Eller Bağlanmadan namaz
Araştırmacı_
Eller yandayken namazı dahada huşu içinde kılıyorum rahat serbest huşu içinde ama eller bağlı iken sanki ağır bir yük gibime geliyor nedense,elleri bağlamadan namazdan dahada zevk alıyorum,hanefi mezhebindenim elleri bağlamadan sünnet ve farz namazları kılabilirmiyim ? ayrıca elleri bağlama sünnetini yapmadığım için bir zarar varmıdır sünneti uygulamadığım için ? 🙁
Cevap: Eller Bağlanmadan namaz
Ensar2
Değerli kardeşimiz;
Namazda ellerin bağlanması sünnettir. Bu bakımdan eller yana salınarak kılınan namaz geçerlidir. Ehli Sünnet mezheplerinden Hanefi, Şafii ve Hanbeli mezhebine göre namazda ellerin bağlanması sünnettir. Maliki mezhebine göre ise ellerin yana salınması sünnettir. Caferilere göre de eller yana salınarak namaz kılınır.
Malikîler dışındaki cumhura göre; tekbirden sonra, namaz kılan kişinin sağ elini sol eli ve bileği üzerine koyması sünnettir. Çünkü Vail b. Hucr’dan rivayet edildiğine göre, kendisi Hz. Peygamber (a.s.)’in, namaza girince ellerini kaldırdığını ve tekbir aldığını, sonra elbisesine bürünerek sağ elini sol eli, bileği ve pazusu üzerine koyduğunu gördüğünü nakletmiştir. (1)
Kabisa b. Hulb’ün babasından rivayet ettiğine göre şöyle demiştir: "Resulüllah (a.s.) bize imam olurdu, namazda sol elini sağ eliyle tutardı. (2)
Sehl b. Saad (r.a.) şöyle rivayet etmiştir: "insanlar sağ ellerini namaz kılarken sol kolları üzerine koymakla emrolunurlardı." (3)
İbni Mes’ud’dan da şöyle rivayet edilmiştir: "Hz. Peygamber (a.s.) birine uğramış, o da sol elini sağ eli üzerine koymuş olarak namaz kılıyordu. Adamın sağ elini alıp sol eli üzerine koydu." (4)
Hanbelîler ile Şâfiilere göre, elleri bağlamanın şekli şöyledir: Sağ el sol elin bileği üzerine, yahut ona yakın bir yere konur. Bunun dayandığı delil daha önce de geçmiş bulunan İbni Hacer’in hadisidir. Biliyoruz ki bilek, kolun başparmağı takib eden eklem tarafıdır. Fakat Hanefi’lere göre, sağ elin iç kısmı, sol elin üst kısmı üzerine konur. Bu durumda baş parmak ile küçük parmak bilek üzerinde halka yapılır. Kadınlara gelince iki elini göğsü üzerine halka yapmaksızın koyarlar. Çünkü bu durum kadınların tesettürleri ile ahenk teşkil eder.
Hanefîler ile Hanbelîlere göre ise, namaz kılan kişi iki elini göbeğin altına koyar. Çünkü Hz. Ali (r.a.)’den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: "Sağ elin sol el üzerine göbeğin altına konması sünnettendir." (5) Bundan kastedilen Hz. Peygamber (a.s.)’in sünnetidir.
Şâfıîlerde müstehap olan, iki elin sola meyilli olarak, kadınlarda göğüs üzerine ve erkeklerde göbeğin üstüne konmasıdır. Çünkü insanın kalbi soldadır. Dolayısıyla eller en şerefli uzuv üzerine konulmuş olur. Bunun bir dayanağı da daha önce geçmiş bulunan Vail b. Hucr’un hadisidir: "Resulullah (a.s.)’ın namaz kılarken iki ellerinden birini diğeri üzerine koyduğunu gördüm." Bunu Ibni Huzeyme’den rivayet edilen başka bir hadis de kuvvetlendirmektedir.
Malikîlere göre, namazda iki elin vakarlı bir biçimde salıverilmesi menduptur. Kuvvetle bırakılması değil. Eller ön taraftan bırakılmaz. Çünkü bu durum huzurlu olmaya aykırıdır. Nafile namazlarda ellerin göğüs üzerinde bağlanması ve tutulması caizdir. Çünkü bu namazlarda zaruretsiz olarak bir yere dayanmak caizdir. Fakat farz namazlarda kabz mekruhtur. Çünkü bu durum bir yere dayanmak gibidir. Bunu bir yere dayanmak için değil de sünnet olduğu için yaparsa mekruh değildir. Bunun gibi her hangi bir şeyi kastetmeksizin yaparsa yine mekruh değildir.
Bana göre doğru olan görüş cumhurun görüşüdür. Bu da sağ elin sol el üzerine konulmasıdır. Sünnet olmayan işlerle savaşmak için Malikî mezhebinin tespit etmiş olduğu gerçekle de birleşmektedir. Bu da bir yere dayanmaktır. Yahut fasit ve bozuk bir inançla savaşmak için tespit ettiği hususa aykırıdır. Bu da halktan birilerinin bu durumun vacip olduğunu zannetmesidir.
Dipnotlar:
1- Bu hadisi Ahmed, Müslim, Ebu Dâvud ve Neseî rivayet etmişlerdir, Lafız Neseî’nindir.
2- Bu hadisi Tirmizi rivayet etmiş olup hasendir, demiştir.
3- Bu hadisi Buhari rivayet etmiştir.
4- Bu hadisi Ebu Dâvud rivayet etmiştir.
5- Bu hadisi Ahmed ile Ebu Dâvud rivayet etmişlerdir.
Bk. Vehbe Zuhayli, İslam Fıkhı.
Selam ve dua ile…
Sorularla İslamiyet
Cevap: Eller Bağlanmadan namaz
HAMMADUN
Neden ellerimizi bağlarız.
Ön safda ellerini bağlayan müslüman onun önündeki imama intisab ettiğini, arkasındaki müslümanda öndeki cemaate intisabla imama intisab ettiğini, imamında ellerini bağlamakla Rab’bine cemaat adına intisab ettiğini göstermek içindir.
Şeytan Aleyyullana ne ellerini bağlayıp namaz kılanları, ne kıyamda durup Rab’binin halifesi olanlara, ne rükuya varıp saygı ile eğilenlere ve ne de burnu, elleri, alnı, dizleri ve ayak parmakları da dahil olmak üzere Rab’bine secde edenleri sevmez.
Şeytan Aleyyullana’nın sevmediğini de muhakkak Rab’bi büyük bir hoşnutluk ile sever.
O elleri bağlayarak Rab’bine intisab et ki; Rab’binin Rızasını o bağlanan bir çift elin gereği olarak göresin. Ellerin yoksa eğer, kalbden bağlan, kalb yetmiyor ise, gönülden bağlan. Bağlanda nasıl bağlanırsan öyle bağlan. Yeterki intisab ettiğin Rab’binin rızasını talep için bağlan.
Rab’bim Cümlemizden Razı Olsun. Amin.
Cevap: Eller Bağlanmadan namaz
Araştırmacı_
bide şöyle deniliyor bir sitede;
Namazda el bağlamanın sünnet olduğunu savunanların dayanak ve delilleri üç tane rivayetten ibarettir:
1- Buharinin naklettiği Sehl b. Sa’d’ın hadisi.
2- Müslimin rivayet ettiği ve Beyhakinin de üç senedle naklettiği Va’il b. Hucr’un hadisi.
3- Beyhakinin kendi sünenin de naklettiği Abdullah b. Mesud’un hadisi. Şimdi bu üç rivayeti tekrar tekrar inceleyeceğiz.
SAHL B. SA’D’IN HADİSİ: Ebu Hazim Sehl b. Sad’dan şöyle rivayet etmiştir; "İnsanlara namazda sağ ellerini sol ellerinin üzerine bırakması emrolunuyordu.”
Ebu Hazim şöyle demiştir; Bu amelin Peygambere nisbet verilmesinden başka bir şey bilmiyorum. İsmail de demiştir ki; Bu amel Peygambere nisbet verilmiştir. ibni Hacer, Feth-ul Bari fi serhi Sahih-i Buhari, c. 2, s. 224, Bab-u vez’ul yumna elel yusra- Süneni Kübra, Beyhaki, c. 2, s. 28, h. 3 Bab’u vez’ul yumna elel yusra fis- selat
Bu rivayet sadece el bağlamanın şeklini ve keyfiyetini belirtmiştir. Ama iki delile göre bu sözün Peygamber tarafından buyrulmadığına delalet etmektedir.
Birinci delil: Eğer Peygamberin kendisi el bağlamaya emretmiş olsaydı, rivayetin, insanlar şu şekilde emrolundu şeklinde değil de Peygamber şöyle emrettişeklinde olması gerekirdi. Rivayetteki, "İnsanlar emrolundular sözü şunu açıkça göstermiyor mu ki,bu hüküm Peygamberin vefatından sonra verilmiştir.zira halifeler ve amirler insanları daima namazda el bağlamaya emrediyorlardı. Zira onlar kendi akıl ve mantıklarına göre bu amelin hüşu ve hüzuna daha yakın olduğunu zannediyorlardı. İşte bu sebepten dolayı Buhari bu babdan sonra kitabında hüşu babını bırakmıştır.
İkinci delil: Hadisin senedi şunu gösteriyor ki, bu amel emredenlerin (Amirlerin) amelidir. Peygamberin ameli değildir. Zira İsmail diyorki; Bu hadisin Peygambere nisbet verilmesinden başka bir şey bilmiyorum. Bu sözün anlamı şudur; bu amelin namazda sünnet oluşu belli değildir. Bu amel sadece Peygambere nisbet verilmiş ve Sehl b. Sad’da bu rivayeti merfu olarak rivayet etmiştir.
Bu açıklamalar hadisdeki fiil mechul olduğu yakinindedir. Ama fiil malum okunduğu takdırde şu cevabı vermek mümkündür. Bu fiili Sehl Peygambere nisbet vermiştir. Faraza bu kıraat sahıh olmuş olsa bile ve bu kıraat ile hadıs merfulukdan çıkmış olsa bile, bu hadısdeki " bundan başka bir şey bilmiyorum” sözü onu bir şahisdan duyup o şahsın adının geçmemesi hadisin gevşeklik ve zayıflığını gösterir.
VAİL B. HUCR’UN HADİSİ: Vail’in hadisi farklı şekillerde rivayet olunmuştur.
Müslim Vail b. Hucr’dan şöyle rivayet ediyor; O, Peygamberi namaza girerken ellerini kaldırıp tekbir getirdiğini ve elbisesine sarıldığını ve daha sonra sağ elini sol elinin üzerine bırakırken, gördüğünü söylemiştir. Peygamber efendimiz rükuya gitmek istediğinde ellerini elbisesinin içerisinden çıkarıyor sonra her ikisini de kaldırarak tekbir getirip rükuya gidiyordu. Sahih-i Müslim, c.1, s. 301,kitabus- Selat b. 15
Bu hadisde ihticac olunan ve dayanılan delil yapılan fiildir. Oysa bu fiilde bir konuya delil getirip onu sabitleştirmek doğru değildir. Zira hadiste geçen fiilin sebebi meçhuldur. Çünkü Peygamberin, ellerini sırf sünnet olduğu için mi yoksa soğuktan korunmak için mi? elbisesini toparlayıp ona bürünmesinin sebebi meçhuldur. Sebep hangisidir bilinmemektedir.
Resulü Ekrem (s.a.a) hem muhacirlerle ve hemde ensar ile on yılı aşkın bir bir müddet namaz kıldılar. Eğer Peygamber efendimiz namazda ellerini bağlamış olsaydı, bu meselenin nakli fazla olur, konu asrı seadet dönemindeki Müslümanlar ve sahabe arasında meşhurlaşmış olur ve bunu sadece Vail b. Hucr değilde başkalarıda nakletmiş olurdu.
Bu rivayet başka bir şekilde de naklolunmuştur. Ve naklolunan bu farklı rivayette "sonra elbisesine sarıldı” kelimeleri mevcut değildir. Beyhaki Musa b. Ümeyr’den nakletmiştir ki; Alkame b. Vail, Vail’de babasından şöyle nakletmiştir; Peygamber namaza durduğunda sol elini sağ eliyle tutardı. Ben Alkameninde öyle yaptığını gördüm. Süneni Beyhaki, c. 2, s. 28
Birincisi: ilk rivayette olduğu gibi bu rivayette de fiilin sebebi belli değildir.
İkincisi: hadisin senedinde Abdullah b. Cafer vardır. Eğer bu şahıs İbni Necih ise, Muin onun hakkında şöyle demiştir; Bir itibar ve değeri yoktur. Nesai ise şöyle demiştir; onun hadisleri terkolunmalıdır.
Üçüncüsü de: eğer Peygamber böyle bir ameli yapmış olsaydı insanlar arasında meşhur olurdu. Oysa Vail diyorki; "Ben Alkamenin de böyle yaptığını gördüm” Buradan anlaşılan şudur ki; Ravi sünneti Alkame tariki ile tanıyormuş Resulullah tariki ile değil.
Beyhaki İbni Mesud’dan müsned bir hadisde şöyle nakletmiştir; İbni Mesud namaz kıldığında sol elini sağ elinin üzerine bıraktı, Resululla bunu görünce onun sağ elini alıp sol elinin üzerine bıraktı. Süneni Beyhaki, c. 2, s. 28, Bab-u Vez’i yedil yumna elel yusra, h. 5
Beyhakinin naklettiği bu rivayet İbni Mesud ve onun gibilerine en büyük ihanet ve hakaretlerden birisidir. Zira eğer bu fiil Peygamber tarafından açıkça yapılmış olsaydı, sahabelikte fazla geçmişi olan ve İslamda ilklerden olup da sabigin ünvanını alan İbni Mesud gibi birisinin bu ameli bilmemesi ve dolayısıyla vazife ve teklifine cahil olması ve neticede sünnete alim olmaması mümkün değildir.
Büyük ve değerli sahabelerden olan Ebu Hamid Saidi, içlerinde Ebu Hureyre, Sehl Saidi, Ebu Useyd Saidi, Ebu Kutade, Haris b. Rebei ve Muhammed b. Meslemeninde bulunduğu bir grup sahabeye, "Resulü Ekrem’in namazının keyfiyetini en ufak ayrıntı ve müstehaplarına kadar beyan ettiğinde el bağlamaktan kesinlikle söz etmemiştir.” Süneni Beyhaki, c. 2, s. 72, 73, 101, 102, Süneni Ebi Davud, c. 1, s. 194, bab-u iftitahus- Selat, h.730,736, Süneni Tirmizi, c. 2, s. 98, bab-u Sifet-us Selat
HAMMADUN
Elleri bağlamadan namaz kılabilirmiyiz.
Mecburiyetler hasıl olduğunda elleri bağlamadan da namaz kılabiliriz. Hatta dolaşarak da namaz kılabiliriz. Hatta sürünerekte namaz kılabiliriz. Hatta oturarak da namaz kılabiliriz. Hatta yatarakda namaz kılabiliriz. Hatta….. vesaire.
Nasıl mecburiyetler olacak….????
Vahşi bir ormana gireceksiniz. Elinizde silahınız, gözünüz etrafı kolaçan edecek, kulaklar çevreyi duyacak, sabit bir noktada bekleyip hedef olmaktansa, dolaşarak ve etrafı kolaçan ederek te namaz kılabiliriz, seyahatteyiz oturduğumuz yerde seyahat esnasında namaz kılacağız. Hastayız doğrulamıyoruz, yatarak kılacağız. Yatıyoruz ama hiç bir uzvumuzu oynatamıyoruz. Gözlerimizle namaz kılacağız. O’da mümkün değil, gözlerimizi bir noktaya dikip, gönülden namaz kılacağız vesaire…..
Hülasa yine Rab’bimize bağlanarak namaz kılacağız. Mezheplerin doğuşu islama hayat vermek içindir. Yoksa vahşi bir ormanda henefi mezhebine göre namaz kılmak değildir.
Rab’bim Cümlemizden Razı Olsun. Amin.
Araştırmacı_
nasıl yani illa mecburiyetmi olcak ?
yokmu bir cevap ??kusura bakmayın yazcaklarımın 1 iletiye uygun değilmiş bölmem lazım parça parça aşağıda
[COLOR="Purpleوحدثني عن مالك عن أبي حازم بن دينار عن سهل بن سعد أنه قال كان الناس يؤمرون أن يضع الرجل اليد اليمنى على ذراعه اليسرى في الصلاة قال أبو حازم لا أعلم إلا أنه ينمي ذلك
…. Sehl b. Sa’d dedi: "İnsanlara, sağ ellerini sol dirseklerinin üzerine koymaları emrediliyordu." Ebu Hazim dedi: "Onun (Sehl b. Sa’dın) nispet verdiğinden başka bir şey bilmiyorum."
Buhari, "El camius Sahih"
Malik ibni Enes, "Muavtta"
1. Hadisin metnində "cemaate emr ediliyordu" deniyor. Böyle hadislere "merfu" değil "hükmen ref" hadis denir. bu hadis ise "merfu" hadisden bile aşağıdır.
2. hadisde emr edenin kim olduğuna dair bir bilgi yok.
not: Malik bu hadisi kendi kitabında aktarmasına rağmen kenidisi ve taifesinin elleri açık bir şekilde namaz kıldıkları bir gerçektir. hiç şüphe yok ki, eğer Malik kendisi hadisi sahih görse idi …
حَدَّثَنَا أَبُو تَوْبَةَ، حَدَّثَنَا الْهَيْثَمُ، – يَعْنِي ابْنَ حُمَيْدٍ – عَنْ ثَوْرٍ، عَنْ سُلَيْمَانَ بْنِ مُوسَى، عَنْ طَاوُسٍ، قَالَ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَضَعُ يَدَهُ الْيُمْنَى عَلَى يَدِهِ الْيُسْرَى ثُمَّ يَشُدُّ بَيْنَهُمَا عَلَى صَدْرِهِ وَهُوَ فِي الصَّلاَةِ .
Ebu Teube … el-Heysem bin Humeyd … Seur, Suleyman b. Musa, Tavus b. Keysanın şöyle dediğini haber verdi: "Rasulullah (s.a.a) namaz kılarken sağ elini sol elinin üzerine koyarak göğüsüne sıkardı"
Ebu Davut, "Sünen", 759-cu hadis
hadisde 3 problem var:
1. Seur b. Yezid: Bu ravi hakkında muhtelif sözler söylenmiştir. Onun siğa olduğunuda, zayıf olduğunu da diyen var. onun hakkında meşhur görüş "kaderi" olduğudur. yani akidesinde problem var. üstüne üstlük babası Muaviye ile birlikte Hz. imama (a.s) karşı savaşırken öldürülmüştür. Hz. imam (a.s) hakkında "babamı öldüren insanı sevmiyorum" demiştir (İbn Hacer, "Tehzibut-Tehzib" 2/30)
Seur b. Yezid
2. el-Heysem b. Humeyd. Bu ravide Seur b. Yezid gibi "kaderi" olmuştur. bazıları onu siğa, bazıları zayıf görmüşlerdir. (İbn Hacer, "Tehzibut-Tehzib" 11/81)
el-Heysem b. Humeyd
3. Hadis murseldir. Tavus b. Keysan tabiin olduğundan Rasulullahı (s.a.a) görmemiştir.
Tavus b. Keysan
حدثنا نصر بن علي أخبرنا أبو أحمد عن العلاء بن صالح عن زرعة بن عبد الرحمن قال سمعت ابن الزبير يقول صف القدمين ووضع اليد على اليد من السنة
Nasr b. Ali … Ebu Ahmed … el-Ala b. Salih … Zur`e b. Abdurrahman … İbni Zübeyrinden şöyle duyduğunu rivayet ediyor: "Ayakları bir sırada koymak ve eli el üzerine koymak namazın sünnesindendir."
Ebu Davud, "Sünen", hadis 754
bu hadisde şiaya göre 3 ehli sünnete göre 2 problem var:
1. Zur`e b. Abdurrahman: meçhuldür. başka hadis bilinmiyor. hadis öğrenimi ve s. hakkında bilgi yoktur. (İbn Hacer, "Tehzibut-Tehzib" 3/281)
2. el-Ala b. Salih: Bazılərı onun siğa, bazıları ise zayıf olduğunu, Buhari ise onun hadislerine tabii olmamak gerektiğini söylemiştir. (İbn Hacer, "Tehzibut-Tehzib" 8/164)
3. Abdullah b. Zübeyir: Bizim için Ehli Beytin (a.s) düşmanı, nasibidir. "Cemel" savaşında teyzesi ile birlikte Hz. imama (a.s) karşı savaşmıştır.
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَكَّارِ بْنِ الرَّيَّانِ، عَنْ هُشَيْمِ بْنِ بَشِيرٍ، عَنِ الْحَجَّاجِ بْنِ أَبِي زَيْنَبَ، عَنْ أَبِي عُثْمَانَ النَّهْدِيِّ، عَنِ ابْنِ مَسْعُودٍ، أَنَّهُ كَانَ يُصَلِّي فَوَضَعَ يَدَهُ الْيُسْرَى عَلَى الْيُمْنَى فَرَآهُ النَّبِيُّ صلى الله عليه وسلم فَوَضَعَ يَدَهُ الْيُمْنَى عَلَى الْيُسْرَى .
Muhammad b. Bekkar b. er-Rayyan … Huşeym b. Beşir … Haccac b. Ebu Zeynep … Ebu Osman en-Nehdi … : "İbn Mesud namaz kılarken sol elini sağ elinin üzerine koymuştu. Rasulullah (s.a.a) onu gördü ve sağ elini sol elinin üzerine koymasını emr etti"
Ebu Davud, "Sünen", hadis 755
أَخْبَرَنَا عَمْرُو بْنُ عَلِيٍّ، قَالَ حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ، قَالَ حَدَّثَنَا هُشَيْمٌ، عَنِ الْحَجَّاجِ بْنِ أَبِي زَيْنَبَ، قَالَ سَمِعْتُ أَبَا عُثْمَانَ، يُحَدِّثُ عَنِ ابْنِ مَسْعُودٍ، قَالَ رَآنِي النَّبِيُّ صلى الله عليه وسلم وَقَدْ وَضَعْتُ شِمَالِي عَلَى يَمِينِي فِي الصَّلاَةِ فَأَخَذَ بِيَمِينِي فَوَضَعَهَا عَلَى شِمَالِي .
……..Huşeym ( b. Beşir) … Haccac b. Ebu Zeynep … Ebu Osman en-Nehdi … : ibni Mesud dedi: "Namazda sol elimi sağ elimin üstüne koyduğumda Rasulullah (s.a.a) beni gördü ve sağ elimi sol elimin üzerine koydu"
Nesai, "Sünen", hadis 896
حَدَّثَنَا أَبُو إِسْحَاقَ الْهَرَوِيُّ، إِبْرَاهِيمُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ حَاتِمٍ أَنْبَأَنَا هُشَيْمٌ، أَنْبَأَنَا الْحَجَّاجُ بْنُ أَبِي زَيْنَبَ السُّلَمِيُّ، عَنْ أَبِي عُثْمَانَ النَّهْدِيِّ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ مَسْعُودٍ، قَالَ مَرَّ بِي النَّبِيُّ ـ صلى الله عليه وسلم ـ وَأَنَا وَاضِعٌ يَدِي الْيُسْرَى عَلَى الْيُمْنَى فَأَخَذَ بِيَدِي الْيُمْنَى فَوَضَعَهَا عَلَى الْيُسْرَى .
……Huşeym ( b. Beşir) … Haccac b. Ebu Zeynep es-Selami … Ebu Osman en-Nehdi …: "Abdullah İbn Mesud dedi: "Rasulullah (s.a.a) yanımdan geçti. Ben sol elimi sağ elimin üzerine koymuştum. O, Benim sağ elimden tutup sol elimin üzerine koydu"
İbni Mace, "Sünen", 860-cı hadis
Bu hadisi Ebu Osman en-Nehdi Abdullah İbn Mesuddan rivayət etmiştir. 3 hadis kitabında hadisin metnindeki ihtilaflar göz önündedir. ilave olarak:
1. Haccac b. Ebu Zeynep: bu ravi hakkında ihtilaflar var. Bazıları onu siğa, Nesai, Ahmed b. Hanbel ve başkaları ise onu zayıf saymışlardır. Darektuni onu bir yerde siğa, diğer bir yerde ise zayıf saymıştır. (İbn Hacer, "Tehzibut-Tehzib" 2/177) el-Akili İbn Mesuddan olan bu hadis hakkında: "Ona tabii olunmaz" demiştir. (el-Akili "ed-Duafa" 1/283)
2. Huşeym b. Bəşir: Bu ravi hakkında ihtilaf var. ancak bir çok kimse onun müdellis olduğunda ittifak etmişlerdir. İbni Macenin "Sunen"inde bu hadisi Huşeym b. Beşirden Ebu İshak rivayət etmişdir. Ebu İshaq h.178-de dünyaya gelmiştir. Huşeym b. Beşir ise h.183-de dünyadan göçmüştür. Yani Ebu İshak maksimum 5 yaşında Huşeym b. Beşiri görmüştür.
Huşeym ( b. Beşir)
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْحَسَنِ الْوَاسِطِيُّ يَعْنِي الْمُزَنِيَّ، حَدَّثَنَا أَبُو يُوسُفَ الْحَجَّاجُ يَعْنِي ابْنَ أَبِي زَيْنَبَ الصَّيْقَلَ، عَنْ أَبِي سُفْيَانَ، عَنْ جَابِرٍ، قَالَ مَرَّ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ بِرَجُلٍ وَهُوَ يُصَلِّي وَقَدْ وَضَعَ يَدَهُ الْيُسْرَى عَلَى الْيُمْنَى فَانْتَزَعَهَا وَوَضَعَ الْيُمْنَى عَلَى الْيُسْرَى.
… Ebu Yusuf el-Haccac b. Ebu Zeynep … Ebu Sufyan (Talha b. Nafi) … Cabirden (b. Abdullah) rivayet etmiştir: "Rasulullah (s.a.a) namaz kılan birinin yanından geçiyordu. O, sol elini sağ elinin üzerine koymuştu. Rasulullah (s.a.a) onun elini ayırıp sağ elini sol elinın üzerine koydu."
Ahmet bin Hanbel, "Müsned"
Ebu Yusuf el-Haccac b. Ebu Zeynep: Bu ravi hakkında yukarıda bilgi verdik.
حَدَّثَنَا زُهَيْرُ بْنُ حَرْبٍ، حَدَّثَنَا عَفَّانُ، حَدَّثَنَا هَمَّامٌ، حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ جُحَادَةَ، حَدَّثَنِي عَبْدُ الْجَبَّارِ بْنُ وَائِلٍ، عَنْ عَلْقَمَةَ بْنِ وَائِلٍ، وَمَوْلًى، لَهُمْ أَنَّهُمَا حَدَّثَاهُ عَنْ أَبِيهِ، وَائِلِ بْنِ حُجْرٍ، أَنَّهُ رَأَى النَّبِيَّ صلى الله عليه وسلم رَفَعَ يَدَيْهِ حِينَ دَخَلَ فِي الصَّلاَةِ كَبَّرَ – وَصَفَ هَمَّامٌ حِيَالَ أُذُنَيْهِ – ثُمَّ الْتَحَفَ بِثَوْبِهِ ثُمَّ وَضَعَ يَدَهُ الْيُمْنَى عَلَى الْيُسْرَى فَلَمَّا أَرَادَ أَنْ يَرْكَعَ أَخْرَجَ يَدَيْهِ مِنَ الثَّوْبِ ثُمَّ رَفَعَهُمَا ثُمَّ كَبَّرَ فَرَكَعَ فَلَمَّا قَالَ " سَمِعَ اللَّهُ لِمَنْ حَمِدَهُ " . رَفَعَ يَدَيْهِ فَلَمَّا سَجَدَ سَجَدَ بَيْنَ كَفَّيْهِ .
Zuheyr b. Harb … Affan … Hammam … Muhammed b. Cuhade … Abdul Cebbar b. Vail, Alkame b. Vail ve Maule (azad edilmiş köle), babsı Vail b. Hucr Rasulullahı (s.a.a) namaza başlarken ellerini kaldırarak tekbir getirdiğini gördüğünü rivayet etdi. … Hammam (Rasulullahın) ellerini kulaklarına kadar kaldırdığını göstermiş, daha sonra elbisesine sarınmış, sağ elini sol elinin üzerinə koymuştur. Rükuya varmak istedğinde ellerini elbisesinin arkasından çıkarmış, ellerini kaldırıp tekbir getirmiş ve rukuya varmıştır. "SemiALLAHu limen hamideh" dediği zaman ellerini yeniden kaldırmış, secde ederken iki elinin arasına secdə etmiştir."
Müslim, "El camius sahih", hadis 923
bu hadisde dikkatinizi Abdul Cebbar b. Vail ve Alkame b. Vail kardeşlere çekmek isterim. Abdul Cebbar babasını görmemiştir. Buharinin Tarihul Kebir adlı kitabında söylediğine göre O, babasından 6 ay sonra dünyaya gelmiştir. ancak Abdul Cebbar bu hadisi Maule (azad edilmiş köle) vasıtası ile babasından rivayet etmiş olduğunu varsayarsak hadis mürseldir. ancak kardeşi (Alkame b. Vail) vasıtası ile rivayet ettiğini varsayarsak hadis mürsel değil. ancak yine problemler var. ilk önce Alkame b. Vail hakkında:
صدوق إلا أنه لم يسمع من أبيه
Siğadır, ancak babasından dumamıştır.
İbn Hacer "Teqrib"
وحكى العسكري عن بن معين أنه قال علقمة بن وائل عن أبيه مرسل
el-Askeri İbn Muinden şöyle dedi: "Alkame b. Vail babasından mürsel(görmediği birinden hadis rivayet eden ravi)dir.
İbn Hacer "Tehzib"
Abdul Cebbar b. Vail hakkında:
عبد الجبار بن وائل بن حجر الحضرمي عن أخيه عن أبيه قال محمد بن حجر ولد بعد أبيه لستة أشهر
Abdul Cebbar b. Vail b. Hucr el-Hadremi kardeşinden o da babasından. Muhammed b. Hucr dedi: "babasının ölümünden 6 ay sonra doğulmuştur.
Buhari, "Tarihul Kebir"
قال يحيى بن معين: وروايته ورواية أخيه عبد الجبار عن أبيهما مرسلة، لم يدركاه
Yahya b. Muin dedi: "Onun (Alkamenin) ve kardeşi Abdul Cebbarın babalarından olan rivayeti murseldir. Hiç birisi babasını görmemiştir
Nevevi, "Tehzibul-esma vel-Lugat" 426-cı ravi
sonuç olarak Abdul Cebbar b. Vail babasını görmediğinden direk babasından rivayet edemez. ya köleden rivayet etmiştir ya kardeşi Alkame b. vailden. eğer Abdul Cebbar b. Vail köleden rivayet etmişse hadis meçhuldür. çünki kölenin kim olduğu bilinmiyor. yok eğer kardeşi Alkame b. Vailden rivayet etmişse hadis mürsel oluyor çünkü sünni rical alimleri onun Babasından duyduklarının mürsel olduğunu söylediler.
حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ، حَدَّثَنَا أَبُو الأَحْوَصِ، عَنْ سِمَاكِ بْنِ حَرْبٍ، عَنْ قَبِيصَةَ بْنِ هُلْبٍ، عَنْ أَبِيهِ، قَالَ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَؤُمُّنَا فَيَأْخُذُ شِمَالَهُ بِيَمِينِهِ
Kuteybe … Ebul Ahvas … Simak b. Harp … Kabise b. Hulb … onun babası (Hulb et-Tai) dedi: RasulALLAH s.a.a. bize imamlık ederdi ve sağ eli ile sol elini tutardı.
Tirmizi, "Sünen" 253-cü hadis
bu hadisde iki kişi üzerinde durmak istiyorum:
1. Simak b. Harp: bazıları onu siğa, bazıları ise zayıf saymışlardır.
وروى أبو طالب ، عن أحمد ، قال : مضطرب الحديث
Ebu Talip Ahmedden rivayet etdi: (Simak b. Harp) Muztaribul-hadisdir. (Yani hadisi bir defa bir şekilde, bir defa ise başka bir şekilde rivayet ediyor)
وروى أحمد بن سعد ، عن ابن معين : ثقة ، وكان شعبة يضعفه
Ahmed b. Sad İbn Muinden rivayet etdi: "Siğadır. Şube onu zayıf biliyordu"
زكريا بن عدي ، عن ابن المبارك ، قال : سماك ضعيف في الحديث
Zekeriyye b. Addi İbn el-Mübarekden rivayet etdi: "Simak hadiste zayıftır."
Simak b. Harp
2. Kabise b. Hulb: meçhuldür.
قال بن المديني مجهول لم يرو عنه غير سماك
İbn el-Medini dedi: "Meçhuldür. Ondan Simakdan başqa hiç kimse rivayet etmemiştir
وقال النسائي مجهول
Nesai dedi: "Meçhuldür."
İbn Hacer "Tehzibut-Tehzib" 635-ci ravi
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ مَحْبُوبٍ، حَدَّثَنَا حَفْصُ بْنُ غِيَاثٍ، عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ إِسْحَاقَ، عَنْ زِيَادِ بْنِ زَيْدٍ، عَنْ أَبِي جُحَيْفَةَ، أَنَّ عَلِيًّا، – رضى الله عنه – قَالَ السُّنَّةُ وَضْعُ الْكَفِّ عَلَى الْكَفِّ فِي الصَّلاَةِ تَحْتَ السُّرَّةِ
Muhammed b. Mahbub … Hafs b. Giyas … Abdurrahman b. İshak … Ziyad b. Zeyd … Ebu Cuheyfe … Alinin şöyle dediğini bize haber verdi: "Namazda sağ eli solun üzerinde göbeğin altında tutmak sünnetdir."
Ebu davud, "Sünen", 756-cı hadis
Hadisin ravilerinden Ziyad b. Zeyd meçhuldür:
قال أبو حاتم مجهول روى له أبو داود حديثا واحدا عن علي
Ebu Hatim dedi: "Meçhuldür. Ebu Davud onun Aliden olan bir hadisini rivayet etmiştir.
İbni Hacer, "Tehzib"
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ قُدَامَةَ، – يَعْنِي ابْنَ أَعْيَنَ – عَنْ أَبِي بَدْرٍ، عَنْ أَبِي طَالُوتَ عَبْدِ السَّلاَمِ، عَنِ ابْنِ جَرِيرٍ الضَّبِّيِّ، عَنْ أَبِيهِ، قَالَ رَأَيْتُ عَلِيًّا – رضى الله عنه – يُمْسِكُ شِمَالَهُ بِيَمِينِهِ عَلَى الرُّسْغِ فَوْقَ السُّرَّةِ . قَالَ أَبُو دَاوُدَ وَرُوِيَ عَنْ سَعِيدِ بْنِ جُبَيْرٍ فَوْقَ السُّرَّةِ . وَقَالَ أَبُو مِجْلَزٍ تَحْتَ السُّرَّةِ . وَرُوِيَ عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ وَلَيْسَ بِالْقَوِيِّ
… İbn Cerir ed-Dabbi babasından (Cerir ed-Dabbiden) bize şöyle dediğini rivayet etdi: "Alinin sağ eli ile sol elinin bileyinden göbekden yukarıda tutduğunu gördüm."
Ebu Davud dedi: Said b. Cubeyrden göbekden yukarı rivayet edilmiştir.
Ebu Miclez dedi: Göbektən aşağı.
Ebu Hureyreden rivayet edildi ancak kuvvetli değil.
Ebu Davud, "Sünen", hadis 757
hadisimizdeki problem:
[I][B]1. Cerir ed-Dabbi: meçhuldür.
Zehebi, "Mizanul-İtidal" 1474-cü ravi
son olarak:
حكي عن عمر لمّا جيء بأُسارى العجم كفّروا أمامه فسأل عن ذلك فأجابوه بأنا نستعمله خضوعاً وتواضعاً لملوكنا ، فاستحسن هو فعله مع الله تعالى في الصلاة وغفل عن قبح التشبيه بالمجوس في الشرع
Acem esirler getirildiğinde Ömerin karşısında ellerini bir-birinin üzerine qoymuştular. Onlarda bunu etmelerinin nedenini sorduğunda "Şahlarımız karşısında huzu ve tevazu için böyle ederdik" dediler. Ömer bundan hoşlandı ve namazda ALLAH karşısında eti. Ancak, namazda meccusilere benzemesinden qafletde kaldı" (Cevahirul-Kelam, 11/19)
sizce Buharinin Sehl b. Saddan rivayet ettiği hadisteki "emr ediliyordu" sözünden kast edilen kimdir?
görüldugu gibi diyorlar ki namazda sahih el baglamak yoktur hadislerin hepsi çürük ??
başka yerlerdede bu yazıya cevap veren çıkmamıştı herhalde denilenlerin doğru olduğunu gösteriyor cevap verilmememesi hiçbiryererde nette ,el bağlamak yokmuş ?
Hoca
< Eller yandayken namazı dahada huşu içinde kılıyorum rahat serbest huşu içinde ama eller bağlı iken sanki ağır bir yük gibime geliyor nedense,elleri bağlamadan namazdan dahada zevk alıyorum,hanefi mezhebindenim elleri bağlamadan sünnet ve farz namazları kılabilirmiyim ? ayrıca elleri bağlama sünnetini yapmadığım için bir zarar varmıdır sünneti uygulamadığım için ? >
Uzun yazıları okumadan cevap vereyim.
Ehli sünnetin 4 mezhebine göre eller bağlanmadan da namaz kılınabilir sadece bir sünnet sevabı kaçırılmış olur.
Araştırmacı_
Bilgi için Sağolun 🙂 uzun yazıyı vaktiniz boşken okumanızı tavsiye ederim önemli güzel bir yazı 🙂
elleri bağlamadan namaz kılan mezhep, eller bağlanmadan namaz kılınır mı, namazda el bağlamak