Orucun Mükafatı Bana Aittir Kavlinin Açıklaması
Kayıtsız Üye
Orucun Mükafatı Bana Aittir Kavlinin Açıklaması nedir bana açıklayabilir misiniz ?
Cevap: "Orucun Mükafatı Bana Aittir" Kavlinin Açıklaması
Arsoy
"Oruçta riya yoktur. Yüce Allah şöyle buyuruyor: "O benim içindir. Onun mükafatını de Ben veririm. Oruç tutan yemesini ve içmesini benim için terk etmiştir.” (Beyhaki)
Ebu Hüreyre (ra) Resulullah’ın (asm) hadis-i kutsisinde şöyle dediğini rivayet etti:
Allah azze ve celle buyurdu ki:
"Ademoğlunun her ameli kendisi içindir. Yalnız oruç hariç. Çünkü o benim içindir. Onun mükâfatını da ben vereceğim. Oruç bir kalkandır. Sizden biri oruçlu olduğu günde edebe aykırı kötü söz söylemesin, bağırıp çağırmasın. Şayet biri ona kötü söyler veya kendisiyle dövüşürse ‘ben oruçluyum, ben oruçluyum’ desin. (ona uymasın) Muhammed’i irade ve kudretiyle yaşatan Allah’a yemin ederim ki, oruçlunun ağzının kokusu, Allah katında misk kokusundan daha iyidir. Oruçlu için ferahlanacağı iki sevinç vardır:
1. İftar ettiği zaman (açlıktan kurtulduğu için) sevinir.
2. Rabbine kavuştuğu zaman orucunun sevabıyla (alacağı mükâfattan dolayı) sevinir.” (Buhari, Müslim)
"Oruçlu yemesini, içmesini ve cinsi arzusunu benim için terk eder. Oruç benim içindir. Onun mükâfatını da ben veririm. Bir iyiliğe on misli sevap vardır” (Oruç ibadetine verilecek sevabın miktarı bana aittir. Onun sevabını ben takdir ederim) (Buhari)
Oruç ibadeti ancak Allah için yapılır ve ona nispetle şereflenir. Her ne kadar bütün ibadetler Allah için iseler de, oruçtaki hususiyet daha fazladır. Çünkü oruç; nefsi yemekten, içmekten ve şehvetten alıkoymak ve bunları terk etmekten ibarettir. Bu ise, esasında gizli bir şeydir. Başkasına görünecek bir mahiyette değildir. Hal bu ki diğer ibadetlerin yapılışını herkes görmektedir. Oruç ise, ancak Allah tarafından bilinir. Çünkü oruç, mücerred sabır ile yapılan bâtınî bir ameldir. (İhya’u Ulum’id-Din)
Peygamber Efendimiz (asm) oruçlu hakkında Cenab-ı Hakk’ın şöyle buyurmuş olduğunu nakletmiştir:
" Ey meleklerim! Kuluma bakınız! Şehvetini, lezzetini, yemesini ve içmesini benim için bırakmıştır.” (İhya’u Ulum’id-Din)