Yıkanan elbisede kalan necaset izi temizmidir?
Kayıtsız Üye
Yıkanan elbisede kalan necaset izi temizmidir
Cevap: Yıkanan elbisede kalan necaset izi temizmidir?
rana
Makinelerde yıkanan kıyafet ve tabaklar temizdir. Elbiseyi yıkadıktan sonra kalan necaset izi temiz kabul edilir.
Si
Cevap: Yıkanan elbisede kalan necaset izi temizmidir?
gökhanagt
Katı ve Sıvı Pislikler:
Katı pislik ölü hayvan eti ve dışkı; sıvı ise akan kan, meziy ve vediy gibi pisliklerdir.
Görülen ve Görülmeyen Pislikler:
Görülen; dışkı ve kan gibi gözle görülen ve aynî varlığı olan pisliklerdir. Bir defa da olsa kendisinin yok edilmesi ile temizlenmiş olur.
Görülmeyen pislik ise sidik gibi kuruduktan sonra varlığı gözle görülemeyen pisliktir. Temizlenmesi yıkayanın temizlendiğine kanaat getirinceye kadar yıkaması ile olur. Vesveseli kimse için yıkama sayısı üçtür. Zahiru’r-rivayeye göre her defasında sıkmak da gerekir. Çünkü pisliği çıkaracak olan sıkmadır.
Temizleme Şekil ve Yolları: Temiz olmayan şeyler: temizlemek için özelliklerine göre çeşitli yollar vardır.
1. Su ile yıkamak: Su, hem pisliği temizleme ve hem de abdest ve gusülde kullanılma bakımından asıl temizleyicidir. Allah Teâlâ şöyle buyurur:
"Sizi temizlemek için Allah gökten su indiriyor" (el-A’râf; 7/11); "Biz gökten temizleyici su indirdik" (el-Furkân, 25/48). Temizlik için kullanılacak su, yağmur, kar, nehir, göl, deniz, kuyu, pınar ve sel sularının toplandığı gölet suları olabilir. Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: "Su, temizdir. Onu tadı, rengi veya kokusu değişmedikçe dışarıdan bir şey kirletmez" (Buhârî, Vüdû’, 67). Yine Allah elçisi, Esmâ binti Ebî Bekir’e elbisesini hayızdan nasıl temizleyeceği konusunda; "Ovalar sonra da su ile çitiler" buyurmuştur (Buhârî, Vüdû’, 63; Müslim, Tahâre, 110; Ahmed b. Hanbel, VI, 134, 346).
Hanefilerde tercih edilen görüşe göre hakikî pislikler gül suyu, sirke, meyve ve bitki suyu gibi normal su dışındaki sıvılarla da temizlenebilir. Hanefîler su dışındaki temizleyici sayısını yirmibire kadar çıkarmışlardır. Diğer mezhepler bunların bazılarında Hanefilerden farklı görüşe sahiptirler. Ancak su dışındaki sıvılarla abdest alınmaz, gusül yapılmaz. Bu konuda görüş birliği vardır (el-Kâsânî, a.g.e., I, 83-87; İbnül-Hümâm, a.g.e., I, 133-138; İbn Âbidin, a.g.e., I, 284 vd.; ez-Zeylaî, Tebyînül-Hakâik, I, 60 vd.; el-Meydânî, el-Lübâb, I, 24 vd.).
Su ile temizlemenin şekli
1. Necâset, sidik, köpek salyasının eseri gibi görünmeyen nitelikte ise, temizlendiğine kanaat getirinceye kadar yıkanır. Bu da üç defadır. Delil şu hadislerdir: "Sizden birinizin kabına köpek ağzını soksa, onu üç defa yıkasın ". Başka bazı rivayetlerde yedi defa yıkasın" ifadesi vardır (Buhârî, Vüdû’, 33; Müslim, Tahâre, 89, 91, 92, 93; Ahmed b. Hanbel, II, 314, 427). "Sizden biriniz uykusundan uyandığında, kaba sokmadan önce elini üç defa yıkasın" (Buhârî, Vüdû’, 26; Mâlik, Muvatta’, Tahâre, 9; Ahmed b. Hanbel, II, 465). Köpeklerin ağzını sokmasından dolayı yedi defa yıkama emri İslâm’ın ilk dönemlerinde zorunlu olmadıkça evde köpek beslemeyi sınırlamak amacına yönelik idi.
Necâset, kan ve dışkı gibi gözle görülen çeşitten ise, bunların temizliği bir defa da olsa pisliğin kendisini gidermekle olur. Ancak, yıkanmasına rağmen renk ve koku gibi giderilmesi güç bir eseri kalırsa, bu zarar vermez. Tercih edilen görüşe göre su saf bir hal alıncaya kadar yıkanır. Nitekim Havle binti Yesâr dedi ki: "Ey Allah’ın Resulü! Benim bir tek elbisem var ve onda hayız oluyorum". Hz. Peygamber buyurdu ki: "Temizlendiğin zaman kan bulunan yeri yıka ve onunla namaz kıl". Havle dedi ki: "Ya Resulullah! izi kalırsa?". Buyurdu ki: "Su sana yeter, kanın eseri ise zarar vermez" (Ahmed b. Hanbel, II, 364, 380; eş-Şevkânî, Neylül-Evtâr, I, 40).
İçine sabun, toprak, deterjan gibi maddeler karışmış olan sular, karışım aş olduğu takdirde temizleyicidir. Abdest ve gusülde kullanılan sular temizdir, fakat temizleyici değildir. Bunlara "musta’mel (kullanılmış) sular" denir. Bunlarla pislik temizlenebilir, fakat abdest, ya da gusül abdesti alınamaz. Ancak içine pislik karışan veya kendisiyle pislik yıkanan kullanılmış sular temiz olmaktan çıkar.
2. Silmek yolu ile temizleme: Bıçak, cam, cilâlı tahta, mermer, fayans gibi pisliği içine emmeyen şeylere bir pislik bulaşınca, yaş bir bez, sünger veya toprak, ya da deterjanlı ıslak bezle pisliğin izi kalmadığına galip zan meydana gelecek şekilde silinirse temizlenmiş olur. Meselâ; kurban kesilen bıçak temiz bir bezle veya toprakla iyice silinince temiz olur ve böyle bir bıçak üzerinde iken kılınacak namaz sahih olur. Çünkü Ashab-ı kiram düşmanla savaşıyor, kılıçlarını silerek, bunlar üzerlerinde iken namaz kılıyorlardı.
3. Ateşe sokmak yolu ile temizleme: Ateşe dayanıklı maden parçası üzerindeki kan ve benzeri necis şeyler, madenin ateşe sokulması ile yanar ve yok olur. Nitekim yağlı, paslı, üzerinde necis kan ve et kalıntıları bulunan şiş veya ızgaralar ateşte yakılınca temiz hale gelir.
4. Kazımak, ovmak veya silmek yoluyla temizlemek: Mest ve ayakkabı gibi pisliği emmeyen şeylere hayvan dışkısı gibi görünür bir pislik bulaşsa, bunlar su ile temizleneceği gibi, bıçak gibi bir şeyle kazınarak veya toprak ya da kuma sürterek de temizlenebilir. Ancak mest veya ayakkabıya sidik gibi görünmeyen bir pislik dokunursa, bu yerin yıkanması gerekir. Nitekim elbiseye veya bedene dokunan pisliği kazımak veya toprağa sürtmek de yeterli değildir.
İnsana ait kurumuş meni ovalamakla temizlenebilir. Ancak yaş olan meninin su ile yıkanması gereklidir. Diğer yandan kuru bir meni ovalamakla temizlendikten sonra, bu elbise ile namaz kılınabilirse de, yeri yeniden ıslanırsa, sağlam görüşe göre pislik yeniden döner. Bu yüzden yeniden kurutup ovalamak veya yıkamak gerekli olur.
Hz. Âişe’den şöyle dediği nakledilmiştir: "Allah Resulünün elbisesindeki meniyi kuru ise ovalıyor, yaş ise yıkıyordum" (Ebû Dâvud, Tahâre, 134; Ahmed b. Hanbel, VI,125,132, 213, 239, 263).
Hanefi ve Mâlikîler meniyi necis kabul ederken, Şâfiî ve Hanbelîler insan menisini temiz sayarlar. Bu görüş ayrılığının dayandığı delil; yukarıdaki hadisin farklı yorumu yanında İbn Abbas (r.a)’dan rivayet edilen şu sözdür: "Üzerinden meniyi ot veya bir parçası ile sil. Çünkü o tükrük ve sümük gibidir" (Dârekutnî bu hadîsi merfû olarak nakletmiştir. ez-Zühaylî, el-Fıkhul-İslâmî, Dimaşk 1405/1985, I, 98). Soğuk ve yolculuk gibi hallerde bu ikinci görüş müslümanlara kolaylık sağlar.
Meziy ve vediy de necistir. Meziy; cinsel istek veya bunu düşünme anında şehvetsiz olarak çıkan ince beyaz sudur. Meziy yıkanır ve yeniden abdest alınır. Hz. Ali şöyle der: "Mezîsi çok akan bir kimse idim. Allah elçisine sormaya da utandım. Mikdad b. Esved (r.a)’a söyledim, o sordu "Bundan dolayı abdest gerekir" buyurdu. Müslim’in rivayetinde; "Cinsel uzvunu yıkar ve abdest alır" ilâvesi vardır (Buhârî, İlm, 51 ; Vüdû’, 34, Gusl; 13; Müslim, Haşz, 17: Ebû Dâvud, Tahâre, 82; Nesâî. Tahâre, 111, 129; Gusl, 28; Ahmed b. Hanbel, I, 80, 82, 87, 107-111). Vediy ise idrardan sonra veya ağır bir şey kaldırma hâlinde çıkan koyu süt gibi beyaz bir sıvıdır, pistir. Çünkü sidikle birlikte veya ondan sonra çıktığı için sidiğin hükmünü alır.
Donmuş yağ, pekmez ve benzeri şeylerin içine pis bir şey düşse, bu madde çevresiyle birlikte ovulup çıkarılınca temizlenmiş olur. Hz. Peygamber’in eşi Meymune (r.anhâ) şöyle demiştir: "Bir fare yağa düşmüştü. içinde öldü. Hz. Peygamber’e soruldu: "Onu ve çevresini atın, yağı da yiyin" buyurdu" (Buhârî, Vüdû’, 67; Zebâih, 34; İbn Hanbel ve Nesâî’nin rivâyetinde "donmuş yağa" ilâvesi vardır. as-San’ânî, Sübülü’s-Selâm, III, 8; Nesâî, Fer’,10: İbn Hanbel, VI, 329, 330, 335).
Eğer necâset sıvı haldeki yemek veya zeytinyağı içine düşmüşse, bunlar bir kap içinde üç defa üzerine su döküp çalkalandıktan sonra alınmakla temizlenmiş olur. Hanefiler dışındaki çoğunluk bu gibi sıvıların artık temizlenemeyeceği görüşündedir. Çok miktardaki yağı veya yemeği bu sebeple telef etmek yerine burada bir kolaylık gösterilmektedir. Ancak günümüzde bu işlemden sonra bir gıda laboratuarında tahlil yaptırarak zararlı unsurun kalıp kalmadığı kontrol ettirilmelidir. Bu, ihtiyat gereğidir.
Katı maddeler, necaseti içine sızdırmadığı sürece su ile temizlenir. Et, tavuk ve buğday gibi pişirilenlerden ise, çiğken yıkanarak temizlenir. Pislendikten sonra, pisliği ile birlikte ateşte kaynatılırsa, içine pislik nüfuz edeceği için artık temizlenemez.
Bu yüzden işkembe, bağırsak veya hayvan kellesi temizlenmeden kaynatılırsa artık temizlenme imkânı bulunmaz.
Yine içine temiz olmayan bir şey karışan süt, pekmez ve bal gibi sıvılar temiz su içinde üç defa asıl kendi miktarlarında kalıncaya kadar kaynatılmakla temiz olur. Çünkü bu durumda temiz olmayan şeyin niteliği değişmiş sayılır.
5. Yapı değişikliği yolu ile temizleme: Temiz olmayan bir şeyin niteliği değişirse temiz hale gelir. Meselâ; bir domuz veya eşek bir tuzlaya düşerek tuz kesilse temizlenmiş olur. Yine, geyik kanının misk olması, içkinin kendiliğinden veya bir katkı maddesi ile sirkeleşmesi, tezeğin yanarak kül olması lâğım suyu karışan toprağın kuruyup eserinin kaybolması bunları temiz hale getirir.
6. Boğazlama veya tabaklama yolu ile temizleme: Domuz dışında, başka bir hayvanın usûlüne göre kesilmesi hâlinde derisi temiz olur. Artık böyle bir derinin üstünde namaz kılınabilir. Bu hayvan eti yenen cinsten ise eti de temiz olur. Fakat eti yenmeyen hayvanlardan ise, fetvaya esas olan görüşe göre eti temiz sayılmaz. Bununla birlikte meşrû kesimle eti temiz sayılsa bile, yenilmesi caiz olmaz. Bu konuda görüş birliği vardır.
Yine domuz dışında, murdar ölmüş bir hayvanın derisi tabaklanmakla temiz olur. Hz. Peygamber; "Bir deri tabaklanmakla temiz olur" buyurmuştur (Müslim, Hayz,105; Ebû Dâvud, Libâs, 38; Nesâî, Fer’, 20, 30, 31; Dârimî, Edâhî, 20; İbn Hanbel, I, 219, 227, 237, 270, VI, 73). Allah elçisi Tebük yolculuğunda bazı evlerin yanından geçerken kadınlardan su istedi. Bir kadının; "ölmüş hayvan derisinden yapılmış bir kırbada su var" deyince, Allah Resulü; "Onu tabaklamamış mıydın?" buyurdu. "Evet tabaklamıştım" deyince de "Tabaklanması temizlenmesidir" buyurdu (Nesâî, Fer’, 4; Ahmed b. Hanbel, IV, 254, V, 67, VI, 329, 336).
7. Necis olmuş kuyunun suyunu boşaltma veya gereken kadar su çıkararak kuyuyu temizleme: Küçük bir hayvanın kuyuya düşüp ölmesi hâlinde bütün suyu çıkarmak büyük zorluklara yol açacağı için düşen canlının durumuna göre bütün suyu veya suyun bir bölümünü çıkarma esası benimsenmiştir.
Kuyuya domuz gibi aynı ile necis bir hayvan düşmüşse suyun tümü çıkarılır. Eti yenen bir hayvan düşer, şişmiş ve dağılmış olursa yine tüm su çıkarılır. Ancak şişip dağılmamışsa, zahiru’r-rivâye’de bunlar üç sınıfta incelenir.
a. Fare, serçe veya bu büyüklükte bir hayvan düşüp ölmüşse, yirmi ilâ otuz kova;
b. Kedi, tavuk, güvercin veya bu büyüklükte bir hayvan düşmüş ölmüşse, kırk ilâ elli kova;
c. İnsan düşüp, üzerinde pislik olduğu biliniyorsa su necis hale gelir; tümünü çıkarmak gerekir.
Ancak günümüzde kuyuyu tam olarak boşaltmak mümkün olmayan durumlarda, kanaat verecek miktar çıkarıldıktan sonra laboratuar tahlili yaptırarak kuyu suyunda zararlı bir maddenin bulunup bulunmadığını belirlemek ihtiyata daha uygundur.
SİE/Hamdi DÖNDÜREN