Tehzîbu’s-sünne
Hoca
TEHZÎBU’S-SÜNNE
TEHZÎB DEVRİ:
Hadîs tarihiyle meşgul olanlar üçüncü asırdan sonra gelen dönemi kısaca tehzîb devri diye tavsîf eder. Bu devre, dördüncü hicrî asırdan günümüze kadar olan uzun bir dönemi içine alır. Bu kadar uzun bir zaman diliminin aynı safha olarak mütâlaası yadırganmamalıdır. Çünkü, üçüncü asırdan sonra yapılan hadîs çalışmalarının -bir kaçı müstesna- hemen hepsi orijinaliteden uzaktır ve daha önce ortaya konmuş olan eserlerin üzerine yapılmıştır. Nitekim önceki üç asrın her birinde, tabiatı farklı çalışmalar yapıldığı için müstakil safhalar olarak değerlendirilmişti. Burada da durum aynı. Pek çok asır geçmesine rağmen yapılan çalışmalar özde aynı kalmış, hammadde olarak, üçüncü asra kadar ortaya konmuş olan eserleri alıp onlar üzerinde çalışmalar yapmıştır.
Mevcut bir eserin üzerine -ne çeşitten olursa olsun- yapılan müteâkip çalışmaya tehzîb çalışması denmiştir. Tehzîb, lügat olarak, fazlalıkları atarak ıslâh etmek, temizlemek, daha güzel, daha mükemmel kılmak gibi mânalara gelir. Öyle ise, te’lif edilmiş hadîs kitapları üzerine yapılmış olan tehzîb işlerini şöyle sayabiliriz:
Cem çalışmaları: Farklı kitapları birleştirmek gibi,
Mukârene çalışmaları: Farklı kitapları karşılaştırmak,
Zevâid çalışmaları: Bir kitaba (veya kitaplara) diğer bir kitabın (veya kitapların) ziyade hadîslerini çıkarma,
İhtisar çalışmaları: Bir kitabın mükerrer hadîslerini, senedlerini atarak özetleme çalışması,
İstidrak çalışmaları: Bir kitabın şartlarına uyan hadîsleri derleme,
İstihrac çalışmaları: Bir kitaptaki hadîsleri, kitabın müellifiyle, müellifin şeyhinde veya daha yukarıda birleşmek şartıyla başka senetlerle bulup çıkarma çalışmaları,
Tahrîc çalışmaları: Bir kitapta geçen hadîsleri kaynak kitaplarda bulup çıkarma,
Şerh çalışmaları: Her hangi bir hadîs kitabını rical, ahkam, lügat vs. yönleriyle açıklama çalışması.
Rical çalışmaları: Herhangi bir hadîs kitabının (veya kitaplarının) râvilerini inceleme, sika, zayıf, müdellis, kezzâb râvilerin tanıtıcı eserler verme çalışmaları,
Lügat (garîbu’l-hadîs) çalışmaları: Hadîslerde geçen anlaşılması zor (garîb) kelimeleri açıklama çalışmaları,
Cüz (cezâ) çalışmaları: Muayyen konulardaki, muayyen vasıflardaki hadîsleri bir araya getirme, belli sayılarda hadîs ihtiva eden derlemeler yapma vs. çalışmaları,
Hadîs ağırlıklı te’lifler,
Mevzû hadîsler üzerine te’lifler,
Meşhur hadîsler üzerine te’lifler,
Hadîs bulmada yardımcı kitaplar: Aranan hadîsleri bulmada kolaylık sağlayan rehber kitaplar.Dördüncü devre içerisinde yapılan bu çalışma çeşitlerini daha da artırmak mümkündür. Maksadı ifâdeye kafi geldiği için bu kadarı ile yetiniyoruz. Şimdi bunlara bâzı örnekler vererek bu safhayı daha yakından tanıtacağız.[1]
——————————————————————————–
[1] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 1/272-273.
Cevap: TehzÎbu’s-sÜnne
Hoca
1- Cem çalışmaları:
Bu, birden fazla kitabın hadislerini yeni ve tek bir nüsha halinde ortaya koyma işidir. Bu, bazan daha hususi eserleri birleştirmek suretiyle yapılır, bazan da umumi eserleri birleştirmek suretiyle yapılır.
Hususi birleştirmelere en güzel örnek Buhari ve Müslim’in hadislerini birleştirmeye yönelik çalışmalardır, el-Cem’u Beyne’s-Sahiheyn adı altında pek çok eserler te’lif edilmiştir. El-Hasan İbnu Muhammed es-Sağani’ (650/1252) -eseri Meşariku’l-Evvari’n-Nebeviyye adını taşır-, Ebu Abdillah Muhammed İbnu Ebi Nasr Fettuh el-Humeydi (488/1098), Muhammed İbnu Hüseyn İbni Ahmed el-Ensari el-Meri’nin (582) eserleri gibi.
Hususi cem’e giren mühim te’lifler’den biri Ebu’s-Seadat Mecdü’d-Din el-Mubarek İbnu Ebi’l-Kerem Muhammed İbnu Muhammed İbni Abdilkerim İbni Abdi’l-Vahid es-Şeybani’ye aittir. İbnu’l-Esir diye de meşhur olan bu zatın vefat tarihi 606/1209’dur. Buhari, Müslim, Muvatta, Ebu Davud, Tirmizi ve Nesai’den müteşekkil altı kitabı Cami’ul-Usul adıyla birleştirmiştir.
Aslında, vefatı 535/1140 olan Rezin İbnu Muaviye’nin eserinin yeni ilaveler ihtiva eden bir tehzibi olan Cami’u’l-Usul’ü pek çokları ihtisar ve tehzib ederek daha muhtasar yeni eserler ortaya koymuşlardır: Şerefü’d-Din Ebu’l-Kasım Hibetullah İbnu Abdirrahim el-Hamevi (738/1337), Muhammed Tahir el-Feteni el-Hindi es-Sıddiki… gibi. Bunlardan en ziyade tutunanı Vecihü’d-Din Abdurrahman İbnu Ali İbni Muhammed İbni Amr’ın (944/1537) eseridir. İbnu Deybe’ diye meşhur olan bu zatın eserinin ismi Teysiru’l-Vüsul ila Cami’il-Usul adını taşır. Şerhini yapacağımız eser işte bu kitaptır.[1]
——————————————————————————–
[1] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 1/273-274.
Yanıt: TehzÎbu’s-sÜnne
Hoca
2- Cem’u’l-Cevami:
Cevami’u’l-Amme grubuna giren cem kitapların en camisi ve en genişi olması ve ayrıca, arkadan tanıtacağımız Cami’u’s-Sağir ve Kenzu’l-Ummal gibi matbu ve müminlerin ellerinde mevcut ve mütedavil bazı kitapların da dayanağı ve kaynağı olması sebebiyle bu kitap hakkında genişçe bilgi verip tanıtacağız. Görüleceği üzere arkadan tanıtacağımız mezkur kitaplarının muhtevasını, sıhhat durumunu kavramak, öncelikle Cem’u’l-Cevami’nin yeterince bilinmesine bağlıdır.
Cem’u’l-Cevami, eş-Şeyh el-Hafız Celaleddin Abdurrahman İbnu Ebi Bekr es-Suyuti (v. 911/1505) tarafından te’lif edilen bu eserin diğer adı el-Camiu’i-Kebir’dir. Müellif Suyuti (rahimehullah), el-Camiu’s-Sağir’in mukaddimesinde, Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)’in bütün hadislerini bir kitapta toplamak maksadıyla Cem’u’-Cevami’yi te’life karar verdiğini belirtir. Muhakkik alimlerin ifade ettikleri üzere, böyle bir çalışmayı yapmak mümkün değildir. "Bütün hadisler" tabirinden Suyuti merhumun maksadının "kendi muttali olduğu hadisler" olması gerektiği tebarüz ettirilmiştir. Her hal u karda merhum, ömrünün bu işe yetmeyeceğini anlayarak, bir müddet sonra, çalışmayı yarıda kesmiş gerçekleştirdiği kısımdaki hadisleri ihtisar ederek el-Camiu’s-Sağir’i ortaya koymuştur. Daha sonra yine aynı eserden ihtisar suretiyle Ziyadetu’l-Cami adıyla ikinci bir kitap daha çıkarmıştır.
Bazı kaynaklarda Cem’u’l-Cevami’nin bu haliyle 100.000 civarında merviyata şamil olduğu ifade edilir. Ancak bu tahminin gerçeği ifadeden oldukça uzak kaldığı anlaşılmaktadır. Zira, eserin değişik bir tertibinden ibaret olan Kenzu’l-Ummal’in 1978 Haleb baskısında -ki hadisler sırayla müteselsilen numaralanmıştır- 46624 hadis mevcuttur.
Suyuti, hadisleri Cem’u’i-Cevami’de iki ana bölümde tertiblemiştir. Birinci Bölümde (el-Kısmu’l-Evvel) Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)’in kavli sünnet’ini yani sözlerini, hadisin ilk kelimesini esas alarak alfabetik sıraya göre tanzim etmiştir. İkinci Bölümde (el-Kısmu’s-Sani) ise, Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)’ın fii’li sünnet’ini yani, Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)’ın davranış ve sözlerine veya bir sebebe veya kendisine yapılan bir müracaat gibi zat-ı risalet penahileri ile ilgili olarak yapılmış olan rivayetleri toplamıştır. Bu ikinci kısımda rivayetler, rivayeti yapan sahabe isimlerine göre tertib edilmiştir. Yani, müellif, Aşere-i Mübeşşere’yi en başta kaydettikten sonra, diğer sahabeleri, isimlerine göre, alfabetik sıraya koyar. İsimler kısmını aynı şekilde künyeler kısmı, bunu da mübhem olanlar kısmı, mübhemleri de kadın Sahabelerin isimleri takib eder. En sonda da mürsel rivayetler yer alır.
Suyuti bu eseri te’lif ederken çok miktarda kitap mütalaa etmiştir. Kenzu’l-Ummal’de kaydedilenler tedkik edilince bu kaynakların 80’e yaklaştığı görülür.
Bu mecmuada sahih, hasen ve zayıf hadisler bulunduğu gibi zaafı şiddetli (şedidü’z-zaaf ve hatta mevzu (uydurma) olan hadisler de mevcuttur. Bizzat Suyuti, mukaddimesinde yaptığı kıymetli bir açıklama ile, hangi kitaplara nisbet edilen hadislerin sahih, hangilerine nisbet edilenlerin sahih ve zayıf ve hangilerine nisbet edilenlerin de zayıf addedilmesi gerektiğini bildirir. Bu hususla ilgili gerekli açıklamayı, Hadis Müellefatının Tabakatı adlı başlık altında sunduğumuz için, burada tekrar etmeyeceğiz.[1]
——————————————————————————–
[1] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 1/275-276.
Soru: TehzÎbu’s-sÜnne
Hoca
3- El-Cami’u’s-Sağir:
Eş-Şeyh el-Hafız Celaleddin Abdurrahman İbnu Ebi Bekr es-Suyuti (v. 911/1505) tarafından te’lif edilen bu eserin tam adı el-Cami’u’s-Sağir min Hadisi’l-Beşiri’n-Nezir’dir. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)’in veciz (kısa) olan bir kısım hadislerini, rivayetlerin ilk kelimesindeki harfleri esas alarak alfabetik sıraya göre tanzim eder. Alfabetik tanzimde hadislerin metni esas alındığından senetlerin atılmış olacağı açıktır. Ancak, hadis kaydedildikten sonra, bunu Ashab’tan kim rivayet etmiş ise onun ismi zikredilir. Hadisin sonunda ayrıca, sıhhat durumu ve alınmış olduğu kaynak(lar) bazı rümuzlarla belirtilir. Kitapta rastlıyacağımız rümuzların nelere delalet ettiği ise, eserin Mukaddime kısmında bize müellif tarafından belirtilir.
El-Camiu’s-Sağir’i Suyuti, Cem’u’l-Cevami -diğer adıyla el-Camiu’l-Kebir- adlı eserinden telhis etmiştir. Müellifimizi bu ihtisarı yapmaya sevkeden husus, Cem’u’l-Cevami’yi te’lifi planlarken kendisine seçmiş olduğu hedefin zorluğudur: El-Camiu’s-Sağir`in mukaddimesinde belirttiği üzere, müellif, Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)’e nisbet edilen bütün hadisleri, Cem’u’l-Cevami’de alfatebetik sırayla toplamak istemiştir. Şarih Münavi’nin de belirttiği gibi, böyle bir çalışma hemen hemen mümkün değildir. çalışmaları ilerleyince, bu işe ömrünün vefa etmiyeceğini bizzat Suyuti de anlayarak, Cem’u’l-Cevami’yi belli bir noktada bırakır ve el-Camiu’s-Sağir’i telif etmek üzere onu ihtisar eder.
Kitabın mukaddimesinde belirttiği üzere Suyuti, Cem’u’l-Cevami’nin hadislerini seçerken, hadislerin veciz (kısa) olanlarına ve bilhassa sıhhat durumuna dikkat eder; zaafı şiddetli olan, yani hadis uydurmak veya Hz. Peygamber (aliyhissalatu vesselam) hakkında yalan söylemek gibi bir itham yemiş ravilerin, rivayette yalnız kaldıkları (teferrüd ettikleri) hadisleri kitaba almaz. Hadislerdeki mezkur sıhhat sebebiyle eserin, bu nevde yazılmış olan el-Faik ve eş-Şihab gibi diğer eserlere üstünlük kazandığını bizzat Suyuti ifade etmeyi ihmal etmez ki, ümmetin göstereceği alaka bu iftiharı te’yid edecektir. (Burada geçen el-Faik’in Abdullah İbnu Ğanim’in el-Faik fi’l-Lafzı’r-Raik kitabı, eş-Şihab’ın da Kadı Ebu Abdillah Muhammed İbnu Selam el-Kudai’nin eş-Şihab’ı olduğu tahmin edilmektedir).
Muhakkikler, Suyuti’nin bu iddiasına rağmen el-Camiu’s-Sağir’de bütün hadislerin sahih olduğunu kabul etmezler. Sahih ve hasen hadislerin yanında zayıf hadislerin de varlığına dikkat çekerler. Şarihler -ve bilhassa Münavi, Feyzu’l-Kadir adlı şerhinde- hadislerin sıhhat durumlarını belirtmeyi ihmal etmezler.
El-Camiu’s-Sağir, havas, avam, alim vs. her sınıfa mensup müslümanlar tarafından büyük bir alaka ve rağbete mazhar olmuştur. Bu durum eseri, Suyuti’den sonra te’lif edilen tasavvuf, tefsir, ahlak, adab gibi dini edebiyatın her çeşidine alınan hadislere ana kaynak kılmıştır. Bu sebeple eski metinlerde rastlanan hadislerin kaynağını bulma, sıhhat derecesini anlama ihtiyacı duyulduğu zaman ilk başvurulacak kitap durumundadır.
Hadisler numaralanarak Münavi’nin şerhiyle birlikte yapılan baskısına göre, içerisinde 10031 adet hadis mevcuttur.
El-Camiu’s-Sağir’e birçok şerhler yapılmıştır -ki bunlardan bir kısmı Keşfu’z-Zünun’da görülebilir-, en değerli şerhi Abdurrauf el-Münavi’nin Feyzu’l-Kadir adlı şerhidir.
El-Camiu’s-Sağir’de hadis arayacakların şu noktayı da bilmesi gerekir: Kitabın tertibi alfabetik esasa göre olmakla beraber, her defasında bu prensibe tam olarak riayet edilmemiştir. Zaman zaman takdim ve te’hirlere rastlanmaktadır.[1]
——————————————————————————–
[1] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 1/276-277-278.
Hoca
4- Ziyadetü’l-Cami:
Suyuti, el-Camiu’s-Sağir’in te’lifini tamamladıktan sonra hemen hemen aynı hacim ve tertipte olmak ve aynı rümuzları kullanmak suretiyle buna bir de Ziyade hazırlamış ve bu yeni eserine Ziyadetu’l-Cami adını vermiştir. Yusuf en-Nebhani’nin tadadına göre, bu ikinci eserde 4440 hadis mevcuttur. Nebhani, bu eserde yer eden hadislerin bir kısmını Miftahu’s-Seade bi-Şerhi’z-Ziyade adı altında Münavi’nin şerhetmiş bulunduğuna dair açıklamasını gördüğü halde, mezkur esere muttali olamadığını da kaydeder.
Suyuti merhum, gerek el-Camiu’s-Sağir’e ve gerekse Ziyade’sine aldığı hadisleri Cem’u’l-Cevami’nin "Kısmu’l-Akval" bölümünden ihtisar etmiştir. Ancak, el-Müttaki el-Hindi’nin Kenzu’l-Ummal Mukaddime’sinde kaydettiğine göre, el-Camiu’s-Sağir’de ve gerekse Ziyade’sinde Cem’u’l-Cevami’de bulunmayan bir kısım hadisler mevcuttur. Demek oluyor ki, Suyuti bu eserleri hazırlarken, Cem’u’l-Cevami dışında başka kaynaklara da başvurmuştur.[1]
——————————————————————————–
[1] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 1/278.
Hoca
5- El-Fethu’l-Kebir:
Gerek el-Camiu’s-Sağir ve gerekse Ziyadetu’l-Cami, yakın zamana kadar iki ayrı eser olarak tedavül etmiş ise de, vefatı 1350/1932 olan el-Ezher ulemasından Yusuf İbnu İsmail en-Nebhani merhum, bunları alfabetik sıraya göre birleştirerek tek kitap haline getirmiştir. Ortaya çıkan bu yeni eserin adı "el-Fethu’l-Kebir fi Zammi’z-Ziyadati ila’i-Camii’s-Sağir"dir.Bu kitapta, en-Nebhani, ziyade hadislerin diğerlerinden tefriki için bunların başında ze harfi ile rümuz koymuştur.
Halen matbu olan el-Fethu’l-Kebir, ihtiva ettiği 15 bin civarındaki hadisleriyle el-Camiu’s-Sağir’den çok daha istifadeli bir durumdadır.
El-Camiu’s-Sağir’le alakalı mütemmim açıklamalar için Cem’u’l-Cevami ve Kenzu’l-Ummal maddelerine de bakılabilir.[1]
——————————————————————————–
[1] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 1/278-279.
Hoca
6- Kenzu’l-Ummal:
Pek çok eseri birleştirmiş durumda olan Cem’u’l-Cevami, kullanış yönünden oldukça kusurludur. Zira bir hadisten istifade edebilmek için, kavli ise baş kısmını, fi’li ise ravisini bilmek gerekmektedir. Bu ise nadir kimselerin imtiyazıdır. İşte bu durumu göz önüne alan eş-Şeyh Alaeddin Ali İbnu Hüsameddin Abdülmelik İbni Kadı Han el-Hindi -ki el-Müttaki diye meşhurdur (v. 975/1567), bu değerli kitabın hadislerini, istifadesi kolay hale koymak için, fıkhi mevzularına göre yeni baştan tanzime tabi tutarak Kenzu’l-Ummal fi Süneni’l-Akval ve’l-Ef’al adı altında 16 ciltlik eserini meydana getirir.
Henüz tabedilmemiş olan Cem’u’l-Cevami’nin değişik tertible basılmış şekli durumunda olan Kenzu’l-Ummal’ı bu vesile ile kısaca tanıtmakta fayda var:
Kenzü’l-Ummal, alfabetik sıraya göre tertiplenen fıkhi bablara ayrılır. Şu halde Cem’u’l-Cevami’nin içinde dağınık şekilde yer etmiş olan, bir mevzu ile alakalı bütün hadisleri bu yeni kitapta bir arada bulmak mümkündür. Ancak Kenzu’l-Ummalde hadislerin üç grup halinde verildiğini bilmeliyiz:
Birinci Grup Hadisler: Bunlar bir babta ilk defa zikredilen hadislerdir ki Kısmu’l-Akval başlığı altında sunulur. Bu grubta kaydedilen hadisler el-Camiu’s-Sağir ile Ziyadetü’l-Cami’den alınan hadislerdir. Bunlar veciz (kısa) olan kavli hadislerdir. Bu hadisler bizzat Suyuti’nin yaptığı açıklamaya göre sıhhatçe üstün olan hadislerdir.
İkinci Grup Hadisler: Bunlar "el-İkmal" başlığı altında sunulan hadislerdir. Bunlar da Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)’in kavli sünnetidir, yani sözleridir, ancak Cem’u’l-Cevami’nin el-Camiu’s-Sağir ve Ziyadetü’l-Cami’ye alınmamış olan hadislerdir. Sıhhatçe öncekilerden düşük olduğu için el-Müttaki bunları ayrıca vermeyi uygun görmüştür.
üçüncü Grup Hadisler: Bunlar Cem’u’l-Cevami’nin Kısmu’l-Efal adını taşıyan bölümünde yer alan Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)’in fi’li sünnetlerini teşkil eder. Yani bir babla ilgili fi’li hadisler Kısmu’l-Ef’al başlığı altında sunulmaktadır.
Bu durumda bir babla (mevzu ile) ilgili hadislerin tamamını görmüş olmak için, o babta bu üç başlıkla gelen hadislerin hepsini tedkik etmek gerekecektir. Şunu da belirtelim ki, her babta bu üç kısımla ilgili hadis bulunmayabilir. Sözgelimi, her babta kısmu’l-ef’al mevcut değildir.
Hadislerin sıhhat durumu hususunda bu kaydettiğimiz tertip şekli kaba bir bilgi vermekten başka, yukarıda kısmen kaydetmiş bulunduğumuz Suyuti tarafından belirtilmiş olan "hadislerin alınmış olduğu kaynakların umumi vasıflarına göre yapılacak değerlendirme" prensibi de muteberdir. Kitabın mukaddime kısmında bu açıklama etraflıca görülmelidir.
Bu kitap, ihtiva ettiği 46624 aded hadisiyle, yeryüzünde matbu en hacimli hadis mecmuası olma şerefli imtiyazını taşımaktadır. Cenab-ı Hakk, bu eserin ortaya çıkmasında emekleri geçen Suyuti ve el-Müttaki hazretlerine rahmetini bol, makamlarını cennet kılsın, onlardan ebediyyen razı olsun.[1]
——————————————————————————–
[1] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 1/279-280.