Vird Nedir? İslamda Vird Kavramı

Vird Nedir? İslamda Vird Kavramı

Hoca
VİRD NE DEMEK?
VİRD HAKKINDA ANSİKLOPEDİK BİLGİ

Gelmek, getirilen su, suya gelen topluluk, su hissesi, kuş sürüsü, ordu, gecenin ibâdet için ayrılan kısmı. Tasavvufi bir tabir "Ve-re-de" fiilinden türetilmiştir. Tasavvuf ilminde, tarikat büyükleri tarafından âyet ve hadislerden de bazı parçalar alınmak suretiyle meydana getirilen hususi dualar için kullanılan bir tabirdir. Çoğulu "evrâd"dır. Evrâd, âyet, hadis ve diğer dualardan meydana gelir.

Çeşitli tarikatların kendilerine göre virdleri vardır ve bunların arasında bazı metod farklılıkları bulunmaktadır. Misâl olarak, Bayramiyye tarikatının pazartesi ve cuma günlerine mahsus olan virdleri şöyledir:

1- İhlas sûresi.

2- Ya Mani, Ya Dafi, ya Muin, iyyake na’budu ve iyyake nesteîn.

3- İnne Rabbî karibun mucib (Hûd, 11/61).

4- İnne Rabbî le semîu’d-dua (İbrâhim, 14/39).

5- İnne Rabbî latîfun li ma yeşa (Yusuf, 12/100).

6- Feseyekfikehumullah ve huvessemîul alim (el-Bakara, 2/37).

7- Subhânellahi ve’l-hamdulillahi ve lâ ilâhe illAllahu vallâhu ekber ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billahil aliyyil azim.

Yedi maddede sıralanan bu âyet ve duaların her biri yedi defâ okunur (Mehmed Ali Aynî, Hacı Bayram-ı Veli, İstanbul 1924, 146).

Vird kelimesi Kur’ân’da yalnız bir yerde geçmektedir. Bu kelimenin geçtiği âyetin meâli şöyledir:

"Suçluları da susuz olarak cehenneme sürdüğümüz (gün)" (Meryem, 19/86).

Bu âyette geçen vird kelimesi, alimler tarafından farklı manalar için yorumlanmıştır. Daha çok susuz diye mana vermişler. Bazı alimler de yaya yürümek manasında kabul etmişlerdir. Diğer bazı alimler de, buradaki vird kelimesi için, tek-tek, birer-birer demişlerdir (el-Maverdî, en-Nuketu ve’l-Uyûn, Beyrut 1992, III, 390)

Nureddin TURGAY


Cevap: VİRD

Ecir
Vird, günlük vazife demektir.

Her gün belli miktar yapılan zikre de vird denir.

Bu zikir belli miktar Kur’an okumak, salavat getirmek ve tövbe- istiğfar etmek de olabilir.
Vird kalp için günlük ilaç hükmündedir. Kalbin gafletten uyanması ve şifa bulması için her gün bu ilacın alınması gerekmektedir. Vird, beş vakit namaz gibi müslümanın hayatına girmelidir. Büyükler ‘virdi olmayanın varidi olmaz’ (Eşref Ali Tanevi, Hadislerle Tasavvuf, 88) demişlerdir.

Varid, manevi feyiz ve ilahi hediyeler demektir. Vird, hak yolcusunun ana sermayesidir. Vird Allah dostlarının sırrı kabul edilmiştir. O sırra ve Allah dostluğuna ulaşmanın yolu virddir.

Gafletle de olsa vird çekilmelidir. Gafletle çekilen zikir, hiç çekmeyip terk etmekten daha hayırlı ve kazançlıdır. Çünkü insan farkında olmasa da vücudu o anda Allah’ın zikri ile meşgul olur.

Vird dersi yirmi dört saat içinde yapılabilir, ancak zikrin en faziletli vakti sabah ve akşam vakitleridir. Vird dersi için mekruh bir vakit yoktur. Ancak virdle meşguliyet, farz ibadetleri geciktirmemelidir.

Bütün zamanlar zikir için yaratılmıştır. Allahu Teala’yı sevenler O’nu çok zikrederler. Yüce Rabbimiz: "Ey iman edenler! Allah’ı çokça zikredin” (Enfal, 45; Ahzab, 41; Cuma, 10) gibi benzer ayetlerle müminlerden devamlı zikir istiyor.

Bu zikirlerin sabah-akşam her vakte yayılmasını emrediyor. Kendisini çokça zikreden erkeklere ve kadınlara mağfiret ve büyük bir mükafat hazırladığını müjdeliyor. (Ahzap, 35)

İslam alimleri Allah’ı çokça zikreden kimselerden olmak için önce beş vakit namazın hakkıyla kılınması gerektiğini söylemişledir.

Büyük müfessir İbnu Abbas (r.a) şöyle der:

"Allahu Teala, farz kıldığı her ibadete bir vakit ve bir miktar tayin etmiştir. Kulun bir özrü olup da bu farzı yapamadığında kendisini mazur görmüştür. Ancak zikir böyle değildir.

Allahu Teala, zikir için belli bir miktar ve zaman belirtmeden: "Ey iman edenler! Allah’ı ayakta, otururken ve yanınız üzeri yatarken çokça zikrediniz” emrini vermiştir. Zikri terk etmek için aklın baştan gidip kulun deli olması dışında hiçbir özrü kabul etmemiştir. Bu ayette Yüce Allah sanki şöyle diyor:

"Ey müminler! Gece, gündüz, karada, denizde, mukim iken, seferde, zengin ve fakirlik hallerinizde, sıhhat ve hastalık durumlarında, gizli, açık her halde Allah’ı zikredin. Onu sabah akşam tesbih edin. Böyle yaparsanız, Allah size rahmet eder, melekler de sizin için dua ve istiğfar ederler.” (İbnu Ebi Hatim, Tefsiru’l-Kur’ani’l-Azim, IX, 3138. Riyad, 1998; Suyuti, ed-Dürrü’l-Mensur, VI, 618-619)

Allah Rasülü (s.a.v), ümmetinin zikir delisi olmasını istiyor ve şöyle emrediyor:

"Yüce Allah’ı o kadar çok zikredin ki, insanlar size deli desinler.” (Ahmed, Müsned, Müsned, III, 68; Hakim, Müstedrek, I, 499; İbnu Hıbban, Sahih, No:817, Heysemi, Mecmau’z-Zevaid, X, 75)

Demek ki, Yüce Allah’ın velisi olmak için zikrin delisi olmak gerekiyor. İnsanların deli demesi, zikir ehlinin ileri seviyedeki itaat, cömertlik, mertlik ve iyilik sahibi olmasından kaynaklanıyor.

Çünkü gerçek zikir ehlinin kalbi, Yüce Allah ile öyle bir huzur bulmuş ve kuvvet kazanmıştır ki, her şeyden çok sevdiği ve zikrettiği Yüce Mevla’sı yolunda canını, malını, bütün imkanlarını ortaya koyar. Gerçek aşık, kendisi için değil, sevgilisi için yaşar.Kendini değil onu düşünür.

Böyle bir kimseyi görenler, kendileri ile kıyas ederler, hiçbir şekilde onlara benzemediğini görünce ona deli derler. Halbuki gerçek akıllı odur, deli ise diğerleri…


Yanıt: VİRD

BiLaL HaTTaB
Allah Azze ve Celle, zikrinde, ibadetinde, virdinde gevşeklik etmeyen; ancak bunları yaparken, dine davet etmeyi de ihmal etmeyenlerden eylesin cümlemizi… Belli kalıplarla sınırlandırılmasına karşıyım zikirlerin, virdlerin… Allah rızası gözetilerek, akraba ziyareti yapılıyorsa, bu da bir zikirdir. Hanımına Allah’ın emrettiği şekilde davranmak da bir zikirdir. Zira, zikir; Allah’ı her an hatırlamak ve her işi O’nun rızasına uygun yapmak demektir. Yoksa bir köşede, sırf günlük sayısı olan 5000 "Allah" zikrini yetiştirebilmek için, kocasını/hanımını ihmal eden, sıla-i rahimi ihmal eden, çocukları ile ilgilenmeyen ve en acısı, sırf bunu yetiştirebilmek adına ne dediğini dahi bilmeden "allaalla allala" benzeri anlamsız kelimeler sarfeden biri, sizce ne kadar Allah’ı zikrediyordur? Bu demek değildir ki, dil ile zikir etmeyelim. Asla! 1000 kere "alla alla" diyeceğimize; üzerinde tefekkür ederek, nimetlerini düşünerek ve tüm kalbimizle 10 kere "ALLAH!" demek daha güzel değil midir?

Rabbim herşeyi yerli yerince yapanlardan, ibadetlerini riyadan uzak tutanlardan ve her daim rızasını uman müşerref kullarından eylesin bizleri…

Allah razı olsun konu paylaşan kardeşlerimizden de.. Gönülleri "muhabbet" dolsun inşAllah…

vesselam…


Soru: Vird

Ehfiya
Günlük Vird
1- Yüz defa "Estağfirullah"; 2- Yüz defa "Lâ ilâhe illAllah"; 3- Yüz defa Selât-ü Selam (Allahümme Salli ve Barik)"; Euzu Besmele: 4- Bir Ayet’el-Kürsî; 5- Üç İhlas; 6- Bir Felek ve Nass; 7- Bir Fatiha; 8- Bir-iki dakika "Tefekkür-i Mevt" etmek.


mum
feseyekfikehumullah ve huves-semiul alim anlamı nedir? hangi ayettir?

Feseyekfikehumullah ve huvessemîul alim (el-Bakara süresi, 137. ayet).
Anlamı:

……..Onlara karşı Allah sana yeter. O işitendir, bilendir.
====

VİRD, (bk. EVRÂD).

EVRÂD

أوراد

Allah’a yaklaşmak için belirli zamanda ve belli miktarda yapılan ibadet, dua ve zikri ifade eden tasavvuf terimi.

Evrâd sözlükte gelmek, çeşmeye varmak, suya gelen topluluk, akan su ve dere gibi mânalara gelen vird kelimesinin çoğuludur (Kāmus Tercümesi, II, 52). Kur’ân-ı Kerîm’de günün değişik zamanlarında Allah’ı zikir ve tesbih emredilmekle beraber vird kelimesi bu anlamda kullanılmamıştır. Hz. Peygamber farklı zaman ve mekânlarda zikir ve dua ile meşgul olmuş ve bunu müslümanlara tavsiye etmiştir. Bu da İslâm’ın ilk asırlarında özellikle hadisçiler arasında amelü’l-yevm ve’l-leyle adı verilen bir kitap türünün meydana gelmesine sebep olmuştur. Hz. Peygamber’in günlük dua ve zikirlerini ve bununla ilgili tavsiyelerini ihtiva eden bu eserler Hasan b. Ali el-Ma’merî ile (ö. 295/908) başlamış, Nesâî, İbnü’s-Sünnî, Ebû Ömer Talemenkî, Ebû Nuaym el-İsfahânî, Münzirî, Cemâleddin Ahmed b. Mûsâ b. Ca’fer ve Süyûtî ile devam etmiştir. Başta Buhârî ve Müslim olmak üzere belli başlı hadis kitapları da dua ve zikir konusuna birer bölüm ayırmışlardır. Sahâbîlerin okuduğu rivayet edilen dua ve tesbihler de ezkâr ve evrâd kitaplarının vazgeçilmez bölümlerini meydana getirmiştir.

Tasavvufî kaynaklarda yer alan bilgilerden anlaşıldığına göre ilk sûfîler vird kelimesiyle her gün okudukları belli âyetleri kastetmişlerdir. Ayrıca virdi nâfile namaz kılma, belli dualar okuma, tefekkür ve ağlama anlamında da kullanmışlardır (Kuşeyrî, s. 291, 298). Kuşeyrî’nin verdiği bilgiye göre Nasrâbâzî tasavvufun vazgeçilmez esaslarını sıralarken vird ve zikre devam etme maddesini ilâve etmiş (a.g.e., s. 173), Azîz Nesefî de tasavvufî hayatın sekiz edebini sayarken belli vakitlere tahsis edilen evrâdı ihmal etmemeyi özellikle tavsiye etmiştir (İnsân-ı Kâmil, s. 181). Yolculuk gibi sıkıntılı zamanlarda, hatta ölüm yatağında dahi günlük evrâdı terketmemeye özen gösteren sûfîler feyzin gelmesini belli dualara bağlamışlar, Virdi olmayanın vâridi olmaz demişlerdir. İbn Atâullah el-İskenderî virdi Allah’ın kuldan istediği şey , vâridi ise kulun Allah’tan beklediği şey olarak tarif etmiş ve bu tesbitin aksinin de doğru olduğunu söylemiştir. Ona göre vâridi olmayanın virdi de olmaz, yani Allah’ın feyzi ve lutfu olmadan kul virdini gerçekleştiremez (Tasavuufî Hikmetler, s. 26, 29).

Evrâdla ilgili düzenli bilgiler ihtiva eden en eski ve en geniş kaynak, Ebû Tâlib el-Mekkî’nin (ö. 386/996) Ķūtü’l-ķulûb adlı eseridir. Zikir, tesbih, tevbe ve istiğfarla ilgili âyetleri bir araya getiren Mekkî, evrâdü’l-leyl ve’n-nehâr başlığıyla da gündüz ve gecenin muhtelif dilimlerinde okunacak olan evrâdı ve bunların sayısını ayrı ayrı yazmıştır. Bu konuda tarikatlar öncesi dönemde yazılmış diğer önemli bir kitap Gazzâlî’nin İĥyâǿü Ǿulûmi’d-dîn adlı eseridir. Virdlerin Tertibi ve Geceleri İhya Etmek başlığı altında geniş bilgi veren Gazzâlî gündüz yedi, gece dört ayrı vakitte zikir, Kur’an okuma ve tefekkür gibi virdlerle meşgul olunması gerektiğini kaydetmiş, virdlerin dinî – tasavvufî faydaları üzerinde durmuştur (İĥyâǿ, I, 427-468). Özellikle bu iki eser, daha sonra yaygın bir tasavvufî gelenek halini alan evrâd kitaplarının temel kaynağı olmuştur.
DİYANET


feseyekfikehumullah ve huves semiul alim fazileti, feseyekfikehumullah ve huves semiul alim, feseyek fike hümüllah fazileti

Yorum yapın

1melek.com petinya.net Kompozisyon/ !function(){"use strict";if("querySelector"in document&&"addEventListener"in window){var e=document.body;e.addEventListener("mousedown",function(){e.classList.add("using-mouse")}),e.addEventListener("keydown",function(){e.classList.remove("using-mouse")})}}();