Kabir azabından kurtulmanın yolları
mumsema
KABİR AZABINDAN KURTULMANIN YOLLARI
Kabir azabından kurtulmanın mücmel ve mufassal olmak üzere iki izah tarzı vardır:
Mücmel Tarz: Kabir azabını gerektiren günahlardan sakınmakla mümkündür. En faydalısı, kişi Allah için bir müddet uyuyacağı zaman o günkü kâr ve zararının muhasebesini yapar, nasûh tevbesini yemler ve uyandığında bir daha günah işlememeye azmederek uyur. Bunu her gece ya-par. Bu halde ölse tevbesini yapmıştır; yoksa uyanırsa ecelinin geciktiği se-vinciyle güzel ameller işlemeye devam eder, Rabbine yönelerek daha önce yapamadıklarını da yapar. Bütün bunların yanında Rasûlullah’tan gelmiş dua ve zikirleri, yaparak uyumaktan daha faydalısı da yoktur. Allah, hayır murad ettiği kişiye bu hususta yardım eder. Güç ve kudret O’ndandır.
Mufassal Tarz: Kabir azabıyla ilgili Rasûlullah’tan gelen hadisle ko-nuyu açacağız.
Müslim, es-Sahih’inde Süleyman’dan şöyle dediğini nakleder: "Rasû-lullah’ın şöyle dediğini duydum: "Bir gün, bir gece Allah’a gönül bağlamak, bir ay gündüzleri oruç tutmaktan, geceleri de ibadet etmekten daha hayırlı-dır. Bu hal üzere Ölen kişiye ameli arz olunur, rızkı verilir ve kabir azabıdan emin kılınır." [318]
Tirmîzî’nin el-Camfinde, Fudâle b. Ubeyd’den Rasûlullah’m şöyle dedi-ği rivayet edilir: "Gönlü Allah’a bağlı olanların dışında kim varsa hepsinin amel defteri kapanır. Gönlü Allah’ta olan kişinin ameli kıyamete kadar çoğa-lır ve kabir azabından da bu kişi korunur." [319] Tirmîzî der ki: "Hadis, hasen ve sahihtir."
Sünen-i Nesâî’de ashabdan, Rüşdeyn b. Sa’d’den şöyle bir rivayet nak-ledilir: Adamın biri Rasûlullah’a gelerek: "Ey Allah’ın Rasûlü, ne oluyor da şehidlerden başka diğer mü’minler kabirlerinde azab görüyorlar?" deyince Rasûlullah buyurdu ki: "Allah yolunda savaşırken kılıçların kafalarında kı-rılması azab olarak şehide yeter." [320]
Mikdâm b. Ma’dîkerib der ki: Rasûlullah’ şöyle dedi: "Şehidin Allah ka-tında altı özelliği vardır: Önce kanına [321] bedel, günahları affedilir. Cennette kalacağı yer gösterilir. Kabir azabından korunarak büyük korkudan (cehen-nemden) kurtulur. Dünya ve içindekilerden çok daha hayırlı yakut bir tâc kafasına konur. Cennet hurilerinden yetmişiki tanesiyle evlenir. Yakınla-rından da yetmişiki kişiye şefaat eder." [322] İbni Mâce ve Tirmîzî aynı lafizlany-la rivayet eder. Tirmîzî der ki: "Hadis, hasen ve sahihtir."
İbni Abbas’tan rivayet edilir: "Ashab-ı Kiram’dan biri çadırını bilmeden bir kabrin üzerine kurar. Çadırda otururken kabirde yatan ölünün Mülk sû-resini baştan sona okuduğunu duyar, doğrudan Rasûlullah’a gelerek: "Ey Allah’ın Rasûlü, bilmeden çadırımı bir kabrin üzerine kurmuştum. Baktım ki kabirde yatan kişi Mülk sûresini baştan sona okudu" dedi. Rasûlullah da: "Mülk sûresi kabir azabım engeller. [323] Yine o, kişiyi kabir azabından kurtarır" buyurdu. Tirmîzî der ki: "Hadis, hasen ve garîbdir."
Abd b. Hamîd’in Müsned’inde İbrahim b. Hakem’den, o da babası İkri-me’den, o da İbni Abbas’tan nakleder. İbni Abbas bir adama: "Sevineceğin bir hadis söyleyeyim mi?" dedi. Adam da "evet" deyince İbni Abbas: "Tebâreke sûresini oku, ezberle. Ayrıca ailene, senin ve komşunun çocuklarına da öğret. Çünkü bu sûre, kendisini okuyan kimsenin kıyamet günü ateşten korunma-sı için Allah’a başvurur; ezbere bilen kimsenin de kabir azabından da korun-masını Allah’tan ister. Bu hususta Rasûlullah: "Ümmetimden herkesin bu sûreyi ezbere bilmesini çok isterdim" [324] buyurmaktadır" dedi.
Ebû Ömer b. Abd’ül-Ber der ki: "Rasûlullah’tan geldiğine göre, otuz âyetli bir sûre, kendisini ezbere bilip okuyan kimse affedilene kadar şefaat eder" [325]buyurmaktadır. Yani Mülk sûresi.
Sünen-i İbni Mâce’de Ebû Hureyre’den merfû1 olarak şöyle bir hadis ri-vayet edilir: "Hastalıktan ölen kişi şehidtir. Kabir azabından korunur. Sa-bah akşam rızkı cennetten getirilir?’ [326]
Sünenü’n-Nesâî’de nakledildiğine göre Câmî b. Şeddad der ki: "Abdul-lah b. Yeşkür’ün şöyle dediğini duydum: "Süleyman b. Sard ve Halid b. Arfûte ile otururken bir ara karın ağrısından, ölen bir adamın cenazesine git-mek istediklerini söylediler. O zaman biri diğerine dedi ki: "Rasûlullah, ‘ka-rın ağrısından ölen kişi kabir azabı görmez’ demedi mi?"
Ebû Davud et-Teyâlisi Müsned’inde Şu’be’den, o da Ahmed b. Câmî’ b. Şeddâd’dan bundan önceki hadisle ilgili olarak babasının şu ziyadeyi yaptı-ğını nakleder: Diğeri de "evet, öyle" [327] dedi.
Tirmîzî’de Rebîa b. Seyf, Abdullah b. Amr’dan nakleder. Rasûlullah şöy-le buyuruyor: "Cum’a günü veya gecesi olan mü’mini Allah Teâlâ kabir aza-bından korur." Hadis hakkında Tirmîzî: "Hasen ve garibdir. İsnadı muttasıl değildir. Rebîa b. Seyf, sadece Abû Abdurrahman el-Hablî ile Abdullah b. Amr’dan hadis rivayet eder. Rebîa b. Seyf in Abdullah b. Amr’dan hadis duy-duğu bilinmemektedir" der.
Rebîa b. Seyf hadisini, Hâkim Tirmîzî Iyad b. Akabe el-Fehrî yoluyla Ab-dullah b. Amr’dan rivayet eder.
Aynı hadisi Hafız Ebû Nuaym, Muhammed b. Münkedir’den, o da Câbir’den merfû’ olarak şöyle rivayet eder: "Cuma gecesi veya cuma günü ölen kişi kabir azabından korunur, kıyamet günü de başında şehidlerin tacı olduğu halde gelir." Bu rivayette Amr b. Musa el-Vecîhî tek kalmıştır. Zayıf, güçsüz bir râvîdir. [328]
Rasûlulîah’a: "Kılıçların kafasında şakırdaması şehide azab olarak ye-ter" sözü, başında kılıçlar döndüğü halde kaçmamakla imanı nifaktan ayrıl-mıştır manasınadır. Münafık kimse onca kılıçların başında şakırdamasına sabretmez. Demek ki Allah’a imanı sayesinde canını O’nun uğruna atabili-yor; kalbi Allah’ın ve Rasûlü’nün gadabma uğramamak, O’nun dinini izhar ederek Allah’ın adını yüceltme aşkıyla coşuyor. Böylece kalbindeki imanı, sıdkı açığa vuran şehid, kabir azabından da emin olmuş oluyor. [329]
Ebû Abdullah el-Kûrtubî der ki: "Şehid kimse kabir azabı görmeyecekse ondan daha değerli, sevabı daha çok olan, ismi Kur’ân’da şehidlerden önce anılan sıddîkların hiç kabir azabı görmemesi" gerekir. Yine, şehadet merte-besine ulaşamayan murâbıtlar (gönlü Allah’la olanlar) kabir azabı görme-yince, şehidden mertebesi üstün olan sıddîkm hiç görmemesi gerekir. [330]
es-Sahîhayn’da geçen hadislerde sıddîkların diğer insanlar gibi sorgu-ya çekileceği bildirilmektedir. Bunların başında Ömer b. Hattâb gelmektedir. Rasûlullah, kişinin kabrinde sorguya çekileceğini söyleyince Örri Hattâb: "Orada da bu durumda olacağım" der; Rasûlullah’da: "evet, öyle [331] diye karşılık verir.
Peygamberlerin kabirlerinde sorguya çekilmesi konusunda farklı iki rüş beyan edilmiştir. Ahmed b. Hanbel’dende iki ayrı görüş gelmiştir. Se lere mahsus bu özelliğe, kendilerinde daha yüksek derecede olan sıddîkl da katılması gerekmez. Zaten şehidlerin en büyük özelliği kendilerinden receleri daha yüksek olanları geçmek, onları geride bırakmaktır.
İbni Mâce’nin: "Hastalıktan ölen şehiddir. Kabir azabmdan kurtulur" [332]hadisi O’nun rivayette tek kaldığı hadislerdendir. İfradmda garib, hatt münker hadisler bile vardır. Böyle hadisler üzerinde hemen karar verin Rasûlullah’a isnad etmemeli. Eğer hadis sahihse bu, karın ağrısıyla ilgili ha-disle kayıtlıdır. Rasûlullah’tan "karın ağrısından Ölenler, şehiddir" [333] şeklin-de gelen hadis doğruysa mutlak hastalık, bu mukayyede hamledilir. Allah iyisini bilir.
Kabir azabından kurtaran ameller konusuda önemli bir hadis Ebû Musa el-Medînî, Tergîb ve Terhib adlı eserinde şerh mahiyetinde illetinim de be-yan ederek zikretmiştir. Ferec b. Füdâle’den, o da Hilal b. Ebû Cebele’den, o da Saîd b. Müseyyeb’den, o da Abdurrahman b. Semre’den nakleder. Semre anlatıyor: "Medine’nin bir yerinde otururken Rasûlullah çıkageldi. Bize dedi ki: "Dün gece acaİp bir rüya gördüm. Ümmetimden birine ölüm meleği ruhu-nu almak için geldi. Bu arada anne-babasma yaptığı iyilik gelerek Ölüm me-leğini uzaklaştırdı. Bir adama da şeytanlar tasallut etmişti. Allah’a yaptığı zikirler gelince şeytanlar uçup gittiler. Yine ümmetinden biri, su içmek için havuza her yaklaştığında kovuluyor engelleniyordu. Baktım ki Ramazan orucu geldi, onu suya kandırdı. Ümmetimden bir adam da halka halka otur-muş peygamberlerin yanma yaklaşmak istiyordu, ama her vardığında en-gelleniyordu. Cenabetten dolayı yaptığı gusül abdesti geldi ve onu benim ya-nıma oturttu. Yine ümmetimden birinin önünde karanlık, arkasında karan-lık, sağında karanlık, solunda karanlık, tepesinde karanlık olduğunu ve şaş-kın şaşkın dolaştığını gördüm. Baktım ki yaptığı hac ve umre geldi ve onu ka-ranlıklardan çıkararak nura soktu. Yine ümmetimde biri ateş içinde yanar-ken, verdiği sadakanın geldiğini, onunla ateş arasında engel olup, ona gölge-lik yaptığım gördüm. Yine ümmetimden birinin mü’minlerle konuştuğu hal-de mü’minlerin onunla konuşmadığını gördüm. Yaptığı akraba ziyareti geldi ve: "Ey mü’minler topluluğu, bu adam sıla-ı rahim yapardı. Onunla konu-şun" dedi. Bunun üzerine mü’minler onunla konuşup musâfaha etmeye başladılar. Yine ümmetimden birinin, zebanilerin eline düştüğünü gördüm. lyı-
troesi, kötülükten sakındırması geldi, adamı zebanilerin elinden 3lDrak rahmet meleklerine teslim etti. Yine ümmetimden bir adamın kurtarj1^âgmda olan perdeden dolayı dizi üzerine oturmuş olduğunu gördüm. Güzel ahlakı geldi ve onu Allah’ın huzuruna çıkardı. Yine ümmetim-^üîai- -nin amel defterinin solundan verildiğini gördüm. Allah korkusu gel-mel defterini onun önüne koydu. Yine ümmetimden birinin terazisi
elirkeiTÂlIah için yetiştirdiği hayırlı çocuklarının gelip terazisini ağır-ftrchklarını gördüm. Allah korkusundan akıttığı gözyaşları geldi ve onu h nnemden kurtardı. Yine ümmetimden birinin sırat köprüsü üzerinde, firtmal1 bir havada kuru hurma yaprağının sallandığı gibi sallandığını gör-H ‘m Allah’a karşı beslediği hüsnü zannı geldi ve onun köprü üzerinde sal-1 nmadan karşıya geçmesini sağladı. Yine ümmetimden biri elleri ve karnı üzerine sırat üzerinde sürünürken kıldığı namazın geldiğini, onu ayağa kal-dırdığını ve sıratı geçirdiğini gördüm. Ümmetimden biri, cennetin kapısına vardığı halde kapılar yüzüne kapanmış, Allah’tan başka ilah yoktur inancı gelerek kapıları açtırmış ve onu cennete sokmuş olduğunu gördüm." Hafız Ebû Musa der ki: "Bu hadis gerçekten hasendir. Râvî Semre, Saîd b. Müsey-yeb’den, [334] Ömer b. Zerr’den ve Ali b. Zeyd b. Cüd’ân’dan rivayet etmiştir."
Rasûlullah’ın rüya hadisi hakkında [335]: "Peygamberlerin rüyası vahiydir; zahirine itibar edilir. Ama bu, Rasûlullah’tan gelen:[336] "Kılıcımın kırıldığını gördüm, bunu şuna şuna yorumladım. Boğazlanan bir inek gördüm. [337] Akabe b. Rafî’nin evinde de bir şiddet, telaş gördüm" [338] şeklindeki rivayete benze-mez denilmektedir.
Sahih’te Semre’den rivayet edilen hadisle Ali ve Ebû Ümâme’den riva-yet edilen hadisler, [339] Berzah’ta azab görecek kişileri anlatması itibariyle bir-birlerine oldukça yakındırlar. Bu rivayette ise önce azab zikredilmekte arka-sından da kişiyi azabdan kurtaran amel zikredilmektedir. Râvî’nin Saîd b. Müseyyeb, Hilal b. Ebû Cebele el-Medenî yolu dışında başka bir rivayetinin olduğu bilinmemektedir. Bunu İbni Ebî Hatim, babasından; HakimE, Hakim Ebu Ahmed, Ebû Abdullah da Hilak b. Ebû Cebel şeklinde zikretmişlerj-Ebû Ahmed ile Ebû Abdullah, Müslim’den de bunu hikaye etmişler, ond^’ da Ferec b. Füdâle rivayet etmiştir. Ferec b. Füdâle, rivayette orta bir adamdır. Ne güçlü bir ravîdir ne de metruk bir ravîdir. Füdâle’den de Ebu’1-Hafk diye tanınan, isabetli güzel görüşleri olan Bişr b. Velîd rivayet etmiştir H dis hakkında Şeyhülislâmın da şöyle dediğini işittim: "Hadisin doğrulu na, sağlam ve esaslı hadisler delalet eder. Bu, en güzel hadislerdendir "[340]
Cevap: Kabir azabından kurtulmanın yolları
GAZİBE
Kabir azabından kurtulmak için temizliğe dikkat edilmesi gerekir.Özellikle tuvalet adabını bilmek gereken özeni göstermek gerekir.İnsanların her türlü günahlardan uzak durmasının yanında bazı küçük ve önemsiz gibi görünene şeylere de dikkat etmesi özen göstermesi gerekir.
Cevap: Kabir azabından kurtulmanın yolları
@hmet
Kabir azabı görmek istemeyen söz taşımasın ve idrar temizliğine iyice dikkat etsin ve yatmadan önce mutlaka mülk süresini okusun.
Kabir