Zikrin fazileti hakkında hadis-i şerifler

Zikrin fazileti hakkında hadis-i şerifler

Kaside
v Yedi kat gök ve yer ve bunların içindekiler, Allah’ı tesbih eder. Hiçbir varlık yok ki, Onu hamd ile tesbih etmesin. Fakat onların tesbihini anlayamazsınız!) (İsra 44)

v Günde yüz kere "La ilahe illAllah" diyen kimsenin, kıyamet gününde yüzü ay gibi parlar. (Taberani)

v Yatağa girince üç defa "Estağfirullah el azim ellezi lâ ilahe illâ hüvel hayyel kayyum ve etubü ileyh" okuyan kimsenin günahları, denizköpüğü kadar pek çok olsa da, affolur. (Tirmizi)

v Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: Biriniz günde bin sevap kazanamaz mı? dedi. Oturanlardan biri, Bir günde nasıl bin sevap kazanabiliriz? diye sordu. O da, Yüz defa tespih çeker (SübhanAllah),derse bin sevap yazılır veyahut bin günahı affedilir. dedi (Müslim)

v Peygamberimiz buyuruyor ki: İki kelime vardır; bunlar dilde hafifterazide (mizanda) ağırRahman’ın yanında da sevimlidirler. Bunlar: ‘SübhanAllahi ve bihamdihî (Allah’ım seni hamdinle tesbih ederim)SübhanAllahi’l azîm (Yüce Allah’ım Seni tesbih ederim)’ sözleridir.
(Müslim, Buhari, Tirmizi)

v Bir kimse, sabah akşam yüz defa SübhânAllahi ve bihamdihi derse, o gün ve o gece, hiç kimse onun kadar sevab kazanamaz. (Deylemi)

v Kim on defa: La ilahe illAllahu vahdehu la şerike leh, lehülmülkü velehül hamdü vehüve ala külli şeyin kadir. (Allah’tan başka ilah yoktur, birdir, şeriki yoktur, Mülk de onundur, hamd de onadır. O her şeye kadirdir, derse, İsmail oğullarından on köle azat etmiş gibi olur.) (Buhari, Muslim)

v Resulullah (s.a.v.)’ şöyle buyurmuştur: Kim günde yüz defa: La ilahe illAllahu vahdehu la şerike leh, lehülmülkü velehül hamdü vehüve ala külli şeyin kadir. (Allah’tan başka ilah yoktur, ortağı yoktur, mülk onundur, hamd de onadır, O her şeye kadirdir) derse on köle azat etmiş gibi olur. Ona yüz sevap yazılır, yüz günahı silinir ve o gün akşama kadar şeytandan korunur. Kimse ondan daha faziletli bir şey getiremez; meğerki bu duayı ondan daha çok demiş ola. (Müslim)

v Sabah akşam yüz defa SübhanAllahi ve bihamdihi sübhanAllahil azim diyenin, günahları denizköpüğü kadar da olsa affedilir. (Müslim)

v Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: Akşam namazını kıldıktan sonra, hiç kimseyle konuşmadan yedi kere Allahümme ecirna minennnar
(Allah’ım bizi cehennemden muhafaza eyle) de! Çünkü bunu deyip de, o gece ölürsen, mutlaka cehennemden kurtulursun. Sabah namazından sonra da aynı şeyi söyle! Zira o gün ölürsen, ateşten kurtulmana karar verilir.
(Müslim)

v SübhanAllahi ve’lhamdü lillahi ve-la ilâhe illAllahu vAllahu ekber zikrini tekrar ederek cehennem ateşine karşı zırh edinin. Bu kelimeler kıyamet gününde sizlerin muhafızı ve koruyucusu, münecciyatı ve kurtarıcısı ve mukaddimatı ve sizi hayırla karşılayıcısıdır. Bu kelimeler Bakıyat-ı sâlihât denilen hazinelerinizdir.

v Peygamberimiz en faziletli zikirleri şöyle belirtir: "Kelimelerin en güzeli dört tanedir: ‘SübhânAllah,Elhamdü lillâh, Lâ ilâhe illâllah, Allahu ekber" (Buhârî)

v Kim akşamdan temizlik üzere (abdestli olarak) zikredip uyursa (uyku bastırıncaya kadar Allah’ı zikrederse) ve geceleyin de uyanıp Allah’tan dünya veya âhiret hayırlarından bir şey isterse, Allah Teâlâ, istediğini mutlaka ona verir(Ebu Davud, Tirmizi)

v Hz.Muaz bin Cebel (ra) anlatıyor: Kul, kendini Allah’ın azâbından kurtarmada zikrullahtan daha etkili bir ameli işlememiştir
(İmam Mâlik,Tirmizi)

v Allah’ı zikredenle zikretmeyen, diri ile ölü gibidirler (Buhârî)

v Her şeyin bir cilâsı vardır; kalplerin cilâsı da Allah’ı zikretmektirİnsanı Allah’ın azâbından en çok koruyacak şey, ancak zikrullahtır…….." (Buhari)

Not: Hadislerin bir kısmı , İmam Nenevi Hz.’lerinin EL-EZKAR adlı kitabından alınmıştır.


Cevap: Zikrin fazileti hakkında hadis-i şerifler

hande82
< "Allah’ı zikredenle zikretmeyen, diri ile ölü gibidirler >
ne kadar doğru bir tespit, Rabbim zikirden ve onun ulaştırdığı manevi duygulardan bizi mahrum bırakmasın.
Allah cc razı olsun kaside kardeşim faydalı paylaşım için


Cevap: Zikrin fazileti hakkında hadis-i şerifler

Kaside
Ecmain kardeşim, Umarım daha çok kardeşim istifa eder, okuduklarımızla amel ederiz inşAllah…


Cevap: Zikrin fazileti hakkında hadis-i şerifler

Hoca
Zikirin sevabı fazileti hakkında hadis

Rasulullah -sallAllahu aleyhi ve sellem- buyurdu ki:
"Size amellerinizin en hayırlısını,Melikiniz indinde en temizini ve derecelerinizi en çok yükseltenini ve sizin için altın ve gümüş bağışlamaktan, düşmanınızla karşılaştığınızda onların boynunu vurmanızdan ve onların boynunuzu vurmalarından daha hayırlısını haber vereyim mi?” dediler ki;
"Evet ey Allah’ın Rasulü!”
"Allah’ı zikretmektir” buyurdu.
Muaz b. Cebel -RadıyAllahu anh- dedi ki:
"Kulu Allah’ı zikretmek dışında, Allah’ın azabından daha iyi kurtaracak bir şey yoktur.”

Sahihu Süneni’t-Tirmizi (2688)


Hoca
Hadis-i Şeriflerde Zikir Kavramı

"Allah (c.c.) şöyle buyurmuştur: ‘Ben kulumun Beni sandığı gibiyim ve Bana dua ettiği, Beni zikrettiği zaman onunla beraberim. Kim Beni kendi nefsinde zikrederse (içinden geçirirse), Ben de onu kendi nefsimde zikrederim (içimden geçiririm). Kim Beni kalabalıkta, bir cemaat içinde zikrederse, Ben de onu, ondan daha hayırlı bir cemaat içinde zikrederim. O, Bana bir karış yaklaşırsa Ben ona bir arşın (adım) yaklaşırım. O Bana bir arşın yaklaşırsa, Ben ona bir kulaç yaklaşırım. O Bana yürüyerek gelirse Ben ona koşarak giderim. Kim Bana şirk koşmaksızın bir arz dolusu günahla gelse, Ben de onu bir o kadar mağfiretle karşılarım.” (Buhârî, Tevhid 15, 35, 50; Müslim, Zikir 2, hadis no: 2675, 4/2061, Tevbe 1; Tirmizî, Deavât 142, hadis no: 3598)

"Allah’ı zikredenle zikretmeyen, diri ile ölü gibidirler.” (Buhârî, Deavât 67)

"İçerisinde Allah zikredilen evlerin misali ile içerisinde Allah zikredilmeyen evlerin misali, diri ile ölünün misali gibidir.” (Buhârî, Deavât 66; Müslim, Salâtü’l-Müsâfirîn 211, hadis no: 779)

"Allah’ı unutarak lüzumsuz konuşmalara dalmayın. Çünkü Allah hatırlanıp zikredilmeden yapılan uzunca konuşmalar, kalbi katılaştırır. Allah’tan en uzak olan kimse, kalbi katı olandır." (Tirmizî, Zühd, 62)

"Bir topluluk Allah’ı zikretmek üzere otururlarsa, melekler onları kuşatır, rahmet onları kaplar, üzerlerine sekîne (huzur, feyiz) iner ve Allah onları yanındakilere (meleklere) zikreder.” (Müslim, Zikir 25, 30, hadis no: 2689, 2700, 4/2069; Tirmizî, Deavât 7, hadis no: 3375)

"Kim bir yere oturur ve orada Allah’ı zikretmez (ve hiç zikretmeden kalkar) ise Allah’tan ona bir noksanlık vardır. Kim bir yere yatar, orada Allah’ı zikretmezse, ona Allah’tan bir noksanlık vardır. Kim bir müddet yürür ve bu esnâda Allah’ı zikretmezse, Allah’tan ona bir noksanlık vardır.” (Ebû Dâvud, Edeb 31, 107, hadis no: 4856, 5059; Tirmizî, Deavât 8, hadis no:3377). Hadis, Tirmizî’de şu şekilde gelmiştir: "Bir cemaat bir yerde oturur ve fakat orada Allah’ı zikretmez ve peygamberlere salât okumazlarsa, üzerlerine bir ceza vardır. (Allah) Dilerse onlara azab eder; dilerse mağfiret eder.” (Tirmizî, Deavât 8, hadis no: 3377)

Allah Rasûlü’nün (s.a.s.) ashâbından bir grup Peygamber’e şöyle demişlerdi: "Yâ RasûlAllah! Mal mülk sahibi kimseler, ecirlerin tamamını alıp götürdüler. Onlar bizim gibi namaz kılıyorlar, bizim gibi oruç tutuyorlar. (Ayrıca) mallarının fazlasını da tasadduk ediyorlar." Bunun üzerine Efendimiz (s.a.s.) şöyle buyurdu: "Allah sizin için de tasadduk edeceğiniz şeyler hazırlamamış mı? Şüphesiz her bir tesbih bir sadaka, her bir tekbir bir sadaka, her bir tahmîd bir sadaka, her bir tehlîl bir sadaka, iyiliği emretmek, birinizin eşi ile cinsî münâsebette bulunması bir sadakadır." Bu söz üzerine ashâb: "Yâ RasûlAllah, birimiz şehvetinden dolayı hanımı ile münâsebette bulunur; bundan da sevap olur mu?" deyince Efendimiz şöyle buyurdu: "Şayet o kimse şehvetini haram bir yolla tatmin etseydi bir günah işlemiş olmaz mıydı? Aynı şekilde helâl bir yolla da şehvetini tatmin ederse ona bir sevap vardır." (Müslim, Zekât 53, hadis no: 1006)

"Dünya mel’undur, içindekiler de mel’undur; ancak Allah Teâlâ’yı zikir ve zikrullah’a yardımcı olanlarla âlimler ve ilim öğrenenler hâriç.” (Tirmizî, Zühd 14, hadis no: 2323; İbn Mâce, Zühd 3, hadis no: 4112) Bu hadis, farklı şekillerde de rivâyet edilmiştir: "Dünya mel’undur, Allah için olanlar hâriç.”, "Dünya mel’undur, içindekiler de mel’undur; emr-i bi’l-ma’ruf ve nehy-i ani’l-münker ve zikrullah hâriç.”, "Dünya mel’undur, içindekiler de mel’undur; Allah’ın rızâsı için yapılanlar hâriç.” (K. Sitte Terc. 7/238-239)

"Kim akşamdan temizlik üzere (abdestli olarak) zikredip uyursa (uyku bastırıncaya kadar Allah’ı zikrederse) ve geceleyin de uyanıp Allah’tan dünya veya âhiret hayırlarından bir şey isterse, Allah Teâlâ, istediğini mutlaka ona verir.” (Ebû Dâvud, Edeb 105, hadis no: 5042; Tirmizî, Deavât 100, hadis no: 3525)

"Allah’ın, yollarda dolaşıp zikredenleri araştıran melekleri vardır. Allah Teâlâ’yı zikreden bir cemaate rastlarlarsa, birbirlerini ‘aradığınıza gelin’ diye çağırırlar. (Hepsi gelip) onları kanatlarıyla kuşatarak dünya semâsına kadar arayı doldururlar. Allah, -onları en iyi bilen olduğu halde- meleklere sorar: ‘Kullarım ne diyorlar?’ ‘Seni tesbih ediyorlar, Sana tekbir okuyorlar, Sana tahmîd (el-hamdü lillâh) okuyorlar. Sana ta’zim (temcid) ediyorlar’ derler. Rab Teâlâ sormaya devam eder: ‘Onlar Beni gördüler mi?’ ‘Hayır!’ derler. ‘Ya görselerdi ne yaparlardı?’ ‘Eğer Seni görselerdi ibâdette çok daha ileri giderler; çok daha fazla ta’zim, çok daha fazla tesbihde bulunurlardı’ derler. Allah tekrar sorar: ‘Onlar ne istiyorlar?’ ‘Senden cennet istiyorlar.’ ‘Cenneti gördüler mi?’ der. ‘Hayır Ey Rabbimiz!’ derler. ‘Ya görselerdi ne yaparlardı?’ der. ‘Eğer görselerdi, derler, ‘cennet için daha çok hırs gösterirler, onu daha ısrarla isterler, ona daha çok rağbet gösterirlerdi.’ Allah Teâlâ sormaya devam eder: ‘Neden istiâze ediyorlar (sığınıyorlar)?’ ‘Cehennemden istiâze ediyorlar’ derler. ‘Onu gördüler mi?’ der. ‘Hayır Rabbimiz, görmediler!’ derler. ‘Ya görselerdi ne yaparlardı?’ der. ‘Eğer cehennemi görselerdi ondan daha şiddetli kaçarlar, daha şiddetli korkarlardı’ derler. Bunun üzerine Rab Teâlâ şunu söyler: ‘Sizi şâhid kılıyorum, onları affettim!” Rasûlullah (s.a.s.) sözüne devamla şunu anlattı: "Onlardan bir melek der ki: ‘Bunların arasında falanca günahkâr kul da var. Bu onlardan değil. O başka bir maksatla uğramıştı, oturuverdi.’ Allah Teâlâ; ‘Onu da affettim, onlar öyle bir cemaat ki, onlarla oturanlar da onlar sâyesinde bedbaht olmazlar’ buyurur.” (Buhârî, Deavât 66; Müslim, Zikr 25, hadis no: 2689; Tirmizî, Deavât 140, hadis no: 3595)

"Allah’ı zikreden bir cemaatle sabah namazı vaktinden güneş doğuncaya kadar birlikte oturmam, bana İsmâil’in oğullarından dört tanesini âzâd etmemden daha sevimli gelir. Allah’ı zikreden bir cemaatle ikindi namazı vaktinden güneş batışına kadar oturmam dört kişi âzâd etmemden daha sevimli gelir.” (Ebû Dâvud, İlm 13, hadis no: 3667) (Burada, Allah’ı zikirden maksat, her çeşit zikir olabilir: Kur’an tilâveti, tesbih, tehlil, tahmid, salevât, ilimle meşgul olmak, tefsir, hadis gibi şer’î ilimlerin öğrenilmesidir (K. Sitte, c. 6, s. 520).

"Abdest imanın yarısıdır. Elhamdü lillâh mizanı (amel terazisini) doldurur; sübhânAllahi ve’lhamdü lillâh arz ve semâ arasını doldurur. Namaz nurdur; sadaka burhandır; sabır ziyâdır; Kur’an ise, lehine veya aleyhine bir hüccettir. Herkes sabahleyin kalkar, nefsini (Allah’a veya şeytana) satar; kimisi kurtarır, kimisi de helâk eder.” (Müslim, Tahâret 1, hadis no: 223; Tirmizî, Deavât 91, hadis no: 3512; Nesâî, Zekât 1) Hadisin Tirmizî’de gelen başka bir vechi şöyledir: "Tesbih mîzânın yarısıdır; elhamdü lillâh mîzan doldurur; tekbir ise gökle yer arasını doldurur. Oruç sabrın yarısıdır; temizlik imanın yarısıdır.”

Hz. Ali anlatıyor: "Fâtıma’nın, değirmen kullanmaktan elleri yara oldu, kırba ile su taşımaktan da omuzları incinmişti. Peygamber’e hizmetçi getirilmişti. Ben Fâtıma’ya dedim ki: "Babana gidip O’ndan bir hizmetçi ister misin?” O da babası Rasûlullah’ın yanına gitti. O, yanındaki bazı adamlarla konuşuyordu. Fâtıma da (bir şey söylemeden) geri döndü. Ertesi gün Rasûlullah Fâtıma’ya gelerek: "Kızım, ihtiyacın ne idi?” diye sordu. Fâtıma sükût edip cevap vermedi. Ben araya girip: "Ben anlatayım Ey Allah’ın Rasûlü!” dedim ve açıkladım: "Fâtıma’nın değirmen kullanmaktan elleri yara oldu, kırba ile su taşımaktan da omuzları incindi. Köleler gelince ben kendisine, size uğramasını, sizden bir hizmetçi istemesini ve böylece biraz rahata kavuşmasını söyledim. Bu açıklamam üzerine Rasûlullah: "Ey Fâtıma, Allah’tan kork! Allah’a olan farzlarını edâ et, âilenin işlerini yap. Yatağına girince otuz üç kere sübhânellah, otuz üç kere elhamdü lillâh, otuz dört kere Allahu ekber de; Böylece hepsi yüz yapar. Bu zikir, senin için hizmetçiden daha hayırlıdır.” buyurdular. Fâtıma (r.a.): "Allah’tan ve Allah’ın rasûlünden râzıyım” dedi. Rasûlullah ona hizmetçi vermedi.” (Buhârî, Fedâilu’l-Ashâb 9, Humus 6, Nafakaat 6, 7, Deavât 11; Müslim, 80 hadis no: 2727; Tirmizî, Deavât 24, hadis no: 3405; Ebû Dâvud, Harâc 20, hadis no: 2988, 2989, Edeb 109, hadis no: 5062-5063) (Hadisin bazı vecihlerinde, Rasûlullah, "Suffe ashâbı ihtiyaç içerisinde kıvranırken ben size hizmetçi veremem” şeklinde cevap vermiş, "fazla köle olsa satıp parasıyla Suffe ashâbının bazı ihtiyaçlarını karşılamaya çalışacağını” belirtmiştir. Bazı rivâyetlerde: "Bedir yetimleri (ihtiyaçta) sizi geçti”, bir başka rivâyette: "Ey Fâtıma sabret! Kadınların en hayırlısı, âilesine faydalı olandır.” buyurmuştur.

"Namaz, oruç ve zikir; Allah yolunda infak (harcama) üzerine yedi yüz misli katlanır.” (Ebû Dâvud, Cihad 14, hadis no: 2498) (Bu hadisin izahı sadedinde İbn Kayyim, zikir ile cihad ilişkisi konusunda üç mertebe olduğunu ifade ederek, hem zikir ve hem cihadın birlikte yapılmasının en üst mertebe olduğunu belirtir. Âyetten delil getirir: "Ey iman edenler, düşman bir grupla karşılaştınızmı sebat edin ve Allah’ı çok zikredin ki başarıya erişesiniz.” (8/Enfâl, 45) "İkinci mertebe, cihad etmeksizin zikretmek. Bu, önceki mertebeden düşüktür. Üçüncü mertebe ise, zikretmeden cihad etmek; Bu her ikisinden de düşüktür. Çünkü cihad, zikir sebebiyle konulmuştur. Cihaddan maksat, Allah’ın zikri ve ibâdetin sadece O’na yapılması, O’nun bir bilinmesi, O’nun zikri, sadece O’nun ma’bud kılınmasıdır. Zikir, mahlûkatın yaratıldığı gâyeyi teşkil etmektedir” der. (K. Sitte, 13/251)

"Yedi sınıf insan vardır ki Allah onları kendi (arş’ının) gölgesinden başka hiçbir gölge bulunmayan (kıyâmet) gün(ün)de (arş’ının) gölgesinde gölgelendirecektir. (Bunlar:) Âdil imam (yönetici), Allah’a ibâdet ede ede yetişen genç, kalbi mescidlere bağlı olan kimse, Allah için sevişen, O’nun için bir yere gelen; O’nun için birbirinden ayrılan iki kimse, kendisini mevkî sahibi ve güzel bir kadın (fenâlığa) dâvet ettiği halde: ‘Ben Allah’tan korkarım’ diyen adam, sol elinin verdiğini sağ eli duymayacak derecede gizli sadaka veren kimse ve tenha bir yerde Allah’ı zikrederek gözleri boşanan kimsedir." (Müslim, Zekât 91, hadis no: 1031)

"Size amellerinizin en iyisini, Rabbinizin huzurunda en temizini ve derecelerinizde en yükseğini, altın ve gümüş infak etmekten daha hayırlısını, düşmanla karşı karşıya gelip siz onların, onlar sizin boyunlarınızı vurmaktan daha iyisini söyleyeyim mi?" buyurdu. ‘Evet’ dediler. "Allah’ı zikir" dedi. (Tirmizî, Deavât 6)

"Cennet bahçelerini gördüğünüz zaman orada otlayınız." ‘Cennet bahçeleri nedir?’ diye soruldu. "Zikir halkalarıdır" buyurdu. (Tirmizî, Deavât 83; Ahmed bin Hanbel, 3/150)

Muaz bin Cebel, Allah’ın Rasûlünden duyduğu son sözün şu olduğunu anlatıyor: ‘Allah’a hangi amel daha hoş gelir?’ dedim. "Dilin, Allah’ı zikirle ıslanmış olarak ölmen" buyurdu. (et-Terğîb 2/395, Taberânî’den)

"Her şeyin bir cilâsı vardır; kalplerin cilâsı da Allah’ı zikretmektir. İnsanı Allah’ın azâbından en çok koruyacak şey, ancak zikrullahtır." ‘Allah yolunda cihad da mı (zikirden hayırlı) değil?’ dediler. "Hayır, kesilinceye kadar vuruşsa dahi" dedi. (Buhârî, Deavât 5)

Hz. Muaz bin Cebel (r.a.) anlatıyor: "Kul, kendini Allah’ın azâbından kurtarmada zikrullahtan daha etkili bir ameli işlememiştir.” (İmam Mâlik, Muvattâ, Kur’an 24, hadis no: 1, 211; Tirmizî, Deavât 6, hadis no: 3374; İbn Mâce, Edeb 53, hadis no: 3790)


Hoca
ZİKRİN FAZİLETİ
Allahu Teâlâ buyuruyor ki:
{فَاذْكُرُونِي أَذْكُرْكُمْ وَاشْكُرُواْ لِي وَلاَ تَكْفُرُونِ}
"Beni anın ki,ben de sizi anayım.Bana şükredin, sakın bana nankörlük etmeyin!” Bakara Sûresi: 152

merhamet.org.tr/syp/index.php?lnk=54&kat=-1&syf=84&Oturum=U203SnZLRFZXVGJjTGpMUjFlbWlRQVFMWU NNV0gyOXNwOTJVTEZQR3IwVWJid1VjTWdwQko1ZEdIMHVoMndC aEZEM3JqU1pMSktQV2ZKMFU=#_ftn2
{وَالذَّاكِرِينَ اللَّهَ كَثِيرًا وَالذَّاكِرَاتِ أَعَدَّ اللَّهُ لَهُم مَّغْفِرَةً وَأَجْرًا عَظِيمًا}

"… Allah’ı çokça anan erkekler ve çokça anan kadınlar var ya; Allah işte bunlar için bir mağfiret ve büyük bir mükâfat (cennet) hazırlamıştır.” Ahzâb Sûresi: 35

{وَاذْكُر رَّبَّكَ فِي نَفْسِكَ تَضَرُّعاً وَخِيفَةً وَدُونَ الْجَهْرِ مِنَ الْقَوْلِ بِالْغُدُوِّ وَالآصَالِ وَلاَ تَكُن مِّنَ الْغَافِلِينَ}
"İçinden yalvararak ve korkarak, yüksek olmayan bir sesle sabah akşam Rabbini an. Gâfillerden olma!” A’râf Sûresi: 205

Peygamber-sallAllahu aleyhi ve sellem-şöyle buyurmaktadır:
(( مَثَلُ الَّذيِ يَذْكُرُ رَبَّـهُ وَالَّذيِ لاَ يَذْكُرُ رَبَّـهُ مَثَلُ الْحَيِّ وَالْمَيِّتِ ))
[ رواه البخاري ومسلم ]
"Rabbini zikreden İle Rabbini zikretmeyenin misâli, diri ile ölü gibidir.” Buhâri, Bkz. Fethu’l-Bâri (11/203); Müslim, "İçerisinde Allah’ın zikredildiği ev ile içerisinde Allah’ın zikredilmediği evin benzeri, ölü ile diri gibidir” lafzıyla rivayet eder (1/539).

Rasûlullah-sallAllahu aleyhi ve sellem-:
(( يَقُولُ اللَّهُ تَعَالَى: أَنَا عِنْدَ ظَنِّ عَبْدِي بِي،وَأَنَا مَعَهُ إِذَا ذَكَرَنِي فَإِنْ ذَكَرَنِي فِي نَفْسِهِ ذَكَرْتُهُ فِي نَفْسِي، وَإِنْ ذَكَرَنِي فِي مَلإٍَ ذَكَرْتُهُ فِي مَلإٍَ خَيْرٍ مِنْهُمْ، وَإِنْ تَقَرَّبَ إِلَيَّ بِشِبْرٍ تَقَرَّبْتُ إِلَيْهِ ذِرَاعًا، وَإِنْ تَقَرَّبَ إِلَيَّ ذِرَاعًا تَقَرَّبْتُ إِلَيْهِ بَاعًا، وَإِنْ أَتَانِي يَمْشِي أَتَيْتُهُ هَرْوَلَةً )) [ رواه البخاري ومسلم ]
"Allah Teâlâ, «Ben kulumun hakkımdaki zannındayımdır. Beni zikrettikçe onunlayım.Beni bir toplulukta anarsa, ben de onu onlardan daha hayırlı bir toplulukta anarım.Bana bir arşın yakla-şırsa, ben ona on arşın yaklaşırım.Bana bir arşın yaklaşırsa, ben ona bir kulaç yaklaşırım.Kulum bana yürüyürek gelse, ben ona koşarak gelirim» buyurdu” demiştir. Buhâri (8/171), Müslim (4/2061). Lafızlar Buhâri’ye âittir.

Abdullah b. Busr şöyle rivâyet eder:
(( أَنَّ رَجُلاً قَالَ: يَا رَسُولَ اللَّهِ! إِنَّ شَرَائِعَ الْإِسْلاَمِ قَدْ كَثُرَتْ عَلَيَّ، فَأَخْبِرْنِي بِشَيْءٍ أَتَشَبَّثُ بِهِ. قَالَ: لاَ يَزَالُ لِسَانُكَ رَطْبًا مِنْ ذِكْرِ اللَّهِ )) [ رواه الترمذي ]
"Bir adam Rasûlullah-sallAllahu aleyhi ve sellem-‘e gelerek: "Ey Allah’ın Rasûlü! İslam’ın bana olan emirleri fazlalaştı.Bana birşeyi haber ver ki ona sımsıkı sarılayım” dedi. Rasûlullah-sallAllahu aleyhi ve sellem- buyurdu ki: "Dilin, devamlı Allah’ı anmakla ıslak kalsın.” Tirmizi (5/458), İbn-i Mâce (2/1246). Bkz. Sahih-i Tirmizi (3/139), Sahih-i İbni Mâce (2/317).

Ukbe b. Âmir-Allah ondan râzı olsun- şöyle rivâyet eder:Rasûlullah-sallAllahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu:

"Sizden biriniz erkenden mescide gidip Allah-azze ve celle-‘nin kitabından iki âyet öğrenir veya okumaz mı? Bu onun için iki deveden daha hayırlıdır.Üç âyet, üç deveden, dört âyet, dört deveden daha hayırlıdır.Öğrenilen veya okunan âyetler sayısın-ca deveden daha hayırlıdır.” Müslim (1/553).

Rasûlullah-sallAllahu aleyhi ve sellem- yine şöyle buyurmaktadır:
((مَا جَلَسَ قَوْمٌ مَجْلِسًا لَمْ يَذْكُرُوا اللَّهَ فِيهِ، وَلَمْ يُصَلُّوا عَلَى نَبِيِّهِمْ إِلاَّ كَانَ عَلَيْهِمْ تِرَةً، فَإِنْ شَاءَ عَذَّبَهُمْ وَإِنْ شَاءَ غَفَرَ لَهُمْ ))
[ رواه الترمذي ]
"Bir mecliste oturup da orada Allah’ın adını anmayan ve peygamberlerine salât getirmeyen bir topluluk, mutlaka Allah tarafından (bu kusurlarından dolayı) pişmanlığa uğratılır.Allah dilerse onlara azap eder, dilerse onları bağışlar.” Tirmizi. Bkz. Sahih-i Tirmizi (3/140).

Rasûlullah-sallAllahu aleyhi ve sellem- yine şöyle buyurmaktadır:
(( مَا مِنْ قَوْمٍ يَقُومُونَ مِنْ مَجْلِسٍ لاَ يَذْكُرُونَ اللَّهَ فِيهِ إِلاَّ قَامُوا عَنْ مِثْلِ جِيفَةِ حِمَارٍ وَكَانَ لَهُمْ حَسْرَةً )) [ رواه أبو داود وأحمد ]
"Oturdukları mecliste Allah’ın adını anmadan kalkan bir topluluk, eşek leşi üzerinden kalkmış gibidirler ve bu meclis, onlar için (kıyâmet günü) pişmanlık olacaktır.” Ebu Dâvud (4/264), Ahmed (2/389). Bkz. Sahihu’l-Cami (5/176).


Hoca
Zikrin Fazileti

1- Ebu’d-Derda’dan rivayet olunduğuna göre, şöyle demiştir: "Allah Rasulü, şöyle buyurdu:

"Size, yaptığınız amellerin en hayırlısını, melikiniz (Allah) katında en temiz olanını, sizi derece bakımından en çok yüce yükseltenini, sizin için altın ve gümüş infak etmekten daha hayırlı olanını, sizin için diişjnanlarmız-la karşılaşmaktan, onların boynunu vurmakltan ve onların da sizin boynunuzu vurmasından daha hayırlı olanını haber vereyim mi?" Sahabilar:

"Evet, ey Allah’ın Rasulü" dediler. Allah Rasulü: Allah’ı anmak (zikrullah)" buyurdu.[2]

2- Ebu Hureyre’den rivayet olunduğuna gö»re, şöyle demiştir: Nebi şöyle buyurdu:

"Müferridler (öne) geçtiler." Ashab: "Müferridler kimlerdir, ey Allah’ın Rasulü?" diye sordular. Nebi (s.a.v.) şöyle buyurdu:

"Allah’ı çok zikreden erkekler ve kadınllar. [3]

3- Abdullah b. Büsr’den rivayet olunduğıuna göre, bir adam:

"Ey Allah’ın Rasulü, üzerimde, iman prensipleri pek fazladır. Bana, öyle bir şeyi haber ver ki, onai sımsıkı tutu-nayım" dedi. Nebi (s.a.v.) şöyle buyurdu:

"Dilini, yüce Allah’ın zikriyle ıslak tutmakta devamlı ol.[4]

4- Ebu Musa el-Eş’ari’den Nebi (s.a.v) şöyle buyurdu: "Rabbini zikreden kişi ile rabbini zikretmeyen kişi, diri ile ölünün benzeridir. [5]

5- Ebu Hureyre’den Nebi (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Kim, bir yere oturur da, orada,’yüce .Allah’ı zikretmezse, yüce Allah’tan, o kimse üzerinde bir eksiklik ve sıkıntı var olur. Kim, bir yere yatar da, orada, yüce Allah’ı zikretmezse, o kimse üzerine, yüce Allah’tan bir eksiklik ve sıkıntı vâr olur. [6]

Tahmid, Tehlil ve Teşbihin Fazileti

6- Ebu Hureyre’den (r.a.) Nebi (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Bir günde, yüz kere, "La ilahe illAllahu vahdehu la

şerike leh, lehü’l-mulku ve lehü’l-hamdu ve huve ala külli şey’in kadir: (Allah’tan başka ibadete layık ilah yoktur. O, birdir; ortağı yoktur. Mülk, O’nundur ve hamd da ancak O’nadır. O’nun, her şeye gücü yeter) diyen kimse on köle azadı karşılığında sevap kazanmıştır. Kendisi için yüz hasene yazılır ve yüz günahı silinir. Bu sözleri, akşam oluncaya değin gün boyu, onu şeytandan koruyan bir kalkan olur. Bu sözleri ondan daha fazla söyleyen kimse müstesna, hiç kimse ondan daha faziletli bir şey getirmemiştir. [7]

Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:

"Günde yüz defa, "SubhanAllahi ve bihamdihi" diyen kimsenin deniz köpüğü kadar da olsa, günahları dökülür.[8]

7- Ebu Hureyre’den Allah Rasulü şöyle buyurmuştur: "SubhanAllahi ve bihamdihi" ve "SubhanAllahi’1-Azim" dilde hafif, mizanda ağır ve Rahman’a hoş gelen iki kelimedir.[9]

8- Ebu Hureyre’den Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "SubhanAllahi ve’1-hamdulillahi ve la ilahe illAllahu

vAllahu ekber" (Allah eksiklikten münezzeh ve yücedir. Hamd, ancak Allah’adır. Allah’tan başka ibadete layık ilah yoktur ve Allah büyüktür) deyişim, bana, üzerine güneşin doğduğu her şeyden daha sevgilidir. [10]

9- Semura b. Cündub’dan rivayetle Allah Rasulü şöyle buyurmuştur:

"Başlangıcı, hangisiyle yaparsan yap farketmeyen dört söz vardır ki, kelamın Allah’a en sevgili olanlarıdır: "SubhanAllah", "Elhamdülillah", "La ilahe illAllah" ve "Allahu Ekber. [11]

10- Sa’d b. Ebi Vakkas şöyle dedi:

"Biz yanında bulunduğumuz bir sırada Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:

"Sizden biri, her gün, bin sevap kazanmaktan aciz mi?" Yamndakilerden biri:

"Bizden biri, nasıl bin sevap kazanabilir?" diye sordu.

Nebi (s.a.v.) şöyle buyurdu:

"Allah’ı yüz kere teşbih eder. Böylece, onun için bin sevap yazılır veya bin günahı dökülür. [12]

11- Cüveyriye’den (r.a.) rivayetle Nebi (s.a.v.) sabah namazını kıldığı zaman, Cüveyriye, hala oturuyordu. Nebi:

"Hala senden ayrıldığım halde misin?" buyurdu. Cüveyriye:

"Evet" dedi. Nebi (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Ben senden ayrıldıktan sonra, dört kelimeyi üçer defa söyledim. Senin bugün bütün söylediklerinle tartıl-salar, muhakkak daha ağır gelirler: "SubhanAllahi adede halkihi", "SubhanAllahi zinete Arşihi", "Subhanallihi rıza nefsihi ve "SubhanAllahi midade kelimatihi" (Allah’ı, yarattıkları sayısınca teşbih ederim, Allah’ı Arş’ımn zinetleri miktannca. teşbih ederim, Allah’ı razı olacağında teşbih edirim, Allah’ı kelimelerinin mürekkebi (miktarınca) teşbih ederim)"[13]

12- Sa’d b. Ebi Vakkas’tan rivayet olunduğuna göre, o, Nebi (s.a.v.) ile beraber, önünde bulunan hurma çekirdekleri veya çakıl taşlarıyla teşbih eden bir kadının yanına geldi. Nebi (s.a.v.):

"Sana, bundan kolay veya daha faziletli- olanını haber vereyim mi?" buyurdu. Sonra, şu sözleri haber verdi:

"SubhanAllahi adede mahaleka fi’s semai" (Allah’ı, gökte yarattıkları sayısınca teşbih ve tenzih ederim), "SubhanAllahi adede ma haleka fi’l arzı" (Allah’ı, yerde yarattıkları sayısınca teşbih ve tenzih ederim)" [14]

13- Sa’d b. Ebi Vakkas’tan rivayet olunduğuna göre, O, Nebi ile beraber, önünde bulunan hurma çekirdekleri veya çakıl taşlarıyla teşbih eden bir kadının yanına geldi. Nebi,

"Sana, bundan daha kolay veya daha faziletli olanını haber vermeyeyim mi?" buyurdu. Sonra, şu sözleri haber verdi:

"SubhanAllahi adede ma haleka fi’s-semai" (Allah’ı, gökte yarattıkları sayısınca teşbih ve tenzih ederim), "SubhanAllahi adede ma haleka fi’1-arzı" (Allah’ı, yerde yarattıkları sayısınca teşbih ve tenzih ederim), "SubhanAllahi adede ma beyne zalik" (Allah’ı, gökle yer arasındakilerin sayısınca teşbih ve tenzih ederim), "SubhanAllahi adede ma hüve halik" (Allah’ı, yaratıcısı olduğu şeyler sayısınca teşbih ve tenzih ederim), "Ve hamdu lillahi misle zalik, ve la ilahe illAllahu vAllahu ekber misle zalik, ve la havle ve la kuvvete illa billahi misle zalik" (Bunların hepsi kadar Allah’a hamdolsun. Bunlar kadar, "Allah’tan başka ilah yoktur ve Allah büyüktür" (derim). Bunlar kadar, "Güç ve kuvvet ancak Allah’ındır." (derim).[15]

14- Sa’d b. Ebi Vakkas’tan rivayetle, bir bedevi Nebi’ye (s.a.v.) gelerek:

"Ey Allah’ın Rasulü, bana, söyleyeceğim kelimeler öğret" dedi. Allah Rasulü, şöyle buyurdu:

"Şöyle de: "La ilahe illAllahu vahdehu kesira ve subhanAllahi rabbi’l-alemine ve la havle ve la kuvvete illa bil-lahi’l-Azizi’l-Hakim" (Allah’tan başka ibadete layık ilah yoktur. O, birdir; ortağı yoktur ve Allah, en büyüktür. Allah’a pek çok hamd olsun. Alemlerin Rabbi olan Allah, eksiklikten münezzeh ve yücedir. Güç ve kuvvet, ancak, Aziz ve Hakim olan Allah’ındır)." Bedevi:

"Bunlar, Rabbim için, kendim için ne söyleyeyim?" dedi. Allah Rasulü:

"Allahummağfirli ve’rhamni ve’hdini ve afini ve’rzukni" (Allahım, beni bağışla, bana merhamet et, beni affet, beni rızıklandır de)" buyurdu. Bedevi gidince, Nebi (s.a.v.) şöyle buyurdu:

"Ellerini hayırla doldurdu.[16]

15- Abdullah b. Mes’ud’dan Nebi şöyle buyurmuştur: "İsra gecesi, İbrahim ile karşılaştım, şöyle dedi: "Ey

Muhammed, ümmetine benden selam söyle ve onlara heber ver ki, Cennet’in toprağı hoş, suyu, tatlıdıı net, bir ovadır ve dikilmiş fidanı da, "SubhanalİBİ hamdu lillahi ve la ilahe illAllahu vAllahu ekber. eksiklikten münezzeh ve yücedir. Hamd, ancak Alhı Allah’tan başka ibadete layık ilah yoktur. Allah, cıtür) sözleridir.[17]

16- Ebu Musa el-Eş’ari şöyle demiştir: "Nebi, be "Cennet hazinelerinden bir hazineye seni yön» mi?" buyurdu. Ben: "Evet, ey Allah’ın Rasulü" dedim. Nebi, şöyle bu "Şöyle de: "La havle vela kuvvete illa billah" (kuvvet, yalnız Allah’ındır.)"[18]

Gündüzün İki Tarafında (Sabah-Akşam) Yüce Allah’ı Anmak:

Yüce Allah şöyle buyuruypr:

"Ey iman edenler, Allah’ı çok zikredin."

"O’nu, sabah ve akşam teşbih (ve tenzih) edin." (Ahzab: 33/41-42)

"Rabbini, içinden, yalvararak ve korkarak, yüksek olmayan bir sesle sabah ve akşam an. Gafillerden olınıı."

(A’raf: 7/205)

"O halde sen, onlar ne derlerse, sabret. Güneşin doğ» masından evvel de batmasından evvel de Rabbini hamd ile teşbih et. Gecenin bir kısım saatlerinde ve gündüzün etrafında dahi teşbih et ki rıza (yi ilahi)ye eresin."

(Taha: 20/130)

"Sabah, akşam Rabbine, sırf O’nun cemalini dileyerek, dua edenleri (huzurundan) kovma." (En’am: 6/52)

"Derken (Zekeriyya) mescidinden kavminin karşısına çıkıp onlara: "Sabah, akşam, teşbihte bulunun" diye işaret verdi." (Meryem: 19/11)

"Gecenin bir kısmında ve secdelerin arkalarında da, O’nu teşbih et." (Kaf: 50/40)

"Haydi, akşama girerken, sabaha ererken, Allah’ı teşbih (ve tenzih) edin, (namaz kılın). (Rum: 30/17) s "Gündüzün iki tarafında, gecenin de yakın saatlerinde dosdoğru namaz kıl. Çünkü güzellikler kötülükleri giderir. Bu, iyi düşünenlere bir öğüttür.(Hud: 11/114)[19]

17- Ebu Hureyre’den Nebi (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Bir kimse, sabahladığı ve akşamladığı zaman, yüz kere, "SubhanAllahi ve bihamdihi" (Allah, hamdiyle eksikliklerden yücedir) derse, Kıyamet günü, onun söylediklerini veya daha fazlasını söylemiş olandan başkası, onun getirdiğinden daha üstün bir şey getiremez.[20]

18- Abdullah b. Mes’ud (r»a.) şöyle demiştir: "Nebi (s.a.v.) akşamladığı zaman, şöyle derdi:

"Biz ve mülk (varlık), Allah için akşamladık. Hamd olsun Allah’a ki, O’ndan başka ilah yoktur. O, birdir ve ortağı yoktur. Mülk, O’nundur; hâmd da, O’nadır. O’nun, her şeye gücü yeter. Rabbim, senden, bu gecede olanların ve bu geceden sonrakilerde olanların hayrını dilerim. Bu gecede olanların ve bu geceden sonrakilerde olanların şerrinden sana sığınırım. Tembellikten ve kibrin kötülüğünden sana sığınırım. Rabbim, Cehennem azabından ve kabir azabından sana sığınırım. [21]

Sabahladığı zamanda:

"Biz ve mülk, Allah için sabahladık.." şeklinde, önceki söylediklerinin benzerini söylerdi. [22]

19- Abdullah b. Hubeyb (r.a.) şöyle demiştir:

"Çok karanlık ve yağmurlu bir gecede, bize, Nebi’nin namaz kıldırmasını isteyerek, çıktık. Ona ulaştık. Nebi:

"Söyle" buyurdu. Ben, bir şey söylemedim. O:

"Söyle" buyurdu. Ben, bir şey söylemedim. O:

"Söyle" buyurdu. Ben:

"Ey Allah’ın Rasulü, ne söyleyeyim?" dedim. Nebi (s.a.v.) şöyle buyurdu:

"Akşamladığın ve sabahladığın zaman, üç kere, "Kul huve’llahu ehad" ye "Muavvizeteyn (Nas ve Felak) surelerini okursun; her şeye karşı sana yeter.[23]

20- Ebu Hureyre (r.a.) şöyle demiştir: "Nebi ashabına öğretir, şöyle buyururdu:

"Biriniz, sabahladığı zaman, şöyle desin: "Allahım, seninle sabahladık ve seninle akşamladık. Yaşayışımız ve ölümümüz, seninledir. Yeniden dirilişimiz, senin içindir."

"Biriniz, akşamladığı zaman da, şöyle desin: "Allahım, seninle akşamladık ve seninle sabahladık. Yaşayışımız ve ölümümüz seninledir. Dönüş de, sanadır.[24]

21- Şeddad b. Evs’den rivayete Nebi, şöyle buyurmuştur: Seni, bağışlanma dileğinin efendisi’ne (seyyidü’l-istiğ-

far) yönelteyim mi? (Ki o, şöyledir): "Allahım, sen Rabbimsin. Senden başka ilah yoktur. Beni yarattın ve ben, senin kulunum. Ben, gücüm yettiğince, senin ahdin ve vaadin üzerindeyim. Yaptıklarımın şerrinden, sana sığınırım. Üzerimdeki nimetini ve günahlarımı sana itiraf ederim. Beni bağışla. Çünkü, günahları bağışlayacak, ancak sensin. Bana merhamet et. Çünkü sen, çok bağışlayıcı ve merhamet edicisin." Bu sözleri, akşamladığı zaman söyleyip gecesinde ölen ve sabahladığı zaman söyleyip, gündüzünde ölen kimse, Cennet’e girmiştir. [25]

22- Ebu Hureyre’den rivayetle, Ebu Bekr es-Sıddık, Allah Rasulü’ne:

"Ey Allah’ın Rasulü, sabahladığım ve akşamladığım zaman söyleyeceğim bir söz öğret bana" dedi. Allah Rasulü,

şöyle buyurdu:

"Şöyle de: Görüneni ve görünmeyeni bilen, göklerin ve yerin yaratıcısı, her şeyin rabbi ve meliki olan AUatum, şehadet ederim ki, senden başka ibadete layık ilah yoktur. Nefsimin şerrinden, şeytanın ve işbirlikçilerinin şerrinden sana sığınırım." -Bir rivayette:

"Nefsimin, bir kötülüğe düşmesi veya bir müslü-manın aleyhine nefsime uymamın şerrinden sana sığınırım." Sabahladığın, akşamladığın ve yatağına girdiğin zaman, bunları söyle.[26]

23- Osman b. Afvan’dan (r.a.) rivayetle Allah Rasulü, şöyle buyurmuştur:

"Her günün sabahında ve her gecenin akşamında, üç kere, "İsmi ile beraber olunduğunda, ne yerdeki, ne de gökteki hiç bir şeyin zarar veremeyeceği Allah’ın ismi ile… O, hakkıyla işiten ve her şeyi bilendir" diyen kimseye, hiçbir şey zarar veremez. [27]

24- Sevban’dan (r.a.) ve başkalarından rivayet olunduğuna göre, Allah Rasulü (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

"Sabahladığı ve akşamladığı zaman, "Rab olarak. Allah’ı, din olarak İslam’ı ve Nebi olarak Muhammed’ kabullenip, razı oldum" diyen kimseden Kıyamet güni razı olması, Allah’ın üzerine bir hak olur. [28]

25- Enes’ten (r.a.) rivayet olunduğuna göre, Allah Rasv lü (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

"Sabahladığı ve akşamladığı zaman, "Allahım, besana, Arş’ımn taşıyıcılarına, meleklerine, kitaplarına, rasullerine ve yarattıklarının tümüne şehadet ederek sabahladım. Sen, senden başka ibadete layık ilah olmayan Allah’sın. Sen, birsin; ortağın yoktur. Muhammed, senin kulun ve Rasulü’ndür" diyen kimsenin, Allah dörtte birini ateşten azad eder. Bunu, iki kere söyleyen kimsenin, Allah, yarısını ateşten azad eder. Bunu, üç kere söyleyen kimsenin, Allah, dörtte üçünü ateşten azad eder. Bunu, dört kere söyleyen kimsenin, Allah, tamamını ateşten azad eder.[29]

26- Abdullah b. Gannam’dan (r.a.) rivayet olunduğuna göre, Allah Rasülü (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

"Allahım, benimle veya yarattıklarından herhangi biri ile sabaha çıkan nimet, sendendir. Sen, birsin; ortağın yoktur. Hamd ve şükür, sanadır" diyen kişi, o günün şükrünü eda etmiştir. Akşamladığı zaman, benzerini söyleyen kişi de, o gecesinin şükrünü eda etmiştir. [30]

27- Abdullah b. Ömer (r.a.) şöyle demiştir:

"Nebi (s.a.v.) akşamladığı ve sabahladığı zaman, şu sözlerle dua etmeyi bırakmazdı:

"Allahım, senden, dünyada ve ahirette sağlık ve esenlik (afiyet) dilerim. Allahım, dinimde, dünyamda, ailemde ve malımda, bağışlanma, esenlik ve afiyet dilerim. Allahım, ayıplarımı ört ve (kalbimi) korkularımdan emin eyle. Allahım, önümden, arkamdan, sağımdan, solumdan ve üstümden (gelebilecek tehlikelerden) beni koru. Altımdan gelebilecek felaketlerden de, azametine sığınırım. [31]

28- Talk b. Habib (r.a.) şöyle demiştir: "Bir adam, Ebu’d-Derda’ya gelerek:

"Evin yandı, Ey Ebu’d-Derda" dedi. Ebu’d-Derda: "Yanmadı, Allah Rasulü’nden işittiğim kelimeler sayesinde, Allah, bunu yapacak değildir. Allah Rasulü, şöyle buyurmuştu:

"Kim, şu kelimeleri, gündüzün başlangıcında söylerse, akşam oluncaye değin ona bir musibet uğramaz. Kim de, gündüzün bitiminde, aynı kelimeleri söylerse, sabah oluncaya değin, ona bir musibet uğramaz: "Allahım, sen Rabbimsin. Senden başka ibadete layık ilah yoktur. Yalnız sana tevekkül ettim. Sen, yüce Arş’ın Rabbisin. Allah’ın dilediği olur, dilemediği olmaz. Güç ve kuvvet, ancak, büyük ve yüce olan Allah’ındır. Bilirim ki, Allah’ın her şeye gücü yeter. Allah’ın ilmi, her şeyi kuşatmıştır. Allahım, nefsimin şerrinden ve her bir canlının şerrinden sana sığınırım. Sen, onların perçemlerini tutansın. Rabbim, şüphesiz, sırat-ı müstakim üzerindedir.[32]


Hoca
Zikrin sevabı ve fazileti ile ilgili hadisler

7-Ebu Musa el-Eşari (RA) anlatıyor: Resulullah (SAV) buyurdular ki;
"Allah’ın zikredildiği evlerin misali ile, içerisinde Allah’ın zikredilmediği evlerin misali,
diri ile ölünün misali gibidir." Buhari ve Müslim
8-Resulullah (SAV) efendimiz buyurdular ki;
"Cennet bahçelerine uğradığınızda oradan otlayınız, Sahabiler; cennet bahçeleri nedir ey
Allah’ın Resulü? dediler. Resulullah(SAV) "zikir halkalarıdır" buyurdular. Tirmizi

9- Ebud Derda(RA)’den rivayet edilmiştir: Resulullah ( SAV ) efendimiz ;
"Size amellerin en hayırlısı, sizin derecenizi en çok artıracak, Melikiniz nezdinde en temiz,
sizin için altın ve gümüş bağışlamanızdan daha hayırlı, düşmanlarınızla karşılaşıp onların
boyunlarını vurmanızdan, onlar da sizin boyunlarınızı vurmalarından da hayırlı olanını haber vereyim mi?" Sahabiler;
"Evet ey Allahın Resulü" dediler. Resulullah; "Allah’ı zikretmektir" buyurdular.

Bir başka rivayette, Resulullah (SAV)’a sorulur: "Kıyamet günü Allah nezdinde en hayırlı ibadet hangisidir? "Resulullah (SAV) şu cevabı verir. "Allah’ı çok çok zikretmektir." Hadisin ravisi Ebu Said der ki: " Ey Allah’ın Resulü, Allah yolunda cihat etmekten de mi?" diye sordum. Aleyhissalatu vesselam şu cevabı verdi: "Gazi, kılıcını kırılıncaya ve kana bulanıncaya kadar, kafirlerin ve müşriklerin boyunlarına indirse de. Allah’ı zikredenler, derece itibariyle ondan üstündür." Muvatta, Kütüb-ü Sitte S-252


yasemin
Zikir konusunda direk aklıma gelen söz şudur ; Hatırladığın kadar hatırlanırsın …


zikrin fazileti, zikrin faziletleri, zikir fazileti

Yorum yapın

1melek.com petinya.net Kompozisyon/ !function(){"use strict";if("querySelector"in document&&"addEventListener"in window){var e=document.body;e.addEventListener("mousedown",function(){e.classList.add("using-mouse")}),e.addEventListener("keydown",function(){e.classList.remove("using-mouse")})}}();