KASAS SURESİ Hakkında Bilgi
@mir
KASAS SURESİ
Sure Hakkında Bilgi
Sure adını, 25. ayette geçen "kasas" kelimesinden almıştır. "Kasas", "olaylar, hikâyeler" anlamlarına gelmektedir. Doğumundan peygamberliğine kadar Hz. Musa’nın kıssası açık ve geniş bir şekilde anlatıldığı için bu sureye "Kasas Suresi" adı verilmiştir. Kasas suresi 88 ayettir. Mekke’de, Neml suresinden sonra inmiştir. Ancak, 85. ayetin hicret esnasında Mekke ile Medine arasında, 52-55. ayetlerin ise Medine’de indiği rivayeti de bulunmaktadır. Mushaftaki resmi sırası itibarıyla 28., iniş sırasına göre ise 49. suredir. Kasas Suresi, Allah’ın birliği, peygamberlik ve öldükten sonra dirilme gibi inanç konularına önem veren surelerdendir. Bu sure izlediği yol ve varacağı hedef bakımından Neml ve Şuarâ sûreleri ile aynıdır. Aynı zamanda, iniş sebepleri bakımından da birbirlerine uygundurlar. Bu sure, kendinden önce gelen iki surede kısaca anlatılan konuları açıklar veya tamamlar.1
Surenin temel konuları
Bu surede, ağırlıklı olarak Hz. Musa’nın kıssası anlatılarak gerekli öğüt ve uyarılarda bulunulmakta;
Bir Allah’a inanmanın gereği, dünyanın geçiciliği ve asıl hayatın ahiret hayatı olduğu bildirilmekte,
Ayrıca ahirette inkârcıların acı sonlarından bahsedilmektedir.
Surenin temel mesajları
Allah, zulme uğrayanlara yardım eder ve onları zalimlerin yerine mirasçı kılar.
Allah’ın planını kimse değiştiremez. Allah isterse, Firavun örneğinde olduğu gibi, bir zalimin zulmüne son verecek kişiyi mutlaka çıkarır.
Allah yolunda fedakarlıktan kaçınılmamalıdır; yerine göre insan evladını bile bu yolda feda edebilmelidir.
Düşmana belli etmeden, gerçeği bildirmeden, onu zararsız hale getirecek tedbirler alınmalıdır.
Allah’ın vaadi gerçektir, mutlaka gerçekleşir.
Yüce Allah iyi kişileri ilim ve hikmetle ödüllendirir.
Kavga edenleri adaletle yatıştırmak gerekir. Bunun yerine, herhangi bir nedenle, taraflardan birine haksız yere yardımcı olmak doğru değildir.
Kişi hatasını anlamalı, bir günah işleyince derhal tevbe etmelidir.
Birine bir tuzak hazırlandığı öğrenilirse, o kişiye tedbir alması için haber verilmelidir.
Çaresiz insanlara yardımcı olunmalıdır.
Kişi, hizmetinde çalıştırdığı insanlara eziyet etmemeli, onlara adaletle davranmalıdır.
Tebliğde güzel ve etkili konuşmaya önem verilmelidir. Hitabeti güzel insanlardan bu konuda yararlanılmalıdır.
Heva ve heves, insanları hakkı kabul etmekten alıkoymaktadır. Bu konuda kişi dikkatli olmalıdır.
Kötülüğü iyilikle savmak, Allah yolunda harcamada bulunmak, boş sözlere itibar etmemek ve kendini bilmez cahillerle arkadaş olmamak, mümin kişinin özelliklerindendir.
Hidayet Allah’tandır; Allah dilemedikçe, Peygamber bile sevdiklerini hidayete erdiremez.
Kişi, sahip olduğu nimetlerle şımarıp taşkınlıkta bulunmamalıdır. Yüce Allah, refah içinde şımarıp azmış pek çok kişiyi ve toplumu helak etmiştir. Zenginliği ile dillere destan olan Karun bunun örneklerinden biridir.
Allah, bir uyarıcı göndermeden hiçbir toplumu cezalandırmamıştır.
Dünya nimetleri geçicidir. Kişi, Allah’ın rızasını kazanmaya vesile olacak davranışlarda bulunmalıdır. Çünkü Allah’ın razı olduğu ameller hayırlı ve kalıcıdır.
Tabi oldukları önderler ve taptıkları putlar ahirette inkarcıları yalnız bırakacaktır. O gün onlara hiç kimse yardımcı olmayacaktır. İman edip yararlı işler yapanlar kurtulacaktır.
Allah, gizli ve açık her şeyi bilir.
Kişi, ahiret için hazırlanmalı, ancak dünya nimetlerinden de yararlanmayı ihmal etmemelidir.
Evrendeki düzeni sağlayan Allah’tır. Gecelerin süresini kıyamete kadar sürdürmeyi dilese, kimse bunu engelleyemez.
Allah, iyilik yapanı daha güzeliyle ödüllendirir; kötülük yapana ise, sadece yaptığının karşılığı kadar ceza verir.
İnkarcılardan yana olunmamalıdır. Sadece Yüce Allah’a ibadet ve duada bulunulmalıdır. Allah’tan başka her şey fanidir ve herkes ona dönecektir.
Dipnotlar
1. Muhammed Ali sabuni, Savfetü’t-Tefasir, Ensar Neşriyat, 4/405-406.
Hasenat programından alınmıştır.
Cevap: KASAS SURESİ Hakkında Bilgi
mum
kasas suresi ile ilgili bilgiler
KASAS SURESİ
Surenin Adı:
Bu surede, büyük hadiselerin ortaya konulduğu, Allah’ın müminlere lü-tufta bulunması ve kâfirleri zelil kılmasının açıkça belirtildiği Hz. Musa’nın doğumundan peygamberliğine kadar geçen kısası gayet hayret verici bir üslûpla anlatıldığı için "Kasas Suresi" adı verilmiştir.
Bu surede ayrıca azgınlık direklerinin çürütülmesi hakkında birinci kıssaya benzer Musa kavminden olan Karun kıssası da yer almaktadır. Firavun’da hakimiyet azgınlığı, Karun’da ise mal azgınlığı vardı. [1]
Surenin Muhtevası:
Bu sure ile bundan önceki Şuara ve Nemi sureleri peygamber kıssalarını anlatırken akideyle ilgili tevhid, risalet ve öldükten sonra dirilme konularını beyan etme noktasında ve kâinattaki olaylar, eşsiz güzellikler, benzeri görülmeyen nizam ve intizam konusunda bu temel inanç esaslarını ispat eden delilleri açıklama noktasında birleşmektedirler.
Bu sureye hakim olan unsur güçlünün azgınlığı ve güçsüzün zafiyeti arasındaki mücadeleyi sergileyen Hz. Musa ile Firavun kıssasının beyan edilmesidir. Fakat burada güçlü taraf batıl üzerinde, ikinci taraf hak üzerindedir. Batılın yardımcıları şeytanın ordusu, hakkın yardımcıları Rahman’ın ordusudur.
Firavun saltanatına, gücüne ve servetine güveniyordu. Azgmlaşmış ve haddini aşmıştı. İsrailoğulları halkını köle olarak kullanıyor, bu azgınlığına ilâve olarak İsrailoğullarmm yeni doğan erkek çocuklarını boğazlatıyor, kız çocuklarını bırakıyordu. Firavun yeryüzünde fesat çıkarıyor ve ilâhlık iddia ediyordu: "Ben sizin için benden başka ilâh tanımıyorum." diyordu (Kasas, 28/38).
Çocukların boğazlanması küçük Musa’nın deniz sahiline bırakılmasına, Firavun ailesinin bu çocuğu bulup almasına, sonra annesine iade edilmesine, daha sonra Firavun’un sarayında büyütülmesine sebep olmuştu. Nihayet Hz. Musa erginlik çağına erişmiş, olgun ve güçlü bir delikanlı olmuştu. Sonra hata ile bir kıbtîyi öldürmüş, Mısır’dan Medyen’e kaçmıştı. Orada Hz. Şu-onun davarlarının çobanı olmuştu. Hz. Musa daha sonra Tur dağında Rabbi-ne niyazda bulunmuş, Allah da en önemlisi Âsâ ve "Yed-i beyzâ" (nurlu el) mucizeleri olan mucizeleriyle onu te’yit etmişti. Hz. Musa (a.s.) Rabbinin mesajını tebliğ etmiş fakat Firavun ve kavmi büyüklük taslayarak ve kibirlenerek onu yalanlamışlardı. Bunun üzerine Cenab-ı Hak onları denizde boğmuştu.
Bu durum Kureyşlilerin Peygamberimiz’in (s.a) peygamberliğini ve getirdiği hak kitabı inkâr etmelerine benzemektedir. Kureyşliler onu sihirbazlıkla tavsif etmişler, çürük bahanelerle onun risaletini inkâra kalkışmışlardı.
Kur’an onları Firavun kavminin akıbetine benzer bir azapla uyarmış ve onlara Allah’ın hiçbir kavme kendilerine elçi göndermeden azap etmeyeceğini, Peygamberin müşriklerin arzularına göre değil, Allah’ın seçmesiyle görevlendirildiğini, onların sahte ilâhlarının kıyamet gününde kendilerinden uzak olduklarını ilân edeceklerini, Allah’ın hiçbir ortağı olmayan tek ilâh olduğunu, mahlûkatı ilk defa yaratmaya, gece ile gündüzü peşpeşe getirmeye kadir olduğu gibi ölüleri diriltmeye de kadir olduğunu beyan etti.
Peygamberler ümmetlerine karşı Rablerinin risaletini tebliğ ettiklerine şahitlik edeceklerdir. Ehl-i Kitaptan bir kısmı iman etmiştir, bunlara ecirleri iki defa verilecektir. Hidayet peygamberlerin elinde değil, Allah Tealâ’nm elindedir. Peygamber sevdiğini hidayete erdirme imkânına asla sahip olamaz.
Bunun ardından benzeri bir kıssa anlatıldı. Bu kıssa Firavun’un saltanat ve hakimiyet azgınlığına güvenmesi gibi Hz. Musa kavminden olan Karun’un mal ve servet azgınlığına güvenmesi kıssasıdır. Karun’un akıbeti Firavun’un akıbetinden daha uğursuz ve feci olmuştu. Kendisi ve mülkü yerin dibine geçirilmiş, ona yardım edecek bir gurup bulunmamış, kendisi de kurtuluşa erenlerden olmamıştı.
Bu iki kıssada anlatılan haberler Hz. Muhammed’in (s.a.) peygamberliğinin doğruluğuna kesin delillerdir. Zira Peygamberimiz (s.a) onlarla beraber yaşamamıştı, bunları bir öğreticiden de öğrenmemişti.
Bu iki kıssa şu ulvî prensipleri ilân ederek sona ermektedir:
1- Ahiret sevabı yeryüzünde hiçbir şekilde büyüklük veya fesatçılık arzu etmeyen kimselere verilir.
2- Allah’a ve ahiret gününe iman etmek sevapların kat kat artmasına ve kötülüklere tek bir ceza ile karşılık verilmesine, düşmanlarına karşı Ra-sulullah’a (s.a.) zafer ihsan edilmesine, Mekke’den hicret etmek zorunda bırakılmasından sonra oraya "Mekke Fâtihi" olarak dönmesine varan saadetli bir yoldur.
3- Bu kâinat en sonunda tamamen yok olacaktır. Daimi ve baki olan, hükmü ve hesap görmeyi elinde tutan sadece Allah’tır. Beşerin tamamı O’na dönecektir.
"O’nun zatı hariç her şey helak olacaktır. Hüküm vermek sadece O’na aittir. O’na döndürüleceksiniz."
"Bu topraklar üzerinde olan her şey fanidir. Baki olan celâl ve ikram sahibi olan Rabbinin zatıdır." (Rahman, 55/25-26).
kasas suresi hakkında bilgi, Kasas, kasas suresi ne anlatır