Hanbeli Mezhebinde Kunut ile ilgili Hükümler
Kayıtsız Üye
Hanbeli Mezhebinde Kunut ile ilgili Hükümler
Cevap: Hanbeli Mezhebinde Kunut ile ilgili Hükümler
Hoca
M)-Kunût Duaları PAGEREF _Toc126304218 h 18
Sabah Namazında Kunut Duası, Sebebi ve Yeri (Rükûdan Önce mi, Sonra mı?)
Bi’ru Maûne Faciası: Kur’ân Hafızlarına Kanlı Suikast
Öğle ve Diğer Namazlarda Kunût Okumanın Hükmü.
Beş Vakit Namazda Kunût Okumanın Hükmü.
Kunût Duasını Açıktan Okumanın Hükmü. Sabah Namazında Kunût Sadece Musibet Anında Okunur Vitir Namazında Okunan Kunût Duası
M)-Kunût Duaları
• Sabah Namazında Kunüt Duası, Sebebi ve Yeri (Rükûdan Önce mi, Sonra mı?)
• Öğle ve Diğer Namazlarda Kunût Okumanın Hükmü
• Beş Vakit Namazda Kunût Okumanın Hükmü
• Kunüt Duasını Açıktan Okumanın Hükmü
• Sabah Namazında Kunût Sadece Musibet Ânında Okunur
• Vitir Namazında Okunan Kunût Duası[1]
m)-Kunût Duaları
Kunût; kelime olarak itaat, huşu, dua ve kıyam manalarına gelmektedİr.İbnü’l-Enbâri kuılûtun dört kısımda olduğunu belirtti ve bunların da; namaz, uzunca kıyamda durmak, itaat ve sükûttan İbaret olduğunu söyledi:[2]
1-Sukût, ve huşu manası:
Zeyd b. Erkanı şöyle anlattı: [3]
‘Bizden birisi hacetini kardeşinden isteyecek şekilde biz namazda konuşurduk, sonunda şu ayet indi ve biz namazda susmakla emrolunduk’. Ayetin meali:
‘Namazları ve orta namazını[4]devamlı kılın! Huşu içinde (bu emirleri) Allah için yerine getirin!’ (Bakara2/238)
2-Kıyam manası:
Câbir’den: [5] Rasûluilah şöyle dedi:
"Namazın efdali kunûtu (kıyamı) [6] uzun olanıdır."
3-İtaal manası:
"İffetini korumuş olan, îmran kızı Meryem’i de (Ailah örnek gösterdi). Biz, ona muzdan üfledik ve Rabbinin sözlerini ve kitaplarını tasdik etti. O gönülden İtaat eden-dendi" (Tahrim, 66/12)
SÎstılah olarak kunût duası bazı namazlarda okunan dua anlamındadır. Rasûluilah’in ünnetinde kunûtun üç şekilde olduğu görülmektedir:i-Zalimler için beddua, 2-Mazlumlar için dua, 3-Kişinin kendisi ve ümmeti için dua. Bunların örnekleri İle ilgili hadisler aşağıda zikredilmektedir[7]
Sabah Namazında Kunut Duası, Sebebi ve Yeri (Rükûdan Önce mi, Sonra mı?)
Giriş
Bi’ru Maûne Faciası: Kur’ân Hafızlarına Kanlı Suikast
Uhud savaşından dört ay sonra h. 4. yılında Ebû Berâ Amir b. Malik Medine’ye gele-rek Rasûlullah’ı ziyaret etti, kendisinden Müslüman olması istendi. Açıktan açığa kabule yanaşmadı, ama meyli olduğu görüldü. Ebû Berâ, Amir b. Sasaa kabilesinin reisiydi ve nüfuzlu bir kişiydi. Rasûlullah’a; kavminden pek çok kişinin İslâm’ı kabul etmesinin mümkün olduğunu, söyledi ve kendilerine Kur’ân ve Sünnet’İ öğretecek kişiler göndermesini, teklif etti. Ancak Rasûluilah Ehl-i Necd’e pek güvenmediği için bunun adamları açısından tehlikeli olacağını belirtti ise de Ebû Amir elçilerin can güvenliğini sağlama garantisi verdi. Bunun üzerine Rasûluilah Ehl-i Suffe’den önce kırk, soma da otuz kişiyi de bunlara ilhak ederek yetmiş kişilik bir grubu kendileriyle gönderdi. Bu grub Kur’ân’ı çok İyi okuyan kurrâ (hafızlar) olarak bilinirdi. Ebû Ma’şer’in ‘Kitabü’l-Meğâzi’sinde önce on dört kişi gönderildi-ği, başkanlarının da Münzir b. Amr olduğu yolda Ebû Berâ’nın öldüğü haberi gelince takviye gönderildiği ve bu şekilde kırk kişi daha gönderildiği nakledilir. Bazıları ilk gönderilenin otuz kişi olduğunu nakleder. Rivâyetlerdekİ kırk, otuz ve yetmiş şeklindeki farklılığa bu nakiller açıklık getirmektedir. Enes b. Mâlik’ten gelen rivayette de yetmiş kişi oldukları belirtilir ki dayısının da bu grupta olması nedeniyle olayı İyi bildiği, rivayetin de Buhari ve Müslim’in Sahihlerinde geçtiği göz önüne alınırsa sayı konusu biraz daha netleşir.
Ebû Berâ’nın yolda ölümü üzerine grup başkanı Münzİr bir kişiyi Ebû Berâ’nın yeğeni Amir^b. Tufeyl’e gönderdi. Gönderilen bu kişi Enes b. Malİk’in dayısı Haram b. Milhân İdi. Amir elçinin konuşmasını tamamlamasına fırsat vermeksizin adamlarına işaret etti. Harâm’ı arkasından mızraklattı, mızrak öyle saplanmıştı ki Harâm’ın vücûdunu delip geçmişti. Vücudundaki kanlarla yere yıkılan Haram; ‘Kabe’nin Rabbi’ne yemin olsun ki kazandım…’ demişti. İşin büyüyeceğini anlayan habis Amir kendi kavmi Benu Amir’i yardıma çağırdı. Ama onlar ahidlerini bozmayacaklarını söylemeleri Üzerine aralarında dostluk olan Benû Süleym kabilesinin Rİ’l, Zekvân ve Usayye kollarından yardım istedi. Onlar da hemen bunu kabul ettiler ve Bi’ru Maûne tarafında bulunan diğer elçilere baskın yaptılar. Hazırlıksız yakalanan sahabe kılıçlarını çekip savaştılarsa da hepsi birer birer Şehit oldu, sadece öldü diye bırakılan Ka’b b. Zeyd ile olay sırasında develeri otlatmakla meşgul olan Münzir b, Muhammed ve Amr h. Ümeyye kurtulmuştu. Şehit olurken Müslümanlar bu olayın sahabeye ulaştırılması için dua ettiler. Vahiy yoluyla haber alan Hz. Peygamber şehitlerin durumunu sahabeye bildirdi. Hatta Allah Teâlâ onların sözlerini ayet olarak indirdi, daha sonra bu ayet nesh edildi:
"Bizden kavmimize şu haberi götürün: Hiç şüphesiz, biz. Rabbimize ulaştık ve O bizden razı oldu, biz de O ‘ndan razı olduk.
Münzir bu üzücü olayı duyunca müşriklere saldırdı ve orada şehit edildi. Amr onların ellerine esir düştü. Daha sonra da esir bırakma konusunda adağı olan habis Amir tarafından serbest bırakıldı. Şehitler arasında Hz. Ebû Bekir’in azatlısı ve hicrette Rasûlullah’a yardımcı olan Âmir b. Fliheyre de vardı. Buharı’de Urve b. Ziibeyr’den mürsd olarak nakledilen rivayette habis Âmir esir aldığı Aıiır’a şehit olan İbn Füheyre’yi göstererek, bu kişinin kim olduğunu, sordu. O da: "Amir b. Füheyre’dir, niçin sordun?’ deyince Âmir: ‘Katlolduğıında göğe yükseltildiğini, sonra tekrar yere indirildiğini gördüm, onun İçin sordum’ dedİ. [8] Bu olay o kadar çok şöhret buldu ki heyetler yılında görüşmek için gelen Amir b. Tufeyl habisi Rasûlullah’m huzuruna geldiğinde bu olay sorulmuş, o da aynen anlatmıştı.[9]
Uhud savaşındaki müessif hadiseden sonra kurrâ denilen yetişkin gençlerin bu şekilde katledilmesi Rasûlullah’i çok üzmüş ve bir ay Ri’I, Zekvân ve Usayye kabilelerine beddua ederek sabah namazında kunut okumuştu.
Enes b. Malik’in amcası Harâm’ı mızraklayarak öldüren Cebbar b. Selma, onun sözünü daha sonraları Dahhâk b. Süfyan’a sormuş, o da ‘yani cenneti'(kazandım)" demek istediğini anlayınca Müslüman olmuştu.
Öldü zannedilen Ebû Berâ hayattaydı ve bu üzücü olaydan dolayı kalırından öldü. Ebû Berâ’nın oğlu Rebia, amcası hain Âmır’i öldürmeye çalıştıysa da başarılı olamadı. Heyetler yılında Rasûlullah’m huzuruna gelen Âmir, Rasûlullah’a da suikast düzenleyip öldürmek istedi, ancak başaramadı. Daha sonra boynunda deve taununa benzer bir şişlik meydana geldi, Arabların küçük gördüğü Benû Selül’de bir kadının çadırında hasta olmasını gururuna yedİrmeyİp atına bindi, hem atını koşturdu, hem de ölüm meleğine meydan okudu ve hızla koşan atından düşerek ölüp gitti.
Rahmet Peygamberi hiç kimseye lanet etmemişken o gün Bi’ru Maûne şehitleri için dua ve katillerine lanet etti. Kunut’un ilk sebebi buydu. Bir ay sonra da Rasûhıllah beddua şeklinde olan bu kunııtıı terk etti. Aşağıdaki rivayetler bu olayla ilgilidir.[10]
691/1561-Enes b. Malik’ten (RadıyAllahü anh)
‘Hz. Peygamber’e (Saitaiiahn aleyhi ve sçiiem) Ri’l, Zekvan, Usayye ve Benû Lihyan (kabilelerinden bazı kişiler) geldiler, Müslüman olduklarını iddia ettiler ve kavimlerine karşı destek istediler. Hz. Peygamber o gün yanlarına Ensar’dan yetmiş kişi vererek kendilerine destek oldu.’
Enes anlatmaya şöyle devam etti:
‘Bunları (yetmiş kişiyi) yaşadıkları zamanda kurrâ (Kur’ân hafızlan) diye isimlendirmiştik. Bu kişiler gündüz odunculuk yapar, gece namaz kılarlardı. (Rasûlullah’a) gelenler kurrâyı (hafızları) yanlarında götürdüler. Bi’rü Maûne (Ma’une kuyusu) denilen yere gelince (oradaki kabileleri ile birlikte) kurrâya hainlik yaptılar (tuzak kurdular) ve hepsini öldürdüler.
Katâde yoluyla Enes’ten:
SS öldürülürken onlara Kur’ân’dan (şu ayeti) okudular[11]
»Bizden kavmimize haber götürün: Şüphesiz biz Rabbimize ulaştık ve o bizden razı oldu, biz de O’ndan razı olduk " Sonra bu ayet kaldırıldı (nesh edildi) [12] Snes’ten ikinci tarikle gelen rivayet:
Rasûlullah (SauaüaUi aleyh, ve selle»» (katliamına) üzüldüğü seny yeden hiçbirine kurrâ diye isimlendirilen gruba üzüldüğü kadar üzülmemişti. rRâvi) Süfyan ekledi:
(Râvi) Süfyan ekledi: ‘Onlar hakkında şu ayet indi:
"Bizden kavmimize haber götürün: Şüphesiz biz (Rabbimizden) razı olduk, O da bizden razı oldu."
Bu ayet kim hakkında indi diye Süfyan’a tekrar sorulunca: ‘Bi’ru Maûne ehli (Maûne kuyusu şehitleri) hakkında indi’ dedi. [13]
Açıklama
Bu konu ile İlgili rivayetler geniş olarak Kitabü’l-Gazevât bölümünde gelecektir. Yukarıdaki rivayette zikredilen ayetin metni sonra nesh edilmiştir. Bu ayetin sebeb-i nüzulü kurrâların şehit olurkenki şu olay ve sözleridir:
Enes’ten (RadıyAllahüanhy}[14]
Bir grup İnsan Hz. Peygamber’e (SallAllahü aleyhi ve sellem) geldi ve : ‘Bizimle birlikte bize Kur’ân ve Sünnet’i öğretecek kişiler gönder’ dediler Bunun üzerine Rasûlullah Ensar’dan yetmiş kişi gönderdi ki bunlara kurrâ (hafızlar) denirdi. Dayım Haram da onların içindeydi. Bu kişiler gece Kur’ân okur, inceler ve öğrenirler, gündüz ise su taşır, onu mescide getirirler, odun toplarlar/keserler, onları satıp parası ile suffe ehli ve fakirler için yiyecek satın alırlardı. Hz. Peygamber bu kişileri gönderdi. Ama yerlerine ulaşmadan ayrılıp etraflarını sardılar ve haince onları Öldürdüler. Kurrâ (hafızlar) bu sırada şöyle dediler:
‘AHahım, bizden Peygamberimiz’e haber ver. Hiç şüphesiz biz sana ulaştık ve biz Senden razı olduk, sen de bizden razı oldun.’
(O hainlerden) bir kişi Enes b. Malik’in dayısı Haram’a arkadan gelip mızra-ğını öyle batırdı ki vücudunu deldi geçti. Haram şöyle dedi; ‘Kabe’nin Rabbi’ne yemin olsun ki kazandım.7 Rasûlullah ashabına durumu şöyle haber verdi: "Kardeşlerinizi öldürüldüler. Onlar (ölürken) şöyle dediler: ‘Allahım, bizden Peygamberimiz’e haber ver. Hiç şüphesiz biz sana ulaştık ve biz Senden razı olduk. Sen de bizden razı oldun.’ "
§Rasûkıllah kendisine ve Müslümanlara ihanet eden bazı kişiler aleyhine konuşmuş, kunut okuyarak beddua etmişti, daha sonra da bunu Allah’ın emriyle terk etmiştir, bu konudaki rivayetler:
a-Uhud’da yaralandığında:
Enes’ten (RadıyAllahü aııh):'[15]
Hz. Peygamber Uhud günü başından yaralandığında şöyle dedi: "Peygamberlerini yaralayan bir kavim nasıl kurtuluşa erecek." Bunu üzerine şu ayet indi:
‘Bu konuda senin yapacağın bir şey yoktur…
b-Zulüm gören Müslümanlar lehine ve hain kabileler aleyhine kunut:
Ebû Hürcyre’den (RadıyAllahü anh): [16]
Rasûlullah sabah namazında kıraati bitirince tekbir getirdi (rükûa gitti) ve ‘Semi AllahÜ limen hamideh, Rabbena ve leke’1-hamd’ diyerek başını kaldırdı. Sonra ayak-ta olduğu hâlde şöyle dua etti:
"Alfahümme! Enci’l-Velid’ebne’l- Velid ve Selemete’bne Hişam ve Ayyaş’ebne Ebî Rebîa ve’l müstad’afîne mine’l-mü’minîn. Allahümme’şdüd vat’eteke alâ Mudar ve’c’alha aleyhim kesini Yusuf. Alİahümme’l’an lihyâne ve Ri’len ve Zekvâne ve Usayyete asâ’llahe ve Rasûlehü."
Bize ulaştığına göre Rasülullah sonra şu ayet inince bu kunutu bıraktı.
"Bu konuda senin yapacağın bir şey yoktur. Allah onların tövbesini kabul eder ya da zalim olduklarından dolayı onlara azap eder. [17]
Kunut okuyordu, sonra ayeün nüzulü ile bu durum k; ale edildi. bulunmaktadır: Bunlardan ve durumlar, Allah’a havale edildi.[18]
692/1562-Enes b. Mâlik’ten (Radıyaiiahnanh): [19] ‘Rasûlullah {Satiattahü aleyhi ve seiiem) bir ay Ri’l ve Zekvan’dan kişilere (hainlere) beddua ederek kunut duası okudu.’ Ve Rasûlullah şöyle dedi: "Usayye’den olan kişilerde Allah ve Rasûlüne isyan ettiler."
NOT: Usayye kabilesi, Benû Süleym’in bir koludur. Bu kabile ataları nisbet Usayye b. Hufaf b. Nedbe b. Buhse b. Süleym’e edİlmiştir. [20]
693/1563- Enes b. Mâlik’ten (Radıyaitahuanhy.) [21]
‘Bir ay (sabah namazında) rükûdan sonra Rasûlullah (Sallailahu aleyhi ve Arab kabilelerinden (hainlik eden) kabileye beddua ederek kunut duası okudu. Sonra terk etti/bıraktı. [22]
694/1564-İbn Ömer (RadıyAllahüctnh)[23]
Rasûlullah’ın (Saiiaiiaha aleyhi ve seüem) sabah namazının son rekâtında ‘Semi Allahü Iimen hamiden’ diyerek başını kaldırdığında şöyle dua ettiğini işitti:
"AllahümmeTan fülânen," münafıklardan bazı kişilere beddua ediyor-du. Sonra Allah Teâlâ şu ayeti indirdi:
"Bu konuda senin yapacağın bir şey yoktur. Allah onların tövbesini kabul eder ya da zalim olduklarından dolayı onlara azap eder. [24]
695/1565-Ebû Hüreyre’den (Radıyaiiahaanhy)[25]
Rasûlullah (Saiiattahü aleyhi ve settem) sabah namazının son rekâtında (rü-kûdan) başını kaldırdığında şöyle dedi:
"Allahümme, Encİ’l-Velid’ebne’l- Veİid (Başka rivayetteki ek: Allahümme Rabbena veleke’l-hamd, Enci’l-Velide…) ve Selemete’bne Hişam ve Ayyaş’ebne Ebî Rebîa ve’l müstad’afîne (Başka rivayetteki ek:…mine’lmü’minîn) bir Mekke. Allahürnmeşdüd vat’eteke alâ Mudar ve’c’alha aleyhim sinine kesini Yûsufe (Aleyhisselâm)."[26]
Açıklama
Duamn tercemesi:
"Allahım, (Başka rivayetteki ek: Allahtm, Rabbİmiz sana hamd holsün.) Velid b. Velid, Seleme b. Hişam, Ayyaş b. Ebî Rebîa ve Mekke’deki (Başka rivayetteki ek:..müminlerden) müstez’afları kurtar. Allahım, Mudar kabilesini şiddetle ez, tıpkı Yusuf’un (Aieyhiselâm) kıtlık yılları gibi onları (Mudar’ı) da kıtlık yıllan ile ez!"
§Hadisteki Velid b. Velid, Halid b. Velid’in kardeşi ve Velid b. Muğire’nin oğludur. Bedir’de müşriklerin saflarındaydı, Müslümanlar’ın eline esir düştü ve fidye ile kurtuldu. Sonra Müslüman oldu, ancak Mekke’den bırakılmadı. Bunun üzerine Velid arkadaşları Seleme ve Ayyaş ile sözleşti ve hepsi müşriklerden kaçarak gizlice yola çıktılar. Rasûlullah onların durumunu bildi ve kendilerine namazda kunut ile dua etti. Velid Rasûlullah’ın yanına ulaştıktan sonra vefat etti. Rasûluliah bu kişiler için on beş gün dua etmişti, Ramazan bayramının sabahında bu kunutu terk etti. Bunun sebebini Hz. Ömer sorunca Rasûlullah şöyle dedi:
"Onların geldiğini bilmiyor musun?"
Rasûlullah bunu söylediğinde yol açıldı, Velid onları getiriyordu. Velid nefes nefese Rasûtullah’in yanına gelince ruhunu teslim etti. Hz. Peygamber şöyle buyurdu: "Bu kişi şehittir, ben de bu şehidin yolundayım.[27]
§Seleme b. Hişam (Raâtyatlaka anh), Ebû Cehl’İn kardeşi ve Hişam b. Muğire’nin oğludur. İslâm’a ilk giren kişilerdendi, H. 14 yılında Hz. Ebû Bekir’in hilafeti döne-minde Şam bölgesinde şehit oldu.
§Ayyaş b. Rebîa’nın (RadıyAllahU anh), babası Ebû Rebia Amr b. Muğire’dir. Ayyaş İslâm’a ilk girenlerden olup ilk İki hicrette de bulunmuştu, sonra Ebû Cehl kendisine tuzak hazırladı/kandırdı, Ayyaş Mekke’ye dönünce onu alıkoydu, gitme-sini engelledi. Bunun üzerine o da iki arkadaşıyla beraber kaçtı. Ayyaş, Hz. Ömer’in hilafet yılı h. 15’e kadar yaşadı ve bu tarihte vefat etti. [28]
ŞRasûlullah ayrıca diğer müstaz’aflara da dua etti. Müstaz’af 0>w&»il) keli-mesi müşriklerin eziyet ettiği ve hicret etmeye fırsat ve imkan bulamayan zayıf mü’minlere işaret etmektedir.
§Kunut duasında geçen vat’e kelimesi ezmek ve çiğnemek manasında olup burada şiddetli azap ve helaktan kinayedir.
§Kureyş’e verilecek cezanın Hz. Yusuf dönemi kıtlık yıllarına benzetilme talebi o dönemin şiddetinden olsa gerek, bundan sonra Kureyş’in yaşadıkları bir rivayette Abdullah b. Mes’ûd {RadıyAllahüanh) tarafından şöyle anlatılır:
Mesruk’tan: [29]
Bir kişi Abdullah’a (RadıyAllahUanh)geldi:.,.
‘…Çünkü Kureyş Rasûlullah’a isyan edince (Mekke’deki müminlere eziyeti artırınca) Rasûluliah onlara Hz. Yusuf un kıtlık seneleri gibi kıtlık verilip cezalandırılmaları için beddua etti, onlara Öyle kıtlık (günleri) geldi çattı ki çok sıkıntıya düştüler, hatta kemikleri bile yemek zorunda kaldılar. Bir kişi gökyüzüne ve kendisi ile gök arasındaki dumana benzer şekilde ya- görürdü, sonra Allah şu ayeti indirdi.[30]
696/1566 -Hufaf b. İmab. Rahada el-Gıfârî”den (Radıyaiiamanhy. [31]Biz Rasûlullah (SaiMiahu aleyhi ve aettem) ile birlikteyken bize sabah namaz kıldırdı. Son rekâtta başını (rükûdan) kaldırdığında şöyle dedi:
"LeanAllahü Lihyânen ve Ri’len ve Zekvâne ve Usayyete asati’llahe ve Rasûlehü. Eslemü sâlemehAllahü ve Gıfarun ğafarAllahü leha."
Sonra Rasûlullah secdeye gitti. Namazı bitirince cemaate şöyle dedi: "Ey İnsanlar! Şüphesiz burada söyleyen ben değilim, ancak söyle-yen izzet ve celâl sahibi Allah’tır
§Diğer rivayette:..(Rasûlullah şöyle dedi;) "Allahüme’l-an Benî Lihyane, Allahüme’l-an Ri’len ve Zekvâne." Sonra tekbir aldı ve secdeye gitti.
(Râvi) Hufaf bir rivayette şunu ekledi:
Bu sebepten dolayı kafirlere lanet etmek meşru kılındı. [32]
Açıklama
Duanın tercemesi:
"Lihyân, Rl’l, Zekvân ve Usayye kabilelerine Allah lanet etsin! Onlar Allah v Rasûlüne isyan ettiler. Eşlem (kabilesine) Allah selâmet versin[33] Gıfar’ı da Allah mağfiret etsin."
Diğer rivayetteki duanın tercemesi:
"Allahım, Lihyan oğullarına lanet et, Allahım, Ri’l ve Zekvan (kabilelerine) lanet et."
§RasûIullah Lihyân, Rii’l, Zekvân ve Usayye’den oluşan dört kabileye güveni sarsmaları ve haince suikast düzenlemelerinden dolayı lanet etti, ama Eşlem ve Gıfar kabilelerine dua etti. Çünkü Gıfar kabilesi Önceden Müslüman olmuş ve Rasûlullah’ı desteklemişti, Eşlem kabilesi de RasûluIIah’la sulh yapmıştı savaşmamıştı. Sâleme sulh yapılması ve kötü davranılmaması manasmdadır ki Rasûlııllah, Allah’ın onlara bu iyi davranışlarının karşılığını vermesi ve onlarla savaşı emretmemesi için dua etmektedir. Bu nedenle ‘selâmet versin’ şeklinde terceme edildi. Ayrıca burada Müslümanların iyi halini istismar eden ve katliamlara sebep olan hainlere/münafıklara da lanet etmenin caiz olduğu görülmektedir. [34] Bu duanın namazda yapılması icabete daha yakın olması yanında gelen musibetlere karşı Allah’tan yardım isteme duygusundan kaynaklanmaktadır. Çünkü Allah Teâlâ kendisinden sabır ve namazla yardım istenmesini emretmektedir;
Ey iman edenler/ Sabır ve namaz ile Allah’tan yardım isteyin. Allah kesinlikle sab-redenlerle beraberdir" (Bakara, 2/153)
§Bu konudaki rivayetler ve kabilelerle ilgili bilgiler Kitabü’l-Fedâil bölü-münde gelecektir. [35]
Cevap: Hanbeli Mezhebinde Kunut ile ilgili Hükümler
Hoca
697/l567-İbnSirin’den-eh Malİk’e (RadıyAllahü unh)’. [36]
Rasûtah isauum kunut duası okudu mu?’ diye sorulun
‘Evet, rükûdan sonra. duasını sabah namazında okudu mu?’ diye sorulun, rükûdan sonra kısa bir müddet.: [37]
698/1568-Âsım el-Ahvâl anlattı: [38]
Enes b. Malİk’e (RadtyAllahüanhy.
‘Kunut duası rükûdan önce mi yoksa rükûdan sonra mı?’ diye sorunca dedi ki:
‘Rükûdan önce.’ Bunun üzerine ben:
‘Ancak bazıları Rasûlullah’ın (Sallaüaha aleyhi ve sellem) rükûdan sonra kunut okuduğunu iddia ediyorlar’ deyince Enes şöyle dedi:
‘Onlar doğrusunu söylememiş. Rasûlullah sadece bir ay ashabından bazı kimseleri öldüren kişilere (rükûdan sonra) beddua ederek kunut duası okudu. Bu öldürülenlere de kurrâ (hafızlar) denilirdi.'[39]
Açıklama
Yukarıda geçen iki rivayet arasında tenakuz yoktur. Çünkü dikkatli okunursa ilk hadiste Enes b. Malik kunutun rükûdan sonra kısa bir müddet okunduğunu nakletmekte, ikinci hadiste ise Rasûlullah’ın sürekli yaptığı fiili, yani normal zamanlarda rükûdan önce kunut okumasını nakletmekledir. Bu şekilde iki rivayet cem edilmektedir. Rivayetleri anlamada acele edilmemelidir. Burada geçen (}#&) fiili yalan anlamında kullanılmayıp doğruyu söylememe, hata etme şeklinde anlaşılır. Çünkü Hicaz lügatında (v-1) fiili bilerek ya da hata ile doğruyu söylememe anlamında umûm ifade eden bir lafızdır. Sahabe bunu kendi aralarındaki rivayetlerde Rasûlullah’a yalan isnadı manasında değii de,hata etti anlamında kullanmaktadır. Bu konuda bol miktarda örnek şerhlerde geçmektedir.[40]
699/1569- Enes b. Mâlik’ten Rasûlullah [41]
(Sailaüahü aleyhi ve sellem) dünyadan ayrılıncaya kadar sabah namazında kunut okumaya devam etti. [42]
Açıklama
Bu konudaki hadisler musibet anında beddua şeklinde kunut okumanın meşru olduğunu göstermektedir. Çünkü kafirler Müslümanlara karşı haddi aşmaktadırlar; onları haksız yere öldürmekte, zayıflarını hapsetmekte ve hicret etmelerine müsaade etmemekte, hatta bazılarını işkenceyle öldürmektedirler. Bu musibetlerin yoğun olduğu bir dönemde olsa gerek Rasûluliah bir ay bu acımasız kafirler ve münafıklar aleyhine, kunut duası okudu. Bu duada Allah’tan Müslümanlara yardım edilmesi istenmektedir.
§Son rekâtta kunut duasının yerinde müctehidler ihtilaf ettiler:
1-İmam Âzam Ebû Hanİfe ve ashabı ile bir rivayette Malik ve İshak’a güre ut rükûdan Önce okunur. Bu görüş îbn Abbas, Berâ, Ömer b. Abdülaziz, Ubeyde selmanî, İbn Ebî Leyla gibi kişilerden de nakledildi.[43] Yukarıda geçen 698/1568 S iu Enes b. Malik hadisi, ayrıca aşağıdaki rivayetler bu görüşün delilleridir:
Übey b. Ka’b’dan (RadıyAllahü anh), [44]
Rasûlullah kunut okudu, yani vitirde rükûdan önce.
Alkame’den: [45]
Abdullah (b. Mes’ûd) (Radıyailahu anh) Hz. Peygamberin vitir namazında rücûdan Önce kunut okuduğunu bildirdi.
Alkame’den: [46]
İbn Mes’ûd (RadıyAllahü anh) ve Rasûlullah’m diğer sahabileri vitir namazında
ikûdan önce kunut okurlardı.
Hasan-ı Basrfden: [47]
Hz. Ömer {RadıyAllahü anh) rükûdan sonra kunut okudu, Hz. Osman rükûdan önce kunut okudu ki insanlar o rekâta yetişsin.
Abdun-ahman b. Esved babasından nakletti: [48]
Abdullah b. Mes’ûd {RadıyAllahüanh) namazlardan sadece vitirde rükûdan önce
kunut okurdu.
Numan b. Kays’tan: [49]
Ubeyde’nin (RadıyAllahü anh) arkasında namaz kıldım, sabah namazında rükûdan önce kunut okudu.
Esvedb. Yezid’den: [50]
ibn Ömer {RadıyAllahü anhüma) vitir namazında rükûdan önce kunut okudu.
2-İ. Şafiî, Malikİlerden tbn Habib’e göre kunut rükûdan sonra okunur. Bu görüş Hz. Ebû Bekir, Ömer, Osman, Ali, Ebû Kılâbe’den de nakledildi: [51]
Atâ b. Sâib babasından nakletti:[52]
Hz. Ali (Radtyaltahü cmhi vitir namazında rükûdan sonra kunut okurdu. [53]
İbnSirin’den:’
Übey b. Ka’b’ın (RadıyaUaM anh) arkasında namaz kıldım. Vitirde rükûdan sonra kunut okudu.
Hişam’dan: [54]
Hasan-ı Basrî ve İbn Şirin vitirde rükûdan sonra kunut okurlardı.
3- İ. Malik, Ahmed b. Hanbel ve bazı alimlere göre rükûdan önce ya da sonra yapılmasında bir sakınca yoktur, Hanbeiiler’de tercih edilen ise rükûdan sonra, Malikiler’de rükûdan Önce olmasıdır. [55]
Humeyd’den: [56]
Enes b. Malik (Radıyallalıü anh) sabah namazındaki kunut hakkında sorulunca şöyle dedi:
"Biz rükûdan önce de, sonra da kunut okurduk. [57]
Enes b. Mâlİk’ten (ItadıyaUahiiank): [58]
Hz. Peygamber’in ashabından bazıları sabah namazında rükûdan önce kunut okurlardı, bazıları da rükûdan sonra.
-Hafız İbn Hacer, bu konudaki ihtilaftan kunutun rükûdan önce ya da rükûdan sonra yapılmasının mubah olmasının anlaşıldığını belimi. [59] Doğrusunu Allah bilir.
ŞKunutun hangi namazda olduğu konusunda ihtilaf edildi. Bu İhtilafın sebebi de farklı rivayetlerin gelmesidir:
1-Alimlerin çoğuna göre musibet olduğunda beş vakit namazın hepsinde kunut okunabilir.
2-Musibet olmadığında öğle, ikindi, akşam ve yatsı namazlarında kunut okunmayacağı konusunda ittifak vardır. Ama sabah namazında ihtilaf edildi:
a-Alimlerin büyük çoğunluğuna göre sabah namazında kunut okumak sünnettir. On dokuz tane sahabe, on iki tane tabiûn, ayrıca İmam Malik b. Enes, Şafiî başta olmak üzere Hicaz ve Şam ulemasının çoğunluğu bu görüştedir. Bir rivayette Ahmed b. Hanbel ve İshak b. Râhûye de bunlardandır.
Bu kişiler 699/1569 nolu Enes b. Malik (Radtyaüahü anh) rivayetim, ayrıca "ulamalar, delil getirdiler. Bunlar yukarıda geçmişti d)geı uys îbn Hazm,a kunut okumak da, terk etmek de caizdir.[60]
Rir erup alime göre de musibet olmadığında sabah namazında kunut okun-nllah b İbn Abbas, Ebu’d-Derdâ, imam Ebû Hanife ve ashabı, es. Sevriı İbnü’l-Mübarek, Ahmed b. Hanbel gibi alimler bu İshak ve el-Müsned tercemesinde [61]’Sabah Namazında Kunût Sadece et Anında Okunur başlığı altında zikredilecek rivayeti delil getirirler. kunut duası okumanın hükmü [62] Vitir Namazında Kunul ve Hükmü" konusunda gelecektir. [63]
Öğle ve Diğer Namazlarda Kunût Okumanın Hükmü
700/1570- Ebû Hüreyre’den (Radıyaiiahu anh). [64]
Rasûlullah (Saiiaüahü aleyhi ve seüem) öğle namazının sonunda şöyle dua ederdi:
"Allahümme! Hallısı’l-Velid’ebne’l- Veüd ve Selemete’bne Hiş^m ve Ayyaşe’bne Ebî Rebîa ve daafete’l-müslimîn min eydi’i-müşrikîn ellezine !â yestedîûne hîleten ve la yehtedûne sebîla."
NOT: Duanın tercemesi:
"Allahım/Velid b. Velid, Seleme b. Hişam, Ayyaş b. Ebî Rebîa, ayrıca çözüme gücü yetmeyen ve bir çıkış yolu bulamayan zayıf/güçsüz Müslümanları müşriklerin ellerinden kurtar!" [65]
701/1571-Berâ b. Âzib’den (Radtyaiiahüanh):[66]
Hz. Peygamber (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) sabah ve akşam namazlarında kunut duası okudu. [67]
702/1572- Ebû Hüreyre’den (Radıyaiiahu anh) [68]
Hz. Peygamber (SaiMiahü aleyhi ve seUem) yatsı namazının son rekâtında (rükûdan) başını kaldırdığında kunut duası okudu ve şöyle dedi:
"Allahümme, Enci’l-Velid’ebne’l- Velid ve Selemete’bne Hişam ve Ayyaş’ebne Ebî Rebîa ve’l müstad’afîne mine’l-fnü’minîn. Allahümmeşdüd vat’eteke ala Mudar ve’c’alha aleyhim sinine kesini Yusuf aleyhi’s-selâm."
NOT: Duanın tercemesİ:
"Allahım! Velid b. Velid, Seleme b. Hişam, Ayyaş b. Ebî Rebîa ve Mekke’deki (diğer) müstez’afları kurtar. Allahım, Mudar kabilesini şiddetle ez, tıpkı Yusuf aleyhi’s-selâm’ın kıtlık yılları gibi onları (Mudar’ı) da kıttık yılları ile ez!" [69]
703/1573-Ebû Seleme’den (RadıyAllahü anh)[70]
Ebû Hüreyre şöyle dedi:
‘VAllahi sizden (namazı) Rasûlullah’ın (Saiiaiiahu ateyhi ve selem) namazına en çok benzeyen kişi benim.
(Râvi devamla) ekledi: (İşte bu) Ebû Hüreyre öğle, yatsı ve sabah namazlarının son rekâtında kunut okurdu.
§(Râvi) Ebû Âmir bir rivayetinde şöyle nakletti: Yatsı ve sabah namazlarında ‘Semi Allahü limen hamiden1 dedikten sonra (doğrulur) ve mü’minlere dua eder, (hainlik yapan) kafirlere lanet ederdi.
NOT: Bu rivayetin diğer kısmı için bk. el-Müsned Trc. H. no: 614/1484 [71]
Beş Vakit Namazda Kunût Okumanın Hükmü
704/1574- îbn Abbas’tan (RadıyAllahü anhüma):[72]
Rasûlullah (Saiialiaka aleyhi ve stiiem) bir ay devamlı Öğle, ikindi, akşam yatsı ve sabah namazlarının sonunda kunut okudu; son rekâttaki (rükûdan! ‘Semi Allahü Iimen hamideh’ diyerek doğrulduğunda Benû Süleym’den olan Ri’l, Zekvân, Usayye kabilelerine beddua etti, arkasındakiler de ‘Âmin’ dediler. (Zira) Rasûlullah onlara İslâm’a davet edecek kişiler göndermiş de onlar davetçileri öldürmüşlerdi.
§(Râvilerden) Affan bir rivayetinde şöyle nakletti:
îkrime şöyle dedi:
‘İşte bu (olay) kunûtun başlangıcıdır.
NOT: Bu rivayetler musibet anında beş vakit namazda kunûtu okumanın meşruiyetini göstermektedir. Sadece Hanefi alimleri bunun musibet anında sadece sabah namazına has olduğunu belirttiler.
§İbn Abbas rivayetinden kunûtun duyulduğu ve cemaatin ‘Amin’ dediği anlaşılmaktadır. Bundan sonraki rivayet cehren kunût okumakla ilgilidir. [73]
Kunût Duasını Açıktan Okumanın Hükmü
705/1575- Ebû Hüreyre’den (Radıyaliahüanh)
Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) birilerine beddua etmek ya da dua etmek istediğinde rükûdan sonra kunût okurdu. Bazen ‘Semi Allahü Iimen hamideh’ dediğinde (doğrulduğunda) şöyle derdi:
"Aİlahümme Rabbena veieke’l-hamd, Enci’l-Velid’ebne’l- VeÜd ve Selemete’bne Hişam ve Ayyaş’ebne Ebî Rebîa ve’l müstad’afîne mine’l-mü’minîn. Allahümmeşdüd vat’eteke alâ Mudar ve’c’alha aleyhim sinine
kesinî Yusuf."
Rasûlullah bunları açıktan okur, bazı sabah namazlarında da şöyle derdi: "AllahümmeTan fülanen ve fülanen hayyeyni mine’1-Arab." Sonra izzet ve celâl sahibi Allah şu ayeti indirdi: konuda senin yapacağın bir şey yoktur. Allah onların tövbesini kabul eder ya da zalim olduklarından dolayı onlara azap eder.[74]
§Ebû Hüreyre’den (Radtyaiiahu anh) ikinci tarikle gelen rivayet:
Rasûlullah (Saihitaini aleyhi ve sellem) namazında rükûa gitti, sonra başını kaldırdı (doğruldu) ve şöyle dedi:
"Allahümme! Enci Ayyaş’ebne Ebî Rebîa, Aİlahümme! Enci Selemete’bne Hişam, Allahümme! Enci’l-Velid’ebne’l- Velid, Allahümme! Enci’l-müstad’afîne mine’l-mü’minîn. Allahümmeşdüd vat’eteke alâ Mudar, Allahümme’cal’ha sinîne kesinî Yusuf, Allahü ekber."
Sonra Rasûlullah secdeye gitti. [75]
Sabah Namazında Kunût Sadece Musibet Anında Okunur
706/1576- Ebû Malik el-Eşcaî’ anlattı: [76]
Babama:
‘Ey babacığım! Sen Rasûlullah’m (Saiiaiiahualeyhi ve sellem), Ebû Bekir’in, Ömer’in, Osman’ın ve burada Kûfe’de Hz. Ali’nin (Radıyaiiahnanhüm) arkasında beş seneye yakın bir süre namaz kıldın, onlar kunut okurlar mıydı?’ diye sorunca babam şöyle cevap verdi:
‘Ey yavrum! Bu şekilde (musibet dışında sürekli okuma) [77] sonradan yapılmaya başlandı/bidattir.’
§Aynı râviden ikinci tarikle gelen rivayette şöyle anlattı: Babam Rasûlullah’m ıSaiiaiı’ahu aleyhi ve seiiem) arkasında on altı yaşındayken namaz kıldı, ayrıca Ebû Bekir, Ömer ve Osman’ın arkasında da namaz kıldı. Kendisine:
‘Onlar (namazda) kunut okur muydu?’ diye sorunca şöyle cevap verdi: ‘Hayır, ey yavrum! (Bu şekilde musibet dışında sürekli okuma) [78] sonradan yapılmaya başlandı/bid’attır.’
NOT: Bu rivayet Rasûlullah. ve dört halife döneminde de kunutun musibet nda sürekli okunmadığını göstermektedir. Bu konudaki ihtilaf önceden geçmişti. MüsnedTrc. 699/1569 nolu rivayetin açıklaması. [79]
Vitir Namazında Okunan Kunût Duası
707/1577-Hasan b. Ali’den (Radıyaiiah anhüma).[80]
Rasûlullab (Saiiatiahü akyhi ve seitem) bana vitrin kunûtunda okuduğum şu
sözleri öğretti:
"Aflahümme’hdinî fimen hedeyte ve âfinî fimen âfeyte ve teveiienî fitnen tevelleyte ve bârik lî fima e’tayte ve gınî şerra mâ kadayte fe inneke takdî ve lâ yükdâ aleyke, innehü lâ yezillü men vâleyte, tebarekte Rabbena ve teâleyte," [81]
Açıklama
Duanın tercemesi:
"Allahım, hidayet ettiklerinin içinde beni de hidayete erdir, afiyet verdiklerinin içinde bana da afiyet ver, beni işlerini üzerine aldıkların arasına koy. Bana verdiğini bereketli kıl, takdir ettiğin serden de beni koru. Sen hükmedersin, Sana karşı hükmedilmez. Sen kimin işini üzerine aldıysan o zelii oimaz. Ey Rabbimiz Sen yücesin/âlîsini"
§Fark!ı kunût duaları intikal elti, bunlardan bazıları:
Müsned Trc. 696/1566 nolu hadiste geçen kunût duası,
Müsned Trc.700/1570, 702/1572, 705/1575 nolu hadislerde geçen kunût duaları,
Müsned Trc.707/1577 nolu hadiste geçen kunût duası,
Farklı sahabilerden gelen bir kunût duası:
"Allahümme inna nesteînüke ve nestağfıruke ve nestehdîke ve nü’minü bike ve netûbu ileyke ve netevekkelü aleyke ve nîisnîaleyke’l-hayra küllehû neşküruk velâ nekfürûk ve nahleu ve netrukü men yefcüruk.
Allahümme iyyâke na’büdü veleke nüsallî ve nescüdü ve ileyke nes’a ve nahfidü nercû rahmeteke ve nahşâ azabeke inne azabeke bi’l-küffari mülhık."
§Duanın tercemesi:
"Allahım, biz senden yardım ister, mağfiretini diler ve hidayetini isteriz, sana iman eder ve sana tevekkül ederiz. Her türlü hayır ile seni sena eder, sana şükrederiz ve seni küfre (inkara/küfran-ı nimete) düşmeyiz. Sana isyan edeni de başımızdan söker atar ve terk ederiz.
Allahım, sadece sana ibadet eder, sadece senin için namaz kılar ve secde ederiz. Koşuşup çabaladığımız hep sana ulaşmak içindir. Senin rahmelini umar ve azabından korkarız. (Zira) senin azabın kesinlikle kafirlere ulaşır."
imam Tahavi bu duanın Rasûlullah’tan değil sadece sahabilerden naklolunduğunu belirtti[82] Ancak İmam Beyhaki (v.458/1065) bu duanın benzerini Rasûlullah’tan nakletti ve mürsel olduğunu belirtti. [83]
Ayrıca bu dua şu sahabilerden nakledildi:
Hz. Ömer.[84] Osman, [85]Ali, [86] İbn Mesüd, [87]Übey b. Ka’b. [88] İbn Abbas[89] (RadıyAllahü anhüm)
Kunûi dualarını okumanın hükmü konusunda ihtilal edildi:
1-Hanefi mezhebinde bunlardan birisini vitir namazında okumak vacibdir. Alkıhümme inna nesteînüke." duasına okumak güzeldir, bundan sonra da RasûlulHasan’a öğrettiği "Allahiimehdinîfimen hedeyt…" duasını da eklemek ef-• İdii’ Ama sabah namazında kunût okunmaz, çünkü Peygamberimiz sabah namazdaki kunûtu terk etmiştir, [90]sadece musibet anında okunabilir. [91]
2-Maliki mezhebine göre sabah namazında kunût okumak müstehabdır. İmam Malik’e göre "Altahümme inna nesteînüke,." duasını okumak müstehabdır. [92]
3-Şafiî mezhebine göre sabah namazında vitir okumak sünnet-i milekked.ed.ir, terki halinde namaz bozulmaz, ama sehiv secdesi gerekir. Vitir namazmdaki kunût da onlara göre sadece Ramazan ayının son yarısında okunur ve müstehabdır. Ayrıca kunût dualarını birleştirmek de müstehabdır. [93]
4-Hanbeli mezhebinde İse Rasûlullah’ın Hz. Hasan’a öğrettiği "Allahiimehdinî fimen hedeyt…" duasını okumak müstehap, Hz. Ömer’den nakledilen "Allahümme inna nesteînüke." duası ile birleştirmek güzeldir. Vitir namazmdaki kunûtun sadece Ramazanın son yarısında okunması ile ilgili de İmam Ahmed’den bir rivayet bulunmaktadır. Ayrıca ondan sabah namazında kunûtun okunması ile ilgili iki ayrı görüş nakledilir. [94]
Kunût duası ile ilgili müctehid imamların diğer görüşleri ve ihtilafları için bk. Müsned Trc. 699/1569 nolu rivayetin açıklaması.
§Kunût konusu Vitir Namazı bölümünde de zikredilecektir. [95]
n)-TEŞEHHÜD
Sahabeden Nakledilen Teşehhüd Lafızları
Teşehhüdde Oturuş Şekli ve Şehadet Parmağı ile İşaret
Teşehhüdden Sonra Hz. Peygamber’e ve Ehl-i Beytine/Ümmetine Okunan Salavât
Kendilerine Salavât Getirilen Hz. Peygamberdin Âli’nin Açıklanması
Hz. Peygamber’e Salavâttan Sonra Yapılan Dualar
Teşehhüddeki Dua Sırasında Şehadet Parmağı ile İşaret ve Şekli
Namazda/Teşehhüdde Okunması Tavsiye Edilen Bazı Dualar[96]
——————————————————————————–
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/37-38.
Cevap: Hanbeli Mezhebinde Kunut ile ilgili Hükümler
Hoca
[1] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/41.
[2] tbnü’I-Esir, Nihavc IV/11
[3] Ahıned b. Hanbel. J/435: Buharı. el-Aınel fî’s-salât, 2, Tefsiru’s-sûre. 2, 33; Müslim, Mesacid, 35, (539); Tirmizi, Salâi. 180. H.no: 405
[4] Ayetteki orta namazı hakkında ihtilaf edildi:
a- Hz. Ali, İbn Abbas ve Malik b. Enes’ten gelen bir rivayette sabah namazıdır, dendi.
b- Hz. Âişe, Ebû Saîd, Zeyd b. Sabit, Urve b. Zübeyr, Abdullah b, Şeddüd ve İbn Ömer’den (RadiyAllahii anhiim) gelen rivayette ise öğle namazıdır.
c-Ancak bu konuda en kuvvetli görüş ikindi namazıdır. Zira hadislerde Peygamberimiz bizzat açıklamıştır ve yukarıda ismi geçenlerin bir çoğu da dahil sahabe, tabiûn, etba ve müctehîd imamların birleştiği görüş budur. Bu görüş Hz. Ömer, Ali, İbn Mes’ûd, Ebû Eyyub, Abdullah b. Amr. Semüre b. Cündüb, Ebû Hüreyre, Ebû Saîd, Hafsa, Ümmü Habİbe, Ümmü Seleme, ayrıca İbn Ömer, Ubeyde, İbrahim en-Nehâî, Said b. Cübeyr, İbn Şîrîn, Hasan b. Mlinzir, Ebû Hanife, Ebû Yusuf, Şafiî, Ahmed b. Hanbel… gibi alimlerden nakledilmiştir. Ayrıca Müsned Trc. H.no: 125/9995’de Hz. Ali orta namazını sabah namazı olarak bildiklerini, ancak İkindi namazı olması gerektiğini kendisi söylemiştir. (Bk. Malik, Salat, 8, H.no: 25-28; İbn Hazm, Muhaİlâ, IV/249; Şîrâzî, Mühezzeb, î/53; Zemahşeri, Keşşaf, 1/283-284; Nevevî, Mecmu, 111/60-61; İbn Kudâme, Muğnî, 1/387-389; İbn Kesir, Tefsir, 1/274-278; Lbnü’l-Hürnam, Fethu’l-Kadîr, 1/257; Bennâ, age., 11/263; Hadisler için bk. Müsned Trc. H.no: 124/994, 125/9995, 126/996, 127/997, 129/999)
[5] Ahmed b. Hanbel 111/302; Müslim, Salâtü’l-müsafirîn, 164, (756); Tirmizi, Salât, 168, H.no: 387; Nesai, es-Sünenü’l-kübra, 11/31, H.no: 2305; İbn Huzeyme, U/186, H.no: 1155
[6] Azimabadi Avnü’-Mu’büd, III/ 338
[7] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/42-43.
[8] Bk. Buhari, Meğazi, 28
[9] Bk. Buhari, Meğazi, 28
[10] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/43-44.
[11] Metindeki ek: İbn Cafer hadisinde şöyle nakletti: ‘Biz onlara Kur’ân’dan (şu ayeti) okuduk…
[12] Metindeki ek: İbn Ca’fer şöyle nakletti: Sonra bu ayet nesh edildi ya da kaldırılda
[13] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/45-47.
[14] Ahmed b. Hanbel, IH/270; Müslim, İmaret, 147 (677); EbÛ Avâne, IV/463, H.no: /7345
[15] Ahmedb. Hanbel 1/99, 201, 206; Buharı, Meğazi, 21; Müslim, Cihad, 104(1791); Tirınizi, Tefsiru’J-Kur’ân, 4, H.ııo: 3002
[16] Müslim, Mesacid, 294 (675); İbn Hibban, V/306, H.no: 1972
[17] Âlütmrân, 3/128
[18] İbn Hacer, Fethıı’l-Bâri, VIII/227
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/47-49.
[19] Sened:
Sahih: Müsned, İn/116. H.no’:12091; Benzer rivayetler için bk. 111/282 ano:13940; I V 80
H.no:12785; m/218, H.no:13213; IH/166, H.no:12634; IH/184, H^o: 12846; DK49, H#x13536; Hadisin tahrici için bk. 691/1561. hadis. Âyncabk. 693/1563 ve 697/1567-699/1569_hadisler.
[20] İbn Selâm, Ebû Ubeydü’l-Kâsım, Kitabü’n-Neseb, 254; İbn Hacer, age, VII/392
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/49.
[21] Sahih: Müsned, 111/115, H.no:12089; ziyadesinin bulunduğu benzer rivayetler^ıçın bk. IH/191, H.no:12925; OV261, H.no:13687; HK52, H.no: 13575; Dİ/249, H.no: 13535; 111/21 /, H.no:13207; III/204, H.no: 13053 lafzı ile;
Hadisin tahrici için bk. 691/1561. hadis.
Ayrıca bk. 692/1562 ve 697/1567-699/1569. hadisler.
[22] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/49.
[23] Sened:
Sahih: Müsned, 11/147. H.no:6349; Benzer rivayetler için bk. 11/147, H.lO:6350, 6346; 11/126. Hno:6092:
11/93, H.no:5674:
11/104, H.no:58l2 (Dört kişiye beddua ettiği bunların daha sonra Müslüman olduğu ifade edilmektedir); 11/118, H.no:5997 (Müşriklerin bir bir isimlerini vererek beddua ettiğini, âyetin nüzulünden sonra da bunu terk ettiğini kaydeder); Buharı, Meğazî, 22 (İkinci bir rivayet daha vererek bu rivayette beddua edilen kimselere değinmiştir; "Safvân b. Ümeyye, Süheyl b. Amr, Haris b. Hişâm"); Tefsîr, 3/9; frisam, 17; Tirmizî, Tefsîr, 3/12-13, H.no:3004-3005:
(Hasen-garİb. İkinci rivayette ise "Dört kişiye beddua ettiği bunların daha sonra Müslüman olduğu" ifade edilmektedir); biesâî, Tatbîk, 31, H.no:1076
İbn Ömer’den nakledilen bazı rivayetler şöyledir: Bk. Müsned, ü/20, H.no:4702; H/50, H.no:5108; 11/60, H.no:526l;.II/I07, H.no:5858; 11/i22, H.no:6040; H/116, H.no:5969; II/l 17. H.no:5981.
Bu rivayetin Câbir’den (Radıvaltahtl anh) şahidi için bk. Müsned, IH/383, H.no:15051; IH/345, H.no: 14649.
İbn Abbas’tan (RadıyAllahü anhüma) şahidi için bk. 704/1574. hadis.
[24] Âlü İmrân, 3/128
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/50.
[25] Sened:
Sahih: Müsned, 11/239, H.no:7259; Diğer rivayet için bk. 11/271, H.no:7656; Benzer rivayetler için bk. 11/396, H.no:9122
H/418, H.no:9378-9379; Buhâıî, Ezan, 128; İstiskâ, 2; Cihâd, 98; Ehadîsü’l-enbİyâ, 19; Tefsir, 3/9, 4/21; Edeb, 110; Deavât, 58; İkrah, 1; Müslim, Mesâcİd, 294-295; Ebû Dâvûd, Vitir, 10, H.no:1442jW««. Tatbîk, 27, H.no:1071-1072; İbn MÛce, İkame, 145, H.no:1244; Dârimt, Salât, 216, H.no: 1603.
Bazı rivayetlerde yatsı namazı olduğu görülmektedir: (702/1572. hadis);
Bazı rivayetlerde öğle namazı olduğu görülmektedir: (700/1570. hadis).
Ayrıca bk. 705/1575. hadis
[26] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/51.
[27] Ebû Bekir b. Ziyad en-Nisabûrî, Fevaidü’z-Ziyûdât (Bk. İbn Hacer, Fetku’l-Bâriden naklen, VflI/227); Rivayetin bir bölümü için bk. Beyhaki, 11/200, No: 2923
[28] İbn Hacer, age, VIII/227
[29] Ahmedb. Hanbel f/380; Müslim, Sıfatü’I-münafikin, 7, (2798); Nesâi, es-Stinenül-kÜbra, VI/455, No: 11481
[30] Konu ile ilgili kısmı terceme edildi, tamamı ilerde gelecektir.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/51-53.
[31] Sened: 6524; Müslim,
Sahih: Müsned, IV/57, H.no:16523; Benzer rivayet .çın dMesacid, 307,308 «oviSAl 1563 ve 697/1567-699/1569.
[32] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/53.
[33] Bu mana için bk. Nevevi, Şerhıı S ahihi Müslim, XVI/72.
[34] İbn Abdilber. Temhid, XIII/I65; Nevevi, age., XVI/72-74; Mübarekpûrî, Tuhfetü’l-Ahvez X/310
[35] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/54.
[36] Sened:
Salıüı: Müsned, m/113. H.no: 12056; Buhârî, Vitir, 7; Müslim, Mesâcid, 297^304; f
Vitir, 10, H.no:1444; NesâU Tatbîk, 27. H.no:1069; İbn Mâce, ikâme, 120, H.no; 1183-1 84;
Dârimî, Salât, 216, H.no: 1607. Enes b. Mâlik’in (v.91) mevlâsı Muhammed b. Sınn in (v.UU)
sorduğu gibi Âsim b. Süleyman el-Ahvel ei-Basrî (v.142) da benzen bir soru sormuştur. Bk.
698/1568. hadisBuhârî, Vİtİr, 7.Ayrıca bk. 691-693/1561-1563 ve 698-699/1568-1569. hadisler.
[37] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/55.
[38] Sened:
Sahih: Müs’ned, III/167, H.no:12641; Buhârî, Vitir, 7.Ayrıca bk. 691-693/1561-1563; 697/1567 ve 699/1569. hadisler.
[39] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/55-56.
[40] Bk. İbn Abdilber, Temhid, XX/18. XXII/90; İbn Hacer, Fethul-Bâri, 11/490, V1II/9
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/56.
[41] Sahih: Müsned, [11/162, H.no:l2594; Heysemî râvilerinin sika sayıldıklarını söyler. Bk. Mecmu’, 11/139.
Ayrıca bk. 691 -693/1561 -1563 ve 697-698/1 567-1568. hadisler.
[42] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/56.
[43] Bennâ, age., m/303
[44] Ebû Davud, Salât, 340, No: 1427; Aynca Ebû Davud aynı rivayeti burada b.rkaç tarikten daha nakletmektedir.
[45] Abdürrezzak, 111/121, No: 4992; İbn Ebî Şeybe, 11/97, No: 6912-6913
[46] İbn Ebî Şeybe, 11/97, No: 6911
[47] Abdürrezzak, III/118, No: 4986
[48] İbn Ebî Şeybe, 11/96, No: 6904
[49] Abdürrezzak, ITI/119, No: 4988
[50] İbn Ebî Şeybe, 11/96, No: 6900
[51] Bennâ, age., 111/303
[52] İbn EbîŞeybe, 11/96, No: 6901
[53] Abdürrezzak,UVl2l,499Q
[54] AbdürrezzaK 111/121, No: 4994
[55] Sehnûn, el-Müdevvenelü’l-kübra, 1/102; İbn Kudâme, Muini, 1/785
[56] İbn Mûce, İkametü’s-safât, 120, No:l 183 (İbn Hacer, isnadının kuvvetli olduğunu söyledi. k. Fethu’l-BâriAV491
[57] İbn Münzir (İbn Hacer’den naklen. Bk. Fetiuı ‘l-Bâri, U/491)
[58] İbn Hacer, age., 11/491
[59] Sehnûn, age., 1/102; Nevevi, Mecmu, III/492; İbn Kudâme, age., 1/787; Benna, age., III/303-304
[60] Benna, age., IH/304
[61] Bk Müsned Trc. H.no: 706/1576
[62] İmam Muhammed, e/-tf«cce, 1/97, 99-102, 104, 199
[63] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/56-59.
[64] Sened:
Sahih: Müsned, WAÖ1, H.no:9256; Hadisin’ tahrici için bk. 695/1565. hadis. Ayrıca bk. 702/1572 ve 705/1575. hadisler.
[65] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/59.
[66] Sened:
Sahih: Müsned, IV/285, H.no:18429; Benzer rivayetler İçin bk. IV/299, H.no:18559 IV/28O, H.no:18382 (^-JÎolJ-) Ahmed b. Hanbel’in oğlu Abdullah bu rivayetin ardından şu değerlendirmeyi yapfi1""
IV/300, H.n(‘:18567 (Sadece sabah namazı zikredilir); Müslim, Mesâcid, 305; Ebû Dâvûd, Vitir, 10, H.tio:1441 (Akşam namazı ziyadesini İbn Muâz’ın yaptığını söyler); Tirmizî, Salât, 177, H.no:401 (Bu babda Hz. Ali, Enes, Ebû Hüreyre, İbn Abbas ve Hufâf b. îma b. Rahada el-Gıfârî naltUde bulundular. Berâ’nın hadisi İse hasen-sahih Nesâî Tatbik 29 H.no:1074; DârimU Salât, 216, H.no:1605.
[67] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/60.
[68] Sened:
Sahih: Müsned, IV4İ0, H.no; 10028; Benzer rivayet için bk. n/521, H.no:10701:
Hadisin tahribi bk. 695/1565. hadis. Ayrıca bk. 700/1570 ve 705/1575. hadisler.
[69] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/60.
[70] Sahih: AfMsncrf, 11/255, H.no:7457; Benzer rivayetler için bk. 11/337, H.no:8426; 11/470, H-no;10029; Buharı, Ezan, 126; Müslim, Mesâcid, 296; Ebû Dâvûd, Vitir. 10. H.no:1440; âî, Tatbik, 28, H.no: 1073.
Ayrıca bk.614/1484. hadis.
[71] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/61.
[72] Sened:
Sahih: Müsned, 11/255, H.no:7458; İkinci rivayet için bk. 11/502, H.no:10469. Ayrıca bk. 695/1565, 700/1570, 702/1572. hadisler.
[73] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/62.
[74] Âlü İmrân, 3/128
[75] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/63.
[76] Sened:
Sahih: Mü’sned, III/472. H.no;15822; İkinci rivayet İçin bk. VI/394, H.no:27087; Benzer rivayet için bk. VI/394, H.no:27088; Tirmizî, Salât, 178, H.no:402 (Hadis hasen-sahihtir. Ebû Mâlik el-Eşca’î’nİn ismi Sa’d b. Târik b. Eşyem’dİr); Nesâî, Tatbik, 32, H.no:1078; İbn Mûce, İkâme, 145, H.no:1241.
[77] Bu açıklama için bk. Bennâ, age., III/309
[78] Bu açıklama için bk. Bennâ, age., III/309
[79] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/64-65.
[80] Sened:
Sahih: Müsned, 1/199. H.no:17L8; Benzer rivayet için bk. 1/200, H.no:1721, 1723, 1727; 1/201, H.no: 1735 (Bu rivayet Hz. Hasan b. Ali’nin rivayeti iken Hz. Hüseyin b. Ali’nin Müsned’inde zikredilmiştir); Ebû Dâvûd, Vitir. 5. H.no:1425; Tirmizî, Vitir, 10, H.no:464 (Bu rivayet hasendir. Hz. Ali’den de bu konuda rivayet nakledilir); Nesâî, Kıyanı. 51, H.no:1743-1744 (Sonunda şu ziyade İle: İbn Mâce. İkâme. 117, H.no:1178; Dnriınu Salât, 214, H.no:1599 (Başında şu ziyade ile:
1593; TayâlisU s. 163, H.no:1179; İbnü’t-Cârûd, S.78, H.no:272; /ön Huzeyme, 11/151-152, H.no:1095-1096; Bezzdr, IV/176-177, H.no:1337; XH/127, 132, 136, 156, H.no: 6759, 6762, 6765, 6786; Taberânî, el-Mu’cemü’l-kebîr, IH/74, 77, H.no:2703-2705. 2712; el-Mu’cemü’l-evsat, IV/169-170, H.no:3887. Heysemî hadisin râvilerinin sika olduklarını belirtir. Bk. Mecma’, 11/244.
Hz. Ali’den (Raâıyaüahü anh) nakledilen kunut duası:
Bk. Nesâf, Kıyam, 51, H.no: 1745; Tt7mİ2f, Deavât, 112, H.no:3566; Ebû Dâvûd, Vitir, 5, H.no:1427; İbn Mâce, İkâme, 117, H.no: 1179. Büreyde’den (Radıyatlahü anh) şahidi:
Bk. Taberânî, el-Muenıul-evsau VII/232, H.no:7360; Heysemî hadis hakkında şunu ifade eder: "Alkame’den hadisi sadece Ebû Hafs Ömer almıştır. Bu râvi hakkında bilgi birini bulamadım." Bk. age., 11/138.
[81] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/65-66.
[82] Tahâvi, Şeritli Meâni’l-Âsâr, 1/249; Çok sayıda sahabenin aynı duayı namazda okuması bunların laabbudî olması mevkufları merfû hükmüne yükseltir.
[83] Bk. Beyhaki, 11/210, No: 2961 Rivayetin metni:
[84] Abdürrezzak, 1II/110, No: 4968,111/111, No: 4969; »^^6;’ Bu rivayetin tevabii için bk. 7/ûMv/, 1/249-250; fi«y/uAi, MU, No: 2963
[85] İbn Ebi Şeybe, II/106, No: 7032
[86] Abdüllrezzak III/114, No: 4978; :bn Ebi Şeybe, II/106, No: 7029; Beyhaki, II/211, No; 2963
[87] İbn EbîŞeybeM/95,No: 6893, VI/89, No: 29708
[88] Abdürrezzak, no:49m—-bîŞeybeMn06.No: 7030
[89] Tahâvi, 1/250; Bu duanın geldiği sahabe ve tabiûn için ayrıca bk. Makr.zı, Ahmed b. A Muhtasara Kitabi7-V’Ur, 1/142-144, 146
[90] Bk MüsnedTrc.H.no: 706/1576
[91] Kâsân , Bedâıu s-imam Muhammed, el-nucce, _
[92] SehnCm. el-Müdevvenetü’l-kübra, 1/102; ibn Rüsd,
[93] Nevevi, Mecmu, 111/492, Ezkar, 114, 116
[94] İbn Kudâme, Muğnu 1/785, 7S7-788
[95] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/66-67.
[96] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 6/69.