ve sedirine oturdu." Abdullah’ın annesi anla-tıyor: "Uyandım ki o saatte Mervan’m na’şı kapımdan geçiyordu."
Sarih sünnetlerde de ruhların birbirine kavuşması, tanışması anlatıl-maktadır. İbni Ebî Dünyâ anlatıyor: Muhammed b, Abdullah b. Beziğ’den, o da Fudayl b. Süleyman b. Nümeyrî’den, [73] o da Yahya b Abdurrahman b. Ebî Lebîbe’den, o da dedesinden nakleder. Bişr b, Berrâ b. Ma’rûr ölünce annesi onda büyük bir vecd buldu. Annesi der ki: "Ey Allah’ın Rasûlü! Benî Sele-me’nin ölüleri eksik olmaz. Ruhlar birbiriyle tanışırda Bişr’e selamımı götü-rürler mi?" Allah Rasûlü buyurdu: Evet, nefsim yedinde bulunan Allah’a ye-min olsun ki, ruhlar ağaç tepelerinde kuşların birbirleriyle tanıştığı gibi bir-birleriyle tanışırlar. Bundan böyle Benî Seleme’den biri ölünce Bişr’in anne-si hemen na’şa varır "Ey adamcağız. Allah’ın selamı üzerine olsun" der, o da selamını alınca: " Bişr’e de selam söyle" derdi.
İbni Ebî Dünyâ, Süfyan’dan, o da Amr b. Dinar’dan, o da Ubeyd b. Umeyr’den [74] nakleder. Dünya haberleri ölülere ulaşır. Kabre bir ölü gelince-"Fülancanın durumu nedir?" derler. "O salih biridir" der. "Pekiyi ya filanca?" "O da salihtir" der. ‘Ta öbür adanı?" Der ki: "O yanınıza gelmedi mi?" On-lar da "Hayır" derler. O zaman der ki: "Allah’tan geldik, tekrar O’na dönece-ğiz. O başka yere götürülmüş olmalı."
Salih Meri der ki: "Bana anlatıldığına göre ölüm anında ruhlar birbirine kavuşurmuş. Ölülerin ruhlarına yeni bir ruh katılınca: "Kalacağın yer nasıl-dır; temiz bir bedenden mi geldin yoksa kötü bir bedenden mi?" derler. Sonra ağlamaya başlar."
Ubeyd b. Umeyr anlatıyor: "Yolcu kişinin soruşturduğu gibi bir kişi öldü-ğü zaman ruhlar da onu soruştururlar: "Fülanca ne yaptı? Fülanca ne yaptı?" Eğer öldüğü halde önceki ruhlara katılmamışsa ruhlar derler ki: "O annesi cehenneme gitti."
Said b. Müseyyeb anlatıyor: "Bir kimse ölünce yolcunun karşılandığı gi-bi babası da onu karşılar." [75]
Yine Ubeyd b. Umeyr: "Sevdiklerime kavuşma ümidimi kesseydim ölü-müm bir bez parçası gibi olurdu" demektedir.
Muâviye b. Yahya: Abdullah b. Seleme’den, o da Rahm Mesmaî’nin baba-sından, o da Ebû Eyyûb el-Ensârî’den, Rasûlullah’m şöyle dediğini nakle-der: [76] Mü’min bir kimse ölünce Allah’ın rahmet ordusu dünyada hayırla müjdeye kavuştuğu gibi ona kavuşurlar ve derler ki: "Kardeşinize bakın da biraz rahatlasın. Çünkü o kedere boğulmuştur." Ona hep soru sorarlar: "Fülanca ne yapıyor? Fülanca kadının durumu nasıl? Fülanca kadın evlendimi?" Eğer kendisinden evvel ölmüş birinden sormuşlarsa: "Allah’tan geldik, O’na döne-ceğiz. O, annesi cehenneme atılmıştır. O ne kötü anne, ne kötü terbiyeci" der-ler.
Sözü geçen Yahya b. Bistam, Mesma b. Asım’dan nakleder: Ölümünden iki sene sonra Âsim Cuhderî’yi rüyamda gördüm. Ona dedim ki: "Hâlâ ölme-din mi?" "Evet öldüm" dedi. "Şu anda neredesin?" "VAllahi şu anda cennet bahçelerindeni bir bahçedeyim. Birkaç arkadaş her cuma gecesi ve sabahlan Bekir b. Abdullah el-Müzenî’nin yanma gider, hakkınızda bilgiler topla-rız" dedi. "Bizimle ilgili haberleri ruhlarınızla mı yoksa bedenlerinizle mi alırsınız? "Heyhat… Nerede bedenler… [77] Ruhlarla alırız" dedi. [78]
Kitabur-Ruh
Cevap: ölülerin ruhları birbirine kavuşup birbirlerini ziyaret ederek müzakere ederler mi, etmezler mi?
AYSEVEN
amelleri iyi olan ruhlar birbirlerini tabiki görecektir fakat amelleri kötü olanlar yanlızca azapları ile meşgul olacaklarından böyle bir durumdan faydalanamayacaktır
Yorum: Ölülerin ruhları birbirine kavuşup birbirlerini ziyaret ederek müzakere ederler mi, etmezler mi?
Kayıtsız Üye
[64] Mursel hadistir. Senedi de sahihtir.
[65] Ebû Hatim’in MerâsîFinde zikredildiği bu eser de mürseldir. Çünkü İmam Şa’bî birçok sahabeden irsal etmiştir.
[66] Fecr sûresi, (89/27).
[67] İbni Mâce (6-1365, 1366) Zevâid’dc der ki: Hadisin senedi sahihtir. Râvîleri sikadır. Müser b. Afâze’yi İbni Hibban sika kabul etmiştir. Diğer râvîler de sikadır. Hakim hadisi rivayet ettikten sonra "bu, senedi sahih bir hadistir" der.
[68] Bunlar büyük kıyametin alametlerindeııdir. Hz. Mesih alamüticrden bir tanesidir. Şöyle ki, Hz. Isa kıyamet kopmadan önce arza inecek ve Deccali, domuzu öldürecek; haçı kıracak, cizyeyi kaldıracak, o gün müslümanlara namaz kıldıracak. Hz. îsâ’nın bu özellikleri sahih hadislerde’te açıklanmıştır. Hz. Mesih’ten bahsederek: Yüce Allah: "O, kıyametin bilgisidir" (Zuhruf: 61) buyurmaktadır. Bir kıraatta da: "O, kıyametin alâmetidir. Yine âyet-i celîlede: "Ehl-i kitaptan olanlar ölümünden önce Ona iman edeceklerdir" buyu-rulmaktadır. (Nisa: 259).
[69] Ben derim ki, burada peygamber ruhlarının ilmî müzakereler yaptığına delil vardır. Diğerlerinin ruhları böyle değildir.
[70] Ben derim ki, burada da şehidlerin ruhları hakkında doğru bir kanaat vardır. Peygamberlerin ruhları nerede şehidlerin vb. ruhları nerede. Böyle bir kıyaslama doğru olur mu?
[71] İbarenin aslında iki yerde Mübarek geçmektedir. Doğrusu da budur.
[72] Abdullah b. Mübârek’e dayanan sened nerede?
[73] Fadayl Nemîrî hakkında et-Takrîb sahibi der ki: "Doğru bir kişidir, ama birçok hatası vardır." İbni Ebî Lebîbe hakkında da İbni Maîn: "O güvenilir değil" der. Ebû Hatim ise: "Güçlü bir râvî değildir" der.
[74] Ubeyd b. Umeyr tabiînden sika bir zattır. Fakat bu kendine nereden ulaşmış? Oysa ki bu vahiysiz bilinemez.
[75] Anlatılanların hepsi haberdir. Ama doğruluğuna delil yok.
[76] İbni Cerîr mürsel olarak nakleder. İbni Merdûye ise Enes hadisini nakleder. îbni Merdûye ile İbni Mubarek Ebû Eyyûb’dan naklederler. Bkz. Fethu’l-kadîr’in Kâri’a sûresinin tefsirine. Mukarib lafzı ve Kitap lafzının senedi zayıftır. Abdullah b. Selmâ’dan hadis alan Muâviye b. Yahya’nın kim olduğunu Öğrenemedim. Bu adla iki kişi var, ikisi de zayıf. Şeyh Elbânî ile bu hadisin senedini incelediğimizde vardığımız sonuç senedin zayıf-olmasıdır.
[77] Yahya b. Bistam hakkında İbni Hibban’ın: "Ondan rivayet etmek helal olmaz" sözü yukarıda geçti.
(İbn Kayyim el-Cevziyye, Kitabu’r-ruh, İz Yayıncılık: 27-30)
ölüler birbirini ziyaret eder mi, ölüler birbirleriyle görüşür mü, ölüler evlerini ziyaret eder mi