Sıla-i rahimin kapsamı nedir?
miyal
sıa-i rahim sadece anne baba hala teyze amca dayı mı oluyor.bütün insanlık temele inersek eğer; kardeş değil mi? ve şöyle bir şey var ki ailesiyle görüşemeyenler için durum ne, tercih tabi ki görüşmemek değil ama şartlar onu gerektirdiği için aileme zarar geldiği için böyle oldu çok üzülüyorum Allah’ın rızasını alamamaktan.aileme, insanlar için rabbim kabul eder inşAllah dualar yeterli midir acaba?
Cevap: sıla_ i rahimin kapsamı nedir?
kibrit
Genel olarak akraba ziyaretleridir diyebiliriz.
Nasıl kardeş? Müslümanı var, kafiri var, dinsizi var vs. Müslümanlar kardeştirler ama tutup da sıla-i rahim yapamayız, çünkü kan bağımız yoktur, akraba değiliz. Çok temele inmeye gerek yok bence 🙂
Diğer sorunuz için "şartların" neler olduğunu bilmek gerekir. Küslük falan varsa, bu iyi bir şey değil. Manevi baskı falan varsa diye diyorum bu manevi baskı nefsinize mi ağır gelmektedir yoksa dini haklarınızı mı kısıtlıyor, kar-zarar nefis-doğruluk kıyas ve ölçümlerini yapıp ona göre hareket ediniz…
Cevap: sıla_ i rahimin kapsamı nedir?
tuharatu
Kardeşim aynı duygularını anlayabiliyorum ama ben şunu bir türlü anlayamıyorum akraba konumundaki insanlar her zararı veriyorlar yıpratıyorlar onlarla uğraşmaktan psikolojin çöküyor hayatı zindan ediyorlar ama bağları kesmek günah bence sıla_i rahim e sebep olan insanlar düşünsünler hayır hırsızın hiçmi suçu yok bence rabbim bizleri bizden iyi tanır hakkımızda heyırlısını versin bencede şartlar önemli kalpteki niyet önemli Allah bizi affetsin inşAllah herşey düzelir Allah vicdansızların kalbine merhamet versin
Cevap: sıla_ i rahimin kapsamı nedir?
miyal
Allah razı olsun teşekkürler….. kardeşim
Hoca
İSLAMDA SILA-İ RAHİM
Akraba ve yakınları ziyaret etme, hallerini ve hatırlarını
sorma, gönüllerini alma anlamında bir İslam ahlâkı terimi.
İslam’da insanlar arası ilişkilere önem verildiği gibi
özellikle yakınlardan başlayarak anne ve babanın ve sırayla diğer akrabaların
ziyaret edilip gözetilmesi prensibi son derece önemlidir.
Halit b. Zeyd (Ebu Eyyüb el-Ensarî) hazretlerinden rivayet
edildiğine göre bir adâm Hz. Peygamber’e gelerek: "-Yâ RasûlAllah; beni Cennete
sokacak bir ibadet söyler misiniz?" dedi… Rasûlüllah şu cevabı verdi:
"Allah’a ibadet eder ve O’na hiç bir şeyi ortak koşmazsın,
namaz kılar, zekât verir ve sıla-i rahm edersin" (Buharî, Zekât, 1).
Peygamber Efendimizin bu kadar önemle üzerinde durduğu ve
yapıldığı zaman müslümanların Cennete girmelerine sebep olacağını haber verdiği
sıla-i rahim; her türlü hayır işlerinde akraba ve yakınların görülüp
gözetilmesidir. Gerek âyetlerde, gerek hadislerde, bunun, namaz, zekât gibi farz
ibadetlerden hemen sonra zikredilmesi, İslâmdaki önemini göstermektedir. Alimler
sıla-i rahimde bulunmanın vacib olduğu görüşündedirler. Bunun, terkedilmesi,
yani akraba ve yakınlarla olan ilgisinin kesilmesi, büyük günâh sayılmıştır.
Cenab-ı Hakk şöyle buyuruyor:
"Allah’tan korkun ve akrabalık bağlarını kesmekten sakının"
(en-Nisâ, 4/I);
"Onlar ki Allah’ın gözetilmesini emrettiği hakları gözetirler
(akrabalık bağlarını devam ettirirler ve iyilikte bulunurlar); Rablerine saygı
beslerler ve kötü hesaptan korkarlar…";
Fakat Allah’ın tevhit akidesini kabullendikten sonra onu
bozanlar ve Allah’ın bağlanmasını emrettiği bağları koparanlar (akrabalık
bağlarını kesenler) ve yeryüzünü fesada verenler var ya; işte bunlar, lânet
onlara ve yurdun kötüsü Cehennem de onlara" (er-Ra’d, 13/21, 25).
Ayet ve hadislerde geçen "rahim" (akraba) sözünün hangi
derecede akrabaları içine aldığı hususunda farklı görüşler vardır. Bazılarına
göre kendileriyle evlenilmesi haram olanlar; bazılarına göre vârisler akraba
sayılır. Bazı âlimler de, mahrem olsun olmasın, kişinin bütün yakınları akraba
(rahim) dir demişlerdir. Bu son görüş, toplumsal yardımlaşma bakımından daha
kapsamlıdır.
Allah (c.c) ve Peygamberi (s.a.s), akrabanın görülüp
gözetilmesini emrettiklerine göre, bunun nâsıl yapılacağını iyi bilmek
gerekir.
Sıla-i rahmin birkaç derecesi vardır. En aşağı derecesi
akrabalarımıza karşı tatlı sözlü, güler yüzlü olmak; karşılaştığımızda
selâmlaşmayı, hal hâtır sormayı ihmâl etmemek; dâima kendileri hakkında iyi
şeyler düşünmek ve hayır dilemektir. İkinci derece de ziyâretlerine gitmek ve
çeşitli konularda yardımlarına koşmaktır. Bunlar daha çok bedenî hizmetlerdir.
Özellikle yaşlıları zaman zaman yoklayarak, yapılacak işleri varsa onları takib
etmek kendilerini sevindirecektir. Sıla-i rahmin üçüncü ve en önemli derecesi
akrabalara malî yardım ve destek sağlamaktır.
Bu yardımlar herkesten beklenemez. Hasta ve yatalak bir kişiden
akrabasını ziyâret etmesini istemek anlamsızdır. Fakir birisinden de başkalarına
mâlî yardımda bulunmasını beklemek de yanlıştır. Yalnız zengin, hali vakti
yerinde bir müslümanın, sadece ziyâret ve hal, hatır sormakla bu görevi yerine
getirebileceği de söylenemez. Böyle zengin birisi için sıla-i rahim, yoksul
akrabalarına elinden geldiğince malî destekte bulunmaktır. Bu destek ödünç para
vermekle olabileceği gibi; karşılıksız mâlî yardımlar şeklinde de olabilir. Şu
halde, yakınları görüp gözetmek deyince, yukarıda belirtilen üç derecedeki
yardımdan hangisine güç yetiniyorsa, onun yapılması anlaşılmalıdır. Yapabileceği
görevi yapmamak müslümanı bu konuda sorumlu kılar. Yukarıdaki âyet-i kerimede,
Allah Teâlâ’nın bu görevi yerine getirmeyenlere yönelttiği lânet
unutulmamalıdır. Hz. Peygamber de şöyle buyurmuştur: Her Cuma gecesi
insanoğlunun amelleri Allah’a arz olunur: Yalnız sıla-i rahimde bulunmayanların
amelleri kabul olunmaz" (Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 484).
Yine Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
" Allah’a ve ahiret gününe iman eden kimse akrabasını görüp
gözetsin" (Buharî, İlim, 37; Müslim, İmam, 74-77).
"Akrabalık, Arş’ta asılıdır. Der ki: "-Beni gözeteni Allah
gözetsin; beni terk edeni Allah terk etsin (Müslim, Birr ve Sıla, 17);
"Akrabalık bağlarını kesip koparan kimse Cennete giremez"
(Buhari, Edeb, 11);
"Her kim rızkının bol olmasını ve ecelinin gecikmesini
istiyorsa akrabasını görüp gözetsin" (Buhari, Edeb, 12);
"Ey insanlar, birbirinize selâm verin, akrabanızı gözetin,
yemeği yedirin! Geceleyin insanlar uyurken namaz kılın ki selâmetle Cennete
giresiniz" (Tirmizî, Et’ime, 45).
"Yoksula yapılan sadaka bir sadakadır. Bu sadaka akrabaya
yapılmışsa iki sadaka demektir. Biri sadaka, diğeri sıla-i rahimdir ki bu da
sadaka sayılır" (Tirmizi, Zekât, 26).
Akrabalarımız, özellikle hala, teyze, amca, dayı, gibi
yakınlarımız aileden sayılır. Onları kendi yakınlarımız bilerek davranışlarımızı
ayarlamakta büyük faydalar vardır. Rasûlüllah (s.a.s): "Teyze, anne yerindedir"
(Tirmizi, Birr, 5) buyuruyor. Amca da baba yerindedir. Bu kadar yakın olan
kişilere karşı yerine getirilmesi gereken bazı ahlâkî görevlerin bulunması
tabiidir. Bu görevler arasında olan ziyaretlere özel bir yer ayrılmalıdır.
Aşağıda anlatılacak genel ziyaret kurallarına uyarak yakınları, başta bayramlar
olmak üzere, zaman zaman ziyâret etmek, mümkünse hediyeler götürmek güzel bir
davranıştır. Yapılan ziyareti iâde etmek de gerekir. Müslümanı ziyarete gelene
gitmemek aradaki bağların daha çabuk kopmasına sebep olmaktır.
Ziyaretler akrabalar arasındaki sevgi bağlarını güçlendirir.
Dargınlıkları sona erdirir. Sevinç ve üzüntülerin karşılıklı paylaşılmasına,
sıkıntılara birlikte çareler aranmasına vesîle olur. Özellikle yaşlılar toplumda
yalnız kalmadıkları, çevrelerinde kendilerini seven, arayıp soran insanların
bulunduğu inancı ile son yıllarını huzur ve mutluluk içinde geçirirler.
Sıla-i rahim konusunda dikkat edilecek hususlârdan biri de
şudur: İyilik, karşılık bekleyerek yapılmamalı, sadece görüp gözeten yakınlara
karşı sıla-i rahimde bulunulmamalı; aksine, unutan, akrabalık bağlarını
koparanlara karşı da bu görev yerine getirilmelidir. Hz. Peygamber şöyle
buyuruyor:
"İyiliğe benzeri ile karşılık veren kişi, tam anlamıyla
akrabasını görüp gözetmiş olmaz. Hakiki sıla, kişinin kendisi ile ilgiyi
kesenleri görüp gözetmesidir" (Buharî, Edeb, 15).
İyilik her durumda düşünülmeli ve yapılmalıdır. Yoksul ve
güçsüz iken iyilik ve yardımdan söz edip, zengin ve güçlü duruma yükselince
başka türlü davranmak, fesâd ve ahlâksızlıktan başka bir şey değildir.
Cenab-ı Hakk şöyle buyuruyor:
Demek idâreyi ve hâkimiyeti ele alırsanız hemen yer yüzünde
fesad çıkaracak, akrabalık bağlarını bile parçalayıp keseceksiniz öyle mi? Onlar
öyle kimselerdir ki Allah kendilerini rahmetinden kovmuş da duygularını almış ve
gözlerini kör eylemiştir. (Muhammed, 47/22-23).
Şâmil İA