Mevlid-i Şerif – Süleyman Çelebi
Mehmet5
Merhaba Bahri
Yâradılmış cümle oldu şâdümân
Gam gidûp âlem yenîden buldu cân
Cümle zerrat-ı cihân idûb nidâ
Çağrışûben dediler kim merhabâ
Merhabâ ey âli sultân merhabâ
Merhabâ ey kân-ı irfan merhabâ
Merhabâ ey sırr-ı fürkân merhabâ
Merhabâ ey nûru râhman merhabâ
Merhabâ ey bülbül-i bâğ-ı Cemâl
Merhabâ ey âşinâ-yi Zülcelâl
Merhabâ ey cân-ı bâki merhabâ
Merhabâ uşşâkâ sâki merhabâ
Merhabâ ey cân-ı cânan merhabâ
Merhabâ ey derde dermân merhabâ
Merhabâ ey cümlenin matlâbu sen
Merhabâ ey Hâlikın mahbâbu sen
Merhabâ ey Pâdişah-i dû cihân
Senin için oldu kevn île mekân
Merhabâ ey rahmeten lil-âlemîn
Merhabâ sensin şefîa’l-müznibîn
Ey gönüller derdinin dermânı sen
Ey yarâdılmışların sultânı sen
Sensin ol sultân-i cümle enbiyâ
Nûr-i çeşm-i evliyâ vü asfiyâ
Yâ habîballâh bize imdâd kîl
Son nefes didârın ile şâd kîl
Allâhümme salli alâ seyyidinâ
Muhammedinillezî câe bilhakkıl mübîn
Ve erseltehû rahmetel lil âlemin
Mirac Bahri
Seyyidi kâinât, Hazret-i Fahr-i Âlem
Muhammed Mustafâ râ Salevât
Söyleşürken Cebrâil ile kelâm
Geldi Refref önüne verdi selâm
Aldı ol şâh-ı cihânı ol zamân
Sidre’den gitti ve götürdü hemân
Bir fezâ oldu o demde rûnümâ
Ne mekân var anda ne arz-u semâ
Kim, ne hâlidir, ne mâli, ol mahal
Akl ü fikr etmez o hâli fehmü hal
Ref’ olup ol şâha yetmiş bin hicâb
Nûr-u tevhîd açtı vechinden nikâb
Her birisinden geçerken îlerû
Emr olundu Yâ Muhammed gel berû
Gel habîbim sâna aşık olmuşam
Cümle halkı sâna bende kılmışam
Ne murâdın vâr ise îdem revâ
Eyleyem bir derde bin türlü devâ
Mustafâ dedi: Eyâ Rabbe’r-Rahîm
Vey hatâ pûş ü atâsı çok kerîm
Ol zaîf ümmetlerim hâlî nola
Hazretîne nîce anlar yol bula
Hak-Teâlâdan nidâ geldi emin
Yâ Muhammed dedi Rabbü’l-Âlemin
Gam yeme kim Yâ Muhammed olma melul
Her ne kim dîledin oldu kabul
Ümmetini sâna verdim ey habîb
Cennetîmi anlara kıldım nasîb
Ey habîbim nedir ol kim dîledin
Bir avuç toprağa minnet meyledin
Zâtıma mir’at edindim zâtını
Bîle yazdım âdım ile âdını
Hem dedi kim: "Yâ Muhammed ben seni
Bilûrem görmeğe doymazsın beni
Avdet edûp davet et kullarımı
Tâ gelûben göreler dîdârımı
Sen ki mi’râc eyleyûb etdin niyâz
Ümmetin mîrâcını kıldım namâz"
Tarfetül-ayn içre ol Fahr-i cihân
Ümmühân’ın evine geldi hemân
Her ne vâki oldu ise serteser
Cümlesin eshâbına verdi haber
Dediler: "Ey Kıble-i İslâmü dîn
Kutlu olsun sâna mîrâc-i güzîn
Biz kamûmuz kullarız sen şâhsın
Gönlümüz îçinde rûşen mâhsın
Ümmetin olduğumuz devlet yeter
Hizmetin kıldığımız izzet yeter !"
Allâhümme salli alâ seyyidinâ
Muhammedinillezî câe bilhakkıl mübîn
Ve erseltehû rahmetel lil âlemin.
Münacat Bahri
İlâhî cennete evine girenlerden eyle bizi
Cennet içre cemâlini görenlerden eyle bizi
Yâ Hayyûl Yâ Kayyûm Sâmed
İhsanınâ yoktur adêt
Firdevs bahçesinde ebed
Kalanlardan eyle bizi
Yâ İlâhî, ol Muhammed hakkı çün
Ol şefâat kân-ı Ahmed hakkı çün
Sırr-ı fürkân nûr-i âzam hakkı çün
Kuds-ü Kâbe Merve Zemzem hakkı çün
Aşk odundan ciğeri püryân içün
Derd ile kan ağlayan giryan içün
Yâ İlâhi, saklakıl îmânımız
Verelim îman ile tâ cânımız
Sâna lâyık kullar ile hemdem et
Ehl-i derdin sohbetine mahrem et
Hem Süleymân-ı fakîre rahmet et
Yoldaşın îmân makâmın cennet et
Yâ İlâhi, kılma bizi dâllîn
Bu dûâya cümleniz deyin âmîn âmîn
Ümmetinden râzı olsun ol muîn
Rahmetullâhi aleyhim ecmâin
Tevhid Bahri
Seyyidi kainât, Hazret-i Fahr-i Âlem
Muhammed Mustafâ râ Salevât
Allah âdın zikredelim evvelâ
Vâcib oldur cümle işde her kulâ
Allah âdın her kim ol evvel anâ
Her işi âsân ider Allah anâ
Allah âdı olsa her işin önü
Hergiz ebter olmaya ânın sonu
Her nefesde Allah âdın di müdâm
Allah âdıyle olur her iş tamâm
Bir kez Allah dese aşk ile lisân
Dökülür cümle günah misl-i hazân
İsm-i pâkin pâk olur zikr eyleyen
Her murâda erişür Allah diyen
Aşk ile gel imdi Allah diyelim
Dert ile göz yaş ile âh îdelim
Ola kim rahmet kıla ol pâdişah
Ol kerîm-ü ol rahîm-ü ol ilâh
Birdir ol, birliğine şek yokdürür
Gerçi yanlış söyleyenler çokdürür
Cümle-âlem yoğ iken ol var idi
Yaradılmışdan ganî cebbâr idi
Vâr iken ol, yok idi ins-ü melek
Arş-ü ferş-ü ay-ü gün hem nüh felek
Sun’ ile bunlârı ol, vâr eyledi
Birliğine cümle ikrar eyledi
Kudretin izhâr edüp hem ol celîl
Birliğine bunları kıldı delîl
"Ol !" dedi bir kerre vâr oldu cihân
"Olma !" derse, mahv olur ol dem hemân
Pes Muhammeddir bur varliğa sebeb
Sıdk ile ânın rızasın kıl taleb
Ey azizler, işte başlarız söze
Bir vasıyyet kılarız illâ size
Ol vasıyyet ki direm her kim tuta
Misk gibi kokûsu canlardâ tüte
Hak-Teâlâ rahmet eyleye anâ
Kim beni ol bir dua ile anâ
Her kim ki diler bu duada buluna
Fâtiha ihsân ede ben kûluna
Veladet Bahri
Âmine hâtun Muhammed ânesi
Ol sadeften doğdu ol dür dânesi
Çünkî Abdullah’tan oldu hâmile
Vakt erişdi hefte vü eyyam ile
Hem Muhammed gelmesi oldu yakîn
Çok alâmetler belirdi gelmeden
Allâhümme salli alâ Muhammediv
Ve alâ âli Muhammed
Ol Rebiûl evvel âyın nîcesi
On ikinci gîce isneyn gîcesi
Ol gîce kim doğdu ol hayrûl-beşer
Ânesi anda neler gördü neler
Dedi gördüm ol habîbin ânesi
Bir aceb nûr kim, güneş pervânesi
Berk urub çıktı evimden nâgehân
Göklere dek nûr ile doldu cihân
Gökler âçıldı ve feth oldu zulem
Üç melek gördüm elinde üç âlem
Bîri meşrik bîri mağribde anın
Bîri dâmında dikildi Kâbenin
Bildim anlardan kim ol halkın yeği
Kim yakîn oldu cihâna gelmeği
İndiler gökden melekler sâf sâf
Kâbe gibi kıldılar evim tavaf
Hûriler geldi bölük bölük
Buğûr yüzleri nûrundan evim doldu nûr
Çevre yânıma gelip oturdular
Mustafâ’yı birbirine muştular
Dediler oğlun gibi hiç bir oğul
Yâradılâlı cihân gelmiş değil
Bû senin oğlun gibi kadr-ı cemîl
Bir anâya vermemiştir ol Celîl
Ûlu devlet buldun ey dildâr sen
Doğiserdir senden ol hulk-ı hasen
Bû gelen "ilm-î ledün" sultânıdır
Bû gelen tevhîd ü irfân kânıdır
Bû gîce ol gîcedir kim, ol şerîf
Nûr ile âlemleri eyler latîf
Allâhümme salli alâ Muhammediv
Ve alâ âli Muhammed
Bû gîce şâdân olur erbâb-ı dil
Bû gîceye can verir eshâb-ı dil
Yâ Resulâllah
Rahmeten lil’âlemindir Mustafâ
Hem şefîal müznibîndir Mustafâ
Vasfınî bû resme tertib ettiler
Ol mübârek nûru terğib etdiler
Âmine eder çü vakt oldu tamâm
Kim vücûda gele ol hayrül enâm
Sûsadım gâyet harâretden katî
Sundular bir câm dolusu şerbeti
Allâhümme salli alâ Muhammediv
Ve alâ âli Muhammed
Şerbeti sunduk tâbânâ hûriler
Bûnu sana verdi Allâh dediler
Kardan ak îdi ve hem soğuk idi
Lezzeti dâhi şekerde yok idi
İçdim ânı oldu cismim nûra gark
İdemezdim kendimi nûrdan fark
Geldi bir akkuş kanâd ile revân
Arkamı sığâdı kuvvetle hemân
Doğdu ol sâatde ol sultân-ı dîn
Nûra gark oldu semâvât-ü zemîn
Sallû Aleyhi ve Sellimû teslimâ
Hatta tenâlû cenneten ve naîmâ
Essalâtü vesselâmü aleyke
Ya ResûlAllah
Esselâtü vesselâmü aleyke
Ya HabîbAllah
Essalâtü vesselâmü aleyke
Ya Seyyidel-evvelîne velâhirin.
Vesilet’ün Necat
Allah adın zikr idelim evvela
Vacib oldur cümle işde her kula
Allah adın her kim ol evvel ana
Her işi âsan ider Allah ana
Allah adı olsa her işin önü
Hergiz ebter olmaya anın sonu
Bir kez Allah dese aşkile lisan
Dökülür cümle günah misli hazan
İsm-i pâkin pâk olur zikreyleyen
Her murada erişir Allah diyen
Aşk ile gel imdi Allah diyelim
Derd ile göz yaş ile ah edelim
Birdir ol birliğine şek yokdurur
Gerçi yanlış söyleyenler çokdurur
Cümle alem yoğiken ol var idi
Yaradılmıştan gani cebbar idi
Var iken ol yok idi ins-ü melek
Arş-ü ferş-ü ay-ü gün hem nüh felek
Sun´ile bunları ol var eyledi
Birliğine cümle ikrar eyledi
Kudretin izhar edip hem ol celil
Birliğine bunları kıldı delil
Ol dedi bir kerre var oldu cihan
Olma derse mahvolur ol dem heman
Bari ne hacet kılavuz sözü çok
Birdir Allah andan artık ilah yok
Haşredek ger denilirse bu kelam
Nice haşrola bu olmaya temam
Pes Muhammeddir bu varliğa sebeb
Sıdkile anın rızasın kıl taleb
Ger dilersiz bulasız oddan necat
Aşkile derdile edin es-salat
Hikâye-i Kesikbaş
Başlayalım söze Bismillah ile
Dürişelim Dünü Gün Allah ile
Bir hikayet dilime geldi ani
İdiserem Hak kılar ise yani
Hak bari kıla dilime söyleyem
Mustafa mucizatın şerh eyleyem
Oturdu Mustafa dört yariyle
Otuz üç bin sahabe cümle bile
Bakarlardı Rasulün ay yüzüne
Kulak urmuşlardı şeker sözüne
Gördüler kim bir adem kesik başı
Girdi içeru döker gözü yaşı
Aksakallı sanasın nurdur akar
Nure batar kim ki yüzüne bakar
Ne ayağı var idi hem ne eli
Bir kesik baştır heman söyler dili
Gövdesi yok bir acaib baş durur
Şehid olmuş gözleri hem yaş durur
Yüzünü vurdu yere kıldı zari
Zar zar ağlatır peygamberi
Ali durup anda destur diledi
Ol başı götürmeye kasteyledi
Tuttu Ali başı kaldıramadı
Miskal-ü zerre yerden ayıramadı
Gayretinden Alinin ussu gider
Ol baş ider ya Rasül Ali nider
Ali gibi bir dahi olur ise
Cümlesi dava ile gelir ise
Kimse herkes beni kaldırmaya
Zerre kadar yerimden ayırmaya
Durişurdum düni gün Allah ile
Allah adı hemen dahi benim ile
Elli bir kez dahi varmışem hacca
Çok tımar eylemişem yalın aca
Gah yürürdüm yeryüzünde at ile
Gah çıkardım göğe mucizat ile
Gah girerdim ademi suretime
Gah varırdım melekler katına
İsmi azam düasın bilir idim>
İsa ile ben namaz kılar idim
Kal’a-i zerrin idi şehrim benim
Şeyh Abdullah idi adım benim
Bir hub oğlum bir hatunum var idi
İkisi de benim ile yar idi
Oğlum ile gövdemi bir dev yedi
Ya RasulAllah medet eyle dedi
Avretimi aldı gitti kuyuya
Kaygu komaz gözlerimi uyuya
Dadımı ger alıvermezsen benim
Kıyametde davacınem ben senin
Bu sözü işitdi çün Ali duru
Zülfikar bağladı geldi ileru
Der Rasul’e destur virgil varayım
Zülfikar ile devi öldüreyim
Ya ben ölem ya devin başın kesem
Yer dibinde görürsem anı basam
Ben erenler mahfilinde durmişem
Eyriku erlik davasını kılmışem
Rasul ider Ya Ali varma ana
Olmasun kim bir ziyan gele sana
Ali ider çare yok variserem
Başıma yazılanı görserem
Dev elinden alayım ol avreti
Almaz isem kani İslam gayeti
Aliyi gönderdiler ol menzile
Otuz bin sahabe cümle bile
Bindi Düldüle takındı zülfikâr
Hem Hasan ile Hüseyin eyledi zar
Gitdi Ali dahi kesik baş ile
Döndü ashaplar kamu göz yaş ile
Şol Ali sürer idi Düldül atı
Ol kesik baş gider Düldülden katı
Dağ ve taş demez yuvarlanur geçer
Sanasın kim kanadı vardır uçar
Ok atımı Aliden önce gider
Yedi mushafı Kur’anı ezber ider
Kanda kim Ali namaz kılar idi
Ol kesik baş göz ile kılar idi
Ali öper kesik başın yüzün
Mendil ile hem siler yüzün gözün
Yedi gün dün demeyup sürdüler
Akıbet bir mürğ-i zara geldiler
Vardı ol yaride bir derin kuyu
Çıkar ol kuyudan cehennem suyu
Ol baş ider Ya Ali dev kuyusu
Bu kuyudur kal’asının kapısı
——————–
edit flood
Cevap: Mevlid-i Şerif – Süleyman Çelebi
MECİDİE
mevlidi şerif peygamber efendimizin doğumundan ölümüne kadar anlatılan bir makam ve şiir edasında sesleniştir genellilke müslümanların sıkça yaptığı mevlidi şerifte kuranı kerimde okunmaktadır
miraç bahri sözleri, mirac bahri, süleyman çelebi mevlidi şerif