Ravinin Kusurlari (Metain-i asere)
Hoca
Ravinin Kusurlari (Metain-i asere)
Islam dininin ikinci kaynagi olan hadisler, haber niteligi tasiyan rivayetlerden olusmaktadirlar. Yalan veya gerçek olma ihtimali tasiyan haberlerin dogruluk derecesi ise, öncelikle muhbirin, haberinde güvenilir olup olmadiginin tesbiti ile açikliga kavusur. Hadis bilginleri bir ravinin rivayetinin dogrulugunun kabul edilebilmesi için adalet ve zabt özelliklerine sahip olmasi gerektigi hususunda hemfikirdirler.
Cerh ve Ta’dil bakimindan raviler metain-i asere denilen on noktadan tenkid edilerek ayri ayri lafizlarla degerlendirilirler. Bu on tenkid noktasinin bes tanesi ravinin adalet vasfina, bes tanesi de zabt vasfina yöneliktir.Bilindigi kadariyla ilk defa ravinin kusurlarini Ibn Hacer siniflandirmistir. Asagida bu durum görülmektedir.
ba. Adalet Sifatiyla ilgili kusurlar
1) Yalancilik (Kizbu’r-râvi): Ravinin hadis rivayetinde yalanciligi. Yani Hz. Peygamberin söylemedigini söylemis, yapmadigini yapmis gibi rivayet etmesi. Bu gibi ravilere kezzab , vadda’ , ekzebun-nâs , ruknu’l-kizb gibi isimler verilir ve bunun gibi ravilere asla itibar edilmez ve rivayet ettigi hadislere uydurma (mevzû) denir.
Sözlükte kasitli veya kasitsiz, birseyi oldugundan farkli haber vermek anlamina gelen yalancilik, hadis terminolojisinde bir söz, bir fiil, bir sifat veya takririn uydurularak Resulullah’a isnad edilmesidir. Genelde ravide görülen yalanciligin iki çesidinden bahsedilmektedir. Bunlardan birincisi hadis rivayetinde yalan söylemektir ki, hadis uydurmak anlamina gelir ve en agir cerh sebebi olarak kabul edilmistir. Digeri ise, ravinin hadis rivayetinde değil de, günlük hayatta insanlar arasinda yalan konusmasidir ki, bu da rivayetlerinin kabul edilmesine engel teskil eder.
Hadis münekkidleri, kendilerine bahsedilen mükemmel bilgi, parlak zeka, fevkalade idrak, yalancilik belirtilerine karsi saglam hisve kuvvetli meleke sayesinde hiçbir iftiracinin haline ve yalanina kanmamislar, dogruyu yalandan, dürüstü sahtekardan ayirmakta zorluk çekmemislerdir. Bunun için de muhaddisler ravi ve rivayetlerin tenkidinde genellikle tarih bilgisini kullanmislardir.
2) Yalancilikla itham (Ittihamu’r-râvi bi’l-kizb): Ravinin yalancilikla ittiham edilmesi, hadis rivayetinde yalanciligi tesbit edilmemis olmasina ragmen, günlük hayatinda yalan söyledigi biliniyorsa, rivayette de yalan söyleyebilir diye düsünülür ve rivayetine itibar edilmez. Rivayetleri metruk , matruh adini alir. Kendisi muttehemun bil-kizb , metruk , muttefekun ala terkihi gibi terimlerle cerh edilir.
Ravinin yalancilikla itham edilmesi, Resullullah’a yalan isnad ettigi bilinmemekle birlikte, genel olarak yalancilik töhmeti altinda bulunmasidir. Ravinin hadis rivayetinde kasitli olarak yalancilik yaptigina rastlanilmamasi, fakat günlük hayatinda yalanciliginin tesbit edilmesi kavli fisktir ki, böylelerinin rivayetleri de reddedilir.
3) Fisk (Fisku’r-râvi): Ravinin günahkarligi, Islamin emir veya yasaklarindan herhangi birine uymayana fasik denir. Böyle bir ravinin rivayeti münker olarak degerlendirilir. Kendisi hakkinda da Leyyinu’l-hadis denir.
Bilerek fiskini açiga vuran ravinin rivayetinin merdud oldugunda ihtilaf bulunmamaktadir. Ancak te’vilden dolayi fiska düsüp fakat bunun farkinda olmayanlar için iki durum sözkonusudur. Bunlardan birincisi fiski zanni olanlardir ki, bunlar nebiz içmek ve musiki dinlemek gibi fisk oldugu kesin olmayan davranislarda bulunanlardir. Bazilarinca bunlarin rivayetleri makbuldür. Fiski kati olanlarin ise durumlari ikidir. Yalan konusmayi dini bir görev sayanlarin rivayetlerinin reddedilmesinde ihtilaf yokken, mezhepleri lehine yalanciligi caiz görmeyen, hatta haram olduguna inanip yalanciliktan kaçanlarin rivayetleri Safii, Gazzali ve bazi fikihçilarca makbuldür.
4) Bid’at (Bidatu’r-raâi): Ravinin ehl-i bidatten olmasi. Böylesi ravilerin kendi bidatlarinin propagandasini yapmadiklari sürece rivayetlerinin kabul edilecegi görüsü agirliktadir.
Dini terminolojide bid’at, Islam dininin ikmalinden sonra, Resullullah zamaninda mevcut olmayan bir sey ortaya çikarmaktir. Bidat kavrami, istilahi anlamda yaygin sekilde Hz. Osman’in sehid edilmesinden sonra ortaya çikmistir. Hadis bilginleri de, bidatin cerh sebebi sayilabilmesi için öncelikle küfrü gerektirip gerektirmedigini tesbit etmeye çalismislar ve bu amaçla da bidati küfrü gerektiren ve fiski gerektiren seklinde ikiye ayirmislardir. Bidati küfrü gerektirenler ittifakla reddedilmisken, bidatleri sebebiyle fiska düsen raviler hakkinda mutlaka reddedilirler, mezhebi lehine yalanciligi helal saymayan bidatçilerin rivayetleri kabul edilir, mezhebinin propagandasini yapmayan bidatçilerin rivayetleri kabul, propagandaci olanlarin rivayetleri ise reddedilir seklinde bazi fikirler ileri sürülmüstür. Bütün bu açiklamalar muhaddislerin, bidatçilarin hadislerini degerlendirirken öncelikle onlarin dini ve ilmi bakimdan güven verici olup olmadiklarina baktiklarini göstermektedirler. Böyle olan ravi, dini çerçeveyi asmayan farkli fikirlere de sahip olsa, rivayete ehil görülmüs ve hadisi alinmistir.
5) Cehalet (Cehaletu’r-râvi): Ravinin taninmamasi. Ravinin ya zatinin ya da halinin bilinmemesi demektir. Böylelerine mechul rivayetlerine de mübhem adi verilir. Ravinin zatinin veya halinin bilinmemesi anlamina gelen cehalet ya isim, künye, lakap, sanat, sifat ve neseb gibi ravinin pekçok özelliklerinden birisiyle taninmis olmasina ragmen herhangi bir maksatla meshur oldugu isimden baska bir isimle anilmasi amaciyla adinin belirtilmemesi ya da rivayetinin çok az olmasindan dogar. Hadis bilginleri, cehaletin türüne göre ravileri genel olarak ikiye ayirmislardir.
1) Mechulü’l-ayn olan raviler
Mechulü’l-ayn tek varisi olan muhaddise denir ve hadis alimleri mechul tabiri ile genelde mechulü’l-ayn olan raviyi kastedmektedirler. Mechulü’l-ayn olan ravinin rivayeti konusunda, hadisçilerin çogunlugunun destekledigine göre rivayetinin makbul olmadigina, ravide müslümanliktan baska sart arayanlara göre mutlak olarak makbu olduguna dair, teferrüd edilen ravi, bir cerh ve ta’dil imami tarafindan tezkiye edilmis olmasi ve bir de ravisi bulunmasi halinde rivayetinin makbul, aksi takdirde teferrüd eden ravinin adil olsa da rivayetinin makbul olmayacagina dair bazi hükümler sözkonusudur.
2)Mechulü’l-hal
Kendisinden iki veya daha fazla kimse, ismini anarak hadis rivayet etmisken, hakkinda cerh ve ta’dille ilgili bir hüküm verilmedigi için adil olup olmadigi meçhul kalmis raviye mechulü’l-hal veya mestur adi verilir. Hali mechul olan raviler ikiye ayrilir. Adaleti zahiren ve batinen meçhul olanlar ki bunlarin rivayetleri cumhura göre merduddur. Zahiren adil, batinen mechulü’l-adale olanlar ise hadisçilere göre hakkinda müzekkilerin tezkiyesine müracaat edilen kimsedir ve bu tür ravileirn rivayetleri Ibn Hibban gibi bazi alimlerce kabul edilmistir.
bb. Zabt sifatiyla ilgili kusurlar
1) Çok yanilmak (Kesretu’l-galat): Rivayette çok yanlis yapmasi. Bu gibilerin rivayeti münker sayilir. Insanin yaratilisi geregi hataya meyyal olmasini gözönünde bulunduran hadis bilginleri, ravilerin kasittan uzak ve asiriliga kaçmayan hatalarini hosgörü ile karsilamislar, hatasi sevabini asacak derecede çok yanilanlarin rivayetlerini de reddetmislerdir. Münekkidler, hatada israr etmeyi, hatadan daha büyük bir cerh sebebi olarak kabul etmisler, kendisine gerekli açiklama yapildiktan sonra hatasinda israr eden ravinin bütün rivayetlerinin sakit olup artik hadisinin yazilamayacagini ifade etmisler ve fazla hata yapmakla cerhedilen ravilerin hadislerine münker ismini vermislerdir.
2) Asiri Gaflet (Fartu’l-gafle): Ravinin asiri gafil ve dikkatsiz olmasi. Bu da münker sayilir.Ravinin cerhini, dolayisiyla rivayetinin reddini gerektiren kusurlardan biri de gaflet, yani dikkatsizliktir. Dikkatsizlik, ravinin rivayet ettigi aslin tahkikine önem vermedigine, hiçbir gerekçe göstermeden, üstelik yapilan degisiklikten dogacak farki da anlamadan, sirf bir telkinle kitabindaki rivayeti degistirebilecegine delalet eder. Çünkü rivayetini iyi ezberleyip ona hakim olan ravi, hadisi dinledigi seyhten böyle tesbit ettigini söyler, ikna olmadan onu degistirme yoluna gitmez ve farkina varmadan anlamini bozacak bir tashifte bulunmaz.
3) Karistirma (Vehm): Hadisin sened ve metninde doğru sanarak hatalar yapmasi mesela bir hadisidiger bir hadise katmasi, sika bir ravi yerine zayif bir raviyi zikretmesi bu gibilerin rivayet ettigi hadis muallel adini alir. Hadis terminolojisinde ravinin, tahdis kurallarini bilmemesi sebebiyle ve doğru oldugu zanniyla hadisi yanlis rivayet etmesidir. Böyle bir kusuru bulunan hadise muallel denir. Vehim sonucu ortaya çikan hatanin tesbiti için çesitli karineler yardimiyla titiz bir inceleme gerektirir. Bir hadisteki illeti ortaya çikartmanin yolu, o hadisin bütün tariklerini toplayip ravilerin ihtilafini, zabt ve itkanini incelemektir.
4) Sikaya muhalefet (Muhalefetu’s-sikat): Zayif bir ravinin güvenilir (sika) ravilerden birine farklirivayette bulunmasi demektir. Böyle hadislerde münker, müdrec, maklub, muzdarib, musahhaf, muharref gibi isimler alir. Zayif bir ravinin sika ravilere veya sika bir ravinin, kendisinden daha sika olan ravilerin rivayetine aykiri hadis rivayet etmesi, hadis terminolojisinde muhalefet olarak isimlendirilir. Muhalefet sebeplerine göre çesitli sekillere ayrilmistir. Idrac sebebiyle muhalefet (hadisin senedinde veya metninde bulunan muhalefet), kalb sebebiyle muhalefet (seneddeki ravi isimlerinin veya metindeki bazi kelimelerinin yerlerinin degismesi dolayisiyla), muttasil bir isnadin ortasina bir ravi eklemek suretiyle meydana gelen muhalefet, izdirap sebebiyle muhalefet (bir hadisin bir veya daha fazla ravi tarafindan ayni sihhat derecesinde fakat birbirine muhalif sekillerde rivayet edilmesi) gibi adlandirilan bu sekiller disinda bir de tashif ve tahriften kaynaklanan bazi muhalefetler vardir ki, bunlarda genellikle metindeki lafizlarda, bazen de senetteki isimlerde vuku bulan tahrif ve tashiflerdir.
5) Hafiza bozuklugu (Su’ü’l-hifz): Çokça unutkan ve rivayetlerinde yanilan hafizasi zayif raviler içinkullanilir. Bunlara seyyiu’l-hifz denir. Devamli hafiza bozuklugu olanlarin rivayetleri asla kabul edilmez. Hadiste hafiza bozuklugu, sika olarak bilinen bir ravinin çesitli nedenlerle akil ve hafizasinda meydana gelen degisiklikler sonucu rivayetlerinde çok hataya düsme durumudur. Hadis alimleri hafiza bozuklugunu ikiye ayirmislardir. Bunlardan biri ravide devamli bulunan hafiza bozuklugudur ki, böyle ravilerin rivayetleri dogal olarak ittifakla merduddur. Ikinci çesit hafiza bozuklugu ise arizi olan hafiza bozuklugudur. Bu da bunama, yaslilik, hastalik, körlük ve çesitli nedenlerle kitaplarin yok olmasi gibi sebeplere dayanir. Böyle ravilerin ihtiladan önce rivayet ettikleri hadisler makbul, ihtilattan sonra rivayet ettikleri ise merduddur.
Bu on tenkid noktasini en agirindan en hafifine göre siralayacak olarsak söyledir;
1. Kizbu’r-ravi
2. Ittihamu’r-ravi bil kizb
3. Kesretu’l galat
4. Fartu’l-gaflet
5. Fisku’r-ravi
6. Vehm
7. Muhalefetu’s-sikat
8. Cehaletu’r-ravi
9. Bidatu’r-ravi
10. Su’u’l-hifz
Mustafa Karataş
Yorum: Ravinin Kusurlari (Metain-i asere)
Kayıtsız Üye
Hadis ilminde ravilerin güvenilirliğini inceleyebilirsiniz disiplin nedir
metaini aşere, ravinin adaleti, metaini aşera