Namazda okunacak kısa ayetler arapça türkçe okunuşları
ebuturab
Ayet-el Kürsi Okunuşu ve Anlamı
Bismillehirrahmenirrahiym.
Allahü lâ ilâhe illâ hüvel hayyül kayyûm Lâ te’huzühû sinetün ve lâ nevm Lehû mâ fis-semâvâti vemâ fil erd Menzellezî yeşfeu indehû illâ biiznihi ya’lemü mâ beyne eydîhim vemâ halfehüm velâ yühîtûne bişey’in min ilmihî illâ bimâ şâe vesia kürsiyyühüssemâvâti vel erd Velâ yeûdühü hıfzuhumâ ve hüvel aliyyül azîm
Rahmân ve rahîm olan Allah’ın adıyla.
Allah… O’ndan başka İlah yoktur.Diridir, Kaimdir. O’nu uyuklama ve uyku tutmaz Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O’nundur. İzni olmaksızın O’nun Katında şefaatte bulunacak kimdir? O, önlerindekini ve arkalarındakini bilir. (Onlar ise) Dilediği kadarının dışında, O’nun ilminden hiçbir şeyi kavrayıp-kuşatamazlar. O’nun kürsüsü, bütün gökleri ve yeri kaplayıp-kuşatmıştır. Onların korunması O’na güç gelmez.O, pek Yücedir, pek büyüktür.
Fatiha suresi
Okunuşu Bismillahirrahmanirrahim
1.Bismillehirrahmenirrahiym.
2.El-hamdü lillahi Rabbil-âlemiyn.
3.Er’Rahmânir-Rahiym.
4.Mâliki Yevmiddiyn
5.Iyyâake-nâbüdü ve iyyâakenesteiyn
6.İhdinassırâtal-müstekıym
7.Sıraatalleziyne-en’amte aleyhim, gayril mağdubi aleyhim ve leddâlliyn. Amin.
Fatiha
1.Rahmân ve rahîm olan Allah’ın adıyla.
2.Hamd, âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur.
3.O, rahmândır ve rahîmdir.
4.Ceza gününün mâlikidir.
5.Ancak sana kulluk ederiz ve yalnız senden medet umarız. 6.Bize doğru yolu göster.
7.Kendilerine lütuf ve ikramda bulunduğun kimselerin yolunu; gazaba uğramışların ve sapmışların yolunu değil!
Fil Suresi Okunuşu
1.Elem tera keyfe feale rabbüke bir eshaabil fiyl
2.Elem yec’al keydehüm fii tadliyl
3.Ve ersele aley him tayran ebâabiyl
4.Termiyhim bir hıcâaratim min sicciyl
5.Fecealehüm Ke asfim me’küül
1.Rabbin fil sahiplerine neler etti, görmedin mi?
2.Onların kötü planlarını boşa çıkarmadı mı?
3.Onların üstüne ebâbil kuşlarını gönderdi.
4.O kuşlar, onların üzerlerine pişkin tuğladan yapılmış taşlar atıyordu.
5.Böylece Allah onları yenilip çiğnenmiş ekine çevirdi.
Kureyş Suresi Okunuşu
1.Li iylâafi kurayşin
2.İlâafihim rihleteş şitâaaai vessayf
3.Fel ya’büdüü rabbehâazel beyt
4.Ellezii et ‘amehüm min cuuın ve âmene hüm min havf
1.Kureyş’e kolaylaştırıldığı,
2.Evet, kış ve yaz seyahatleri onlara kolaylaştırıldığı için,
3.Onlar, şu evin Rabbine kulluk etsinlerki,
4.Kendilerini açlıktan doyuran ve her çeşit korkudan emin kıldı.
Maun Suresi Okunuşu
1.Eraeytellezi yükezzibi biddiyn
2.Fezâalikellezi yedü’ul yetiym
3.Velâa yehuddu alâa ta’aamil miskiyn
4.Feveylül lil musalliyn
5.Elleziyne hüm an salâatihim sâahüün
6.Elleziyne hüm an yüraa üüne
7.Ve yemneuunel mâauun
1.Dini yalanlayanı gördün mü?
2.İşte o, yetimi itip kakar;
3. Yoksulu doyurmaya teşvik etmez;
4.Yazıklar olsun o namaz kılanlara ki,
5.Onlar namazlarını ciddiye almazlar.
6.Onlar gösteriş yapanlardır,
7.Ve hayra da mâni olurlar.
Kevser Suresi Okunuşu
1.İnnâa e’taynâakel kevser
2.Fesalli li rabbike ven har
3.İnne şâanieke hüvel ebter
1. Kuşkusuz biz sana Kevser’i verdik.
2.Şimdi sen Rabbine kulluk et ve kurban kes.
3.Asıl sonu kesik olan, şüphesiz sana hınç besleyendir.
Kâfirun Suresi Okunuşu
1.Kul yâa eyyühel kâafiruun
2.Lâa e’büdü mâa tebüdüün
3.Velâa entüm aabidüüne mâa a’büd
4.Velâa ene aabidüm mâa abed-tüm
5.Velâa entüm aabidüüne mâa e’büd
6.Leküm diynüküm veliye diyn
l.De ki: Ey kâfirler!
2.Ben sizin tapmakta olduklarınıza tapmam.
3.Siz de benim taptığıma tapmıyorsunuz.
4.Ben de sizin taptıklarınıza asla tapacak değilim.
5.Evet, siz de benim taptığıma tapıyor değilsiniz.
6.Sizin dininiz size, benim dinim de banadır
Nasr Suresi Okunuşu
1.İzâa câaaae nasrullaahi vel fethu
2.Ve raeytennâase yedhu-lüüne fii diynillahi efvâacâa
3.Fesebbih bihamdi rabbike vesteğfirhü innehüü kâane tevvaâbâa
1.Allah’ın yardımı ve zaferi geldiği,
2.Ve insanların bölük bölük Allah’ın dinine girmekte olduklarını gördüğün vakit
3.Rabbine hamdederek O’nu tesbih et ve O’ndan mağfiret dile. Çünkü O, tevbeleri çok kabul edendir.
Tebbet Suresi Okunuşu
1.Tebbet yedâaa ebiylehebivve tebbe
2.Mâa ağnâa anhü mâalü-hüü ve mâa keseb
3.Se yaslâa nâaran zâate leheb
4.Vemraetühüü hammâaletel hatab
5.Fii ciydihâa hablüm mim mesed
1.Ebu Leheb’in iki eli kurusun! Kurudu da.
2.Malı ve kazandıkları ona fayda vermedi.
3.O, alevli bir ateşte yanacak.
4.Odun taşıyıcı olarak karısı da (ateşe girecek).
5.Ve boynunda hurma lifinden bükülmüş bir ip olduğu halde.
İhlas Suresi Okunuşu
1.Kul hüvellâahü ehad
2.Ellâahüs samed
3.Lem yelid ve lem yüüled
4.Velem yeküllehüü küfüven ehad
1.De ki: O, Allah birdir.
2.Allah sameddir.
3.O, doğurmamış ve doğmamıştır.
4.Onun hiçbir dengi yoktur
Felak Suresi Okunuşu
1.Kul euuzü birabbil felak
2.Min şerri maa halak
3.Ve min şerri ğaasikın izâa vekab
4.Ve min şerrin neffâasati fil ‘ukad
5.Ve min şerri haasidin izâa hased
1.De ki: "Ben ağaran sabahın Rabbine sığınırım,
2.Yarattığı şeylerin şerrinden,
3.Karanlığı çöktüğü zaman gecenin şerrinden,
4.Ve düğümlere üfürüp büyü yapan üfürükçülerin şerrinden,
5.Ve kıskandığı vakit kıskanç kişinin şerrinden sabahın Rabbine sığınırım!
Nas Suresi Okunuşu
1.Kul euuzü birabbinâas
2.Melikinnâas
3.İlâahinnâas
4.Min şerril vesvâasil hannâas
5.Ellezii yüvesvisü fii sudüürinnâas
6.Minel cinneti vennâas
1.De ki: Sığınırım ben insanların Rabbine,
2.İnsanların Melikine (mutlak sahip ve hakimine),
3.İnsanların İlâhına.
4.O sinsi vesvesenin şerrinden,
5.O ki insanların göğüslerine (kötü düşünceler) fısıldar.
6.Gerek cinlerden, gerek insanlardan olan bütün vesvesecilerin şerrinden Allah’a sığınırım!
Arapça okunuşları ve Türkçe mealleri :::
Fatiha Suresi
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
اَلْحَمْدُ ِللهِ رَبِّ العَالَمِينَ () وَ الصَّلاَةُ وَ السَّلاَمُ عَلَى رَسُولِنَا مُحَمَّدٍ وَ ﺁلِهِ وَ صَحْبِهِ اَجْمَعِينْ ()
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
اَلْحَمْدُ ِللهِ رَبِّ العَالَمِينَ () الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ () مَالِكِ يَوْمِ الدِّينِ () إيَّاكَ نَعْبُدُ وإيَّاكَ نَسْتَعِينُ () اِهْدِنَا الصِّراطَ الْمُسْتَقِيمَ () صِرَاطَ الَّذِينَ أنْعَمْتَ عَلَيْهِمْ غَيْرِ الْمَغْضُوبِ عَلَيْهِمْ وَلاَ الضَّالِّيِنَ.()
Meali
Rahmân ve Rahîm olan Allahın ismi ile.
Hamd, âlemlerin Rabbi, Rahman, Rahîm ve din günü (kıyâmet günü)nün sâhibi olan Allah’a mahsûsdur. Yalnız sana ibâdet eder, yalnız senden yardım isteriz. Bizi doğru yola, kendilerine ni’met verdiklerinin yoluna ilet. Gazâba uğrayanlarınkine, sapıklarınkine değil.
Fil Suresi
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
اَلَمْ تَرَ كَيْفَ فَعَلَ رَبُّكَ بِاَصْحَابِ الْفِيلِ (1) اَلَمْ يَجْعَلْ كَيْدَهُمْ فِي تَضْلِيلٍ (2) وَاَرْسَلَ عَلَيْهِمْ طَيْرًا اَبَابِيلَ (3) تَرْمِيهِمْ بِحِجَارَةٍ مِنْ سِجِّيلٍ (4) فَجَعَلَهُمْ كَعَصْفٍ مَاْكُولٍ (5)
Meali
Rahmân ve Rahîm olan Allahın ismi ile.
(Ey Resûlüm!). Rabbinin, fil sâhiblerine neler etdiğini görmedin mi? O, bunların kötü plânlarını boşa çıkarmadı mı? O, bunların üzerine bölük bölük kuş(lar) gönderdi. Ki bunlar onlara (fil sâhiblerine) pişkin tuğladan (yapılmış) taş(lar) atıyordu. Derken (Allah) onları yenik ekin yaprağı gibi yapıverdi.
FİL VAK’ASI: Habeş hükmdârı Necâşînin, Yemen vâlîsi olan Ebrehe isminde bir adamı vardı. Ebrehe insanları Mekke-i Mükerremedeki Kâ’beyi ziyâretinden vazgeçirmek için San’a şehrinde büyük ve süslü bir kilise yapdırdı. Fekat maksâdı hâsıl olmayıp, Kâ’beyi ziyâret edenler o kiliseyi ziyârete gelmediler. Ayrıca Fukaym kabîlesinden Nüfeyl adlı bir genç, gece gizlice getirdiği pislikleri ile kilisenin her tarafını kirletdi. Bunu bahâne eden Ebrehe büyük bir ordu hâzırlayarak Mekke üzerine yürüdü. Ordusunun önünde Necâşîden getirdiği büyük bir fil vardı. Fili ordunun önünde yürütmekle ordusunun gâlib geleceğini sanıyordu.
Böylece ordu Mekke üzerine yürüdü. Şehre gireceği zemân fil yere çökdü ve bir dahâ ileri gitmedi. Bütün uğraşmalar onu Mekke istikâmetine götüremedi. Başka yönlere ise koşa koşa gidiyordu. Tam bu sıralarda Allahü teâlâ Ebâbil denilen kuşları gönderdi. Ağızlarında ve ayaklarında taşıdıkları taşları Ebrehenin ordusu üzerine atdılar. Âyet-i kerîmede de belirtildiği gibi, ordu yenilmiş ekin yaprağı gibi oldu.
Bu hâdisenin vuku’ bulduğu seneye Arablar Fil senesi derlerdi. Bu vak’adan 50-55 gün sonra Peygamber Efendimiz sallAllahü aleyhi ve sellem dünyâya teşrif buyurdu.
Kureyş Suresi
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
لاِيِلاَفِ قُرَيْشٍ (1) اِيلاَفِهِمْ رِحْلَةَ الشِّتَآءِ وَالصَّيْفِ (2) فَلْيَعْبُدُوا رَبَّ هَذَا الْبَيْتِ (3) الَّذِي اَطْعَمَهُمْ مِنْ جُوعٍ وَآمَنَهُمْ مِنْ خَوْفٍ (4)
Meali
Rahmân ve Rahîm olan Allahın ismi ile.
Kureyşi emniyyet ve selâmete, kış ve yaz onları (Kureyşlileri) gidiş ve gelişler[1]de râhatlığa kavuşdurduğundan dolayı (hiç olmazsa) şu Beytin (Kâ’benin) Rabbine ibâdet etsinler. O, (Allah ki) onları açlıkdan (kurtarıp) doyuran, kendilerine korkudan emînlik veren(dir.)
Maun Suresi
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
اَرَاَيْتَ الَّذِي يُكَذِّبُ بِالدِّينِ (1) فَذَلِكَ الَّذِي يَدُعُّ الْيَتِيمَ (2) وَلاَ يَحُضُّ عَلَى طَعَامِ الْمِسْكِينِ (3) فَوَيْلٌ لِلْمُصَلِّينَ (4) الَّذِينَ هُمْ عَنْ صَلاَتِهِمْ سَاهُونَ (5) اَلَّذِينَ هُمْ يُرَآؤُنَ (6) وَيَمْنَعُونَ الْمَاعُونَ (7)
Meali
Rahmân ve Rahîm olan Allahın ismi ile.
Dîni (Müslimânlığı) yalan sayanı gördün mü? İşte yetîmi[2] şiddetle iten, yoksulu doyurmayı teşvik etmeyen odur[3]. İşte (bu vasflarla berâber) namâz kılan (münâfık)ların vay hâline ki, onlar namâzlarından gâfildirler. Onlar riyâkârların tâ kendileridir. Onlar, zekâtı[4] da men’ ederler.
Kevser Suresi
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
اِنَّآ اَعْطَيْنَاكَ الْكَوْثَرَ (1) فَصَلِّ لِرَبِّكَ وَانْحَرْ (2) اِنَّ شَانِئَكَ هُوَ اْلاَبْتَرُ (3)
Meali
Rahmân ve Rahîm olan Allahın ismi ile.
(Habîbim!) Hakîkat, biz sana, Kevseri[5] verdik. O hâlde Rabbin için namâz kıl ve kurban kes. Doğrusu sana (nesli kesik deyip) dil uzatandır, hayrsız nesli kesik.
ÎZÂH: Bu mübârek sûre, Peygamberimizin sallAllahü aleyhi ve sellem nâil olduğu ni’metleri ve Onun iki kudsî vazîfesini bildirmekdedir. Âyet-i kerîmedeki Kevser lâfzı için islâm âlimleri çeşidli ma’nâlar vermişlerdir. Cumhur ulemâya göre:
a) Cennetde bir ırmakdır veyâ bir havuzdur ki suyu baldan tatlı, sütden dahâ ziyâde beyâz ve kardan dahâ soğukdur.
b) Kur’ân-ı Azîmdir ki: O dünyevî ve uhrevî hayrları toplıyan bir kitâbdır.
c) Resûl-i Ekremin sallAllahü aleyhi ve sellem hâiz olduğu şeref-i nübüvvetdir.
d) Gökde ve yerde Resûlullah sallAllahü aleyhi ve sellem için çok zikr ve senâdır.
e) Resûlullahın evlâd ve etbaıdır.
f) Resûlullahın Eshâb ve ulemâ-yı ümmetidir.
Peygamberimizin sallAllahü aleyhi ve sellem oğlu Kâsım vefât edince, Âs bin Vâil, Muhammedin aleyhisselâm artık nesli kesildi, kendisini yâd etdirecek evlâdı kalmadı, dedi. Bunu diğer müşrikler de söylemişlerdir. Onlar, müslimânlara bir şiddet, darlık ârız olunca bununla sevinip, ferâhlıyorlardı. İşte bu sûre-i celîle o kâfirlerin bâtıl düşüncelerini reddetdi. Pek kısa bir sûre olmasına rağmen birçok hakîkatlere işâret etmekdedir.
Kafirun Suresi
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
قُلْ يَآ اَيُّهَا الْكَافِرُونَ (1) لآ اَعْبُدُ مَا تَعْبُدُونَ (2) وَلآ اَنْتُمْ عَابِدُونَ مَآ اَعْبُدُ (3) وَلاَ اَنَا عَابِدٌ مَا عَبَدْتُمْ (4) وَلآ اَنْتُمْ عَابِدُونَ مَآ اَعْبُدُ (5) لَكُمْ دِينُكُمْ وَلِيَ دِينِ (6)
Meali
Rahmân ve Rahîm olan Allahın ismi ile.
Yâ Habîbim! Onlara de[6]: Ey kâfirler ben sizin tapmakda olduklarınıza (putlarınıza) tapmam. Benim ibâdet edeceğime de (Allahü teâlâya) siz kulluk ediciler değilsiniz. Ben sizin tapdıklarınıza (hiçbir zemân) tapmış değilim. Siz de benim kulluk etmekde olduğuma (hiçbir vakt) kulluk ediciler değilsiniz. Sizin dîniniz size, benim dînim bana.
Nasr Sûresi
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
اِذَا جَآءَ نَصْرُ اللهِ وَالْفَتْحُ (1) وَرَاَيْتَ النَّاسَ يَدْخُلُونَ فِي دِينِ اللهِ اَفْوَاجًا (2) فَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ وَاسْتَغْفِرْهُ اِنَّهُ كَانَ تَوَّابًا (3)
Meali
Rahmân ve Rahîm olan Allahın ismi ile.
Allahın nusrati ve feth gelince, sen de insanların fevc fevc Allahın dînine (müslimânlığa) gireceklerini görünce, hemen Rabbini, hamd ile, tesbîh et. Onun afv etmesini iste. Şübhesiz ki O, tevbeleri çok kabûl edendir.[7]
Tebbet Sûresi
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
تَبَّتْ يَدَآ اَبِي لَهَبٍ وَتَبَّ (1) مَآ اَغْنََى عَنْهُ مَالُهُ وَمَا كَسَبَ (2) سَيَصْلَى نَارًا ذَاتَ لَهَبٍ (3) وَامْرَاَتُهُ حَمَّالَةَ الْحَطَبِ (4) فِي جِيدِهَا حَبْلٌ مِنْ مَسَدٍ (5)
Meali
Rahmân ve Rahîm olan Allahın ismi ile.
Ebû Lehebin iki eli kurusun. (Kendisi de) kurudu (helâk oldu ya). Ona ne malı (Babasından mîrâs kalan malı), ne kazandığı fâide vermedi. O, alevli bir ateşe girecek, karısı da odun hammalı olarak. Boynunda bükülmüş bir ip de olduğu hâlde.
ÎZÂHI: Bu sûre-i celîle, Resûl-i Ekreme sallAllahü aleyhi ve sellem ezâ ve cefâda bulunmuş olan Ebû Leheb ve zevcesinin helâk olarak, şiddetli bir azâba düşeceklerini haber veriyor. Peygamber aleyhisselâm; akrabanı korkut emr-i ilâhîsini alınca, Safa tepesine çıkmış, yakınlarını çağırarak, onları İslâm dînine da’vet etmişdi. Ebû Leheb burada Peygamberimizin söylediklerine karşı çıkmış ve Ona hakâret ederek oradan ayrılmış ve oradakilere ma’nî olmuşdu. Ebû Lehebin karısı da Resûl aleyhisselâmın yürüyeceği yollara geceleyin dikenli ağaçlar, otlar yüklenerek getirir, dökerdi. Ayrıca Peygamberimizin sallAllahü aleyhi ve sellem ardından koğuculuk yapardı.
Ebû Leheb, Hicretin ikinci senesinde Bedr gazvesindeki, İslâm mücâhidlerinin muvaffakiyyetlerine dayanamıyarak, yedi gün sonra öldü. Vücûdu delik deşik olup, çocukları bile yanına yaklaşamadı. Ancak üç gün sonra defnedilebildi. Bilâhare zevcesi de ölüp lâyık olduğu cezâya kavuşdu.
İhlâs Sûresi
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
قُلْ هُوَ اللهُ اَحَدٌ (1) اَللهُ الصَّمَدُ (2) لَمْ يَلِدْ وَلَمْ يُولَدْ (3) وَلَمْ يَكُنْ لَهُ كُُفُواً اَحَدٌ (4)
Meali
Rahmân ve Rahîm olan Allahın ismi ile.
Ya Muhammed sallAllahü aleyhi ve sellem ! De ki; O, Allah birdir, Samed[8]dir. O, doğurmamışdır, doğurulmamışdır. Hiçbir şey Onun dengi (ve benzeri) değildir.
Felâk Sûresi
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
قُلْ اَعُوذُ بِرَبِّ الْفَلَقِ (1) مِنْ شَرِّ مَا خَلَقَ (2) وَمِنْ شَرِّ غَاسِقٍ اِذَا وَقَبَ (3) وَمِنْ شَرِّ النَّفَّاثَاتِ فِي الْعُقَدِ (4) وَمِنْ شَرَّ حَاسِدٍ اِذَا حَسَدَ (5)
Meali
Rahmân ve Rahîm olan Allahın ismi ile.
(Yâ Muhammed! aleyhisselâm ) Yaratdığı şeylerin şerrinden, karanlığı çöküp basdığı zemân gecenin şerrinden, düğümlere (Büyücülerin ipliklere bağladıkları düğümlere) üfüren (nefes)lerin (Büyücü ve üfürükçülerin) şerrinden ve hased edenin, hased(ini belli) etdiği zemân, şerrinden, sabâhın Rabbine sığınırım de[9].
Nâs Sûresi
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
قُلْ اَعُوذُ بِرَبِّ النَّاسِ (1) مَلِكِ النَّاسِ (2) اِلَهِ النَّاسِ (3) مِنْ شَرِّ الْوَسْوَاسِ الْخَنَّاسِ (4) الَّذِي يُوَسْوِسُ صُدُورِ النَّاسِ (5) مِنَ الْجِنَّةِ وَالنَّاسِ (6)
Meali
Rahmân ve Rahîm olan Allahın ismi ile.
(Yâ Muhammed! aleyhisselâm ). İnsanların Rabbine, insanların melikine, insanların mâbuduna, insanların göğüslerine dâima vesvese veren, gerek cinden, gerek insandan (olsun), o sinsi şeytânın şerrinden, sığınırım de[10].
Âyetel Kürsî
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
اَللهُ لآ اِلَهَ اِلاَّ هُوَ الْحَيُّ الْقَيُّومُ لاَ تَاْخُذُهُ سِنَةٌ وَلاَ نَوْمٌ لَهُ مَا فِي السَّمَوَاتِ وَمَا فِي اْلاَرْضِ مَنْ ذَا الَّذِي يَشْفَعُ عِنْدَهُ اِلاَّ بِاِذْنِهِ يَعْلَمُ مَا بَيْنَ اَيْدِيهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْ وَلاَ يُحِيطُونَ بِشَيْءٍ مِنْ عِلْمِهِ اِلاَّ بِمَا شَآءَ وَسِعَ كُرْسِيُّهُ السَّمَوَاتِ وَاْلاَرْضَ وَلاَ يَؤُدُهُ حِفْظُهُمَا وَهُوَ الْعَلِيُّ الْعَظِيمُ (255)
Meali
Rahmân ve Rahîm olan Allahın ismi ile.
Allah, kendinden başka hiçbir ilâh yokdur. (O), Hayy ve Kayyûmdur. Onu ne bir uyuklama, ne de bir uyku tutabilir. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Onundur. Onun izni olmadan, nezdinde kim şefâ’at edebilir? O (yaratdıklarının) önlerindeki ve arkalarındaki gizli ve âşikâr her şeyi bilir. Onun ilminden, yalnız kendisinin dilediğinden başka hiçbir şey kavrayamazlar. (Mahlûkatı). Onun kürsüsü gökler ve yeri kaplamışdır. Bunların (yerin ve göğün) koruyuculuğu Ona ağır da gelmez. O, çok yüce, çok büyükdür.
Kadr Sûresi
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
اِنَّآ اَنْزَلْنَاهُ فِي لَيْلَةِ الْقَدْرِ (1) وَمَآ اَدْرَيكَ مَا لَيْلَةُ الْقَدْرِ (2) لَيْلَةُ الْقَدْرِ خَيْرٌ مِنْ اَلْفِ شَهْرٍ (3) تَنَزَّلُ الْمَلَئِكَةُ وَالرُّوحُ فِيهَا بِاِذْنِ رَبِّهِمْ مِنْ كُلِّ اَمْرٍ (4) سَلاَمٌ هِيَ حَتَّى مَطْلَعِ الْفَجْرِ (5)
Asr Sûresi
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
وَالْعَصْرِ (1) اِنَّ اْلاِنْسَانَ لَفِي خُسْرٍ (2) اِلاَّ الَّذِينَ اَمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَتَوَاصَوْا بِالْحَقِّ وَتَوَاصَوْا بِالصَّبْرِ (3)
Sübhâneke
سُبْحَانَكَ اللَّهُمَّ وَ بِحَمْدِكَ وَ تَبَارَكَ اسْمُكَ وَ تَعَالَى جَدُّكَ وَ جَلَّ ثَنَاؤُكَ وَ لاَ اِلَهَ غَيْرُكَ
Meali
Ey Allahım! Seni noksanlıklardan tenzîh eder. Bütün kemâl sıfâtlarıyla tavsif ederim. Sana hamd ederim. Senin ismin yücedir. (Ve senin şânın her şeyin üstündedir)[11]. Senden başka ilâh yokdur.
Ettehıyyâtü
اَلتَّحِيَّاتُ ِللهِ وَ الصَّلَوَاتُ وَ الطَّيِّبَاتُ اَلسَّلاَمُ عَلَيْكَ اَيُّهَا النَّبِيُّ وَ رَحْمَةُ اللهِ وَ بَرَكَاتُهُ السَّلاَمُ عَلَيْنَا وَ عَلَى عِبَادِ اللهِ الصَّالِحِينَ اَشْهَدُ اَنْ لآ اِلَهَ اِلاَّ اَللهُ وَ اَشْهَدُ اَنَّ مُحَمَّداً عَبْدُهُ وَ رَسُولُهُ
Meali
Her türlü hurmet, salevât ve bütün iyilikler Allah’a mahsusdur. Ey Nebî! Allahın selâm, rahmet ve bereketi senin üzerine olsun. Selâm, bizim ve Allahın sâlih kullarının üzerine olsun. Şehâdet ederim ki, Allah birdir ve yine şehâdet ederim ki, Muhammed (aleyhisselâm) Onun kulu ve resûlüdür.
Allahümme Salli
اللَّهُمَّ صَلِّ عَلَى مُحَمَّدٍ وَ عَلَى ﺁلِ مُحَمَّدٍ كَمَا صَلَّيْتَ عَلَى اِبْرَاهِيمَ وَ عَلَى ﺁلِ اِبْرَاهِيمَ اِنَّكَ حَمِيدٌ مَجِيدٌ
Meali
Ey Allahım! İbrâhîme aleyhisselâm ve âline rahmet etdiğin gibi, (Efendimiz) Muhammede aleyhisselâm ve âline de rahmet eyle. Muhakkak sen hamîd ve mecîdsin.
Allahümme Bârik
اَللَّهُمَّ بَارِكْ عَلَى مُحَمَّدٍ وَ عَلَى ﺁلِ مُحَمَّدٍ كَمَا بَارَكْتَ عَلَى اِبْرَاهِيمَ وَ عَلَى ﺁلِ اِبْرَاهِيمَ اِنَّكَ حَمِيدٌ مَجِيدٌ
Meali
Ey Allahım! İbrâhîme aleyhisselâm ve âline bereketler ihsan etdiğin gibi, (Efendimiz) Muhammede aleyhisselâm ve âline de bereketler ihsan eyle. Muhakkak sen hamîd ve mecîdsin.
Rabbenâ Duâsı
رَبَّنَا آتِنَا فِي الدُّنْيَا حَسَنَةً وَ فِي اْلآخِرَةِ حَسَنَةً وَقِنَا عَذَابَ النَّارِ
Meali
Yâ Rabbî! Dünyâda ve âhıretde bize iyilikler ver ve bizi nârın (ateşin) azâbından koru. Ey merhametlilerin en merhametlisi, senin rahmetinle…
Rabbenâğfirli Duâsı
رَبَّنَا اغْفِرْ لِى وَ لِوَالِدَىَّ وَ لِلْمُؤمِنِينَ يَوْمَ يَقُومُ اْلحِسَابِ
بِرَحِمَتِكَ يَا اَرْحَمَرَ الرَّاحِمِينَ
Kunût Duâsı
اَللَّهُمَّ إِنَّا نَسْتَعِينُكَ وَ نَسْتَغْفِرُكَ وَ نَسْتَهْدِيكَ وَ نُؤْمِنُ بِكَ وَ نَتُوبُ اِلَيْكَ وَ نَتَوَكَّلُ عَلَيْكَ وَ نُثْنِى عَلَيْكَ اْلخَيْرَ كُلَّهُ نَشْكُرُكَ وَ لاَ نَكْفُرُكَ وَ نَخْلَعُ وَ نَتْرُكُ مَنْ يَفْجُرُكَ
Meali
Ey Allahım! Biz senden yardım dileriz. Sana istiğfar ederiz. Senden hidâyet isteriz. Sana îmân ederiz. Sana tevbe ve sana tevekkül ederiz. Bütün hayrlarla seni överiz. Sana (ni’metlerine) şükreder, küfrân-ı ni’met etmeyiz. Sana karşı fısk ve fücur edeni atar ve terk ederiz.
Kunût Duâsı
اَللَّهُمَّ اِيَّاكَ نَعْبُدُ وَ لَكَ نُصَلِّى وَ نَسْجُدُ وَ اِلَيْكَ نَسعْىَ وَ نَحْفِدُ نَرْجُو رَحْمَتَكَ وَ نَخْشَى عَذَابَكَ اِنَّ عَذَابَكَ الْجِدَّ بِاْلكُفَّارِ مُلْحِقٌ
Meali
Ey Allahım! Ancak sana ibâdet eder, namâz kılar, secde eder, sana koşar ve iltica ederiz. Rahmetini recâ (ümîd) eyler ve azâbından korkarız. Çünki senin azâbın gerçeği örten kâfirlere mutlaka ulaşır.
inşAllah yardımcı olabilmişimdir..
dua ile
Cevap: namazda okunacak kısa ayetler arapça türkçe okunuşları
nazlı gülüm
teşekkürler tam istediğim gibi.emeğinize sağlık
Cevap: namazda okunacak kısa ayetler arapça türkçe okunuşları
Kayıtsız Üye
Namazda okunan sureler
namazda okunan ayetler, namazda okunacak kısa ayetler, namazda okunan kısa ayetler