Halil İbrahim Ve Sonraki Peygamberlerin Sünnet Olmaları
Hoca
Halil İbrahim Ve Sonraki Peygamberlerin Sünnet Olmaları:
Ebu Hureyre’den rivayet edildiğine göre, Rasûl-u Ekrem (s.a.s.) şöyle buyurmuştur:
"İbrahim (a.s.) seksen yaşında iken kendisini keser ile sünnet etti." [1]
Buhari "Hadiste geçen bir yer ismidir" demiştir. Mervezi diyor ki:
"Ahmed b. Hanbel’e:
"Hz. İbrahim (a.s.) kendisini keser ile mi sünnet etti?" diye sorulunca:
"Evet, keserin ucuyla dedi"
Ebu Davud, Abdulah b. Ahmed ve Harb, Ahmed Hanbel’e hadisinin manasını sordular.
Ahmed b. Hanbel de:
Kadum, bir yer ismidir, diye cevap verdi.
Diğer alimler ise bunun bir alet ismi olduğunu söylemişler ve şairin şu sözünü delil getirmişlerdir:
"Dedim ki keseri bana emanet verin, belki ben,
Onunla şanlı beyaz (kılıç) için bir kabir kazarım."
Diğer bir taife de şöyle demiştir:
"Kadum şeklinde rivayet edenlere göre bir yer ismi kaddûm şeklinde rivayet edenlere göre ise bir alet ismidir."
Hz. İbrahim’in sünnet olma kıssası, bir kısmı çelişki vehmettiren farklı metinlerle rivayet edilmiştir. Hakikâtte hamdolsun hiçbir çelişki yoktur. Bu rivayetler şunlardır:
"Ebu’z-Zinad, el-Arac’dan, o da Ebu Hureyre’den ‘in şöyle dediğini rivayet etmiştir:
İbrahim, 80 yaşında iken keserle sünnet olmuştur" [2]
Başka bir rivayette ise:
İbrahim, 80 yaşından sonra keserle sünnet oldu, denilmiştir. Yahya b. Said, İbn-i Aclan’dan, o da babasından, o da Ebu Hureyre’den aynı hadisi rivayet etmiştir.
Yahya "kadum" keser demektir, "demiştir.
Nadr b. Şümeyl diyor ki:
"Yani keser ile sünnet oldu."
Nadr’a "Kadüm’un Şam’da bir şehir adı olduğu söylendi. Fakat bunu kabul etmeyip kendi görüşünde ısrar etti.
Cevheri şöyle diyor:
"Kadum, kazı yapılan bir alettir. İbn-i Sikkit "kaddüm" şeklinde telaffuz edilmemesi gerektiğini söylemiştir."
"Kadum, aynı zamanda bir yer ismidir."
Sahih görüşe göre ise, hadiste geçen "kadüm" bir alet ismidir. Zira, Beyhaki’nin rivayet ettiği bir hadis şöyledir:
"Ebu Abdullah Hafız ile Ebu Said b. Ebi Amr Ebul-Abbas Muhammed b. Yakub’dan o da Muhammed b. Abdullah’dan o da Ebu Abdurrahman Mukri’den o da Musa b. Ali’den o da babasından rivayet ettiğine göre, Halil İbrahim (a.s.), seksen yaşında iken sünnet olmayla emrolundu ve acele davranarak kendini keser ile sünnet etti. Sonra şiddetli ağrı hissederek Rabbine niyazda bulundu. Allah da ona:
Biz sana hangi aletle sünnet olacağını emretmeden senacele ettin, diye vahyetti. İbrahim:
"Ya Rabbi! Senin emrini ertelemeyi hoş görmedim, dedi." Diğer bir rivayet şöyledir:
"İsmail 13 yaşında, İshak ise bir haftalık iken sünnet olmuşlardır."
Hanbel diyor ki:
"Asım, Ebu Üveys’den o da Ebu Zinad’dan o da Arac’dan o da Ebu Hureyre’den Hz. Peygamberin şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
İlk sünnet olan kişi İbrahim’dir. 120 yaşında iken keserle sünnet olmuş ve bundan sonra 80 yıl daha yaşamıştır.
Fakat bu hadis zayıftır. Çünkü bu hadisi Yahya b. Said, Said b. Müseyyeb’den o da Ebu Hureyre’den rivayet etmiştir.
Bununla birlikte mezkur hadis, Ebu Üveys Abdullah b. Abdillah el Medeni’nin rivayetleridir. Müslim sahihinde onu hüccet kabul ederek ondan rivayette bulunmuştur. Ayrıca 4 sünnet sahibi de ondan rivayet etmişlerdir. Ebu Davud "Onun hadisleri sağlamdır" demiştir.
Onun hakkında İbn-i Main’den farklı şeyler rivayet edilmiştir. Düri, İbn- Main’den "Ebu Üveys’in hadisinde zayıflık. vardır, dediğini rivayet etmiştir.
İbn-i Main’in onu sika kabul ettiği de ayrıca rivayet edilmiştir.
Fakat Mugire b. Abdurrahman, Şuayb b. Ebi Hamza ve diğerleri, Ebu Üveys’in rivayetinin tam zıddını Ebu Zinaddan rivayet etmişlerdir. Bu da "Sahih" sahiplerinin rivayet ettikleri "İbrahim 80 yaşında iken sünnet oldu" hadisidir ki, doğruya daha yakındır. Bu da önceki merfû ve mevkuf rivayetlerin zayıf olduğunu göstermektedir.
Bazıları şöyle diyerek buna cevap vermişlerdir:
"Her iki rivayet de sahihtir. İki hadis arasındaki telif vechi Hz. Halil’in hayatının müddetinden bilinebilir.
Zira o, 80 yıl sünnetsiz ve 120 yıl sünnetli olmak üzere 200 yıl yaşamıştır. Bu durumda:
l. Hadis "Ömründen geçen 80 yıl için sünnet oldu" ve
2. Hadis "Ömründen kalan 120 yıl için sünnet oldu takdirindedir."
Fakat bu telifte apaçık bir bozukluk vardır. Zira Peygamber "ilk sünnet olan şahıs İbrahim’dir. 120 yaşında iken sünnet oldu" "demiş, "120 sene için sünnet oldu" dememiştir. Ayrıca Yahya b. Said’in Said b. el Müseyye b. den onun da Ebu Hureyre’den mevkuf olarak naklettiği "İbrahim 120 yaşında iken sünnet oldu" rivayetini de zikretmiştik. Ebu Hureyre’den rivayet edilen sahih ve merfû hadis yukarıdaki hadise muhalefet etmektedir. Velid b. Müslim, Evzai’den o da Yahya b. Said’den o da Said b. el Müseyyeb’den o da Ebu Hureyre’den merfû olarak şunu rivayet etmiştir:
"Hz. İbrahim, 120 yaşında iken sünnet oldu ve bundan sonra 80 yıl daha yaşadı. Bu, illetli bir hadistir. Zira Cafer b. Avn ve İkrime b. İbrahim, Yahya b.Said’den o da Ebu Hureyre’den bu sözü rivayet etmiştir.
Sahih ve merfü olan öteki hadis, bundan daha evladır. Velid b. Müslim ise tedlîs yapmakla tanınmaktadır.
Heysem b. Harice diyor ki:
"Velid b. Müslim’e "Evzai’nin hadisini bozdun" dedim. "Nasıl? diye sorunca "Sen Evzai’den, o da Nafi’den ve Evzai’den, o da Zühri’den veya Evzai’den, o da Yahya b. Said ‘den rivayet ediyorsun. Oysa senden başkaları Evzai ile Nafı arasında Abdullah b. Amir El-Eslemi’yi, yine Evzai ile Zühri arasında İbrahim b. Meysere, Kurra ve diğerlerini zikrediyorlar. Sen niçin bu ravileri hazfediyorsun? Seni buna sürükleyen nedir? diye sorunca "Bu gibi yalancılardan Evza’inin rivayet etmesini tenzih etmiş oluyorum" dedi. Ben de "Evzai bunlar gibi münker hadis sahibi zayıf ravilerden rivayet ettiği ve sen de bu zayıf ravileri hazfettiğin vakit, bu uydurmaları Evza’inin sağlam ravilerden rivayet ettiği hadisler haline getirmiş ve dolayısıyla Evzai’yi de güvenilmeyen zayıf bir ravi yapmış oluyorsun" dedim. Fakat sözlerime kulak asmadı"
Ebu Mushir diyor ki:
"Velid b. Müslim, Evzai’nin yalancılardan rivayet ettiği hadisleri rivayet eder, sonra da onlardan tedlis yapardı"
Darekutnî şöyle diyor:
Velid b. Müslim, Evzai’den o da Evzai’ye göre zayıf ravilerden, onlar da Evzai’nin de yetiştiği Nafi, Ata ve Zühri gibi ravilerden hadis rivayet eder ve zayıf ravilerın isimlerini hazfederek, Evza’inin Ata’dan rivayet ettiği hadisler haline getirirdi."
Ahmed b. Hanbel, oğlu Abdullah’ın rivayetinde:
Velid, hadisleri çoğu kez merfü hale getiren biridir, demiştir.
Mervezi’nin rivayetinde ise:
Çok hata yapar, denilmiştir.
Bu hadis, Nubayt b. Şerifin nüshasında diğer bir tarik ile Hz. Peygamberden şöyle rivayet edilmiştir:
"İlk misafir ağırlayan kişi, İbrahim’dir. İlk defa don giyen kişi, İbrahim’dir. İlk sünnet olan kişi de İbrahim’dir. 120 yaşında iken keser ile sünnet olmuştur."
Fakat hadis imamları bu nüshanın muteber olmadığını söylemişlerdir. Hulâsa, bu hadis zayıf ve illetlidir. Sahih kitaplardaki sağlam hadislere karşı delil olma gücüne sahip değildir.
Yukarıda zikredilen telif ise bir kaç yönden hatalıdır:
1- Hadisin lafzı, yoruma müsait değildir. Zira "120 yaşında iken sünnet oldu" denilmiştir.
2- Bundan sonra 80 yıl daha yaşadı" ifadesi kullanılmamıştır.
3- Zorlamalı bir şekilde tefsir edilmeye müsait olan ibare ancak "120 yıl için sünnet oldu" sözü olabilirdi. O takdirde, ömrünün geçen değil de kalan kısmı kasdedilmiş olur. Maruf olan ise, kalan kısım geçmiş kısımdan daha az olduğu zaman bu tür bir sözün kullanılmasıdır. Arapların, aybaşından ay ortasına kadar ki zaman için (geçti) kelimesini, ay ortasından sonuna kadar ki zaman için ise (kaldı) kelimesini kullandıkları meşhurdur. Bu durumda, ömründen kalan 120 yıl için "sözü, tıpkı "bu aydan kalan 22 gün için" sözü gibidir ki, bu tür bir kullanım kurallara aykırıdır.
Hitan (Sünnet), Allahu Teâlâ’nın dostu İbrahim’i imtihan ettiği hasletlerdendir. İbrahim de onları tamamladı ve Allah onu insanlar için imam kıldı. Daha önce de geçtiği gibi İbrahim, ilk sünnet olan kişidir. Sahihteki bir rivayet şöyledir:
"İbrahim, 80 yaşında iken sünnet oldu. Ondan sonra sünnet, peygamberler ve tabileri arasından Mesih (a.s.)’a kadar devam edegeldi.’İsa Mesih de sünnet olmuştur. Hıristiyanlar bunu, inkar etmezler.
Nitekim İsa Mesih’in domuz etini ve cumartesi kazancını haram ettiğini, kayaya doğru namaz kıldığını ve büyük oruç dedikleri 50 günlük orucu tutmadığını da kabul ederler, fakat gereğince amel de etmezler.
Ebu Eyyüb, Rasûlullah’tan şunu rivayet etmiştir:
"Şu 4 haslet peygamberlerin sünnetlerindendi: Haya, güzel koku sürünme, misvak ve nikah" [3] Tirmizi diyor ki: "Bu hadis hasen-gariptir. "El-haya" kelimesinin yazılışında ihtilâf edilmiştir. Bir kısmı el Haya derken, diğer bir kısmı "el -Hinna" demişlerdir.
Üstadımız Ebu Haccac Hafız El-Mizzi’den şöyle derken işitim:"İkisi de yanlıştır. Doğrusu hitan’dır."
Bu kelimedeki (nun) harfi kitabın kenarında kalmış ve silinmiştir. Böylece bu lafızda ihtilaf edilmiştir.
Ebu Haccac devamla şöyle der:
El Muhammili de Tirmizi’nin rivayetinin aynısını naklederek "hitan" kelimesini kullandı. Sonra "Bu kelime el-haya ve el-hinna (kına) kelimelerinden daha evladır. Çünkü, haya bir karakterdir. Kına ise zaten sünnet değildir. Ayrıca peygamber, bunu ne fıtratın hasletlerinden saymış ne de buna teşvik etmiştir. Oysa hitan (sünnet) böyle değildir. [4]
[1] Bûhari:3356, Müslim: 2370
[2] Bûhari: 3356
[3] Tirmizi:1080, Ahmed b. Hanbel: 5/421
[4] İbn Kayyim El-Cevziyye, İslamda Çocuk Bakımı Ve Terbiyesi, Esra Yayınları: 199-207.
ilk sünnet olan peygamber, ilk sünnet olan müslüman , ilk sünneti kim olmuştur