Söz gümüşse sükut altındır sözünün anlamı ve hikayesi
Kayıtsız Üye
Guzel bişe olsun.
Cevap: Söz gümüşse sükut altındır sözünün anlamı ve hikayesi
Muhasibi
Konuşulacak yerde susmak,
Susulacak yerde konuşmak." -Sadi-
Her insan konuşmayı ve susmayı yerine ve zamanına göre en güzel şekilde ayarlamasını bilmelidir.
Atalarımız da: "Çok söz yalansız, çok para da haramsız olmaz." demiştir. Bir de şöyle güzel bir ifade vardır türkçemizde: "Bilirsen güzel kelam söyle ibret alsınlar, bilmezsen sükut eyle adem sansınlar." Allah insana bir ağız, iki kulak vermiştir. Bunun da en bariz şekildeki manası: "Bir konuş, iki dinle" demektir. "Söz gümüş ise, sükût altındır" cümlesini hemen hemen hepimiz hem çok kereler duymuşuz, hem de aynı şekilde söylemişizdir.
Konuşma; insanın, hemcinslerine meramını anlatabilme özelliğidir. Cenab-ı Allah (c.c.) bu müstesna özelliği canlı varlıklar içinde yalnız insanlara bahşetmiştir. İnsanı diğer yaratıklardan ayıran ve ona ayrı bir değer kazandıran konuşma, tarifi mümkün olmayan çok üstün bir meziyettir. Onun için her insan konuşma usül ve üslubunu yerli yerince kullanmalıdır. Konuşma; insanın kişiliğini, seviyesini ve seciyesini sergiler. Zaruret miktarı kadar konuşmalı, şayet konuşmayı gerektiren bir ortam yoksa sükut etmelidir. Dile hakimiyet, sahibini yüceltir. Konuşma organı olan dili gelişigüzel ve uluorta kullanmak ise sahibini toplum içinde şahsiyetsiz ve seviyesiz kılar.
Sessiz kalmak, sükutu tercih etmek dil için en güzel ve en uygun terbiye metodudur. Allah’ın Rasulü (s.a.v.) Efendimiz Ebu Zerr (r.a.)’e yapmış olduğu bir nasihatların da: "Sen çoğu zaman sükut etmeyi tercih et. Bu sana, dininde yardımcı olup, şeytanı kovar." buyurmuşlardır. Başka bir mübarek sözlerinde Peygamber (s.a.v.) Efendimiz: "Kişinin kendisini ilgilendirmeyen hususları terketmesi kamil imanın şanındandır." buyurur.
Malayani denilen boş lakırtı ve gereksiz sözlerden daima uzak kalınmalı. Diline böylesine sahip olan kimseler Allah (c.c.) yanında yüksek makam ve mevki sahibi olur. "Dilim, senden çektiğim zulüm" demiş hal ehli. Manasız sözler, yersiz konuşmalar, dünya veya ahiret için hiçbir yararı olmayan ifadeler ile yalan ve iftiraya yönelik lakırtılar dinimizde kesinlikle yasaklanmıştır. Bütün bu gerçekleri gözler önünde bulundurması gerekli olan her müslüman konuşmalarında doğruluğu ve ciddiyeti esas olarak ele almalıdır. "Şamatası çok olanın, hatası da o nisbette çok olur." demiş atalarımız.
Malik (r.a.) Yahya bin Sa’d (r.a.)’dan şunu rivayet eder: "İsa (a.s.) yolda duran bir domuza -Allah rahatlık versin- dedi. yanındakiler: -sen bir domuza mı söylüyorsun- dediler. İsa (a.s.) Ben dilimi, kötülüğü söylememeye alıştırıyorum" diye cevap verdi. Nerede olursak olalım, şartlar neyi gerektirirse gerektirsin dilimizi kötü, çirkin ve kaba sözlere alıştırmaktan uzak kalmaya özen göstermeliyiz. Dili yüzünden başına gelen türlü felaketler karşısında: "Dilim, dilim dilim dilmeli seni." diyen kişinin feryadı kulak ardı edilmemelidir.
Ankebut Suresi 46’nci ayeti kerimesinde Rabbımız şöyle buyurur: "İçlerinden zulüm edenler müstesna olmak üzere, ehli kitap ile en güzel (şekilden) başka bir suretle mücadele etmeyin." Müslüman, kitap ehli olan yahudi ve hıristiyanlarla bile mücadelesini en güzel şekilde sürdürmeli, dilini kötü sözlerden korumada gerekli hassasiyeti göstermelidir.
"O çok esirgeyen Allah (c.c.)’ın has kulları ki onlar, yeryüzünde vakar ve tevazu ile yürürler. Kendilerine beyinsizler hoşa gitmeyecek laflar attığı zaman -selametle- deyip geçerler." (Furkan-63) "Bunlar yaramaz lakırtıları işittikleri zaman ondan yüz çevirirler ve (bizim amellerimiz bize, sizin amelleriniz size aittir.) Size. Biz cahilleri aramayız dediler." (Kasas-55)
Bazı insanların işi-gücü gevezeliktir. Çeneleri oldukça kuvvetli olan böyle kişiler herkesle münakaşaya ve münazaraya girer, gevezelik sanatı olan kimseler yerini, zamanını ve mekanını dahi hesap etmeden hep konuşur, daima konuşur. Bu konuşmalarının pek çoğu malayani cinsinden olup hiç kimseye en ufak yarar sağlamaz. Ancak kişinin günah hanesinin kabarmasına, vebalinin büyümesine sebep olur. Allahr17;ın son elçisi Hazreti Muhammed (s.a.v.) Efendimiz Tirmizi’de geçen bir mübarek sözlerinde: "Hidayet üzere olan bir topluluk tartışmaya girmeden dalalete (batıla yönelmeye düşmez." buyurur.
Rasulullah (s.a.v.) Efendimiz başka bir hadisi şeriflerinde şöyle buyururlar: "Allah (c.c.) ineklerin ot yerken ağızlarını geveledikleri gibi insanlara karşı ağızlarını geveleyen bu ve bunun gibi insanları sevmez. Allah (c.c.) onların ağız ve yüzlerini cehennemde evirip çevirecektir." Başkalarını güldürmek için acayip kılıklara girmek, insanları taklit etmek hem dini kurallara, hem de adabı muaşeret ve görgü kurallarına ters düşer. Onun için her müslüman böylesine yasaklanmış ve çirkin fiillerden ve eylemlerden son derece sakınmalı, dilini ve diğer bütün iç ve dış organlarını yerli yerinde kullanmasını bilmelidir. İnanan insanlardan beklenen budur
Cevap: Söz gümüşse sükut altındır sözünün anlamı ve hikayesi
Muhasibi
Fuzuli konuşmalar ve gereksiz tartışmalar insanı günah yükü haline getirir. Onun için her insan Sadi’nin dediği gibi: "Konuşulacak yerde susmayı, susulacak yerde de konuşmayı" iyi ayarlaması lazımdır. Diline gereği gibi sahip olmasını bilen insanların dünya ve ahiret hayatı mamur olur. İnsanların çoğu bugün için bir tartışma hastalığına yakalanmıştır. Hiçbir dini mesele tartışmayla çözülemez. Bunun için inceleme ve araştırma esas olmalıdır. Bazı Sahabe-i Kiram Efendilerimizden rivayet edilen bir hadisi şeriflerinde Allah’ın Resulu şöyle buyurmuştur: "Biz dini konuların birinde tartışırken Rasulullah (s.a.v.) çıkageldi. O güne kadar görülmediği tarzda öfkelendi ve bizi azarlayarak şöyle dedi: (Ey Ümmeti Muhammed! Yavaş olun ve kendinize gelin, sizden önceki ümmetleri bu gibi boş tartışmaları yok etmiştir. Tartışmayı terkedin. Tartışmayın, çünkü tartışmanın zararları açık ve kesindir. Tartışmayın, çünkü kişiye kötülük olarak tartışmacı olması yeter. Tartışmayın, çünkü tartışan kimseye kıyamet gününde şefaat etmem. Tartışmayın, ben tartışmayanlara, biri köşede, biri ortada ve biri de en yüksekte olmak üzere cennette üç köşk vermeyi üzerime alıyorum. Bunların en yükseği haklı olduğu halde tartışmayı terkeden içindir. Tartışmayın, çünkü putlara tapmaktan sonra rabbimin beni nehyettiği ilk şey tartışmadır." (Taberani’de geçen bu hadisi şerife riayet eden iki cihanda da selamete nail olur.)
Hümeze Suresi’nin 1-4’ncü ayetlerinde de şöyle buyurulur: "Veyl olsun (insanları arkalarından çekiştiren) her ayıplayıcıya. Yüzlerine karşı dil uzatıcıya o ki; bir çok mal toplamış ve onu sayıp durmaktadır. Sanıyor ki onun malı kendisini (dünyada) ebedileştirecektir. Hayır. (Malı onu kurtaramaz) Muhakkak ki o ateşe atılacaktır."
Ayetlerle, hadislerle ve bazı güzel sözlerle dilin ve konuşmanın felaketlerini anlatmaya ve aktarmaya çalıştık. Diline sahip olan kendisini selamette bulur. Yalnız insanlara verilmiş olan konuşma, bir tanışma, bir anlaşma aracıdır. Bu çok önemli özelliği gayesi dışında kullanmak sahibini hem geçici olan dünyada, hem de ebedi olan ahiret hayatında zelil ve rezil edir. Böyle bir akıbete düçar olmamak için dil denilen o küçücük et parçasına ve ağzımızdan çıkan her söze, her kelimeye ve her cümleye hassasiyetle dikkat etmemiz ve kontrol altında bulundurmamız lazımdır.
söz gümüşse sükut altındır, Söz gümüşsesüküt altındır, Söz Gümüşse