Vera’ Nedir? İslamda Vera Kavramı

Vera’ Nedir? İslamda Vera Kavramı

Hoca
VERA’

Takvâ, sakınma, korunma, günahtan hassasiyetle kaçma ve korkma, haramlar bir tarafa, şüpheli olan şeylerden, mâlâyânî ve boş şeylerden uzak kalma. Vera’, kısaca "dînî hükümlere riayette titizlik" manasına gelir.

Vera’, hayırlı ve övgüye değer amellere sarılıp, geçici dünya hevesi peşinde koşmayı terketmeyi gerektirir. Yine vera’, emredilen ve nehyedilen bütün dinî hükümleri teferruatı ve incelikleriyle tatbik etmeyi gerektirir. Bunun gereği olarak, ağızdan giren ve çıkanın Allah ve Rasûlünün sevdiği şeyler olmasına dikkat etmek, günaha düşmekten ve harama bulaşmaktan kaçınmak için şüpheli şeylerden uzak durmak, zerre kadar da olsa kimsenin hakkını üzerine geçirmemek vera’dır. Hz. Ebû Bekir (r.a), "Bir nevi harama düşeriz korkusuyla yetmiş çeşit helâli terkey-ledik" sözüyle vera’ örneği sergilemiştir.

Gereksiz şeyleri terketmek demek olan "mâlâyânî"yi terketmek de vera’ cümlesindedir. Zaten Hz. Peygamber (s.a.s) bir hadîsinde, kişinin lüzumsuz şeyleri terketmesinin o kişinin İslâmî güzelliği gereği, bir başka deyişle İslâmî iyi anlayıp uyguladığının delili olduğunu söylemiştir (Tirmizî, Zühd, 11; İbn Mâce, Fiten, 12).

Haramda vera’ (kaçınmak) dindarlıktır. Lakin bunun da dereceleri vardır. Gazâlî vera’nın dört derecesi olduğunu söyler:

1- Haram olan şeylerden kaçınmak,

2- Şüpheli şeylere karşı korunmak (ki bu salihlerin vera’ıdır);

3- Harama sebep olması ihtimalini düşünerek helalî terketmek (ki bu muttakilerin vera’ıdır).

4- Her ne kadar kendini harama düşürmeyecekse de, Allah’a yakınlığının artmayacak şekilde ömrünün bir kısmının boşa geçeceği korkusundan dolayı, bütün mevcudiyetiyle Allah’a teveccüh edip, Allah’ın dışında her şeyden yüz çevirmek (ki bu da sıddıkların vera’ıdır) (Gazali, İhya, I, 25, II, 95). Vera’nın en düşük seviyesi Allah’ın nehyettiklerinden sakınmak, en yüksek seviyesi de Allah’ı zikirden alıkoyacak her şeyden kaçınmaktır. Şurasını belirtmekte yarar vardır ki sûfiler, mübah olmadığı konusunda en küçük şüphe bulunan hususlardan da haramdan kaçınır gibi kaçınırlar; şüpheli şeylere girmenin kendilerini harama sürükleyeceğinden endişe ederler. Ayrıca helal ve mübah olduğu kesinlikle bilinen şeylerin ihtiyaç ve zaruret miktarından fazla olan kısmını da terkederler. Bu konudaki fikir ve davranışları herkes için değil kendileri gibi olmak isteyenler için örnektir. Yoksa Allah’ın helâl kıldığı şeyleri, mubahları haram kılmak hiçbir kimsenin haddi değildir ve tehlikelidir.

Vera’ ile zühd arasındaki fark, vera’ şüpheli şeyleri, zühd ise ihtiyaç fazlasını terketmektir. Vera’yı takva kargılığı alanlar olsa da vera’, takvanın ileri bir merhalesidir. Vera’nın sevabı ve neticesi, âhirette hesabın hafif olmasını sağlar.

İbrahim EMİROĞLU


Cevap: VERA’

rana
Vera’

Vera; Allah Teala hariç her şeyden şiddetle sakınmaktır. Dinde haram ve mekruh olan şeyleri terk ettikten sonra, haram ve mekruh oluşu şüpheli olan hususları da terk etmektir. Zerre kadar da olsa kimsenin hakkını üzerine geçirmemektir. Vera; takvanın ileri merhalesidir. Emredilen ve men edilen bütün dini emirleri teferruatı ve incelikleri ile tatbik etmektir.

Vera, dört kısımda mütalaa edilmiştir:

Vera’-ı adül: Fetva ehlidir. Dinin hükümlerine riayet etmektir.

Vera’-ı süleha: Haram ihtimali olan şeylerden çekinmektir.

Vera’-ı müttakıyan: Helalde şüpheli olanlardan uzaklaşmaktır.

Vera’-ı sıddikin: Hakk’a ibadette kuvvet kazanmak için hilaf-ı nefs etmektir.

Takva gibi vera’nında pek çok tarifi yapılmıştır. Ayet, hadis ve ehli gönülün vera’ı tariflerini görelim ve birkaç misal alalım.

Kuşeyrî (k.s) Hazretleri, vera’ bahsini "Kişinin kendisini ilgilendirmeyen şeyleri terk etmesi islamı iyi anlayıp tatbik ettiğinin delilidir” hadisi şerif ile açıyor. Görüldüğü gibi vera, fuzuli şeyleri terk etmek ve şüpheli olan her şeyi terk etmektir. Dinin inceliklerine son derece hassas olan Allah Resulü (a.s.v), Ebu Hureyre’ye (r.a) hitaben: "Vera’ sahibi ol ki,insanların en çok ibadet edeni olasın” buyurmuşlardır.

Derler ki, "Dînî mevzularda ince düşünenin kıyamet günü önemi büyük olur.” İşte o önemi büyük olanlardan Ebu Bekir Sıddık (r.a) "Bir nev’i harama düşeriz korkusu ile yetmiş çeşit helali terk eyledik” buyurmuş, takvanın ileri derecesi olan vera’a nasıl ulaşılır öz olarak anlatmıştır.

Seriy Sakati (k.s). Cüneyd-i Bağdadi (k.s) ile gönül sohbetine dalmıştı. "Cennete giden kısa bir yol biliyorum” dedi Seri (k.s). Cüneyd (k.s) sordu, bu yol nedir? Cevap: "Hiç kimseden bir şey isteme, verildiği takdirde hiç kimseden bir şey alma. Hiç kimseye verecek bir şeye sahip olma.”

Ebu Osman’a (k.s) göre, vera’ın sevabı ve neticesi ahirette hesabın hafif olmasıdır.

Vera’, onurlu bir makamdır. Nitekim Resulullah (a.s.v) Efendimiz "Dinin temeli veradır” buyurur.

Büyüklere göre vera’ sahipleri üç gruptur:

1. Açık surette haram ve helal oluşu belli olan şeyler arasında kalan ve kesin olarak haram ve helal denilemeyen şüphelilerden sakınanların vera’ı.

İbn Sirin (k.s) der ki: "Bana vera’dan daha kolay gelen bir şey yoktur. Bir şey gönlüme şüphe veriyorsa hemen onu terk ederim."

2. Eli bir şeye uzandığında kalbiyle duruma vakıf olarak göğsü daralan kimselerin vera’ı. Bu tür vera’ı ancak erbabı kulüb (gönül ehli) ve tahkik ehlinden olan kimseler anlayabilir. Ki, Peygamber Efendimiz (s.a.v) "Günah, gönlünde daralma meydana getiren şeydir” buyurmaktadır.

Ebu Said Harraz (k.s) der ki; "Vera’, halka zerre ölçüsünde dahi olsa haksızlık yapmaktan uzaklaşmaktır.Ta ki hiçbir kimse sizden bir zulüm ve haksızlık gördüğünü iddia ederek talepte bulunamasın.

3. Ariflerin ve vecd ehlinin mertebesidir. Ebu Süleyman Darani (k.s) şöyle der: "Seni Allah’tan alıkoyan her şey senin için uğursuzdur.”

Vera’ın en aşağı derecesi yasaklardan çekinmek, en yüksek derecesi ise Allah’ı zikirden alıkoyacak şeylerden kaçınmaktır.

Vuslat-ı Hak yolcuları için, sadece bu yolda beş güzel esas vardır. Bunlar:

Sabır, Takva, Vera’, Yakin ve Marifettir.

Hz. Ömer b. Hattab (r.a) diyor ki: "Takva sahibi olan, vera’ı elde eden kimsenin, dünyalığı einde bulunduranlara karşı boyun bükmesi doğru değildir.”

Ebu Hureyre (r.a) "Yarın Allah Teala’nın indinde bulunacak olanlar, zühd, takva ve vera’ sahipleridir” diyor.

Allah Teala, Hz. Musa (a.s)’a "Bana yaklaşanlar vera’ ve zühd ile yaklaştıkları kadar, başka bir şeyle yaklaşamazlar” diye vahyetmiştir. Resülullah (s.a.v) "Zahid olunuz ki vera’ sahibi olmanız kolaylaşsın” buyurmuşlar.

Geylani (k.s) Hazretleri der ki : "Sebepler tuzağını parçaladığın zaman müsebbite vasıl olursun: Yani, sebepler perdesini ortadan kaldırdığın zaman onların maverasında Allah’a (c.c) ulaşırsın. Adet ve alışkanlıkları bertaraf ettiğin zaman onların ardında Allah’ı (c.c) görürsün, onların arkasında senin için harikuladelikler zuhur eder.”

Sufiler haram olan şeylerden kendilerini kesin olarak uzakta bulundururlar. Fakat, haram olduğu veya mübah olmadığı konusunda en küçük şüphe bulunan hususlardan da haramdan kaçınır gibi kaçınırlar. Şüpheli şeylere girmenin kendilerini harama sürükleyeceğinden endişe ederler. Ayrıca helal ve mübah olduğu kesinlikle bilinen şeylerin kesinlikle ihtiyaç ve zaruret miktarından fazla olan kısmını da terk ederler.

Salik önce zühd sahibi olmaya çalışmalı, bilahare takva ve vera’ gelir ki, zühd ile vera’ arasındaki fark şudur: Vera’ şüpheli olanı terk; zühd ise ihtiyacından fazlasını bırakmaktır. Evet, vera’ kalbi tasfiye, lisanı muhafaza ve bütün işlerde mâlâyâniyi (boş işleri) terktir ve vera’ın en aşağı derecesi, yasaklardan çekinmek, en yüksek derecesi ise Allah’ı (c.c) zikirden alıkoyacak olan şeylerden kaçınmaktır.


Cevap: Vera’

find
vera kavrımını her zaman okumayı severim ve vera sahiplerini severim ama ne kadar yaşıyorum bilmiyorum


vera ne demek, vera ne demektir, vera ne demek islam

Yorum yapın

1melek.com petinya.net Kompozisyon/ !function(){"use strict";if("querySelector"in document&&"addEventListener"in window){var e=document.body;e.addEventListener("mousedown",function(){e.classList.add("using-mouse")}),e.addEventListener("keydown",function(){e.classList.remove("using-mouse")})}}();