Kabz ve Bast Nedir
Berât1
Kabz ve Bast:Tasavvuf yolunda ilerleyenlerde görülen sıkıntı ve ferahlık.
Kabz (sıkıntı, daralma) ve bast (ferahlık ve genişlik) insanı uçuran iki kanat gibidir.
Kabz hâli gelince üzülmeyiniz. Bast sâhibi olunca da sevinmeyiniz. (İmâm-ı Rabbânî)
Hâllerin değişik olması mahlûkların sıfatıdır, özelliğidir.
Temkîne yâni hâllerin değişmemesine kavuşanlar da, az da olsa değişiklikten kurtulamaz. İnsan kabz ve bast arasında değişir durur. (İmâm-ı Rabbânî)
Kabz ve bast, erbâb-ı kulûbda (tasavvuf yolunun başlangıcında bulunan evliyâda) hâsıl olur ki, onlar başlangıç ehlidir.
Müntehî (yolun nihâyetine varanlar) için kabz ve bast yoktur. (Ahmed Fârûkî)
Bahâeddîn-i Nakşibend kuddise sirruh, kabz hâlinde istiğfârı yâni bağışlanmayı istemeyi, bast hâlinde de şükretmeyi emretmiştir. (Mevlânâ Safî)
Cevap: Kabz ve Bast
imam
Kabz-u Bast
Sızıntı
Hemen her seviyedeki insanın, değişik buadlarda yaşama yörüngesi içine girip onu te’sir altına alan "kabzu bast”, yaşadığı hayatın şuurunda olan ve duyarak yaşayan hemen her ferdi alakadar eder.
Kabz; tutulma, derdest edilme, avuç içine alınma, can çıkacak hale gelme veya ma’nevi feyizlerin kesilmesi ve insanın mahiyetindeki boşlukları itibariyle, sımsıkı bir münasebet içinde bulunması lazım gelen feyiz kaynağıyla alakasının sarsılması ve boşlukta kalmasına karşılık "bast ise, yayma, açma, sergileme, ferah-feza bir duruma erme veya insanın, varlık içinde rahmet vesilesi olma noktasına eşyayı istap haddine ulaşması” şeklinde tarif edilebilir.
Havf u recâ "korku-ümit” iradî birer tavır ve Hak yolunun salikleri için bir ilk menzil ve ilk nokta olmasına karşılık; kabz-bast, bir kısım iradî sebeplerin dışında, hakikat yolcusunun yolunu kesen veya onu şahlandırıp kanatlandıran nihai sınırda sırlı bir alış-veriştir.
Havfu recâ, istikbâle âid, sevilip-sevilmeyen şeylere karşı bir endişe hissi, bir ümitlenmesi ise kabz u bast, halihazır itibariyle kalbe gelen değişik boy ve renkteki dalgaların tesirinde, kalbin neş’eyle atması veya kasvetle kasılması şeklinde de yorumlanabilir…
Ma’rifet yamaçlarında seyahat edenler için kabz ne ise, yoldakiler için havf, onlar için bast ne ise, yoldakiler için de reca’ aynı şeydir.
Kabz u bast; itibârî bir mahiyeti olan insan iradesinin nisbi te’siri bir yana, Allah’ın elindedir. Ve "Allah hem kabz eder hem de bast eder.” Bütün varlık, O’nun kabza-i tasarrufunda olduğu gibi, semalardan insanın kalbine kadar her şeyi dilediği zaman evirip-çeviren de O’dur. "Kalb, Hazreti Rahmân’ın parmakları arasındadır ve onu halden hale çevirir ve istediği şekli verir…” Peygamber sözü de bunu hatırlatmaktadır.
Allah, dilediği zaman kalpleri öyle sıkar, öyle ihtiyaçlara boğar ki, artık O’ndan gayrı kimse o ihtiyacı gideremez.. Ve öylede onlara genişlik ve inşirah verir ki gayri hiçbir şeye ihtiyaç hissetmezler.
Kabz celalı bast cemalîdir; birinde "vahidiyet” sırrıyla azamet ve ululuk, diğerinde de rahmet ve tecelli tenezzül nümayandır. Birinde zerreden sistemlere kadar bütün varlığı elinde tesbih gibi çeviren kudre ürperticiliği; diğerinde, bu ezip geçen akıl almaz büyüklüğün, bu herşeyi iki büklüm eden müthiş ceberûtun hayret ve dehşetiyle tir tir titreyen ruhlara "üns” esintileri halinde iltifât ve okşayıcılık vardır.
Ne var ki herkes bu tecelli ve bu iltifatı aynı seviyede duyup hissedemez. Zira kabz ve bastın tecellileri, birazda şahısların sînelerinin genişlik ve darlığıyla mebsûten mütenasip "doğru orantılı” gelir. Evet, bir havanın iç sıkıntısı veya gönül inşirahı şeklinde hissettiği şeylerle; gözleri, veralara doğru aralanmış kapı aralığından, hep gözetlenip durduğu şuurunda olan, heyecan ve endişe dolu hüşyar bir kalbin, yerinde inbisat ve neş’e, yerinde de endişe ve burukluğu bir olmayacaktır.
Her şey gibi kabz u bast da Yaradan’ın tasarrufunda ve gecelerin gündüzleri, gündüzlerin de geceleri takib etmesi misillü birbirini tak’îb eder durur. Sebeplerin âdî birer şart telak edilmeleri mahfûz, İlâhi irade, kabzu bast dilimlerini daraltır, genişletir; gerilimlere iter veya sevinçle coşturur. Evet, insan bazen çok geniş bir zaman dilimini kabzın pençesine düşmeden kuşların havada uçtukları gibi pervaz eder geçer. Bazen de, bir boşluktan bir boşluğa yuvarlanıyor gibi, kabz halleri sıklaşır, kabz dilimleri genişler, ruh bunalır ve insan da adeta iki büklüm olur.
İlahi bir mevhibe olan makamın hakkını verememe bir kabz vesilesi olduğu gibi, çok defa günahlar da beraber erinde kabz getirirler. Bu itibarla, kabz hali, bir mü’min için her zaman bir teyakkuz vesilesi olmalıdır. Gafletlere karşı tavır alınmalı, günahlar, tevbe ve iyiliklerle savılmalı ve gönül gözü bir kere daha verâlara tevcî edilmelidir.
Bast hali; kabzın, hayret, ürperti, yokluk ve hiçlik melodileriyle gelmesine karşılık, neş’e, sevinç ve şatahat şeklinde tecellî eder. Bu itibarla bast, öteleri müşahedeye açılamamış ve uhrevîliklere göre akord olamamış bir kısım çelimsiz ruhlar için aldatıcı ve kaybettirici olabilir. Bu türlü tehlikeler kabz hali itibariyle de söz konusu edilebilir., ama kat’iyyen, bast kadar değildir. Zira kabzla sıkışmış insan, her an vicdanıyla "sımsıkı tut beni, tut ki düşerim sensiz!” der, cisimlerin hava boşluklarını aştıkları gibi o da hevâilik boşluğunu aşar, O’nun inayetiyle bütünleşir ve o kasvetli zaman diliminde, bast haliyle ulaşılamayan noktalara ulaşabilir.
Onun için bast halinde bazı ruhların gaflet ve gevşekliklerine karşılık kabz hâli hemen herkes için bir teyakkuz faslı sayılmıştır.
Ayrıca bize aid kusur ve gafletlerle gelmiş bir kabz, ilerideki bir başlangıcı, şatahat ve gevşekliğe götüren bir bast da tehlikeli bir kısım kabzların sebebi olabilir…
Gerçek mü’min, her hali, kendi çercevesi için de değerlendirip semere almasını bilen insandır.
Kabz u bast O’ndan birer tecellidir bilene,
Şükr için bast yapar, kabz eder insan bilene…
Kalbin Bast ve kabz hali(darlık ve genişlik)
Kayıtsız Üye
Kalbin Bast ve kabz hali(darlık ve genişlik)
Cevap: Kabz ve Bast Nedir
@hmet
İSLAM’DA KABZ VE BAST NEDİR
KISACA
Bir tasavvuf terimi olarak kabz, bast kavramı ile birlikte kullanılır. Kabz ve bast, korku ve ümit (havf- reca) hallerinin üstünde, neşe ve endişe (üns ve heybet) hallerinin altında iki manevi haldir. Kabz halinde kul tutuk ve zihnen kısır bir haldedir. Aklına ve gönlüne bir şey gelmez…
Kabz ve bast ariflere mahsus bir haldir. Kabzın sebebi, salikin kalbine sitem yollu bir tecellinin gelmesi ve edeplendirildiğine ilişkin bir işaret almasıdır. Kavram olarak kabz, ruhen tutukluk, içine kapanma, bir şey düşünmeye ve söylemeye isteksizlik demektir. Bast ise ümitle dolma, ruhen genişlik ve coşkunluk, anlama ve kavramada açılma halidir.
İnsan zaman zaman ruhen daralır veya ferahlık duyar. Kabz hali celali, bast hali ise cemali bir tecellidir. Bunlar gece ve gündüz gibi birbirini takip eder durur. Bu iki hal insanın manevi yükselişinde iki kanat gibidir.
Kabz ve bast halleri insanı korku ve ümit arasında dengede tutan bir durumdur. Kişi kabz halinde tevbe ve istiğfar ile Allah’a yönelir, manen terakki eder. Bast halinde ise şükrederek derecesini artırır. İnsan, devamlı kabz halinde yaşasa bütün ümidini kaybedebilir.. Sürekli bast hali yaşayan kimsede ise akıbetini garanti görme hastalığı ortaya çıkabilir.
Havfu reca ile kabz u bast birbirine karıştırılmamalıdır. Birisi, insanın beklentileri ve inancı neticesidir. Diğeri, haldir ve hemen her mertebede, her makam ve payede kulun başına gelebilecek bir durum; Yolcuyu sürekli alakadar eden bir husustur.
Muhammed
Kabz-bast halleri ne demektir kısaca sözlük anlamı ve hakkında bilgiler
Kabz, el ile tutma, bast ise açma ve yayma anlamına gelir. Kavram olarak kabz, ruhen tutukluluk, içine kapanma, bir şey düşünmeye ve söylemeye isteksizlik demektir. Bast ise ümitle dolma, ruhen genişlik ve coşkunluk, anlama ve kavramada açılma halidir.
Üstad, Kastamonu Lahikasının başında şöyle der: Çünki emn ü ye’sin vartasına düşmemek hikmetiyle havf u reca müvazenesinde, sabır ve şükürde bulunmak için kabz-bast haletleri, celal ve cemal tecellisinden intibah ehline gelmesi; ehl-i hakikatça medar-ı terakki bir düstur-u meşhurdur." (Kastamonu Lahikası: 8)
Yani insan zaman zaman ruhen daralır veya ferahlık duyar. Kabz hali celalî, bast hali ise cemalî bir tecellidir. Bunlar gece ve gündüz gibi birbirini takip eder durur. Bu iki hal insanın manevi yükselişinde iki kanat gibidir.
Kabz ve bast halleri insanı korku ve ümit arasında dengede tutan bir durumdur. Kişi kabz halinde tövbe ve istiğfar ile Allah’a yönelir, manen terakki eder. Bast halinde ise şükrederek derecesini artırır. İnsan, devamlı kabz halinde yaşasa bütün bütün ümidini kaybedebilir. Sürekli bast hali yaşayan kimsede ise akibetini garanti görme hastalığı ortaya çıkabilir.
kabz halinin belirtileri, tasavvufta kalbin halleri, kalbin kabz hali