Sünnet’e muhalif saç ve sakal biçimleri nelerdir ?
Kayıtsız Üye
Sünnet’e muhalif saç ve sakal biçimleri nelerdir ?
Cevap: Sünnet’e muhalif saç ve sakal biçimleri nelerdir ?
Desert Rose
Sünnete uygun Saç ve Sakal
Bahsi geçen sünnetler içinde sakal bırakmak ve bıyıkları kısaltmak dış görünüş itibarıyla ayrı bir hususiyet taşımaktadır. Sevgili Peygamberimiz «Sakalı bırakın ve bıyıklarınızı kısaltın» derken «Müşriklere muhalefet edin» (Buhari, Libas: 64) buyurmakla da hikmet cihetini belirtmektedirler. Çünkü müşrikler sakallarını kesip bıyıklarını alabildiğine uzatırlardı.
İslâm âlimleri sakalı bırakma ölçüsü olarak bir tutamdan fazlasının kesilmesini ifade ederler. Hz. Ömer, sakalını uzatmış birini görerek bir tutamdan fazlasını kesmesini söylemiştir. Ebû Hüreyre gibi büyük bir Sahabî de (r.a.) sakalını tutar, bir tutamdan fazlasını keserdi. Abdullah bin Ömer’in de aynı şekilde hareket ettiği rivayet edilmektedir.
Bazı rivayetlere göre Peygamber Efendimizin (s.a.s) sakalının ucundan ve yanlarından aldığı bilinmektedir. (Tirmizi, Edeb, 17).
Dürrü’l-Muhtar’da sakalın bir tutam boyunda olmasının sünnet olduğu ifade edilmektedir. Aynı şekilde, ekseriyetin görüşüne göre bir tutamdan fazlasını kesmek de sünnettir.
Ayrıca saçla ilgili olarak kimin saçı varsa ona iyi baksın (bk. Irakî, Tahricu ahadisi’l-İhya-İhya ile birlikte, 1/142) mealinde hadis vardır.
Ebu Davud ve Tirmizî’nin rivayet ettikleri bir hadis de mealen şöyledir, Saçı, sakalı dağınık bir adam Hz. Peygamber(a.s.m)’in meclisine geldi. Buyurdu ki, bunun bir yağı yok mu ki onunla saçını düzeltsin (Irakî, a.g.y)
Reddu’l-Muhtar’da kısaca el-Garaib den naklen alt dudağın kıllarının alınması bidattır denilmektedir(İbn Abidin, Reddu’l-Muhtar, 6/407).
Celal Yıldırım hoca da herhangi bir kaynak vermeden- Sakal bırakanların alt dudak üzerindeki kılları tıraş etmeleri bid’at sayılmıştır. Çünkü, peygamberimizin(a.s.m) o kısmı tıraş etmediği sahih hadislerle sabittir görüşüne yer vermiştir. (bk.Celal Yıldırım, İslam Fıkhı, 4/207)
Tahavî’nin bildirdiğine göre, üst dudaktaki kılları(bıyığı) tıraş etmek İmam Azam, Ebu Yusuf ve Muhammed’e göre kısaltmaktan daha güzeldir. Fakat daha sonra gelen Hanefî fakihlerine göre, bıyıkları tıraş etmek değil, kısaltmak sünnettir. (bk. el-Bahru’r-raik-şamile-7/163)
Hanefî alimlerine göre sakalın çenenin altındaki boğaz kısmını tıraş etmek uygun değildir, İmam Ebu Yusuf’a göre bunda bir sakınca yoktur. (bk. Reddu’l-muhtar, 2/418)
Kişinin yüzündeki kılları kesmesinde bir sakınca yoktur. Yeter ki, kadınlara benzemek niyeti olmasın. (bk. Reddu’l-muhtar, a.y.)
Sünnet Rasulüllah Efendimiz (sav)`in tutunduğu yol, yaptığı, söyledigi ve begendigi olduğuna göre, bu sorunun cevabı için şunları bilmemiz yeterli olur, sanırım: "Onun saçları omuzlarına inerdi. (Bazen) kulak yumuşağına kadar inerdi. Omuzlarına yaklaşırdı.
Kulakları ile omuzları arasına ulaşırdı. Saçları ne kıvırcıktı ne de düz, ikisi arası dalgalıydı: (Bazen) kulaklarına ulaşmazdı.
Toplu (gür) saçı vardı.
Saçı gürdü ama omuzlarını örtecek kadar da değildi. Saçını dört belik yaptığı görülmüştü.
Ehl-i Kitap saçlarını olduğu gibi sarkıtırlar, müşrikler de ikiye ayırırlardı.
Rasulüllah Efendimiz (sav) emredilmediği konularda ehli kitaba uymayı yeğlerdi.
Bu yüzden saçını yarmadan sarkıttı, sonra da ikiye ayırdı ve ayırmayı emretti"
(Buraya kadar verdiğimiz rivayetlerin hepsi Tabakât-i Ibn Sâd`dan alınmıştır. bk.I/427 vd.; Ibnü`1-Kayyim, sarkitmayı,
arkaya doğru, ikiye ayırmayı da, her iki tarafı örgü olacak şekilde, diye tarif eder. Zâdü 1- Me`âd, I/175).
Saçı başkalarına benzememek için değişik tutmayı emrederdi(Ali el-Müttakî, Kenzü`1-Ummâl, VN/124
(18303) (Taberâni`den)). Kesilen saçın gömülmesini emrederdi (age. VN/126 (183I9)Teberâniden). Herşey de…
Hatta saçını tarama da sağdan başlamayı severdi (Buharî, vudû 31, libas 38; Müslim, taharet 66,68; Ebu Davûd,
libas 41; Tirmizî, cuma 75; Nesâi, Taharet 89; Ibn Mâce, taharet 42; Müsned, VI/94).
Sık sık saç taramayı yasaklamıştı (Ebu Dâvud, teraccül 1; Tirmizî, libas 22; Nesâî, zinnet 7; müsned, VI/68).
Kendisi de zaman zaman (aralıklı) tarardı (Tirmizî, Semaîl 25). Saçın arkasını alıp önünü bırakmayı (Buharî, libas 72; Müslim,
libas 72,113; Ebu Davud, teraccül 14; Nesâî, zinet 5; Ibn Mâce, libas 38; Müsned, 4, 39).
Ya hepsini kesin veya hepsini bırakın, buyurmuştu (Ali el-Müttaki, age, VI/648 (17216)). Kendisi de başının ya hepsini
traş eder veya hepsini bırakırdı. Bir kısmını tıraş edip, bir kısmını bıraktığı olmazdı. Hac dışında saçının tamamını tıraş ettiğine dair sahih
haber yoktur (Ibn Kayyim el-Cevziyye, Zâdü 1-Me`âd, I/175-75). Ahmed b. Hanbel başın tamamen tıraş edilmesini son derece mekruh görürdü. Ma`mer`in de mekruh gördüğünü söylerdi ve bu konuda Hz. Ömer`in sözüne dayanırdı. Ömer (ra) bir adama: "Eğer (başını) tıraşlı görürsem senin kafanı kırarım" demişti (Ahmed b. Hanbel. Kitabu`1-verai 181).
Saçını çok yağlardı (iyi bakardı) (Tirmizi, Semâil 23). Bir defasında saçı dağınık birisini görmüştü de "bu adam saçını düzeltecek bir şey bulamaz mı?" diye buyurmuşlardı (Ebu Dâvud, libas H. no. 4062). Yahudi ve Hiristiyanlara benzememek için saçın boyanmasını emrederdi (Bu konudaki hadisler ve kaynakları için bk. Ali Nâsif, et-Tâc, NI/173 vd).
Görüldüğü gibi Rasûlüllah Efendimiz müslümanlardan sabit bir saç şekli istememiş ve bu konuda da başkalarına benzememeyi esas almıştır. Imdi bir kişi Rasulüllah`a benzemek maksadıyla onun uyguladığı herhangi bir saç biçimini uygularsa bu konudaki sünneti yaşamış ve sevap almış olur. Ama uygulamanın ruhunu (illetini) düşünüp şu anda Islâm`ı hatırlatan bir tıraş biçimi benimser, bir başka ifade ile saçı konusunda da gayr-i müslimlere benzemezse (Allah`u a`lem) daha güzelini yapmış olur. Çünkü niyyet sağlam olsa dahi başkalarını hatırlatan, ya da Islâm`ı hatırlatmayan bir saç biçimi, olsa olsa günah kazandırmamış olur, şeklen tebliğ sevabından mahrum kılar
İslam fıkhı Ansklpdsi
sakal biçimleri